PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 13 Eylül'de nasıl bir Türkiye?



ss2007
02-09-2010, 00:17
13 Eylül'de nasıl bir Türkiye?
01 Eylül 2010 Çarşamba 21:30

Gazete5 Genel Yayın Yönetmeni İsmail Dükel, 12 Eylül referandumu öncesinde "Acele 'Evet'in şifreleri"ni yazdı...



Tüm ülke 12 Eylül 2010’da yapılacak referanduma kilitlenmiş durumda. Ne yaklaşan Ramazan Bayramı, ne de yaklaşan okulların açılışı, dış politikada yaşananlar, ya da ekonominin geldiği nokta veya memura sadaka misli verilen ve zam diye yutturulmaya çalışan 4+4’lük artış. Hiç ama hiçbir şey umurumuzda değil. Varsa yoksa referandum. İki kişi yolda karşılaştığında selamdan sabahtan önce birbirlerine, “Sence ne çıkar?” diye soruyor.

İktidar tüm gücüyle asılıyor. Her türlü imkanı kullanarak referandumda “EVET” çıkması için uğraşıyor. Başbakan mitinglerde, bakanlar işlerini güçlerini bırakmış sokak sokak “EVET” peşinde koşuyor. Posta kutularında “EVET” ilanları, gazetelerde tam sayfa çarşaf çarşaf “neden EVET denmesi gerektiğine” ilişkin ilanlar…

Muhalefet de aynı şekilde işi sıkı tutuyor. Tabii ellerinde devlet imkanları ve sınırsız para olmadığı için gazete sayfalarında “HAYIR” ilanlarına çok sık rastlayamıyoruz, ya da yollarda 1. Sınıf kuşe kağıda basılı hayır ilanları da tomarla saçılmış değil. Ama gerek CHP gerekse MHP başta liderleri olmak üzere koşturuyorlar. Ve neden “HAYIR” denilmesi gerektiğini anlatıyorlar.

Peki anlatabiliyorlar mı? Ya da yaşamımızın tam ortasına düşen bu referandumda neyi oylayacağımızı biliyor muyuz? Ne için “EVET” ne için “HAYIR” diyeceğimizin farkında mıyız? Yapılan anketlere göre hala bu ülkede yüzde 30’luk bir kitlenin neyi oylayacağını bilmediğini gösteriyor. Çok büyük bir bölümünün de değişiklik maddelerine tam hakim olmadığını ortaya koyuyor.

Aslında bu pakette önemli iki kritik madde var. Gerisi işin sosu, süsü ve propaganda malzemesi. Nedir bunlar? Birisi Anayasa Mahkemesi’nin, diğeri ise HSYK’nın yapısının değişmesini sağlayan maddeler.

Bir de 1982 Anayasasının geçici 15. Maddesi var. Bu madde kaldırılırsa 12 eylül darbecilerinin yargılanacağı iktidar partisi tarafından iddia ediliyor. Başbakan referandum kampanyasını işte bu eksene koymuş durumda. Bunu da bir başka yazı konusu yapmak üzere sonraya bırakacağım. Ama sadece şunu söyleyebilirim ki, bu değişikliğin darbecileri yargılama yolunu açacağı palavrasına inanmamı beklemek kendi adıma zekama hakarettir.

Muhalefetin üzerinde durduğu, bangır bangır bağırdığı, ama Başbakan’ın teğet geçtiği esas madde iki tanedir. Ve bunca gürültü bu iki madde ısrarı üzerine çıkmaktadır.

Yukarıda söylediğim gibi birisi Anayasa Mahkemesi diğeri HSYK’dır.

Yapılacak referandumda bu paket geçerse yani “EVET” çıkarsa ne gibi değişiklikler olacak? Bu değişiklikler AKP’ye ne kazandıracak, ne kaybettirecek? İsterseniz önce Anayasa Mahkemesi’nden başlayalım.

Anayasa Mahkemesi’nde halen 11 asil üye bulunuyor. 4 de yedek üye var. Bu üyelerin çoğunluğu 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atandı. 11 asil üye arasında Özal ve Demirel’inde atadığı üyeler de var. Şu anda görev yapan 11 asil ve 4 yedek üyenin durumlarına bir göz atalım:

Haşim KILIÇ// 2015’de emekli olacak// (Turgut Özal seçti)

Fulya KANTARCIOĞLU //2015’de emekli olacak // (Süleyman Demirel seçti)

Serdar Özgüldür //2020’de emekli olacak // (Ahmet Necdet Sezer seçti)

Serruh Kaleli //2019’da emekli olacak// (Ahmet Necdet Sezer seçti)

Osman Paksüt //2018‘de emekli olacak //(Ahmet Necdet Sezer seçti)

Ahmet Akyalçın //2014’de emekli olacak //(Ahmet Necdet Sezer seçti)

Mehmet Erten //2014’de emekli olacak //(Ahmet Necdet Sezer seçti)

Zehra Perktaş //2014’de emekli olacak //(Ahmet Necdet Sezer seçti)

Şevket Apalak //2010 Kasımda emekli olacak// (Ahmet Necdet Sezer seçti)

Engin Yıldırım //2031’de emekli olacak // (Abdullah Gül seçti)

Nuri Necipoğlu //2018’de emekli olacak // (Abdullah Gül seçti)

YEDEK ÜYELER:

Fettah Oto //Aralık 2010’da emekli olacak // (Ahmet Necdet Sezer seçti)

Recep Kömürcü //2020’de emekli olacak // (Abdullah Gül seçti)

Alparslan Altan //2033’de emekli olacak //(Abdullah Gül seçti)

Burhan Üstün //2021’de emekli olacak // (Abdullah Gül seçti)

Yukarıdaki listeye bakıldığında 2015 yılına kadar Anayasa Mahkemesi'ndeki yapı pek de Başbakan Erdoğan ve AKP kadrolarının isteyeceği bir yapıda olmayacak.

Peki referandumda iktidarın istediği değişiklik gerçekleşirse durum nasıl olacak? Mevcut durum ile sonraki durum arasındaki farka bir tablo halinde bakalım:

Only the registered members can see the link

BU ACELE NEDEN

Yukarıdaki tablo incelendiğinde çok açık bir sonuç çıkıyor. Halen görevde bulunan 4 yedek üye asil sıfatını kazanıyor ve 17 kişilik kurulda yerini alıyor. Bunun yanında YÖK tarafından 2 yeni üyelik için 6 aday önerilecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bu 6 aday arasından 2 kişiyi atayacak. Daha önce 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atanmış olan bir asil ve bir yedek üyenin görev sürelerinin Kasım ve Aralık ayında dolmasıyla Anayasa Mahkemesi’nde 10 üye Cumhurbaşkanı Gül tarafından atanmış olacaktır.

Bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi Aynı zamanda Yüce divan olarak görev yapar. Yani Başbakanları ve bakanları yargılama görevi onundur. 2011’de de yine bildiğiniz gibi genel seçimler var.

Maazallah ya seçimler kaybedilirse ve yine maazallah iktidara gelenler muhalefeteyken verdikleri sözü tutar ve bugünkü mevcut iktidarın yöneticilerini Yüce Divan’a gönderirse, onları kim yargılayacak dersiniz?

Adrese teslim ihaleyi çok duyduk ama; adrese teslim Anayasa değişikliği pek sık rastladığımız bir durum değil.

Hayırlı olsun efendim…

YARIN: HSYK’DA NE OLACAK?

İsmail Dükel Acele Evet'in şifreleri yazısı 1 Eylül 2010 01 Eylül 2010 Çarşamba 21:30 (Only the registered members can see the link)

erdal05
02-09-2010, 23:47
yani bu sayın yazarı da okuyan...sanacak ki....
ülkemizin pek değerli hsyk üyeleri adaleti savunmak için görev yapıyolar da....hükümet kendi adamlarını oraya yerleştirecek....

sanırım bu sayın yazar...hsyk'nın ortaya çıkan ...şok...ses kasetlerinden haberi yok....
ya da...kuşa bak kuşa mantığıyla bizi sazan yerine koyuyo....
ki o kasetlerde....pkk'yı kollayan...onlardan "hayır" için yardım isteyen....
kendi savcılarına "militan" diyen ....şu an hala görev yapan yargı mensupları var....

siz gizleyin sayın yazar....ergenekonun uzantısı derin yargı....işte böyle deşifre olur.....
ve türk halkı gözünde güvenirliliğini yitirir....
Only the registered members can see the link

enesol
03-09-2010, 00:13
dikkat erdal05 koyu akplidir gerçekler işine gelmez :)

erdal05
03-09-2010, 02:21
gerçekler verdiğim linktedir arkadaşım....
istersen o kasetleri bi dinle....

burda söz konusu olan hangi partili olduğun değil...."militanları" teşhis edip...görebilme kabiliyetindir....

ss2007
03-09-2010, 02:41
gelelim HSYK' ya

Bu ihtimali düşünen var mı?
02 Eylül 2010 Perşembe 18:27

Gazete5 Genel Yayın Yönetmeni İsmail Dükel'in kaleme aldığı bu yazı bakışları değiştirecek, tartışma yaratacak



Aslında bu örneği verip vermemek noktasında çok düşündüm. Ama bazı olaylar vardır ki, en uç örneklerle anlatılabilir. Hele hele, toplumun körü körüne kamplaştığı, akıl tutulmalarının yaşandığı, birisinin ak dediğine, sırf inat olsun diye kara denildiği, olayların rasyonel şekilde değerlendirilemediği dönemlerde buna ihtiyaç duyulur. İşte bu dönem böyle bir dönem. “Dün siz vardınız, bugün biz varız” mantığı ile günlük siyasi çıkar hesaplarının yapıldığı bir süreçten geçiyoruz. Yapılmak istenenin bugün kime yarayacağını hesaplıyoruz. Oysa yapılan eylemlerin, yasal düzenlemelerin, kişilerin ya da siyasal partilerin dönemsel menfaatleri yerine, uzun vadede ülkenin menfaatlerine yaratacağı sonuçlara bakmak gerekir diye düşünüyorum.

Bir an gözlerinizi kapatın, oy verdiğiniz siyasal partinin sizden talep ettiği oyun rengini unutun. Günlük siyasi hesapları dikkate almayın. Bunu evet diyecekler de yapsın hayır diyecekler de ya da henüz karar vermemişler de.

Sizi başkalarının aklı ile değil, kendi aklınızla düşünmeye davet ediyorum.

Bir an için varsayın ki, 12 Eylül referandumunda “EVET” oyu çıkmış ve Anayasa Mahkemesi ile HSYK’nın yapısını da değiştiren paket kabul edilmiş olsun. Mevcut iktidar istediğini almış sonuçtan memnun.

Sene 2011 genel seçimler yapılıyor ve AKP tek başına hükümeti kuracak bir sayıya ulaşamıyor. Ancak, birinci parti çıkıyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı görevi Recep Tayyip Erdoğan’a veriyor. Ufukta bir koalisyon var. Koalisyon görüşmeleri CHP ve MHP ile sürüyor. Ancak her iki parti de AKP ile ortaklığa sıcak bakmıyor.

Bu arada gerek açılımlar, gerek ABD ve AB’nin desteğini alan PKK’nın siyasi uzantısı BDP ise bağımsız adaylarla girdiği seçimlerde 35 milletvekili çıkarmış ve grubunu kurmuştur. Bir anlamda Mecliste kilit parti konumundadır.

Erdoğan’ın rotası demokrasi gereği BDP’ye yöneliyor. Pazarlık masasına oturuyorlar. Pazarlık kıran kırana geçiyor. BDP 35 milletvekili ile oturduğu pazarlıktan bir tek bakanlık istiyor.

Adalet Bakanlığı. Başka hiçbir talebi yok.

Erdoğan ise vermiyor. Ancak pazarlık masasından da kalkamıyor. Kolay değil 8 yıllık iktidarın devamı ya da bitmesi bir tek bakanlığa bağlı.

Sonunda Erdoğan BDP’nin talebine evet demek zorunda kalıyor. Çünkü memlekete 8 yıl boyunca yaptığı hizmetlere devam etmek istiyor. Bu arada ABD ve AB’den de hükümeti bir şekilde kurması için baskı görüyor. Tek baskı AB ve ABD’den de değil, başta cemaat olmak üzere içerdeki güç odaklarından da aynı baskıya maruz kalıyor.

Ve sonunda kurulan koalisyon hükümetinde Adalet Bakanı, BDP eş Başkanı Selahattin Demirtaş, ya da Gültan Kışanak ya da Emine Ayna ya da Sebahat Tuncel oluyor.

Müsteşarı ise siz belirleyin. İsim çok.

Buna sakın ha sakın olmaz demeyin. Çünkü bu halk son 5 yılda çok “olmaz” gördü.

Bu niye olmasın ki? Nihayetinde BDP Mecliste 35 milletvekilliğine sahip yasal bir parti konumundadır ve demokrasinin kuralları işlemiştir. Mevcut iktidar da iktidarının devamı için topu topu bir bakanlık vermiştir.

Yukarıda Adalet Bakanı olarak saydığım isimlerden herhangi biri, Anayasa değişikliğinde yapısı değiştirilen HSYK’nın da doğal üyesi ve başkanı oluyor. Müsteşarı da diğer doğal üyesi.

BDP’li Adalet Bakanı’nın HSYK Başkanı olarak kullanacağı yetkileri bilmek ister misiniz? O halde buyurun devam edelim:

-HSYK’nın yönetimi ve temsili, Kurul Başkanı’na ait olacak. Yani BDP’li Bakana.

-2992 sayılı Adalet Bakanlığı’nın Teşkilat ve görevleri hakkındaki yasanın 6. Maddesine göre “Bakanın emri altında ve O’nun yardımcısı” konumundaki müsteşarını HSYK Başkanvekili olarak seçtirebilecek.

-Bakan, isterse yetkilerinin bir bölümünü Başkanvekiline yani müsteşarına devredebilecek.

-Bakan, hem HSYK’nın hem de yeni yasaya göre kurulacak olan dairelerin gündemini belirleyecek.

-Adalet Bakanı, HSYK Başkanı sıfatı ile birçok yargıç ve savcı hakkında çok kolaylıkla soruşturma izni verebilecek.

-Yeni oluşturulacak HSYK Müfettişlerini, Bakanlığa bağlı Adalet müfettişlerinden atayabilecek.

-Yeni kurulacak Genel Sekreterlik birimi için Genel sekreteri atayacak.

-HSYK’ya yeni değişiklikle 1’i asil 2 yedek üye verecek olan Türkiye Adalet Akademisine doğrudan atama yapabilecek.

-HSYK’ya yerel mahkemelerden seçilecek üyeler ile ilgili soruşturma izni Bakanda olacak.

Bunlar ilk anda göze çarpan yetkilerdir.

Kiminize göre yukarıda yazılanlar “kabustur”, kiminize göre de “demokrasinin gereği.” Değerlendirmeniz, konuyu hangi değerlerle yaptığınızla ilgili bir durumdur.

Sevgili okurlar,

Dikkat ederseniz yazımın hiçbir noktasında çok bildik söylemleri kullanmadım. Yani “HSYK’ya yandaş savcı ve hakimler atanacak” demedim. “Bu yandaş hakim ve savcılar mahkemelere yine yandaş hakim ve savcılar atayacak” demedim. “AKP kendi hukuk sistemini kuruyor” demedim. Hepinizin bildiği bu ve buna benzer ifadeleri den kaçındım. Çünkü yarın iktidar değişir yerine gelecek olan iktidar bu kez kendi çıkarları için bunu kullanır.

Yani olaya “dün sen vardın, bugün ben varım” mantığı ile yaklaşıp durumu skor levhasına çevirmedim. O nedenle de “günlük siyasi hesaplardan uzaklaşalım, bu eylemin uzun vadede sonuçlarına bakalım” dedim. “Senin hakimin savcın, benim hakimim savcım tartışmasının üstüne çıkalım” dedim.

Bu meselenin “Bu işten kim karlı, kim zararlı” muhasebesinden çok ötede olduğunu düşünüyorum. Uzun vadede değişen siyasi dengelerle gücü elinde bulunduracakların bunları nasıl kullanabileceklerini anlatmaya çalışıyorum.

Bana göre, yeni değişiklikle HSYK Başkanının yetkisi artırılırken, her iki tarafından çok kullandığı “yargı siyasallaştı” argümanı, argüman olmaktan çıkacak ve yargıda var olduğu iddia edilen siyaset, Anayasa eli ile meşruiyet kazanacaktır.

Hoşça kalın…

İsmail Dükel anayasa referandumu ve HSYK yazısı 2 Eylül 2010 02 Eylül 2010 Perşembe 18:27 (Only the registered members can see the link)

Volkan
03-09-2010, 08:21
konu tartışmaya kapanmıştır.