Bugün buraya...
Printable View
Bugün buraya...
Sağlık Bakanlığı bünyesinde görevli, muayenehane sahibi 11 bin uzman hekimden yüzde 21'inin muayenehanesini gönüllü olarak kapattığı bildirildi.
Sağlık Bakanlığı yetkililerinden aldığı bilgiye göre, “yapılan işe karşı ek ödeme” anlamına gelen performans uygulaması, sağlık sektöründe hizmet ve verimliliği artıran teşvik aracı olarak 2005 yılından itibaren uygulanıyor.
Uygulamanın, hekimlerin kamuda verimli çalışmasını teşvik ettiğini ifade eden yetkililer, 2004 yılında Sağlık Bakanlığı'nda çalışan 15 bin uzman hekimden muayenehanesi olan 11 bin hekimin 2 bin 300'ünün muayenehanelerini kendi istekleriyle kapattığını kaydettiler.
“MUAYENE EDİLEN KİŞİ SAYISI ARTTI”
Yetkililer, her hekime bir muayene odası tahsis edilmesi ve performansa dayalı katkı payı ödeme sisteminden sonra, sağlık ocaklarında ve hastanelerde muayene edilen kişi sayısının büyük oranda artış gösterdiğine işaret ettiler.
2002'de sağlık ocaklarında 55 milyon 855 bin kişinin muayene edildiğini belirten yetkililer, performans uygulamasından sonra, 2005 sonunda bu rakamın yaklaşık 2 katına çıkarak 105 milyona ulaştığını bildirdiler.
2003 yılında 6 bin 200 olan muayene oda sayısının da Aralık 2005'te 15 bine yükseldiğini kaydeden yetkililere göre, Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde 2003'te 68 milyon 958 bin olan muayene sayısı 2005 sonunda 150 milyona yükseldi. Performansa dayalı katkı payı ödeme sistemi ve aktif muayene oda sayılarının artırılması ile muayene edilen kişi sayısı yükselirken, hekim başına düşen hasta sayısı ise azaldı.
PERFORMANS UYGULAMASI İLE NELER OLDU
Performans uygulaması ile düzenli bir rapor sisteminin de oluştuğunu ifade eden yetkililer, uygulama sonrasındaki gelişmeleri şöyle sıraladılar: “Hastanelerin yüzde 96'sında otomasyona geçildi, kayıt dışı işlemler ve kaçaklar azaldı, bekleme süreleri önemli ölçüde azaldı, bir üst kuruma sevk oranları makul seviyelere indi, sağlık işletmelerinin gelir-gider dengeleri daha dikkatli takip edilir hale geldi ve “bıçak parası” diye bilinen kayıt dışı kazançla mücadele kolaylaştı.”
Alıntı hurriyet.com.tr
Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı, şüpheli kuş gribi vakalarını taşıyan ambulansta görev yapan sağlık personeline yönelik bir genelge yayınladı.
- Buna göre kuş gribi vakaları için ayrı ambulans kullanılacak, ambulansta görevli ekip özel giysi giyecek ve hasta nakledildikten sonra araç temizlenecek.
Sağlık Bakanlığı’nın genelgesinde şu uyarılara yer verildi:
* Kuş gribi vakaları bu iş için ayrılmış ambulanslarla nakledilmeli.
* Nakilde görev alan ekipler tam donanımlı biyolojik risklerden korumalı giysi, gözlük, maske, çizme ya da galoş giymeli.
* Nakil yapılan vakaların nakil süresince sağlam kişilerle temasları kesilmeli, hasta yakınları ambulansa alınmamalı.
* Hastayı nakleden ekip başka hiçbir şeyle temas etmeden dezenfeksiyon yapılabilen bir merkeze gitmeli. Burada personel giysilerinin tıbbi atık olarak yakılmak suretiyle imhası sağlanmalı.
* Vakalar nakledildikten sonra ambulansların içi ve dışı, antiviral dezenfektanlarla temizlenmeli.
* Bu araçlarla başka bir hasta ya da yaralı nakledilmemeli.
Alıntı ntvmsnbc.com
Menenjitte yeni semptomlar
Öldürüü menenjitte kan zehirlenmesine benzeyen, bacaklarda ağrı, el ve ayakta soğuma ve cilt renginde değişiklik gibi semptomları bulunduğunu ortaya çıktı.
İngiltere'deki Oxford Üniversitesi kamu sağlığı birimi tarafından yapılan araştırmalar, öldürücü menenjit hastalığının bilinenlerden daha erken ortaya çıkan ve kan zehirlenmesine benzeyen, bacaklarda ağrı, el ve ayakta soğuma ve cilt renginde değişiklik gibi semptomları bulunduğunu ortaya koydu.
Hızlı ilerlemesi ve öldürücü olabilmesi nedeniyle anne-babaların en korktuğu hastalıkların başında gelen menenjitin bugüne kadar bilinen deride kızarıklık, ensede sertleşme gibi semptomlarının hastalığın başlamasından 13 ile 22 saat sonra ortaya çıkabildiğine dikkat çeken İngiliz bilimadamları, "Bu aşamaya gelindiğinde hasta zaten artık hastanelik duruma da gelmiş oluyor. Yapılan müdahaleler, gecikildiği için sonuçsuz kalabiliyor" dedi.
Oxford Üniversitesi bilimadamlarından Matthew Thompson, uzun süren araştırmalar sonucunda baş ağrısı, deride kızarıklık, ışığa karşı duyarlık, bilincin zaman zaman kaybedilmesi, ensede sertleşme gibi klasik semptomların çok öncesinde, hastalığın bünyeye girmesinden sonraki 8. saatten itibaren ortaya çıkan yeni semptomları menenjitli 448 çocuk üzerinde yapılan araştırmalar sonucu belirlediklerini açıkladı.
Bu çocukların anne-babalarıyla yapılan görüşmelerde, bütün bu çocukların ortak özelliğinin hastalıklarının ilk 8 saatinde kan zehirlenmesine benzeyen belirtiler gösterdiği sonucunu elde ettiklerini belirten Thompson, "Bunlardan da daha erken, 4-6 saat arasında ortaya çıkan ateş, iştah kaybı, kusma gibi semptomlar da var, ama bunlar birçok diğer hastalıkta da görüldüğü için bu semptomlarla sonuca varmak zor" diye konuştu.
Ağız alerjisini dikkate alın
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Sağlık uzmanları ağız alerjisine elma, havuç, patates, domates, salatalık, kavun, karpuz, muz, armut ve şeftali gibi sebze ve meyvelerin neden olduğunu söyledi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, nadir görülen bir alerji türü olan ağız alerjisine elma, havuç, patates, domates, salatalık, kavun, karpuz, muz, armut ve şeftali gibi sebze ve meyvelerin neden olduğunu söyledi.
Küçükusta,ağız allerjisinin son yıllarda giderek daha fazla görülmeye başlanadığını belirterek, "Ağız alerjisi, bazı sebze ve meyvelerin yenmesinden sonra ağız ve boğazı ilgilendiren belirtilerle başlar. Önce, dudak, dil ve yanak mukozasında sızlama ve kaşınma olur. Hastaların yüzde 50'sinde dudaklar şişer. Birçok hastada boğazda da kaşıntı, yanma ve sertlik hissi vardır. Bazen yüzde kızarma, yanak mukozasında kabarcıklar da görülebilir" dedi.
Belirtilerin meyve veya sebze yendikten 5 dakika sonra görülmeye başladığını anlatan Küçükusta, ağız alerjisinin besin alerjisi olanların yaklaşık yüzde 85'inde, polen alerjisi olanların ise yüzde 6'sında görüldüğünü kaydetti.
Ağız alerjisinin sadece polen mevsimi görülebileceği gibi çoğu hastada tüm yıl boyunca da var olduğunu dile getiren Küçükusta, ağız alerjisi olanların yüzde 80'e yakınında astım veya alerjik nezle bulunduğunu, bunların da hemen hemen tamamına yakınında polen alerjisi olduğunu söyledi.
Küçükusta, ağız alerjisinin kesin tanısı için şüpheli besin ile test yapılması gerektiğini ifade ederek, bu rahatsızlığın kesin bir tedavisi bulunmadığını, belirtilere neden olan sebze veya meyvenin yenmemesini önerdi.
Son yüzyılda, ilk olarak maymundan geçtiği bildirilen AIDS ile mücadelesini sürdüren insanoğlu, hayvanlardan geçen deli dana, ebola ve SARS’tan sonra şimdi de kuş gribi tehdidi altında bulunuyor.
ANTALYA - Hayvanlardan insanlara yaklaşık 250 hastalık geçiyor, bunlardan 50’si Türkiye’de de görülüyor.
Varolduklarından bu yana verdikleri güven duygusu ve sadakatleriyle dost olan, etlerinden sağlanan proteinle özellikle çocukların gelişiminde büyük rol oynayan hayvanlar, son yıllarda gündeme sıkça insanlara da bulaşan hastalıklarla gündeme gelmeye başladı. Hayvanlar hastalıklar nedeniyle telef olurken, onlardan bulaşan hastalıklar nedeniyle de insanlar risk altında bulunuyor.
İnsanoğlu son yüzyılda ilk olarak maymundan geçtiği bildirilen AIDS virüsü ile mücadeleye başladı. Bunun ardından, kan, ter ve salya gibi vücut sıvılarıyla bulaşan Ebola virüsü de insanları tehdit altınaaldı. Henüz kesin tedavisi bulunmayan bu hastalıkların ardından sığırdan insana bulaşan formuyla gündeme gelen deli dana hastalığı gündeme geldi. Bugüne kadar dünyada 99 kişinin ölümüne neden olan delidana hastalığı nedeniyle bilim adamları çözüm arayışlarına girdi.
İnsanları tehdit eden bir diğer hastalık ise SARS oldu. Korona virüsünün mutasyona uğrayarak hayvanlardan insanlara sıçrayarak yol açtığı düşünülen SARS’ın ardından, son günlerde özellikle ülkemizde insan sağlığını tehdit eden kuş gribi, insanlara dostlarından geçen hastalıklar arasında ön sırada yer almaya başladı.
Keneler vasıtasıyla insana geçen “Kırım Kongo Kanamalı Ateş” hastalığı da ölüm riski taşıyan bir diğer hastalık... Bu hastalık nedeniyle Tokat’ta 2002 yılında takip edilen 60 şüpheli vakadan 3’ü, 2003 yılında 80 şüpheli vakadan 4’ü, 2004 yılında 190 şüpheli vakadan 5’i hayatını kaybetti. Hastalık geçen yıl da 7 kişinin ölümüne neden oldu.
VETERİNER HEKİMLERİ ODA BAŞKANI
Antalya Veteriner Hekimleri Oda Başkanı Muammer Saygılı, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre hayvanlardan insanlara bulaşan yaklaşık 250 hastalık bulunduğunu, bunların 50’sinin Türkiye’de de görüldüğünü söyledi.
HAYVANLARDAN BULAŞAN HASTALIKLAR
Türkiye’de de rastlanan ve hayvanlardan insanlara bulaşan bazı hastalıklar ile etkileri şunlar:
* Anthrax (Şarbon) Bacillus anthracis: Sıcak kanlı hayvanların bulaştırdığı hastalığı insanlar derilerinden, solunum yolu veya yiyecekler vasıtasıyla alabiliyor. Hastalık insanda akciğerlerde ödem,deride püstül, iç organlarda kanama, aşırı bitkinliğe neden oluyor.
* Brucellosis (Yavru atma): Hasta olan sığır, koyun, keçi gibi hayvanların sütleri, diğer atık ve salgılarına doğrudan temas yoluyla bulaşan hastalık, insanda dalgalı ateş, terleme, halsizlik ve kas ağrıları ile seyreder. Hastalık, erkeklerde kısırlık, kadınlarda düşüğe neden olabilir.
* Clostridial Disiase (Tetanoz): Memeliler, kuş ve balıktan insana bulaşan hastalığın insanlar için en büyük tehlikesi yara enfeksiyonu. Bakteri, gıdalar üzerinde ürediği zaman gıda zehirlenmesine yol açıyor.
* Leptospirosis (Sarılık, Yavru Atma): Evcil ve vahşi hayvanlardan enfekte olmuş hayvanların idrarı, kontamine olmuş toprak ya da suyla geçen bulaşıcı hastalık, insanlarda deri ve mukozalarda yaygın ülser ve ateşle seyrediyor.
* Listeriosis: İnsanda deri ve mukozalarda yaygın ülser ve ateşle seyreden bulaşıcı hastalık.
* Lyme Disease: Geyik, köpek ve fareden kene ısırığı ile geçiyor.
* Psittacosis (Papağan Hastalığı): Muhabbet kuşu, güvercin, papağan,hindi, ördek ve kazların dışkısından yayılan tozların solunmasıyla insana bulaşan hastalık deri ve mukozalarda yaygın ülser ve ateşle seyrediyor. Hastalık bulaşıcı.
* Salmonellosis: Kanatlı, domuz, sığır, at, köpek, kedi, vahşi hayvanlar ve kuşların dışkısıyla kontamine olmuş pişmemiş gıdaların sindirimi ile bulaşan hastalık insanda deri ve mukozalarda yaygın ülser ve ateşle seyrediyor ve bulaşıcı.
* Tetanoz (Kazıklı Humma): Ot yiyenlerin dışkısıyla kontamine olmuş topraktan, etkenin yaraya bulaşmasıyla insana geçen hastalık insanda deri ve mukozalarda yaygın ülser ve ateşle seyrediyor. Hastalık bulaşıcı.
* Tuberkuloz (Verem): İnsanda deri ve mukozalarda yaygın ülser ve ateşle seyreden bulaşıcı hastalık sığır ve maymunlardan sindirim ve solunum yoluyla geçiyor.
* Infectious hepatitis A-virus: Maymunlardan direkt temas yoluyla insana geçen hastalık, karaciğer ve dalakta büyüme, kaslarda ağrı, bitkinlik, ateş ve sarılığa yol açıyor.
* İnfluenza (Grip): Domuz, fare, köpek ve kuşlardan direkt temasla insana geçen hastalık, halsizlik, ateş, öksürük, nezle ve başağrısına neden olur. Salgın şeklinde seyredebilir.
* Rabies (Kuduz): Beyinde öldürücü tahribat yapan akut hastalık etçiller ve yarasalardan hasta hayvanın ısırmasıyla ve solunum yoluylabulaşıyor.
* Toxoplasmosis: Kedilerin dışkılarında bulunan parazit yumurtalarından bulaşan hastalık kadınlarda erken doğuma neden olabiliyor.
Alıntı ntvmsnbc.com
İngiltere’de yapılan araştırmalar, sebzeye dayalı beslenmenin yüksek tansiyonu önlediğini ortaya koydu.
LONDRA - Londra’daki Imperial College tarafından yapılan araştırma sırasında 40-59 yaş grubundaki 4680 kişinin beslenme alışkanlıkları ile tansiyonları arasındaki ilişki izlendi. Sebze yiyenlerde yüksek tansiyon sorununun daha az görüldüğüne dikkat çeken uzmanlar, buna neyin yol açtığının ise bilinmediğini kaydetti.
Bilimadamları kesin olmamakla birlikte bu durumda sebzelerde bulunan amino asitler ya da magnezyum gibi maddelerin etkili olabileceğine işaret ederken, “Ancak bunun tersi, yani et yemenin yüksek tansiyonla ilişkisi bulunduğu, yüksek tansiyona yol açtığına dair elimizde bir delil yok” dedi.
Konuyla ilgili bulgularını bir tıp dergisine yazdığı makalede değerlendiren Prof. Paul Elliott, sebzelerin nasıl olup da yüksek tansiyonu önlediğine dair kesin sonuç elde edebilmek için daha detaylı araştırmalar yapmak gerektiğini söyledi.
Imperial College ekibinin bulgularını destekleyen İngiliz Kalp Vakfı sözcüsü Belinda Linden da yakın geçmişte yapılan bir başka araştırmanın da yüksek tansiyonun vejetaryen diyetiyle daha kolay kontrol altına alınabildiğini gösterdiğini hatırlattı.
Linden, bunda sebzelerin daha az tuz ve daha çok antioksidan vitaminler içermesinin etkili olabileceği tahmininde bulundu. Sebzelerin düşük kalori ve yüksek lif içerdiklerine dikkat çeken Linden, sebzeye bağlı diyetlerin şeker hastalığının kontrolünde de etkili olduğunu bildirdi.
Alıntı ntvmsnbc.com
Uyandıktan hemen sonraki uyuşukluk hali beyni uykusuzluktan daha çok etkiliyor.
WASHİNGTON - ABD’de yapılan bir araştırma, normal uyku uyuyup uyandıktan sonra hissedilen uyuşukluk halinin beyni, uykusuzluk veya sarhoşluk durumundan daha kötü etkilediğini ortaya koydu.
Boulder Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Kenneth Wright başkanlığındaki ekip, bir hafta boyunca zihinsel çeviklik ve kısa vadede hafızayla ilgili olarak bir grubu inceledi. Journal of the American Medical Association (JAMA) adlı tıp dergisinde yayımlanan araştırmada, 8 saat uyuyarak normal bir gece geçirenlerin uyandıktan sonra yapılan testlerde, 24 saat boyunca uyumayanlara göre daha az başarı gösterdikleri ortaya çıktı. Kenneth Wright, uyandıktan sonraki ilk 3 dakika boyunca deneklerinen basit hesapları bile yapamadıklarını, ancak bu uyuşukluk durumunun etkilerinin genellikle 10 dakika içinde kaybolduğunu söyledi.
Wright, Walter Reed Army Research Institute’den Dr. Thomas Balkin’in, düşünme ve duygu değişiminden sorumlu olan beynin ön kısmının, uykunun ardından yeniden harekete geçmesinin beynin diğer bölümlerine göre daha yavaş olduğunu gösteren araştırmasına da yer vererek, bu araştırmaların, şoförler ya da bir kişinin hayatıyla ilgili acilen bir karar vermek üzere uyandırılan sağlık personelleri başta olmak üzere bazı meslekler için faydalı olabileceğini kaydetti.
Alıntı ntvmsnbc.com