“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
(Zâriyât, 56)
Printable View
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
(Zâriyât, 56)
“Kulaklarını eğlence ve şeytan çalgısından uzak tutanlar neredeler? Onları misk bahçelerine dahil edin!”
Sonra Melaike aleyhimüssalâtü vesselâm’a seslenecek:
“Onlara benim takdirlerimi duyurun ve haber verin ki, kendilerine artık ne korku var, ne de üzüntü!”
Dileseydik her memlekete bir uyarıcı gönderirdik. Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir mücadele ver.
{ Furkân, 25 / 51,52 }
Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir. 33
Kur’an-ı Kerim Diyanet Meali Bakara Suresi 153. Ayet
Bir yerde salgın hastalık çıktığını duyarsanız oraya girmeyiniz; bulunduğunuz yerde veba çıkmışsa oradan ayrılmayınız.”
(Buhari, Tıbb 30)
“Kıyamet günü tüccarlar fâcirler (günahkârlar) olarak diriltilecekler. Ancak Allah’tan korkanlar, iyilik yapanlar ve doğruluktan ayrılmayanlar müstesna”
Tirmizî, Büyû 4 (1210); İbnu Mâce, Ticârât 3, (2146)
Sıkıntımı, keder ve hüznümü sadece Allah’a arz ediyorum”
Yusuf – 86
Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) gazve yaptığı zaman:
“Ey Rabbim sen benim destekcim ve yardımcımsın. Senin sayende çâre düşünür, senin sayende saldırır, senin sayende mukâtele ederim” derdi.”
[Tirmizî, Da’avât 132, (3578); Ebu Dâvud, Cihâd 99, (2632).]
“Güneşin doğduğu her yeni günde kişiye, her bir mafsalı için bir sadaka vermesi gerekir. İki kişi arasında adâlet yapman bir sadakadır. Kişiye hayvanını yüklerken yardım etmen bir sadakadır. Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın her adım sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman sadakadır.”
[Buhârî, Cihâd 72, 128, Sulh 33; Müslim, Müsâfirîn 84, (720), zekât 56, (1009)]
Kul kırk yaşına ulaşır da hala hayrı şerrine gâlip gelmezse, şeytan onun iki gözünün arasından öper ve “Ebediyyen iflâh olmayacak bir yüze kurban olayım!” der.”
(İbnü’l-Cevzî, Mevzûat, I, 178)