Editor
12-04-2010, 04:19
Mefkure Kahramanlarıİdeal genç, bir mefkure ve dava adamıdır. Bir derdi, bir sancısı vardır onun. Değil sadece normal hayatına, rüyalarına ve hayallerine dahi hakim bir sevdası vardır. Her hücresi, kainattaki her zerreyle beraber ‘Allah’ deyip O’nu gösteren, kalbi iman nurlarıyla dolup doyan bahadır, imanın mavi ikliminde engin bir aşk u şevkle gerilir; inancın hasıl ettiği aksiyon gücüyle mesuliyetlerinin gereğini yerine getirir; Mecnun’a ‘benim ki de sevgi miymiş?’ dedirten ve ciğerini dağlayan bir aşk ateşiyle herkese ‘davam, davam’ besteleri dinletir. Nedir onun davası? Daha iyi yaşamak mı?! Makam ve mansıp devşirmek, bir yerlere gelmek mi?! Başkalarını kendi ruh aynalarının siyah yüzüyle değerlendiren zavallıların her iyiliği nefyedip onu yoketme duygusuyla yakıştırdıkları ‘devlete talip olma’ arzusu mu?! Hayır hayır. Ne devlet, ne servet ve ne de şöhret değildir onun derdi? O ‘Allah’ın rızası’na taliptir.. şu fani dünyada ‘muhlis bir kul’ olarak ebedi cenneti kazanma peşindedir.. yeryüzü konağındaki kısa misafirliğinin sonunda kutlu bir kervanla ebedi vatanına doğru yola çıkarken Vahid u Kahhar’ın yüreklere su serpen ‘Ben sizden razıyım’ nidâsına müştaktır.. beşerin bir dost, bir şefaatçi arayacağı ama pek çoklarının bulamayacağı, gözlerin dönüp bakışların bulanacağı, yüzlerin kapkara kesileceği o gün, Kainatın Efendisi’nin şefaatine mazhar olarak mutlu ve mütebessim bir çehreyle O’nun sancağı altında toplanacak olan cennet yolcusu müttakilere katılma azmindedir.