PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Son gıda kuralı: Ne varsa eskide var!



Editor
15-04-2010, 01:29
Çok sayıda diyetisyen, antropolog, doktor, hemşire, yeterli sayıda anne ve büyükanneyle konuşan yazar Michael Pollan beslenme alışkanlıklarını sonsuza dek değiştirebilecek ‘Gıda Kuralları’nı kaleme aldı...

* Ekmek ne kadar beyazsa, ölümünüz o kadar yakındır. Beyaz unun şekerden farkı yok. Araştırmalar anneanneleri haklı çıkarıyor, tam tahıllı ekmek yiyen daha uzun ömürlü oluyor.

* Sütün rengini değiştiren mısır gevreklerini yemeyin. Bu tip mısır gevrekleri çok fazla işlemden geçirilmiş ayrıca arıtılmış karbonhidrat ve kimyasal katkılarla dolu oluyor.

* Büyükannenizin tanımadığı gıdaları satın almayın. Market rafları doğada var olmayan ve büyüklerimizin tanıyamadığı ama mühendislik yöntemleriyle kolayca üretilebilen gıdalarla dolu, bunlardan sakının.

* Acıktığınızda yemek yiyin, sıkıldığınız zaman değil. Çoğumuz can sıkıntısını geçirmek, eğlenmek, kendimizi ödüllendirmek için yeriz. Sağlıklı olanı, mutfağa acıkınca yönelmek.

* Tabağınız ne kadar renkliyse, o kadar sağlıklıdır. Farklı çeşit ve renklerde sebzelerle dolu bir öğün, farklı antioksidan bitkisel ilaca denktir. Bu da kronik hastalıklardan uzak durmamıza yardımcı olur.

* İçindekiler listesi uzadıkça, zarar artar. Bir hazır yiyecek paketinin üzerindeki ‘içindekiler’ bölümü ne kadar uzunsa, içeride işlem görmüş o kadar çok gıda var demektir. Uzak durun!

* Yemeğinizi tadını çıkarabilecek kadar yavaş yiyin. Böylece daha az yiyerek tatmin olmuş hissettiğinizi göreceksiniz. Bir öneri; ısırıklar arasında çatalınızı elinizden bırakın.

* Eninde sonunda çürüyeceği kesin olan gıdaları tercih edin. Bir gıdanın raf ömrü ne kadar uzunsa, o kadar çok işlemden geçmiş demektir. Bu da besin değerinin o derece düşük olduğu anlamına gelir.

* Sebzelerin suyunu da için. Sebzelerin, içinde piştiği su besin değeri açısından çok zengindir. Tenceredeki suyu dökmeyip sos ya da çorba yapmak üzere değerlendirebilirsiniz.

* Masadan tam doymadan kalkın. Tamamen doymanın normal olduğunu düşünürüz ama birçok kültürde son noktaya erişilmeden yemeğin bırakılması önerilir. Japonlar, yüzde 80, Çinlilerse yüzde 70 oranında doymuşken kalkılmasını önerir.