Bugünde buraya...
Printable View
Bugünde buraya...
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Belçika hükümeti, Sabancı suikastı sanığı Fehriye Erdal’ın Türkiye’ye iadesinin yolunu açabilecek yasal bir düzenlemeyi gündeme getirdi.
BRÜKSEL - Belçika Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı, Belçika’da işlediği suçlardan ötürü mahkum olan yabancıların cezalarını çekmek üzere ülkelerine gönderilmesine ilişkin yasal düzenleme uygulamaya girecek.
Belçika Adalet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, bu ülkede işledikleri suçlardan mahkum olan yabancıların cezalarını çekmek üzere ülkelerine gönderilmesine ilişkin uygulamanın yakında yürürlüğe gireceği açıklandı. Uygulamanın amacı ise dolu olan hapisanelerde yer açılması. Bu çerçevede ülkesine gönderilecek yabancı mahkumların sayımının yapıldığı ve nakillerin gelecek günlerde başlayacağı belirtiliyor.
Açıklama, Sabancı suikastı faillerinden Fehriye Erdal’ı yakından ilgilendiriyor. Sabancı suikastı sanığı Erdal, 1999’da Belçika’da sahte pasaportla yakalanmış, Belçika hükümeti, o dönem idam cezasının yürürlükte olması nedeniyle Türkiye’nin iade talebini geri çevirmişti.
Belçika adaleti, Erdal’ın Türkiye’de işlediği suçlardan dolayı Belçika’da yargılanamayacağı hükmüne varmıştı. Şimdi gözler Belçika’nın yeni uygulama sonrasında Fehriye Erdal ile ilgili vereceği kararda.
Alıntı ntvmsnbc.com
AĞCA'DAN İLK SÖZLER : "KIYAMETİ İLAN EDİYORUM"
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne getirilen Ağca'yı, kapıda bir basın ordusu karşıladı. Ağca basın mensuplarının sorusu üzerine, yakalanmadığını ve kendisinin polise geldiğini iddia etti.
21 Ocak 2006 Cumartesi 00:29
CEMAL COŞKUN
İSTANBUL (İHA) - Hakkında verilen tahliye kararının Yargıtay tarafından bozmasının ardından Kartal'da yakalanan Mehmet Ali Ağca, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi.
Ağca, emniyet binasına girerken, Türkçe, İngilizce ve İtalyanca, "Ben tanrı değilim. Ben tanrının oğlu değilim. Ben Mesihi'm. Kıyameti ilan ediyorum" dedi.
Yargıtay'ın bozma kararının faksla Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirmesinin ardından savcı, Ağca hakkında yakalama emri çıkardı. Bunun üzerine harekete geçen polis, Ağca'yı Kartal Uğur Mumcu Mahallesi Anadolu Sitesi Zambak Sokak'ta bir evde yakaladı. Ağca'nın yakalandığı anda ilk sözü "Sizi bekliyordum" oldu. Ağca kelepçelenerek polis otosuna konuldu.
Güvenlik önlemleri altında Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne getirilen Ağca'yı, kapıda bir basın ordusu karşıladı. Ağca basın mensuplarının sorusu üzerine, yakalanmadığını ve kendisinin polise geldiğini iddia etti.
Ağca, otomobilden çıkarıldığı anda, "Ben tanrı değilim. Ben tanrının oğlu değilim. Ben Mesih'im. Kıyameti ilan ediyorum" diye bağırdı. Sözlerine Terörle Mücadele Şubesi'ne girene kadar devam eden Ağca'nın, aynı sözleri İngilizce ve İtalyanca da tekrar etmesi dikkat çekti.
FLAŞ.. FLAŞ.. YOLCU OTOBÜSÜNÜN ÜSTÜNE ÇIĞ DÜŞTÜ: 2 ÖLÜ!..
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Diyarbakır'dan Van istikametine gelmekte olan bir yolcu otobüsünün Bitlis-Baykan karayolunun 20. kilometresinde üzerine çığ düştü.
21 Ocak 2006 Cumartesi 09:07
YUSUF İDİZ
BİTLİS (İHA) - Bitlis'te bir yolcu otobüsünün üstüne çığ düşmesi sonucu ilk belirlemelere göre 2 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
Alınan bilgilere göre, Diyarbakır'dan Van istikametine gelmekte olan bir yolcu otobüsünün Bitlis-Baykan karayolunun 20. kilometresinde üzerine çığ düştü. Olayda ilk belirlemelere göre 2 kişi ölürken, çok sayıda yaralının olduğu belirtiliyor. Yaralılar Bitlis Devlet Hastanesi'ne getirilerek tedavi altına alınırken, kurtarma çalışmalarının halen devam ettiği ve çığ altında başka yaralı ve ölünün olabileceği tahmin ediliyor.
ALEVLERDEN KURTULMAK İÇİN AŞAĞI ATLAYAN KADIN HAYATINI KAYBETTİ
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Pendik'te 5 katlı bir binanın çatı katında yangın çıkınca, misafirliğe gelen bir kadın, 5. kattan aşağı atladı.
21 Ocak 2006 Cumartesi 00:14
RAMAZAN ALMAÇAYIR
İSTANBUL - Pendik'te 5 katlı bir binanın çatı katında yangın çıkınca, misafirliğe gelen bir kadın, 5. kattan aşağı atladı. Ağır yaralanan kadın, kaldırıldığı Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
Edinilen bilgilere göre, Yayalar Mahallesi Yayalar Caddesi'ndeki 48 numaralı binanın çatı katında bilinmeyen bir sebeple yangın çıktı. Alevler kısa sürede çatı katının tamamını sardı. Olay yerine gelen Pendik ve Kartal İtfaiye ekiplerinin yangına müdahale ettiği sırada, alevlerden korkan Şennur Ünlü isimli kadın, 5 katlı binadan aşağı atladı. Ağır yaralanan kadın, özel bir araçla kaldırıldığı Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
İtfaiyenin yangını söndürme çalışmaları sırasında, binadan kopan parçalar aşağıya düştü. Bina önünde toplanan vatandaşlar, binadan kopan parçaların park halindeki araçlara zarar vermemesi için araçları iterek yangın yerinden uzaklaştırdı.
Murat Ünlü'ye ait daire kullanılamaz hale gelirken, görgü şahidi bir vatandaş, "Yangının neden çıktığı belli değil. Mutfak tüpünden çıkmış olabilir. Misafirliğe gelen bir kadın vardı. Kurtulmak için aşağı atladı. Bayan yaralı olarak hastaneye kaldırıldı" dedi.
İtfaiye ekiplerinin uzun süren çalışmaları sonucu yangın kontrol altına alınırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
ÇOCUĞUNUZUN ÇİZDİĞİ RESİMLERDEKİ RENKLERİN SIRRI
Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ali Boğa, çocukların resim yaparken kullandıkları renkler ve şekillerin ruh hallerini yansıttığını bildirdi.
21 Ocak 2006 Cumartesi 00:48
Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ali Boğa, çocukların resim yaparken kullandıkları renkler ve şekillerin ruh hallerini yansıttığını bildirdi.
Boğa yaptığı açıklamada, özellikle okul öncesi dönemdeki çocukların resim yaparken renkleri ve şekilleri bilinçli olarak kullanmadıklarını, yaptıkları resimlerin çoğu zaman dış dünyadan çok iç dünyalarını yansıttığını vurguladı.
"Bu dönemde çocuklar kırmızı olan bir eşyayı sarı olarak boyayabildiği gibi örneğin bir kediyi çok farklı çizerek onun kedi olduğunu söyleyebilir" diyen Boğa, bu dönemde ebeveynlerin ve eğitimcilerin kesinlikle çocuğa "Hayır bu kedi değil, kedi böyle çizilir veya bunun rengi kırmızı" şeklinde müdahale etmemeleri gerektiğini, müdahalenin çocuğunun yaratıcılığını engelleyeceğini söyledi.
Dışavurum olarak tanımlanan bu tekniğin birçok ünlü ressama da ilham kaynağı olduğunu ve bu tekniğin resimde akım oluşturduğunu belirten Boğa, çocukların resim yaparken kullandıkları renkler ve şekillerle iç dünyalarını yansıttıklarını ifade etti.
Bir çocuğun yaptığı resme bakarak onun iç dünyası ile ilgili ipuçlarına ulaşılabileceğini söyleyen Boğa, şunları kaydetti:
"Çocuklar resimlerinde isteklerini, öfkelerini, kaygılarını, nefretlerini, sevgilerini, sevinçlerini renk ve şekiller yardımıyla yansıtırlar. Siyah, kahverengi, gri, mavi, mor ve tonları çocuğun melankolik ruh halini, kırmızı, yeşil, sarı, turuncu gibi canlı renklerin ağırlıklı olarak kullanması ise çocuğun mutlu ve huzurlu bir çocukluk geçirdiğini gösterebilir. Çocuk istediği kırmızı kazağı çizer. Ya da hasta olan babasının durumunu resmine yansıtır." Çocukların şekillerle de ruh hallerini yansıttıklarını belirten Boğa, çocukların resim yaparken sevmedikleri kişileri küçük veya canavar gibi, sevdikleri kişileri ise büyük ve güzel çizdiklerine dikkat çekti.
Çocukların sevmedikleri ve zarar vermek istedikleri kişileri ise resmederken, düşüncelerini resimlerinde başka bir canlıya yaptırdıklarını belirten Boğa, "Örneğin çocuk sevmediği ve zarar vermek istediği kişiyi kocaman bir köpek balığının ağzında çizebilir" dedi.
Boğa, resmin, çocukların yaratıcılığında son derece önemli bir işlevi olduğunu da vurgulayarak, resim yaparken çocuklara müdahale edilmemesi gerektiğini yineledi.
YENİ SUSURLUK!
Turan Çevik-Başsavcı Canpolat ilişkisiyle bir kuşkulu bağlantı daha ortaya çıktı. Karaköy'deki çatışmada ilk kurşunun atıldığı ve 8 kez ateşlenen tabanca kayıp. Çevik'in kızının nikâhındaki ikinci şahit, Olay Yeri İnceleme ve Kriminal Şube'den Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Şube Müdürü Hasan Adak çıktı.
21 Ocak 2006 Cumartesi 09:22
Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat'ın, üç mahkeme kararına rağmen resen serbest bıraktığı Karaköy'deki silahlı çatışmanın sanıklarından Turan Çevik'in kızının düğününde şahitlik yaptığının ortaya çıkmasının ardından, bir ilişki daha belirlendi. İkinci şahidin de Malatyalı olan Olay Yeri İnceleme ve Kriminal Şube Müdürlüğü'nden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Adak olduğu anlaşıldı.
Çevik'in kızının 2 Ekim 2004'te Erenköy'deki The Green Park Otel'de yapılan ve olayın sanıklarından Erkan Yıldız ile hayatını birleştirdiği düğün fotoğraflarında Canpolat'ın yanında yer alan diğer şahit nedeniyle gözler bir kez daha Karaköy'de meydana gelen çatışmaya çevrildi. Çünkü Çevik'in hemşehrisi Adak'ın sorumluluğundaki Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü'nce hazırlanan rapora göre Hacı Erdoğan'ın hayatını kaybettiği olayda kullanılan ve ilk kurşununun atıldığı saptanan silah bulunamadı.
Silahlardan biri yok
Kayıp silah, Başsavcı Canpolat'ın oğlu Berkay ve Turan Çevik'in oğlu Ahmet Hilmi'nin de ortakları arasında bulunduğu Birlik Metal'in Karaköy'deki merkezinde 9 Kasım 2005'te meydana gelen çatışmadan sonra polis tarafından hazırlanan tutanakta geçiyor.
Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekiplerinin tutanağına göre, çatışmadan hemen sonra yapılan inceleme ve araştırmada 23 adet boş kovan, beş adet mermi çekirdeği, bir adet dokuz milimetre çaplı Avusturya yapısı Glock marka tabanca ve şarjörü, bir adet 9 milimetre Almanya yapısı Sig&Sauer marka tabanca ve şarjörüyle bir adet 15 santinmetre uzunluğunda tek ağızlı bıçak bulundu.
Balistik incelemesi sonucu Kriminal Polis Laboratuvarı'nca düzenlenen ekspertiz raporunda ise boş kovanların "11 + 8 + 4 şeklinde üç ayrı ateşli silahtan atılmış olduğunun tespit edildiği" kaydedildi. Hazırlanan tutanakta da şu bilgilere yer verildi:
"Kovanlardan 11'inin Erkan Yıldız'ın kullandığı Sig&Sauer marka tabancadan, dördünün maktül Hacı Erdoğan'ın kullandığı Glock marka tabancadan, sekiz adet kovanın da henüz elde edilemeyen başka bir tabancadan atıldığı belirlenmiştir."
İlk kurşun kayıp silahtan!
Erdoğan'ın ölümüne neden olan çatışmadaki ilk kurşunun bu kayıp silahtan atıldığı belirtilen tutanakta ayrıca şu ifadeler yer aldı:
"Olay yeri krokisi incelendiğinde, öncelikle ilk ateş etme olayının henüz elde edilemeyen tabancayı kullanan kişi tarafından yapıldığı, akabinde şüpheli Erkan Yıldız'ın ateş etmeye başladığı, bu sırada Yıldız ile yanında bulunan ve henüz elde edilemeyen tabancayı kullanan şahsın, odadan çıkarak merdivenlere doğru yöneldikleri, aşağıya inerken her iki şahsın da ateş etmeye devam ettiği, Hacı Erdoğan'ın da iki şahsın peşinden gittiği ve merdivenin ortalarına geldiğinde ateşe başladığı, ancak aldığı yaralar nedeniyle yere düştüğü anlaşılmaktadır."
Odada saklanıyordu!
Oysa, Çevik, oğlu ve damadının yanı sıra, olaya karışanların tamamı ifadelerinde, maktul Erdoğan'ın öfkeli şekilde, küfür ederek geldiğini ve ilk kurşunu attığını iddia etmişti. Turan Çevik de oğlu ve damadı bir üst katta Hacı Erdoğan'la çatışırken, kendisinin alt katta bir odada saklandığını öne sürmüştü.
Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, tahliye haberinin Milliyet'te yayımlanmasının ardından, yani olaydan 57 gün sonra cinayet mahallinde keşif istediği de ortaya çıktı.
Nikâh kütüğündeki imza
Turan Çevik'in kızının düğünündeki şahitlerden birinin de Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Adak çıkması, bir kuşkulu ilişkiyi daha gözler önüne serdi.
OLAY YERİ İNCELEME NE YAPAR?
'Bir fotoğraf, bin kelimeye bedeldir'
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün internet sitesinde 9 Ocak 1997'de kurulan Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü'nün görevleri şöyle anlatılıyor:
"Bir olay meydana geldikten sonra, suçun aydınlatılması ve sanıklarının yakalanması amacıyla olay yerindeki tüm maddi delilleri tespit etmek, bu delilleri usulüne uygun olarak toplamak, ambalajlamak ve değerlendirilmek üzere ilgili birimlere göndermek, parmak izi ve fotoğraf almak. Ayrıca olay yerinde elde edilen maddeler üzerinde parmak izi araştırması için çeşitli teknik uygulamalar yapmak, parmak izi bulunduğu takdirde mevcut arşivden suç sanıklarını tespit etmeye yönelik olarak iz araştırmasını sürdürmek. 'Her temas bir iz bırakır ve bir fotoğraf bin kelimeye bedeldir' sözü tüm faaliyetlerimizde ve olay yeri incelemesinde rehberimizdir."
MÜFETTİŞLER RAPORUNU YAZDI
Başsavcı Canpolat ceza alabilir
Adalet Bakanlığı müfettişleri, Turan Çevik ile oğlu ve damadını resen serbest bırakan Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat'ın ilişkilerini şüpheli buldu. Canpolat hakkındaki müfettiş soruşturması Türkiye'nin ilk hayali ihracatçısı Çevik, oğlu Ahmet Hilmi Çevik ile damadı Erkan Yıldız'ın karıştığı silahlı çatışmadan sonraki gelişmeler üzerine başlatıldı. İddiaları araştırmak üzere İstanbul'a gönderilen müfettişler başsavcının ilişkilerini şüpheli buldu ve hakkında işlem yapılması yönünde görüş bildirdi. Rapor, Teftiş Kurulu Başkanlığı'nda incelenip Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderilecek. Ceza İşleri de iddiaları ciddi bulursa, raporu Çiçek'in onayına sunacak. Çiçek, raporu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na sevk edebilecek. Bu durumda Canpolat için ihraç dahil, disiplin cezası gündeme gelecek.
(MİLLİYET)
ya arkadaşlar kusura bakmayın türkiyede haberleri burada yayınlamışım çoç çok özür dilerim sabah sabah uyku sersemliği herhalde tekrar özür
Brezilya'daki temaslarını sürdüren Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Sao Paulo'nun fahri başkonsolosluğunun açılışını yaptı. Gül burada Sao Paulo'da yaşayan Türkler ile bir araya gelerek sohbet etti ve fotoğraf çektirdi.
Abdullah Gül daha sonra beraberindeki heyetle birlikte Brezilya'nın en büyük uçak üreticisi olan Embraer firmasının tesislerini ziyaret etti. Embraer'in tahsis ettiği uçakla tesislere giden Gül, tesisi gezerek yetkililerden ayrıntılı bilgi aldı.
Türk heyetinde bulunan THY üst düzey yetkilisi, 8 ila 15 adet arası 100 yolcu kapasiteli uçaklara ihtiyaç olduğunu, bunun için çeşitli firmalarla temas halinde olduklarını belirtti.
Embraer'in de Boeing, Airbus ve Bombardier şirketleri kadar şansı olduğunu kaydeden yetkili, Embraer'in artılarından birinin yolcular için ayrılan alan genişliği olduğunu söyledi.
Uçak alımlarına ilişkin kararı bir yıla kadar vereceklerini söyleyen yetkili, alımlarınsa 3 yıl içinde yapılabileceğini belirtti. Yetkili, Gül'ün uçağı biraz gürültülü bulsa da genelde beğendiğini ifade etti.
Bu arada uçak tanıtımı için yapılan resepsiyonda Gül'e satranç takımı ile maket uçak hediye edildi. Gül'e ayrıca Kayseri'den özel olarak getirilen pastırma da ikram edildi. Abdullah Gül ve beraberindeki heyet, tesisteki temasların ardından aynı uçakla Rio de Janeiro'ya gitti.
Ürettiği jetleri askeri ve sivil uçakları dünyanın birçok ülkesine satan Embraer, Brezilya ihracatına katkı yapan en büyük 2. firma konumunda. Brezilya ise sivil havacılıkta kullanılan uçakların üretiminde dünya dördüncüsü.
Öte yandan Sao Paulo ticaret odasının Gül onuruna verdiği yemeğe 1990-1991 yıllarında Brezilya Merkez Bankası başkanlığını yapan İbrahim Eriş de katıldı.
Gül, Eriş ile yaptığı sohbette, Brezilya Cumhurbaşkanı Lula Da Silva ile görüşmesinde cumhurbaşkanının, “Brezilya'da Türkiye denince bir Atatürk'ü bir de İbrahim'i biliyorlar” dediğini aktardı.
Eriş de Brezilya halkının Türkiye'yi daha iyi tanımaya başladığını belirterek, örnek olarak kahramanı bir Türk olan ve konusu biri Türk diğeri Yunan bir evli çiftin hayatını anlatan Brezilya dizisi ”Bellisima”yı gösterdi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Pakistanlı yetkililer, El Kaide örgütünün iki numaralı adamı Eymen El Zevahiri'nin, ABD'nin füze saldırısında bulunduğu ve örgütün 4 üyesinin öldüğüne inanılan evde geçen yıl yardımcısı ile görüştüğünü kaydetti.
Pakistanlı güvenlik yetkilileri, AB'nin 13 Ocak'ta düzenlediği ve Zevahiri'yi hedef aldığı sanılan saldırıyla vurulan evde, Zevahiri'nin geçen yıl Abu Farraj el-Libbi ile Damadola'da görüştüğünü belirtti.
Libyalı el-Libbi'nin, 2005 yılının mayıs ayında yakalandıktan sonra Pakistanlı müfettişlere, Afgan sınırındaki Damadola'da 2005 yılının başında Zevahiri ile görüştüğünü itiraf ettiği kaydediliyor.
Alıntı hurriyet.com.tr