-
Musikinin dindeki yeri
Sual: Dinimizde müzik haram mıdır?
CEVAP
Simanın caiz olduğu ve caiz olmadığı yerler vardır. Bazıları, kitaplardaki sima kelimesini çalgı olarak tercüme ettikleri için mubah çalgılar da var zannedilmektedir. Aşağıdaki yazıların tamamı İslam âlimlerinin kitaplarından alınmıştır. Nereden alındığı da sonunda yazılıdır. Kendimize ait tek cümle yoktur.
Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)
Lokman suresinin 6. âyetindeki lehv-el hadis ifadesini âlimler musiki, çalgı aleti olarak bildirmiştir. İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik) [İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]
(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:
Yalan hikayeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele! (Mevâkib tefsiri)
Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemi]
Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.
Müfessirler, İsra suresinin 64. âyetinde şeytana, (Vestefziz... bi savtike [Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)
Müfessirler Enam suresinin 70. âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.
(Şimdi siz bu söze [Kur’âna] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm 59-61]
Medarik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor. İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Peygamberin emrine uyun, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin, pis şeyleri haram kılar.) [Araf 157]
(O, kendisine vahyedilenden başkasını söylemez.) [Necm 3, 4]
(Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar.) [Nisa 65]
(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.) [Ahzab 36]
(Kur'anı sana insanlara açıklayasın diye indirdik.) [Nahl 44]
Şimdi Resulullah efendimiz, yukarıdaki âyet-i kerimeleri nasıl açıklamışsa ona bakalım:
(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberani]
(Sesini gına ile yükseltene şeytan musallat olur.) [Deylemi]
(Rahmet melekleri, ceres, [çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez.) [Nesai]
(Rahmet melekleri, köpek ve çan bulunan kafileye yaklaşmaz.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]
(Ceres, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim, Ebu Davud, Nesai] [Mizmar çalgıdır]
(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır. Parası da haramdır. Kimin eti haramdan beslendi ise, ona Cehennem ateşi layıktır.) [Taberani]
(Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet döneminde tapınılan putları kaldırmamı emretti.) [İ.Ahmed]
(Bir zaman gelecek, ümmetimden bazısı, zinayı, ipek giymeyi, içki içmeyi, mizmarı [çalgıyı] helal addedecektir.) [Buhari]
(Musiki, zinaya yol açar.) [Mektubat-ı Rabbani 3/41]
(Musiki, kalbde nifak hasıl eder.) [Beyheki]
(Suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür. Allah’a yemin ederim ki, suyun otu büyüttüğü gibi, Kur’an ve zikir de, kalbde imanı büyütür.) [Deylemi]
(Rabbim bana içkiyi, kumarı, darbukayı ve şarkı söyleyen kadınları haram kıldı.) [İ. Ahmed]
(Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.) [Begavi]
(Ümmetimden bazıları, içkilere başka isim vererek içerler. Şarkıcı kadın ve çalgı aletleriyle eğlenirler. Allahü teâlâ, onları yerin dibine batırır da domuzlar ve maymunlar kılar.) [İbni Mace]
(Şu beş şey zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur: Birbiriyle lanetleşme, içki içme, ipekli giyme, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.) [Deylemi, Hâkim]
(Ben, mizmarları [çalgıları], putları yok etmek için de gönderildim.) [İ.Ahmed, Ebu Nuaym, İbni Neccar]
(İblis, yer yüzüne indikten sonra, ya Rabbi bana ev ver dedi. Hamamlar senin evin. Yemek istedi. Besmelesiz yenen yemekler senin denildi. Müezzin istedi. Mizmarlar [çalgılar] müezzinin denildi. Yazıların dövme, hadislerin yalandır. Resulün [elçin] kâhinler, falcılar, tuzağın da kadınlardır.) [İbni Ebiddünya, İbni Cerir]
(İblis, benim kitabım nedir dedi. Senin kitabın dövmedir, içeceğin sarhoşluk veren her içki, sadakatin yalan, müezzinin mizmarlar [çalgılar], mescitlerin de çarşılardır denildi.) [Taberani]
(İki ses, melundur: Nimete kavuşunca [mizmar]çalgı, musibete maruz kalınca feryat.) [Bezzar]
(Allahü teâlânın gazabına sebep olan şeyler: Acıkmadan yemek, uykusu yokken uyumak, tuhaf bir şey olmadan gülmek, musibette feryat etmek, nimete kavuşunca mizmar [çalgı çalmak].) [Deylemi]
(Şarkıcı ve çalgıcı kadınlar çoğalınca, içkiler her yerde içilince, yere batmalar görülecek, gökten taş yağacaktır.) [Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, İ.Ahmed]
(Şunlar gelmeden önce salih amel işlemekte acele edin. Sefihler başa geçmeden, güvenlik kuvvetleri çoğalmadan, hüküm rüşvetle satılmadan, adam öldürme hafife alınmadan, akraba ziyareti kesilmeden, Kur’an mizmarlardan okunmadan, Kur’anı şarkı gibi okuyanlar öne geçmeden.) [Taberani]
(Kur'an mizmarlardan okunduğu zaman ölebilirsen öl.) [Taberani]
(Kur'anı mizmarlardan [çalgı aletlerinden] okuyanlara Allah lanet eder.) [Müsamere]
(Şu 15 kötü haslet işlendiği zaman ümmetim belaya maruz kalır:
1- Ganimete hıyanet edilince
2- Emanetin ganimet sayılınca
3- Zekat cereme kabul edilince
4- Erkek karısına itaat edince
5- Evlat ana babaya isyan edince
6- Kişi, arkadaşına itaat edince
7- Babaya cefa edilince
8- Toplantılarda yüksek sesle konuşulunca
9- En rezil kimse iş başına geçince
10- Şerrinden korkulan kimseye ikram edilince
11- Her yerde içki içilince
12- Erkekler ipek giyinince
13- Şarkıcı kadınlar çoğalınca
14- Çalgı aletleri yayılınca
15- Sonra gelenler, önceki âlimlere lanet edip onları kötülediği zaman.) [Tirmizi]
(Gözün zinası [harama] bakmak, kulağın zinası [haram şeyleri] dinlemektir.) [Müslim]
İbni Hibban’ın bildirdiği hadis-i şerifte, Resulullah, develerin boyunlarındaki ceresleri [çanları] çıkarmıştır. Halbuki çan şehveti tahrik etmez. Çan bulunan yere rahmet melekleri girmiyor. Artık çalgıyı, çalgı aletlerini siz düşünün. Şeyh-ul-İslâm Ahmed İbni Kemal efendi hazretleri Kırk Hadis kitabında buyuruyor ki:
(Mizmarları kırmak ve hınzırları öldürmek için gönderildim) hadis-i şerifindeki mizmar, bütün çalgı aletleridir. Bu hadis-i şerif, her çeşit çalgıyı ve domuz eti yemeyi yasak etmektedir.
Hazret-i Ebu Bekir, iki küçük cariyenin tef çalıp şarkı söylediklerini gördü ve onları azarlayarak “Şeytanın çalgısını mı çalıyorsunuz?” dedi. (Buhari)
İbni Ömer hazretleri, ihramlı bir toplulukta şarkı söyleyen birine, “Allah senin ibadetini kabul etmesin” dedi. (İbni Ebid-dünya)
Enes bin Malik hazretleri, “En pis kazanç, şarkı ve çalgı aletleriyle kazanılandır” dedi. (İbni Ebid-Dünya)
İbni Abbas hazretleri, “Çalgı aletleri haramdır” dedi. (Beyheki)
Âişe validemiz, bir evde şarkı söyleyen birini görünce ona, “Yazıklar olsun sana. Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi ve onu çıkardılar. (Buhari)
Fudayl b. İyad hazretleri, “Müzik ve şarkı, zinanın teşvikçisidir” dedi. (İbni Ebid-dünya)
Şeyhü’l İslam Ahmed İbn-i Kemal Paşazade, Risale-i Münire’de buyuruyor ki:
Cevâhir-i Fetâvâ kitabında (Raks [oyun], şarkı ve çalgı haramdır) diyor. İstihsân kitabında çalgı dinlemenin haram olduğu bildiriliyor. Hidâye kitabının sahibi, (Şarkı söyleyenin şahitliği kabul edilmez) diyor. Kurtubi’de şarkı söylemek, ney çalmak ve raks etmek icma ile haramdır deniyor. Abdülkadir-i Geylani’nin (Raksa helal diyen kâfir olur) fetvasını gördüm. (Vesiletü'n Necat kitabı)
Şeyh Muhammed Rebhami hazretleri buyuruyor ki:
Saz, tanbur, def, ney ve diğer çalgı aletlerini çalmak, Allahü teâlânın emrini tutmamak olur. (Riyad-ün-Nasıhin)
İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki:
“Hakim-i Tirmizi’nin Nevadiru’l Usul adındaki kitapta rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem efendimiz, (Her kim şarkı sesine kulak verirse, onun ruhanileri dinlemesine izin verilmez) buyurdu. Oradakilerden biri tarafından, (Ya Resulallah, ruhaniler kimlerdir?) diye soruldu. Resulullah da, (Cennet ehlinin okuyucularıdır) buyurdu. (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi)
İmam-ı Birgivi hazretleri buyuruyor ki:
Saz dinlemekten kulaklarını korumalıdır. (Risale-i Birgivi)
Mezhepsiz İbni Teymiye bile, “Şarkı ve müzik, şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biridir” demiştir. (Mecmu-ul Fetava)
Şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır. (İmam-ı Kurtubi)
Şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda icma vardır. (İbni Salâh)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Ziyaeddin-i Şami, Mültekıt kitabında (Hiçbir âlim, teganniye mubah demedi) buyurdu.(m. 266)
Kur'an-ı kerimi musiki perdelerine uydurarak okumak haramdır. (Bezzâziyye)
Çalgı çalmanın haram olduğu, icma ile bildirildi. (Makamat-ı Mazheriyye)
Çalgı çalarak veya oyun arasında Kur'an okuyan kâfir olur. (Tergib-üs-salât)
İmam-ı Münavi hazretleri (Nikahı herkese duyurun! Bunun için de, camide yapın ve def çalın) hadis-i şerifini açıklarken, (Mescitlerde def çalınmaz. Hadis-i şerif, mescid dışında çalınmasını, mescitte yalnız nikah yapılmasını emrediyor) diyor. (Hadika)
Camide def çalmak günah olunca, başka çalgının camide çalınması hiç caiz olmaz. Kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül Muhtar)
Şimdiki tarikatçıların yaptıkları gibi, dönmek, dümbelek, ney, saz çalmak haramdır. (Tahtavi şerhi)
Teganni ile okuyan bir imamın arkasında kılınan namazın iadesi gerekir. (Halebi)
Kur’an-ı kerimi, Arap şivesine uygun, tecvid ile ve güzel ses ile okumalıdır. Ebu Davud’daki hadis-i şerifte, (Kur'anı güzel sesle okuyun) buyuruldu. Yani "Allah’tan korkarak okuyun" demektir. Bu da, tecvid ilmine uyarak okumakla olur. Yoksa, harfleri, kelimeleri değiştirerek, manayı, nazmı bozarak teganni ile okumak haramdır. (Berika)
Teganni haramdır. (Tıbb-ün-nebevi)
Kur’an-ı kerimi teganni ile okumak ve dinlemek haramdır. Burhâneddin-i Mergınânî buyurdu ki:
Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan hafıza, ne güzel okudun diyen kimsenin imanı gider. Tecdîd-i iman gerekir. Kuhistânî de, böyle yazmaktadır. (Dürr-ül-müntekâ)
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Eğlence veya para kazanmak için başkalarına şarkı söylemek, sözbirliği ile haramdır. Çalgı ile raks etmek büyük günahtır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül-Muhtar)
Fısk ve içki içilen yerlerde çalgı çalmak ve bunu dinlemek haramdır. Resulullah çobanın kavalını işitince, parmakları ile mübarek kulaklarını kapadı ise de, yanında bulunan Abdullah bin Ömer’e kulaklarını kapamasını emretmedi. Bu da, elde olmadan duymanın haram olmadığını göstermektedir. Çalgıyı, içki, oyun ve kadın bulunan yerlerde ***if için çalmak haramdır. Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak da caizdir. [Okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir.] (Hadika)
Def, tambur ve her çeşit çalgıyı evinde, dükkanında bulundurmak, kendisi kullanmasa bile, satmak, hediye etmek, ariyet veya kiraya vermek günahtır. (Berika)
Tasavvuf müziği diye bir şey yoktur. Müzik, nefsin gıdası, ruhun zehirdir, kalbi karartır. (Dürr-ül mearif)
İlahileri çalgı ile, ney çalarak okumak bid'attir. Harama helal diyen ve haramı ibadete karıştıran kâfir olur. (S.Ebediyye)
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah efendimiz, geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [mevlid, ilahi] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)
[Bazıları, bu hadis-i şerife istinaden kadınların şarkı söylemesinin ve çalgının caiz olduğunu söylüyorlar. Şarkı söyleyenler cariye idi. Cariyenin avret yeri erkeğinki gibidir. Sesi de avret değildir. Hür kadınların sesi de avrettir, saçları kolları da avrettir. (Hadika, Berika)]
Her çeşit çalgı dinlemek haramdır. (Fetava-i Bezzaziyye, Hadika, Ahlak-ı alaiyye)
Müzik bütün dinlerde büyük günahtır. (Dürr-ül-münteka)
İncilin yasakladığı müziği, sonradan papazlar Hıristiyanlığa soktu. (Mevahib-i ledünniyye şerhi Zerkani)
Müzik kelimesi, yunanlıların büyük putları olan Zeüs’ün kızları sayılan Mousa (Müz) denilen 9 heykelin adından hasıl olmaktadır. Bozuk dinler, kalbleri ve ruhları besleyemediği için, müziğin, her çeşit çalgı sesinin nefslere hoş gelmesi, nefsleri beslemesi ruhani tesir sanıldı. Bugünkü batı müziği, kilise müziğinden doğdu. Bugün yeryüzünü kaplayan bozuk dinlerin hemen hepsinde, müzik, ibadet halini almıştır. Müzik ile, her çeşit çalgı ile nefsler ***iflenmekte, şehvani, hayvani arzular kuvvetlenmektedir. Ruhun gıdası olan, kalbleri temizleyen ve nefsleri ezip, haramlara olan arzularını yok eden, ilahi ibadetler unutulmaktadır. Müzik, her çeşit çalgı, insanları, alkolikler ve morfinmanlar gibi gaflet içinde, uyuşuk yaşatmaktadır. Böylece, nefsleri azdırarak, sonsuz saadetten mahrum kalmasına sebep olmaktadır. İslam dini, insanları bu felaketten korumak için, müziği kısımlara ayırmış, zararlı olanlarını haram kılmış, yasak etmiştir. (S. Ebediyye)
Bayram günü oyun oynamak
Sual: Bayram günü, sahabe çalgı çalıp oynuyorlarmış. Bize de caiz midir?
CEVAP
Çalgı çalmak caiz olmaz. Peygamber efendimiz, Medine’ye geldiği zaman, Medinelilerin iki eğlence günü olduğunu bildirdiler. Resulullah, bu iki günün ne olduğunu sordu. Cahiliyet zamanındaki eğlencelerden bahsettiler. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Allahü teâlâ, o iki günü onlardan daha hayırlı iki gün olan kurban ve Ramazan bayramının günleri ile değiştirdi.) [Buhari, Nesai, Ebu Davud, Tirmizi]
Hazret-i Âişe anlatır:
Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü çevirdi, sonra babam [Hazret-i Ebu Bekir] içeri girdi. (Bu ne hâl, Resulullahın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?) diye beni azarlayınca, Resulullah (Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır) buyurdu. Babam başka şeyle meşgul iken, cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar. (Buhari, Müslim)
Aişe validemiz anlatır:
Bayram günü Habeşiler oyun oynarken Resulullah beni çağırdı, ben de başımı onun omzuna koyup, hevesim gidene kadar seyrettim. (Buhari, Müslim, Nesai)
Oyun oynayanlar, eğlenenler cariyeler ve Habeşi kölelerdir. Def çalıp oynamak cariyelere verilmiş bir ruhsattır. Sesleri de avret değildir. Hür kadınların sesleri de avrettir. Ancak düğünlerde, kadınlar arasında def çalabilirler. Cariyeler gibi erkekler arasında çalamazlar. Cariyelerin bu hareketlerini hür kadınlara da uygulamak istemek dinde reforma girer.
Habeşi kölelerin oyunları ise, mızrak, kılıç ve kalkan oyunları idi. Bu hadis-i şeriflere dayanarak sahabe çalgı çalardı demek çok yanlış ve iftira olur.
Çalgı ile ibadet
Sual: Fıkıh kitaplarında, fısk meclislerinde, çalgı çalınan yerlerde, tesbih, zikir, çekmek, hatta din kitabı okumanın bid’at ve haram olduğu, çünkü, Peygamber efendimizin böyle okumaları yasak ettiği bildiriliyor. Minibüslerde kadın erkek karışık olduğuna göre fısk meclisi olmuyor mu? Bir de çalgı çalınıyor. Böyle minibüslerde giderken Kur’an okumak, zikir ve tesbih çekmek haram değil mi?
CEVAP
Çalgı çalarak zikretmekle, bir yerde çalgı çalınırken zikretmek ayrıdır. Görmekle bakmak ayrı olduğu gibi dinlemekle duymak da ayrıdır.
Minibüslerde biz çalgı eşliğinde zikir etmiyoruz. Biz istemeden kulağımıza geliyor. Herkes gaflette iken, zikir çekmek günah olmaz aksine çok iyi olur.
Böyle bir durum olmadan çalgı ile zikir çekmek elbette büyük günahtır. Din kitaplarında deniyor ki:
Musiki ile okunan şeyleri dinlememeli. Cahil tarikatçılar teganni ile ilahi okuyorlar. Musikiden hasıl olan şehvet lezzetlerine, ibadette lezzet hasıl olduğunu, feyiz geldiğini sanıyorlar. Böyle sapıklar, Deccal’ın askeridir. Kur'an-ı kerimi, zikri ve duayı teganni ile okuyanları dinlememek gerekir. Tatarhaniyye fetva kitabı, bunları teganni ile okumanın haram olduğunda sözbirliği bulunduğunu yazmaktadır. (Birgivi vasiyetnamesi şerhi)
Kilisede org çalarak İncillerden parçalar okunduğu gibi, Kur'an-ı kerimi çalgı çalarak okumak küfürdür. (S. Ebediyye)
-
Haram iyi niyetle haramlıktan çıkmaz
Sual: Hocanın biri, ("Ameller niyetlere göredir" hadisine göre, müzik, iyi niyetle dinlenirse haram olmaz) dedi. Doğru mudur?
CEVAP
Asla doğru değildir. Bu sözü söyleyenin bir hoca olmaması gerekir. Veya bir yanlış anlama var. Cahilce bir söz olup, dinen çok yanlıştır. Çünkü müzik, haram ise, haram iyi niyetle de işlense helal olmaz. Mesela kuvvetlenmek için içki içilmez. İçki içen, namaz kılmaya kuvvet bulmak niyeti ile içiyorum dese bir kıymeti var mıdır? Bir fahişe de, niyetim sadece erkeklerin ihtiyacını gidermektir dese, iyi niyetle onlara yardım ediyorum dese, zina haram olmaz mı? Bildirilen hadis-i şerif mubahlar içindir.
Sual: Bir hoca, “Müzik, çalgı ne kadar müstehcen olursa olsun Allah sevgisini artıyorsa mubahtır, süslü, açık, güzel bayana bakmak da ferahlık veriyorsa, Allah sevgisini artırıyorsa, çiçeğe bakmak gibi mubah olur” dedi. Haram olan şey mubah olabilir mi?
CEVAP
Çok yanlış bir kıyas. Güzel bir çiçeğe bakmak, onu koklamak ruha tatlı gelir. Ruhun Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü anlamasına, Onun emirlerine uymasına sebep olmaktadır. Kokulu ve açık bayana bakmak ise, nefse hoş gelir. Kulak, renkten zevk almaz. Göz de sesten zevk almaz. Çünkü, anlamazlar. Nefs, Allahü teâlânın düşmanıdır. Zevklerine kavuşmak için her kötülüğü yapmaktan çekinmez. Onun zevklerinin sonu yoktur. Karıya kıza bakmakla doymaz. Daha başka şeylerin zevkini tatmak ister. Nefsin taşkın zevkleri, insanı sefalete, hastalıklara, aile facialarına, felaketlere sürüklemektedir. Allahü teâlâ, bu facialara mani olmak için, kadınların, kızların açılmalarını, yabancı erkeklere yaklaşmalarını, içkiyi, kumarı, çalgıyı yasak etmiştir.
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Bir kimse İslamiyet'e uymaz, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsine uyarsa, kalbi bozulur. Çalgı dinlemek ve her günahı işlemek nefsi kuvvetlendirir. Salim, temiz kalb müzikten zevk alamaz. Müzik nefsi kuvvetlendirip, harekete getirip zararlı olur. (Kimya-i saadet)
“Çalgı insanı Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur” demek, (Zina, içki, kumar Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur) demeye benziyor. Dinimizin yasakladığı çalgıyı böyle savunmanın sebebi nedir?
-
Çalgının dindeki yeri
[Aşağıdaki suallerin hepsi aynı kişiye aittir]
Çalgı ile ilgili hadisler
Sual: Çalgıyı yasaklayan hiçbir hadis yoktur. Varsa birini bildirir misiniz?
CEVAP
Bir değil pek çoktur. Yirmiden fazlası şöyledir:
(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberani]
(Sesini gına ile yükseltene şeytan musallat olur.) [Deylemi]
(Rahmet melekleri, ceres, [çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez.) [Nesai]
(Melekleri, köpek ve çan bulunan kafileye yaklaşmaz.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]
(Ceres, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim, Ebu Davud, Nesai] [Mizmar çalgıdır]
(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır.) [Taberani]
(Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet döneminde tapınılan putları kaldırmamı emretti.) [İ.Ahmed]
(Bir zaman gelecek, zina, içki ve mizmarı [çalgıyı] helal sayanlar çıkacaktır.) [Buhari]
(Musiki, kalbde nifak hasıl eder.) [Beyheki]
(Suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür.) [Deylemi]
(Rabbim içkiyi, kumarı, darbukayı ve şarkıcı kadınları haram kıldı.) [İ. Ahmed]
(İçkilere başka isim verilerek içilir. Çalgılarla eğlenirler. Allahü teâlâ, onları yere batırır, domuz ve maymun haline getirir.) [İbni Mace]
(Şunlar zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur: Lanetleşmeler, içkiler, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.) [Deylemi, Hâkim]
(Mizmarları, putları yok etmek için gönderildim.) [İ. Ahmed, Ebu Nuaym, İ. Neccar]
(İblise, “Mizmarlar [çalgılar] müezzinin, yazıların dövme, Resulün [elçin] kâhinler, ve falcılardır” denildi.) [İbni Ebiddünya, İbni Cerir, Taberani]
(İki ses melundur: Nimete kavuşunca çalgı, musibete maruz kalınca feryat.) [Bezzar]
(Nimete kavuşunca mizmar [çalgı çalmak] gazabı ilahiye sebep olur.) [Deylemi]
(Şarkılar, içkiler yayılınca, yere batmalar görülür.) [Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace]
(Kur’an mizmarlardan okunmadan önce salih amel işlemekte acele edin.) [Taberani]
(Kur'an mizmarlardan okunduğu zaman ölebilirsen öl.) [Taberani]
(Kur'anı mizmarlardan [çalgı aletlerinden] okuyanlara Allah lanet eder.) [Müsamere]
(Belaya maruz bırakan 15 kötü âdetten biri çalgıların yayılmasıdır.) [Tirmizi]
(Gözün zinası [harama] bakmak, kulağın zinası [haram şeyleri] dinlemektir.) [Müslim]
Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı. (Begavi)
Cariyelerin şarkı söylemesi
Sual: Buhari ve Müslim’de bildiriliyor ki: Hazret-i Âişe anlatır:
"Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra babam [Hazret-i Ebu Bekir] içeri girdi. (Bu ne hâl, Resulullahın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?) diye beni azarlayınca, Resulullah (Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır) buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar.”
Bu olay, kadınların erkeklerle beraber oturmasının, çalgı çalmasının, şarkı söylemesinin ve seslerini erkeklere duyurmasının helal olduğunu gösteriyor mu?
CEVAP
Kesinlikle göstermez. Yukarıdaki ifadeleri İslam âlimleri nasıl açıklıyor, ona bakalım:
1- Şiir okuyan veya şarkı söyleyenler, hür kadın değil cariyedir. Cariyelerin saçlarını, kollarını açmaları seslerini erkeklere duyurmaları günah değildir. Hatta efendisiyle nikaha lüzum görmeden ilişkiye girmeleri de caizdir. Çünkü cariyenin dindeki statüsü farklıdır. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunların mubah olacağını söylemek Müslüman’ım diyen kimseye yakışmaz.
2- Hazret-i Ebu Bekrin, def için şeytanın düdüğü demesi, çalgının mubah olmadığını gösterir. Bu ve benzeri hadis-i şeriften İslam âlimleri şu hükmü çıkarmışlardır:
Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda kendi aralarında def çalması caizdir. Bunun dışındakiler haramdır. (Hadika)
Kahramanlık şarkılarının, mehter marşlarının, düğünlerde davul ve def çalmanın caiz olması, diğer şarkı ve türkülerin de caiz olmasını gerektirmez.
3- Def ile şarkı türkü söylenir, ilahi söylenmez. Çünkü ilahi ibadettir. İbadete çalgı karıştırılmaz. Tasavvuf müziğinin dinde yeri yoktur. Resulullah efendimizin geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [ilahi söylemek] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)
İbadete müzik karıştırmak
Sual: İbni Mace’nin bildirdiğine göre, Resulullah, Rübeyyi binti Muavviz’in düğününde, def çalarak Bedir savaşıyla ilgili kahramanlık türküleri söyleyen iki küçük kızı dinlemiştir. Bu esnada şarkı söyleyenlerden birisi; “Aranızda, yarın ne olacağını bilen bir Peygamber var” demesi üzerine, Resulullah Efendimiz, (Bırak o sözü, önceki söylediklerine devam et, gaybı ancak Allah bilir) buyurmuştur. Bu da her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Asla göstermez. Kahramanlık türkülerini söyleyenler cariyelerdir. Cariyelerin hükmü ise yukarıda bildirildi. İslam âlimleri buradan iki hüküm çıkarmışlardır:
1- Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)
2- Beni övmeyi bırak, önceki sözlerine devam et buyurması haram işleyerek ibadet yapılamayacağını göstermektedir. İslam âlimleri İlahileri çalgı aletleriyle söylemenin küfür olduğunu bu hadis-i şeriften çıkarmışlardır.
Sevinç türküleri
Sual: Habeşliler, harbeleriyle, [küçük mızraklarıyla] oynarken Hazret-i Ömer, yerden aldığı çakıl taşlarını onlara fırlattı. Resulullah (Ya Ömer, bırak onları oynasınlar. Zira onlar Beni Erfidedirler) buyurdu. (Buhari, Müslim) [Dikkat edilirse burada çalgı çalınmıyor, bir nevi kılıç oyunu oynanıyor.]
Resulullah Medine'ye hicret edince, onun gelişinden sevinen Habeşliler harbeleriyle oynadılar (Ebu Davud) [Dikkat edilirse burada da, çalgı çalınmıyor, bir nevi kılıç oyunu oynanıyor.]
İbni Mace bildiriyor ki: Hazret-i Peygamber bir kere Medine’de bir yerden geçerken def çalıp türkü söyleyen kızların, (Nahnu cevarin min beni’n-neccar /Ya habbeza Muhammedün min car) = (Biz Neccaroğuları kabilesine mensup kızlarız. Hazret-i Muhammed ne iyi ve ne hoş bir komşudur) beyitlerini söyleyen kızlara, “Allahu ya’lemu inni uhibbukünne” (Allah bilir ki ben de sizi seviyorum) diyerek iltifatta bulundu. [Resulullah efendimizin Müslümanlara sizleri seviyorum demesi gayet normaldir. Buradaki kızlar da cariyedir, hür kadın değildir.]
Hazret-i Enes bildiriyor ki: Veda Haccında Resûlullah kâfilenin yürüyüş temposunu ezgileriyle canlı tutan bir kölesi vardı ve adı Enceşe idi. Bu zat güzel sesli birisiydi ve Resûlullahın zevceleri ile bir kısım Müslüman kadınların develerini sevk ediyordu. Enceşe bazı ezgiler okumuş, okuduğu ezgilerle develeri hızlandırmıştı. Resûlullah, Enceşe’den okuduğu ezgilerin ritmini değiştirmesini ve develerin yürüyüş temposunu ağırlaştırmasını emrederek “Ey Enceşe ağır ol! Şişeleri kırma) buyurmuştu. (Buhari Müslim) [Dikkat edilirse burada da nağme söyleyen hür insan değil köledir. Kadın köleye cariye denir. Kölelerin statüsü farklıdır. Kadın kölelerin saçlarını kollarını açmaları günah değildir. Şarkı söylemeleri, şarkılarını başkalarına duyurmaları da günah değil. Bunlar örnek verilerek, sinsi bir şekilde Müslüman kadınların şarkı söylediğini bildirmek ne kadar çirkin bir oyundur.]
Resulullah, oynayan bir grup Habeşliyi görünce, takdir ederek (Yahudiler ve Hıristiyanlar bilsinler ki, bizim dinimizde genişlik vardır) buyuruyor. [Dikkat edilirse burada oynayanlar da Habeşli kölelerdir. Hür insanın bile mubah oyunlar oynaması haram değildir. Buradan haram olan çalgıların mubahlığına cevaz çıkarmak art niyetli olmayı gösterir.]
Bu olaylar, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Asla göstermez. İslam âlimleri bu ve benzeri hadis-i şeriflerden şu hükmü çıkarmışlardır:
Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)
Sevgi gösterisi
Sual: Beyheki bildiriyor ki: Resulullah, hicret esnasında Medîne’ye teşrif buyurduğu zaman, kadınlar dam başlarında defli ve sesli olarak, “Taleal-bedru aleynâ….” diyerek sevinçlerini göstermişlerdir. Bu da, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Kesinlikle göstermez. Bu olay, henüz İslamiyet’in başında olmuştur. O zaman henüz hicab âyet-i kerimesi inmemişti. Yani kadınların kapanmaları yasak edilmeden, kadın erkek beraber oturulması yasak edilmeden önce idi. Kadın sesinin haram edilmediği vakitte idi. Eshabı-ı kiram, içki yasak edilmeden önce içki içip namaz kılarlardı. Bunu örnek gösterip de içki içmenin caiz olduğunu söylemek nasıl yanlış ise, hicab âyetinden önceki olayları gösterip, kadınların şarkı söylemesine cevaz vermek de o kadar yanlış olur.
Düğünlerde def çalmak
Sual: Bir evden kulağına gelen def sesleri üzerine Resulullah, evde ne olduğunu sorar. Düğün cevabını alınca, (Bu nikâhtır, sifah [zina] değildir” der. İbni Mace bildiriyor ki: Hazret-i Âişe, Medineli bir yakınını evlendiriyor. Düğün yerine gelen Peygamber Efendimiz, (Kızı gelin ettiniz mi?) diye sorar. Evet derler. Peygamber Efendimiz, (Kızla birlikte türkü söyleyecek birini de gönderdiniz mi?) buyurur. Hazret-i Âişe, hayır deyince, Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
(Ensar arasında böyle günlerde eğlence geleneği vardır. Keşke kızla birlikte şarkı söyleyecek birisini gönderseydiniz de onlar şöyle söyleyiverseydi: “Size geldik, size geldik. Bize şenlik, size şenlik”)
Muâz İbni Cebel anlatır: Ensârdan birinin düğününde bulunuyorduk. Hazret-i Peygamber, nikâhı kıydıktan sonra, (Allah iyi geçim, hayırlar ve uğurlar nasip etsin, rızkınıza bolluk bereket versin, sizi mübarek kılsın) diye duâ eder. Âdet veçhile damadın başı üzerinde def çalınmasını söyler. Def çalınır.
Nesai bildiriyor ki: Amir b. Sa’d anlatıyor: “Bir düğünde, Bedir ashabından olan Kurayza b. Ka’b ve Ebûl-Mesûd-ül-Ensârî’nin yanına vardım. O esnada genç kızlar [cariyeler] türkü söylüyorlardı. Ben, Siz Resulullahın ashabından ve Bedir savaşına katılanlardansınız. Sizin yanınızda kızlar türkü söylüyorlar; siz ise ses çıkarmıyorsunuz” dedim. Onlardan biri dedi ki: “İstersen otur, bizimle beraber dinle; istersen git! Düğünde eğlenmemize izin verildi! [Dikkat edilirse burada çalgı çalınmıyor, ikincisi, düğün için sevinç gösterisinde bulunuluyor, üçüncüsü de bunları söyleyenler cariyelerdir, hür kızlar değildir. Buradan kızlara şarkı söyletmenin caiz olduğunu çıkarmak, Resulullahın arkadaşlarının karı kız oynattıklarını çıkarmak olur ki çok çirkin bir art niyettir.]
Nâfi anlatıyor: Abdullah ibni Ömer, bir çalgı sesi işitince kulaklarını parmaklarıyla tıkayarak yoldan uzaklaştı. Bana “Ey Nâfi, kulağına hâlâ ses geliyor mu?” diye sordu. “Hayır” dedim. Bunun üzerine parmaklarını kulaklarından çıkarıp,“Bir defasında Hazret-i Peygamber ile beraberdim. Böyle bir ses işitti ve aynen benim davrandığım şekilde davrandı.
Eğer çalgı haram olsa idi. Nafi’ye sen de kulağını kapa derdi. Bu olaylar, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Olay eksik anlatılmış. Doğrusu şöyledir:
Tabiinin büyüklerinden Nafi anlatır: Abdullah ibni Ömer ile beraber gidiyorduk. Ney sesi işittik. Abdullah, kulaklarını parmakları ile kapadı. Oradan hızla uzaklaştık. Ney sesi daha işitiliyor mu, dedi. Hayır işitilmiyor dedim. Parmaklarını kulaklarından ayırdı. Resulullah da böyle yapmıştı dedi. Nafi, sonra dedi ki, ben o zaman çocuk idim. Bundan anlaşılıyor ki, Nafi’ye kulaklarını kapamasını emretmemesi, çocuk olduğu için idi. Çünkü çocuk isteyerek dinlese de ona günah olmaz. Yoksa, Abdullah takvası sebebi ile kulaklarını kapattı demek doğru değildir. Nafi, böyle yanlış anlaşılmaması için, çocuk olduğunu bildirdi. (Eşiat-ül-lemeat)
Müziği helal göstermek için, hadis-i şerifleri ve olayları değiştirenler için, yukarıda delil gösterdikleri olayda Peygamber efendimizin mübarek kulaklarını kapatması kendi aleyhlerine delildir. Madem Peygamber efendimiz güya çalgıya müsaade ve teşvik etti, niye mübarek kulaklarını kapatıyor? Kapatmasına lüzum yoktu ki. Buradan İslam âlimlerinin çıkardığı hüküm, müziği istemeyerek duymanın haram olmadığıdır. Özel dinlemek ayrı, gayri ihtiyari duymak ayrı. Abdullah bin Ömer hazretlerinin de yaptığı gibi yapmak dinin emridir.
Cennette müzik var mı?
Sual: Cennette bile çalgı ve müzik vardır. Bu nasıl inkâr edilebilir ki?
CEVAP
Cennette her şeyde olduğu gibi akla ve hayale gelmeyen en güzel şeyler vardır. Orada bizim bilmediğimiz şahane nağmeler vardır. Bilinmeyen şeyler bilinenlerle mukayese edilemez. Ebu Hüreyre radıyallahü anh anlatır:
Bir kimse gelip, (Ya Resulallah nağmeli ses çok hoşuma gidiyor. Cennette güzel ses var mıdır?) diye sordu. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Yemin ederim ki, dünyada ibadet eden, Allahü teâlâyı zikredip, çalgı ve oyun aletlerinin sesine kulak vermeyenler, Cennette, bir benzeri duyulmayan, Allahü teâlâyı tesbih ve takdis eden güzel seslerle, sürur ve neşeye gark edilirler.) [Gunyet-üt-Talibin]
Başka bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kıyamette, Allahü teâlâ, meleklerine buyurur ki: Kulaklarını ve gözlerini mizmarlardan [çalgılardan] ve haramlardan koruyanları getirin. Melekler onları, misk ve amber tepeleri üzerinde toplarlar. Allahü teâlâ buyurur: Onlara tesbihimi ve temcidimi duyurun. O kimseler öyle güzel sesler duyarlar ki, benzerlerini hiç kimse duymamıştır.) [Deylemi]
Yine bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor:
(Allah beni hidayet ve alemlere rahmet olarak gönderdi. Beni; çalgıları, eğlenceleri, cahiliyet işlerini ve putları yok etmek için gönderdi. Rabbim, izzeti üzerine yemin etti ki, bir kul dünyada şarap içerse, ona kıyamette muhakkak Cennet şarabını haram kılacak, bir kul da hamrı [içkiyi] terk ederse Allah da ona muhakkak, Cennet şarabından içirecektir.) [Ebu Nuaym]
Ahiret şarabı dünya şarabına benzemez. Ahirette şarap var diye dünya şarabına helal denir mi? Ahirette güzel sesler var diye dünyadaki çalgılara helal demek de bundan daha kötüdür. Üstelik Cennette bu güzel nağmeleri dinleyecek olanların, dünyada çalgı seslerini dinlemeyenler yani bu haramdan kaçınanlar olduğu da açıkça bildiriliyor.
Şu da önemli bir husustur ki, harama helal diyen kâfir olur.
Biracının şahidi
Sual: Yusuf el-Kardavî, (kadının müzik yapması ve bu müziğin başkalarınca dinlenmesi haram değil; caizdir) diyor. Buna ne diyeceksiniz?
CEVAP
Kardavi, kendisinin mezhepsiz olduğunu açıkça itiraf eden bir sapıktır. Böyle deliller için, atalarımızın (Biracının şahidi şarapçı olur) sözü gayet uygundur. Fıkhi bir hüküm:
Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)
Din haramla yaşanmaz
Sual: Çalgılara haram diyerek bu dini yaşanmaz hâle getirmek günah değil midir?
CEVAP
Çalgılara haram diyen Resulullahtır. Peygamber efendimiz mi kendi getirdiği dini yaşanmaz hâle soktu? Çalgı çalıp haram işlenmedikçe din yaşanmaz hâle mi gelir? Dini yaşatmak için illa yediden yetmişe çalgı çalıp göbek mi atmak gerekir?
Nağmesiz şarkı olmaz
Sual: Müzik yapan kadın müziğinde “düzgün, doğru, ciddî, ağırbaşlı, vakûr, edâsız, itaatsiz, cilvesiz, câzibesiz, art niyetsiz sözler” söylerse ve düzgün haller ve davranışlar gösterirse, o müzik caiz olup, radyoda TV’de söylenemez mi?
CEVAP
Erkek de söylese kadın da söylese hatta Robot bile söylese müzik yine haramdır. Kadının söylediği hangi şarkıda eda, cazibe, cilve olmaz ki?
Bırakın şarkı türküyü kadınlar zaruret olmadıkça namahrem erkeklerle konuşamaz. Ramuz-ül-ehadis kitabının 469. sayfasındaki ilk hadis-i şerif şöyledir:
(Ey kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın!) [İbni Said]
Fıkhi bir hüküm:
Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)
İslam âlimleri buyuruyor ki
Nasslardan hüküm çıkaran ulemanın açıklamaları şöyledir:
İslâm âlimleri buyuruyor ki:
İbni Hibban’ın bildirdiği hadis-i şerifte, Resulullah, develerin boyunlarındaki ceresleri [çanları] çıkarmıştır. Halbuki çan şehveti tahrik etmez. Çan bulunan yere rahmet melekleri girmiyor. Artık çalgıyı, çalgı aletlerini siz düşünün. Şeyh-ul-İslâm Ahmed İbni Kemal efendi hazretleri Kırk Hadis kitabında buyuruyor ki:
(Mizmarları kırmak ve hınzırları öldürmek için gönderildim) hadis-i şerifindeki mizmar, bütün çalgı aletleridir. Bu hadis-i şerif, her çeşit çalgıyı ve domuz eti yemeyi yasak etmektedir.
Hazret-i Ebu Bekir, iki küçük cariyenin def çalıp şarkı söylediklerini gördü ve onları azarlayarak “Şeytanın çalgısını mı çalıyorsunuz?” dedi. (Buhari)
İbni Ömer hazretleri, ihramlı bir toplulukta şarkı söyleyen birine, “Allah senin ibadetini kabul etmesin” dedi. (İbni Ebid-dünya)
Eshabı kiramdan Enes bin Malik hazretleri “En pis kazanç, şarkı ve çalgı aletleriyle kazanılandır” dedi. (İbni Ebid-Dünya)
İbni Abbas hazretleri, “Çalgı aletleri haramdır” dedi. (Beyheki)
Âişe validemiz, bir evde şarkı söyleyen birini görünce ona, “Yazıklar olsun sana. Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi ve onu çıkardılar. (Buhari)
Fudayl b. İyad hazretleri, “Müzik ve şarkı, zinanın teşvikçisidir” dedi. (İbni Ebid-dünya)
Şeyhül İslam Ahmed İbn-i Kemal Paşazade, Risale-i Münire’de buyuruyor ki:
Cevâhir-i Fetâvâ kitabında (Raks [oyun], şarkı ve çalgı haramdır) diyor. İstihsân kitabında çalgı dinlemenin haram olduğu bildiriliyor. Hidâye kitabının sahibi, (Şarkı söyleyenin şahitliği kabul edilmez) diyor. Tefsir âlimlerinin büyüklerinden İmam-ı Kurtubi, şarkı söylemek, ney çalmak ve raks etmek icma ile haramdır diyor. Abdülkadir-i Geylani’nin (Raksa helal diyen kâfir olur) fetvası vardır. (Vesiletü'n Necat kitabı)
Şeyh Muhammed Rebhami hazretleri buyuruyor ki:
Saz, tanbur, def, ney ve diğer çalgı aletlerini çalmak, Allahü teâlânın emrini tutmamak olur. (Riyad-ün-Nasıhin)
İmam-ı Şa’rani hazretleri buyuruyor ki:
“Hakim-i Tirmizi’nin Nevadiru’l Usul adındaki kitapta rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem efendimiz, (Her kim şarkı sesine kulak verirse, onun ruhanileri dinlemesine izin verilmez) buyurdu. Oradakilerden biri tarafından, (Ya Resulallah, ruhaniler kimlerdir?) diye soruldu. Resulullah da, (Cennet ehlinin okuyucularıdır) buyurdu. (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi)
İmam-ı Birgivi hazretleri buyuruyor ki:
Saz dinlemekten kulaklarını korumalıdır. (Risale-i Birgivi)
Mezhepsiz İbni Teymiye bile, “Şarkı ve müzik, şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biridir” demiştir. (Mecmu-ul Fetava)
Şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır. (İmam-ı Kurtubi)
Şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda icma vardır. (İbni Salâh)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Şami, Mültekıt kitabında (Hiçbir âlim, teganniye mubah demedi) buyurdu. (m. 266)
Kur'an-ı kerimi musiki perdelerine uydurarak okumak haramdır. (Fetava-i Bezzâziyye)
Çalgı çalmanın haram olduğu, icma ile bildirildi. (Makamat-ı Mazheriyye)
Çalgı çalarak veya oyun arasında Kur'an okuyan kâfir olur. (Tergib-üs-salât)
İmam-ı Münavi hazretleri (Nikahı herkese duyurun! Bunun için de, camide yapın ve def çalın) hadis-i şerifini açıklarken, (Mescitlerde def çalınmaz. Hadis-i şerif, mescid dışında çalınmasını, mescitte yalnız nikah yapılmasını emrediyor) diyor. (Hadika)
Dümbelek, ney, saz çalmak haramdır. (Tahtavi şerhi)
Teganni ile okuyan bir imamın arkasında kılınan namazın iadesi gerekir. (Halebi)
Kur’an-ı kerimi, Arap şivesine uygun, tecvid ile ve güzel ses ile okumalıdır. Ebu Davud’daki hadis-i şerifte, (Kur'anı güzel sesle okuyun) buyuruldu. Yani "Allah’tan korkarak okuyun" demektir. Bu da, tecvid ilmine uyarak okumakla olur. Yoksa, harfleri, kelimeleri değiştirerek, manayı, nazmı bozarak teganni ile okumak haramdır. (Berika)
Teganni haramdır. (Tıbb-ün-nebevi)
Kur’an-ı kerimi teganni ile okumak ve dinlemek haramdır. Burhâneddin-i Mergınânî hazretleri buyurdu ki:
Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan hafıza, ne güzel okudun diyen kimsenin imanı gider. Tecdîd-i iman gerekir. Kuhistânî de, böyle yazmaktadır. (Dürr-ül-müntekâ)
Teganni ile şarkı söylemek ve dinlemek haramdır. Tekkelerde ilahiler okuyarak raks etmek, oynamak, dönmek haramdır. Şimdi, dinden haberi olmayan fasıklar, böyle tarikatçılık yapıyorlar. (Fetava-yı Hindiyye 5/352)
Allame Zahirüddin bin Cafer diyor ki:
(Mevlidde, salihlerle salevat okumak, her zaman sevaptır. Fakat, buna haram karıştırmak, mesela çalgı, şarkı, raks gibi şeyler yapmak büyük günah olur.)
Büyük âlim ibni Arabi hazretleri Fütuhat-ı Mekkiyye kitabında, raks ile ve dönerek olan simanın yasak olduğunu bildirmiştir. (Mektubat)
Sima esnasında raks günahtır. (Merec-ül-bahreyn)
Kitab-ül-kırare’deki hadis-i şerifte, kıyamet alametleri sayılırken, (Kur’an-ı kerim mizmardan, [çalgılardan] okunur) buyuruluyor. (Tergib-üs-salât)
Ney de, diğer çalgılar gibi asla caiz değildir. Eğlence ve para kazanmak için şarkı söylemek haramdır. Her çalgıyı çalmak ve dinlemek, raks etmek caiz değildir. (Redd-ül Muhtar)
Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyanın büyüklerinden olan Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri, ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı. Musiki dinlemedi ve raks etmedi. Zikrin kalb ile, sessiz olacağını Mesnevi’de bildirmektedir. (S. Ebediyye)
Raks ile, söz ile [şarkı, çalgı ile] başkalarını eğlendiren şahit olamaz. (Mecelle m. 1705)
İlahi, hasta olmayan kalbi yumuşatır, haram olmaz. Çalgı çalmak ise bütün âlimlerce haramdır. (Makamat-ı Mazheriyye)
Hak sevgisi ile sima dinleyen sıddık, nefse uyup dinleyen zındık olur. (Siyerül-aktab)
Sıkıntı gidermek için, kendi kendine nağme okumak caizdir. Fakat, başkalarını eğlendirmek için okumak caiz değildir. Her çalgı haramdır. (Ahlak-ı alaiyye)
***f ve eğlence için, her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Yalnız savaşta, askerin moralini kuvvetlendirmek için, bando, mızıka çalmak ve bunlara sulhta da hazırlanmak ve düğünlerde davul, def çalmak caizdir. Mescitlerde her çalgı haramdır. (Ukud-üd-dürriyye)
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Eğlence veya para kazanmak için başkalarına şarkı söylemek, sözbirliği ile haramdır. Çalgı ile raks etmek büyük günahtır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül-Muhtar)
Fısk ve içki içilen yerlerde çalgı çalmak ve bunu dinlemek haramdır. Resulullah çobanın kavalını işitince, parmakları ile mübarek kulaklarını kapadı ise de, yanında bulunan Abdullah bin Ömer’e kulaklarını kapamasını emretmedi. Bu da, elde olmadan duymanın haram olmadığını göstermektedir. Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak da caizdir. [Okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir.] (Hadika)
Def, tambur ve her çeşit çalgıyı evinde, dükkanında bulundurmak, kendisi kullanmasa bile, satmak, hediye etmek, kiraya vermek günahtır. (Berika)
Müzik, nefsin gıdası, ruhun zehiridir, kalbi karartır. (Dürr-ül mearif)
İlahileri çalgı ile, ney çalarak okumak bid'attir. Harama helal diyen ve haramı ibadete karıştıran kâfir olur. (S.Ebediyye)
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah efendimiz, geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [mevlid, ilahi] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)
[Bazıları, bu hadis-i şerife istinaden kadınların şarkı söylemesinin ve çalgının caiz olduğunu söylüyorlar. Şarkı söyleyenler cariye idi. Cariyenin avret yeri erkeğinki gibidir. Sesi de avret değildir. Hür kadınların sesi de avrettir, saçları kolları da avrettir. (Hadika, Berika)]
Her çeşit çalgı dinlemek haramdır. (Fetava-i Bezzaziyye, Hadika, Ahlak-ı alaiyye)
Müzik bütün dinlerde büyük günahtır. (Dürr-ül-münteka)
İncilin yasakladığı müziği, sonradan papazlar Hıristiyanlığa soktu. (Mevahib-i ledünniyye şerhi Zerkani)
İlham dinde senet olmaz
Sual: Üstad Bedîüzzaman hazretleri radyolardan yapılan müzik yayını ile ilgili olarak “Evet, beşer hakîkate muhtaç olduğu gibi, bazı ***ifli hevesâta da ihtiyacı var. Fakat, bu ***ifli hevesât, [bütün yayınların ancak] beşte birisi olmalı. Yoksa havanın sırr-ı hikmetine münafi olur” diyerek çalgıya izin veriyor. Delil olarak bu yetmez mi?
CEVAP
Birincisi üstad burada çalgının helal olduğundan bahsetmiyor. Mubah olan oyun ve eğlencelerden bahsediyor. Devamlı mubah olan eğlencelerle meşgul olmak elbette doğru olmaz. Eğer çalgıya izin veriyor deniyorsa, o zaman Üstadın bu sözü ilhamla söylediği anlaşılır. Çünkü çalgının haram olduğunda âlimlerin ittifakı yukarıda bildirildi. Kesin haram olduğunu bildiren bir çok hadis-i şerif de vardır. İmam-ı Rabbani hazretleri (İlham dinde senet değildir. Sözünde mazur sayılır. Sadece söyleyeni bağlar, başkalarını bağlamaz) buyuruyor. Evliyanın büyüklerinden Bayezid-i Bistami ve İbni Arabi gibi büyük zatların da ilham olarak dine aykırı sözleri vardır. Bunlarla amel edilmez. İlham olduğu için de ayıplanmaz.
İmam-ı Gazali hazretleri ve Musiki
Sual: Bazı kimseler, hiçbir İslam âlimi müziğe cevaz vermedi ama, İmam-ı Gazali hazretlerinin müziğe helal dediğini söyleyerek çalgı dinliyorlar. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Hayır, hiçbir İslam âlimi çalgıya, müziğe mubah dememiştir. Hepsi de haram demiştir. Bazı mütercimler, sima veya sema kelimesini müzik anlamı vererek tercüme ettiklerinden dolayı bu büyük hataya sebep olmuşlardır. Dört mezhepte de çalgı haramdır.
Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima [teganni] denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)
Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)
Abdullah-i Dehlevi hazretleri buyurdu ki:
Sima [güzel ses], evliyanın kalbindeki sıkıntıyı rahatlığa çevirir. Gafillerin sima dinlemesi, fıska yol açar. Hiçbir çalgı caiz değildir. (m. 85)
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Gıybet, veya devamlı ipek giymek, yahut devamlı çalgı dinlemek gibi günahlara devam etmek kalbin kararmasına yol açar. (K. Saadet s.580)
İçki içmek ve çalgı dinlemek gibi, kul hakkı ile ilgili olmayan günahların hepsine tevbe etmek gerekir. (İhya 4/65)
Herkes dünyadaki işine göre haşr olunur. İçki içenler, sarhoş olarak, çalgıcı, çalgı çalarak haşr olunur. (Dürre-tül Fâhire fî-keşf-i ulûm-il-âhıre – Kıyamet ve Ahiret, s.36)
Çalgı dinleyenin veya ipek giyenin şahitliği kabul edilmez. (İhya 4/41)
Davet edildiği yerde günah bir şey varsa, mesela duvarda canlı resimleri varsa, yahut çalgı çalınıyorsa, kadın erkek karışık ise böyle bir davete gidilmez. (K. Saadet s.207)
Ud ve saz çalmak haramdır. (K. Saadet s.231)
Çalgı aletlerinin imalinden kaçınmak, zulümden kaçınmak olur. (İhya 2/218)
Gizli haram işlenen eve girmek yasaktır. Ancak dışarıdan duyulacak şekilde içeride çalgı çalınıyorsa, bunu duyanların içeri girip çalgıları kırması caizdir. (İhya 2/802)
Fitne çıkmayacaksa kötü işler yapanlar tehdit edilebilir. Mesela, kötü biri, namuslu kadına tecavüze yelteniyorsa veya orada çalgı çalıyorsa, arada ırmak veya duvar gibi bir mani varsa, o kişiye, (Bu işten vazgeç, yoksa seni öldürürüm) diye tehdit edebilir. Öldürülmez ama tehdit edilir. (İhya 2/815)
Kalbi Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerden birine bağlılığı olanın sima, tegannili sesleri dinlemesi, haram olup, onun için öldürücü zehirdir. (K. Saadet s. 321) [Bu sözü delil gösteren cahiller, (Çalgı kötü kimselere haram, bizim gibi kalbi temizlere haram değil) diyorlar. Halbuki burada çalgı denmiyor, nağmeli ses deniyor. Çalgı herkese haramdır. Tasavvuf büyüklerinden Mahmud-i İncirfagnevi hazretleri buyuruyor ki:
(Yüksek sesle zikir yapabilmek için, kalbinde yalan ve gıybet bulunmamak, boğazından haram ve şüpheli şey geçmemiş olmak, gönlü riya ve gösterişten temiz olmak lazımdır.) İşte, teganni, sima yalnız böyle kimselere faydalı olur. Fıkıh âlimleri de, teganninin, böyle olmayanlar için ve çalgının herkes için, haram olduğunu bildirmişlerdir.]
İnsana zevk veren ahenkli nağmeler, gönüllerde saklı olan güzellik ve çirkinlikleri açığa çıkarır. Her kaptan içindeki sızar, sima eden kişinin içinde ne varsa dışına o sızar. Sima kalbe ulaşınca, kalbde galip olan ne ise, onu harekete geçirir. (İhya 2/675)
Kalbinde haller hasıl olmayan, hasıl olsa da nefsi şehvetten kesilmemiş tasavvuf yolcularına güzel ses, nağme faydadan çok zarar verir. Ali Hallaç; Şeyh Ebu’l Kasım-ı Gürgani’nin müridlerinden idi. Sima için izin istedi. (Hiç bir şey yeme, sonra lezzetli yemekler yersin. O aç halinle simaı yemekten çok istiyorsan, sima yapman caizdir) buyurdu. Kalb hallerine kavuşmayan, hak yolu, halleri ile anlayamayan, yahut bazı hallere kavuşup henüz şehvetten kesilmemiş olan müridlere üstadları simaı yasaklamalıdır. (K. Saadet s.325)
Simaı eğlence ve oyun şeklinde âdet etmek haramdır. Nitekim bazı küçük günahlar vardır ki, devam edilirse büyük günah olur. Bazı şeyler ara sıra ve az olursa mubah olur. Çok olunca haram olur. (K. Saadet s.329)
Ses dinlerken, ud, keman, ney, saz, kaval gibi hiç bir çalgı çalmamalıdır. Her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Hoş olduğu, hoşa gittiği için haram değildir. Bir kimse hoşa gitmeyecek şekilde rast gele çalsa da, ustalıkla çalmasa da yine haramdır. (K. Saadet s.326)
Kalbde helal olan şeyin sevgisi [mesela Allah sevgisi] varsa, sima [ilahi, kaside gibi nağmeli sesler] onu artırıyorsa o kimsenin teganni dinlemesi helal olur. Kalbinde, dinimizin yasak ettiği bir şey olanın teganni dinlemesi günah olur. (K. Saadet s.322)
Bayramlarda ve arada bir olursa [Hazret-i Âişe validemizin seyrettiği zenci cariyelerinki] oyunlar, teganniler ve bunları seyretmek haram değildir. (K. Saadet s.322) [Cariyelerin saçını başını açmaları günah olmadığı gibi nağmeli sesleri de haram değildir.]
Düğünlerde def çalmak ve teganni etmek mubahtır. (K.Saadet s.323)
Teganni, raks, def çalmak, kılıç ve kalkan oyunları ve neşeli günlerde zencilerin oyunlarını seyretmek mubahtır. (İhya 2/695)
Bayram günü zenci cariyelerin oyunlarını Resul-i ekrem efendimiz kapı üzerinden Hazret-i Âişe’ye seyrettirmiş ve ikisi beraber bakmışlardır. (İhya 2/827)
Kusurları, azapları bildiren [çalgısız] kasideleri, ilahileri dinleyerek üzülmek, ağlamak sevaptır. Ancak Allahü teâlânın kaza ve kaderini beğenmeyip, ona üzülüp, üzüntüsünün artması haramdır. (K. Saadet s.324)
Hacca gidenin, Kâbe, hac, Mekke, Medine şiirleri, ilahileri, kasideleri dinlemesi ve bunları güzel sesle okuyup para kazanması helaldir. (K. Saadet s.323-324)
Hacıları uğurlarken Kâbe, zemzem ve diğer mübarek makamları öven ve Arab çölünü anlatan şiirlerde nefesli ve telli çalgılar yoksa, bunların hepsi caizdir. (İhya 2/690)
Düşmanlarla savaşmayı ve Allah sevgisi uğruna canını feda etmeyi kuvvetlendiren kahramanlık şarkılarını [mehter marşlarını] dinlemek mubah olur. (K. Saadet s.324)
Düğün, ziyafet ve sefer dönüşü gibi sevinmek gereken yerlerde, bayram günlerinde nağmeli seslerle, teganni ile neşelenmek caizdir. (K. Saadet s.324)
Düğün ve benzeri yerlerde davul, def çalmak haram değildir. Hacılar ve askerlerin davul, bando çalması caizdir. Ahlakı bozuk gençlerin davul çalması da haramdır. (K. Saadet s.326)
Çalgı âletleri üçe ayrılır:
1- Haram olanlar. Tambur, düdük, zurna gibi şarkıcılara eşlik eden aletlerdir.
2- Mekruh olanlar. Bunlar tek başına çalınmadığı halde şarkıcıyı coşturan kaval gibi aletlerdir.
3- Mubah olanlar. Bunlar da eğlence aleti değil de boru ve harp davulu gibi haberleşme aletleri ile nikah için çalınan def gibi toplantıya çağırma ve herhangi bir hususu ilan etmek için kullanılan aletlerdir. (Mükaşefetü´l Kulub - Kalblerin Keşfi)
Ud, sanc [zil], telli çalgılar, berbed ve benzeri Irak çalgılarının hepsi yasaktır. İçki içenlerin âdeti olmayan davul ve benzerleri [düğünlerde] yasak değildir. (İhya 2/685)
İçki âlemlerinde kullanılan trampet, nefesli ve telli çalgılar haramdır. Bu çalgılar yasak, diğerleri ise mubahtır. Mubah olanlar def, davul, şahin, kadib gibileridir. (İhya 2/701)
Vezinli güzel ses haram değildir. Şayet kötü sözlerden meydana gelmişse, ister nağmeli okunsun, ister nağmesiz okunsun haramdır. (İhya 2/686)
Kur'an-ı kerimi teganni ile okumak haramdır. (K. Saadet s.333) [Tecvide uygun olarak teganni edilirse mahzuru olmaz.]
Mescitlerde Kur’anı teganni ile okuyanları nehy etmek farzdır. (İhya 2/823)
Resulullah efendimiz, Rebi' binti Muavvizin evine geldi. Cariyeler def çalıyor, şarkı söylüyorlardı. Onu görünce kesip, kasidelerle Resulullahı övmeye başladılar. [Buhari’nin rivayet ettiği] (Susun, önceki söylediğinize devam edin) buyurdu. Çünkü onu övmek ibadettir. Oyun eğlence arasında ibadet olmaz. (K. Saadet s.333)
İmam-ı Gazali hazretlerine ait bu yazıların özeti şudur:
1- İçki içenlerin dinlediği nefesli çalgıları ve bütün telli çalgıları çalmak ve dinlemek haramdır.
2- Şarkıcının kazancı haramdır. Şahitliği kabul edilmez, hediyesi alınmaz.
3- Belli zamanlarda [düğünlerde, bayramlarda] ve belli şartlarla [ibadete karıştırmamak, haram şeyler söylememek şartıyla] def, davul gibi çalgılar çalmak caizdir. Bunlara da diğer nefesli ve telli çalgıları karıştırmak caiz değildir.
4- Hacca gidecek olanın Kâbe, hac, Mekke, Medine şarkılarını dinlemesi, askerlerin cesaretlerini artırıcı savaş, kahramanlık şarkılarını, [mehter marşlarını] dinlemesi caizdir. Bayramlarda, düğünlerde, hac yolunda çalınması mubah olan çalgıları bile, her zaman dinlemeyi ve çalmayı âdet haline getirmek caiz değildir.
5- Müslümanların bayramlarda sevinmeleri, sevinçlerini göstermeleri caizdir. Bayramlarda def ile söylenen şarkıyı dinlemek ve içinde kılıç-kalkan oyunu gibi oyunları seyretmek mubahtır. Bunları âdet haline getirmek, her zaman yapmak caiz değildir.
6- Kur’an-ı kerim okumak veya Resulullahı övmek [Mevlid] gibi ibadetlere def dahil hiç bir çalgıyı karıştırmak caiz değildir, yasaktır.
7- Tasavvuf ehli zatların sema [ilahi, kaside gibi nağmeli insan sesi ve şiir] dinlemesi caizdir. Sema sırasında bunlara çalgı karıştırmak haramdır. Sema, henüz kalbi tam temizlenmemiş, kalb hallerine kavuşmamış müritlere yasaktır.
Yukarıda; Peygamber efendimizin ve onun vârisleri olan bütün İslam alimlerinin çalgıya haram dedikleri kesin delillerle ispat edildi. Çalgının haram olması konusunda acaba âyet-i kerime yok mu diyenler çıkabilir.
Kur’an-ı kerimin birçok yerinde (Resulüme uyun) buyuruluyor. Eğer Kur’anı herkes anlasaydı, (Resule uymaya lüzum yok, herkes Kur’andan anladığına uysun) denirdi. Aksine Kur’anın açıklanması istenerek buyuruluyor ki:
(İhtilafa düşülen şeyleri açıklayasın diye bu kitabı sana indirdik.) [Nahl 64]
Kur’an-ı kerimde, sadece (Allah’a uyun) denmiyor. Resulüne de uyulması emrediliyor: (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] (Demek ki Resulullaha uymak Allah’a uymaktan ayrı değildir.)
Yine Kur’anda buyuruluyor ki:
(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]
(Resulüm de ki, "Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!") [A. İmran 31]
(Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!) [Araf 158]
(Resulümün verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]
(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]
(İndirdiğimi insanlara beyan edesin, açıklayasın.) [Nahl 44]
(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]
(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]
Demek ki Peygamber efendimiz kendiliğinden haram etmiyor, vahye dayanıyor yani Allah’ın bildirmesine dayanıyor. Bir de bazı âyetler var, onları herkes anlayamıyor. (İndirdiğim Kur'anı insanlara açıkla) buyuruyor. Bazı âyetlerde müzik haram edilmiştir. Bunu Resulullah açıklayabiliyor. Biz bakınca anlayamıyoruz. Mesela müziği haram eden iki âyet:
Lokman suresinin 6.âyetindeki lehv-el hadis ifadesi müzik olarak bildirilmiştir. Lehv-el hadis, Türkçe olarak boş söz, boş eğlence gibi manalara gelir. Ama bu boş eğlencenin, yani ahirete fayda vermeyen bu eğlencenin müzik olduğu bildirilmiştir.
İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik) [İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]
(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:
Yalan hikayeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele! (Mevâkib tefsiri)
Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemi]
Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.
Müfessirler, İsra suresinin 64. âyetinde şeytana, (Vestefziz... bi savtike [Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)
Müfessirler Enam suresinin 70. âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.
(Şimdi siz bu söze [Kur’ana] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm 59-61]
Medarik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor.
İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)
Böyle âyetler olmasa bile Resulullahın bildirdiğini kabul etmemek Allah’ı kabul etmemek olur. Böyle yapanların da kâfir olduğu yine Kur’an-ı kerimde bildiriliyor.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Onun Resulüne itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kesin ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, (Elbette, muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmeyenlerin, bu iki itaati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı. Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak, bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyerek, iman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Bu kâfirlerin hepsine çok acı azap hazırladık) buyurmaktadır.) [Müjdeci mektuplar 152]
-
İbadetle başka şey mukayese edilmezSual: Tam İlmihal’de, “Hoparlörden çıkan imamın sesine âmin denince namaz bozulur. Çünkü imamın değil, benzeri bir sese âmin denmiş oluyor” deniyor. Hoparlörden çıkan ses, sahibinin gerçek sesi olmadığına göre, radyodan, kasetten dinlediğimiz sesler de gerçek müzik olmaz. O zaman radyodan müzik dinlemek caiz olmuyor mu?
İbni Âbidin’de, “Birisinin yüzüne bakmayacağım diye yemin eden, aynadaki görüntüsüne bakabilir. Çünkü, bu görüntü, kendisi değildir, benzeridir” deniyor. Bu duruma göre ***** film seyretmek caiz olmuyor mu?
CEVAP
Her ikisi de caiz olmaz. Birinci örnekte ibadetle müzik dinlemek birbirine karıştırılıyor.İbadet ayrı, müzik ayrıdır. İbadetle başka şey mukayese edilmez. Namazda yiyip içmek namazı bozar, ama başka zaman yiyip içmenin mahzuru olmaz. Namazda iken başkasının sözü ile hareket edince namaz bozulur, ama başka zaman mahzuru olmaz. Biz namazda iken, birisi Fatiha okusa, sonunda biz âmin desek namaz bozulur. Ama imamın Fatihasına âmin dense bozmaz. İmamdan gayrisine âmin denmez. Hoparlörden çıkan ses de hakiki bir sestir, ama imamın sesi değildir. Hoparlörden çıkan sese gerçek ses değildir denmez. Gerçek sestir. Ama imamın sesi değildir, benzeri bir sestir. Onun için namaz sahih olmuyor.
Müzik, müziktir, ister bunu Yeliz çalsın, isterse Kaya çalsın, isterse teypten gelsin, fark eden bir şey olmaz. Şarkıcının bizzat kendi sesi olmasa da, benzer bir ses oluyor, yani yine aynı günah oluyor. Burada sesin benzeri ile aynısı fark etmiyor. Ortada bir iş ve bir ses var, benzeri ile aynısı olması neticeyi değiştirmiyor.
Resim bir insanın bizzat kendisi değildir, kendisinin resmidir. Resme bakmakla kendisine bakılmış olmaz. Ama çıplak resmine bakmak haram olur. Şimdi bilgisayarla çıplak kadın resmi de yapılıyor. Bu tamamen hayali bir resimdir buna bakmak haram olmaz denemez.
Bilgisayarla yazılan yazı, asıl yazı değil diye, bu yazılar, şahıslar ve kanun nezdinde ve dinimize göre geçersiz olur mu hiç? İyi ise iyi yazıdır, kötü ise kötü yazıdır.
Bir CD'nin içine yüzlerce cilt kitap sığıyor. Elektronik ortamda kitaplar, hatta kütüphaneler var. Hakiki kitap değil diye bunlar yok sayılır mı? Radyoda, TV’de, telefonda veya bilgisayarda, çeşitli suç işlesek, sonra bunları dikkate almayın, bunlar bizim hakiki görüntümüz, hakiki sesimiz ve hakiki yazımız değil, benzerleridir desek, suç işlememiş mi oluruz? Yazdığımız ve söylediğimiz şeyler dinen yasak ise, günahtan kurtulur muyuz?
Telefon sapıkları, musallat oldukları insanlara neler çektiriyor. İlanı aşk yapan, sövüp sayan veya müstehcen konuşanları var, her türlüsü var. Şimdi bunların hakiki sesi değil diye yaptıklarını hoş görebilir miyiz? Bu sapık, benim hakiki sesim değil, beni suçlu sayamazsınız diyebilir mi?
Bunun için ibadetle ibadet olmayan işi karıştırmamak gerekir. Robotla çok iş yapılabilir ama, robota namaz kıldırsak kendimiz kılmış olmayız veya namazımızı filme alsak, namaz vakitlerinde onu oynatsak namaz kılmış olmayız. Bazı kimseler, “Hoparlör günlük işlerde kullanılıyor da niye ibadette kullanılmasın” diyorlar. Robotlara bir çok işler yaptırılıyor. Robota imamlık da yaptırılabilir, Kur’an da okutulabilir, namaz da kıldırılabilir. Belki hacca da robot gönderilir. Peki ama, bunların dinimizle ne alakası olur? Bu aletler ibadet olmayan işlerde kullanılır. İbadete bid’at sokulmaz.
Cihazla ibadet etmek
Sual: Hoparlörden çıkan sese âmin diyenin namazı niçin bozulur? Hoparlörle sesin yükseltilmesinin ne mahzuru olur?
CEVAP
Her ilimde olduğu gibi, fen ilminde de o işin uzmanı söz sahibidir. Dinimiz de buna kıymet verir. Çünkü fen ilimleri, İslami ilimlerin bir koludur. Dini bilgilerde ise edille-i şeriyye esastır. Fen bilgileri bunlara göre açıklanır.
Müslüman ve uzman bir doktor, bu hasta guslederse ölür diyorsa, teyemmüm etmeli diyorsa, o doktora inanılması gerektiğini, diğer fen işlerinde de durumun böyle olduğunu dinimiz bildiriyor. Hoparlörden çıkan ses, nakli seda mı, aksi seda mı, yoksa başka bir ses mi, bunu ancak uzmanı bildirir. Bütün uzman mühendisler bildiriyor ki:
(Hoparlörden çıkan ses, nakli seda değildir. Hoparlör, sesi yükseltici bir alet değildir. Yankı da değildir. İmamın sesi, hoparlöre verilince, elektrik ve mıknatısın hasıl ettiği bir ses haline dönüşüyor. Duyulan ses, imamın sesi değil, elektrik ve mıknatısın hasıl ettiği sestir. Yani hoparlörden çıkan ses, elektrik tesiriyle hasıl olan mıknatıs kuvvetlerinin titreyerek demir levhanın husule getirdiği sestir. TV ekranındaki resim, imamın bizzat kendisi değil, görüntüsüdür. TV’deki ses de, imamın bizzat kendi sesi değil, sesin benzeridir.)
Uzmanlar böyle söyleyince, dinin emri gereği onlara inanmak gerekir. Helal olan üzüm şırası, alkol haline, şarap haline dönüşünce, o sıvı haram oluyor. Hâlâ bu üzüm şırası diye inat etmek cahillikten başka şey değildir. Şarap da, sirkeleşince helal oluyor. Şarap, sirkeleşmekle nasıl helal olur demek de cahilliktir. Yine uzman kimyager, (Necis yağ, mesela domuz yağı sabun haline dönüşse temiz olur) diyor.
Evet bu işin uzmanı ne diyor? (TV’deki konuşan kimsenin resmi bizzat kendisi olmadığı gibi, sesi de bizzat kendi sesi değil, benzeridir) diyor. Benzer sesle dünya işleri yapılır vaaz, nasihat edilir, ilim öğretilir, sadece ibadet yapılmaz. Bir insanın fotoğrafı veya TV’deki görüntüsü gibidir. Her ne kadar fotoğraf veya TV’deki görüntü, o insana ait ise de, bizzat kendi değildir.
Bu bakımdan radyodan, TV’den okunan secde âyetleri için secde-i tilavet gerekmez. (M. Erbea)
TV’deki görüntüye imam diye uymakla, hoparlörden çıkan sese imamın sesi diye uymak aynıdır. Görüntü bizzat imam olmadığı gibi, ses de bizzat imamın sesi değildir. Onun için görüntüye ve cihazdan çıkan sese uymakla imama uyulmuş olmaz. TV’deki sesler yankı da değildir. Yankıya da uymak caiz olmaz. Redd-ül-muhtar’da, (Dağa çarpıp yankılanan ses, insan sesi olarak kabul edilmez. Vasıtasız, bizzat insanın söylemesi gerekir. Yankı ile gelen ses, hakiki ses hükmünde olmadığı için, yankı ile gelen bir secde âyeti için secde-i tilavet gerekmez) buyuruluyor. Namaz kılarken görüntüsü videoya alınmış imama uymak caiz olmadığı gibi, TV’nin naklen yayınında, imamı da görsek, böyle bir imama da uymak caiz olmaz. Yahut hoparlör veya radyo vasıtasıyla gelen ses de imamın sesi olmadığı için, bu ses ile hareket ederek ibadet etmek de caiz olmaz.
Okunan Kur'an-ı kerimi kasete alıp, mezara gidince, teybi açarak kaseti dinlemekle bizzat Kur'an-ı kerim okunmuş olmaz. Bunun gibi, bir kimse, namaz kılarken kendi filmini çekse, sonra her namaz vakti gelince, video ile bu filmi oynatsa, namaz kılmış olmaz. Namaz kılmak, ezan okumak vakitli ibadetlerdir. Bunları teyple, video ile yapmak, bid'at olup, büyük günahtır
-
Tegannideki beş şartSual: Teganninin mubah olması için şartlar nelerdir?
CEVAP
Büyük İslam âlimi seyyid Abdullah-i Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
(Sima ancak, Allahü teâlâya müteveccih olanlara caizdir. Aletsiz, çalgısız olan sese sima [teganni] denir. Yalnız çalgı ile veya çalgı ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir.
(İlk teganni eden şeytandır) ve (Gına, kalbde nifak hasıl eder) hadis-i şerifleri de gınanın [müziğin] haram olduğunu göstermektedir.
Âlimler, simanın haram olmasında ihtilaf etti. Gınanın haram olduğunda ihtilaf yoktur. Kadın sesi gınaya dahildir.
Simaya helal diyen âlimler de, bazı şartlar bildirdi. Bu şartlar bulunmayan sima da haram olur.) [Dürr-ül-mearif]
Teganninin mubah olması için şu beş şartı gözetmek gerekir:
1- Yabancı kadın sesini, yanında dinlemek haramdır. Bunları görünce, temiz kalb sıkılır, hasta olur. Nefs ise, zevk alır, kuvvetlenir, azar. Böylece kuvvetlenen nefs, haramları, kalbe yaptırır. Çünkü, her aza kalbin emrindedir. Kadınların okuduğu ilahileri, mevlidleri erkeklerin dinlemesi haramdır. [Kasetten, radyodan dinlemek ise mekruhtur.] Şehveti harekete getiren şiirleri teganni ile okumak haramdır.
2- Çalgı bulunmamalıdır. Çünkü ***if için, eğlence için, her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır.
3- Çalgısız olsa da, günah olan şarkı ve türküleri dinlememelidir.
4- Dinleyiciler arasında yabancı kadın bulunmamalıdır.
5- Nefsinde şehvet hissi olmayan kimselerin, zevk için, güzel ses dinlemeleri caiz ise de, devamlı olmamalıdır. Bazı mubahları sık sık işlemek, abes olur, boş yere zaman öldürmek olur. Bunlar ise haramdır. (Dürr-ül-mearif, Hadika, K. Saadet)
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
(İnsanların yüreğinde kalb [gönül] denilen bir kuvvet vardır. Çelik, taşa sürtülünce ateş çıktığı gibi, ahenkli ses de, gönlü harekete getirir. Kalbde, Allah sevgisi varsa, güzel ses, bu sevgiyi arttırır. Çalgı ve her günah nefsi kuvvetlendirir, zararlı olur.
Temiz kalb müzikten zevk alamaz. Güzel ses, kalbe, dışarıdan bir şey getirmez. Sağlam kalbdeki helal olan bağı harekete getirir. Hasta olmayan kalbin teganni dinlemesi helal olur. Kalbde bir bağlılık yoksa, güzel sesten lezzet alması, kuş sesi dinlemek, yeşillik, akarsu seyretmek gibi olur. Bunları seyir, göze lezzet verdiği gibi, güzel koku, burna hoş geldiği gibi, güzel ses de, kulağa lezzet verir ve mubah olur.
Kalbi hasta olanın [Allah’tan başka şeye bağlananın] nefsi azar, çalgı dinleyince, haram işleme arzusu artar. Musikiden ruh değil, Allahü teâlânın düşmanı olan nefs lezzet alır. Zavallı ruh, nefsin elinde esir olduğu için, kendi lezzeti sanır.
Musikinin tadı, zehirli bala, yaldızlanmış pisliğe benzer. Hasta olmayan kalbin, helal şeylere olan sevgisini arttıran ve nefsi zayıflatan sesleri dinlemek de, bazı şartlarla mubah olur.
Hacca gidecek olanın Kâbe, hac, Mekke, Medine şarkılarını dinlemesi, askerlerin harb, kahramanlık şarkılarını dinlemesi mubah, hatta sevap olur. Düğün, ziyafet, bayram, sefer dönüşü gibi sevinmesi gereken yerlerde helal olan ses ile neşelenmek mubahtır. Bu sesler, nefse değil, kalbe kuvvet verir. (İhya)
-
Müziği dine sokmakHızlı ve sinsi bir şekilde dinin içine müzik sokulmaya çalışılıyor. Çünkü dini bozmanın en kolay yollarından biri budur. Hıristiyanlığı aslından uzaklaştıran önemli unsurlardan biri de Kiliselere müziğin sokulmasıdır. İslamiyet’i de Hıristiyanlığın durumuna düşürmek için müziğe ağırlık verilmektedir. Bir gazete haberi şöyledir:
“Yedikule Zindanları, iftardan sonra zindan duvarlarını sarsacak kadar tempolu bir konsere tanıklık etti. Mustafa Özcan’ın Kur’an tilavetinden sonra Avusturya’dan gelen ve daha çok Türk Tasavvuf Musikisi icrasıyla tanınan Abdurrahman Toprak, soğuktan titreyen kalabalığı kendine eşlik ettirmeye çalışarak ilahi söyledi. Ardından bir zamanların ‘Yeşil Pop’çuları sahneye çıktı. Daha sonra heyecanla Yusuf İslam’ın geldiği müjdelendi. Hip Hop şarkılarıyla İslam çağrısı yapan, ramazan münasebetiyle özel olarak getirtilen Amerikalı müzik grubu Native Deen (Yerli Din) de sahnede yerini aldı. Her biri en fazla 20 yaşında üç tane çikolata renkli Afro-Amerikan, başlarındaki beyaz takkeler ile koşarak sahneye fırladı. Grubun üyeleri Joshua Salem, Naim Muhammed ve Abdülmelik Ahmed sahnede izleyici ile kurdukları diyalog açısından Yedikule Zindanlarındaki kalabalığı adeta kendinden geçirdi. En fazla ortaokul öğrencisi oldukları her hallerinden belli çocuklar, başlarına beyaz namaz takkelerini geçirmiş sahnenin hemen önünde ‘hip hop’ figürleriyle dans ettiler. Gece, Native Deen’in genç üyeleri ile öncüleri olan Yusuf İslam’ın birlikte söylediği sazlı sözlü ‘Taleal Bedru’ ile noktalandı...”
Ramazan aylarında yoğunlaştırılan bu faaliyetler projenin birinci aşamasıdır: Bu aşamada maksat, dinimizce haram olan müziği meşru hâle getirmek. Daha sonra da, müziği Hıristiyanlıkta olduğu gibi ibadetin bir parçası haline sokmak. Birinci aşamada hayli yol alındı.
Ramazanda pek çok otelin kapısında, “Canlı müzik eşliğinde iftar” afişlerini gördük. İşte İstanbul’da beş yıldızlı bir otelin ilanı: “Zengin bir mönünün sonunda Çeşmi bülbül Fasıl Grubu eşliğinde her akşam iftar...” Dört kız, ellerinde tambur, kanun ve ud eşliğinde, “Ben yanarım yane yane”, ”Sordum sarı çiçeğe...” ilahilerini seslendiriyorlar iftarda. Ardından saz eserleri... Akşama kadar Allah için oruç tutan, akşam genç kızların seslendirdiği Klasik Türk Müziği eşliğinde iftar ediyor.
Şapla şeker karıştı. Eskiden saflar ayrı ve netti. Kim ne yaptığını biliyordu. İçki içen meyhaneye, eğlenecek olan eğlence yerine, ibadet edecek olan da, camiye giderdi. Haram işleyen de günahını bildiği için üzülürdü. Yaptığını meşru görmediği için de küfre düşmezdi. Şimdi her şey birbirine karışmış durumda. İbadet mi yapıyor, eğleniyor mu belli değil. Bütün bunlar müziği ve haramları meşrulaştırmanın, haramı helali birbirine karıştırmanın yani “Dini sulandırma” projesinin bir parçasıdır.
Görünüşe bakıldığında bu davranışlar halkın cahilliğine veriliyorsa da, bu o kadar basit bir olay değildir. Müslümanlar bu hâle planlı bir şekilde, belli bir proje doğrultusunda getiriliyor. Bu projenin içeride ve dışarıda bayraktarlığını yapan pek çok kimse var. Rock Müziğin başını çeken Cat Stevens diğer ismi ile Yusuf İslam’ın takip ettiği çizgi hayli enteresan. Önce İslam âlimlerinin kitaplarından ve çevresindeki Müslüman kimselerden müziğin haram olduğunu öğrenip Müslüman olmasıyla beraber müziği de bırakıyor. Daha sonra birden fikir değiştiriyor. Bu değişikliği de kendince şöyle yorumluyor:
“Başlangıçta müzik konusunda şüphelerim oluşmuştu. Daha sonra Kur’ana ve hadislere baktım, müzik ile ilgili bir şey göremedim. İyi, faydalı şeyleri İslamiyet emrediyor. Müzik iyi ve faydalı olduğuna göre, haram olamaz diye yorumladım. Yeniden çalışmaya başladım...”
Binlerce İslam âlimi, Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere dayanarak müziğin haram olduğunu söylüyorlar; bu ise, göremedim, diyor. Demek ki bir yönlendirenler var. Kendisine, “Yedikule’de hip-hop grubu Native Deen ile birlikte sahneye çıktınız. Bu hip-hop tarzını nasıl buluyorsunuz?” diye soruyorlar, o da, “Native Deen, gençleri İslam’a ve Allah’a çağırıyor. Albümleri insanlık adına son derece olumlu mesajlar içeriyor. Bence gayet de başarılı bir hip-hop örneği ortaya çıkarıyorlar” diyor.
Yani dinimizin haram kıldığı müzik vasıtasıyla gençler İslam’a çağrılıyor. Böyle çağrılarla gelenlerin İslami anlayışının, yaşayışının ne olduğunu bilmek zor değildir. (Mehmet Oruç, Türkiye, 2005)