-
GÜNDÜZÜME HASRET GECELERİM
’’Gündüzüme hasret gecelerim’’
Uykusuz şu gecelerim
Gözlerim yumulmaz son baharında
Nerede sevdiklerim
Hep bir yudum sevgi isterim
İsyanımı gördünüz mü hiç
Çok şey mi isterim
Bir tek merhabayı beklerim...
Kalemime sarıldığım da olur
Bazen kırdığım da
Değiştiremem yüzümdeki çizgileri
Çeviremem feleğin çemberini kendime
En güzel sözler olsa bile
Silmeye çalıştığım da olur bazen
Hazan dolu günlerimi bir çırpıda elimle
Bir türlü başaramadım
Gönlümün acı rüzgarlarını
Ben hala dindiremedim
Özledim çilesiz günleri
Buruşmuş hayatımın yelkeni
Ruhsarımın teni...
Geçer gider sorumsuz gecelerim
Yarasa bakışlı rüzgarım dinsin artık derim
Yanımda olsun çakır keyifli arkadaşım
Benim de mutlu bir anım az bir aşım olsun
Aç kalan yuvalar doysun
Geçsin aylar yıllar geceler
Hakikati yaşarım hep...
’’Gündüzüme hasret gecelerim’
Behçet Bük
-
Nasıl Seviyorum
Kokun hasretimin özlemin ızdırabı gibi sardı.
Tahammülüm de yok seni görmemeye
Ne güzel sevmişim.
Seni gülüşünü
Bakışını
Nefes alışın kadar yakın olmayı özlüyorum.
Ya da gözlerine bakmayı özlüyorum...
Ne güzel seviyorum.
Avuçlarındaki falını
Sırma saçlarını
Sesini duymayı
Adımı söylemeni sevdiğim kadar seviyorum seni
Sana olan amansız sevdayı seviyorum.
Seni özlemeyi seviyorum.
Adını dağa haykıracak kadar,
Sana özenle seçilmiş kelimelerden şiir yazacak kadar seviyorum.
Seni sevmeyi seviyorum.
Elinle yanağımı okşaman kadar
Gözlerine bakarken sevdiğimi görmeni
Ya da söylememi bıkmadan sevdiğimi söyleyecek kadar seviyorum seni.
Martının suya dokunması ,
Turnanın hasretlere uçması,
Minik serçe yüreğinin heyecanı
Çocuk kalbinde oyunlar
Sevmekle başlayan umutlar kadar seviyorum seni
Seni seviyorum sevebildiğim kadar.
Özleyebildiğim kadar
Rüyalarımda kalbine dokunmak
Ateşe vermek aşksız günleri
Suya vermek sevgisiz dünü
Aşık olmak gelecek gün gibi
Doğacak güneşi beklemek gibi seviyorum seni.
Mehtap seyretmeyi beraberce
Sonbaharda yürümek
Ve bir bardak demli çay gibi
Bir sigarayı efkarında kürek çekmek misali
Bin nefesin alınışı kadar yürekli ve devamlı seviyorum seni.
Seni seviyorum yaşamak adına
Gece uyumak ve güne uyanmak gibi seviyorum.
Seni özlemek ve hasret duymak gibi seviyorum.
Yanında olduğumda duyduğum özlem kadar seviyorum.
Gözlerine vurulduğum, ölmeyi istediğim kadar çok seviyorum.
Hüsamettin Edebali
-
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
Kanunlara saygı göstermesini,
İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.
Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun...
Ya o? Ya o?
İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
Saadet bekliyor yaşamaktan.
Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış,
Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
Göçüp gidiyor bu dünyadan...
İşte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
Ve yaşayıp beklerken ölmek!
-Ümit Yaşar Oğuzcan-
-
Ben bir şeyi hiç mi hiç az sevemedim,
hele orta hiç sevemedim:
Hep çok sevdim.
Arkadaşlarımı da çok severim.
Yeryüzüne biterim.
Eve portakal aldığımda kasayla alırım,
dayanamayanlar çürür, bayım..."
Nuri Pakdil
-
MESELA diyorum; bu gece bir DELİLİK yapsam..!
Bıraksam MUTFAKTA biriken bulaşıkları,
Çeksem arkamdan kapıyı,
KADIN başıma gitsem bir meyhaneyi dağıtsam..!
FONDA bir masa,
Arkada Sezen'in şarkıları çalsa;
Ben AĞLASAM...
Şişenin dibine dibine vursam..!
MESELA diyorum;
bütün ERKEKLERİ kovsam,
Bu gecelik evlerinde otursalar..
Korkmadan dolaşsam bütün şehri,
Kimse DOKUNMASA bana,
Bir sandalda sabahlasam...!
Alabildiğince KADIN,
Alabildiğince ÖZGÜR olsam.
Küfür etsem ağız dolusu, utanmasam;
Şehre isyanımı haykırsam.
Kim bilir kaç kere satılmıştır, bu dünyanın ANASI...!
MESELA diyorum;
Bu gece de ben BABASINI satsam..!
-
GÜNEŞİN ÇOCUKLARI
Güneşin emzirdiği çocuklardık biz .
Geceleri gökten toplayıp yıldız,
Koyup cebimize misket misali ,
Oynardık gün boyu deliler gibi .
Kapımız açıktı sonuna kadar .
Dostluğa ,sevgiye ve kardeşliğe .
Yüz vermezdik yalana kalleşliğe ,
Boy atardık dimdik serviler gibi …
Yatağımız şilte, yastık sertse de
Vicdanımız temiz pamuk gibiydi.
Uyurduk deliksiz gece inince,
Karnı tok, sırtı pek bebek misali …
Bugün kimi kırdık üzdük demeden ,
Kimseden bir çıkar, pay beklemeden ,
Zemzem suyu içip haram yemeden ,
Yaşardık hayatı pür neşe ile …
Aynalara dosttuk kırana düşman ,
Gülünce yüzünde güller açışan,
Öyle bir nesildik mutluluk saçan ,
Barışıktık sazla kemençe ile …
Kim çaldı yaşama sevincimizi ,
Kim çevirdi gamlı baykuşa bizi ,
Sol yanımızdaki o cevahiri ,
Alıp yerden yere vuranlar kim di ?
Dikilsin heykeli tüm şehirlere .
İhanetin, kötülüğün kavganın .
Tükürsün yüzüne gelip geçen de ,
Tüneğine dönsün uçan kuşların …
MELAHAT ÇETİNKAYA .
-
Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama;
''Günün aydın, akşamın iyi olsun'' diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama ''Çaya kaç şeker alırsın?''
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...
CAN YÜCEL
-
Mavi Gök Orda mı
Bakıyorsun kuşlar
Hazır
Sokak lambaları yanık unutulmuş
Bir Kadıköy vapuru hınca hınç insan
Çok geçmeyecek
Martılar beyhude turlar atacak
Kıyılar lağım konserve kutuları
Mısır koçanları
Sevgi aranabilir yine
Korkusuzca say koskoca kederlerini
Bir kuyu bulunabilir
Aklımdan çıkmıyorsun
Sen hâlâ dizüstü
Bunca anıyı besleyerek
Sokaklarda avaz avaz konuşarak kendi kendinle
Mektupları öpebilirsin kırmızı dudaklarınla
Görür gibi olarak açıp baktığımı
Bense şöyle diyorum:
Buradan bir acı kanamış boyuna
Kuşlar hazır
Öncü havalanmak üzre
Şehri gelen bir mevsime bırakıyorlar
O vapur hâlâ hınca hınç
Kimbilir her biri hangi dünyaya sağır
Çok geçmez aradan
Kadınlar kapı önlerinde
Ellerinde meşalelerle
Aydınlatırlar gelip geçen erkek suratları
Yorgun bir sarıyla ben de
Geçeceğim önlerinden
Aklımdan çıkmıyorsun dedim
Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya
Telefonlar yan hücrede çalışıyor
Bense kurşunî bir dere
Ağaçlar hayvanlar bile kaygılı
Onu bir mersedesten indirdi kalçasına kadar açılarak
Yapyaşlı bir rum kadın
Her şeyde yanıp sönen bir kıyamet algısı
Haydi koşayım diyorum belki dağılır
Koşuyorum
Sancağımda kendi rüzgârımla ölgün kıpırtılar
Hayır daha sevgili daha sevimli değil
Ne başka bir gün ne başka bir zaman
Çok geçmeyecek aradan
Şöyle diyeceğim:
Bulutlar açmadı
Mavi gök orda mı
Cahit Zarifoğlu
-
Herkes Öldürür Sevdiğini
Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürür sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
ÇünKü Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Oscar Wilde
-
Sultan
Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum
C.Z.