Editor
12-04-2010, 03:19
Elmalılı Hamdi Yazır’ın (r.a.) belirttiği şekilde; Kur’an, yüce ALLAH tarafından, elçisi yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Sallallahü Teala Aleyhi ve Sellem Efendimiz Hazretlerine Arapça olarak indirilip bize tevâtür yoluyla naklolunan kitabın ismidir.
Hz. Bediüzzaman’ın (r.a.) eşsiz ifadeleri içindeyse Kur’an;
· şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi (şu büyük kâinat kitabının ezeli bir tercümesi),
· ve âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercümân-ı ebedîsi (varlıklarda görülen yaratılış delillerini okuyan çeşitli dillerinin ebedi tercümanı),
· ve şu âlem-i gayb ve şehâdet kitabının müfessiri (şu görünen ve görünmeyen âlem kitabının açıklayıcısı),
· ve zeminde ve gökte gizli esmâ-i İlâhiyenin mânevî hazinelerinin keşşâfı(yeryüzünde ve gökte gizli ALLAH’ın isimlerinin mânevî hazinelerinin keşfedicisi),
· ve sutûr-u hâdisâtın altında muzmer hakâikin miftâhı(hâdiselerin satırlarındaki manaların altında gizli hakikatlerin anahtarı),
· ve âlem-i şehâdette âlem-i gaybın lisânı(görünen âlemde, görünmeyen âlemin dili),
· ve şu âlem-i şehâdet perdesi arkasında olan âlem-i gayb cihetinden gelen iltifâtât-ı ebediye-i Rahmâniye ve hitâbât-ı ezeliye-i Sübhâniyenin hazinesi (şu görünen âlemin perde arkasında olan, görünmeyen âlem tarafından gelen sonsuz merhamet sahibi Rahmân’ın ebedî iltifatları ve kusur ve aczden münezzeh olan ALLAH’ın ezelî hitapları),
· ve şu İslâmiyet âlem-i mânevîsinin (mânevî âleminin) güneşi, temeli, hendesesi,
· ve avâlim-i uhreviyenin (âhiret âlemlerinin) mukaddes haritası,
· ve Zât ve sıfât ve esmâ ve şuûn-u İlâhiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, burhan-ı kàtıı, tercüman-ı sâtıı(ALLAH Teâlâ’nın Zât’ını, sıfatlarını, isimlerini ve çok yüce, kudsi ve güzel ilâhi mânâları açıklayan bir söz, apaçık izah eden bir tefsir, kesin bir delil ve parlak bir tercümanı),
· ve şu âlem-i insaniyetin mürebbîsi (şu insanlık âleminin terbiyecisi),
· ve insaniyet-i kübrâ olan İslâmiyetin mâ ve ziyâsı(en büyük insanlık olan İslâmiyet’in su ve ışığı),
· ve nev-i beşerin hikmet-i hakîkiyesi (insanlığın hakîki hikmeti),
· ve insaniyeti saadete sevk eden hakîkî mürşidi ve hâdîsi (insanlığı mutluluğa sevk edenhakîkî mürşidi ve hidayet edicisi),
· ve insana hem bir kitab-ışeriat (kanun kitabı),hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubûdiyet (kulluk kitabı),hem bir kitab-ı emir ve dâvet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir,
· hem bütün insanın bütün hâcât-ı mâneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmi bir kitab-ı mukaddestir (hem bütün insanların bütün mânevi ihtiyaçlarına merci olacak çok kitapları içinde bulunduran tek, kapsamlı, mukaddes bir kitaptır.)
· Hem bütün evliyâ ve sıddıkîn ve urefâ ve muhakkıkînin muhtelif meşreplerine ve ayrı ayrı mesleklerine, herbirindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvir edecek ve herbir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütüphane hükmünde bir kitab-ı semâvîdir. (Hem bütün evliya, sıddıklar, ârifler ve muhakkiklerin farklı meşreplerine ve ayrı ayrı yollarına, herbirindeki meşrebin zevkine lâyık ve o meşrebi nurlandıracak ve herbir yolun sevkedilecek yönüne uygun ve onu şekillendirecek birer risale ortaya koyan, mukaddes bir kütüphane hükmünde semâvi bir kitaptır.) (25. Söz’ün Mukaddimesi)
Kur’an-ı Kerim’in ALLAH’ın sözü olduğunu ispat eden yüzlerce delil vardır. Anlatmak istediğini, benzersiz bir edebî veche ve mükemmel bir nazım içinde, bütün asırların ve insanların anlayışlarına ve seviyelerine hitap edecek şekilde anlatan; içinde hukukî, ahlakî, askerî, sosyal ve ekonomik meseleleri en mükemmel çözümler ve eskimez prensipler ile açıklığa kavuşturan; maddeden ve ****fizikten, dünyadan ve âhiretten, geçmişten ve gelecekten hiç kimse tarafından bilinmeyen meseleleri aktaran; insanların ancak 1400 yıl sonra keşfedebileceği bilimsel meseleleri âyetlerinin içinde bulunduran ve insan sözü olmadığını kör gözlere dahi ispatlayan matematiksel bir uyumla şifrelenip formüle edilmiş olan Kuran’dır. Ve bu deliller, Kur’an-ı Kerim’in, okuma-yazma bilmeyen birinin sözleri değil, ALLAH’ın benzersiz kelâmı olduğunun apaçık ispatıdır.
Hz. Bediüzzaman’ın (r.a.) eşsiz ifadeleri içindeyse Kur’an;
· şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi (şu büyük kâinat kitabının ezeli bir tercümesi),
· ve âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercümân-ı ebedîsi (varlıklarda görülen yaratılış delillerini okuyan çeşitli dillerinin ebedi tercümanı),
· ve şu âlem-i gayb ve şehâdet kitabının müfessiri (şu görünen ve görünmeyen âlem kitabının açıklayıcısı),
· ve zeminde ve gökte gizli esmâ-i İlâhiyenin mânevî hazinelerinin keşşâfı(yeryüzünde ve gökte gizli ALLAH’ın isimlerinin mânevî hazinelerinin keşfedicisi),
· ve sutûr-u hâdisâtın altında muzmer hakâikin miftâhı(hâdiselerin satırlarındaki manaların altında gizli hakikatlerin anahtarı),
· ve âlem-i şehâdette âlem-i gaybın lisânı(görünen âlemde, görünmeyen âlemin dili),
· ve şu âlem-i şehâdet perdesi arkasında olan âlem-i gayb cihetinden gelen iltifâtât-ı ebediye-i Rahmâniye ve hitâbât-ı ezeliye-i Sübhâniyenin hazinesi (şu görünen âlemin perde arkasında olan, görünmeyen âlem tarafından gelen sonsuz merhamet sahibi Rahmân’ın ebedî iltifatları ve kusur ve aczden münezzeh olan ALLAH’ın ezelî hitapları),
· ve şu İslâmiyet âlem-i mânevîsinin (mânevî âleminin) güneşi, temeli, hendesesi,
· ve avâlim-i uhreviyenin (âhiret âlemlerinin) mukaddes haritası,
· ve Zât ve sıfât ve esmâ ve şuûn-u İlâhiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, burhan-ı kàtıı, tercüman-ı sâtıı(ALLAH Teâlâ’nın Zât’ını, sıfatlarını, isimlerini ve çok yüce, kudsi ve güzel ilâhi mânâları açıklayan bir söz, apaçık izah eden bir tefsir, kesin bir delil ve parlak bir tercümanı),
· ve şu âlem-i insaniyetin mürebbîsi (şu insanlık âleminin terbiyecisi),
· ve insaniyet-i kübrâ olan İslâmiyetin mâ ve ziyâsı(en büyük insanlık olan İslâmiyet’in su ve ışığı),
· ve nev-i beşerin hikmet-i hakîkiyesi (insanlığın hakîki hikmeti),
· ve insaniyeti saadete sevk eden hakîkî mürşidi ve hâdîsi (insanlığı mutluluğa sevk edenhakîkî mürşidi ve hidayet edicisi),
· ve insana hem bir kitab-ışeriat (kanun kitabı),hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubûdiyet (kulluk kitabı),hem bir kitab-ı emir ve dâvet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir,
· hem bütün insanın bütün hâcât-ı mâneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmi bir kitab-ı mukaddestir (hem bütün insanların bütün mânevi ihtiyaçlarına merci olacak çok kitapları içinde bulunduran tek, kapsamlı, mukaddes bir kitaptır.)
· Hem bütün evliyâ ve sıddıkîn ve urefâ ve muhakkıkînin muhtelif meşreplerine ve ayrı ayrı mesleklerine, herbirindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvir edecek ve herbir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütüphane hükmünde bir kitab-ı semâvîdir. (Hem bütün evliya, sıddıklar, ârifler ve muhakkiklerin farklı meşreplerine ve ayrı ayrı yollarına, herbirindeki meşrebin zevkine lâyık ve o meşrebi nurlandıracak ve herbir yolun sevkedilecek yönüne uygun ve onu şekillendirecek birer risale ortaya koyan, mukaddes bir kütüphane hükmünde semâvi bir kitaptır.) (25. Söz’ün Mukaddimesi)
Kur’an-ı Kerim’in ALLAH’ın sözü olduğunu ispat eden yüzlerce delil vardır. Anlatmak istediğini, benzersiz bir edebî veche ve mükemmel bir nazım içinde, bütün asırların ve insanların anlayışlarına ve seviyelerine hitap edecek şekilde anlatan; içinde hukukî, ahlakî, askerî, sosyal ve ekonomik meseleleri en mükemmel çözümler ve eskimez prensipler ile açıklığa kavuşturan; maddeden ve ****fizikten, dünyadan ve âhiretten, geçmişten ve gelecekten hiç kimse tarafından bilinmeyen meseleleri aktaran; insanların ancak 1400 yıl sonra keşfedebileceği bilimsel meseleleri âyetlerinin içinde bulunduran ve insan sözü olmadığını kör gözlere dahi ispatlayan matematiksel bir uyumla şifrelenip formüle edilmiş olan Kuran’dır. Ve bu deliller, Kur’an-ı Kerim’in, okuma-yazma bilmeyen birinin sözleri değil, ALLAH’ın benzersiz kelâmı olduğunun apaçık ispatıdır.