PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kalp Hastalarında Beslenme



Editor
12-04-2010, 03:04
Kalp Hastalarında Beslenme

Kalp hastalari sindirimi kolay yiyecekler seçmeli ve özellikle tuz (sodyum) yemekten kaçinmalidirlar. Sindirim ile kalbin çalismasi arasinda siki bir bag vardir.

Kalp hastaliklari belli bir beslenme programma uyulmasini zorunlu kilar. Hangi kalp hastaligi söz konusu olursa olsun, diyet tedavisinin amaci vücut için gerekli besleyici maddeleri saglarken, kalbin yorulmasini olabildigince önlemektir. Vücudun dolasim dengesini yeniden kurabildigi (kompanse) ve kuramadigi (dekompanse) kalp hastaliklarinda beslenmenin niteliginden çok, niceligi degisir.

Dekompanse kalp hastaligi dendiginde kalbin dokularin gereksinimlerini, özellikle de oksijen gereksinimini karsilamada yetersiz kaldigi anlasilir. Baska bir deyisle kalp kendisine ulasan bütün kani pompalayacak ve uygun bir hizla dolasabilmesi için gerekli gücü uygulayacak durumda degildir. Kompanse kalp hastaliginda ise kalp hasta olmakla birlikte dokularin gereksinimlerini karsilamaya yeterli bir kan dolasimi saglayabilir.



KOMPANSE KALP HASTALIGI



Kalp hastasi için uygun besinler seçilirken besinlerin sodyum içermemesine ve kolay sindirilebilir olmasina özellikle dikkat edilmelidir. Sindirim bir istir. Sindirim sirasinda sindirim organlanna önemli miktarda kan gider. Ne kadar çok besin alinir, sindirim ne kadar uzar ve güçlesirse sindirim organlanna da o kadar fazla kan gitmesi gerekir. Kan kütlesinin her hareketi ve genel olarak dolasimdaki her agirlasma, sistemin motor gücü olan kalp üzerinde bir baski yaratir. Bu nedenle kalp hastalarinin tuz yememenin disinda diyet uygulamalari ve ögünlerde çok yememeleri gerekir.

Aynca besinlerin hacmi fazla olmamali, yani çok yer kaplamadan gerekli miktarda kalori içeren besinler seçilmelidir. Böylece mide asiri gerilmez. Bunun iki yarari vardir. Birincisi sindirim sistemine daha az miktarda kan gitmesi gerekir; ikincisi diyafram daha az yükselir. Mide hemen diyaframin altinda yer aldigindan midenin sismesi diyaframm kalkmasma yol açar. Diyafram baslica solunum kasidir; kasildiginda

gögüs kafesiniii kapasitesi artar ve dis ortamdan akcigerlere daha çok oksijen girer. Siskin mide bu hareketi sinirlayan mekanik bir engel olusturur. Bu durumda akcigerlere daha az hava girer ve buna bagli olarak kalp hastasmm zaten yetersiz olan oksijen alimi daha da azahr. Kalp bu eksikligi karsilamak için olabildigince sik ve uzun süreli kasilmak zorunda kalir. Böylece kan akimim hizlandirmaya ve var olan bütün oksijeni alabilmek için akcigerlerden olabildigince çok 'sayida alyuvarin geçmesini saglamaya çalisir. Ama kalbin yedek kapasiteleri azalmis oldugundan, agir bir yemekten sonra kalp hastasinin solunum güçlügü çekmesi kaçinilmazdir; çünkü vücut, solunumu siklastirarak akcigerlere ulasan oksijen miktanni artirmaya çalisir. Kalbin asiri çalismasini önlemek için kalp hastalari çok yememeli, yemeklerde fazla su ve sivi içmemeli, gazli içeceklerden ve bagirsaklarda mayalanmayi artiran sebzelerden kaçinmalidirlar. Bitkisel besinlerden kaçinmak genel olarak yemegin hacmini azaltir; çünkü bunlarin net besin degeri esit hacimdeki hayvansal besinlerden azdir. Ama burada iki sorun ortaya çikar. Bunlardan biri kabizlik, öbürü ise hayvansal besinlerdeki yüksek yag oranidir. Kalp hastasi uygulanan beslenme rejiminden bagimsiz olarak zaten kabizliktan yakinir; bunun nedeni kalp islevinin zayiflamasina bagli olarak sindirim kanalinda gerçeklesen kan göllenmesidir. Bu olay özellikle dekompanse kalp hastaliginda belirgindir. Kabizlik hem atik maddelerin uzak lastirilmasinin yavaslamasi, hem de diskilama sirasindaki zorlamalar nedeniyle sakincalidir. Ikinma kan dolasiminda ani bir yavaslamaya ve kalbin ancak siddetli bir zorlanmayla asabilecegi bir basinç artisina yol açar. Kalp hastasi bu nedenle diskilama sirasinda çok tehlikeli olabilecek kuvvetli ikinmalardan kaçinmalidir. Sorunu bir ölçüde de olsa çözmek, bu arada hastanin yesillik ve sebzelerden yeterli vitamin ve mineralleri almasini saglamak için beslenmenin dengeli olmasi zorunludur. Bir yandan yemegin hacmi azaltilmali, bir yandan da vitamin ve mineral eksikligi ile kabizlik önlenmelidir.

Kalp hastasi aksam yemegini hafif ve yatmadan en az üç saat önce yemelidir. Yatmadan önce sindirim tamamlanmis olmalidir, çünkü yatay konumda zaten hasta olan kalbin yükü daha da artar. Yiyecekleri iyice çigneme ve görece yavas yeme, sindirimi önemli ölçüde kolaylastirir.

Yavas ve zor sindirilen bütün besinlerden, büsta kizartmalar olmak üzere her türiü kati yaglardan, pasta, krema ve kurabiyelerden özellikle kaçinilmalidir; çünkü bunlarin sindirim salgilarinca yumusatilmasi ve islenmesi güçtür. Gene ayni nedenle taze ekmek yerine bayat ekmek, tost ekmegi ya da grissini yeg tutulmalidir. Sebze ve meyveleri pisirmek daha iyidir. Çünkü pisirme bu besinlerin sindirimini kolaylastirir ve hacmini küçültür.

Kalp hastasi genel olarak vücut agirligina ve yasina göre önerilen miktardan biraz az kalori almalidir. Kati yag orani çok azaltilmali, protein orani normal olmali, proteinler özellikle etten alinmali ve yagin azaltilmasini karsilayacak biçimde seker orani artirilmalidir.



DEKOMPANSE KALP HASTALIGI



Kompanse kalp hastaligi için yapilan bütün öneriler dekompanse kalp hastaligi için de geçeriidir. Ama bu durumda daha kati kisitlamalara gidilmelidir; çünkü kalp çok daha kötü durumdadir ve her hatanin bedeli hemen ödenir. Günlük kalori miktan 1.500ü asmamalidir. Tedavinin baslangicinda hekim gerekli görürse çok siki bir rejim uygulayabilir ve beslenmeyi yalnizca sivilardan olusan bir diyetle sinirlayabilir.

Dekompanse kalp hastasinin beslenmesinde tuz (sodyum) sorunu çok önemlidir. Her seyden önce ödemlerin

ortaya çikmasini önlemek için kesin bir tuz kisitlamasina gidilir. Hastada ödem varsa kan dolasiminin agirlasmasini önlemek ve ödemlerin çözülmesini saglamak için tuz bütünüyle kesilir. Sodyum baslica hücre disi elektrolittir; belirli bir miktarda suyu kendine bagladigindan hem damar yatagindaki, hem de dokular arasindaki sivi miktarini artiran baslica etkendir. Dekompanse kalp hastaliginda alinan sodyum ve su miktan azaltilsa bile, atilan miktar çok daha fazla azaldigindan vücutta tutulan su ve sodyum miktari artar. Tutulan su belirli sinirlan asarsa ödem ortaya çikar. Bu sorunu önlemenin en temel yolu alman sodyum miktarini atilan sodyum miktannm azalmasiyla orantili olarak azaltmaktir. Hastalik ne kadar agirsa, vücut-ta o kadar fazla sodyum tutulur. Dolayisiyla her durum için uygun olacak bir sodyum miktari vermek olanaksizdir. Ama besinlerin içindeki dogal sodyum milctannin yeterli olacagi ve yemek haziriamrken kesinlikle disandan tuz konmamasi gerektigi genel olarak kabul edilir. Kisacasi kalp hastasi ne yemegine, ne salatasina, ne de baska bir yiyecegine tuz katmalidir. Dekompanse kalp hastaligi olanlarin günde bir litreden fazla su içmemesi önerilir