Bugün buraya yazıyoruz.
Printable View
Bugün buraya yazıyoruz.
Her bayram olduğu gibi, Kurban Bayramı öncesinde de çikolata satışları arttı. Ancak vatandaşların, fırsatçılara karşı dikkatli olması gerekiyor.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Çikolatalar bayramların değişmezleri arasında yerini buluyor ama, uzmanlar, her çikolatanın kaliteli olmadığının altını çiziyor ve vatandaşları ucuz çikolata konusunda da uyarıyor. Çikolata alırken, üzerlerindeki etiket ve ambalajlara dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, "Açıkta satılan çikolatalardan uzak durun" diyorlar. Peki kaliteli çikolata nasıl anlaşılır? Vatandaş çikolata alırken nelere dikkat etmeli? Çikolatayı almak kadar, saklamak da önemli. Ve son olarak yıllarını çikolata üretimine vermiş olan Nuran Uzun, tüketicileri çikolata alacakları yerlerin imalathanelerine bakmaları öneriyor.
Alıntı tgrthaber.com.tr
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Sadece bebeklik döneminde değil ergenliğe geçiş sırasında ve ergenlikte de çocukların boy, kilo, cinsel gelişim açısından düzenli doktor kontrollerinin yapılmasında fayda var. Basit gibi görünen bir boy kısalığı kronik hastalıkların habercisi olabilir!
İSTANBUL - Büyüme sağlığın en önemli belirtisi. Normal büyüyen bir çocuk; sağlıklı bir çocuk demek. Zaten bu nedenle bebeklik döneminde her ay düzenli olarak kontroller yapılıyor. Bebeğin boyu ve kilosu değerlendiriliyor. Düzenli ve yeterli beslenme, sadece ilk 3 yaşta değil çocukluktan ergenliğe geçiş döneminde de önem taşıyor.
Acıbadem Hastanesi Pediatrik Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz kızlarda 10 yaş, erkeklerde 12 yaşında başlayan ve ortalama 5 yıl süren ergenlik dönemiyle ilgili şunları söylüyor:
“Ergenlik dönemi, çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Daha önceki yıllarda gözlenmeyen kızlarda meme gelişiminin başlaması ve cinsel bölgede kıllanma, erkeklerde ise genital bölge gelişmesi ve cinsel bölgede kıllanma ile ergenlik başlar. Ergenlik dönemindeki cinsel ve fiziksel gelişme 18 yaşa kadar sürerse de, psikolojik gelişmeyi de içeren adölesan dönemi daha da uzun sürer. Ergenlik döneminde kızlarda 15-20 cm, erkeklerde ise 20-25 cm boy artışı olur. Vücutta hızlı bir kilo artışı gözlenir. Daha önce salgılanmayan **** hormonlarının salgılanması artar. Bu dönemde çocukların uzman hekim tarafından mutlaka takip edilmesi gerekir çünkü çocuğunuzun hayatının şekillendiği bu dönemde ortaya çıkan rahatsızlıklar, çocuğunuzda kalıcı hasarlara yol açabilir.”
Ergenlik Döneminde Bu Sorunlara Dikkat!
Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz görülebilen önemli sorunları şöyle sıralıyor:
* Boy kısalığı:
Boy kısalığı, ihmal edilmemesi gereken, kronik hastalıkların habercisi olabilen ve genellikle tedavisi mümkün olabilen bir durum. Erken ergenliğe giren ve ergenlik dönemi kısa süren çocuklarda boy kısalığı gözleniyor. Tiroid hormonu,büyüme hormonu ve **** hormonları boyun uzamasını etkiliyor. Çocuk, akranlarından kısa ise, yılda 5 cm’den az uzuyorsa dikkatli olmak gerekiyor. Anne ve babanın boyunun kısa olması, çocuğun da boyunun kısa olacağı anlamına gelmiyor.
* Cinsel gelişme yetersizliği:
Özellikle ergenliğe geç giren erkek çocuklarda rastlanılan ve boy kısalığı ile birlikte görülen bir durum. Cinsel gelişme ergenlik dönemindeki hormonların salgılanması ile ortaya çıkıyor. Cinsel gelişmede yetersizlik gözlenirse, vakit geçirmeden mutlaka müdahale edilmesi gerekiyor. Özellikle mikropenis ne kadar erken müdahale edilirse, tedavi şansı o kadar iyi olan bir durum.
* Guatr:
Ergenlik döneminde guatra sık rastlanıyor. Halsizlik ve yorgunluk en sık görülen belirtiler. Özellikle kız çocuklarında görülen bu durumun mutlaka tedavi edilmesinde fayda var.
* Anemi:
Ergenlik çağında, özellikle kız çocuklarında görülen bir hastalık olan anemi, halsizlik, yorgunluk, solukluk ve iştahsızlık gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
* Aşırı kıllanma:
Kız çocuklarında, hormon bozuklukları nedeniyle oluşabiliyor. Özellikle adet düzensizliği ile beraber görülüyorsa vakit geçirmeden tetkik yapılıp tedavi edilmesi gerekiyor.
* Fiziksel sorunlar:
Omurga eğrilikleri, bel ağrıları gibi ortopedik sorunlara ergenlik döneminde sıkça rastlanıyor.
* Obezite :
Obezite hangi yaşta görülürse görülsün mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durum. Obez çocukların, özellikle ergenlikten sonra kilo vermeleri çok zor. Kalp hastalıkları,yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri obezite ile doğrudan ilişkili hastalıklar arasında yer alıyor. Gerekli hormon çalışmaları yapıldıktan sonra tedavi yapılıyor.
* Adet düzensizlikleri:
Adet düzensizlikleri ve ağrılı adetler, ergenlik çağındaki kız çocuklarda sık rastlanıyor.
* Erkeklerde meme büyümesi:
Ergenlik çağındaki çocuklarda görülüyor. Hormonal bir bozukluk olup olmadığının belirlenmesi gerekiyor.
* İnsüline Bağımlı Diyabet:
Çocukluk çağı diyabetinin en sık rastlanıldığı yaşlar okula başlama yaşları olan 6-7 yaşlar ve ergenlikteki en hızlı boy artımının olduğu 13-14 yaşlarıdır. Çok su içme, çok idrara çıkma,zayıflama gibi belirtiler ile hastalık ortaya çıkıyor.
* Kemik sağlığı:
Vücuttaki kemik kitlesi en fazla ergenlik döneminde kazanılıyor. Genetik yatkınlık, beslenme, hormonlar ve egzersizler kemik kitle oluşumunu etkiler. İleri yaşlarda görülen osteoporozun temelleri çocukluk ve özellikle ergenlik yaşlarında atılıyor.
Alıntı ntvmsnbc.com
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Tavuk eti hazırlarken eldiven kullanın...Elleri sabunlu su ile yıkayın
Erciyes Üniversitesi Hastaneler Başhekimi ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Doğanay, bazı kurallara uymak şartıyla tavuk etinin tüketilebileceğini bildirdi.
Prof. Dr. Mehmet Doğanay, iyice pişirilmeden tavuk etlerinin yenmemesi gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Doğanay, "Tavuk etleri hazırlanırken eldiven kullanılmalıdır. Hazırlandıktan sonra, eller mutlak suretle sabunlu su ile temizlenmelidir. Hazırlandığı tezgahlar deterjanlı sıcak su ile yıkanmalıdır." önerisinde bulundu.
Mehmet Doğanay, yumurtanın ise rahatlıkla yenilebileceğini, ancak mutlak suretle 7 dakikanın üzerinde kaynatılması gerektiğini belirtti.
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatma Sırmatel de kuş gribinin, hasta kanatlı hayvanların kesilmesi veya çiğ yumurta tüketimiyle insanlara da bulaşabileceğini bildirdi.
Prof. Dr. Sırmatel, bu yüzden tüketilen yumurta ve kanatlı hayvan etinin hijyenik olmasına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Alıntı trt.net.tr
Grip insandan insana geçmiyor
'Kuş gribi'' nedeniyle 3 çocuğu kaybettiklerini açıklayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ virüsün insandan insana geçmediğini duyurdu.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''kuş gribi'' konusunda İngiltere'deki Dünya Sağlık Örgütü'nün referans laboratuarına gönderdikleri örneklerin sonuçlarını aldıklarını belirterek, ''Bunlar bizdeki sonuçları doğruluyor. Müspet sonuçlar. Ancak insandan insana bulaşma ile ilgili herhangi bir kuşku şu anda yok'' dedi.
Akdağ, Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, 3 çocuğun kaybedilmiş olmasından üzüntü duyduklarını belirterek, ''Ama bir taraftan memnun olduğumuz bir husus var: Van'da hastanede bulunan hastalarımızın içinde, bize verilen bilgiye göre, durumu kritik olan veya ağırlaşan vaka şu anda yok'' diye konuştu.
''Şüpheli, muhtemel, kuvvetle muhtemel vakalar ile teyit edilen laboratuar vakaları'' olduğunu ifade eden Akdağ, bugün bütün bunların Van'da değerlendirileceğini söyledi. Doğubeyazıt'tan, Van'dan gelen hastalar dışında kuvvetle muhtemel veya teyit edilen vaka bulunmadığını belirten Akdağ, bazı şehirlerden hayvan vakaları ile ilgili bildirimler ve şüpheli insan vakalarının olduğunu kaydederek, ''Ancak diğer şehirlerimizde şu ana kadar insanımıza bulaşmış bir kuş gribi vakası tespit etmiş değiliz'' dedi.
Akdağ, Ankara'nın Nallıhan ilçesinde ölen ördeklerde de kuş gribine rastlandığını belirterek, Ankara'da bu ördeklerle temas eden ya da tedaviye alınan hasta olup olmadığının sorulması üzerine, şunları söyledi: ''Hayır. Şu anda bahsettiğim, yani Van'a gelen hastalar dışında muhtemel veya kuvvetle muhtemel vaka Türkiye'de yok. Şüpheli vakalar var. Mesela dün gece Yalova'dan İstanbul'a sevk edilen bazı vakalar oldu, Iğdır'dan oraya gönderildiği ifade edilen. Tabiatiyle insana bulaşan bir hastalık söz konusu olduğu için ve hayatını kaybeden vatandaşlarımız da bulunduğu için ciddi bir hassasiyet oluştu, hem kamuoyumuzda, hem hekimlerimizde, sağlık görevlilerimizde. Bunu tabii karşılıyoruz. Bu hassasiyetten dolayı şüpheli vakalar gelmeye devam edecektir. Biz de meseleyi ciddiyetle, hassasiyetle takip edeceğiz.''
Akdağ, ''Dünya Sağlık Örgütü'nün İngiltere'deki laboratuarlarında Koçyiğit kardeşlerden alınan numunelerin test edileceği, insandan insana buluşma durumunun olup olmayacağının öğrenileceği ifade ediliyor. Sonuçların Sağlık Bakanlığı'na bildirileceği yönünde haberler var. Sonuçlar ne zaman ulaşır'' şeklindeki soruya ise ''Dünya Sağlık Örgütü'nün İngiltere'deki referans laboratuarına gönderdiğimiz örneklerin sonuçlarını aldık. Bunlar bizdeki sonuçları doğruluyor. Müspet sonuçlar. Ancak insandan insana bulaşma ile ilgili herhangi bir kuşku şu anda yok'' yanıtını verdi.
Sağlık Bakanlığı, ölümcül SSPE hastalığını erken dönemde yakalayabilmek için Tıp Fakülteleri'ne takip programı başlatmaları izni verdi.
Kızamık, aşısı 1998 yılından bu yana çift doz olarak uygulanıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde ise Türkiye'den 4 yıl önce bu uygulamaya geçildi.
Amaç, kızamığın ve nadir de olsa buna bağlı gelişen SSPE hastalığının önüne geçebilmek. SSPE, genellikle kızamık geçirdikten sonraki 2 ila 10 yıl içinde ortaya çıkıyor.
Bir başka deyişle , 1998'de çift doz aşıya geçen Türkiye'nin özellikle 2008'e kadar SSPE riskini yakından izlemesi gerekiyor. Çünkü, kesin tedavisi olmayan SSPE'nin erken tanısı çok önemli.
İşte, Sağlık Bakanlığı bu yüzden son 2 yılda kızamık geçirenleri takip etmek isteyen Tıp Fakülteleri'ne izin verdi. Aileler izin verirse, kızamık olanlar 7 yıl boyunca takip edilecek.
İyotlu tuz kullanımının yetersiz olması nedeniyle, Türkiye'de 6-12 yaş arası çocukların yüzde 31.8'inde guatr hastalığı görüldüğü bildirildi.
Ankara Üniversitesi (A.Ü) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Erdoğan, 6-12 yaş arası çocukların yüzde 31.8'inde görülen guatr hastalığının nedeni olan iyot eksikliği hakkında bilgi verdi.
Erdoğan, Türkiye'nin hiçbir bölgesinde yeterli miktarda iyot kullanılmadığını, guatr hastalığının engellenebilmesi için iyotlu tuz tüketilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Erdoğan, iyot eksikliğinde guatr hastalığının yanı sıra zeka geriliği, gelişim bozukluğu, düşük ve ölü doğumların ortaya çıkabileceğini kaydetti.
Sağlık Bakanlığı işbirliğinde 5 yıl önce Türkiye'deki iyot durumunu araştırdıklarını, Türkiye'de çoğu bölgede ciddi ve orta derecede iyot eksikliği olduğunun saptandığını anlatan Erdoğan, Batı bölgelerinde hafif, İç Anadolu ve Doğu bölgelere doğru gidildikçe artan bir iyot eksikliği tablosuyla karşılaştıklarını bildirdi. Erdoğan, İç Anadolu ve İç Anadolu'nun batılarındaki illerde belirgin iyot eksikliği saptadıklarını, bu sonuçlar üzerine halka iyot ulaştırma programını daha da geliştirerek tüm sofra tuzlarının iyotlanmasına karar verildiğini belirtti.
Murat Erdoğan, bu araştırmanın ardından, eskiden iyot durumuna bakılan bölgelerde iyot kullanımına tekrar baktıklarını ve Ankara, Kastamonu, Bayburt ve Trabzon gibi illerde iyot kullanımında anlamlı iyileşmeler varken bazı bölgelerde bir değişiklik olmadığını söyledi.
Erdoğan, Erzurum, Çorum, Diyarbakır, Van ve Malatya gibi illerde eskisine göre daha kötü durumla karşılaştıklarını anlattı.
İSTANBUL YETERLİ, ANTALYA YETERSİZ
Sağlık Bakanlığı ile ortaklaşa geçen yıl yaptıkları bir başka çalışmayla da daha önce iyot durumu bilinmeyen İstanbul, İzmir, Antalya'nın da aralarında bulunduğu 10 yeni ilde iyot durumunu araştırdıklarını bildiren Erdoğan, İstanbul'da iyot durumunun yeterli çıktığını, ancak Antalya'da orta derecede iyot eksikliği saptandığını ifade etti.
Bitlis, Kahramanmaraş illerinde ise ciddi derecede iyot eksikliği bulunduğunu söyleyen Erdoğan, ''5 yıl içinde ülke genelinde bir iyileşme var, ancak yeterli değil. Ulusal değerlerimiz hala 'hafif-orta' iyot eksikliğini yansıtıyor. Bazı bölgelerde eksiklik ciddi devam ediyor. Rakamlar şehir merkezlerinden alındı, köylere baksak çok daha derin iyot eksikliği bulunabilecek belki'' diye konuştu.
''İYOTSUZ TUZ ECZANELERDE SATILACAK''
İyotlu tuz kullanımının yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, Sağlık Bakanlığı'nın, iyotsuz tuzun yalnızca eczanelerde satılmasıyla ilgili çalışma yürüttüğünü de bildirdi. Erdoğan, Türkiye'de toprakta iyot olmadığı için, tuz dışında doğal yollarla iyot alımının mümkün olamayacağını, ancak multivitamin preparatlarıyla iyot alımının sağlanabileceğini ifade etti. Tuz alırken özellikle iyotlu olmasına özen gösterilmesini isteyen Erdoğan, tuz içindeki iyotun korunması için karton kutularda, ışık geçirmeyen ambalajdaki tuzların tercih edilmesini, tuzun güneş almayan bir yerde ve orijinal paketinde saklanmasını önerdi. Özellikle yemek pişirilirken, tuzun, yemeği ateşten çekmeden hemen önce atılması gerektiğini belirten Erdoğan, kaynama anında tuzun içindeki iyodun yok olacağını bildirdi.
Son 3 yıldır ABD ve Japonya’daki önemli kanser enstitülerinde hizmet veren uzay bıçağı teknolojisinden, artık Türk hastalar da yararlanıyor.
Cyber knife ya da Türkçe adıyla uzay bıçağı, vücuttaki tümörleri cerrahi yöntem kadar kesin bir sınırla ortadan kaldırırken, normal dokuların zarar görmesini de önleyen bir teknoloji.
Dünyada 70 merkezde bulunan uzay bıçağı ile beyin, omurilik, gırtlak, akciğer, karaciğer, pankreas, böbrek ve prostat gibi kanserlere yan etkisiz ışın tedavisi verilebiliyor.
Uzay bıçağı ile kanser tedavisi, klasik radyoterapiyle kıyaslandığında önemli üstünlüklere sahip.
Uzay bıçağı ile kanserli bölgenin ışınlanma süresi 45 dakika ile bir buçuk saat arasında değişiyor.
Radyo-cerrahinin en gelişmiş yöntemi olarak nitelendiren uzay bıçağı sayesinde hastalar tedaviden hemen sonra günlük yaşamlarına dönebiliyor.
Günümüzün korkulu rüyası haline gelen kuş gribi bu nedenle özellikle çocuklar, kronik hastalığı olanlar ve yaşlılara mutlaka "grip aşısı" yapılması gerektiği bildirildi.
Vücudu dirençsiz kişilere "kuş gribi" enfeksiyonunun daha çabuk bulaştığı, bu nedenle özellikle çocuklar, kronik hastalığı olanlar ve yaşlılara mutlaka "grip aşısı" yapılması gerektiği bildirildi.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Pediatrik Enfeksiyon Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Necmi Aksaray, grip ile kuş gribi hastalığının belirtilerinin birbirine benzer olduğunu belirtti.
Kuş gribinde ateşin daha fazla yükseldiğini, enfeksiyonun akciğerlere daha hızlı ilerlediğini vurgulayan Aksaray, "Vücudu dirençsiz kişilere hastalık daha hızlı bulaşabiliyor. Bu nedenle özellikle çocuklar, kronik hastalığı olanlar ve yaşlılarda grip aşısı ihmal edilmemeli" dedi.
Aksaray, grip aşısının içeriğinin her yıl Dünya Sağlık Örgütü'nce en fazla hangi tür virüse rastlanıyorsa ona göre belirlendiğini ifade ederek, "Şu anda piyasada olan grip aşılarında kuş gribini engelleyecek herhangi bir koruyucu olduğunu söyleyemeyiz, ancak vücudun direncinin artması hastalığın bulaşmasını önlemede en önemli etken olduğu düşünüldüğünde, aşıyı kesinlikle öneriyoruz" diye konuştu
Sağlık otoritelerinden "Tarım Bakanlığı izni bulunmayan tesislerden, açık pazar gibi ortamlardan ve kökeni şüpheli açık ürünlerden satın alınmamalıdır" uyarısı geldi.
Veteriner Gıda Hijyenistleri Derneği (VGHD) Başkanı Veteriner Hekim Can Demir, "Üretim ve satış noktasında veteriner hekim kontrolü olmayan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı izni bulunmayan tesislerden, açık pazar gibi ortamlardan ve kökeni şüpheli açık ürünlerden satın alınmamalıdır" dedi.
Kuş gribinin bugüne kadar dünyada 140 insana bulaştığını, bunlardan 2'si Türkiye'de olmak 62 kişinin durumunun ölümle sonuçlandığını, Kuş Gribi'ne yakalananların çoğunluğunun Uzak Doğu ülkelerinde açık tavuk besisi (kırsal tavukçuluk) ve satışını yapan insanlar ile hastalıklı hayvanlara direk temas eden kişilerde görüldüğünü açıklayan Demir, hastalığın çıktığı bütün ülkelerde veteriner hekim kontrolünde üretim yapan ve çiftlikten sofraya gıda güvenliği esaslarını yerine getiren, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı muadili devletin resmi denetiminden izin belgeli entegre kanatlı ve kanatlır eti ürünleri tesislerinde üretilen gıda tüketimiyle hastalığın bulaşmadığını söyledi.
Demir, "Tüketicilerimiz, ülkemizde üretilen Kanatlı ve Kanatlı Eti Ürünlerini (yumurta dahil) tüketebilmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan üretim izinli, veteriner hekim kontrolünde üretilen, ambalajlı ve etiket bilgilerine uygun olarak rafa konulan ürünleri satın alması, satın alırken üretim ve son kullanma tarihi ile saklama koşullarını kontrol etmesi gerekmektedir. Kesinlikle üretim ve satış noktasında veteriner hekim kontrolü olmayan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı izni bulunmayan tesislerden, açık pazar gibi ortamlardan ve kökeni şüpheli açık ürünlerden satın almamaları gerekmektedir" dedi.
Tüketim amacıyla canlı satış yapan kanatlı pazarlarından alışveriş yapılmaması gerektiğini ifade eden Can Demir, şüpheli hayvanların tüy ve dışkılarına temas edilmemesi gerektiğini söyledi.
Demir, "Tüketicilerimiz, alışveriş yaptığı marketlerde, gıda güvenliği yönünden seçici olmalı, genel hijyen kurallarına uymayan marketleri alışverişlerinde tercih etmemeli ve tüketici müfettişi edasıyla marketlerin hijyeni ve kanatlı ürünlerin izlenebilirlilik anlamında menşei sorgulamalıdır. Kanatlıların vitrin görüntüsünde normalin dışında koyulaşma, kötü koku ve kanama belirtileri gözlemleniyorsa, satın alma yapılmamalı ve bu satıcıların durumu yetkili mercilere bildirilmelidir. Kanatlı ürünler satın alındığında aynı gün tüketilmeyecek ise özel gıda poşetlerinde diğer gıdalarla direk temas etmeyecek şekilde muhafaza edilmesine dikkat edilmeli, yumurta alımında ise üzeri dışkılı ve kirli görünümdekiler satın alınmamalı ve buzdolabında muhafaza edilmelidir. Her ne kadar gıda olarak tüketilmesinden dolayı insanlara hastalık bulaşmadığı bilinse de kuş gribi virüsünün gıda da olması ihtimali düşünüldüğünde, yumurta dahil kanatlı ürünlerinin 600C'de yarım saat veya 720C'de 15 dakikalık iyi pişirme sonucunda insan sağlığı yönünden herhangi bir risk bulunmamaktadır" diye konuştu.
Can Demir, şunları söyledi:
"Toplu tüketim yerleri kanatlı ve kanatlı eti ürünleri sipariş ettiklerinde, ürünlerin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı izinli tesislerden tedarik edildiğini ve ürünün taşınması dahil gıda güvenliği şartlarını yerine getirdiğine dair imal tarihi ve parti-seri no bazında üreticinin sorumlu veteriner hekimden onaylı güvence belgesi istenmelidir. Kanatlı ve kanatlı eti ürünlerinde, gıda laboratuvar analizi metodu anlamında analizinin pratik uygulaması bulunmamaktadır. Maalesef, 1983 yılından bugüne kadar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinden veteriner teşkilatlarının kaldırılması sonucunda oluşturulan yeni teşkilat yapısının yetersizliğinin, hayvanlardan insanlara geçen diğer hastalıklarda olduğu gibi kuş gribinde de gelişmiş ülkelerdeki uygulamaların seviyesine gelinememiştir. Acil çözüm olarak mutlaka Avrupa Birliği normlarına uygun, Tarım Bakanlığı bünyesinde Veteriner İşleri ve Gıda Güvenliği Genel Müdürlüğü ve Taşra teşkilatı kurulmalıdır".