PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Düşük Tehdidi.



Editor
12-04-2010, 03:06
DÜŞÜK TEHDİDİ



Gebeliğin erken dönemlerinde görülen vajinal kan**alar düşük tehdidi olarak adlandırılır. Düşük tehdidinin en önemli özelliği rahim ağzında bir açılma veya herhangi bir değişiklik olm**asıdır.Kan**a ile birlikte ağrı yada kr**p olm**ası tipiktir. Ağrı varlığında olayın bir düşük ile sonuçlanması daha büyük bir olasılıktır.



Görülme sıklığı

İlk 3 aylık dönemde vajinal kan**a görülmesi çok sık karşılaşılan bir durumdur. 20 haftadan küçük tüm gebeliklerin yaklaşık %25-30'unda az ya da çok kan**a görülür. Bu hastaların yaklaşık yarısında gebelik bir düşük ile sonuçlanırken geri kalan yarısında ise gebelik normal bir şekilde dev** eder.



Tanı

Erken gebelikte kan**a görülmesi, yapılan ultrasonografide bebeğin ve kalp atışlarının görülmesi durumunda düşük tehdidi tanısı konur. Burada önemli olan rahim ağzında bir açılma olm**asıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi kan**a ile birlikte ağrı olm**ası tipik bir bulgudur.



Gebelik testi pozitif olan ya da gebe olduğu kesin olarak bilinen bir kadında kan**a ortaya çıktığında bu acil bir durumdur ve hastanın z**an kaybetmeden değerlendirilmesi gerekir. Muayenede öncelikle spekulum incelemesi yapılarak kan**anın rahim içinden geldiğinden emin olmak gerekir. Bazı idrar yolu enfeksiyonları ya da rahim ağzındaki iltihaplar da kan**aya yol açacağından hatalı olarak düşük tehdidi tanısı konabilir. Ayrıca daha önceden ultrason ile gebelik kesesi görülemiş ise erken gebelikte görülen diğer kan**a nedenleri de mutlaka araştırılmalıdır. Bu nedenlerden en önemlisi dış gebeliktir. Düşük tehdidi varlığında muayenede rahim içinden dışarıya doğru bir doku geçişi izlenmez, yani rahim ağzında gebeliğe ait dokular görülemez.



Kan**anın miktarı genelde çok fazla değildir. Rengi parlak kırmızıdan koyu kahverengiye kadar değişebilir. Kan**anın renginin kırmızı olması aktif taze bir kan**ayı düşündürüken, koyu renkli kan**alar daha erken dönemde olmuş ve büyük olasıkla kesilmiş olan kan**aların belirtisi olarak kabul edilir.



Kan**anın rengi ne kadar parlak, miktarı ne kadar fazla ise gebeliğin bir düşük ile sonuçlanması olasılığı o kadar yüksektir.



Tedavi

Düşük tehdidi durumunda fazla tedavi alternatifi yoktur. Yapılabilecek en uygun davranış aktivite kısıtl**asıdır. Kan**anın şiddetine göre aktivite kısıtl**asının derecesi de değişir.



Hafif koyu renkli kan**a varlığında ağır fiziksel aktivite kısıtl**ası genelde yeterli olur. Bu gibi durumlarda kişi günü genelde yatakta dinlenerek geçirmeli, eğer çalışıyorsa kan**a t****en kesilene kadar çalışmaya ara vermelidir. Yemek yemek ve tuvalete gitmek dışında yataktan pek fazla çıkm**ak uygun bir yaklaşım olacaktır.



Kan**anın daha şiddetli olduğu durumlarda ise kesin yatak istirahati gereklidir. Böyle bir durumda kişinin hastaneye yatırılarak izlenmesi daha uygun olur. Hasta yemek yemek ve tuvalate gitmek için dahi yataktan çıkmaz. Tüm ihtiyaçlarını yatakta giderir.



Gerçekçi olmak gerekirse düşük ile sonuçlanacak bir ge beliği herhangi bir tedavi ile dev** ettirebilmek mümkün değildir. Gebelikleri normal olarak dev** eden düşük tehdidi olgularında kan**anın nedeni t** olarak bilinmez. Ancak büyük bir olasılıkla bebekte bir kromozom bozukluğu yoktur. Kan**anın olası nedenleri arasında gebelik ürününün rahim içi dokuya yerleşmesi ya da plasentanın gelişiminin bir sonucu olduğu ileri sürülmektedir.



Erken gebelik döneminde vajinal kan**a görülmesi durumunda en sık başvurulan tedavi yöntemlerinden birisi progesteron hormonu verilmesidir. Bu tedavi yaklaşımının nedeni bilinmeyen düşük tehdidinde etkinliği konusunda hiçbir bilimesel veri ve kanıt yoktur. Progesteron sadece bu hormonun ek*** olduğu bilinen ve buna bağlı düşük öyküsü olanlarda ya da progesteron ek***liği açısından yüksek risk altında olanlarda kullanılmalıdır. Bu hasta grubuna en güzel örnek tüp bebek uygul**aları sonrası h**ile kalan kadınlardır. Bu hastalarda gebeliğin 10-12. haftasına kadar progesteron desteği yapılır.



Düşük ile sonuçlanacak olan bir gebeliği herhangi bir tedavi ile durdurmanın mümkün olmadığını belirtmiştik. Düşüklerin %90'ından fazlasında neden o bebeğe ait bir kromozom bozukluğu olduğundan bu bebeğin canlılığını dev** ettirmesi nerdeyse olanaksızdır. Kan**a varlığında progesteron verilmesi gebeliği dev** ettirmez sadece düşüğü bir süre geciktirebilir ya da bulgularını maskeleyebilir. Bu hiç de arzu edilmeyen bir durumdur.



Abortus imminens olgularının yarısında gebelik düşük ile sonuçlanmadan dev** edecektir. Öyleyse bu hastalarda kullanılan progesteronun gebelik üzerinde olumlu bir etksinin olması beklenmez. Bir başka deyişle progesteron verilse de verilmesede gebelik dev** edecektir. Öyleyse progesteron kullanmak için herhangi bir neden yoktur.