PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Array hakkında bilgiler



Editor
15-06-2010, 23:22
İşte hayalleri süsleyen, haftada ?en az? 1 kilo verdiren bir diyet?
Sabah: Kalkar kalkmaz bir bardak su, bir porsiyon meyve, ardından kahvaltı.
Kahvaltıda 2-3 dilim ekmek veya 2 yemek kaşığı sade mısır gevreği ya da yulaf ezmesi. Yanında yağsız peynir grubundan 1-2 dilim light dil, lor veya kaşar. Birer adet söğüş domates veya salatalık, 4 adet yağsız yeşil ya da siyah zeytin, açık veya limonlu çay.
Ara öğün: 11.00?de bir porsiyon meyve (200 gram ince dilim kavun, karpuz, kiraz veya kayısı), 2 adet grissini.
Öğlen: 12.00-15.00 arasında yenecek ana öğünde 4 adet yağsız köfte veya 120 gram yağsız tavuk ya da 120 gram balık. Yanında 1 tatlı kaşığı zeytinyağlı mevsim salatası, 1 dilim kepek ekmeği, isteğe bağlı 1 su bardağı diyet yoğurt.
Saat 16.00: Bu ara öğünde yine 1 porsiyon meyve ve 2 grissini.
Akşam: 18.00-20.00 saatleri arası 4 kaşık zeytinyağı ile pişirilen bol limonlu sebze yemeği, yanında 1.5 su bardağı makarna ya da pilav, üzerine diyet yoğurt, mantar veya domates sosu.
22.00: Bu saatteki son ara öğünde bir porsiyon meyve ve yatarken mutlaka su.
Egzersiz programı
? Haftada en az 3-5 kere egzersiz yapılacak ve bu çalışmalardan önce ılık su içilecek.
? Doğada yürüyüşler 30 dakikadan başlayıp 60 dakikaya çıkarılacak.
? Hiçbir zaman nefes nefese kalınacak egzersiz yapılmayacak. (Tempolu bir yürüyüş daha çok yağ yaktırır. Doğa yürüyüşüne alternatif yürüyüş bandı olabilir.)
? 30 dakikalık yürüyüşten sonra karın, kalça, sırt egzersizleri ve lokal çalışmalar yapılabilir.

Editor
15-06-2010, 23:22
Array



Artık çocuk sahibi olmak isteyenler için pek çok yöntem var.

Çocuk sahibi olmak isteyenler için pek çok yöntem var. Ülkemizde başarıyla uygulanan tıbbi yöntemler arasında tüp bebek ve mikroenjeksiyon öne çıkıyor.

Erkek kısırlığı tedavisinde uygulanan en gelişmiş yöntemler arasında; aşılama, tüp bebek, mikroenjeksiyon tedavisi, TESE, MESA ve Mikro-TESE geliyor. Son yıllarda kısırlıkla mücadelede önemli gelişmeler yaşandığını söyleyen Op. Dr. Seval Taşdemir, tedavi yöntemlerinin kimlere ve nasıl uygulandığını anlatıyor?

Aşılama: Bu yöntem sperm sayısı, yapısı ve hareketliliği normalin altında olan hastalara uygulanıyor. Aşılama uygulanmadan önce erkekten alınan meni örneği detaylı olarak inceleniyor. Kadın eşin ise tüplerine bakılıyor.

GEBELİK ŞANSI YÜZDE 20

Gerek duyulduğunda kadının yumurtalıklarının uyarılması için ilaç kullanılıyor. İlaçla birlikte ultrasonografik incelemeler yapılarak yumurta gelişimi izleniyor ve yeterli gelişme görüldüğü andan itibaren aşılama yapılıyor. Uygulamanın yapılacağı gün erkekten alınan meni, özel yöntemlerle hazırlanarak hareketliliği ve yapısı iyi olan spermlerden zenginleştiriliyor. Düzenli adet gören, tüpleri açık olan, çikolata kisti olmayan ve 35 yaşın altındaki kadınlarda bu yöntemin başarı oranı daha yüksek oluyor. Aşılama ile gebelik şansı her uygulamada yüzde 15-20 civarında bulunuyor.

Tüp bebek: Yumurtalıklardan alınan yumurtaların erkek eşten alınan spermler ile vücut dışında döllenmesi ve elde edilen embriyoların anne adayının rahmine transfer edilmesine tüp bebek yöntemi deniliyor. Tüp bebek uygulamasında öncelikle yumurtalıkların uyarılması için hormon ilaçları kullanılıyor ve fazla sayıda yumurtanın olgunlaşması sağlanıyor. Olgunlaştırılan yumurtalar ameliyathane koşullarında toplanarak zenginleştirilmiş besi yerlerine alınıyor. Erkek eşten alınan sperm örneği özel yöntemler ile hazırlanarak yumurtaların bulunduğu yere ekleniyor. Eklenecek sperm miktarı yumurta başına yüz bin hareketli sperm düşecek şekilde belirleniyor. Ertesi gün yumurtaların döllenip döllenmediği kontrol ediliyor. Döllenen yumurtalar yumurta toplama işleminden iki veya üç gün sonra anne adayının rahmine transfer ediliyor. Embriyolar bu işlem için özel olarak üretilmiş ince bir tüp ile rahme konuluyor.

Mikroenjeksiyon: Bu yöntemde, seçilen tek bir sperm hücresi bir yumurtanın içine enjekte ediliyor. İşlemden önce yumurtanın etrafındaki hücreler temizleniyor. Mikroenjeksiyon işlemi özel mikroskoplara takılan mikropipetler yardımı ile gerçekleştiriliyor. Mikroenjeksiyon işlemine hazırlık ve enjeksiyon sonrasındaki basamaklar tüp bebek tedavisi ile aynı oluyor. Bu yöntem ile ağır erkek kısırlık geçiren hastalar dahi yüksek oranda bebek sahibi olabiliyor.

DOKU PARÇASI ALINIYOR

TESE işlemi: Menisinde hiç spermi olmayan, şiddetli erkek kısırlığı vakalarında seçilen bu yöntem lokal anestezi altında uygulanıyor. Testisin farklı bölgelerinden küçük doku parçaları alınıyor. Özel yöntemlerle ayrıştırılan bu parçalardan elde edilen sperm hücreleri ile mikroenjeksiyon işlemi gerçekleştiriliyor. Bu işlemin erkek cinsel sağlığına olumsuz bir etkisi bulunmuyor.

MİKRO-TESE: Günümüz tıp teknolojisi menisinde hiç spermi olmayan erkeklere de testis (yumurtalık) biyopsisi ile baba olabilme şansı veriyor. Mikroenjeksiyon uygulamaları için testislerden birkaç adet sperm elde edilmesi yeterli oluyor. Ciddi genetik hastalığı olan kişilerde veya ciddi sperm üretim bozukluğu görülen hastalarda MİKRO-TESE yöntemi ile testis dokusunun tamamı taranarak sperm elde ediliyor.

Hiç spermi olmayan erkekler üzülmesin?

* SON yıllarda baş döndürücü bir hızla gelişen tıp teknolojisi, erkek kısırlığı tedavisinde önemli gelişmeler kaydetti. Hiç spermi olmayan erkeklerden MESA ve TESE işlemleri ile elde edilen spermler, eşlerinden alınan yumurtalara enjekte edilerek azosperm, yani menisinde hiç sperm bulunmayan erkelerin de sağlıklı çocuk sahibi olabilmeleri ve babalık heyecanını yaşamalarına imkan tanıyor.

MİKRO-TESE daha avantajlı

* MİKRO-TESE uygulamasının erkek kısırlığında gelinen en son nokta olduğunu söyleyen Op.Dr. Seval Taşdemir, bu yöntemin avantajlarına dikkat çekti. Mikro-TESE yöntemi ile testis dokusu kaybının en aza indirilebildiğini belirten Dr. Taşdemir, büyük damarlara zarar verilmediği için operasyon sonrası testislerde kan birikmesi ve küçülmenin de görülmediğini kaydetti.

Editor
15-06-2010, 23:22
Array


Kadınların doğum sırasında çektikleri ağrıların, ?Kybele? yöntemiyle tamamen yok edilmesine karşın, yanlış bir inanış yüzünden bu yöntemin ilgi görmediği bildirildi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı bünyesindeki Algoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükran Şahin, doğum sancısının, bir kadının yaşamındaki en ağrılı deneyimi olduğunu, bu nedenle gelişmiş ülkelerde kadınları bu dertten kurtaran ?ağrısız doğum?un en çok başvurulan yöntem haline geldiğini belirtti.

Türkiye?de fazla bilinmeyen yöntemde, anne adayının sancısız, hiçbir acı duymadan bebeğinin dünyaya gelişine tanık olduğunu anlatan halen bazı üniversite ve özel hastanelerde uygulanan yöntemi, kendilerinin de 3 yıl önce uygulamaya başladıklarını söyledi.

Şahin, ABD?de bu alanda önemli çalışmaları olan Prof. Dr Medge Owen ile birlikte başlattıkları ve adını Anadolu?daki doğum ve bereket tanrıçası ?Kybele?den alan ağrısız doğum yöntemini, tüm Türkiye?ye yaymayı amaçladıklarını vurguladı.