Orijinalini görmek için tıklayınız : Türk ingiliz alman fransız fıkralar
Medeniyet
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
Kendisi hazırlardı
Bir Amerikali, bir Italyan, bir de bizim Karadenizli Temel, hep birlikte bir insaatta calisiyormus.
Hergun yemek torbalarini aciyorlar; Amerikalininkinden Hamburger, Italyalininkinden spagetti, bizim Temelinkinden de hamsi cikiyormus.
Bir gun, iki gun derken bunlar dayanamamis,yarin da ayni yemekler cikarsa hep birlikte intihar edelim diyerek,karar almislar.Ertesi gun torbalarini acmislar ki ne görsunler;
gene ayni yemekler.Hep birlikte intihar etmisler.Bunlarin hanimlari cenaze toreninde bir araya gelmis.Amerikalının esi;
-"Söyleseydi yemegi degistirirdim. İntihar etmesine gerek yoktu" diyerek agliyormus. İtalyalinin esi de;
-"Bu kadar basit bir konu icin intihar mi edilir. Söylese degistirirdim" diyerek agliyormus. Temelin karisi ise;
-"Aaaah, aaahhh, hergun yemegini kendi hazirlardı..." diyerek agliyormus.
UÇAK YOLCULUĞU
Bir gün bi uçakta çeşitli ülkelerden işadamları Fransız, İngiliz, Alman, Rus, İranlı, Hollandalı ve Türk, laylaylom gidiyorlarmış.Rus her konuşmasında Rus KGB sinin çok iyi çalıştığını herşeyden haberdar olduğunu çok iyi ajanlarının olduğunu anlatarak yolculuğu iyice sıkmış.Uçak rotasını takip ederek giderken İngiltere'nin üstünden geçiyor. İngiliz şöyle bi aşağıları süzüyor ve lafa giriyor:
- Arkadaşlar,burası benim memleketim İngiltere. Bizim biramız acayip meşhurdur, şahane biralar üretiriz, içmelere doyamazsınız. İngiltere bitiyor, Fransa'nın üstünden geçerken Fransız lafa başlıyor:
- Burası da Fransa. Bizim kızlarımız meşhurdur, öpmelere kıyamazsın. Derken Almanya'ya geliyor uçak, Alman bi iç çekiyor:
- Hey gidi memleket diyor. Biz bi arabalar üretiriz, binmelere kıyamazsınız. Sonra Hollanda'nın üzerinden geçerken Hollandalı bakıyor şöyle bi aşağıya:
- Burası da Hollanda diyor. Ah o güzel evler, bizim evlerimiz meşhurdur... Uçak geçiyor Rusya'ya sonra (nasıl bi rotaysa artık) Rus bakıyor aşağıya:
- Bizim KGB miz meşhurdur. Dünyada sinek havalansa haberdardır. Sonra İran'a dönüyor uçak. İranlı bakıyor şöyle bi göz süzerek:
- Abiler burası da İran bizim de halımız meşhurdur, yumuşacıktır.. Geldik Türkiye'ye... Türk sinirli muhabbetten....mına koyim bakıyor aşağıya, düşün düşün nerden başlasam ki (o kadar çok meşhur şeyimiz var ki en orijinalini söylemeliyim diye) Sonra başlıyor anlatmaya...
- Arkadaşlar burası Türkiye. Bizim delikanlımız çok meşhurdur...Öyle ki; alır Fransız'ın kızını, içer İngiliz'in birasını, atar Almanın arabasına, götürür Hollandalının evine, yatırır İranlının halısında çatır çatır s.ker. KGB nin de bi s.kimden haberi olmaz.
Ülke Özellikleri
Bir Fransız, İngiliz, Alman, Hollandalı, Rus, İranlı ve Türk bir araya gelmişler ve ülkelerinin özelliklerini anlatıyorlarmış...
Fransız :
- Bizim ülkenin kızları o kadar güzel, o kadar güzeldir ki, bakmaya, öpmeye kıyamazsınız....
İngiliz :
-Bizim ülkenin biraları, içkileri o kadar güzeldir ki içmeye doyamazsınız..
Alman :
-Bizde de öyle güzel, öyle sağlam arabalar var ki inanamazsınız. Hepsi müthişdir.
Hollandalı:
- Siz bizim ülkenin evlerini bir görseniz, içiniz gider..Mükemmel tasarımdırlar
İranlı:
- Bizim oraların halılarını bir görseniz, güzelliğine ve dokuma sanatına hayran olursunuz..
Rus:
- Arkadaşlar bizde bir gizli servis var, KGB, dünyada neler olsa anında haberi olur.. İnanılmazdır...
Sıra Türk'e gelir :
- Bizde öyle delikanlılar vardır ki...İnanamazsınız.
Alır Fransız kızını, atar Alman Arabasına, içer İngiliz içkilerini, gider Hollandalının evine, yatırır İran Halısının üstüne, değil Rusların gizli servisi, kocasının bile ruhu duymaz...
Temiz don
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış.
Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış.
"Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar.
O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş.
"Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki."
"Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. Açmışlar bakmışlar 8 tane don.
"7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş.
"Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler.
Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don.
"Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?"
Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
Titanik
Hitlerin önüne üç esir getirmişler.Bir İngiliz,Bir Fransız ve bir Yahudi.Demişki size birer soru soracağım,bilen canını kurtarır.
İngilize sormuş:
-Titanik ne zaman battı?
-1912, demiş İngiliz.Hitler:
-Bırakın,demiş ve Fransıza sormuş:
-Titanik kazasında kaç kişi öldü.
-1124 kişi,demiş Fransız.Hitler :
-Bunu da bırakın,demiş ve Yahudiye dönmüş:
-Say lan ölenlerin ismini
Faks geliyor
Bir Türk, bir Amerikalı ve bir alman birlikte saunaya gitmişler. Bellerinde birer havlu saunada oturmuşlar ter atarlarken, bip bip bip diye ses duyulmuş. Amerikalı, sağ eliyle sol koluna dokunup,
- "Çağrı cihazım çaldı. Derimin altında elektronik devre var da..." demiş. Aradan biraz zaman geçmiş, bu sefer bir cep telefonu çalmaya başlamış. Bunun üzerine alman, sol avuç içini kulağına götürmüs ve konuşmaya başlamış. Görüşmesi bitince, Türk'e ve Amerikalıya dönüp,
- "Avucumun içinde cep telefonu devresi var da..."
demiş teknolojik olarak geri kalmayı gururuna yediremeyen Türk,
- "Bana bir dakika izin verin"
demiş ve dışarı çıkmış. Birkaç dakika sonra döndüğünde poposunun arasına sıkışmış tuvalet kağıdı sarkıyormuş. Amerikalı ve Alman'ın kendisine garip garip baktığını görünce,
- "Faks geliyor da.."
Bizde çok var
Bir Amerikalı bir İngiliz ve bir Iraklı barda oturmuş içki içiyorlarmış.
Amerikalı içkisini bitirince bardağı havaya fırlatıp silahıyla bardağa ateş etmiş ve parçalamış : 'bizim ülkemizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz aynı bardakla iki kere içmeyiz' demiş...
İngilizde bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatıp ateş edip parçalamış ve 'bizim İngiliz sahillerinde o kadar çok bardak yapacak kum vardır ki biz aynı bardakla iki kere içki içmeyiz' demiş...
Irak lı da soğukkanlılıkla içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve Amerikalı ile İngilizi çekip öldürmüş ve 'Bağdat 'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok varki biz aynı adamlarla iki kere içmeyiz ' ...
Yumurta
Iskoçyalinin tavugu,Ingilizin bahçesine yumurtlamis.
Bir tanesi :
- Tavuk benim, yumurta da benimdir...
Digeri :
- Benim bahçem, yumurta da benimdir...
En sonunda Iskoç :
- Bu böyle sürer gider. En iyisi birbirimize birer tekmeatalim. Yerde en kisa süre kalan yumurtayi alsin.Ingiliz kabul eder. Iskoç un önce tekme atmasina karar verirler. Iskoç en agir postallarini giyip gelir.Iyice bir abanip Ingiliz in bacaklarinin arasina bir tekme
atar. Ingiliz yarim saat sonra ancak kalkar ve tam Iskoç a tekme atacakken Iskoç :
- Al senin olsun, bir yumurta için degmez walla...
Tünel ihalesi
Mısır hükümeti Kızıldeniz'in altına tüp geçit yapmak için ihale açar. İhaleye İngiltere'den, Amerika'dan, Japonya'dan ve Türkiye'den de Temel'in firması olmak üzere birer firma katılır. Firmaları teker teker mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler. İngiliz firması:
- Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum 1 metre fark olur. 30 metrelik enindeki tünelde de 1 metreyi rahatlıkla düzeltiriz derler.
Amerikan firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz maksimum 50 cm fark olur, der.
Japon firması ise:
- Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum fark 20 cm olocak, diye belirtir.
Sıra bizim Temel'e gelir. Temel:
- Valla biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluştuk buluştuk, buluşamadık iki tüneliniz olur der
ÇıkıŞ 10 Sterlin
Iki iskocyalı kasabada bir tiyatro acmislar, fakat iskoclar malum cok cimri, kimse para vermek istemediginden her gun sifir cekiyorlarmis. Bakmislar olacak gibi degil, dusunmusler ne yapalim ne edelim diye. En sonunda birinin aklina bir fikir gelmis.Ertesi gun her tarafa ilanlar asiliyor.
"Cumartesi gunu tiyatromuza giris bedavadir."
Kasaba halki bedavayi bulmus kacirir mi. Cumartesi gununu. Tiyatro ful cekmis, bizimkiler mukemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkisliyor. Oyun bittikten sonra kasaba halki cikisa dogru yonelmis ama ne gorsunler ? Kapilar kilitli ve su yazi yaziyor :
"Cikis 10 sterlin"
Hangisi daha ünlü?
Bir Alman bir İngiliz ve bir Türk bir trenin aynı kompartımanında yolculuk ediyorlarmış bu sırada İngiliz sıcaktan bunaldığını söyleyip camı açmış ve içeriye bir sinek girmiş İngiliz cebinden kılıcını çıkarıp sineğe vurmuş ve sinek ortadan ikiye ayrılmış İngiliz övünerek cebinden kartını çıkarmış kartta İngiltere'nin en ünlü kılıç kullanan insanı yazıyormuş.
Alman'da aynı bahane ile camı açmış ve içeriye bir sinek daha girmiş Alman'da cebinden çıkardığı tabancası ile sineğe ateş etmiş sinek paramparça olmuş Alman'da övünerek cebinden kartını çıkarmış kartta Almanya'nın en ünlü silahşörü yazıyormuş.
Bizim Türk de camı açmış ve içeriye bir sinek daha girmiş bizimki cebinden bıçağını çıkardığı gibi sineğe vurmuş ama sineğe bir şey olmamış İngiliz ve Alman içlerinden gülerlerken bizimkide övünerek cebinden kartını çıkarmış kartta
Türkiye'nin en ünlü sünnetçisi yazıyormuş.
Köprü
Ücüncü Boğaz Köprüsü'nü Japon, Amerikan ve Türkler'den oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı sırada kurdela kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmıs. Japon;
-'gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım' diyerek harakiri yapmış.
Amerikalı;
-'gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek tabancasını çekip intihar etmiş.
Tüm bunlari izleyen Türk müteahhit de derin bir 'Oh!' çekerek yanındakilere dönmüş: '
-'İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum'
Sigara
astronot uzaya gidecek. bunlardan biri alman biri İngiliz biri de bizim temel. Bunlar yıllarca gelmeyecekleri için en önemli ihtiyaçlarını sorarlar. Alman
-"bana sarışın, esmer, kumral hatun" der. İngiliz
-"bana bol bol içki " der. bizim temel
-"baaa bol bol cigara" der. Neyse istekler temin edilip uzaya fırlatılıyorlar. 3 astronot aradan yıllar geçiyor geri dönüyorlar.tabi aileler merakla bekliyor. önce alman iniyor dalyan gibi alman olmuş iğne iplik. Sonra İngiliz iniyor adam zil zurna sarhoş. Tabi ki sıra temele geliyor. Temel kapıda görünür görünmez bir fırlıyor ağzında sigarayla:
-"Allah'ını seven baaa ateş versuuun"
Çok yaşa türkiye
Alman,Fransız,İngiliz ve Temel Küçük bir uçakta seyahat ederlerken yardımcı pilot heyecanla gelerek
-"Bakın büyük bir sorunumuz var,uçağın motoru arızalandı ve düşüyoruz.Bu yüzden uçaktaki yükü hafifletmemiz lazım.içinizden birisi kendini feda etmek zorunda" deyince .
Herkes birbirinin yüzüne bakmaya başladı.Kısa bir sessizlikten sonra Alman gururla ayağa kalkarak
-"Çok yaşa Almanya" diyerek bağırdı ve kendini aşağı attı.
Fakat on dakika sonra yardımcı pilot gelerek aynı şeyleri söyledi.Bu sefer Fransız gururla ayağa kalktı ve
-"Çok yaşa Fransa" diyerek kendini aşağı attı.
Fakat biraz sonra yardımcı pilot gene gelerek
-"Maalesef inebilmek için son bir kişinin daha kendini feda etmesi gerekiyor" dedi.Temel ve İngiliz bir müddet birbirlerine baktılar ve Temel gururla ayağa kalkarak
-"Çok yaşa Türkiye" diye bağırdı ve İngilizi tutup aşağı attı
Müshil
Ülkeler arası bir yarışma yapılacakmış.Türkiye'den de Temel yarışmaya katılmış. Yarışmanın konusu, her yarışmacıya 1 adet müshil hapı verilecek ve 70 katlı gökdeleni altına yapmadan çıkıp tekrar aşağıya inen yarışmacı yarışmanın birincisi ilan edilecekmiş. Önce Fransız çıkmıs ve inmiş; ardından yarışma jürisi kontrol etmiş 20. katta dayanamamış yapmış. İngilize sıra gelmıs o da 35. katta, Amerikalı, 40. katta derken en son sıra Temel'e gelmiş. Temel ben 2 tane istiyorum demiş. Jüri nasıl olur tüm ülke yarışmacıları 1 tane ile dayanamadı sen nasıl becereceksin? Siz verin demiş ve 2 müshil ilacını da içmiş. Gökdelenin 35. katında yeni doğmuş bir bebek 70. katında da bir sarhoş varmış. Temel hapları içip çıkmaya başlamış 35. kata geldiğinde sıkışmış yeni doğmuş bebeğin kundağını açıp içine yapmış. 70. kata geldiğinde yine sıkışmış sarhoşun pantolonunu indirip pantolonun içine yapmış ve aşağıya inmiş. Jüri 70 katı gezmiş ve hiçbir şey yok şaşırmışlar, yarışmanın birincisi ilan edilmiş. Ertesi gün televizyonda şok şok şok 3 kilo bebek 5 kilo yaptı.bir sarhoş iç donuna yapmadan pantolonuna yapmayı becerdi.
Suveyş kanalı
Mısır hükümeti suveyş kanalına bir tünel ihalesi açmış ve firmalardan teklifler alınmış
Rus firması,"iki taraftan kazıya başlarız tam ortada birleeştiririz arada 100 cm seviye farkı oluşabilir".Amerikan firması,"iki taraftan kazıya başlarız tam ortada birleeştiririz arada 50 cm seviye farkı oluşabilir".Türk firması,"iki taraftan kazıya başlarız tam ortada birleştik , birleştik birleşemedik ikitane tüneliniz olur
Vampir
ingiliz,Alman ve Temel vampirlik yarışmasına katılırlar.İlk İngiliz gider dizine kadar kanla gelir.
-"Bu kadar kanı nerde buldun?"
İngiliz:
-"Şurdaki tavukların kanını emdim".
Alman gider beline kadar kanla döner
-"Bu kadar kanı nerde buldun?"
Alman:
-"Şurdaki ineklerin kanını emdim"
Temel gider üstü başı kanla döner.
-"Bu kadar kanı nerde buldun?"
Temel:
-"şurdaki direği görüyor musun?
sunucu:
-"evet"
Temel:
-"işte ben onu göremedim
Çekirge
Amerikalı bir turist bulduğu rehberiyle beraber Avustralya'yı gezmektedir. Rehber ve Amerikalı büyük bir çiftliğe gelirler. Amerikalı ileride otlayan koyunları fark ederek rehbere:
-"Bunlar nedir"? diye sorar.
Rehber:
-"Koyun"
Amerikalı:
"Yapma yahu, bizde koyunlar bunların iki üç katıdır" diyerek alaylı bir biçimde güler.
Biraz daha ilerlerler ve otlayan inekleri görürler. Amerikalı yine sorar:
-"Bunlar nedir?"
Rehber:
-"İnek" diye yanıtlar. Amerikalı yine gülerek:
-"Vay be bizim oralarda inekler bunların en az iki-üç katıdır". der.
Bir süre daha gittikten sonra önlerinde Kangurular geçer. Amerikalı sorusunu hemen yineler:
-"Peki bunlar ne?"
Rehber hiç umursamadan yanıtlar:
-"Çekirg
Vatan sevgisi
Bir alman bir fransız bide bizim temel gizli bi örgüt tarafından yakalanırlar.ve bunlara sorulur
-ÜLKENİMİ DAHA ÇOK SEVİYOSUN YOKSA KARINIMI?
İlk önce alman'a sormuşlar alman tabii ki
-ülkemi demiş.
-tamam demişler al şu silahı içerde karın var git öldür.
alman girmiş içeri 5 dakka sonra çıkmış ne oldu demişler
-vuramadım karımı daha çok seviyomuşum demiş.
fransıza sormuşlar
fransız
-ülkemi demiş tamam al şu silahı gir odada karın var öldür demişler.fransız da öldüremeden çıkmış
-karımı daha çok seviyomuşum demiş.
sıra temele gelmiş temelde
-ülkemi seviyorum demiş al şu silahı içerde karın var git öldür demişler temel içeri girmiş
15 dakka sonra içerden TAK-TUK-ÇAT-ÇUT sesler gelmiş temel dışarı çıktığında sormuşlar
-ne oldu bu kadar kaldın demişler
temelde
-ne olacak verdiğiniz silah kuru sıkı çıktı bende sandalyeyle kafasını kırdım demiş.
:D:D:D.Paylaşım için teşekkürler...
Feminist
Feministler toplanıp bir karar almışlar. Demişler ki:
-Gidip kocamıza diyeceğiz ki,
-"Bundan sonra kendi bulaşığını, çamaşırını kendin yıkacaksın. Ben artik karışmayacağım."
Neyse orada bizi Türk bir kadın da varmış tabii. Kararı sırtlamış memlekete dönmüş. Aradan 6 ay geçince yeni bir toplantı yapmışlar. Başkanları alınan en son kararın uygulama sonuçların sormuş.
Alman Kadın:
- Gider gitmez kararı hemen kocama bildirdim. Bundan sonra kendi bulaşığını kendin yıkayakcaksın. Ben hiç karışmayacağım dedim. Bir gün birşey göremedim. İkinci birşey göremedim. Üçüncü gün bir de baktim ki bulaşığı yıkamaya başlamış.
Fransız Kadın:
-Gider gitmez kararı hemen kocama bildirdim. Bundan sonra kendi bulaşığını kendin yıkayakcaksın. Ben hiç karışmayacağım dedim. Bir gün birşey göremedim. İkinci birşey göremedim. Üçüncü gün bir de baktim ki bulaşığı yıkamaya başlamış.
Sonra sıra bizim Türk kadına gelmiş:
- Aldığımız karar icabı gidip kocama bundan sonra bulaşığı benim yıkamayacağımı, o devrin bittiğini, bundan sonra kendisinin yıkaması gerektiğini söyledim. Bir gün birşey göremedim. İkinci bir şey göremedim. Üçüncü sol gözüm açılmaya başlayınca bir de baktım ki dağ gibi bulaşık beni bekliyor.
Sihirli lamba
Temel ve Cin Bir Fransız bir İngiliz ve bir de Temel bir gemi kazasından sonra ıssız bir adaya çıkarlar. İngiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransız bunun Aladdin'in lambası olabileceğini söyler ve lambayı ovuşturur. Gerçektende lambadan bir cin çıkar.
-"Ne dilerseniz dileyin benden" der. İngiliz
-"Ben ailemin yanına İngiltereye gitmek istiyorum" der. Cin isteyi yerine getirir. Sıra Fransız'a gelir. Oda ailesinin yanına Fransaya gitmek ister. Onun isteyide yarine gelir. Sıra Temeldedir. Temel biraz düşünür. Cin çabuk olmasını söyler. Temel etrafına bakar ve cin'e dileyini söyler.
-"Arkadaşlarımda gitti ben bu ıssız adada yalnız kaldım onun için arkadaşlarımı geri getirmeni istiyorum" der.
Yağmurluk
Bir Amerikalı,bir Rus,ile Temel hotelde kalırken gece yarısında yangın çıkar.
Panik içinde üçü de yukarı katlara koşar,ama kurtuluş yok.Çaresizlik içinde Amerikalı, odada duran bir şemsiye bulur,"Başka şansım yok" diyerek şemsiyeyi açıp atlar.Şemsiye sağlam çıkar.Onu paraşüt gibi kullanarak Amerikalı sağ salim yere varır.
Bunu gören Rus, yandaki odada başka bir şemsiyeyi bulup paraşüt gibi kullanarak o da kurtulur. İkisi de yukarıya bakarak merak içinde Temel'i beklerken yakınlarına hızla düşen bir cisim birden bire yere çarpar.
Gidip bakarlar: Temel'miş. Hayatta ama kan revan içinde ve her tarafı kırık.
Amerikalı
-"Ne oldu?" diye sorunca
Temel,
-"Şemsiyeyi bulamadım. Ama dolapta yağmurluk vardı" demiş.
This is arabic teknoloji
Amerikalılar son model bir uçak icat etip göstermek için arabları davet etmişler,uçak havalanmış birden motorlardan birisi devre dışı kalmış arablar paniklemişler ama ekranda;dont panic this is amerikan teknoloji yazısını görünce rahatlamışlar,ikinci motor devre dışı kalınca tekrar ekranda aynı yazıyı görmüşler.üçüncü dördüncü derken bütün motorlar devre dışı kalmış ve ekranda tekrar dont panic this is amerikan teknoloji yazısını okumuşlar ve uçak saglam bir biçimde yere inmiş,arablar uçagı çok begenip aynısını yapıp amerikalıları davet etmişler,uçak havalanmış ve motorlardan birisi devre dışı kalmış ve ekranda,dont panic this is arabic teknoloji yazısını görmüşler,amerikalılar kendi aralarında bizimkinin aynısını yapmışlar diye konuşuyorlarmış,2. 3. 4. motor derken motorların hepsi devre dışı kalmış tabi amerikalılar çok rahat aynı yazı çıkmasını beklerken birden degişik bir yazı;dont panic this is arabic teknoloji ripit aftır mi eşhedü enla ilahe illallah ..............
Denizin derinliği
Bir İngiliz, bir Alman bir de Temel sahilde
Güneşleniyorlarmış. Alman birden
ayağa kalkıp, deniz kenarına gitmiş, şortunu indirip aletini denize
sokmuş.
Biraz bekledikten sonra:
- Mm, suyun sıcaklığı 32 derece geliyor, demiş.
Diğer ikisi şaşırmışlar. Beş dakika sonra İngiliz ayağa kalkmış, deniz
kenarına gitmiş, o da şortunu indirip aletini denize sokmuş. Biraz
bekleyip:
- Daha ayrıntılı konuşmak gerekirse suyun sıcaklığı tam olarak 32,3 derece geliyor, demiş ve gelip yerine oturmuş.
Temel altta kalır mı? Hemen o da ayağa kalkmış, deniz kenarına gitmiş, şortunu indirip aletini denize sokmuş.
Aradan beş dakika geçtik ten sonra geri gelip yerine oturmuş. Diğer ikisi sormuşlar:
- Ee ,sen ne ölçtün?
- Valla suyun sıcaklığını bilmem de, derinliği 70 cm!
I'am sorry
temel, Amerika'da bir bar'a girip bira istemiş. O anda bir Alman gelip barmeni kenara çekip kafasına bir elma koymuş ve uzaklaşarak,nişan alıp silahıyla barmenin kafasındaki elmayı tam ortasından vurmuş ve...
-"I AM RED KID" demiş.
Temel hayran kalmış.Biraz sonra aynı şeyi bir Fransız yaparak elmayı ok ile vurmuş ve...
- "I AM WILLIAM TELL" ,
bundan sonra cesaretlenen Temel dışarı çıkıp tekrar içeri girmiş ve aynı işlevi uygulayarak silahıyla ateş eden Temel barmeni alnının ortasından vurmuş adamın öldüğünü anlayan Temel,
-"I AM SORRY" demiş.
Tüm Ülke İşsiz
]Uluslararasi Cerrahlar Konferansı bittikten sonra bir Amerikalı, bir İngiliz, bir de Türk cerrah birlikte bir şeyler içmeye giderler.<BR>İngiliz başlar anlatmaya; "Geçen gün bir iş kazası geçirmiş birini getirdiler. Adam presin içine sıkışmıştı. Sadece sol küçük parmağı vardı. Bizim elemanlarımız öyle iyi çalıştılar ki, önce parmağa bir el, sonra kol, sonra da vücut yaptılar. Adam taburcu olunca o kadar verimli bir işçi oldu ki onun yüzünden 5 işçi, işsiz kaldı." Amerıkalı söz alır; "Bana ise geçen gün saç getirdiler. Adam nükleer reaktörün içinde kalmış. Sadece saçı vardı. Oldukça iyi bir çalışma ile önce saça bir baş, sonra vücut vs yaptık. Adam taburcu olduğunda o kadar verimli oldu ki, onun yüzünden 20 kişi işsiz kaldı. Türk söz alır; "Geçen yolda gidiyordum. Bir de baktım, yerde bir tik vardı ve kendi kendine atıyordu. Hemen yerden alıp çantama koydum. Laboratuvara gidip önce o tike uygun bir göz, sonra o göze uygun da bir baş, o başa uygunda bir vücut yaptık. Ortaya bir adam çıktı. O kadar verimli oldu, o kadar verimli oldu ki, bütün ülke onun yüzünden şimdi işşiz...
Hadım
Eski bir devirde İngiliz, Fransız ve Türk arkadaşlar haremin camından içeriyi gözetlerken yakalanmışlar. olayı öğrenen Padişah çok sinirlenerek hepsinin mesleğine göre hadım edilmesine karar vermiş. İngilize mesleğini sormuşlar;
- Terziyim...
- Kesin makasla,
Fransıza sormuşlar;
- Oduncuyum...
- Kesin baltayla,
Bu sırada Türk gülmekten katılıyormuş. merakla sormuşlar;
- Ya neden gülüyorsun, biraz sonra hadım olacaksın...
- Ben dondurmacıyım, yalaya yalaya nasıl bitireceksiniz onu merak ediyorum...
Ben görmedim
Bir gün Fransız,bir alman ve temel vampir olmuşlar.Gök yüzündenlermiş. bunlar yarış yapmaya karar vermişler. En kısa zamanda en çok kan emen birinci olacakmış. Fransız gitmiş. 3 dakika sonra geri dönmüş ağzının kenarında kan varmış. Temel ile Alman sormuşlar:
-Yaaa ne yaptın?
-Şu kilisedeki kızın kanını emdim.
Sonra alman gitmiş bir dakika sonra dönmüş. Ağzının kenarında kan varmış.
-Ya sen ne yaptın?
-Şuradaki değirmencinin kızının kanını emdim.
Sıra temele gelmiş. Gitmesiyle gelmesi bir olmuş. Yüzünün her tarafı kanlıymış. Ne yaptın böyle, kimin kanını emdin? Temel:
-Şuradaki direği görüyor musunuz
-Eveeett.
-Ama ben görmedim.
Biyerden başlamak lazım
Nezaketen kadının elinin neden öpüldüğünü fransıza sormuşlar.kadın değerlidir ondan demiş.ingilize sormuşlar kadın anadır kutsaldır demiş.türke sormuşlar eeeee bir yerden başlamak lazım..... demiş
Toyoto'nun krikosu
Bir Fransız, bir İtalyan ve de klasik olarak bir Türk avrupada trenle seyahat etme kararı vermişler. Neyse trenin birinin kompartımanına girmişler. Bir de ne görsünler. Bir Japon, yanında da taş gibi bir hatun oturuyor. Bizimkiler de tam karşılarına oturmuşlar. Başlamışlar Japon'u çekiştirmeye. İtalyan
-"maymun gibi Japon taş gibi hatunu götürüyor" demiş ve
-"ben şimdi hatunu ayarlarım" demiş.
-"Önce Japon'u halletmek lazım" demiş Fransız.
İtalyan dışarı çıkarken Japon'a seslenmiş. Bir iki dakika sonra dışarıdan pata küte sesler duyulmuş. Kompartımanın kapısını İtalyan açmış, yüzü gözü kan içerisinde, bir gözü şişmiş falan filan. Bizimkiler sormuş ne oldu diye. İtalyan
-"tam herife girecektim, ne olduğunu anlamadım" demiş. Japon da gelmiş, selam vererek yerine oturmuş. İtalyan sormuş,
-"ya kardeş sen ne yaptın öyle ya", diye. Japon da
-"bizim oralarda çok kullanılan bir yöntem var demiş", onu uyguladım.
-"Ne biçim yöntem bu" diye sormuşlar. Japon da
-"Oshidonun Koshidosu" demiş. Fransız bu olaya çok kızmış.
-"Benim arkadaşıma bu yapılır mı" ulen demiş. Fransız Japon'u dışarı çağırmış. Yine bir iki dakika sonra dışarıdan pata küte sesler duyulmuş. Fransız içeri bir girmiş, yüzü gözü dağılmış, iki üç dişi kırılmış. Bizimkiler sormuş
-ne oldu diye. Fransız da
-" abi herife tam girecektim, dünyam karardı" demiş.
Japon girmiş, selam vermiş yerine oturmuş. Fransız
-" birader ne biçim bir yöntem bu yahu?" diye sormuş. Japon da
-bizim orada çok ünlü başka bir yöntem daha var demiş.
-"Moshidonun Koshidosu" demiş. Hepsi şaşırmış.
Bizim Türk içinden
-"iki tane dev gibi herif dayak yedi, ama ne etcez Türklüğe bok sürdürmücez, dayak yersek biz de yeriz" demiş.
Bizimki dışarı çıkarken Japon'a da seslenmiş. Dışarı çıkar çıkmaz
..."küüüt" diye bir ses duyulmuş.
İtalyan'la Fransız içeride şaşırmış. Bir bakmışlar Japon içeri girmiş, kafası yarılmış, yüzü gözü kan içinde. Sormuşlar
-Japon'a ne oldu diye.
Japon da hiç bir şey anlamadığını söylemiş. Hemen arkasından Türk girmiş. Japon
-"ne oldu ya, hiç bir şey anlamadım, ne yaptın" diye sormuş. Bizim Türk de
-"sizin oralarda çok kullanılan bir yöntem" demiş. Japon şaşırmış.
-"Ne bu ya" demiş. Bizimkide elindekini göstermiş:
"Toyota'nın Krikosu" ...
Faks
]Temel birgün sokaktan geçerken 2 kisi görür. Biri ingiliz ve biride amerikali. Ingiliz parmaklarini kulagina koyar ve konusmaya baslar. Ona
- neyapiyorsun diye sorarlar ve oda derki.
-Benim elimde bir alici ve birde verici var böylece telefonda konusabiliyorum.
Amerikali ise hiç birsey yapmadan konusmaya baslar.
-Ne yapiyorsun sen diye sorarlar.
-Benim kulagimda ve dislerimde alici ve verici var der. En sonunda bizim Temel bunları gördükten sonra şaşırır ve ne yapacağını bilemez. En sonunda
..zaaaart diye ossuruverir.
-Sen ne yapiyorsun derler, ve Temel cevap verir.
-Türkiye'ye faks çekiyorum der.
Iraklı
Bir Amerikali, bir Ingiliz ve bir Irakli barda oturmus içki içiyorlarmis.
Amerikali içkisini bitirince bardagi havaya firlatmis, silahini cikarip bardaga ates edip parcalamis:
"Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da ayni bardakla iki kere içki içmeyiz" demis.
Ingiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardagi havaya firlatmis ve ates ederek bardagi parçalamis:
"bizim Ingiliz kumsallarinda bardak yapacak cam için o kadar çok kumsal vardir ki, ayni bardakla iki kere içki içmeyiz" demis.
Bunun üzerine Irakli da buz gibi sogukkanli bir sekilde içkisini bitirmis, bardagi havaya firlatmis, silahini çekip Amerikali ve Ingilizi vurup öldürmüs:
"Bagdat'ta bu Ingiliz ve Amerikalilardan o kadar çok var ki, biz ayni adamlarla iki kere içki içmeyiz"
Ölmek istiyorum
Türk, İngiliz, Alman, ve Yunan aynı uçakta Amerikadan Türkiyeye doğru yola çıkarlar.
Uçak Londradan geçerken İngiliz kendini uçaktan atmaya kalkar fakat başaramaz.
Görevliler bunu neden denediğini sorarlar . İngiliz
-"benim annem Londra da fahişelik yapıyor. Ölmek istiyorum." diye cevap verir.
Uçak Berlinden geçerken Alman kendini uçaktan atmaya kalkar fakat başaramaz.
görevliler bunu neden denediğini sorarlar . Alman,
-"benim kız kardeşim Berlin de fahişelik yapıyor. Ölmek istiyorum." diye cevap verir.
Uçak Atinadan geçerken Yunan kendini uçaktan atmaya kalkar fakat başaramaz.
Görevliler bunu neden denediğini sorarlar . Yunan,
-"benim hem annem hem kız kardeşim Atina da fahişelik yapıyor. Ölmek istiyorum." diye cevap verir.
Uçak tam hava alanına yaklaştığı sırada Türk uçaktan atlamaya kalkar.
görevliler engeller ve
-senin kimin orospu diye sorarlar. Türk,
-"tanıdığım hiç kimse orospoluk yapmıyor." der.
Bunun üzerine görevliler iyide o zaman sen niye ölmek istiyorsun ki diye sorar.
Türk ün cevabı şu şekildedir.
-"Bu kadar orospu çocuğuyla aynı uçaktan indiğimi gören olmasın!"
Türk'sün dimi?
Fransız, İngiliz ve bir Türk bi uçak kazasında ölüp cehenneme gitmişler. Bizimki içeriye bir göz atıp terlemeye başlayınca yeni gelenleri karşılayan zebaniye dönüp merakla:
- Abi sizin işinizde zor valla! Nasıl ısıtıyosunuz burayı!
Zebani bizimkinin yüzüne bakıp şöyle demiş:
- Türksün sen dimi?
Powered by vBulletin® Version 4.2.5 Copyright © 2025 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.