PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İmtihan



Editor
12-04-2010, 03:21
İmtihan

Sızıntı





Bir imtihanlar zinciridir hayat baştan başa. Ta çocukluktan başlar insanoğlu için imtihanlar. Ve, rûh bedenden ayrılacağı ân'a kadar da devam eder durur. Anlayıp sezebilenler için bu küçük küçük imtihanlar, birer eleme ve finale kalan ruhların tesbît edilmesiyle alâkalıdır. İnsanoğlunun vicdanında ve rûhânîlerin gözünde tesbît edilmesiyle alâkalı...



Çeşit çeşitdir imtihanlar ve bütün bir hayat-boyu, değişik boy ve derinlikde devam eder dururlar: Mektebe alınma imtihanı, sınıf-geçme imtihanı, mektep bitirme imtihanı; evlâdın babadan, babanın evlatdan bulma imtihanı ve daha bir sürü imtihan... Hele bunlar arasında insanî düşünce ve yüksek ideallerinden ötürü (saf dışı) edilme ve vatandaşlık haklarından mahrum bırakılma imtihanı oldukça ağır ve gurur kırıcıdır. Bir de düşmanın amansızlığı ve insafsızlığı yanında, vefasız dostların eliyle çekilen imtihanlar vardır ki; doğrusu dayanılması en güç olan imtihan da budur. Zira, düşmanın hasımca vaziyeti insanlık ve mürüvvetle telif edilmese bile, düşmanlık mantığına uygundur. Hatta düşünce yapısı, dünyaya bakış ***fiyeti ve değer hükümlerindeki farklılıklar çoğaldıkca da, bu husumetin artması - aynı mantıkla- tabii görülebilir. Ne var ki, aynı kader çizgisinde kavga verenlerin, aynı duygu ve düşünceleri paylaşanların kıskançlık ve rekabet hissiyle gammazlamalara düşmeleri, katiyyen akıl ve mantıkla telif edilemez. Hele insanlık ve mürüvvetle asla...!



Evet, böyle vefa umulan bir yerden ihanet ve cefa görmek, hem acı hem de oldukça düşündürücüdür. Ama, neylersin ki; aldatmanın akıllılık, inhisar-ı fikir (1) ve saplantıların sadâkat, bağnazlığın muhafazakarlık sayıldığı bir dünyada, bu kabil ibtilâ ve imtihanlar eksik olmayacağından, bilip dayanmadan başka da çaremiz yokdur. Evet, ferd olarak, aile olarak ve toplum olarak:



Gelse celâlinden cefa

Yahud cemâlinden vefa

İkisi de câna safa

Lütfun da hoş kahrın da hoş."



deyip dayanma mecburiyetindeyiz. Dünden bugüne yer yer düşmanlarından ve zaman zaman da dost kılığına bürünmüş hasımlarından devamlı ihanet darbeleri yiyen ve sürekli olarak hırpalanan bu millet, bütün tarih boyunca imtihanların en acı ve en ağırlarını gördü. En korkunç hiyanetlere maruz kaldı. Gün geldi ki dört bir yandan bütün dünya onun üzerine at sürdü ve onu ablukaya aldı.. Hatta bu dönemde onun bütün bütün tarihden silineceği zehâbına kapılanlar da oldu. Ama o, bu ölüm-kalım imtihanını da atlatarak bir kere daha bütün bir hasım dünyanın planlarını altüst etdi. Belki o, bundan sonra da bir kısım imtihanlar görecek, tekrar tekrar ırgalanacak, karşısına ateşden tepeler, kandan irinden deryalar çıkacak; ancak, bütün bunlar onun, kendini yenilemesine ve ****-fizik gerilimine yardımcı olacakdır. Zira o bunlarla dost ve düşmanını tanıyacak, bunlarla bilenecek ve bunlarla düşdükden sonra doğrulup kalkmanın ve kendine gelmenin yollarını öğrenecekdir.



İnsan imtihanlarla saflaşır ve özüne erer. Hayat, imtihanlar sâyesinde yeknesaklıkdan kurtulur ve renklilik kazanır. Ruh imtihan gördüğü nisbetde olgunlaşır ve büyük işleri göğüsleyebilecek hâle gelir. Geçirilen imtihanın ağırlığı ve soruların terleticiliği nisbetinde ferd, insanlık mektebinde sınıf geçmeye ve yükselmeye hak kazanır.



İmtihanın olmadığı bir yerde ferdin saflaşıp özüne ermesinden, toplumun gerilip çelikleşmesinden bahsedilemez. İmtihanla sıkışan ve büzülen ruhlardır ki, yay gibi gerilir, ok gibi fırlar ve bir solukda hedefe ulaşırlar. Evet, sabah-akşam onların çevrelerinde dolaşıp duran endişeler; yer yer yuvalarını sarsıp geçen açlıklar, susuzluklar, sıkıntılar, hatta mal ve canlarına gelen zarar ve ziyanlar; beklenmedik şekilde hâdiselerin demir paletleri altında kalıp ezilmeler, onları en sert çelikler haline getirecek ve istikbale hazılayacakdır.



İmtihan görmemiş ölü gönüllerin ve ham ruhların, nefisleri adına insanlığa yükselmeleri bahis mevzuu olmayacağı gibi, içinde yaşadıkları topluma da, en küçük bir menfaatleri dokunmayacakdır.



Elmas gibi ruhların kömür tıynetli kimselerden ayrılması imtihana bağlıdır. İmtihanın olmadığı bir yerde, altını taşdan, toprakdan; elması da kömürden tefrik etmeye imkân yokdur. Ve yine imtihanın olmadığı bir yerde, en uğursuz ruhlar en yüce kametlerle iç içedir. İmtihanla habis ruhlar, melekler gibi sâfî ruhlardan ayrılır ve kendileri için mukadder zirvelere ulaşırlar.



Bunun böyle olduğunu bilen hakikata âşinâ bir gönü! için, her imtihan; insanı gökler ötesi âlemlere uçuran bir kanat ve bu imtihanda görülen her sıkıntı da, ona güç ve canlılık kazandıran bir iksirdir. Böyle birinin nazarında ateşlere atılmak, Yaratıcının dostluğuna doğru atılmış en güçlü bir adım; çarmıhlara gerilmek de ona yükselmenin yüce birer vesilesi sayılır.



Evet, gönlünü en yüce ideallerle donatmış birisi için, her yeni imtihan onun azmine indirilmiş bir kamçı, iradesini şahlandıran bir efsun, ve gönül kadranını aydınlatan bir ışıkdır. O gördüğü her imtihanla kristaller gibi berraklaşır; yay gibi gerilime geçer ve adım adım, gönlünde kurduğu cennetlere doğru yükselir.



Kahrı-lütfu bir bilmeyen mürde gönüller (2) varsın bundan birşey anlamasınlar. Geçen hakikatin meâline gönül vermiş idealistler, bu uğurda çekilen ızdırablardan daha zevkli bir şey tanımayacaklardır. Ocaklar gibi yansalar dahi, âh u efgan edip ağyara dert yanmayacaklardır. Ne dostların vefasızlığı, ne de düşmanın insafsizlığı onları millet ve vatan yolunda hizmetden alıkoyamayacakdır. Ve işte ahd u peymânları: (3) "



"Felek esbab-ı cefasın toplasın gelsin

Dönersem Kahpeyim millet yolunda bir azîmetden."

Ruhun şad olsun Kemal!





___________________



1) İnhisarı fikir: Kendi anlayışından başka anlayış tanımamak.

2) Mürde gönül: Ölü gönül. Katı yürekli, hissiz, duygusuz insan.

3) Ahd u peyman: Söz ve yemin.