Editor
12-04-2010, 03:21
Bazı Hikmet Ehli derki;
- Vücudun sıhhat ve selameti az yemekte; Ruhun sıhhat ve selameti günahsız
olmakta; dinin selameti ise; mahlukatın en hayırlısı Hz.Muhammed’in
(sallallahüaleyhivessellem) güzel güzel ahlakına sahip olmaktadır.
Allah (cellecelalüh) buyurur:
- Ey iman edenler* Allah’dan korkun. Herkes* yarın için önden ne göndermiş
olduğuna baksın. Allah’dan korkun. Çünkü Allah* ne yaparsanız hakkiyle
haberdardır. (Haşr Suresi* ayet Only the registered members can see the link
Ayetin açıklanması şöyledir:
- Allah’dan korkun* O’na itaat edin. Maddi veya manevi ıztırap içinde
olanlara yardım edin. Daima Allah yolunda olun ki* kıyamat günü mükafatınızı
bulasınız. Çünkü Allah* -ister hayır olsun* ister şer olsun- işlediğiniz
herşeyi hakkıyle bilir. Melekler* gök* yer* gece* gündüz... hepsi hepsi*
insan ne işlerse kıyamet günü hakkında şahitlik yaparlar. Hatta insanın
kendi azası kendi hakkında şahitlik eder. Yer* imanlı ve ihlaslı kişiler
hakkında şahitlik yapar ve der ki:
- Benim üzerimde namaz kıldı* oruç tuttu* Hacc etti* cihat yaptı. Yer’in bu
şehadeti üzerine ihlaslı mümin sevinir. Aynı şekilde Yer* *mansızlar ve
Allah’a isyan edenler hakkında da şahitlik yaparak der ki:
- Benim üzerimde putperestlik yaptı* Allah’a ortak tanıdı* zina yaptı* içki
içti* haram yedi.
Merhametlilerin en merhametlisi Allah* kıyamet günü bu imansızlarla asileri
inceden inceye sorguya çekecek olursa vay onların haline!..
Mümin o kimsedir ki* bütün azasiyle Allah’tan korkar. Nitekim imam Ebul-Leys
der ki:
-Allah korkusunun alameti yedi şeyde belli olur:
1- DİL’de: Allah’dan korkan kimse dilini yalandan* koğuculuktan* başkalarına
iftira etmekten ve fuzuli sözler söylemekten men eder. Onu* Allah’ı anmak*
Kur’an okumak ve ilim müzakere etmekle meşgul bir aza haline kor.
2- KALB’de: Allah’dan korkan kimse* kalbinde müslüman kardeşlerine düşmanlık
beslemez; yalan* iftira ve hased etme gibi gari insani duyguları kalbinde
bulundurmaz. Çünkü hased* kişinin güzel amellerini mahveder. Nitekim Allah
Resulü (sallallahüaleyhivessellem) buyurur: ‘’Ateşin odunu yediği gibi hesed
de kişinin güzel amellerini yer* bitirir.’’. Ey okuyucu* bil ki hased*
kalblerde bulunan ve cemiyet hayatında büyük zararlara yol açan büyük bir
hastalıktır. Kalblerde bulunana hastalıklar* yani kötü duygular* yani kötü
huylar ancak ilim ve amel ile tedavi edilebilirler.
3- GÖZ’de: Allah’dan korkan kimse; gerek yiyecek* gerek içecek ve gerekse
giyecek ve başka hususlarda gözünü haramdan korur. Dünya’ya* hırsla ve
herşeyi elde etme gayretiyle değil* ibret nazarıyla bakar. Helal olmayan
şeylere bakmaktan sakınır. Nitekim Allah Resulü (sallallahüaleyhivessellem)
buyurur: ‘’Kim gözünü haram şeylerle doldurursa Allah da kıyamet günü onun
gözünü ateşle doldurur.’’
4- MİDE’de: Allah’dan korkan kimse midesine haram lokma koymaz. Çünkü haram
lokma yemek günahların en büyüklerinden biridir. Nitekim Allah Resulü
(sallallahüaleyhivessellem) buyurur: ‘’İnsanoğlunun midesine bir lokma haram
girdiği zaman* bu lokma midesinde kaldığı müddetçe Yer’de-Gök’te melekler
ona lanet ederler. Eğer bu lokma midesinde iken ölürse yeri cehennemdir.
5- EL’de: Allah’dan korkan kimse elini harama uzatmaz* Bil’akis Allah’ın
rızasına uygun şeylere uzatır. Kab’dan şöyle bir rivayet vardır: ‘’Allah*
yeşil zümrütten bir bina yaratmıştır. Bu binada yetöişbin daire ve her
dairede yetmişbin oda vardır. İşte* buraya ancak* kendisine haram birşey
sunulduğu zaman sırf Allah korkusundan onu reddeden kişiler girer.
6- AYAK’ta: Allah’tan korkan kimse adımlarını O’na isyan yolunda değil*
itaat yolunda kullanır. İlim-irfan ve güzel ahlak öğrenmek gayesiyle alimler
ve salihler meclisine gider.
7- İTAAT’ta: Allah’dan korkan kimse sırf Allah rızası için O’na itaat eder.
Riyadan* insanlara gösterişten ve ikiyüzlülükten sakınır.
İşte bir kimsenin altı azasında ve yedinci olarak ibadetinde bu haller varsa
artık o* Allah’ın haklarında:
- ‘’Ahiret saadeti ise* Rabb’nin yanında* ancak küfür ve günahtan
sakınanlara mahsustur.’’ Buyurduğu kişişlerdendir. (Zuhruf suresi* ayet
35’in bir kısmı)
Gene aynı kişiler hakkında Allah buyurur ki:
- Şüphesiz ki fenalıklardan sakınanlar* Rabb’larının kendilerine verdiği
sevabı almış olarak cennetlerde* pınarların başlarındadırlar. Çünkü onlar
bundan evvel iyi ameller edenlerdi. (Zariyat Suresi* ayet:15*16)
- Şüphesiz ki fenalıklardan sakınanlar cennetler* nimetler içindedir. (Tur
Suresi* ayet:17)
- Takva sahipleri hakikaten emin bir makamdadır. (Duhan Suresi* ayet:51)
Bütün bu ayetlerde Allah sanki şöyle buyuruyor:
- Onlar* kıyamet günü azaptan kurtulurlar
Bir de* mümin olan* KORKU ve UMUT arasında olmalıdır. Mümin* Allah’ın
rahmetine güvenmeli* ondan asla ümit kesmemelidir. Nitekim Allah buyurur:
- De ki:’’Ey nefislerine karşı aşırı hakaret edenler* Allah’ın rahmetinden
ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları affetme kudretine maliktir.
Şüphesi ki O* çok affedici* çok esirgeyicidir.’2 (Zümer suresi* ayet:53)
Mümin kişi* Allah’ın rahmetinden ümidini kesmemekle beraber* ibadetlerini de
yapar* kötü fiiillerinden vazgeçer ve kötü huylarını terkeder.
Rivayet edildiğine göre bir ara Hz.Davud (aleyhisselam) mescidinde oturmuş*
ZEBUR okuyordu. O arada* yerde kızıl bir bit kurt gördü ve kendi kendien
içinden şöyle söylemdi;
-Allah* bu kurtu yaratmakla ne murad etmiş ola ki!..
Hz.Davud’un bu küçümsemesi üzerine Allah* kudretiyle kurtu konuşturdu. Şöyle
dedi:
-Ey Allah’ın peygamberi! Allah bana öyle bir ilham verdi ki* gündüzleri
hergün bin defa* (Allah’ı tesbih ve tenzih ederim* hertürlü övgü O’na
mahsustur. Kainatta tek tasarruf sahibi O’dur. O yücelerin yücesidir’..)
derim. Geceleri de hergün bin defa ‘Allah’ım Peygamberlerin Güneşi
Hz.Muhammed’e ve O’na tabi olanlara selamet ver!.) derim. De bakalım* ya
sen neler söylersin ki senden istifade edeyim!
Bu sözler üzerine Hz.Davud* içinden kurtu hakir gördüğüne pişman oldu.
Allah’dan korktu* hatasından döndü ve tevekkül etti.
Allah’ın dostu Hz.İbrahim (aleyhisselam) hatalarını hatırladığı zaman
kendinden geçer* kalbinin şiddetle çarptığını hissederdi. Allah kendisine
Hz.Cebrail’i gönderdi. Hz.Cebrail Hz.İbrahim’e:
-Allah sana selam ediyor ve ‘Dostundan korkan bir dost gördün mü?) diyor*
dedi.
Bunun üzerine Hz.İbrahim şu cevabı verdi:
-Ey Cebrail* hatalarımı hatırladığım ve cezasını hatırladığım zaman dostluğu
unutuyorum!
İmam Ebulleys der ki:
-Yedinci kat Gök’te* Allah kendilerini yaratalıberi secde eden öyle melekler
vardır ki* Allah korkusundan damarları titrer. Kıyamet günü olunca başlarını
secdeden kaldırarak şöyle derler:
-Ey Rabbimiz* seni tenzih ederiz. Kulluk vazifemizi hakkiyle yapamadık.
Allah’ın şu ayeti bu gerçeğe işaret eder:
- Kendilerine her surette hakim olan Rab’lerinden korkarak* ne
emrolunurlarsa onu yaparlar. (Nahl suresi* ayet:50)
Peygamberimiz de (sallallahüaleyhivessellem) buyuruyor ki:
-Allah korkusundan kişinin vücudu ürperdiği zaman-ağaçtan yaprakların
dökülmesi gibi- günahları dökülür.
Anlatırlar ki adamın birisibir kadına göz kor. Bir ara bu kadın ticaret
maksadı ile bir kafile ile yola çıkar. Adam da aynı kafile ile peşinden
gider. Akşam olunca bir yerde konaklanır ve herkes yatar. Bu arada adam
kadının yanına gelir ve gayesini ona söyler. Kadın*
-Git bak bakalım herkes uyumuş mu? Der
Teklifini kabul edeceğini sanan erkek* sevinçle gider* kafile etrafını
dolaşır ve*
-Evet herkes uyumuş* der.
Bu sefer kadın*
-Peki Allah hakkında ne dersin? Acaba bu saatte O da uyumuş mudur?* der
Bu ağır soruya erkek*
-Hayır Allah asla uyumaz* uyuklamaz! Cevabını vermeğe mecbur kalınca* kadın*
-O halde* der* insanlar görmese bile uyumayan ve uyuklamayan Allah bizi
görür. Kendisinden korkulmaya ve haya edilmeye O daha layıktır.
Kadının bu sözleri üzerine erkek* Allah’dan korkar* hemen kafileden
ayrılarak geri döner ve tevbe eder.
Gene anlatırlar ki;
(KİTAPTAKİ BU MENKIBE ATLANMIŞTIR)
Peygamberimizden rivayet edilen bir hadis şu mealdedi:
-Allah buyurur ki ‘’Ben iki KORKU’yu ve iki KORKUSUZLU’ĞU kulumda toplamam.
Kim* dünyada benden korkarsa ahirette emin olur* korku yoktur. Kim dünyada
emin olursa* ahirette korkuturum.’’
Allah buyurur:
- Siz insanlardan korkmayın* benden korkun! (Maide suresi* ayet 44’ün bir
kısmı)
- Siz* onlardan korkamyın; eğer iman etmiş kişilerseniz benden korkun! (Ali
İmran Suresi* ayet 175’in bir kısmı)
Gene Haz.Ömer (Radiyallahüanh) öyle çok ağlardı ki* iki gözünden akan
yaşlar* yanaklarında iki siyah çizgi meydana getirirdi.
Allah Resulü (sallallahüaleyhivessellem) bu hususta şöyle buyurdu:
-Kim ki Allah korkusundan ağlarsa* o* süt memeye girmedikçe cehenneme
girmez.
REKAİKUL-AHBAR isimli kitapta şöyle bir haber vardır:
-Kıyamet günü bir kişi huzura getirilir. Sevapları ile günahları
karşılaştırılır* fakat günahları ağır basar. Bunun üzerine cezasının
verilmesi emredilir. Bu arada kirpiklerinden bir tel dile gelered der ki:
-Ey Rabbim* Senin Resulün Hz.Muhammed(sallallahüaleyhivessellem) (kim*
Allah korkusu ile ağlarsa Allah* o gözü cehennem ateşine haram kılar!)
buyuruyor. Halbuki ben dünyada iken Senin korkundan ağlamıştım!...
Bunun üzerine Allah* o kimseyi affeder* dünyada sırf Rabb’inin korkusundan
ağlayan bir kirpik teli bereketine azaptan kurtarır. Hz.Cebrail de:
-Filan kişi* Allah korkusundan ağlayan bir kirpik telinin hürmetine cezadan
kurtulmuştur* diye ilan eder.
BİDAYETÜL-HİDAYE’de de şu haber vardır:
-Kıyamet günü olunca cehennem öyle bir kükrer ki* bütün insanlar onun
korkusundan dizüstü çökerler.
Nitekim Allah buyurur:
- Ve sen (Ey Muhammed) her ümmeti diz üstü çökmüş bir halde göreceksin.
Her ümmet kitabının başına çağrılacak ve onlara şöyle denecek: ‘’Bugün*
dünyada yaptıklarınızın karşılığı verilecek.’’ (Casiye Suresi* ayet: 28)
İnsanlar cehenneme yaklaştıkları zaman onu öfkeden kükrer bir halde
bulurlar. Öyle ki* bu kükreyiş* yürüyüşü 500 sene sürecek kadar bir
uzaklıktan duyulur. Bu anda bütün insanlar* hatta peygamberler bile
(NEFSİ*NEFSİ!) diyerek kendi başlarının derdine düşerler. Fakat
Peygamberlerin en seçkini Hz.Muhammed(sallallahüaleyhivessellem) Kendi
nefsini unutur* (ÜMMETİM* ÜMMETİM) diye figan eder. Bu sırada cehennemden*
dağ kadar büyük bir ateş parçası çıkar. Hz.Muhammed
(sallallahüaleyhivessellem)’in ümmeti bu ateş parçasını defetmek ve
uzaklaştırmak isteyerek:
-Namaz kılanlar* oruç tutanlar* doğruluktan ayrılmayanlar ve ihlaslı
kişişler* hakkı için geri dön* git derler.
Fakat o gitmez* Bu arada Hz.Cebrail seslenir:
-Ateş parçasını kasdı Ümmet-Muhammed'dir.
Sonra elinde bir bardak su ile gelir ve onu Peygamberimize
(sallallahüaleyhivessellem) sunarak:
-Ey Allah’ın Resülü* der* bunu al ve ateşin üzerine serp!
Peygamberimiz (sallallahüaleyhivessellem) bu bir bardak suyu alr ve ateşe
serper* ateşin hemen söndüğü görülür. Sonra hz. Cebrail’e sorar.
-Ey Cebrail* bu su neydi?
Hz.Cebrail cevap verir:
-Ey Allah’ın Resulü* bu ümmetinin asillerinin sırf Allah korkusu sebebiyle
akıttıkları gözyaşlarıdır. Şu anda bana* ateşe döküp söndürmem için onu Sana
vermem emredildi.
Peygamberimiz (sallallahüaleyhivessellem) şöyle dua ederdi.
-Allah’ım bana* ölmeden önce Senin korkundan ağlayan iki göz ver!
GÜNAHIMA AĞLAMAZ MI GÖZLERİM*
BİLMEM* GİTTİ ELİMDEN ÖMRÜM*
Gene Peygamberimizden (sallallahüaleyhivessellem) nakledilen bir haber şu
şekildedir:
-Hiçbir imanlı kişi yoktur ki* sırf Allah korkusu sebebiyle gözünden sinek
başı kadar yaş çıksın ve bu yaş sıcak yanağını ıslasın da o kimseye cehennem
ateşi değsin!
Anlatıldığına göre Muhammed İbni Münzir* ağladığı zaman yüzünü ve sakalını
gözyaşları ile yıkar ve şöyle derdi:
-İşittiğime göre göz yaşları değen yere cehennem ateşi değmezmiş’
Bütün bu anlatılanlar gösteriyor ki* hakiki müslüman Allah’tan * O’nun
azabından korkmalı ve nefsinin şehevi isteklerinden kaçınmalıdır. Nitekim
Allah buyurur:
- Artık kim nefsinin şehevi isteklerine uymuş* dünya hayatını tercih
etmişse* işte muhakkak ki o alevli ateş (cehennem) onun varacağı yerin ta
kendisidir. Fakat kim ki Rab’binin makamından korkar* nefsini heva ve
hevesinden alıkorsa* işte muhakkak ki o cennet onun varacağı yerin ta
kendisidir. (Naziat suresi* ayet:37* 38* 40* 41)
Her kim ki Allah’ın azabından kurtulup rahmetine garkolmak isterse* dünyanın
meşekkatlerine sabretsin ve Allah’ın menettiği şeyleri yapmasın!
ZEHERÜR-RİYAZ’da şöyle bir haber vardır. Peygamberimizden
(sallallahüaleyhivessellem) nakledilir:
-Cennetlik kişiler cennete girdikleri zaman melkelre onları çeşit çeşit
yemekler* rengarenk meyveler* güzel oturamaklar ve yataklar* hülasa akla
gelebilecek hertürlü nimetlerle karşılarlar. Bununla beraber* bu cennetlik
kişlerin halinde bir durgunluk* yüzlerinde bir hayret emaresi hissedilir.
Bunun üzerine Allah buyurur ki: ‘’Ey kullarım* bu durgunluk ve hayret neye?
Burası böyle şey yeri mi ki?’’ Cennetlik kullar derler ki: ‘’Bize vaad
vardı. Onun vakti geldi!’’ Allah meleklerine emreder: ‘’Yüzlerden perdeleri
kaldırın!’’ Fakat melekler derler ki: ‘’Ey Rabbimiz* onlar Senin cemalini
nasıl görebilirler! Onlar dünyada Sana isyan etmişlerdi.’’ Allah buyurur:
‘’Kaldırın perdeleri!Onlar dünyada Benim gösterdiğim ahlak esaslarına
uydular* secdeler ettiler* bana kavuşmak arzusuyla gözyaşı döktüler.’’ Bunun
üzerine perdeler kaldırılır. Cennetlik kişiler Cemal-i İlahi’yi görünce
secdeye kapanırlar. Allah buyurur: ‘’ Ey kullarım* başınızı secdeden
kaldırın! Burası ibadet yeri değil* izzet-ü ikram yeridir.’’ Sonra*
***fitesiz olarak onlara tecelli eder ve sevince gark olmaları için: ‘’Selam
size* ey kullarım; Ben sizden razıyım. Siz de benden razı mısınız?’’ der.
Onlar da: ‘’Ey Rabbimiz* biz Senden niye razı olmayalım ki* Sen bize* hiçbir
gözün görmediği* hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kimsenin hatırına
gelmeyen nimetler verdin!’’ derler.
İşte Allah’ın şu iki ayeti bu gerçeğe delalet eder:
- Onların Rableri yanında mükafatları* altlarından ırmaklar akan ADN
CENNETLERİ’dir. Hepsi orada ebedi* devamlı kalacaklardır. Allah bunlardan
razı olmuştur. Bunlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mutluluk
Rabbin’den korkanlara mahsustur. (Beyyine suresi* ayet:
- Bu da * çok merhametli Rabblerinden bir selamdır. (Yasin suresi* ayet:58)[/b]
- Vücudun sıhhat ve selameti az yemekte; Ruhun sıhhat ve selameti günahsız
olmakta; dinin selameti ise; mahlukatın en hayırlısı Hz.Muhammed’in
(sallallahüaleyhivessellem) güzel güzel ahlakına sahip olmaktadır.
Allah (cellecelalüh) buyurur:
- Ey iman edenler* Allah’dan korkun. Herkes* yarın için önden ne göndermiş
olduğuna baksın. Allah’dan korkun. Çünkü Allah* ne yaparsanız hakkiyle
haberdardır. (Haşr Suresi* ayet Only the registered members can see the link
Ayetin açıklanması şöyledir:
- Allah’dan korkun* O’na itaat edin. Maddi veya manevi ıztırap içinde
olanlara yardım edin. Daima Allah yolunda olun ki* kıyamat günü mükafatınızı
bulasınız. Çünkü Allah* -ister hayır olsun* ister şer olsun- işlediğiniz
herşeyi hakkıyle bilir. Melekler* gök* yer* gece* gündüz... hepsi hepsi*
insan ne işlerse kıyamet günü hakkında şahitlik yaparlar. Hatta insanın
kendi azası kendi hakkında şahitlik eder. Yer* imanlı ve ihlaslı kişiler
hakkında şahitlik yapar ve der ki:
- Benim üzerimde namaz kıldı* oruç tuttu* Hacc etti* cihat yaptı. Yer’in bu
şehadeti üzerine ihlaslı mümin sevinir. Aynı şekilde Yer* *mansızlar ve
Allah’a isyan edenler hakkında da şahitlik yaparak der ki:
- Benim üzerimde putperestlik yaptı* Allah’a ortak tanıdı* zina yaptı* içki
içti* haram yedi.
Merhametlilerin en merhametlisi Allah* kıyamet günü bu imansızlarla asileri
inceden inceye sorguya çekecek olursa vay onların haline!..
Mümin o kimsedir ki* bütün azasiyle Allah’tan korkar. Nitekim imam Ebul-Leys
der ki:
-Allah korkusunun alameti yedi şeyde belli olur:
1- DİL’de: Allah’dan korkan kimse dilini yalandan* koğuculuktan* başkalarına
iftira etmekten ve fuzuli sözler söylemekten men eder. Onu* Allah’ı anmak*
Kur’an okumak ve ilim müzakere etmekle meşgul bir aza haline kor.
2- KALB’de: Allah’dan korkan kimse* kalbinde müslüman kardeşlerine düşmanlık
beslemez; yalan* iftira ve hased etme gibi gari insani duyguları kalbinde
bulundurmaz. Çünkü hased* kişinin güzel amellerini mahveder. Nitekim Allah
Resulü (sallallahüaleyhivessellem) buyurur: ‘’Ateşin odunu yediği gibi hesed
de kişinin güzel amellerini yer* bitirir.’’. Ey okuyucu* bil ki hased*
kalblerde bulunan ve cemiyet hayatında büyük zararlara yol açan büyük bir
hastalıktır. Kalblerde bulunana hastalıklar* yani kötü duygular* yani kötü
huylar ancak ilim ve amel ile tedavi edilebilirler.
3- GÖZ’de: Allah’dan korkan kimse; gerek yiyecek* gerek içecek ve gerekse
giyecek ve başka hususlarda gözünü haramdan korur. Dünya’ya* hırsla ve
herşeyi elde etme gayretiyle değil* ibret nazarıyla bakar. Helal olmayan
şeylere bakmaktan sakınır. Nitekim Allah Resulü (sallallahüaleyhivessellem)
buyurur: ‘’Kim gözünü haram şeylerle doldurursa Allah da kıyamet günü onun
gözünü ateşle doldurur.’’
4- MİDE’de: Allah’dan korkan kimse midesine haram lokma koymaz. Çünkü haram
lokma yemek günahların en büyüklerinden biridir. Nitekim Allah Resulü
(sallallahüaleyhivessellem) buyurur: ‘’İnsanoğlunun midesine bir lokma haram
girdiği zaman* bu lokma midesinde kaldığı müddetçe Yer’de-Gök’te melekler
ona lanet ederler. Eğer bu lokma midesinde iken ölürse yeri cehennemdir.
5- EL’de: Allah’dan korkan kimse elini harama uzatmaz* Bil’akis Allah’ın
rızasına uygun şeylere uzatır. Kab’dan şöyle bir rivayet vardır: ‘’Allah*
yeşil zümrütten bir bina yaratmıştır. Bu binada yetöişbin daire ve her
dairede yetmişbin oda vardır. İşte* buraya ancak* kendisine haram birşey
sunulduğu zaman sırf Allah korkusundan onu reddeden kişiler girer.
6- AYAK’ta: Allah’tan korkan kimse adımlarını O’na isyan yolunda değil*
itaat yolunda kullanır. İlim-irfan ve güzel ahlak öğrenmek gayesiyle alimler
ve salihler meclisine gider.
7- İTAAT’ta: Allah’dan korkan kimse sırf Allah rızası için O’na itaat eder.
Riyadan* insanlara gösterişten ve ikiyüzlülükten sakınır.
İşte bir kimsenin altı azasında ve yedinci olarak ibadetinde bu haller varsa
artık o* Allah’ın haklarında:
- ‘’Ahiret saadeti ise* Rabb’nin yanında* ancak küfür ve günahtan
sakınanlara mahsustur.’’ Buyurduğu kişişlerdendir. (Zuhruf suresi* ayet
35’in bir kısmı)
Gene aynı kişiler hakkında Allah buyurur ki:
- Şüphesiz ki fenalıklardan sakınanlar* Rabb’larının kendilerine verdiği
sevabı almış olarak cennetlerde* pınarların başlarındadırlar. Çünkü onlar
bundan evvel iyi ameller edenlerdi. (Zariyat Suresi* ayet:15*16)
- Şüphesiz ki fenalıklardan sakınanlar cennetler* nimetler içindedir. (Tur
Suresi* ayet:17)
- Takva sahipleri hakikaten emin bir makamdadır. (Duhan Suresi* ayet:51)
Bütün bu ayetlerde Allah sanki şöyle buyuruyor:
- Onlar* kıyamet günü azaptan kurtulurlar
Bir de* mümin olan* KORKU ve UMUT arasında olmalıdır. Mümin* Allah’ın
rahmetine güvenmeli* ondan asla ümit kesmemelidir. Nitekim Allah buyurur:
- De ki:’’Ey nefislerine karşı aşırı hakaret edenler* Allah’ın rahmetinden
ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları affetme kudretine maliktir.
Şüphesi ki O* çok affedici* çok esirgeyicidir.’2 (Zümer suresi* ayet:53)
Mümin kişi* Allah’ın rahmetinden ümidini kesmemekle beraber* ibadetlerini de
yapar* kötü fiiillerinden vazgeçer ve kötü huylarını terkeder.
Rivayet edildiğine göre bir ara Hz.Davud (aleyhisselam) mescidinde oturmuş*
ZEBUR okuyordu. O arada* yerde kızıl bir bit kurt gördü ve kendi kendien
içinden şöyle söylemdi;
-Allah* bu kurtu yaratmakla ne murad etmiş ola ki!..
Hz.Davud’un bu küçümsemesi üzerine Allah* kudretiyle kurtu konuşturdu. Şöyle
dedi:
-Ey Allah’ın peygamberi! Allah bana öyle bir ilham verdi ki* gündüzleri
hergün bin defa* (Allah’ı tesbih ve tenzih ederim* hertürlü övgü O’na
mahsustur. Kainatta tek tasarruf sahibi O’dur. O yücelerin yücesidir’..)
derim. Geceleri de hergün bin defa ‘Allah’ım Peygamberlerin Güneşi
Hz.Muhammed’e ve O’na tabi olanlara selamet ver!.) derim. De bakalım* ya
sen neler söylersin ki senden istifade edeyim!
Bu sözler üzerine Hz.Davud* içinden kurtu hakir gördüğüne pişman oldu.
Allah’dan korktu* hatasından döndü ve tevekkül etti.
Allah’ın dostu Hz.İbrahim (aleyhisselam) hatalarını hatırladığı zaman
kendinden geçer* kalbinin şiddetle çarptığını hissederdi. Allah kendisine
Hz.Cebrail’i gönderdi. Hz.Cebrail Hz.İbrahim’e:
-Allah sana selam ediyor ve ‘Dostundan korkan bir dost gördün mü?) diyor*
dedi.
Bunun üzerine Hz.İbrahim şu cevabı verdi:
-Ey Cebrail* hatalarımı hatırladığım ve cezasını hatırladığım zaman dostluğu
unutuyorum!
İmam Ebulleys der ki:
-Yedinci kat Gök’te* Allah kendilerini yaratalıberi secde eden öyle melekler
vardır ki* Allah korkusundan damarları titrer. Kıyamet günü olunca başlarını
secdeden kaldırarak şöyle derler:
-Ey Rabbimiz* seni tenzih ederiz. Kulluk vazifemizi hakkiyle yapamadık.
Allah’ın şu ayeti bu gerçeğe işaret eder:
- Kendilerine her surette hakim olan Rab’lerinden korkarak* ne
emrolunurlarsa onu yaparlar. (Nahl suresi* ayet:50)
Peygamberimiz de (sallallahüaleyhivessellem) buyuruyor ki:
-Allah korkusundan kişinin vücudu ürperdiği zaman-ağaçtan yaprakların
dökülmesi gibi- günahları dökülür.
Anlatırlar ki adamın birisibir kadına göz kor. Bir ara bu kadın ticaret
maksadı ile bir kafile ile yola çıkar. Adam da aynı kafile ile peşinden
gider. Akşam olunca bir yerde konaklanır ve herkes yatar. Bu arada adam
kadının yanına gelir ve gayesini ona söyler. Kadın*
-Git bak bakalım herkes uyumuş mu? Der
Teklifini kabul edeceğini sanan erkek* sevinçle gider* kafile etrafını
dolaşır ve*
-Evet herkes uyumuş* der.
Bu sefer kadın*
-Peki Allah hakkında ne dersin? Acaba bu saatte O da uyumuş mudur?* der
Bu ağır soruya erkek*
-Hayır Allah asla uyumaz* uyuklamaz! Cevabını vermeğe mecbur kalınca* kadın*
-O halde* der* insanlar görmese bile uyumayan ve uyuklamayan Allah bizi
görür. Kendisinden korkulmaya ve haya edilmeye O daha layıktır.
Kadının bu sözleri üzerine erkek* Allah’dan korkar* hemen kafileden
ayrılarak geri döner ve tevbe eder.
Gene anlatırlar ki;
(KİTAPTAKİ BU MENKIBE ATLANMIŞTIR)
Peygamberimizden rivayet edilen bir hadis şu mealdedi:
-Allah buyurur ki ‘’Ben iki KORKU’yu ve iki KORKUSUZLU’ĞU kulumda toplamam.
Kim* dünyada benden korkarsa ahirette emin olur* korku yoktur. Kim dünyada
emin olursa* ahirette korkuturum.’’
Allah buyurur:
- Siz insanlardan korkmayın* benden korkun! (Maide suresi* ayet 44’ün bir
kısmı)
- Siz* onlardan korkamyın; eğer iman etmiş kişilerseniz benden korkun! (Ali
İmran Suresi* ayet 175’in bir kısmı)
Gene Haz.Ömer (Radiyallahüanh) öyle çok ağlardı ki* iki gözünden akan
yaşlar* yanaklarında iki siyah çizgi meydana getirirdi.
Allah Resulü (sallallahüaleyhivessellem) bu hususta şöyle buyurdu:
-Kim ki Allah korkusundan ağlarsa* o* süt memeye girmedikçe cehenneme
girmez.
REKAİKUL-AHBAR isimli kitapta şöyle bir haber vardır:
-Kıyamet günü bir kişi huzura getirilir. Sevapları ile günahları
karşılaştırılır* fakat günahları ağır basar. Bunun üzerine cezasının
verilmesi emredilir. Bu arada kirpiklerinden bir tel dile gelered der ki:
-Ey Rabbim* Senin Resulün Hz.Muhammed(sallallahüaleyhivessellem) (kim*
Allah korkusu ile ağlarsa Allah* o gözü cehennem ateşine haram kılar!)
buyuruyor. Halbuki ben dünyada iken Senin korkundan ağlamıştım!...
Bunun üzerine Allah* o kimseyi affeder* dünyada sırf Rabb’inin korkusundan
ağlayan bir kirpik teli bereketine azaptan kurtarır. Hz.Cebrail de:
-Filan kişi* Allah korkusundan ağlayan bir kirpik telinin hürmetine cezadan
kurtulmuştur* diye ilan eder.
BİDAYETÜL-HİDAYE’de de şu haber vardır:
-Kıyamet günü olunca cehennem öyle bir kükrer ki* bütün insanlar onun
korkusundan dizüstü çökerler.
Nitekim Allah buyurur:
- Ve sen (Ey Muhammed) her ümmeti diz üstü çökmüş bir halde göreceksin.
Her ümmet kitabının başına çağrılacak ve onlara şöyle denecek: ‘’Bugün*
dünyada yaptıklarınızın karşılığı verilecek.’’ (Casiye Suresi* ayet: 28)
İnsanlar cehenneme yaklaştıkları zaman onu öfkeden kükrer bir halde
bulurlar. Öyle ki* bu kükreyiş* yürüyüşü 500 sene sürecek kadar bir
uzaklıktan duyulur. Bu anda bütün insanlar* hatta peygamberler bile
(NEFSİ*NEFSİ!) diyerek kendi başlarının derdine düşerler. Fakat
Peygamberlerin en seçkini Hz.Muhammed(sallallahüaleyhivessellem) Kendi
nefsini unutur* (ÜMMETİM* ÜMMETİM) diye figan eder. Bu sırada cehennemden*
dağ kadar büyük bir ateş parçası çıkar. Hz.Muhammed
(sallallahüaleyhivessellem)’in ümmeti bu ateş parçasını defetmek ve
uzaklaştırmak isteyerek:
-Namaz kılanlar* oruç tutanlar* doğruluktan ayrılmayanlar ve ihlaslı
kişişler* hakkı için geri dön* git derler.
Fakat o gitmez* Bu arada Hz.Cebrail seslenir:
-Ateş parçasını kasdı Ümmet-Muhammed'dir.
Sonra elinde bir bardak su ile gelir ve onu Peygamberimize
(sallallahüaleyhivessellem) sunarak:
-Ey Allah’ın Resülü* der* bunu al ve ateşin üzerine serp!
Peygamberimiz (sallallahüaleyhivessellem) bu bir bardak suyu alr ve ateşe
serper* ateşin hemen söndüğü görülür. Sonra hz. Cebrail’e sorar.
-Ey Cebrail* bu su neydi?
Hz.Cebrail cevap verir:
-Ey Allah’ın Resulü* bu ümmetinin asillerinin sırf Allah korkusu sebebiyle
akıttıkları gözyaşlarıdır. Şu anda bana* ateşe döküp söndürmem için onu Sana
vermem emredildi.
Peygamberimiz (sallallahüaleyhivessellem) şöyle dua ederdi.
-Allah’ım bana* ölmeden önce Senin korkundan ağlayan iki göz ver!
GÜNAHIMA AĞLAMAZ MI GÖZLERİM*
BİLMEM* GİTTİ ELİMDEN ÖMRÜM*
Gene Peygamberimizden (sallallahüaleyhivessellem) nakledilen bir haber şu
şekildedir:
-Hiçbir imanlı kişi yoktur ki* sırf Allah korkusu sebebiyle gözünden sinek
başı kadar yaş çıksın ve bu yaş sıcak yanağını ıslasın da o kimseye cehennem
ateşi değsin!
Anlatıldığına göre Muhammed İbni Münzir* ağladığı zaman yüzünü ve sakalını
gözyaşları ile yıkar ve şöyle derdi:
-İşittiğime göre göz yaşları değen yere cehennem ateşi değmezmiş’
Bütün bu anlatılanlar gösteriyor ki* hakiki müslüman Allah’tan * O’nun
azabından korkmalı ve nefsinin şehevi isteklerinden kaçınmalıdır. Nitekim
Allah buyurur:
- Artık kim nefsinin şehevi isteklerine uymuş* dünya hayatını tercih
etmişse* işte muhakkak ki o alevli ateş (cehennem) onun varacağı yerin ta
kendisidir. Fakat kim ki Rab’binin makamından korkar* nefsini heva ve
hevesinden alıkorsa* işte muhakkak ki o cennet onun varacağı yerin ta
kendisidir. (Naziat suresi* ayet:37* 38* 40* 41)
Her kim ki Allah’ın azabından kurtulup rahmetine garkolmak isterse* dünyanın
meşekkatlerine sabretsin ve Allah’ın menettiği şeyleri yapmasın!
ZEHERÜR-RİYAZ’da şöyle bir haber vardır. Peygamberimizden
(sallallahüaleyhivessellem) nakledilir:
-Cennetlik kişiler cennete girdikleri zaman melkelre onları çeşit çeşit
yemekler* rengarenk meyveler* güzel oturamaklar ve yataklar* hülasa akla
gelebilecek hertürlü nimetlerle karşılarlar. Bununla beraber* bu cennetlik
kişlerin halinde bir durgunluk* yüzlerinde bir hayret emaresi hissedilir.
Bunun üzerine Allah buyurur ki: ‘’Ey kullarım* bu durgunluk ve hayret neye?
Burası böyle şey yeri mi ki?’’ Cennetlik kullar derler ki: ‘’Bize vaad
vardı. Onun vakti geldi!’’ Allah meleklerine emreder: ‘’Yüzlerden perdeleri
kaldırın!’’ Fakat melekler derler ki: ‘’Ey Rabbimiz* onlar Senin cemalini
nasıl görebilirler! Onlar dünyada Sana isyan etmişlerdi.’’ Allah buyurur:
‘’Kaldırın perdeleri!Onlar dünyada Benim gösterdiğim ahlak esaslarına
uydular* secdeler ettiler* bana kavuşmak arzusuyla gözyaşı döktüler.’’ Bunun
üzerine perdeler kaldırılır. Cennetlik kişiler Cemal-i İlahi’yi görünce
secdeye kapanırlar. Allah buyurur: ‘’ Ey kullarım* başınızı secdeden
kaldırın! Burası ibadet yeri değil* izzet-ü ikram yeridir.’’ Sonra*
***fitesiz olarak onlara tecelli eder ve sevince gark olmaları için: ‘’Selam
size* ey kullarım; Ben sizden razıyım. Siz de benden razı mısınız?’’ der.
Onlar da: ‘’Ey Rabbimiz* biz Senden niye razı olmayalım ki* Sen bize* hiçbir
gözün görmediği* hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kimsenin hatırına
gelmeyen nimetler verdin!’’ derler.
İşte Allah’ın şu iki ayeti bu gerçeğe delalet eder:
- Onların Rableri yanında mükafatları* altlarından ırmaklar akan ADN
CENNETLERİ’dir. Hepsi orada ebedi* devamlı kalacaklardır. Allah bunlardan
razı olmuştur. Bunlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mutluluk
Rabbin’den korkanlara mahsustur. (Beyyine suresi* ayet:
- Bu da * çok merhametli Rabblerinden bir selamdır. (Yasin suresi* ayet:58)[/b]