PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Aşk Şehidi



Editor
12-04-2010, 03:19
Aşk ŞehidiAllah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) her zaman saftaki yerini alıp içli içli namaz kılan gencini bir kaç gündür göremiyordu. Bu genç Habeş’li bir köleydi; gerçek efendisini bulup ebedî esaretten kurtulan bir köle.. Allah’a kul olup Kainatın Sultanı’yla tanışınca bedeninden ziyade ruhuna vurulan prangalardan, gönlündeki kelepçelerden ve zihnini delik deşik eden şüphe kıymıklarından âzâde kalan, Rabb-i Rahîm’e kulluktaki hürriyeti bulan bir abid.. Cemaatindeki eksiklikleri hemen farkeden Peygamber Efendimiz namazı bitirir bitirmez, “Nerede benim o gözü yaşlı gencim?” demiş; onun hasta olduğunu öğrenince de ziyaret için yola koyulmuştu. Vefa Kahramanı başkasının “köle” deyip yüzüne bakmadığı yiğidinin evine gidiyordu.Habeş’li genç, baygın vaziyette yatağına uzanmış vücudunu titreten ağrılar içinde kıvranıyorken gecenin sessizliğini yırtan bir hoş sadâ ile Rasulullah onun ismini zikrederek ‘ya fulân’ deyince, yüreğinin eridiğini hissetti. Dışardan gelen ses hep duyduğu, duymak istediği, kulaklarındaki yankısıyla mest u mahmur bulunduğu sesti. O ses dışarıdan da gelse aslında daima onun içindeydi. İnanamadı kulaklarına. Duvarın ardındaki sahiden Sevgili miydi? Hafif doğruldu yatağından. Kapıya yöneldi. Sürece kısa, mahiyetçe çok uzun bir bekleyiş ve tekrar aynı tatlı ses, “yâ fulân”... Sürünerek eşiğe kadar ulaşmıştı. Solukları birbirini kovalıyor, kalbi duracak gibi oluyordu. Yüzü mütebessim ve gözleri yaşlıydı; Sevgili kapıdaydı. Sevgili ona da gelmişti. Sevgili onu da seviyor, ona da değer veriyor ve onu da ziyaret ediyordu. Kapı açılıp Işık İnsan onun evini de nurlarla doldurunca genç daha fazla dayanamamış, kendini Efendisinin kollarına atmış, O’nun dizlerine sarılmış... ve yere yığılmıştı. Habîb-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) bahadırına şöyle bir bakmış, “Arkadaşınızın techiz u tekfînini yapın. Korku onun ciğerini dağlamış.” buyurmuştu. Evet, bu öteler bakışlı sahabi, Allah ve Rasulü’nün sevgisiyle doldurduğu gönlünü ukbaya açmış, kalbini asıl sahibine vermiş, kabul görememe ve konumunun hakkını verememe endişesiyle iki büklüm hale gelmiş, o muhteşem ziyaretle de aradığını bulma heyecanına yüreği daha fazla dayanamamış ve sevgililer diyarına seyahate çıkmıştı.