arkadaşlar bu kene olayına çok dikkat etmeliyiz

Kenenin ısırdığı yeri söyleyemedi öldü!


Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Sivas’ta Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı şüphesiyle tedavi gören 70 yaşındaki MB öldü. Eşini de kene ısıran yaşlı adamın eşini hastaneye götürdüğü ama kendi durumunu utancında söyleyemediği ortaya çıktı...

Alınan bilgiye göre, Tokat’ın Zile ilçesine bağlı bir köyde yaşayan 5 çocuk babası M.B. (70) ile eşi H.B’yi, yaklaşık bir hafta önce, tarlada çalışırken kene ısırdı. Testisine yapışan keneyi utandığı için kimseye söylemeden kendisinin çıkardığı öğrenilen M.B, eşini hastaneye götürmesine rağmen kendi durumunu bildirmedi. Bir süre sonra rahatsızlanan M.B, yakınları tarafından Zile Devlet Hastanesine kaldırıldı. Buradan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı şüphesiyle Tokat Devlet
Hastanesine gönderilen M.B, durumu ağırlaşınca dün Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk edildi. Enfeksiyon hastalıkları servisinde tedavi gören M.B, gece yaşamını yitirdi. M.B’nin cenazesinin, köyünde toprağa verileceği öğrenildi. Bu arada, ayağını ısıran keneyi kendisinin çıkardığı bildirilen H.B’nin tedavisinin Tokat Devlet Hastanesinde sürdürüldüğü, durumunun iyi olduğu belirtildi.

Aynı köyde yaşayan 2 çocuk annesi D.S. (41) de 5 gün önce, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı şüphesiyle tedavi gördüğü Sivas’ta yaşamını yitirmişti. Milliyet

Erzurum'a kötü haber: keneler KKKA'lı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Erzurum Sağlık Müdürü Yrd. Doç. Dr. Serhat Vançelik, kenelerin ısırdığı 3 kişide Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı tespit edildiğini söyledi.

Sağlık Müdürü Vançelik, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de 2006 yılında 27, geçen yıl 33, bu yılın mayıs ayı itibarıyla 15 kişinin KKKA hastalığından hayatını kaybettiğini anımsattı.

Erzurum'da yılın ilk 5 ayında kene ısırması nedeniyle 9 kişinin sağlık kuruluşlarına başvurduğunu ifade eden Vançelik, ''Hastalarımıza gerekli müdahaleler yapıldı. Kenelerin ısırdığı 3 kişide KKKA hastalığı tespit ettik. Hastalarımızın tedavileri Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesinde sürdürülüyor'' diye konuştu.

Kenelerin KKKA hastalığı virüsünü kuşlardan aldığını kaydeden Vançelik, şunları söyledi:

''Bugün 30 tür kenenin KKKA hastalığı virüsünü taşıyarak insan ve hayvanlara bulaştırdığı belirlenmiştir. Hastalık insana bulaştıktan 3 gün sonra halsizlik, kırgınlık, yorgunluk, kol ve bacak ağrısı meydana geliyor. Daha sonra göğüs, kol ve bacaklarda morluk ortaya çıkıyor. Bir hafta içinde de böbrek ve karaciğer yetmezliğinden hastaların yüzde 30'unu kaybetmekteyiz.''

Kenelerden korunulması için özellikle piknik alanlarında pantolon paçalarının çorapların içine sokulmasının çok önemli olduğunu ifade eden Vançelik, piknik sonrası vücudun kontrol edilmesi gerektiğini belirtti.

Vançelik, kene kovucu ilaçların bilimsel olarak başarısının yüzde 60 oranında olduğunu söyledi.

Kenenin ısırdığı vatandaşların en yakın sağlık kuruluşlarına başvurmalarını isteyen Vançelik, ''Özellikle zeytinyağı gibi kayıcı kimyasal maddeler kullanılarak kenenin çıkarılması çok yanlıştır. Çünkü kene, kimyasal madde uygulandığında kusuyor ve böylece yoğun bir şekilde virüsü insan vücuduna enjekte ediyor. Kene yakılarak yok edilmeye de çalışılmamalı'' diye konuştu.

bundan 15 20 sene önce güvercinlerden veya köpeklerin kulaklarındaki keneleri elimle kopardığım bile oldu. eskiden böle KKK felan yoktu. ölende hiç duymadım. BU İŞTE Bİ İŞ VAR..

Alıntı:

---

BasriMutaf Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

bundan 15 20 sene önce güvercinlerden veya köpeklerin kulaklarındaki keneleri elimle kopardığım bile oldu. eskiden böle KKK felan yoktu. ölende hiç duymadım. BU İŞTE Bİ İŞ VAR..

---

aynen katılıyorum bazen bende giderdim köye 20 25 yıl önce ve sürüyle
kene olayı vardı ne kimse hasta oluyordu nede başka şey şimdi ise
ölümle sonuçlanıyor birileri bizlere bir şeyler yapmaya çalışıyor ama:49:

arkadaşlar bu kkka (kırım-kongo kanamalı ateşi) 2. dünya savaşından sonra kırım steplerindeki çifçi askerlerde görülmüş daha sonrada kongoda adınıda burdan almış .şimdide ülkemizde.ve giderek yayılıyor.bulaşma kenelerle oluyor.kene çesidi çok ama hepsindede var demek yanlış. kene ile temas özellikle piknik alnları mera tarla gibi yerlerde oluyor.aç kene nimfleri doymak için ve olgunlaşmak için kana ihtiyacı var. bu saydığım alanlarda bulunmak zorunda olanlar uzn kol gömlek ve pantolon paçası çorap içi yaparak bulunsunlar.kene sıçramaz vücutta yürüdüğüde pek hissedilmez .eve gelince kontrol vücudu şart.genelde kasık araları ,koltuk altı,kulak civarına yapışır.diyelimki yapıştı.acil en yakın sağlık kuruluşuna gitmek lazım.kendi başına çıkarma,koparma,kolonya veya çakmakla yakma bıraksın diye yapılan işlemler hastalığı taşıyan keneyse riski artırıyor.çünkü anında kusuyor ve virusu veriyor.belirtiler ateş kusama kanlı olabilen ishal,kanamalar,ısırık yerinde morarmalar v.b. zaten müdahale gecikince tedavi maalesef çok zor.bir dişi kene 3.000 ile 15.000 arası yumurta yapabilir. kısaca böyle

benim aklımın almadıgı neden bu ölümler sivas çorum kırşehir tokat bölgelerinde oluyor?

Sağlık Bakanlığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı ile ilgili uyarı yaptı. Bu önlemler arasında Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın tavsiye ettiği ‘paçalarınızı çorabınızın içine koyun’ uyarısının bulunmaması dikkat çekti.

Murat VAROL'un haberi

Hastalıkla ilgili basın kuruluşlarında çıkan farklı ölüm sayısını kesinleştirmek için Sağlık Bakanlığı’nca yapılan yazılı açıklamada son bir yıl içerisinde 167 KKKA vakası bildirildiği, hastalıktan 13 kişinin öldüğü kaydedildi. Ancak bu sayı bugün yaşamlarını yitiren Tokat'ın Zile İlçesi'nde oturan 70 yaşındaki Mahmut Büyüközkara ile Samsun'da Osman Canik'in ölümleriyle 15'e ulaştı. 21 Mayıs’tan bu yana ise 97 KKKA vakası kaydeddildiği açıklandı.

HASTALIĞIN HARİTASI

Türkiye’de özellikle bahar ve yaz aylarında görülen bu hastalığın çoğunlukla Orta Anadolu ve Orta Karadeniz bölgesinde yoğunlaştığına dikkat çekilen açıklamada, hastalık belirtileri de detaylı olarak anlatıldı. İnsanlarda ani başlayan ateş, baş ve kas ağrıları, kırıklık, halsizlik ve belirgin iştahsızlık gibi şikayetlerle başlayan hastalığın seyrinde bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi yakınmaların görüldüğü, ilerleyen safhalarında ise vücudun çeşitli yerlerinde kanamalar olduğu uyarıldı.

Hastalıktan korunma yöntemlerinde en önemli hususun kişisel korunma yöntemleri olduğunun ifade edildiği açıklamadaki önlemler arasında Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın tavsiye ettiği ‘paçalarınızı çorabınızın içine koyun’ uyarısının bulunmaması dikkat çekti. Korunma yöntemlerine göre hayvan kanı, dokusu ve hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temastan kaçınılması gerekiyor. Ancak hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunmak zorunda kalanların ise vücutlarını belirli aralıklarla kene yönünden muayene etmesi, yapışan kenelerin bir cımbızla, deriye yapıştığı yerden tutulup çıkartılması gerektiği belirtildi.

Korunma amaçlı olarak giyinilmeden önce giysilere uygulanabilen repellent olarak bilinen kene kovucuların da dikkatli bir şekilde kullanılması gerektiği bir kez daha hatırlatıldı.

TEMMUZ AYINA DİKKAT

İlk olarak 1944 yılında Kırım’da, sonra 1956 yılında Kongo’da tanımlanmış aynı hastalıkla Türkiye, 2002 yılında karşılaştı. KKKA hastalığını bulaştıran Hyalomma soyuna ait keneler, genel olarak nisan ve ekim aylarında aktif olduğu için bu dönemlerde salgınlar baş gösteriyor. Bu nedenle öncelikle konakçılar, yani hayvanlar kenelerden uzak tutulup, kenelerin kan emmelerinin engellenmesi gerekiyor. Anavatanı Kırım olan bu hastalığın neden ‘Kelkit Vadisi’ olarak bilinen bölgede yoğunluk kazandığına ilişkin kesin veriler olmamasına rağmen, bölgedeki doğal dengedeki değişikliler ve kuşların göç yoluyla hastalığı taşıdığı sanılıyor. Önceki yıllarda verileri inceleyen uzmanlara göre Temmuz ayı hastalığın hat safhaya ulaştığı dönem.

Hürriyet.den alıntı olup, paylaşım ve bilgilendirme amaçlıdır...

bir ara dünya sars mikrobu ile çalkalanıyordu..
çin, bunun için çok zalimce önlemler alarak durumu kurtarmaya çalıştı.
(yalanmı bilmiyorum ama sars mikrobu görülen 3000-4000 nufüslu köyler askerlerle çevrilerek yakılmış.) bilmiyorum doğruluğunu belkide çini kötülemek için batının uydurmasıdır.
sonrasında bu mikrobun amerika birleşik devletleri tarafından kasıtlı olarak çine havadan atıldığı haberi yayıldı. bu haberin doğruluğuna bilmiyorum...
şimdide bizde kene olayı var. bende hatırlarım küçükken köyde ahırlarda otlayan hayvanların arkasındaki keneleri. millet bıçakla iğne ile bazen tırknakları ile kopğarmaya çalışırlardı. kimseye bişey olmazdı.
birden bire ölümlü vakaların yaşanması insanın aklına herşeyi getiriyor...
selametle...

Ya ne fesatsınız, hemen şeytanın avukatlığına soyunmuşsunuz da bende sizden farklı değilim. Çünkü, bizim İçanadolu'da köy ve kasabalarda bizler bit ve kenelerin arasında büyüdük. Öylesine ki ben bile güttüğüm öküzlerden kopardığım kenenin sayısını bilmiyorum. Bu keneler br zamana kadar nerelerdeydiler? İşte şeytanın avukatlığı burda başlıyor. Sakın bu işin altında batılı ilaç tröstleri olmasın? Hastalıkta bizde, çaresi olan ilaçta bizde diye. Avukatlık parayla değil ya, insanın aklına böyle düşüncelerde gelmiyor değil hani? Bizler genede önlemlerimizi alalımda, n'olur, nolmaz di mi ama?
Paylaşım için çok teşekkürler arkadaşlar.
Saygılar.