Kutuplar heran yer değiştirebilir..
Rus ve Avrupalı Bilim adamları: "Güneş Patlamaları ve Dünyanın Manyetik Alanında dramatik değişimler... Kutuplar her an yer değiştirebilir!"
Rusya'da bir grup bilim adamının sözcüsü, Dr.Dmitriev Güneş Sistemi'nin ve Güneş'in bu güne kadar görülmemiş şekillerde dönüşmekte olduğunu belirtmekte.
Güneş
Güneş, güneş sistemimizin merkezidir ve bu dünyadaki hayatın tamamı Güneş'ten gelmiştir. Eğer Güneş olmasaydı hayatta olmazdık. Bu bilimsel bir gerçektir. Bu demektir ki Güneş'in içinde veya üzerinde gerçekleşecek herhangi bir değişiklik sonuç olarak gezegenimizde yaşayan herkesi etkileyecektir.
Dünya gezegeni, yaygın olarak bilinenin ötesinde; uydusu olduğu yıldızın / güneşin görünmeyen koronası içindedir. Yani aslında güneşimizin koronası dünyayı da içine alacak kadar geniştir ve bir bu nedenle onun doğrudan etkisi altındayız. Başka bir deyişle; güneşte ne oluyorsa, dünyanın bundan etkilenmemesi mümkün değil. Evet, dünyanın manyetik kalkanı var ama dünyaya yönelik bir korona fışkırmasının partikülleri bu kalkanı delip geçiyor. Bunun örneklerini ve yeryüzüne sebep olduğu olayları, giderek artan sıklık ve şiddette yaşar olduk.
Son güneş lekesi devresi esnasında Güneş'teki faaliyet şimdiye kadar görülmüş olanların hepsinden daha fazlaydı. 19.48 derece kuzey ve güney enlemleri üzerinde Güneş'in etrafını kuşatan çok sayıda güneş lekesi görülüyor. Son yüz yıl içinde Güneş'in manyetik alanı değişime uğradı. California'daki Rutherford Appleton Ulusal Laboratuvarları'ndan Dr. Mike Lockwood'un yaptığı bir çalışma var. Dr. Lockwood, Güneş'le ilgili yaptığı araştırmalar sonucunda 1930 yılından beri Güneş'in toplam manyetik alanının yüzde iki yüz otuz oranında güçlendiğini bildiriyor. Ve son yıllarda gerçekleşen güneş lekesi faaliyetlerinden bazılarının tarihte kaydedilmiş olanların hepsinden çok daha büyük olduğu.
Dünya yörüngesinden güneşi gözlemlemeye yönelik olarak tasarımlanmış (örneğin, SOHO gibi) uydular sayesinde, güneşimizde olup bitenleri daha yakından izleyebiliyoruz. Bu gözlemlere göre, güneşteki termonükleer etkinlik, son yıllarda bir takım endişelere neden olacak şekilde tehlikeli boyutlara ulaştığıyla ilgili olarak NASA ve Pentagon çevresinde de yoğunlaşan haberler var.
Konuyla ilgili raporlara göre, Şubat 2004'te ve bir hafta süreyle; 65 adet C-sınıfı patlama, 16 adet M-sınıfı patlama, 2 adet X-sınıfı patlama olmuştu. Bu etkinliklerden bir hafta önce de; 2 adet X-sınıfı, 4 adet de M-sınıfı patlama saptanmış. Konunun uzmanlarından Dr.Mitch Battros'un verdiği bilgilere göre de ; bu patlamalara ek olarak, o tarihlerde yaklaşık 45 adet korona fışkırması görülmüş. Bunlardan özellikle 'M' ve 'X' sınıfı patlamalar dünyadaki enerji santralleri için büyük endişe kaynağı durumunda. Çünkü, doğrudan dünyaya yönelik patlamalar dünyanın manyetik alanını ( bir bakıma,'koruyucu kalkanımızı...') delip geçebilecek etkiye sahiptir.
X-sınıfı patlamalarasa, dünya gezegeni üzerinde sürpriz fırtınalar, tornado yada tornado benzeri kuvvetli rüzgarlar, ani yağmur ve fırtına ile birlikte dolu ve mevsim normallerine göre ısı artışları / düşüşleri yaratmakta.
Rusya Sibirya'daki Rusya Ulusal Bilim Akademisi'nden gelen bilgilere göre; uzayda değişik ve çok daha yüksek enerji seviyesine ve titreşimlerine sahip bir manyetik alana girdiğimiz sonucuna varmışlar (Foton Kuşağı).
Ruslar uzayda bundan önce hiç görülmemiş değişiklikler kaydedildiğini bildiriyorlar. Bu bilgiyi veren bilim kurulunun başındaki kişi olan Dr. Dmitriev aşağıdaki etkilerin gözlemlendiğini söylüyor.
Heliosfer'in Ön Kenarındaki Değişimler:
Güneş'in kendisi de bir manyetik alana sahiptir ve bu manyetik alan Güneş Sistemi'nin çevresinde heliosfer olarak adlandırılan bir 'yumurta' şekli oluşturur. Heliosfer gözyaşı biçimindedir ve uzun, ince ucu hareket ettiğimiz yönün aksi yönüne bakar. Ruslar Heliosfer'in ön kenarına baktılar ve orada parıldayan uyarılmış plazma enerjisinin varlığını gözlemlediler. Güneş'in heliosferi 10 astronomi birimi derinliğindeydi (bir astronomi birimi Yeryüzü'nün Güneş'e olan uzaklığı kadardır, yani yaklaşık 93 milyon mil). Dr. Dmitriev'in dediğine göre bugün bu parıldayan enerji 100 astronomi birimi derinliğine ulaşmış durumda..
Rusya Ulusal Bilim Akademisi bize bir zaman çizelgesi vermiyor, fakat eskiden bilinen ve kabul edilenle, şimdiki durum karşılaştırıldığında en az yüzde binlik bir artış görülüyor. Rusların dediğine göre Güneş'teki bu değişim gezegenlerin işleyiş biçimini ve destekleyebilecekleri yaşamın türünü de değiştiriyor. Hatta DNA sarmalının da değişim geçirmekte olduğunu söylüyorlar. Heliosfer'in süregelmekte olan genişlemesinin bizi sonuç olarak yeni bir enerji düzeyine taşıyacağını, Güneş'in kendisinden enerji saçarken yaydığı temel harmonik dalga boylarında ani bir genişleme olacağını, ve yayılan enerjideki bu artışın Güneş Sistemi'ndeki maddelerin tümünün temel doğasını değiştireceğini düşünüyorlar.Bu oldukça ciddi bir açıklama, fakat veriler tarafından destekleniyor:
Gezegenlerden beşinin ve Ay'ın atmosferi değişim geçiriyor
a. ABD 1969'da Ay'a indiğinde orada atmosfer bulamadı. O zamandan beri Yeryüzü'nün uydusunda daha önceleri bulunmayan ve Dr. Dmitriev'in sodyumla ilişkili gördüğü bir bileşimden oluşan bir atmosfer gelişiyor. Bu yeni atmosfer şimdi altı bin kilometre derinliğinde.
b. Yeryüzü'nün atmosferi üst seviyelerinde daha önceleri görülmeyen ölçüde HO gazı oluşturuyor. Önceden kesinlikle şimdiki miktarlarda bulunmazdı. Rusların iddiasına göre bunun küresel ısınmayla, CFC ile veya floro karbon emisyonuyla, veya bunun gibi şeylerle bir ilgisi yok.
c. Mars'ın atmosferi eskisine oranla giderek kalınlaşıyor.
d. Jüpiter, Uranüs ve Neptün'ün atmosferleri de büyük değişimler geçiriyor.
Gezegenlerin parlaklığı değişiyor
a. Venüs'ün genel parlaklığında belirgin bir artış gözlemleniyor.
b. Jüpiter'in enerji yükü o kadar arttı ki, gezegenin yüzeyiyle uydusu İo arasında iyonize edici radyasyondan oluşan gözle görülür bir tüp oluştu. Gerçekten de son zamanlarda çekilen fotoğraflarda parlak enerji tüpünü görebilirsiniz.
c. Uranüs ve Neptün de çok daha parlak hale geliyorlar.
Manyetik alanlar değişiyor
a. Jüpiter'in manyetik alanı iki mislinden fazla büyüdü.
b. Uranüs'ün manyetik alanı değişiyor - ve bir açıklama yapılamıyor
c. Neptün'ün manyetik alanı artıyor.
d. Ruslara göre bu gezegenlerin üçü de daha parlak hale geliyorlar ve atmosferik nitelikleri değişiyor - fakat bunun ne anlama geldiğini açıklamıyorlar.
Ruslar, Uranüs ve Neptün'ün ekseninin yakın zamanlarda kaymış olduğuna işaret ediyorlar. Voyager II uzay aracı Uranüs ve Neptün'ün yakınından geçerken, görünürdeki kuzey ve güney manyetik kutupların, yeri daha önceden kaydedilmiş olan coğrafi kutuptan oldukça ciddi ölçüde sapmış olduğu görüldü. Fark birinde 50 derece, diğerinde ise yaklaşık 40 derece idi.
Dünyamızdaki Ciddi Değişimler:
1. 1980'den beri sismik faaliyet yüzde dört yüz oranında artış gösterdi.
2. Dr. Dmitriev'in bildirdiğine göre 1973'ten 2003'e kadar geçen yıllarda genel olarak doğal afetlerin - fırtınalar, tayfunlar, toprak kaymaları, tsunami dalgaları vs.- gerçekleşme sıklığı yüzde yedi yüz oranında arttı.
Yeryüzü'nün manyetik alanı küçülüyor ve küçülme sürati 5-10 yıl önce aniden artmaya başladı. Aşağı yukarı son on beş yıl içinde de manyetik alan değişken ve düzensiz hale geldi.
Geçen yılın sonlarında Kuzey Kutbu'nun tam üzerinde bulunan buz kütlesi, bilinen tarihte ilk defa olmak üzere, tamamen eridi. Green Peace'in bildirdiğine göre, bildiğimiz kadarıyla, buzun on fitten daha ince olduğu bir zaman hiç olmamıştı. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, Güney Kutbu yaklaşık üç mil derinliğinde bir buz kütlesine sahip ve buna rağmen çok büyük buz parçaları kopup erimeye devam ediyor.
Pusuladaki kuzey-güney yer değiştirecek; Rus ve Avrupalı fizikçiler, gözlemlerine dayanarak çok yakında dünyada dev bir manyetik değişim beklendiğini açıkladılar. Dünyanın manyetik alanı müthiş bir sıçramayla yer değiştirecek güney, kuzey, kuzey de güney olacak. Rusya'da yayınlanan İzvestiya gazetesi internet sitesindeki haberine göre 'Manyetik takla' adı verilen olay ortalama 500 bin yılda bir meydana geliyor. Rus Bilimler Akademisi'nin ölçümlerine göre kuzey ve güney kutupları bölgesinde manyetik delikler hızla genişliyor ve günün birinde, 3-5 yılla ölçülebilecek zaman süreci içerisinde kutupların ani bir sıçramayla yer değiştireceği söyleniyor
Dünyanın titreşim oranının bir ölçümü de dünyanın kalp atışı olarak da bilinen Schumann Rezonansıdır ( Bu yeryüzü boşluğuna ait rezonant özellikleri ilk olarak Alman fizikçi W. O. Schumann tarafından ilk kez 1954 te keşfedildi). Schumann Rezonansı dramatik olarak artıyor. Dünya Foton Kuşağı'ndan geçmekte ve Dünyanın dönüşü yavaşlamakta. Dünyanın dönüşü durduğunda ve rezonans frekansı 13 devire ulaştığında, biz sıfır noktası manyetik alanında olacağız. Dünyanın dönüşü duracak ve 2 ya da 3 gün içinde ters yönde tekrar dönmeye başlayacak. Bu, dünyanın etrafındaki manyetik alanlarda bir terslik meydana getirecek.
Jeofiziksel Durum # 1 : Dünyanın Artan Temel Frekansı : Dünyanın temel frekansı veya "kalp atışı"( Schumann Rezonansı ) dramatik olarak artıyor. Bu değer coğrafik bölgelere göre değişmesine rağmen, asırlardır toplam ölçüm saniyede 7.8 devir olarak ölçülmüştü. Son raporlar bu değerin 12.7 devir/saniye 'nin üzerine çıktığını ve yükselmeye devam ettiğini gösteriyor.
Jeofiziksel Durum # 2 : Dünyanın Zayıflayan Manyetik Alanı: Dünyanın "kalp atış" hızı artarken, manyetik alanındaki güç zayıflıyor. New Mexico Üniv. Prof. Bannerjee'ye göre, manyetik alan son 4000 yıldaki yoğunluğunun yarısını kaybetti. Ve manyetik kutup tersliğinin bir delili bu alan güçlülüğü olduğu için, Prof. Bannerjee bir manyetik kutup değişiminin gelmek üzere olduğuna inanıyor.
OLASI SONUÇLAR
1. Biz Sıfır Noktasına yaklaştıkça zamanın hızlandığı görülür. 24 saatlik bir gün 16 saat veya daha kısa görünecek. Schumann rezonansının (Dünyanın "kalp atışının") binlerce yıldır 7.8 olduğunu, ancak 1980 den beri yükseldiğini hatırlayın. Şimdi yaklaşık 12.7 devirdir. 13 devirde durur.
2. Sıfır Noktası veya Çağların Kayması binlerce yıl önce yaşamış kadim insanlar tarafından tahmin edilmiştir. 26,000 yılın (Ekinox'un Prosessiyonu) her bir yarısı olan 13,000 yılda bir daima meydana gelen kayma da dahil olmak üzere, bir çok kayma meydana gelmiştir.
3. Sıfır Noktası veya manyetik kutupların taklası muhtemelen yakında gerçekleşebilir.
4. Sıfır Noktasından sonra Güneş 'in batıdan doğacağı ve doğudan batacağı söyleniyor. Bu değişimin geçmiş vuku bulmaları eski kayıtlarda bulunmuştur.
5. Sıfır Noktası taklası muhtemelen bizi 4 ncü boyuta sokacak. 4 ncü boyutta, düşündüğümüz veya arzu ettiğimiz her şey hemen tezahür eder/gerçekleşir. Buna sevgi ve korku da dahildir. Bizim NİYETİMİZİN son derece önemi vardır.
6. Bildiğimiz çoğu teknolojilerin işlerliği sona erecek, "Sıfır noktası" veya serbest enerji olarak bilinen teknolojiye bağlı olacak herşey.
7. Sıfır Noktasına yaklaştıkça fiziksel bedenimiz değişiyor. DNA mız çift sarmaldan, 12 sarmala terfi edecek. Yeni bir ışık beden yaratılıyor. Daha sezgisel oluyoruz.
8. Maya Takvimi şimdi gerçekleşmekte olan tüm değişimleri önceden tahmin etmiştir. Onlar, teknolojinin ötesine geçeceğimizi ve doğanın ve Evren'in doğal döngülerine geri döneceğimizi söylüyorlar. 5nci boyuta gireceğiz ( Sıfır noktasında 4 ncü boyuta geçtikten sonra) , Maya Takvimine göre bu 2012'de gerçekleşecek.
Birçok insana inanılmaz gibi gelse de, Dünya üzerindeki insanlık, hayatı deneyimlememiz bakımından evrimsel bir değişim işleminden geçiyor. Bizler; öyle ki galaksimizdeki ve evrenimizdeki diğer birçok yıldız sistemlerindeki, hatta diğer evrenlerdeki medeniyetlerle etkileşim içinde olacak galaktik bir medeniyet haline gelmekteyiz. Korkuya ve rekabete dayalı bir toplumdan, sevgiye, barışa ve uyuma dayalı bir topluma dönüşmek bizim gerçek kaderimiz. Şu andaki kaos sadece hızlanan değişimin bir parçası.
Tüm bu bilgiler korku verici değildir. Işığın yeni çağını getirecek olan bu değişiklikler için hazırlanmalıyız. Korku temelli kavramların tamamen çözüneceği zamanın ötesine gidiyoruz.