PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Allah'in bizim ibadetimize ne ihtiyaci var?



Editor
12-04-2010, 03:21
Only the registered members can see the link[/b]



Allah'in bizim ibadetimize ne ihtiyaci var?

"Sizi ve sizden oncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki takva mertebesine nail olasiniz." ayetinde bu sorunun cevabi verilmektedir.



Ibadetle ortaya cikan bir netice var: "Insanin takva mertebesine erismesi." Insan o ibadetle "takva mertebesine", yani Allah'tan korkma, yasaklarindan sakinma, haram kildiklarindan kacinma makamina eriyor. Demek oluyor ki, ibadetin faydasi insana ait.



Bu makama ermeyenler omurlerini gunahla, isyanla ve sirkle, kufranla gecirirler. Bunlar ise insani cehenneme goturur.



Demek ki takva mertebesi, cehennemden ve ona goturen her turlu kotulukten olanca gucuyle kacinma makamidir. Cehennemden kacinma ise insani Cennete goturur. Cennete muhtac olan ise biziz. Oradaki sonsuz nimetlerden biz istifade edecegiz. O halde boyle bir soruyu nasil sorabiliyoruz!?



Ihlas suresi, Allah'in "Samed" oldugunu bize ders verir. Samed, yani "Her sey Ona muhtac; O ise hicbir seye muhtac degil."



Ana rahminde bize ayaklar takildi, burada yuruyelim diye. Mide takildi, gidalarla beslenelim diye. Goz takildi, esyayi gorelim diye. Butun bunlara muhtac olan biziz. Allah'in bize boyle ihsanlarda bulunmaya ne ihtiyaci olabilir!? Eger butun bu ikramlara karsi sukur vazifemizi ibadetle yerine getirirsek, sukredenler diyari olan Cennete gidecegiz. Orada maddi ve manevi nimetleri en ileri seviyede yine biz tadacagiz. Oyle ki bu dunyadaki nimetler onlara gore golge makaminda kalacak.



Demek ki biz her iki alemde de muhtac, her iki alemde de tuketiciyiz. Allah'in bizi cennet nimetlerinden faydalandirmaya ne ihtiyaci olabilir ki boyle bir soru sorulabilsin!



Meselenin bir diger yonu:



Isarat-ul I'caz'da, "Insanin o yuksek ruhunu imbisat ettiren ibadettir. Istidatlarini inkisaf ettiren ibadettir. Fikirlerini tevsi' ve intizam altina alan ibadettir..." buyrulur.



Bozulmamis her akil suphesiz kabul eder ki, insan ruhunun bu inkisafi, bu terakkisi insanin kendisi icindir. Zira, insan boylece, yarin varacagi cennetten daha fazla istifade edebilecektir. Cennet bir yonuyle dunyaya benziyor. Bu dunyaya agaclar da gelmisler, hayvanlar da, insanlar da. Hepsi bu alemden faydalaniyorlar; ama her birisi kendi istidadi, kabiliyeti miktarinca. Demek ki dunyaya gelmekle is bitmiyor. Ondan tam istifade etmenin yolu bu aleme yuksek kabiliyetlerle, ulvi duygularla adim atabilmekte. Her insanin da bu alemden istifadesi esit degil. Mumin kullar cennete Allah'in lutfuyla girecekler. Ondaki nimetlerden faydalanma dereceleri ise ibadetleri ve ihlaslari nispetinde olacak.



Ibadetin bu terakki ettirici yonu yaninda bir de tedavi edici tarafi var:



Insan, mide bulandiran mekruhtan, zehirleyen harama kadar her turlu gunahtan ancak ibadet sayesinde uzak durabiliyor. Boyle bir Rabbani tedavi ile kalbini, ruhunu ve butun duygularini hatadan, yanlistan kurtaran insan, artik ibadet hakkinda boyle bir soruyu nasil sorabilir!?



"Cenab-i Hak senin ibadetine, belki hicbir seye muhtac degil. Fakat, sen ibadete muhtacsin, manen hastasin... Acaba bir hasta, o hastalik hakkinda sefkatli bir hekimin ona nafi ilaclari icirmek hususunda ettigi israra mukabil hekime dese 'Senin ne ihtiyacin var, bana boyle israr ediyorsun?' Ne kadar manasiz oldugunu anlarsin." (Lem'alar)





Nasil ki bir cocuk zehirli bir bal gorugunde annesi ona ememesini soyler veya ucurumun kenarinda oynarken annesi onu sert bir sekilde uyarir; Allah da insana kulunun cehennem gibi korkunc bir yere dusmemesi icin kuluna "zorunlu" tavsiyelerde bulunur…