PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 29/06 Türkiye'de Neler oluyor



muzo
29-06-2006, 09:44
SPREYLE BAYILTIKLARI ÇİFÇİNİN İNEKLERİNİ ÇALDILAR

Aksaray'da bir çiftçiyi sprey sıkarak bayıltan hırsızlar, ahırdaki 10 ineği çaldı.
29 Haziran 2006 Perşembe 00:03


Aksaray'da bir çiftçiyi sprey sıkarak bayıltan hırsızlar, ahırdaki 10 ineği çaldı.
Edinilen bilgiye göre, merkeze bağlı Doğantarla beldesinde, çiftçi Mümin Bican'ın evine gelen ve kimlikleri henüz belirlenemeyen kişiler, önce, ahırın da içinde bulunduğu avludaki bekçi köpeğini zehirli et verip etkisiz hale getirdiler.
Hırsızlar, ahıra bitişik olan evin balkonunda uyuyan ev sahibi Mümin Bican'a da bayıltıcı sprey sıktıktan sonra, ahırdaki 10 ineği çalarak kaçtı.
Spreyin etkisi geçtikten sonra kendine gelen Mümin Bican'nın durumu jandarmaya bildirmesinin ardından yapılan incelemede, tekerlek izlerinden tespit edilen bir otomobil ve kamyonetin bulunması için çalışma başlatıldı.
Çiftçi Bican, başından geçenleri şaşkınlıkla anlatırken, çalınan ineklerinin değerinin yaklaşık 25 bin YTL olduğunu söyledi.
İneklerin yaklaşık 2 kilometre yürütüldükten sonra kamyonete yüklendiği anlaşılan olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.

muzo
29-06-2006, 09:45
14 YAŞINDAKİ 4 ÇOCUK IRZA GEÇMEYE TEŞEBBÜSTEN TUTUKLANDI

Samsun'da küçük yaşta çocuğa cinsel tacizde bulundukları öne sürülen 4 çocuktan 3'ü tutuklandı.
29 Haziran 2006 Perşembe 00:06


Samsun'da küçük yaşta çocuğa cinsel tacizde bulundukları öne sürülen 4 çocuktan 3'ü tutuklandı.
Arkadaşları İ.G'ye (12) cinsel tacizde bulundukları yolundaki şikayet üzerine ifadelerine başvurulan 4 çocuktan A.Ö. (14), A.K. (14) ve E.K. (14) çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. U.Ö. (14) ise serbest bırakıldı.
Polis merkezine başvuran İ.G'nin ailesi, oğullarının birlikte gezdiği arkadaşları A.Ö. (14), U.Ö. (14), A.K. (14) ve E.K.'nin (14) cinsel tacizine uğradığını iddia etmiş, olay üzerine 4 çocuk ifadelerine başvurulmak üzere Emniyet Müdürlüğü'ne getirilmişti.

muzo
29-06-2006, 09:45
ERZİNCAN'DA TRAFİK KAZASI : 7 ÖLÜ 49 YARALI
Erzincan-Refahiye E-80 Karayolu'nda bir yolcu otobüsünün şarampole yuvarlanması sonucu meydana gelen trafik kazasında ilk belirlemelere göre 7 kişi hayatını kaybetti, 7'si ağır, 49 kişi de yaralandı.
29 Haziran 2006 Perşembe 00:16



İHSAN SENİR
ERZİNCAN - Erzincan-Refahiye E-80 Karayolu'nda bir yolcu otobüsünün şarampole yuvarlanması sonucu meydana gelen trafik kazasında ilk belirlemelere göre 7 kişi hayatını kaybetti, 7'si ağır, 49 kişi de yaralandı.



Edinilen bilgiye göre, E-80 Karayolu'nun 45. kilometresinde bulunan Akbulut Kayak Tesisleri yakınlarında akşam saatlerinde meydana gelen trafik kazasında, Kars'tan İzmir'e gittiği öğrenilen Şakir Aras yönetimindeki Kars Turgut Reis firmasına ait 34 YFJ 36 plakalı yolcu otobüsü, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu 40 metrelik şarampole yuvarlandı.


Yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda meydana gelen feci kazada ilk belirlemelere göre 5'i olay yerinde, 2'si Erzincan'da toplam 7 kişi öldü, aralarında araç şoförü Şakir Aras'ın da bulunduğu 49 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı. Yaralılar, Erzincan'dan ve Refahiye İlçesi'nden gelen ambulanslarla ve yoldan geçen araçlarla Erzincan ve Refahiye'deki hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazada otobüsün altında kalarak hayatını kaybeden yolcuların çıkarılması için polis, jandarma, Erzincan Belediyesi ve Sivil Savunma Birliği'ne ait ekipler uzun süre çalıştı. Kazada hayatını kaybedenlerin yakınlarını güvenlik güçleri sakinleştirmeye çalıştı.



Feci kazayı gören Şerif Ali Yılmaz isimli kamyon şoförü ise, şarampole yuvarlanan kamyonun kaza yerinden yaklaşık 200 metre uzakta kendisini solladığını ve bir süre sonra kayarak şarampole yuvarlandığını gördüğünü söyledi.



Kazada hayatını kaybedenlerden birinin, 6 yaşındaki Nurullah Topçu olduğu belirlenirken, hayatını kaybeden diğer 6 kişi ile yaralıların kimlik tespit çalışmaları devam ediyor.

muzo
29-06-2006, 09:46
ÖLEN ANNESİNİN KILIĞINA GİRİP YILLARCA MAAŞ ALAN ADAM TAHLİYE OLDU : İYİ PARAYA DİZİLERDE OYNARIM

Balıkesir'de, 3.5 yıl önce ölen annesini evinin bodrumuna gömüp, onun elbiseleriyle annesinin maaşını çekerken yakalanan Şerafettin Gençel, aylar sonra hürriyetine kavuştu. Gençel, yaptığı işten dolayı pişmanlık duymadığını söyledi.
29 Haziran 2006 Perşembe 00:17



Balıkesir'de, 3.5 yıl önce ölen annesini evinin bodrumuna gömüp, onun elbiseleriyle annesinin maaşını çekerken yakalanan Şerafettin Gençel, aylar sonra hürriyetine kavuştu. Gençel, yaptığı işten dolayı pişmanlık duymadığını söyledi.



10 Mart 2005 tarihinde Ziraat Bankası Şubesi'ne, kalın camlı gözlükleri, mantosu, baş örtüsü, siyah eldiveni ve bastonuyla yaşlı bir kadın kılığında gelen 48 yaşındaki Şerafettin Gençel, 79 yaşındaki annesi Ümmühan Gençel'in emekli maaşını çekerken yakalanmıştı. 7 ay tutuklu kaldığı Balıkesir Cezaevi'nden tahliye olup, bu defa Gelibolu'daki askeri cezaevine nakledilen Gençel hürriyetine kavuştu. Daha önce silah tehdidiyle soygun, 6136 sayılı kanuna muhalefet, 4 hırsızlık, 1 gasp ve askerden firar suçlarından sabıka kaydı bulunan ve kullandığı dolandırıcılık yöntemiyle dünya literatürüne giren Şerafettin Gençel, Gençel, hürriyetin mutluluğunu yaşıyor. "Dolandırıcılık ve yetkililerden izin almadan cenaze defnetmek" suçlarından tutuksuz olarak yargılamasına devam edilen Gençel, "Kimseye veremeyecek bir hesabım yok. Allah huzurunda rahatım, adalete de hesap verdim" dedi.
Gelibolu'daki komutanlarıyla 3. Koğuş'taki arkadaşlarına selam gönderen Gençel, geçmişiyle ilgili bundan sonra herhangi bir ceza yemesinin söz konusu olmadığını söyledi. Askeri cezaevinden tahliye olduktan sonra Balıkesir'deki evine gelen Gençel, gördükleri karşısında şok oldu. "Kriz geçirdim" diyen Gençel, evin bütün camlarının kırıldığını, perdelerin yırtıldığını, bazı eşyalarının çalınmış olduğunu söyledi. Yaşadığı olayların kendisini çok yıprattığını, en fazla üzüldüğü şeyin annesinin katili zannedilmesi olduğunu anlatan Şerafettin Gençel, "Toplumda, 'annesinin katili' imajı oluşturuldu. Adli Tıp Raporu'ndan sonra yetkili kişilerden bazı açıklamalar beklerdim. Bir insanı yargılamak kolay, ama aklamak zor herhalde. Kendim vicdanen rahat olduğum için kafama takmıyorum, hatayı yapanlar kendileri utansın. Allah'a karşı her zaman hesabımı veririm, vermişimdir de. Korkum yok, adalete karşı da verdim, bundan dolayı da bir korkum yok" diye konuştu.

"ALLAH'A KARŞI HUZUR İÇİNDEYİM"
Yaşadıklarını anlatan Gençel, "Ortaokul terkim, tahsil hayatım fazla uzun sürmedi. Annem genellikle sabahları çay demler, ben de kalkar sofrayı hazırlardım. O sabah saat 10'a geliyordu. Kalktım kimseyi göremedim, annem beni saat 08.00-8.30'da uyandırmıştı. Mutfağa gittim, tuvalete baktım seslendim. Tekrar odasına baktım, o anda gördüğümde rahmetli olduğunu anladım. Şok geçirdim, birebir yaşadım bunları. Bir taraftan aranıyorum, başımız dertte. Ne yapabiliriz diye düşündüm. Almanya'daki ağabeyimi aradım fakat ulaşamadım. Ne yapabilirim düşüncesi beni sıkıntıya soktu. Aniden rahmetli olunca, ben de o dönemde aranıyorum. Maalesef istediğimiz gibi gerekeni yapamadık. Ben vicdanen rahatım, çünkü dini vecibeleri gerektiği şekilde yaptım. Onu yaşayan bilir, hiç kimse yaşasın istemem. Yıllar önce annem-babam kötü günlerimde koştuklarında onlara, 'Allah sağlık verirse sizi ellerimle defnedeceğim' derdim. Babam için gerekeni yaptık, ama annemiz için maalesef problemli oldu. Ama gene ellerimle defnettim, vicdanen rahatım. Allah'a karşı huzur içindeyim. Beni en çok teskin eden de bu oldu, vicdanen rahat olabilmek" şeklinde konuştu.
Amacının annesinin cenazesini dağ köylerinde alacağı bir araziye defnetmek olduğunu söyleyen Gençel, "Cenaze 26 ay evin bodrumunda gömülü kaldı. Benim amacım orada bırakmak değildi, dağ köylerinde arazi almayı planlıyordum, annemi de oraya gömecektim. Rahmetliyi, ne sağlığında ne de öldüğünde bırakamadım. Annem şimdi İstanbul'da defnedildi, ablam ve eniştem ilgilendiler. Önümüzdeki günlerde İstanbul'a gideceğiz, kabrini ziyaret edeceğiz, mezarı yapılacak. Adli Tıp Kurumu Raporu'nu ben de bilmiyorum, fakat kalp krizinden rahmetli olduğunu biliyorum. Daha bu konuda çok mesafe alacağım, mücadelem yeni başlıyor. Kimseyi de rencide etmek istemiyorum. Şu anda annemin ölümüyle ilgili yargılanmıyorum. Türkiye'de bazı konularda eşitsizlik, adaletsizlik var. Anayasa'da 'kadın-erkek eşittir' diyor. Ama, Emekli Sandığı işine geldiği gibi kadın-erkek ayrımı yapıyor. Bu, resmen böyle. Kız çocuklara ayrı, erkek çocuklara ayrı muamele. Erkek çocuklarına mağduriyeti göz önüne alınarak birkaç sene yardımcı olunsa daha iyi olur, benim düşüncem bu. Ama hiçbir şekilde erkek çocuklar önemsenmiyor. Türkiye'de erkekler bütün yükü çektikleri halde kadınlar biraz daha fazla önemseniyor. Yani, burada bir arıza var" dedi.



Şerafettin Gençel, ölen annesinin kılığına girme fikrinin nereden aklına geldiği sorusu üzerine ise, okuduğu bir kitapta General de Gol'ü öldürmek isteyen bir suikastçının kılık değiştirmesinden ilham aldığını söyledi.

"YAKALANDIĞIMA SEVİNDİM, ŞİMDİ ÇOK RAHATIM"
Konuyla ilgili tüm ayrıntıları rahat bir şekilde anlatan Gençel, şöyle devam etti:



"Tip olarak rahmetliyle bir benzerliğimiz vardı zaten. 'Denesem nasıl olur acaba?' dedim. Kendi hakkını aramaya kalkamıyorsun, 'ben kendi hakkımı bu şekilde arayayım' dedim. İstesem bütün esnafı da aynı şekilde dolandırabilirdim, ama bunu yapmadım, yapmam da. Bugün insanların içindeyim, herkesle yüz yüzeyiz. Annem rahmetli olduktan 2 ay sonra başladım ve sürdü gitti. Benzerlik olduğu için fazla uğraşmam gerekmiyordu. Düzgün bir şekilde tıraş olmak, yüzümü kremlemek kafi geliyordu. Gözlüğü zaten kalındı rahmetlinin. Yüzümüzü de eşarbıyla kamufle ediyorduk, olay bitiyordu. Kitabın ismini hatırlamıyorum. General de Gol'e yapılan bir suikast vardı. O suikastçi o gün için bir kılık değiştiriah saat 10'a geliyordu. Kalktım yor ve çemberi yarıyor. Buradan aklıma geldi, insanlar bir hedef seçiyorsa oraya varabilmek için birçok kılığa girebilirler. 'Ben de girebilirim' diye düşündüm, o şekilde karar verdim, hazırlandım ve devam ettim. Ayna karşısında hazırlığım fazla sürmüyordu, 15-20 dakika, bilemedin yarım saat. Konuşmamaya çalışıyordum, 2 sene hiç sorun çıkmadı. Beni burada bir akrabam yaktı, birilerine tiyo verdi, onlar da cazgırlık yaptı ve olay bir süre sonra patlak verdi. Takibe alınsam da önemli değil benim için. Bir gün, bir komiser geldi, bana, '3 aydır seni takip ediyoruz, haberin var mı' dedi. Ben de, 'Bravo' dedim. 'Ama, 15 gün önce maaş farkı çektim. Nasıl takip ediyorsunuz? Hayret' dedim. 'Biz onu atlamışız' dedi. Tabi ilk defa yaptığımız için müthiş bir heyecan vardı. Benzemeye çalışıyorum, müthiş bir adrenalin yaşıyor insan. Rahmetlinin şeklini şemalini almak gerekiyor. Yaşlı bir insan canlandırıyorsunuz, ayaklarım yamuk şekilde gidiyorum, onu taklit ediyordum. 2 sene yedirebildiysek ne mutlu. Gidince banka kimliğini ve cüzdanı veriyordum. Bir bana bakıyorlar, bir kimliğe bakıyorlardı. Gereken evrakları tanzim edip bana imzalatıyorlardı. Daha önce anneme imza atmayı ben öğrettiğim için taklit etmem sorun olmadı. Yakalandığım gün, bir tezgah hazırlandığını hissettim. Yaşlılara öncelik verdiler, beni bir odaya çekip orada beklememi söylediler. O zaman şüphelendim, aklımdan kaçmak geçti, oradaki memuru ekarte etmeyi düşündüm. Ama, sonra olacak hadise herkesin canını yakabilirdi. 'Değmez' deyip vazgeçtim, sonra da elime kaçmak için fırsatlar geçtiği halde kaçmadım. Çünkü bu konuda aklanmak istiyordum. Annemin ölümünden dolayı beni direkt suçlamaları ağrıma gittiği için aklanmak istiyordum ve kaçmadım. Kaçsaydım doğrudan suçlu olacaktım, hastanede elime fırsatlar geçti, sivil cezaevinden çıkıp askeri cezaevine giderken fırsat geçti. Benim yakalanmam çok iyi oldu. Geçmişteki problemlerin hepsi temizlendi."

"RAKAMLAR BENİ TATMİN EDERSE ANNEMİN KILIĞINA TEKRAR GİREBİLİRİM"
Yakalandıktan sonra yaşlı kadın kılığında çekilen fotoğrafıyla televizyonların ve gazetelerin günlerce konu ettiği Şerafettin Gençel, bunları izlerken çelişki içinde olduğunu söyledi. Gençel, "Herkes benden bahsediyor, televizyonlar gazeteler. Dünyanın gündemine oturduk. Arkadaşlara espriler yapardım, 'Mehmet Ali'yi kim tanıyor? Onu sadece Türkiye tanıyor, beni dünya tanıyor' derdim. Bu arada, annemin eşarbını da Mehmet Ali Erbil'e hediye edeceğim. Benim taklidimi yapmış, ti'ye almış. Buradan Hülya Avşar'a da teşekkür ediyorum, Pişti'de rencide etmeden benden bahsetmişler. Bazı teklifler var. Dizi film çekimi gibi. İsim açıklamayacağım, kesin bir şey söylemek istemiyorum. Bu konu zaten benim vicdanımda da problemli. 'Acaba, yapsam mı, yapmasam mı?' diye. Rahmetlinin anısını kurcalamak da istemiyorum, yani bu konuda ikilem içindeyim. Ama, önümüzdeki günlerde tatmin edici bir teklif gelirse, çıkarıma bakarım. Rakamlar beni tatmin ederse annemin kılığına tekrar girerim. Benim, Şerafettin Gençel olarak kendimden şüphem yok. Hayatımdan geçen hatunların hepsi de beni çok iyi bilirler. Balıkesir ve İstanbul'dan da çevrelerim tanırlar. Problem yok, girerim o kıyafete, yeter ki tatmin edecek bir ışık doğarsa, yoksa çerez parası için öyle şeylerle uğraşmam" diyerek, cazip tekliflere açık olduğunu söyledi.



İlk fırsatta evini değiştireceğini söyleyen Gençel, cezaevindeki kursta aldığı aşçı diplomasıyla ileride bir restoran açmayı planladığını belirtti. Biraz dinlenip tatil yapmak istediğini de ifade eden Gençel, annesinin kılığında çektiği bankadaki paraları yasal faiziyle geri ödeyeceğini kaydetti. Gençel, "Devlet alacağını istiyor tabii, onu da bir şekilde ödeyeceğiz. 12 bin YTL civarında bir rakam. Ben bankada sıraya da girmiyordum. Yaşlı görünümde olduğum için hemen en öne geçip paramı alıp taksiyle eve gidiyordum. Evde tekrar kamuflaj, ondan sonra hayata devam. Kendime güldüğüm günler oldu. Piyanist bir arkadaşım vardı. Sahilde zaman zaman gazinoda ortamlarımız oldu. Nejat Uygur'u çok takdir ederiz. Programdan sonra eğlenirdik, bana, 'Nejat Uygur'a bile taş çıkartıyorsun sen' derdi. Ama, tabii bizim öyle ustanın yanında yerimiz olmaz. Herkesi uyuttuğum mevzuları olduğu için şimdi onların nasıl güldüğünü tahmin edebiliyorum. Ben Türkiye'de Nejat Uygur'dan başkasını tanımam, en büyük usta o. Vermek istediğim tek mesaj var. İnsanlar yargılanmadan idam etmesinler. Yargı sürecinden sonra tavır alsınlar veya almasınlar. Yargısız infaz yapmasınlar" diye konuştu.

"DEVLETE İYİLİK YAPTIM"
Kılık değiştirerek bankadan maaş çeken Şerafettin Gençel, yakalanmasıyla beraber devletin kasasına trilyonlarca lira kayıp paranın geri döndüğünü iddia etti. "Ben devlete iyilik ettim" diyen Gençel, Mehmet Ali Erbil'in canlı yayında meydana gelen olayla ilgili iş kazasına kurban gittiğini söyledi. Gençel, "Mehmet Ali Erbil beni tiye almış, ona annemin bir eşarbını gerçekten vereceğim. Bazen iş kazaları oluyor, bizim ki de iş kazası oldu. O da yaşamış herhalde bir iş kazası. Benimki biraz riskli bir kaza oldu. Bilerek lades oldu. Bir gün olabileceği belliydi. İnsanlar buradan geçerken, 'annesini öldüren adamın evi' diyorlar. Acı geliyor, insanların bir şeyden haberi yok. Ben de insanların haberi olması için sizinle görüşmeyi kabul ettim. Bazı imajlar silinsin. Bilinsin artık ki, daha fazla rencide olmayayım. Keşke annem babam sağ olsaydı, bu hadiseleri hiç önemsemezdim. Devlete büyük bir faydam olduğunu düşünüyorum. Benim yakalanmamdan sonra binlerce kişi yakalandı, devletten haksız yere maaş aldıkları ortaya çıktı. Devlete kendi açımdan kötülük değil, iyilik yapmış oldum. Düşününce büyük rakamlar çıkıyor. Bir Şerafettin'in aldığı maaştan binlerce kişinin aldığını düşünün. Bazı kişiler bu konudan dolayı bana antipati duyuyorlardır eminim. Görünen köy kılavuz istemez. Gerçekler ortada, benim sayemde binlerce kişiyi yakaladılar. Akıllarına gelmiyor. Şimdi emeklilere evinde maaş gibi uygulamalar çıkarıyorlar. Maaş alan yaşlılar sağ mı değil mi diye araştırılıyor. Şu ana kadar devletin kasasına bu konudan milyarlarca lira girmiştir" dedi.



Daha önce Şerafettin Gençel'i annesi Ümmühan Gençel kıyafetiyle defalarca bankaya götüren, sonra da tekrar evine bırakan taksici Ali Kobak ise, gerçek kimliğiyle taksisine binen Şerafettin Gençel'i görünce şaşkına döndü.

muzo
29-06-2006, 09:49
EVLİ KADINI TECAVÜZDEN ASTIM KRİZİ KURTARDI

Yargıtay, 40 yaşındaki evli kadına tecavüz etmek isteyen, astım krizi tutunca gerçekleştiremeyen sanığın cezasında "ıssız yer" indirimi yaptı.
29 Haziran 2006 Perşembe 02:28


Yargıtay, 40 yaşındaki evli kadına tecavüz etmek isteyen, astım krizi tutunca gerçekleştiremeyen sanığın cezasında "ıssız yer" indirimi yaptı. Yargıtay, sanık hakkında "Issız yerde mağdurenin direnmesini kırma konusunda ısrar edip ırzına geçebilirdi" değerlendirmesini yaptı ve 7 yıllık mahkûmiyetini bozdu. Yargıtay, sanığın "zorla ırz ve namusa tasaddi" suçundan 3-5 yılla yeniden yargılanmasını istedi.

DAVA NASIL AÇILDI Y.G. ve S.B. adlı sanıklar, önceden tanıdıkları 1966 doğumlu evli mağdurenin diğer sanık Y.A. ile "dost hayatı" yaşayabileceğini düşünüp pikniğe davet ettiler. Kayabaşı Köyü mevkiinde göl kenarında tenha bir yerde Y.A. ile mağdureyi arabada yalnız bırakıp ayrıldılar.

TECAVÜZ GİRİŞİMİ İki sanığın uzaklaşmasının ardından sanık Y.A, cinsel ilişki isteğine rıza göstermeyen kadına saldırdı. Pantolon ve gömleğini çıkarıp darp etti. Kadının karşı koyması, astım krizinin tutması ve diğer sanıkların da arabanın yanına gelmesi nedeniyle Y.A’nın tecavüz girişimi sona erdi. Kadın aynı arabayla evinin yakınında bir yere bırakıldı.

YARGITAY BOZDU Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada 3 sanık "zorla ırza geçmeye teşebbüsten" mahkûm oldu. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesi ise sanıkların temyiz talebini kabul edip kararı bozdu. Yargıtay, diğer 2 sanık Y.G. ve S.B’nin "mahkûmiyetlerine yeter kanıt bulunmadığı, bu sanıkların dönmesinden sonra eyleme devam edilmediği" için mahkûmiyet kararlarını bozarak, beraatlarına karar verdi.

AÇIKLANABİLİR NEDEN Kararda, tecavüze kalkışan sanık Y.A’nın mahkûmiyeti bozulurken şu değerlendirme yapıldı:

"Y.A’nın cinsi münasebette bulunma isteğine rıza göstermeyen mağdureye saldırıp pantolon ve gömleğini çıkarttığı, darp ettiği, ancak mağdurenin karşı koyması nedeniyle ırzına geçemediği ve astım krizinin tuttuğu, bu arada öteki sanıkların arabanın yanına geldikleri ve fiil sonlandırılarak, aynı araçla evinin yakınına bırakıldığının anlaşılması karşısında; teşebbüs hükmünün uygulanabilmesi için suçun ’icra hareketlerine başlanmasının yeterli olmayıp, kabul edilebilir ve açıklanabilir ciddi bir engel nedeninin bulunmasının’ zorunlu olduğu, ’ıssız yerde mağdurenin direnmesini kırma konusunda ısrar edilip ırzına geçilmesi’ olanaklı iken harici engel neden olmaksızın eyleme son verildiğinden fiilin,’zorla ırz ve namusa tasaddi’ suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı biçimde ’zorla ırza geçmeye eksik teşebbüsten’ hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir."

muzo
29-06-2006, 09:49
İÇİNE FARE PİSLİĞİ KOYDUKLARI BALLA, FİRMA SAHİBİNE ŞANTAJ YAPTILAR

Bir organize suç örgütünün Ümraniye sorumlusu olarak bilinen Hakan K.’nın adamları, içine fare pisliği koydukları bal kavanozuyla bir bal firmasının sahibinden para sızdırmaya kalkınca yakalandı.
29 Haziran 2006 Perşembe 02:31


Bir organize suç örgütünün Ümraniye sorumlusu olarak bilinen Hakan K.’nın adamları, içine fare pisliği koydukları bal kavanozuyla bir bal firmasının sahibinden para sızdırmaya kalkınca yakalandı.
İSTANBUL Çekmeköy Belde Belediyesi’nin AKP’li Belediye Başkanı Sıddık Eraslan’ı kaçırıp, zorla bir kadınla görüntülerini çekip, 2 milyon dolar isteyen şantaj çetesinin adamları hapisten çıktıktan altı ay sonra bir bal firmasının sahibi Ö.A.’yı kurban seçti.

İddiaya göre çete elemanları, firmanın ürünlerinden bir kavonoz bal alıp, içine fare pisliği koydu. Yılda 6 bin ton bal işleyen şirketin Ümraniye’deki tesislerine giden çete üyeleri, Ö.A.’ya balın içinden fare pisliği çıktığını, para vermezse, fotoğraflarını internette yayınlayacaklarını ve basına göndereceklerini söyledi.

Tesisini gezdirdi

Çete üyelerine üretim tesislerini gezdiren Ö.A., kısa süre sonra karşısındakilerin tüketici olmadığını, bir şantaj şebekesi ile karşı karşıya kaldığını anladı. Çete üyelerinin ellerine bir miktar para verdiği iddia edilen Ö.A., 1 ay sonra tekrar aynı şantajın hedefi oldu.

Ö.A., çetenin elinden kurtulamayacağını anlayınca çareyi jandarmaya başvurmakta buldu. İstanbul İl Jandarma Alay Komutanlığı’na bağlı ekiplerin yaptıkları operasyonlar sonunda çete üyesi olduğu öne sürülen 8 kişi gözaltına alındı.

5 kişi tutuklandı

Sorgulamalarının tamamlanmasının ardından mahkemeye çıkartılan zanlılardan Serkan K., Tuncay M., Sertaç H., Serkan H. ve Kemal B. tutuklanırken 3 kişi serbest bırakıldı. Mahkeme, operasyondan son anda kurtulan; Hakan K., Oktay K., Mehmet K., Erinal K., Şenol A., Rıdvan Ç. ve Fatih Ş. hakkında da tutuklama kararı verdi.

Suç dosyası kabarık

Hakan K.’nın, 1998 yılında İbrahim Tatlıses’in otomobilinin kurşunlanması, Ümraniye’de yaralama, gasp, haraç alma olaylarına karıştığı belirlendi. Jandarma kayıtlarına göre çete üyelerinin karıştıkları olaylar şöyle:

Çekmeköy’de belediye encümen üyesi müteahit Ahmet Lapacı’nın işyerinin kurşunlanması ve haraç istenmesi.

Şişli’de Crazy barın kurşunlanması ve 4 güvenlik görevlisinin yaralanması.

Ümraniye’de Selahattin Dağdeviren adlı bir kişinin ayağından vurulması.

Toprak İnşaat’ın sahibi Kemal Bulut’un Mercedes Vito marka otomobilinin gasp edilmesi ve 80 bin YTL değerinde senet imzalattırılması.

muzo
29-06-2006, 09:50
ASKERDEN GELDİ "KÖTÜ YOLA DÜŞTÜN" DEYİP KIZKARDEŞİNİ VURDU

Ankara'da askerden gelen ağabeyi tarafından 'kötü yola düştü' gerekçesiyle kurşunlanan genç kız hastaneye kaldırıldı.
29 Haziran 2006 Perşembe 09:28


MUSTAFA VERGİVEREN
ANKARA - Ankara'da askerden gelen ağabeyi tarafından 'kötü yola düştü' gerekçesiyle kurşunlanan genç kız hastaneye kaldırıldı.
Alınan bilgiye göre, olay gece saat 02.30 sıralarında Dikmen Öveçler 57 sokak 17 numarada meydana geldi. Askerden izne gelen Ömer Gündoğduer isimli şahıs kız kardeşi Fatma Gündoğduer'i 'kötü yola düştü' gerekçesiyle evinde vurdu. 17 yaşındaki kardeşine üzerinde taşıdığı tabanca ile bir el ateş eden Ömer Gündoğduer kardeşini bacağından yaraladı. Sağ dizine isabet eden kurşunla yaralanan genç kız, olay yerine gelen ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Kardeşini acımasızca vuran ağabey Ömer Gündoğduer ise olayın hemen ardından kayıplara karıştı. Polis kardeşini kurşunlayan ağabeyi bulmak için çalışma başlattı.

muzo
29-06-2006, 09:51
İstanbul'da otel yangını!
Laleli'de bir otelde çıkan yangın paniğe yol açtı.29 Haziran 2006 09:24

Laleli'de bir otelin kazan dairesinde çıkan yangın büyümeden söndürüldü. Yangın sırasında otelde bulunan 70 kişi itfaiye ve polis ekiplerince dışarı çıkartıldı.

Laleli Ordu Caddesi'ndeki 7 katlı Kent Otel'in kazan dairesinde saat 04.00 sıralarında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı.

Yangına ilk müdahaleyi otel çalışanları yaparken, olay yerine itfaiye ve polis ekipleri çağrıldı.

Kısa sürede yangın yerine gelen Beyoğlu ve Fatih itfaiye ekipleri bir yandan yangına müdahale ederken, diğer yandan üst katlarda yoğun duman altında kalan vatandaşları otelin merdivenlerini kullanarak aşağı indirdiler.

Yangında yaralanan olmazken, dumandan etkilenen 4 otel müşterisine ambulanslarda müdahale edildi.

İtfaiyenin çalışması sırasında dışarıda bekleyen müşterilerden bazıları bitişikteki otellere yerleştirildi.

Yangının çıktığı kazan dairesinde otelin çamaşırhanesinin de bulunduğu öğrenilirken, yangın anında otelde 70 müşterinin kayıtlı olduğu belirtildi.

muzo
29-06-2006, 14:20
İNANILMAZ!.. YEŞİL ALANDA AB'Yİ SOLLADIK

Kişi başına düşen yeşil alan miktarı bakımından AB ülkelerini geride bırakan hangi ilimiz?
29 Haziran 2006 Perşembe 10:08


Nevşehir, kişi başına düşen yeşil alan miktarı bakımından AB ülkelerini geride bıraktı. Kent merkezindeki yeşil alana 110 bin m2'lik bir ilaveyle kişi başına düşen yeşil alan miktarı 10,5’mi yükseltilecek.
Yeşil alan ağının genişletilmesine yönelik yapılan çalışmalar ile Nevşehir'in, kişi başına düşen yeşil alan miktarı açısından gelişmiş Avrupa ülkeleri seviyesini aştığı belirtildi. Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, yaptığı açıklamada, dünyanın incisi Nevşehir'i yeşilliklerle bezeli bir kent görünümüne kavuşturma kararlılığı içerisinde olduklarını söyledi. Nevşehir'de 2003 yılına kadar 449 bin metrekare olan yeşil alan miktarının 2005 yılı sonunda 652 bin metrekareye ulaştığını ifade eden Ünver, yine bu çerçevede 2003 yılı sonunda kişi başına düşen yeşil alan miktarının 7.05 metrekare olmasına karşın 2005 yılı sonu itibariyle bu oranın 9.45 metrekare olduğunu vurguladı. Avrupa'nın bir çok gelişmiş ülkesinde bu oranın 8-9 metrekare arasında değiştiğini kaydeden Başkan Ünver, Nevşehir'in bu alanda bir çok Avrupa ülkesini geride bıraktığını söyledi. Başkan Ünver, bu yıl sonuna kadar Nevşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ile Fen İşleri Müdürlüğü'nün ortak bir dizi çalışmalarıyla kent merkezindeki yeşil alan miktarına 110 bin metrekarelik bir ilave daha yapılarak, kişi başına düşen yeşil alan miktarı 10.5 oranına yükselteceklerini açıkladı.

muzo
29-06-2006, 14:21
PLAJA TERLİK YASAĞI GELDİ

ŞEHİR efsanelerine göre Kleopatra için Mısır'dan gemilerle getirtilen Gökova Körfezi'ndeki Kleopatra Plajı'nın kumları için özel koruma tedbirleri getirildi.
29 Haziran 2006 Perşembe 12:10



ŞEHİR efsanelerine göre Kleopatra için Mısır'dan gemilerle getirtilen Gökova Körfezi'ndeki Kleopatra Plajı'nın kumları için özel koruma tedbirleri getirildi. Birinci derecede arkeolojik SİT alanı içindeki adanın özel kumlarının dışarı çıkartılmasının engellenmesi için denize terlik ve ayakkabıyla girmek ada dışına da duş almadan çıkmak yasaklandı. Geçen yıl giriş ücretinin 3.5 YTL olduğu adaya bu yıl 10 YTL ücretle girilmesi tepkiyle karşılanırken, Pamukkale ve Ankara Üniversiteleri'nin yaptığı araştırmalar sonucu kumun oluşumunda Oolit ve Tiziolit tipi zengin karbonatların rol oynadığının belirlendiğini söyleyen Muğla Kültür ve Turizm Müdürü Erdem Uyanık, 'Dünyada bu kumlardan yalnız bir yerde daha, Kızıldeniz'de olduğunu söylüyorlar. Bir rivayete göre Mısır Kraliçesi'nin adaya gelerek denize girdiği söylenir' dedi.


(akşam)

muzo
29-06-2006, 14:22
AMASYA'DA DEPREM

Amasya'da bu sabah saatlerinde merkez üssü kent merkezi olan 3.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
29 Haziran 2006 Perşembe 13:00


DERYA YETİM
AMASYA - Amasya'da bu sabah saatlerinde merkez üssü kent merkezi olan 3.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nden alınan bilgilere göre, sabah saat 09.55 sularında şehir merkezinde 3.3 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Hafif şiddetindeki depremde can ve mal kaybı olmadı.