-
ELMA(Malus communis): Ülkemizde her yerde yetişen elmanın Amasya, Golden, Ferik, Gelin, Tavşanbaşı, Gümüşhane, Ekşi Elma gibi bir çok çeşidi vardır. Elma ağacı daldırma, ya da çelikle üretilir. Havası ve toprağı nemli yerleri sever. Kökleri yatay olarak geliştiği için, derin toprak istemez. Çok sık dal verir, ortadaki üst üste dalların budanarak açılması gerekir. Genç fidanlar arzu edilen bir çeşitten alınacak kalem veya göz ile aşılanabilir. Elmanın şifası meyvesindedir.
* Grip, öksürük, ses kısıklığı, uykusuzluk, iç sıkıntısı ve yüksek kolesterol için; orta büyüklükte 3 elma doğranır ve 1 litre suda haşlanır, süzülür. Bu çay, her yemekten sonra ısıtılarak birer bardak içilirse, çok yararlıdır.
* Böbrek ve mesane taşlarını daha rahat düşürmek için; 1 çay bardağı dolusu yaş, ya da kuru elma kabuğu 1 litre suda 10 dakika kaynatılır, süzülür. Bu çay sabahları ısıtılarak aç karnına birer çay bardağı içilirse sancıyı hafifletir, taşın daha kolay düşmesini sağlar.
* Güzellik için; soymadan ezerek çıkarılan elma suyu iyi bir sivilce ilacıdır. Bu suya batırılmış pamukla "kompres" yapılırsa sivilceler yavaş yavaş kaybolur.
-
ENGİNAR(Cinara scolymus): Bu yaz bitkisi aslında deve dikeninin bir türüdür. Ilık kıyı şeritlerinde yetişir. Dayanıklı bir bitkidir. Yazın kurursa da, sonraki İlkbahar'da aynı kök yeniden sürer. 7-8 yıl ürün verir. Sapın ucunda baş enginar, yan dallarında da koltuk enginar olgunlaşır. Sebze olarak konca denen kısımları çiçek açmadan önce toplanır. Şifası bu koncalardır. Enginar, iyi gübrelenmiş kuvvetli toprakları sever. Çiçeklerinden elde edilen tohumları ile yetiştirildiği gibi, köklerin yanından sürgünler ile de üretilir.
* Karaciğer yorgunluklarında; özellikle zeytinyağlı yemekler karaciğer hasalarına çok faydalıdır. Fazla alkol alanlarda yorulan karaciğeri güçlendirir.
* Romatizmada; ağrıyan mafsallar, enginarın haşlanan suyuyla ovulursa rahatlatır. Bu su, uygun bir şişede birkaç hafta saklanabilir.
* Güzellik için; enginar koncalarının tüylü kabuklarını da atmamak gerekir. Zayıf saçlar bu kabuklarla ovulursa güç kazanır
-
ERKEÇSAKALI(Sprioea ulmaria L.): Bir kır bitkisidir. Dalları sağlam, sert ve kırmızımsıdır. İlkbahar'da dalların ucunda toplu olarak ufak ufak, kar tanelerine benzeyen beyaz çiçekler açar. Şifası, toplanıp gölgede kurutulan bu çiçeklerdedir.
* İştahsızlık, böbrek taşı sancıları, bulantı ve romatizmada; 40 gram Erkeçsakalı çiçeği, 1 litre suda haşlanır ve bu çay yemeklerden önce birer çay bardağı içilirse, şifasını kısa zamanda gösterir.
-
FESLEĞEN(Ocymum basilicum L.) : Evlerde cam kenarlarını süsleyen yaprakları çok hoş kokulu olan yaygın bir çiçektir. Yazın beyaz, yada sümbül pembesi küçük çiçekler açar. Sürgünlerinden, yada dalı üzerinde kurumuş çiçeklerinin verdiği tohumlardan üretilir. İlkbaharda sürgünlerinden, üretmek çok kolaydır. Humuslu, hafifi güçlü bir toprak ister. Ilık ve bol güneşli yerleri sever. Sık sık sulanırsa, çabucak gür yetişir. Şifası yapraklarının kokusundadır.
* Sivrisineğe ve tahta kurusuna karşı; Fesleğen kokusu, sivrisinekleri kovmak için birebirdir. Bunun için sivrisinekli ortamlarda bulunanlar, bu bitkiyi yaşama ortamlarında bulundurarak veya yakalarına bir tutam fesleğen takarak sivri sinekleri uzaklaştırabilirler. Yine balkonda yetiştirerek yaz döneminde sivri sineklerden korunabilirler. Yine tahta kurusu yuvaları varsa, çevresine birkaç tutam fesleğen yaprağı serpmelidir. Yuvayı bozar, bu böcekleri göçe zorlar.
* Ağız yaralarında; bir kahve dolusu fesleğen yaprağını iki fincanlık su bulunan büyükçe bir kapta haşlayarak elde edilecek su, ağız yaraları için çok faydalı bir gargaradır.
-
FUNDA(Erica vulgaris L.): Kır bitkisidir. Buna süpürge otu da denir. İlkbaharda yeşerir, yaprakları küçük, ağustosda açmaya başlayan çiçekleri kırmızımsı mordur. Şifası çiçeklerindedir. Bu çiçekler kurutularak saklanırsa, yıl boyu işe yarar.
* Egzamada ve cilt kızarıklıklarında; tazeyken toplanacak 100 gram funda çiçeğini bir su bardağı zeytinyağı içinde 10 gün bekletilir. Sonra süzülerek bir şişede saklanır. İyi bir cilt ilacıdır. Bu yağ özellikle egzamaya benzer, yaralar, ya da cilt üzerinde kızarıklıklara bir pamukla sürülerek çok faydalıdır.
* Adale ağrılarında, kulunçta; kurutulmuş bir ölçü funda çiçeğini iki ölçü suda haşlayarak hazırlayacağınız lapa, adale ağrılarını dindirir. Kulunçlarda rahatlatıcıdır.
-
FASULYE(Phaseolus vulgaris L.): Başlıca çeşitleri Çalı, Şeker, Ayşe, Barbunya, Feraset'tir ve Yurdumuzda her yerde yetişir. Taze ve kuru olarak mutfakların önemli bir sebzesidir. Şifası taze olan meyvelerindedir.
* Şeker hastaları için; taze fasulyeyi ezerek çıkarılan öz suyundan her sabah tok karnına 1 kahve fincanı içmek çok yararlıdır.
* Romatizmalılar için; taze fasulyenin sadece tohumlarını ezerek çıkarılacak öz suyunun sabah, akşam tok karnına birer kahve fincanı içmek ağrılara iyi gelir
-
GELİNCİK (Papaver rhoeas L.): Gelincik bilindiği gibi ilkbaharda çiçek açan, çok zarif bir kır çiçeğidir. Ev ilacı olarak şifası, çiçeğinin bir tüle benzeyen ince kırmızı yapraklarındadır. Çiçeğin ortasındaki kara göz kesilir, atılır. Toplanan kırmızı yapraklar gölgede kurutularak saklanır, yada bunlardan şurup yapılır. Gelincik şurubu için ölçü, 1 kahve kaşığı limon tuzu atılmış, 1 litre suya, 1 su bardağı dolusu kırmızı çiçek yapraklarıdır. Bu karışım, ağzı sıkıca kapalı bir kavanozda ve tam güneş alan bir yerde 15 gün bekletilir. Bu şurup reçellere renk vermek için de kullanılır.
* Soğuk algınlıklarında; günde birkaç kez, bir çorba kaşığı gelincik şurubu, 1 çay bardağı sıcak suyla karıştırılarak içilirse çok yararlıdır. Hafif ateşi alır, terletir ve göğsü yumuşatır. Yine 10 gram kurutulmuş gelincik, 1 litre suda haşlanırsa, günde birkaç kez ve sıcak sıcak çay gibi içilirse, şurup gibi aynı faydası vardır.
GÜL AĞACI (Rosa gallica L.): Birçok türü olan gül çiçeklerin sultanıdır denilebilir. Orta güneşli, killi-kumlu ve kırmızı toprakları çok sever. Yediveren, Bodur, Sadberk, Sarmaşıktır. Güllerinin sürekli canlı olması için yanmış çiftlik gübresi ile diplerinin her ilkbaharda gübrelenmesi gerekir. Daldırma ya da çelikle üretilir. Bunları dikme zamanı hemen ilkbahar öncesinde ve don tehlikesinin ortadan kalktığı günlerde başlar. Ancak toprağın Sonbahar'da derin işlenmiş olması gerekir. Fidanlar için 40 cm civarında derinlikte kazılacak çukurlar birbirinden 1 metre uzaklıkta olmalıdır. Fidan dikiminde çukur açarken üstten çıkan toprağa biraz yanmış gübre ile karıştırıp alta, alttan çıkan toprağı da üste vererek yapılır hafif sıkıştırarak can suyu verilir. Güllerde en çok, yaprakları ve gövdeyi pudralanmış sarmaya başlayan bir mantar hastalığıyla, yapraklara dadanan afitlerin (yaprak biti) verdiği zararlar görülür. Tarım ilaçları satılan yerlerde gerekli ilaçları bularak mücadele yapmak mümkündür. Şifası sağlık yetişen güllerin yaprakları, dalları, taze ya da gölgede kurutularak saklanan çiçekleridir.
* Ağız yaralarında; uygun bir kavanoza 1 litre su, 50 gram taze gül çiçeği yaprağı konularak, güneşte 1 hafta bekletilerek gerektiğinde kullanılabilecek çok yararlı bir gargara ilacı elde edilir.
* Çabuk kızaran, ya da yorgunluktan yaşaran gözler için; gül fidanlarının taze yaprakları ve körpe dallarını aynı ölçüde suyla kaynatarak elde edilen sıvıyı bir pamuğa sürerek yapılan banyo iyi gelir.
* Bulantı için; taze ya da kurutulmuş 40 gram gül çiçeği yaprağı, 1 litre suda haşlanır. Ara sıra birer kahve fincanı içilirse kişiyi rahatlatır.
* Öksürük için; bulantıdaki gibi hazırlanan çayın içilmesi kişiyi rahatlatır.
* Güzellik için; 1 ölçü vazelini, hazır satılan 3 ölçü gül suyu ile iyice karıştırıp hazırlanacak losyon, eldeki çatlakları giderir. Elleri güzelleştirir
-
HANIMELİ(Lonicera perielymunum L.): Bu bitki sarılarak uzar, ilkbaharda açan çiçekleri güzeldir ve hemen hemen her bahçede bulunan bir süs bitkisidir. Daldırılarak veya sürgünlerinden kolayca üretilir. Ancak yeri güneye bakıyorsa ve toprağı iyi gübrelenmişse çok iyi gelişir. Şifası yapraklarında ve çiçeklerindedir. Yaprakları taze, çiçekleri gölgede kurutulmuş olarak kullanılır.
* Böbrek taşları için; 20 gram taze hanımeli yaprağı, 1 litre suda haşlanır ve yemek aralarında birer çay kaşığı içilirse, taş düşürmeyi kolaylaştırır, sancıyı hafifletir.
* Soğuk algınlıklarında; 20 gram hanımeli yaprağını, 1 litre suda haşlayarak hazırlanan çay, çok yararlıdır. Yemeklerden sonra sıcak sıcak içilirse göğsü yumuşatır, öksürüğü hafifletir, hastayı terletir.
-
HARDAL(Sinapis sp.): Hardal, turp ailesinden yıllık, otsu bir bitkidir. 1 metreye kadar uzanan gövdesi epey dallı ve dalları tüylüdür. Dokunduğunda insanı tırmalar. Yaprakları gelişigüzel sıralanır. Yazın, sarı çiçekler açar. Meyvesi keçiboynuzuna benzer, ama çok küçüktür. Tohumları bu meyvenin içinde oluşur. Sofra hardalı, bu bitkinin özel olarak yetiştirilen ve ıslah edilmiş türlerinden elde alınan tohumlarından yapılır. Baharatçılarda da bu tohumlar satılır. Bunlar beyaz ve siyah hardal olarak iki türe sahiptir. Asıl şifalı olan siyah hardaldır.
* Soğuk algınlığında, nezlede, nevraljide; Siyah hardaldan yapılan Hardal Yakısı'nın büyük faydaları vardır. Bu yakıyı hazırlamak güçtür, ama artık eczanelerde hazır satılmaktadır. Ancak tarifine uygun kullanmak gerekir. Yoksa cildi çok tahriş eder. Eğer böyle bir tahrişe yol açılmış ise üzerine zeytin yağı sürülmelidir. Acıyı alır. Yakıdan sonra yakı yapılan yeri ılık suyla iyice silmeyi, ya da yıkamayı, kuruladıktan sonra talk pudrasıyla pudralama yapılmalıdır. Kalan yakı cildi yakabilir.
-
HATMİ (Althaea offcinalis L.): Yaprakları ebegümecine benzeyen bir süs bitkisidir. Temmuzdan Eylüle kadar çiçek açar. Çiçekleri soldukça kesilirse, çiçek açma süresi daha da uzar. Sürgünlerinden yetiştirilir. Derin toprakları sevdiği için, daha çok bahçe çiçeğidir. Fazla sulanmayı ve kuraklığı sevmez. Hatminin gölgede kurutulan kökü ve çiçekleri eskiden beri başlıca ev ilaçları arasındadır.
* Göğüs nezlesinde; 10 gram hatmi kökü, 1 litre suda haşlanır, yemeklerden sonra birer kahve fincanı içilirse, hastayı çok rahatlatır.
* Dişeti ve bademcik iltihaplarında; 30 gram hatmi çiçeği, 1 litre suda haşlanır ve bu çay ılık ılık günde birkaç kez gargara olarak kullanılırsa, kısa zamanda yararını gösterir.