PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : ÇEVRE BAKANLIĞI'NDAN NASREDDİN HOCA TARZI SAVUNMA TBMM'de fıkra gibi savunma



ruzgarm
15-06-2006, 15:11
ÇEVRE BAKANLIĞI'NDAN NASREDDİN HOCA TARZI SAVUNMA
TBMM'de fıkra gibi savunma

TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Yahya Akman, Ulla Gemisi'nin İskenderun Körfezi'nde batmasıyla ilgili olarak, ''Çevre ve Orman Bakanlığı, 2002'ye kadar, 2 yılı aşkın bir süre, gemi hakkında ciddi bir girişimde bulunmamıştır. Bu, ihmali çağrıştıran bu durumdur'' dedi


Komisyon Başkanı Yahya Akman, Ulla Gemisi'nin batmasından sonra,
çevre ve insan sağlığı açısından tehlike arz ettiği gerekçesiyle
vatandaşlardan çok sayıda başvuru yapıldığını söyledi.

İspanyol bandıralı Ulla Gemisi'nin, Mavi Deniz Taşımacılık
Acentesi tarafından İskenderun Limanı'na getirildiğini ifade eden
Akman, geminin, ODTÜ'nün raporuyla da tehlikeli atık yüklü olduğunun
anlaşılması üzerine yükünün boşaltılmasının engellenerek, geldiği
ülkeye gönderilmesine karar verildiğini kaydetti.

Yahya Akman, bu yönde mahkeme kararı olmasına, geminin tehlikeli
atık yük taşıdığının anlaşılmasına ve geminin de Türkiye
karasularından ayrılma talebinde bulunmasına rağmen, Çevre ve Orman
Bakanlığı'nın, geminin 2000 yılında ülkeden çıkışına izin vermediğini,
bu durumun da açıklığa kavuşturulması gerektiğini söyledi.
6 Eylül 2004'te batan geminin yaklaşık 5 yıl ülke karasularında
bekletildiğini ve bunun da ''üzerinde durulması gereken bir durum''
olduğunu belirten Akman, şunları söyledi:

''Çevre ve Orman Bakanlığı, geminin çıkışına izin vermeme
işleminden itibaren 2002'ye kadar 2 yılı aşkın bir süre, gemi hakkında
ciddi bir girişimde bulunmamıştır. Bu, ihmali davranışı çağrıştıran bu
durumdur. Ancak yeni hükümetin kurulmasıyla, İspanya Hükümeti ve
uluslararası arenada konu gündeme getirilmiş, geminin ülkeden
çıkışının sağlanması için ciddi girişimlerde bulunulmuştur.

İspanya Hükümeti 2003'te, atık yükü almayı taahhüt etmiş, ancak
Denizcilik Müsteşarlığı geminin gönderilmesi için girişimlerde
bulunacakken, Mavi Denizcilik acentesi, alacaklarını bahane göstererek
gemi üzerinde haciz koydurmuştur. Gemi battıktan sonra firma 1.5
milyon dolar ödemiştir, bu da firmanın güçlü bir şirket olduğunu
göstermektedir. Bu da acentenin, haciz işlemiyle, sanki geminin
ülkeden çıkışını engellemeye çalıştığı şüphesini uyandırmıştır. Adli
süreç tamamlanıp haciz kaldırılacakken de gemi batmıştır.''

-''TEHLİKE, SU ÜSTÜNDEYKEN VARDI''-

Toplantıda konuşan Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel
Müdür Yardımcısı Aydın Yıldırım, geminin illegal yollardan ülkeye
girdiğini söyledi.

Geminin alıcısının Türkiye değil Cezayir olduğunu belirten
Yıldırım, gemi İskenderun açıklarına girdikten sonra ülke
karasularından çıkarılması için bütün girişimlerde bulunduklarını
anlattı.

Yıldırım, atığın insan ve çevre sağlığı açısından tehlikeli
olmadığının üniversite raporlarıyla sabit olduğunu öne sürerek, ''Bu
konuda endişeye mahal yok'' dedi. Yıldırım, ''Geminin battığı yerde
balıklar ve su üzerinde yapılan çalışmalar var. Şu anda tehlike arz
eden bir durum yok. Tehlike, gemi su üstündeyken, batmadan önceki
durumda vardı. Üniversite raporlarına göre, gemi batınca, atık
tehlikeli atık olmaktan çıkıyor'' diye konuştu.

-''1,5 YILDA HUKUKİ DURUM TESPİTİ YAPAMADIK''-

Geminin batmasının ardından olay yerinde incelemelerde bulunan
heyette yer alan Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişi İbrahim Yiğit, 4
kişilik bir heyetin, geminin batmasının ardından olay yerine gittiğini
belirtti.

Atığın ülkeye kömür tozu denilerek sokulduğunu, ancak tehlikeli
olduğunun anlaşılması üzerine ülkeden gönderilmesi için girişimlerde
bulunulduğunu anlatan Yiğit, yaklaşık 4 yıl süren bu girişimler
sırasında çok ciddi bürokratik aksamalar olduğuna dikkati çekti.

Mavi Acente'nin gemiyi götürmek istemesine rağmen, mahkeme kararı
gerekçe gösterilerek buna izin verilmediğini ifade eden Yiğit,
''İlgili bakanlıklarla toplantılar, yazışmalar yaptık. Ancak süreç o
kadar yavaş işliyordu ki sadece 1.5 yılda hukuki durum tespiti
yapamadık'' dedi.

İspanya hükümetinin, 2000'den 2003 yılına kadar geminin kendi
gemileri olduğunu bile kabul etmediğini dile getiren Yiğit, ''Açıkça
Mavi Acente, hukukun boşluklarından yararlanmış'' dedi.

Aydın Yıldırım, müfettişlerin incelemeleri sonucunda
hazırladıkları raporda bakanlıklarını ilgilendiren bölümle ilgili
olarak gerekli soruşturmayı yaptıklarını belirterek, ''Bizim burada
bir kusurumuz yok. Geminin Türkiye'ye kabul edilmesini sağlayacak bir
düzenle yapmış olsaydık kusurlu olabilirdik ama değiliz'' diye
konuştu.

-GREENPEACE TEMSİLCİSİ-

Greenpeace Temsilcisi, Avukat Gökhan Candoğan da Ulla Gemisi'nin
ihmaller sonucunda battığını ifade ederek, olayı kabullenmenin mümkün
olmadığını söyledi.

Denizin altındaki batığın tehlikeli olduğunun raporlarla da sabit
olmasına rağmen gerekli çalışmalar yapılmadığını savunan Candoğan,
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin, Türkiye'nin, başka ülkelerin
atık merkezi haline getirilmesi yönünde çabaları olduğunu söylediğini
kaydetti.

Candoğan, geminin tehlikeli olduğunu 2000 yılında söylediklerini,
ancak 4 yıl bir şey yapılmadığını, gemi battıktan sonra girişimlerde
bulunulduğunu öne sürdü.

-BAKANLIĞIN FIKRA GİBİ SAVUNMASI-

Konuşmacıların hep bakanlığını suçladığını dile getiren Genel
Müdür Yardımcısı Yıldırım da ''Hırsızın hiç mi suçu yok? Cumhuriyet
tarihinde ilk kez 42 metre derinlikteki bir atığın çıkarılması için
çalışıyoruz, bu kolay değil. 3 ayaklı kazıcı bir pompa, atığın bugüne
kadar yüzde 30'unu çıkardı'' dedi. Yıldırım, gemi battığında bile
üzerindeki haczin devam ettiğini söyledi.

Komisyon, Türkiye-Ermenistan sınırına 20 kilometre uzaklıkta
bulunan ve eski teknolojisiyle faaliyet gösteren Metsamor Nükleer
Santrali'nin, sınır bölgesinde çevre ve insan sağlığını tehdit ettiği
gerekçesiyle yapılan başvurular hakkında ise idarenin bir kusurunun
olmaması ve konunun uluslararası boyutunun olması nedeniyle bir karar
alınmasına gerek görmedi.

NASREDDİN HOCA’NIN İLGİLİ FIKRASI

Bir gün Nasreddin Hoca'nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış. Birisi :
- Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki ?
Bir başkası :
- Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor ? diye konuşmuş.
Bir diğeri de :
- Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor. Hoca kızmış :
- Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi ? Hırsızın hiç mi suçu yok ?