-
Hz. Muhammed (asv), insanların en cömerdi ve en iyilik severi idi. Ramazan’da Cebrâil (as) ile beraber bulunduğu zamanlarda her şeyini verirdi. Cebrâil (as), her Ramazan gecesi Onun (asm) yanına gelir, ona Kur’an öğretirdi. Cebrâil (as) şöyle derdi:
“Allah’ın Râsulü, bereket getiren rüzgârlardan daha cömerttir.”
(Müslim, Fezâil, 12, 2308)
-
Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah’ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür.”
(Bakara, 110)
-
Allah’ım! Seni anmak, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.
Ebu Dâvûd, Salât,361
-
Onlar görmüyorlar mı ki, biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarak yarattık. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette (Allah varlığını gösteren) deliller vardır.
{ Neml, 27 / 86 }
-
Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da!
İbrahim şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?” “Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” (Enbiyâ Sûresi, 66-67)
-
Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın
Elif Lâm Mîm. Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş âyetleridir. Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar. (Lokmân Sûresi, (1-4))
-
Kim güzel bir işe aracılık ederse, onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyi gözetir ve karşılığını verir.”
(Nisâ, 85)
-
Îman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.”
(Hadîd, 16)
-
Göklerde ve yerde kim varsa
Göklerde ve yerde kim varsa yalnızca O’na âittir. Hepsi O’na boyun eğmektedirler. ( Rûm Sûresi, 26)
-
Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Nisâ Sûresi, 148)