-
ARKADAŞIM BADEM AĞACI
Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Acarsın çiçeklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koş desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiç bir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya
AZİZ NESİN
-
AN GELİR
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür
şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür
an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür
son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür
Yazar : ATTİLA İLHAN
-
Güçlü Olacaksın Çocuk
Ne kadar olumsuzluk yaşarsan yaşa;
insanlara en az yansıtmalısın…
Hatta elinden geliyorsa, hiç bilmemeliler…
Sen öyle mutlu görünmelisin ki,
Tahmin bile edemesinler..
Güçlü olmalısın çocuk..
Bir damla gözyaşına şahit olmamalı kimse..
Ağlama demiyorum, ağla..
Ama sen bile bilme ağladığını..
Eğer gülemiyorsan, tepkisizliği takın..
Güçlü olmalısın çocuk..
Haksızlığa da uğrasan,
En sevdiğini de yitirsen..
Hatta kimsesiz kalsan..
Cebinde beş kuruş paran da olmasa…
Sakat da olsan..
Ne koşulda olursan ol, güçlü olmalısın..
Sabit kalabilmelisin fırtınalarında dünyanın..
Sen, kazanmak için varsın..
Vazgeçmeyi düşünmek gibi bir lüksün de yok zaten…
Beğenmiyorsan kuralları,
Çekip gidemezsin evin kapısından çıkar gibi..
İstemediklerini de gönderemezsin üstüne üstlük..
Kabullenmen lazım..
Herkesten farklı olduğunu düşünsen de sen…
Herkesten biri olduğunu unutmayacaksın..
Kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan eğer,
Anlatmaya çalışmayacaksın…
Bir de gururun üstün gelmeli..
Gururunu kişiliğin belleyeceksin…
Ne ayaklar altına alacaksın duygusal zayıflığına yenilip,
Ne de inciltilmesine müsaade edeceksin.
Güçlü olmalısın çocuk!
Herkesten, her şeyden daha güçlü…
Ölümüne seveceksin yurdunu mesela…
Yahut bir kızın kızıl saçlarını..
Ama ölümü sen seçmeyeceksin…
Cesaretin ağır basacak…
Korkmayacaksın kimseden!
Hiçbir olgu korkutmaya yetmeyecek seni!
En önemlisi de ne biliyor musun çocuk?
Çok acılara şahit olacaksın…
Çok acılar tadacaksın..
İsyan sözcükleri günışığına çıkmak için
Dilinin ucunda bekliyor olacaklar..
Ama sen daima sabırlı olacaksın… olmalısın…
Çünkü güçlüsün sen…
Öyle olacaksın…
Kimse bilmeyecek, çözemeyecek seni..
Sen anlaşılmaz olacaksın bir monalisa gibi…
Belki natürmort yanında halt etmiş kalacak…
Çözülemeyeceksin..
Birileri seni çok az da olsa anladığında,
Kaybettiğin süsü verdiğin savaşını kazanmış olacaksın…
Güçlü olacaksın çocuk,
Yorulmayacaksın..
Anlatmayacaksın…
Her vurgunda daha da dik duracaksın…
Güçlü olacaksın…
Tüm kaybettiğim aşklarıma,
Sen sahip çıkacaksın.
-
Sessiz köşelerin arkadaşı ayrılık
Karanlık gecelerin sırdaşı ayrılık
Umutsuz kişilerin yoldaşı ayrılık
Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine
Anlamsız cümlelerin öznesi ayrılık
Zamansız bitişlerin gözdesi ayrılık
Oransız sevmelerin yüzdesi ayrılık
Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine
Zamansız ölüm kadar yakındır ayrılık
Hücum sözüyle kalbe akındır ayrılık
Kaşındıkça kanayan acındır ayrılık
Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine
Doğduğun gün yazılan kaderdir ayrılık
Nöbetini bekleyen askerdir ayrılık
En beterinden bile beterdir ayrılık
Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine
Muhterem Aslan
-
Ölüm Zevki
Ölüm zevkin diriyken al
Canı sana verene sal
Madde isen manaya dal
Allah Allah Allah ile
Ölüm melamiye zevktir
Sevmek acı değil şevktir
Kabir korku değil meşktir
Allah Allah Allah ile
Ölüm gurbetten sılaya
Vaslolan gelmez dünyaya
Allah sığmaz bir saraya
Allah Allah Allah ile
Ölüm tevhidin sefası
Adem olmanın vefası
İnsan Haktır hem de hası
Allah Allah Allah ile
Ölüm varışdır gönüle
Kaptırma kendini sele
Hak sığarmı söze dile
Allah Allah Allah ile
Ölüm sınama tahtası
Dünya Mevlanın sahası
Teslim olmanın sırası
Allah Allah Allah ile
Gönüllü yürüyor hakka
Ölen madde mana başka
Ladan girer elbet aşka
Allah Allah Allah
-
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak..
-
Aşka Dair
Aşk bir muamma gibidir çözebilene aşk olsun
Aşk bulutunun üstünde gezebilene aşk olsun
Aşk gönülün hitabıdır divanenin hesabıdır
Aşk şiirin kitabıdır yazabilene aşk olsun
Aşk incelik aşk azamet aşk özveri aşk nezaket
Aşk imandır aşk ibadet hazzı bilene aşk olsun
Aşk ilahların sathıdır aşk benliğin ruhsatıdır
Aşk kayalardan katıdır ezebilene aşk olsun
Aşk Ali'ye Kamber gibi aşk mis gibi amber gibi
Aşk sihirli çember gibi bozabilene aşk olsun
Aşk deli aşk akil eder aşk uzağı yakın eder
Aşk ateştir aşk kül eder tozabilene aşk olsun
Aşk irfan alimin huyu aşk Kevser Zemzemin suyu
Aşk bir sonsuz derin kuyu kazabilene aşk olsun
Aşk ilimdir aşk keramet aşk asalet aşk nedamet
Aşk güvendir aşk saadet erebilene aşk olsun
Aşk mekanı arı yerdir ziyareti gönüllerdir
Aşk benlikten ileridir özge bilene aşk olsun
Aşk uğraştır aşk emektir aşk sevmektir sevilmektir
Aşk demek Şahin demektir sezebilene aşk olsun
-
Yalnızlığı Denemek
gecenin ortasında ne işin var
yıldızlara dokunma yanarsın
bak birazdan ay da batacak
karanlık bulaşmasın ellerine
tersine döner yolunu bulamazsın
içi dışı uzay tozu yansımalar
sahi mi yalan mı anlayamazsın
bir rüya gemisi iskele sancak
dokunup geçiyor hayallerine
ağlayasın gelir ağlayamazsın
sevmek insanın yüreği kadar
küçükse büyüğünü taşıyamazsın
yalnızlığı da dene oldu olacak
nasıl yankılanır derinden derine
iyi midir kötü mü çıkaramazsın
insan insanı kendisi tamamlar
içinde başka dışında başkasın
eksikliğin fazlana elbet bulaşacak
öbürü sığacak bunun derisine
yoksa sabaha sağ çıkamazsın
Atilla İlhan
-
Anlatılamazsın
Sen bir sihir olmalısın
Anlatılamazsın
Dokunmaya korkuyor ürkek ellerim
Bu sihir bu büyü bozulur diye
Sendeki sıcaklığı bir türlü çözümleyemedim
Nedensizce hiç sorgulamaksızın
Tüm içtenliğiyle bağlandı sana
Sevgilerin en büyüğüyle bu yürek
Gizemin beni daha da çok sürüklüyor peşinden
Çırpındıkça daha da çok batıyorum senli hayallere
Yine çekildim sessizce bir köşeye
Durmadan hiç yorulmaksızın
Seni düşünüyorum
Her anım dolu seninle
Güzelliğin esti hain bir rüzgar gibi yüreğime
Ürperdi tenim özledi seni içim
Sonu yok bunun ilerisi karanlık
Pusuda bekliyor acılar
Tuzak bana bu aşk
Mutluluğun sonu acıların başlangıcı bunu biliyorum
O büyülü endamın yinede çekiyor beni
İlerliyorum belirsiz bir yol üzerinde
Sana doğru yürüyorum
Karşı koymak imkansız kaçınılmazsın
En ufak hareketin bile beni etkiliyor nazlı güzelim
Sitemin bile hoş geliyor
Her halini seviyorum
İşte gözlerimin önünde salınarak yürüyüşün
Kulaklarımda bütün dertlerimi unutturan tatlı gülümseyişin
Aklımı başımdan alıyor
Gülerken yanağında beliren gamzelerin
Gülmek sanki senin için yaratılmış
İçimde bir sevinçsin
Ama ürkek tedirgin
Gözlerimde eşsizsin
Yaşamak anlamsız sensiz
Sessiz dünyam seninle birlikte bozuluyor
Yüreğimden bir ses yükseliyor dalga dalga
Sözler mısralaşıyor
Seninle anlam kazanıyor
Ve sonunda sen dudaklarımdan
Hiç düşmeyen o hüzünlü sitemkar şiir
‘‘ Ellerimi uzatsam tutar mısın narin ellerinle
Karanlıkta kalmış ruhumu çıkartır mısın aydınlık yerlere
Yüreğimi versem sever misin benim gibi sende delice
Vazgeçilmezsin bebeğim ayrılık olmasın kaderimizde ’’
-
BÜLBÜL
Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;
Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.
Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,
Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.
Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...
Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl
Muhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım;
Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım!
Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,
Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryâd,
0 müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu
Ki vâdiden bütün, yer yer, enînler çağlayıp durdu.
Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi;
Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûya Sûr-i Mahşerdi!
-Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?
0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.
Hazansız bir zemin isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın,
Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.
Değil bir kayda, sığmazsın - kanadlandım mı - eb'âda;
Hayâtın en muhayyel gayedir ahrâra dünyâda,
Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?
Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânmansız serseriyim öz diyârımda!
Ne husrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Serâpâ Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
Hayâlimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,
SALÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ'lerin, FATİH'lerin yurdu.
Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde OSMAN'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!
Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Hân'ın;
Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri ORHAN'ın!
Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
[Safahât, Yedinci Kitap]