Epilepsi Hastalığı

Merkezi sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşan, duyu, hareket ve yaşamsal bütün fonksiyonlarımızı kontrol eden sistemdir. Beyin milyarlarca sinir hücresi, bunların uzantıları ve aradaki destek dokudan oluşur. Her sinir hücresi elektrik akımı üretir ve diğer hücrelere iletir. Beynin temel çalışma prensibi budur. Yani beyin elektriksel ileti ile çalışır. Hareket edebilmemizi, konuşmamızı, duygulanmamızı sağlayan bu elektrik akımıdır.

Elektrik akımında oluşan aşırı deşarj nedeniyle ortaya çıkan tabloya “nöbet” denir. Epilepsi tekrarlayan nöbet hastalığıdır. Epilepsi tanısı, tekrarlayan 3 nöbeti olan kişiye nöroloji uzmanı tarafından yapılan ayrıntılı araştırma sonrasında konabilir.


Epilepsi nöbetleri, beyinde ortaya çıkan elektrik deşarjı bölgesel kalırsa parsiyel (kısmi), tüm beyne yayılırsa generalize (yaygın) olarak karşımıza çıkar.



Dünya nüfusunun %1’inin epilepsi hastası olduğu ve Türkiye’de epileptik hasta sayısını yaklaşık 700.000 olduğu tahmin edilmektedir.



Epilepsi hastalarının yaklaşık %65’inde belirli bir neden saptanamamaktadır. Saptananlar arasında en sık karşılaşılan nedenler:

Kafa travmaları
Menenjit, ansefalit, kızamık gibi enfeksiyonlar
Yüksek ateş
Beyin tümörleri
Doğum travması
Bazı kalıtımsal hastalıklar
Anne karnında geçirilen enfeksiyonlar
Kurşun, karbonmonoksit benzeri zehirlenmesi
Beyin kan akımını etkileyen dolaşımsal hastalıklar
Nadiren bazı tiroid hastalıkları
Epilepsi tanısı konmuş bir hastada nöbetleri tetikleyen bazı durumlar vardır. Bunların başında ilaçların düzensiz kullanımı gelmektedir. Diğerleri uykusuzluk, yorgunluk, aşırı kafein, stres, düzensiz beslenme, kan şekerinin düşmesi, alkol, etkileşim yapabilecek ilaçlar, adet dönemleri, B6 vitamini eksikliği...


Bugünkü bilgilerimizle epilepsinin ilaç tedavisi ancak nöbetlerin kontrol alınması şeklinde gerçekleşmektedir. Tedavide kullanılan ilaçlara “antiepileptikler” ya da “antikonvülzanlar” denir. Bu ilaçlar nöbetleri durdurmak için üretilmişlerdir. Ayrıca cerrahi uygulamalar da bir diğer tedavi yöntemidir. Konvansiyonel yöntemlerle kesin tedavisi olamayan kronik hastalıklarda tamamlayıcı tıp yöntemlerini çok iyi değerlendirmek gerektiğini de vurguluyorum.