Barzani ve Talabani ortak tavır belirledi
Irak'ta önde gelen Kürt grupları, Kürdistan bölgesinde gerçekleştirilen hükümet kurma çalışmalarında uzlaşıyor. Kürt gruplar, Şii ve Sünni Uzlaşma Cephesi’nin Kürdistan Cephesi'nden memnun olduğunu ve bundan sonraki çalışmaların Bağdat’ta devam edeceğini bildirdi.
Irak’ta 15 Aralık’ta yapılan parlamento seçimlerinden sonra başlayan hükümeti kurma çalışmaları devam ederken, Kuzey Irak’taki önde gelen Kürt gruplardan Kürdistan Yurtsever Birliği (KYB) başkanı, Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Irak Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) ve bölgesel Kürt yönetiminin başkanı olan Mesud Barzani, politbüro üyeleriyle Selahaddin kenti yakınlarındaki Massif kasabasında bir araya geldi.
Barzani ve Talabani Irak’taki gelişmeleri ve iki idarenin birleştirilmesi meselelerini görüştükten sonra ortak basın toplantısı düzenledi.
Mesud Barzani, Irak’ta mevcut koşullarda kurulacak yeni hükümete ve son günlerde Kürdistan bölgesinde gerçekleştirilen hükümet kurma çalışmalarında Şii ve Sünni Uzlaşma Cephesi’nin Kürdistan Cephesi karşısında memnun olduğunu ve bundan sonraki çalışmaların Bağdat’ta devam edeceğini bildirdi.
Barzani, iki Kürt yönetiminin birleştirilmesi konusunda "Bugünkü toplantıda ayrıntıları konuştuk önümüzdeki perşembe bu konuyla ilgili olarak özel bir komisyon toplanacak. İyi bir sonuca ulaşmayı umuyoruz" dedi.
BARZANİ: KERKÜK KONUSUNA BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ
Barzani, son günlerde gerçekleşen yeni Irak hükümetini kurma çalışmalarında Dava Partisi lideri ve Başbakan İbrahim Caferi’nin tekrar Başbakanlık koltuğuna geçmesi konusunda, "Caferi Şii İtilaf Listesi üyesidir. Buna onlar karar verecek ve onların belirlediği kişiye de saygı duyacağız" diye konuştu.
Mesud Barzani, Kerkük konusuna büyük önem verdiklerini, Talabani ile birlikte Bağdat’taki görüşmelerde 58’inci maddenin uygulanması konusuna değindiklerin anlattı. Bizim Kürtlerin hesabı dışında bir şeyler yapmamız mümkün değil. Kürdistan’ın içinde bulunduğu durum çok açıktır" dedi.
Barzani, Bağdat’ta yeni hükümetin oluşturulması ve fazla sandalyelerin paylaşılması ve bunların Kuzey Irak’taki iki yönetimin birleştirilmesiyle ne kadar ilişkili oldukları konusunda ise, "Bağdat ile Kürdistan hükümeti arasında doğrudan olmayan bir bağlantı var. Biz burda ne kadar düzenli olursak Bağdat’taki tutumumuz o kadar güçlü olur" dedi.
Celal Talabani, yetkilerinin artırılmaması halinde devlet başkanlığına aday olmayı düşünmediğini anlatırken, "Kürdistan İttifakı’nın tarafların birbirlerine yakınlaşmasında önemli bir rolü olacak" dedi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Meksika açıklarında 6.7'lik deprem
Meksika'nın Kaliforniya Körfezi açıklarında, Richter ölçeğine göre 6.7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
Amerikan Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS), yerel saatle 02:32'de (TSİ 11:32) meydana gelen depremin merkez üssünün, Kaliforniya yarımadasındaki Santa Rosalia'dan 89 kilometre açıkta olduğunu duyurdu.
Pasifik Uyarı Merkezi de şu ana dek can ve mal kaybına neden olmayan depremin tsunami etkisi bulunmadığını bildirdi.
Alıntı hurriyet.com.tr
İsveç'te yeni 'Kürt TV'si test yayınında
Roj TV'nin kapatılması yönündeki girişimler sürerken, isveç'te Kürtçü politikalarıyla bilinen 'Rojhelat TV' adlı yeni bir kanal test yayınına başladı.
Başkent Stokholm'de kurulan ve uydu üzerinden yayın yapan Rojhelat TV, terör örgütü PKK'dan önce kurulan 'Rızgari' adlı Kürt örgütün yayın organı.
Örgüt, PKK ile aynı çizgide olmamasına rağmen, bölücülük yanlısı olarak biliniyor. Örgütün yayın organı Rojhelat TV'nin, daha önce ***** yayın yapan bir frekansı beş yıllığına kiraladığı belirtiliyor.
Son olarak 2 ocakta, Türkiye'nin Roj TV'nin kapatılması için yaptığı başvuruyu uzun zamandır sonuçlandırmayan Danimarka'dan Kürtçe müzik yayını yapılacağı açıklanmıştı.
Roj TV'nin sahibi olan Mezopotamya Yayıncılık Anonim Şirketi'nin kuruluşu olan kanal 'ilk Kürtçe müzik kanalı' sloganı ile 15 saat yayın yapıyor.
Mezopotamya müzik kanalı yani MMC logosuyla yayın yapacak şirket, iki aylık deneme yayını sonrasında normal yayına başlamıştı.
Danimarka ile Roj TV gerginliği
Türkiye, ocak 2005'te büyükelçilik aracılığıyla iki video kasediyle Danimarka makamlarına başvurarak ülkeden yayın yapan PKK'nın yayın organı Roj TV'nin kapatılmasını istemiş, Danimarka ise kendi yasalarına göre televizyonun suç işlemediğini açıklamıştı.
Dışişleri Bakanlığı ise, 2 eylülde yeniden Danimarka makamları nezdinde girişimlerde bulunarak, Roj TV hakkında cezai kovuşturma başlatılmasını istemişti.
Türkiye ile Danimarka arasında gerginliğe neden olan tartışmaya Danimarka Savcılığı noktayı koymuş ve 7 kasımda, "Kürt televizyonu Roj TV hakkında PKK ile finansal bağlantısı, yayınlarında şiddete yönelik içeriklerin olup olmadığı konusunda soruşturma başlattık" açıklamasını yapmıştı.
Son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 15 kasımda Kopenhag'da Danimarka Başbakanı Rasmussen ile düzenleyeceği basın toplantısını, Roj TV muhabirleri nedeniyle iptal etmiş, olay daha sonra iki ülke gündemine oturmuştu.
Roj TV:
Türkiye'nin baskısı sonucu kapatılan Med TV yerine kurulan Medya TV'nin ardından PKK çizgisinde Roj TV kuruldu.
Kanal Kürtçe'nin yanı sıra Arapça, Türkçe de yayın yapıyor. Saat 13.00'te başlayan yayın 12 saat sürüyor. 'PKK'nın televizyonu' olarak bilinen Roj TV'de siyaset dışında programlar da yayınlanıyor.
Roj TV'nin sahip olduğu şirket MMC, Kürtçe müzik kanalı için 2004 yılında lisans aldı. Şirketin, Danimarka'da Roj TV ve MMC dışında, METV ve NUCE adında iki ayrı televizyonu ve bir de radyo kanalı bulunuyor.
Med TV:
30 mart 1995'te uydu aracılığıyla İngiltere üzerinden yayına başlayan Med TV, kuruluşundan yaklaşık dört buçuk yıl sonra 17 kasım 1999'da kapatıldı.
Med TV'yi kapatma kararı alan kurum, İngiltere'nin RTÜK'ü niteliğindeki bağımsız televizyon komisyonu oldu.
Bu süreçte dönemin Londra Büyükelçisi Özdem Sanberk'in rolü de önemliydi.
Gerekçe: PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının ardından Avrupa'nın dört bir yanında protesto gösterilerinin patlak vermesi sırasında kanalın 'tarafsız yayıncılık ilkelerine uymayıp, tahrik edici yayın yapması'.
Medya TV:
Med TV daha kapatılmadan, bir başka PKK yanlısı televizyon olan Medya TV yayına başladı.
29 temmuz 1999'de uydudan Fransa üzerinden yayına giren televizyonun kapatılması için Türkiye bir kez daha düğmeye bastı. Girişimler beş yıl sürdü.
Sonunda, şubat 2004'te Fransa'nın RTÜK'ü olan 'Fransız Lisans Kuruluşu', Medya TV'nin yayın lisansını iptal etti.
Gerekçe: Medya TV'nin Med TV'nin devamı olması.
Danimarka'da lisanslı 12 televizyon kuruluşundan dördünün PKK yanlısı yayınlara sahip Mezopotamya Yayıncılık'a ait olması dikkat çekiyor.
Alıntı cnnturk.com
Irak'ta intihar saldırısı: 30 ölü
Irak'ın başkenti Bağdat'ın kuzeydoğusunda düzenlenen intihar saldırısında yaklaşık 30 kişi öldü.
Iraklı bir güvenlik yetkilisi, Mikdadiye bölgesinde düzenlenen intihar saldırısının bir Şii cenaze törenini hedef aldığını ve onlarca kişinin de yaralı olduğunu belirtti.
Aynı kaynak, cenaze törenine katılanlara havan topu ve otomatik silahlarla ateş açıldığını söyledi.
Alıntı cnnturk.com
Kurban Bayramı'nda İstanbul'da otobüsler ücretsiz
İstanbul'da Kurban Bayramı süresince İETT otobüslerinin ücretsiz, raylı sistemin de 50 YKR olacağı bildirildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan yazılı açıklamada, 4 gün boyunca vatandaşların İETT otobüsleri ile Tünel ve İstiklal Caddesi'ndeki nostaljik tramvaydan ücretsiz faydalanacağı belirtildi. Açıklamada, Taksim-4. Levent metro hattı, Aksaray-Atatürk Havalimanı hafif metro hattı, Kabataş-Zeytinburnu cadde tramvayı ile Maçka Parkı ve Eyüp-Piyerloti arasındaki teleferik ücretinin ise 1.1 YTL'den 50 YKR'ye çekildiği kaydedildi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Diyanet: Rüşvet alan cehennemde yanar
Diyanet İşleri Başkanlığı önümüzdeki günlerde camilerden okutacağı hutbede, dini ve ahlaki duyguları zayıf olan insanların rüşvet alabileceğini belirterek, bu kişilerin cehenneme gideceğini kaydedecek.
Diyanet İşleri Başkanlığı önümüzdeki günlerde camilerden okutacağı hutbede, rüşvet alan kişilerin cehenneme gideceğini belirtecek. Diyanet hutbede, İslam’ın, kamu mallarını zimmete geçirmeyi, hırsızlık, gasp ve benzeri gayri meşru kazanç yollarını yasakladığı gibi, fert ve toplum hayatı için son derece zararlı olan rüşvet alıp-vermeyi de haram saydığını anlatacak. Rüşvetin dinin yanısıra, ahlak ve hukuk kurallarına da tamamen aykırı olduğu ifade edilecek hutbede, rüşvet almanın veya vermenin kişinin cehenneme girmesine sebep olacağına işaret edilecek.
"Rüşvet, haksızın haklı, suçlunun suçsuz, yalancının doğru, bir işe layık olmayanın layıkmış gibi gösterilmesine veya bunun aksine neden olur" denilecek hutbede, rüşvet alan ya da veren insanların dini duygularının zayıf olduğunu bildiricek.
"RÜŞVET TOPLUMLARI YOK EDER"
Hutbede, rüşvetin yaygın olduğu toplumlarda hak ve adaletten söz edilemeyeceği belirtilecek ve "Rüşvet, karıştığı işin amacından sapmasına ve bozulmasına, girdiği toplumun perişan olup dağılmasına sebep olur" denilecek. Tarihe bakıldığında, pek çok milletin rüşvet nedeniyle yok olduğuna dikkat çekilecek hutbede, rüşvetin girdiği toplumda adaletsizliğin yaygınlaşacağına değinilecek.
"ÖNEMLİ GÖREVLER LAYIK OLMAYANIN ELİNE GEÇER"
Rüşvet, toplumunda önemli görevlerin layık olmayan kimselerin eline geçeceği anlatılacak hutbede, böylece güçsüzlere ve yoksullara zulmedilmiş olacağı bildirilecek. Hutbe şöyle devam edecek: "Rüşvet, toplumları felakete götüren, birlik ve kardeşlik duygularını kökünden sarsan, güven duygusunu zedeleyen çirkin davranışlardan biridir. Kendisinin Allah tarafından her yerde görüldüğüne ve bir gün mutlaka hesaba çekileceğine inanan insanların hayatlarında bu tür olumsuz davranışlara rastlanmaz. Fert ve toplum olarak, bu kadar zararları olan rüşvetin yaşadığımız toplumda yaygınlaşmaması için elimizden geleni yapalım. Dünya malının dünyada kalacağını, insanın alın teriyle kazandığının daha bereketli ve değerli olduğunu unutmayalım.
Alıntı hurriyet.com.tr
Baykal: İstanbul iyi yönetilmiyor
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İstanbul'un yerel yönetim ve merkezi hükümet tarafından iyi yönetilemediğini söyledi. Baykal, “İstanbul'da yaşanan bir gösteriş ve pazarlama, emlakçı belediyeciliğidir. Belediyeciliği emlak rantı arayışına indirgeyen bir yaklaşımla karşı karşıya olduğumuz ortadadır” dedi.
Baykal, CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, partisinin bu yıl ilk Merkez Yürütme Kurulu toplantısının burada yapılacağını anlatarak, bugün ayrıca İstanbul'daki CHP'li belediye başkanları, il genel meclisi ve büyükşehir belediyesi üyeleri ile biraraya geldiğini söyledi.
Toplantıda bir yandan İstanbul'un sorunlarını ve sıkıntılarını öğrendiklerini, diğer yandan da sosyal demokrat belediyelerin umut ve güven veren çalışmalar yaptıklarına tanık olduklarını kaydeden Baykal, “Sevinç ve hüznü bir arada yaşıyoruz. Bir yandan mutluluk duyuyoruz, kendimize olan güvenimiz artıyor, bir yandan da içindeki bulunduğu sıkıntılar bizi derinden yaralıyor” diye konuştu.
İstanbul'un dünyanın gözbebeği, olağanüstü bir kent olduğunu vurgulayan Baykal, “Böylesine zenginlik içinde yaşıyor olmak, böyle bir zenginliğin parçası olmak, hepimiz için çok büyük bir şans olarak algılanmalıdır” dedi.
CHP lideri Baykal, İstanbul'un çağına damgasını vuran 4 ayrı medeniyetin kimliğini 2400 yıllık tarih boyunca ayakta tuttuğunu anlatarak, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, 'bu İstanbul benim eserim değildir' diyor. Bu büyük ihtişamı ve güzellikleri düşünerek söylenmiş bir söz değildir. Olumsuzlukları, yetersizlikleri ve
sorunları karşısında acze sürüklenmiş bir kamu yöneticisinin
itirafıdır. Bu İstanbul manzarası kimin eseridir, neyin eseridir, nasıl böyle olmuştur?” diye konuştu.
'İSTANBUL SORUNLARIN EN YOĞUN YAŞANDIĞI YER'
İstanbul'un Türkiye'nin sorunlarının en yoğun yaşandığı yer olduğunu ifade eden Deniz Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul'da, Türkiye'de yaşanan asayiş sorunlarının yarıya yakını yaşanıyor. Türkiye'de 398 bin 182 asayiş olayının 190 bin 168'i hırsızlık. Bunun da 73 bin 509'u İstanbul'dadır. İstanbul, Türkiye nüfusunun yüzde 10-12'si kadar. Ama Türkiye'de yaşanan hırsızlıkların yüzde 45'i İstanbul'da yaşanıyor. Türkiye'de yaşanan 5 bin 830 kapkaçın 2 bin 725'i İstanbul 'da gerçekleşiyor. İstanbul'da, 5 bin 499 gasp ve yağmanın 2 bin 345'i yaşanıyor. 2005 yılında kapkaç olayları önceki yıllara göre yüzde 60 oranında artmıştır. İstanbul'da, suça karışan çocukların arasında eskiden kız yoktu. 2004 yılında yüzde 2 kız çocuğu ortaya çıktı. 2005'te kız çocuk oranı yüzde 60 arttı. Adli işlem gören 15 bin 273 çocuğun 5 bini İstanbul'da.
Bunun ortaya koyduğu manzara, İstanbul'un bir güvenlik krizi yaşanan kent haline dönüşmüş olmasıdır. Türkiye'de yaşayan asayiş, güvenlik, şiddet sorunu, en yoğun şekilde İstanbul'da yaşanıyor.”
İSTANBUL'UN EĞİTİM PROFİLİ
Baykal, İstanbul'da sınıf öğretmeni açığının 600, branş öğretmeni açığının 2 bin 500 olduğunu kaydederek, okula gitmeyen öğrenci sayısının 19 bin 300, bunun 13 bininin de kız öğrenci olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Baykal, İstanbul'da okuma-yazma bilmeyen 300 bin kadar vatandaş bulunduğunu ifade etti.
İstanbul'da 1 milyon 560 bin 633 ilköğretim öğrencisi olduğunu, bunun yüzde 76'sının, yani 1 milyon 183 bin 84'ünün ikili eğitim gördüğünü, 377 bin 549'unun normal eğitim aldığını anlatan Baykal, bir öğretmene 37 öğrenci düştüğünü dile getirdi.
Baykal, “Bunların bize gösterdiği temel gerçek, İstanbul'un artık yaşanabilir bir kent olmaktan her açıdan çıkmaya başlamasıdır. İnsanlar, buraya mecburiyetten geliyorlar ve geldikten sonra yaşam kalitesi olumsuz bir gelişme kendisini gösteriyor” dedi.
CHP lideri Baykal, İstanbul'un yerel yönetim ve merkezi hükümet tarafından iyi yönetilmediğini savunarak, yerel ve merkezi yönetimlerin İstanbul'u en önemli ve en öncelikli yönetim sorunu olarak görmeleri gerektiğini, İstanbul'un da bunu hak ettiğini kaydetti.
ALINAN KARARLAR
Baykal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, 2004 yılının Nisan ile 2005 yılının Aralık ayları arasında alt komisyonlarınca alınan kararlara da değindi.
Bu tarihler arasında Çevre ve Sağlık Komisyonu, Trafik ve Ulaşım Komisyonu, İnsan Hakları Komisyonu, Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nun aldığı bir karar olmadığını ifade eden Deniz Baykal, şöyle dedi: “Bu komisyonların içinde çalışan tek komisyon İmar ve Bayındırlık Komisyonu... İstanbul'da sadece imar faaliyeti yürütülüyor. Yani imar, inşaat, emlak, komisyonculuk, rant paylaşımı... İstanbul Büyükşehir Belediyesi bununla meşgul. İmar ve Bayındırlık Komisyonu'nda 3 bin 553 karar alınmış. Bu bir anlayış ve yaklaşımdır. Sosyal belediyecilik anlayışı kent rantını yandaşlarına, sınırlı sayıdaki kişilere kazandırmaya değil, kentliye kazandırmaya yönelik bir anlayıştır.”
'PAHALI, YETERSİZ VE KÖHNE ULAŞIM'
İstanbul'un ulaşım sorununa değinen Baykal, ilde 11 yılda 643 otobüs alındığını, bunların ortalama yaşının 13.5 olduğunu söyledi. Baykal, uluslararası standartlarda göre ise otobüs filo yaşının 6 olduğunu belirtti.
Ulaşım bedelinin de çok pahalı olduğunu ifade eden Baykal, İstanbul'da pahalı, yetersiz ve köhne bir ulaşım sistemi bulunduğunu kaydetti.
İstanbul'un bir diğer büyük sorunun da deprem olduğunu anlatan Baykal, depremin sadece İstanbul'un değil, tüm Türkiye'nin sorunu olduğuna işaret etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin temsil ve ağırlamaya 53 trilyon lira, deprem konusunda çalışma yapacak olan Afet Koordinasyon Merkezi'ne ise bütçeden 300 milyar lira kaynak aktardığını belirten Baykal, bunun halkın sağduyusuna ve demokrasi bilincine yapılan bir saldırı olduğunu ve anlayışla karşılamanın mümkün olmadığını söyledi.
İstanbul'un yeni bir anlayışa ve zihniyete, belediyeciliği sadece kent rantını paylaşma olarak algılamayan bir anlayışa ihtiyacı bulunduğunu anlatan Baykal, “İstanbul rant üretecek. Bu ortak bir zenginliktir. Burada mesele, bu rantın nasıl değerlendirileceğidir. Bir belediyecilik anlayışı, bunu sınırlı sayıda insanın, eşin, dostun zenginleşmesi, gelirinin artırılması amacıyla kullanılmasını hak bilmekte, buna göre bir belediyecilik anlayışı uygulamaktadır. O kentin kolektif rantını kent standartlarını esneterek, değiştirerek, kendi hesabına, çıkarına uygun hale dönüştürerek kanalize etme çabasına hizmet eden bir belediyecilik anlayışı vardır. Bu, AK Parti'nin belediyecilik anlayışıdır. Bununla mücadele ediyoruz.”
CHP'NİN AÇTIĞI DAVALAR
CHP'nin, İmar ve Bayındırlık Komisyonu'nun bazı kararlarının iptali için dava açtığını dile getiren Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
“O kararların arkasında yeşil alanların imara açılması, kentin ortak zenginliğinin tahrip edilmesi vardır, standartların belli yerler için değiştirilmesi vardır, rantı kişileştirme çabası vardır.
İstanbul'da ortaya çıkan AK Parti'nin zihniyeti ve siyaset anlayışıdır. İstanbullu artık bunu anlamıştır. Bunun artık kamufle edilebilecek bir tarafı yoktur. İstanbul'da yaşanan bir gösteriş ve pazarlama belediyeciliğidir, bir emlakçı belediyeciliğidir. Belediyeciliği emlak rantı arayışına indirgeyen bir yaklaşımla karşı karşıya olduğumuz ortadadır.”
Baykal, İstanbul'a bütün kentlerle birlikte sahip çıkmak istediklerini vurgulayarak, “Arabesk müziğe saygımız var, ancak arabesk belediyeciliği İstanbul'da istemiyoruz. İstanbul'u yozlaştırmaya, soysuzlaştırmaya, bir kültürel kimliksizleştirmeye sürükleyecek, çıkar politikalarının karşısında kentin taşını, toprağını, camisini, minaresini, kıyısını, Boğazı'nı İstanbullularla savunacağız” dedi.
Deniz Baykal, İstanbul'un temel kavgaları olacağını, kentin iktidarları getirip iktidarları götürdüğünü ifade ederek, “İstanbul getirdi, İstanbul götürecek. İstanbul'a yapılanları İstanbullular affetmeyecektir” diye konuştu.
Alıntı hurriyet.com.tr
Yozgat'ta kuş gribi şüphesi: 4 ördek telef oldu
Yozgat'ın Akdağmadeni İlçesi'ne bağlı Altılızaim Geçidi Köyü'nde 4 ördek ile 45 tavuğun telef olduğu bildirildi. Köydeki diğer kanatlılar itlaf edildi.
Yozgat Valisi Gökhan Sözer, yaptığı açıklamada, önceki gün Altılızaim Geçidi Köyü'nde 4 ördek ve 45 tavuğun telef olduğunu söyledi. Vali Sözer, “Köylülerimizin ihbarı üzerine gerekli inceleme ve araştırma yapıldı. Elimizde, ölen kanatlıların kuş gribi olduğuna dair bulgu bulunmamaktadır” dedi. Ölen kanatlılardan numune alınarak İzmir Bornova Veterinerlik Araştırma Merkezi'ne gönderildiğini kaydeden Vali Sözer, tedbir amacıyla köyde bulunan 668 kanatlının bedelleri ödenerek itlaf edildiğini belirtti. Vali Sözer, şunları kaydetti:
“Köylülerden gelen ihbar üzerine ekiplerimiz bölgede gerekli araştırma ve incelemelerde bulundu. Bu köy dışındaki köylerimizde herhangi bir kanatlı ölümü olmadığı belirlendi. Gerekli tedbirler alındı. Elimizde ölen kanatlılarla ilgili bir bulgu bulunmaması, diğer köylerimizde de ölüm olaylarına rastlanılmaması nedeniyle karantinaya gerek görmedik.
Ancak, ölüm olayının olduğu köyde bulunan diğer kanatlılar tedbir amacıyla itlaf edilmiştir. Tahlil sonuçları geldiğinde kanatlıların ölüm nedenleri belli olacaktır, bunu da kamuoyuyla paylaşacağız.”
Alıntı hurriyet.com.tr