Srebrenitza kurbanları anılıyor
Avrupanın‚ 2. Dünya Savaşından bu yana tanık olduğu en kanlı katliamın acısı hala çok büyük. Katliamın 12nci yıldönümünde‚ toplu mezarlardan çıkarılan 465 kişiye ait kalıntılar‚ törenle Potoçarideki mezarlığa defnedilecek. Ayrıca‚ çeşitli anma törenleri düzenlenecek.
Boşnaklar‚ açılan her toplu mezarla birlikte‚ en azından kaybettikleri yakınlarından bir parça bulma umudunu taşıyor. Yıllardır soykırım suçundan aranan Bosnalı Sırp lider Radovan Karaciç ve Sırp komutan Ratko Mladiçin emriyle öldürülen 8 bin Bosnalı erkeğin büyük bir kısmının gömüldüğü yerler hala bilinmiyor.
1992-1995 yılları arasındaki Bosna Savaşında çoğu Bosnalı Müslüman yaklaşık 100 bin kişi hayatını kaybetmişti.
Srebrenitza‚ Saraybosnanın doğusunda‚ Sırbistan sınırında bir yerleşim birimi. Diğer Boşnakların yaşadığı bölgelerden uzaktaydı. Çevresinde Sırp köyleri‚ kasabaları vardı. Bu nedenle‚ yıllardır kuşatma altındaydı.
Ama Srebrenitzanın özel bir durumu vardı. Diğer bazı Boşnak kasabaları gibi‚ BM Barış Gücü tarafından Sırplara karşı korunuyordu. Srebrenitzalıları korumak için Hollandalı birlikler görevlendirildi.
Sırpların baskısı‚ BM Barış Gücünün zayıflığıyla birleşince‚ Srebrenitzanın boşaltılması kararlaştırıldı. Kasabadan kimlerin ayrılacağına da Sırplar karar veriyordu. Bosnadaki Sırp güçlerin komutanı General Ratko Mladiçin emriyle‚ tüm genç erkekler ailelerinden ayrıldı.
Kadınlar‚ çocuklar ve yaşlı erkeklerin Srebrenitzayı terk etmelerine izin verildi. Pek çok genç kız ve kadın da yine Sırplar tarafından alıkonuldu. Boşnakları korumakla görevli Hollandalı askerler olan biteni seyretti...
Srebrenitzalıların doldurulduğu otobüsler kasabadan ayrılıp‚ Bosnanın iç kesimlerine doğru yol alırken‚ Srebrenitzadan silah sesleri yankılanmaya başladı. Kasabada alıkonan Boşnak gençler kurşuna diziliyordu.
Tarih 11 Temmuz 1995ti. Yaklaşık 8 bin Boşnak‚ Birleşmiş Milletler barış gücü askerlerinin denetiminde olmasına rağmen‚ Srebrenitsada Sırp güçleri tarafından öldürüldü.
1995ten bu yana‚ yani 12 yıldır Srebrenitzada toplu mezarlar ortaya çıkarılıyor. Bugüne kadar 60tan fazla toplu mezar bulundu.
Srebrenitza çevresindeki ilk toplum mezarları ortaya çıkararak Pulitzer Ödülü kazanan ABDli gazeteci David Rohde‚ Son Oyun adlı kitabında‚ Uluslararası camia taraflı bir şekilde binlerce insanı silahsızlandırmış ve sonra da onları en azgın düşmanlarına teslim etmiştir. Srebrenica‚ uluslar arası camianın felaketin uzağında durduğu bir durum değildir. Bilakis‚ uluslar arası camianın eylemleri katilleri cesaretlendirmiş‚ onlara yardım etmiş ve işlerini kolaylaştırmıştır ... Srebrenicanın düşmesi gerçekte olması gereken bir durum değildi. Binlerce iskeletin Doğu Bosnada oraya buraya saçılmasına hiç gerek yoktu. Binlerce Müslüman Bosnalı çocuğun Sırplar tarafından boğazlanmış babalarının‚ dedelerinin‚ amcalarının ve kardeşlerinin hikayesi anlatılsa yeterdi"
Sırp generallerden Ratko Mladiçin‚ Srebrenitzadaki katliamdan önce bir kameraya konuşarak söylediği‚ "Bugün 11 Temmuz 1995 günü Sırp şehri Srebrenica´dayız. Büyük bir Sırp kutsal gününün öncesindeyiz. Bu şehri Sırp milletine armağan ediyoruz. Türklere karşı ayaklanmamızı hatırlayarak... Müslümanlardan rövanşı almanın zamanı geldi" sözleri hala akıllarda.
Katliamın 12. yıldönümünde Mladiç‚ hala soykırım ve savaş suçlarından dolayı Lahey´deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından tutuklama istemiyle aranıyor. Son olarak eski BM Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi Başsavcısı Carla Del Ponte‚ Mladiçin halen Sırbıstanda olduğunu açıkladı. yazacak bir şey bulamıyorum
avrupanın ortasındaki bu katliam insanlık ayıbır.
ne acıdırki önların korumakla görevli bm bağlı hollanda ordusuna mensup .....lerin katkılarıda vardır.günahsız insanları katliama uğrayanların çoğuda erkekti...hollandalı askerler günahsızları sırp katillerine teslim etmişerdir.yazıkları olsun diyorum..sırp kasaplarından farkınız varmı..unutmadık...unutmayacağız
sırp insan kasapları hala medeniyet denen avrupanın göbeğindeler..yazıklar olsun böyle medeniyete........................................ .................................................. ......................
sevgiler
Srebrenica Katliamına Yol VEREN (!)
Srebrenica Katliamına Yol VEREN (!)
Hollandalı Askerlerden Dehşetengiz Tanıklıklar
Steve van de Veer de bu askerlerden biri. Kamyonlarla teslim
ettikleri Boşnak sivilleri Sırpların nasıl katlettiğini şöyle
anlatıyor: "Arka kasası Boşnak asıllı Müslüman insanlarla dolu bir
kamyona bindik. Kasanın üstünü sıkıca oturttuk. Maksat bu masum
Boşnak insanların Sırplar tarafından görülmesini engellemekti.
Bağırmak ve ağlamaktan başka hiçbir şey yapamıyorlardı. Yolun
yarısında 40 yaşlarında bir adam kamyona atladı. "Her şey düzelecek"
dedim. Birazdan 12-60 yaşlan arası tüm erkeklerin kurşuna
dizileceğini bilmiyordu. Ve durdurulan kamyondan indirilen Boşnaklar
kurşuna dizildiler. Çok acı, çok acı unutamıyorum o anı." Van de
Veer, Hollanda'ya döndükten sonra olayın etkisinden kurtulamadığı
için karısı ve çocukları tarafından terk edilmiş. İş göremez raporu
ile ordudan emekli edilen Hollandalı asker, halen bir merkezde
psikolojik tedavi görüyor.
Manolo Serrano Yvan der Hoeven de olayın etkisinden hâlâ kurtulamayıp
tedavi gören askerlerden. Hoeven, katliamı ve nasıl seyirci
kaldıklarını şu cümlelerle aktarıyor: "Etrafta sadece koşuşan
kadınlar, çocuklar ve çaresiz insanlar vardı. Hepsi de bizden
güvenlik sözü almıştı. Ve biz onları savunamamıştık." Hoeven,
Hollanda'ya döndükten sonra yıllarca psikolojik tedavi görmesine
rağmen kendisine gelememiş. Hissettiği suçluluk duygusunu ise, "Ölmek
istiyordum. Masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bunu
gerçekleştiremediğim için utanıyorum." sözleriyle ifade ediyor.
Hollandalı asker hislerini hiç göndermediği bir mektupla Srebrenitsa
çocuklarına ifade etmeye de çalışmış: "... Umarım bizi affedersiniz ve
bize tüm sucu vermezsiniz. Umarım sizi düşündüğümde içimde oluşan
acıyı duyarsınız. Sizi seviyorum."
Yaralılarla dolu bir konvoyu Srebrenitsa'dan Tuzla kentine götüren
konvoyda yer alan Hollandalı asker Verner van der Dungen'in anlat-
tıklan da diğerleri kadar dehşet verici:" Konvoyda yaklaşık 45 ağır
yaralı vardı. Yol boyu Sırp askerlerinin katliamlarını ve
kalıntılarını görmek mümkündü. Sonunda Sırp askerleri yolumuzu kesip
bizi durdurdu. Kamyonun içinde bazı yaralıları çıkarıp yürümeye
zorladılar. Kamyonda kalanlara bakmak mümkün değildi."
Konvoyun geri döndürüldüğünü ifade eden Dungen, "Fakat gece şehre
girişimiz yasaklandı ve bir gece kamyonda sabahlamak zorunda kaldık.
Sabah kalktığımda manzara dehşetti. Ölen Boşnak erkek kamyonun
kasasını öyle sıkı tutmuştu ki eli oraya sanki yapışmıştı. Elini bir
şeylerle kırmak zorunda kaldım. Silah sesleri duyuyordum. Muhtemelen
Sırp askerleri Boşnak yaralıları kurşuna diziyordu. Aldırmadım ve
ailemi arayarak iyi olduğumu söyledim."
Asker Marco Koper de Boşnak mültecileri taşıyan bir araçta yedek
şoförlük yaparken tanık olduğu olayları şöyle anlatıyor: "İçi mülteci
erkek dolu bir otobüs daha geldi. Bunlar yakalanan erkekler olsa
gerekti. Otobüsün içindeki bir erkek çocuk terler içinde ve korku
doluydu. Parmağımı ona doğrultup "Kes artık!" dedim. Sonrasında
onlara neler olduğunu duymuştuk. Hepsi Sırplar tarafından
katledilmişti." Koper, kendilerinin barış gücü askeri olarak oraya
gönderilmelerinin yanlış olduğunu da vurguluyor.
Hollandalı diğer asker Leo van Engelen ise Boşnak mültecilerin
canlarını kurtarmak için sığındığı Potoçari'deki merkez üste Sırplara
teslim ettiği bir hemşirenin başına gelenleri hatırladıkça fenalık
geçirdiğini belirtiyor: "Başhemşire Sabrina adlı 22 yaşında bir
Boşnak Müslüman kadındı. Gitmesi gerekiyordu. Panikledi ve ne
yapacağını sordu. Onu sakinleştirdim ve boynunda takılı olan
kızılhaçın işaretini belirginleştirmesini söyledim. Çünkü Cenevre
Anlaşması'nda kızılhaçı boynunda taşıyan kişilere dokunulmayacağı
yazıyordu. Yanına bir hemşire daha aldı ve onları otobüse götürdüm.
Otobüsün etrafı silahlı Sırp askerleriyle doluydu. Ertesi sabah
kumandandan otobüsteki iki hemşirenin tecavüze uğradığını duydum. Çok
ağır gelmişti... Onları otobüse ben götürmüştüm. Sonraları
başhemşireyi arayıp, soruşturmama rağmen hakkında hiçbir bilgiye
ulaşamadım. Hâlâ aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyor, yumruklarımı
savuruyorum etrafa."
rebrenitsa'da o dönemde görev alanlar arasında Uğur Zengin adlı Türk
asıllı bir asker de bulunuyor. Uzun süre kapalı ortamlarda
duramadığını, kâbuslar gördüğünü belirten Zengin, Sırpların Boşnak
erkek ve kadınları ayırmaları sırasında ve son olaylar sırasında
çektiği fotoğraflarını çıkarttırmak için verdiği yerde yandığını
vurguluyor. Diğer askerler de Srebrenitsa'ya Sırpların gelmesi
sırasında çektikleri fotoğrafların banyo sırasında kaybolmasını
anlatıyor. Hollanda Savunma Bakanlığı, söz konusu filmlerin banyo
sırasında kaza sonucu yandığını bildirmişti. Kitapta, Srebrenitsa'da
yaşananlara şahit olan Hollandalı askerlerin 3'te 2'sinin, ordudaki
görevlerini bıraktığı da belirtiliyor.
alıntıdır,,