PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Gençliğin Cinsellikle İmtihanı



Editor
12-04-2010, 03:22
Ummetimin hayirlilari, Allah kendilerine "Bela"dan bir sey verdiginde iffetlerini muhafaza edenlerdir. Dediler ki: "Bu hangi beladir?" Buyurdu ki o "Ask"dir. Hadis-i Serif

Ravi: Hz. Ibni Abbas (r.anhuma)

CINSELLIGIN gencler icin sorun olmasi, bu zamana ozgu degildir. Her devirde gencler, ozellikle bulug cagindan itibaren ic dunyasinda karsi cinse karsi siddetli bir cinsel arzu duyar. Bu, onun fitratinda vardir. Onemli olan, bu arzunun mesru bir yoldan tatmin edilip edilmemesidir.



Aslinda bu durum, insani ic dunyasinda zorlayici bir etkiye sahip olan her turlu durtu ve egilim icin de gecerlidir. Ornegin, acikma hissi, insanda tika basa tok olana kadar yemek yeme egilimi dogurabilir. Bu egilim karsisinda kisi, ac kalmadan, biraz yemeye, yeterince yemeye ya da tika basa doymaya kadar genis bir davranis setiyle karsi karsiyadir. Burada "Insan aciktigini hissediyorsa, o hissi bastirmak icin tika basa yemelidir" seklinde bir fikir ortaya atmak, son derece deterministce bir bakis acisini yansitir ve yanlistir. Bir insani iceriden zorlayan hicbir durtu ve egilimin davranis acisindan tek bir standart karsiligi yoktur. Her zaman cesitli secenekler vardir. Insan ic egilimlerini ilanihaye yok farzedemez, ama onun busbutun esiri de degildir.



Mesela Ramazan ayinda oruc tutan bir mu'min, sahur vaktinden iftara kadar bir gun boyunca bedeninin "Ben acim!" uyarilarina mukavemet gosterir. Cunku ruhi inanclari bedeni ihtiyaclarina galiptir. "Rabbim, nimetlerine karsilik yilin bir ayinda benden oruc tutmami istiyor" inanci, o mu'mini gun icinde agzina bir lokma atmaktan alikoyar. Bu da gosterir ki, bedenin ihtiyac olarak duyurduklarina maglup olmak, her seyden once bedenin ihtiyaclarini oncelemek ve daha degerli gormekle ilgili bir seydir.



Hasili, calisma prensibi bakimindan acikma duygusu ile cinsel duygular arasinda fark yoktur. Kisi, ikisini de ic dunyasinda duyumsar ve bir sekilde o duyguyla 'hesaplasir.' Bu hesaplasmanin sonunda o duyguyu ic dunyasinda bloke edebilecegi gibi, mesru ve helal dairede tatmin etmeye de yonelebilir. Ya da o duyguyu hemen ve azginca tatmin etmeye yonelir, ki bu nefsin tercih edecegi bir yoldur.



Bir kiside nefsin hakim olmasi, o kisideki rablik arzusunun bir sonucudur. Cunku istedigi seyi hemen ve derhal gerceklestirebilmek rabligin bir ozelligidir. Gelgelelim insanin nefsine prim vermesi onu rabliga tasimaz, tam aksine hayvanliga yakinlastirir. Cunku arzu ve egilimleri derhal gerceklestirme tarzi, insan soz konusu oldugunda, akil ve iradenin surec disi kalmasini, tum surece 'kor duygular'in egemen olmasini sonuc verir. Duygu ise suursuzdur, ne yaptigini bilmez. Kural tanimaz, tecavuz eder. Tipki bir hayvan gibi, her seyi icinde bulundugu andan ibaret sanir. Bakisini, yaraticisina ve oteye (ahirete) yukseltemez.



Nefsinin farkinda olan dolayisiyla Rabbini taniyan bir mu'min icin ise cinsel duygularina karsi hareket tarzi daha farklidir. O diger butun duygularinda oldugu gibi, cinsel duygularini da Rabbinin cizdigi sinirlar icinde anlamaya, kiymet vermeye ve tatmin etmeye calisir. Mesruiyetin kaynagi, Rabbin emir ve yasaklaridir.



Nitekim Rabbin emir ve yasaklarini ihtiva eden Islam, bir fitrat dinidir. Insanin duygularini, arzularini ve egilimlerini inkar etmez. Ote yandan tum bunlarin kuralsiz ve hazci bir tutumla tatmin edilmelerine de izin vermez. Cunku Rab, insani bu dunyaya indirmekle bir maksat gutmektedir. Bu maksat, hammadde mesabesindeki duygularin tensel ve yersel yonunu en basta iman kuvvetiyle, sonra akil ve irade aletleriyle nakis nakis islemek, onlari dogru mecralarina oturtmak suretiyle yuce gayelere cevirmekle hasil olmaktadir.



Cinsel duygulara gelince, Islam bu enerjinin nikah yoluyla teskin edilmesini tesvik eder. Eger sartlari buna uymuyorsa, gence iffetine sahip cikmasini onerir. Fakat bunun zorlugunu da ongorur. O yuzden ona namahreme nazar etmemeyi, gerekiyorsa oruc tutmayi ve "Ya Rabbim bir anligina bile olsa beni nefsimin eline birakma!" duasini tekrarlamayi ogut verir.



Only the registered members can see the link

Itiraf etmek gerekir ki, bu zamanin gencleri icin sartlar elbette daha zordur. Cunku zaman nefisperestligin son derece yayginlastigi bir donemdir. Insanlarin bedenlerini kendi mulku saydigi, onu kendi istedigi gibi sergileyebilecegini dusundugu bu donemde cinselligi hatira getiren imgeler sayisizdir. Cinsel icerikli sarki sozleri, en alakasiz urunde bile kadinin kullanildigi reklamlar, acik sacik fotograflarin yer aldigi dergi ve gazeteler.. gencleri iradelerini iptal edip her daim nefislerinin sesini dinlemeye davet etmektedir. Dahasi, sokakta ve neredeyse her turlu mekanda rastlanan acik saciklik, aile ve akraba iliskilerinin bozulmasi, flortun yayginlasmasi, evlenme yasinin gec yaslara sarkmasi da genclerin cinsel duygulariyla mesru yoldan bas edebilmesini zorlastirmaktadir.



Nitekim Incil'de "Zina etmeyeceksin!" yerine, Kur'an-i Kerim'de "Zinaya yaklasmayin!" emri ustu ortulu olarak bu zorlugu ima eder. Bozuk bir cevrede her an goze takilabilecek bir cinsel imge, gencin aklini surekli cinsellikle mesgul etmesine ve gozunu nefsinin arzulari dogrultusunda haz tarayiciliginda kullanmasina sebep olur. Boylesine cinsellik tehdidi altinda yasayan bir topluma ise, zina etmemek yerine zinaya yaklasmamayi emretmek, elbette cok daha hikmetlidir.



"Zinaya yaklasmayin" ayeti, iki noktada manidardir. Ilki, gozun harama kaymasinin zina surecini dugmeye basilmis gibi otomatik olarak isletecegine isaret etmesidir. O sebeple ayette zina kadar zinaya goturen yollar da yasaklanmaktadir. Ikincisi ise, Incil ayetiyle birlikte dusunuldugunde ahirzaman topluluklarinin Allah'in hukumlerini degistirdigine isaret etmesidir. Gercekten gunumuz toplumlarinda ortunme emri yerini acik sacikligin norm oldugu bir hale terketmistir. Nitekim icinde yasadigimiz toplumda ****en yil once sokakta basini acan tek tuk hanimlar ayiplanirken, simdi ortunen bayanlar dislanir hale gelmistir.



Only the registered members can see the link

Iste gunumuz genclerinin karsi karsiya kaldigi esas zorluk bu bozuk cevredir. Genclerimizin bir baska zorlugu ise, aile ve akrabalik iliskilerinin cozulmesidir. Saadet Asri'nda bir genc, Resulallah'a gelerek zina etmek icin izin ister. "Ya Resulallah, zina etmeme izin ver!" der. Orada bulunanlar hemen delikanlinin uzerine yuruyup onu azarlarken, Resulallah, "Onu bana yaklastirin" buyurur. Aralarinda su konusma gecer:

Boyle bir seyi annen icin arzu eder misin? Genc:



Vallahi hayir! Allah beni sana feda etsin ki hayir! Resulallah (asm):

Hicbir insan da boyle bir seyi annesi icin istemez. Peki ya kizin icin arzu eder misin?

Genc: Vallahi hayir! Allah beni sana feda etsin ki hayir!...



Konusmanin devaminda Allah Resulu, ayni sorulari gence halasi, teyzesi icin de sorar.



Gencin cevaplari ise yine aynidir.



Bu hadisin tersten bir okumasiyla farkedilecegi uzere, aile ve akrabalik iliskilerinin olmadigi ya da zayifladigi, ustune ustluk, acik sacikligin kol gezdigi bir yerde, genclere kadinin cinsel obje disinda degerleri olan, toplum icinde onemli rolleri ifa eden bir varlik oldugunu anlatmak hic de kolay degildir. Ayni sekilde baba, erkek kardes, amca, dayi, eniste.. rollerine hayat tecrubesi icinde tanik olmayan bir bayanin, erkeklerin her zaman kadinlardan 'istifade' etmek isteyen bir tur olmadigini zihninde oturtmasi kolay degildir. Gunumuzun yabanci birinin akrabadan hem bedenen hem kalben daha yakin oldugu kent hayati, bu acidan son derece hatali bir goruntu arz etmektedir.



Tum bu olumsuzluklara ragmen, bugunun gencleri kendilerini cinsellik konusunda daha bastan maglup olarak dusunmemelidir. Eger mu'min iseler zaten daha basta nefsin cinsel arzularina karsi dengeleyici bir kuvvete, hem de iman kuvvetine sahipler demektir. Kalpte iman durdugu muddetce, genclerin cinsellik ya da acik saciklik konusunda kendilerini caresiz gormeleri dogru degildir. En onemli dayanaklari, iste kalplerindeki bu imandir. Cunku iman hem kuvvettir, hem lezzettir. Bir yandan dunyanin gecici hazlarina mukavemet gucu kazandirir, diger yandan verdigi daimi huzur lezzetiyle sehevi hazlara tenezzul etttirmez.



Ote yandan iman, mu'min genci adaletli olmaya ve sorumlu davranmaya yonlendirir. Iman gozluguyle bakan bir mu'min genc, su anda ya da gelecekte birisinin esi olacak birine sirf sehevi bir arzuyla bakmanin bile, bir hakka tecavuz oldugunu bilir. Ayrica boyle bir davranisin kendisine karsi yapilmis bir haksizlik oldugunu da dusunur. Cunku akli, imani, iradesi, ihlasi, sabri.. dururken; sehevi arzusunu kendisine rehber edinmesi ve anlik bir hazzi en buyuk hedef yapmasi, Rabbinin kendisine verdigi potansiyeller acisindan gercekten cok buyuk bir haksizliktir. Koca kainati kusatabilecek bir kalbin, zerrede bogulmasi gibi bir seydir.



Cinsellik sinavi karsisinda mu'min gencin bir diger dayanagi, saglikli bir aile ve akraba iliskisidir. Anne-babasi, kardesleri ve akrabalari tarafindan sevilen ve deger verilen bir genc, basibosluk, degersizlik ve can sikintisiyla cinsel durtulerinin pesine kosturmaz. Sefahatin hocasi olan sikintinin yorungesine girmez. Kucuk yaslarda onlarin nezareti, sevgisi; ilerleyen yaslarda yoldasliklari, dostluklari, muhabbetleri sayesinde kalbi sevgi ve guven duygusuyla dolu olur. Sevgi ve ilgi mahrumiyetinden dogan bir sevgi arayisi ile yanlis adreslerde ve yanlis kollarda hayvansi bir cinselligin tuzagina dusmez.



Yine kalbi sevgi ve guven duygusuyla dolu olan bir genc, gunumuzde cokca gorulen 'kotu arkadas' baskisina da direncli olur. Onlarin cinselligi buyumenin bir gostergesi gibi gosterip alayci bir tavir almalarina karsi kendisinde bir eksiklik varmis gibi dusunmek yerine, onlarda yersiz ve zamansiz bir sapma oldugunu gorur. Buna karsilik ozellikle aile icinde sevilmeyen, varligi onemsenmeyen, dokunulmayan bir genc, akranlarinin baskisi karsisinda dayanamaz; nefsine ve onlarin ayartmalarina yenik dusebilir.



Aslinda tum mesele, eninde sonunda gelip kalbe dayanmaktadir. Eger bir gencin kalbi, iman nuruyla dolu, basta ailesi olmak uzere cevresindeki insanlarin sevgi ve ilgisine muhatap ise, o gencin cinselligi bir israr ve takinti haline getirmesi soz konusu degildir. Cinselligin sahte pariltisi, ancak kalbi bos ve sevgisiz kalmis bir genc icin gunes gibi parildar.



Dolayisiyla dikkat edilmesi gereken nokta, kalbin daima semavi hazlarla takviye edilmesine calismaktir. Aksi halde, tabiat bosluk kabul etmedigi gibi, dunyevi hazlar da kalbi kendi cekim alani icine alir. Kalbi semavi hazlarla takviye etmenin yolu ise en basta farz ibadetleri yerine getirmek, sonra tefekkur ve zikirdir. Bunlari hayata gecirdigi olcude bir gencin kalbi cinsel arzularin ayarticiligina karsi gerekli donanima kavusmus olur.

Bu hale ulastiginda genc yapmasi gerekenleri yapmis demektir. Geriye bu halini korumaya calismak kalir. Onun da yolu Yusuf aleyhisselam'in "Ben nefsimi temize cikarmiyorum, cunku o daima kotulugu emredicidir" sozu ile Rabbimizin"Zinaya yaklaşmayın, çünkü o açık bir kötülüktür' buyrugunu birlikte dusunup, zinanin da nefsin de 'kotuluk paydasi'nda birlestigini tefekkur ettikten sonra, Peygamber Efendimiz gibi daima "Allahim bir anligina bile olsa beni nefsimin eline birakma!" duasini dilden dusurmemektir.