-
Merhaba, Gezi Parkı hakkında yazmaya geldim yine.
Bu kez güzel şeyler değil fakat yazacaklarım. Maalesef değil.
Bir kere parka dair yanılgıları anlatayım dilim döndüğünce.
Parkta yaptığımız şeyin adı "Eylem" değil artık. Orada olan şeyin adı "İşgal" olmuş durumda. 10. gün bitti. 10 koca gün. Ve biz bir şey yapamadık. Bir şey kazanmayı bırak; doğru dürüst bir şey bile isteyemedik. Bakın, çok önemli bu nokta, bizim isteklerimiz bile belli değil daha. Ve maalesef eylem düşüş sürecine girdi artık.
Daha önce de belirttim, kendi gözlerimi anlatıyorum ben neredeyse sürekli parkta kalan biri olarak. Düşüş sürecine girdi dedim, neden öyle dediğimi anlatayım. Bıktık bir kere. Yorulduk artık. Her sabah "Gündoğdu Marşı" ile uyanırdı Gezi, bu sabah söylenmedi. Söylense bile çok cılızdı. Belirsizlik bizi yoruyor, yordu. Polis müdahalesi olmadıkça daha da çöktük.
Biz o parkı işgal etmek için mi geldik yoksa parkı halka kazandırmak için mi? Her yere çadırlar kuruldu, her yere. Parkta oturacak yer kalmadı, yürünmüyor. Parkta meydan bile kalmadı doğru düzgün. Direnişçi çadırlarını hadi bir nebze anlarım ama nerede bir siyasi parti var, bir dernek var, bir örgüt var; çadır kurdu parka. Işıklandırdılar çadırları. Her yerdeler. Sodep, Ödp, Tkp, Edp, Dsip ... niceleri daha. Dostum hani siyasi değildik? Parkı işgal ettiniz bildiri dağıtımı yaptığınız çadırlarınızla, oturacak yer kalmadı. Ben senin bildirini almak için mi geliyorum oraya? Senin propagandalarını dinlemek için mi geliyorum? Yahu arkadaş dün gece saat sabahın 4'ü, gelmiş bana bildiri veriyor Ödp. Tayyip şöyle yapıyor, Akp böyle yapıyor ... direnelim... Lan saat zaten sabahın 4'ü, kıçımızı koyacak yeri zor bulmuşuz, bırak yatmayı. Ben bunları bilmiyor olsam ne bok işim var orada o saatte? Adı duyulmamış, unutulmuş, mazide kalmış ne kadar "Sol" parti varsa kendi reklamı peşinde, bok oldu park.
Üstüne basa basa "Sol" dedim, açıklayayım.
Hani "Her kesimden herkes orada." var ya, heh işte, o artık değişti.
"Her kesimden herkes orada-ydı."
Artık değiller.
Öcalan posteri açan şerefsizler var çünkü parkta, sayıları hiç de az değil. Bir gece dolaşan kişi en az 5 tane görür o şerefsizin fotoğraflarını. Bdp'nin ihanetine uğruyoruz. Çözüm sürecindeki dostları Tayyip'e yardım ediyorlar orada, sırf ona yardım etmek için geliyorlar oraya, başka açıklaması yok. Dün gece eşek kadar pankart açtılar "İmralı'dan Gezi'ye selam var!" diye. Eksik olsun o orospu çocuğunun selamı. İndirtemiyoruz da o fotoğrafları. Bize kızan kim varsa kendi adıma özür diliyorum o pankartlar - afişler - posterler için. Başaramıyoruz ama. Gelsinler, beraber deneylim. Bir kere yedim Bdp'li dayağı, tekrar yemek gerekirse yine yerim, dert değil. Gezi'de görüştüğümüz arkadaşlar gördüler zaten ne halde olduğumu, dayak arsızı oldum, yine yerim. Ama işe yaramıyor. 2 - 3 saat uğraşıyoruz bir Öcalan posteri indirtmek için. Müzakere ediyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz, kavga ediyoruz ... iniyor poster, en az 2 saatlik uğraş sonucu. E 10 dakika sonra tekrar kalkıyor? Ne yapalım biz? Yok mu yapacak bir şey? Var. Oraya geldiklerine pişman edebiliriz onları, o şerefsizin posterlerini bu arkadaşların görünmeyen yerlerine koyup gönderebilecek kişiler var parkta. Ama o zaman da zaten hazırda bekleyen medya "Eylemciler birbirine girdi." diyecek. Demeyecek mi? Diyecek. Tamamen düşeceğiz o zaman. Biz arada kaldık. Orada olan herkes arada kaldı. Dün gece sabahladım, bu sabah ayrıldım, tüm gece boyunca konuştuğum ki varsa, 100 insandan 100 tanesi de rahatsız o posterlerden. Ama süreci anlattım işte size, kan çıkarmadan gitmeyecek densizler. O zaman da eylemciler kötü olacak herkesin gözünde.
Her kesimden insan var-dı.
Artık yok. Solcular var artık sadece.
Ben ilk polis dayaklarımı yerken ülkücü dostlar da vardı yanımda. Ben zafer yaptım, onlar bozkurt yaptı, beraber gaz yedik, birbirimizi taşıdık. E ama gitti artık bu adamlar. Günlerdir yoklar. 500 tane Bdp'liyi tek ülkücüye değişmem ben. Bugüne kadar ülkede bir bok beceremeyen solcular gelip bok ettiler bu olayı. İlk gün orada ağaçlara sarılan, dertleri sadece doğa olan, ağaçlar olan 19 kişi var, hala parktalar. Onlardan özür diliyorum. Geldik ve bok ettik onların davasını, onların mücadelesini. Solcular olarak neye el atsak boka dönüyor zaten Bukowski'nin dediği gibi. Özür dilerim hepsinden.
Bugün miting var.
Yok milyonlar toplanacakmış, şimdi değil de ne zamanmış.
Meydanda parti otobüsü istemiyoruz hocam biz. Ben istemiyorum. Ben orada 10 gündür konuştuğum binlerce kişiden kimse istemiyor. Getirip durmayın şu partileri, bildirileri, dandik gazetelerinizi. Ben yokum bugün mitingde, gelmiyorum. Sabaha kadar da hiç uyumadım zaten, at gibi uyurum geceye kadar, gece kalkıp gelirim yine.
Her yerde Gezi Parkı'nın istekler yazılı.
Kafasına esen parti - örgüt - dernek parkın isteklerini yazdırmış afişlere, asmışlar parka.
Hepsi farklı birbirinden, biri diyor kalk gidelim, diğeri diyor bok yeme otur.
"Anayasanın Gezi Parkı'nın temsilcileri ile yeniden yazılması." diye madde gördüm be istekler arasında. Böyle bir örgüt bastırmış afişe, asmış oraya. Ruh hastalarına bak, anayasa yazılacakmış Gezi temsilcileri ile beraber. Yavrum sen kimsin? Gezi temsilcileri kim? Yahu orada yaşıyorum ben, benim neden haberim yok? Temsilcimiz mi var bizim? Bizim ne istediğimiz bile belli değil yahu.
7 maddelik liste sunulmuş.
Kim sundu - kime sordu - maddeleri kime sordu bilmem fakat bok kabul edilir. Gezi'de olan kalabalık fazla büyümüş onların gözünde, öyle bir sürü vali - emniyet müdür görevden aldıracak kuvvetimiz yok bizim, bırakalım kör bakmayı. Bunların yüzünden de mağlup olacağız. "Gezi Parkı Projesi İptal Edilsin" de bit işte. Yetsin bu şimdilik. Ama yoook, yıllardır görmediğin kalabalığı sana geldi zannettin ya, hemen rant bekle, haysiyetsizler. O maddelerden hepsi kabul edilmediği zaman yine mağlup sayılacak o halk. Lan tamam Tayyip'e karşıyız falan da karşında da devlet var. Devlet bu. Sen ise işgaldan başka bir şey yapmıyorsun, orada eylem falan yok, çingene panayırı artık orası, işgal ettik bittik halka açacağız dediğimiz yerleri, milletin kafa çekip çekip sızdığı çadırlar dolu etraf, Ankara kan ağlarken halaylar çeken densizler dolu.
Bir de barikatlar mevzusu var.
Hani polis oraya giremez konuları.
Polis bizi yavru kediler gibi dağıtır oraya girse. Yaptığımız 10 barikatın 8 tanesini aşmak bir panzerin 3 dakikasını almaz. Diğer 2'si de 5 dakika ya sürer - ya sürmez. Hayatında panzer görmemiş, Toma'ya panzer diyen adamlar gaza geliyor orada. Google'a yazıp bakalım panzer nedir. Bir de barikatlara tekrar bakalım sonra. Polis kendi girmiyor oraya. Giremiyor değil, girmiyor. Ya parkta çok çocuk var, bebek var, ihtiyar var diye ya da bunlar nasıl olsa kendi kendi yiyecek diye, bilemiyorum. İkisi de yatıyor benim aklıma.
İstisnasız her sabah kavga var.
Kadınlar - erkekler - gruplar. Promil sınırını aşan herkesin bir kavgası var. Tuvalet sırasında, yemek sırasında, yer sorununda ... revire durmadan hasta taşınıyor. Ya alkol koması, durmadan kusanlar ya da kavga edip bir yerleri parçalanan tipler. Polis gelmese bile revir çalışıyor yani. Toz pembe değil orası. Dün ilk kez yemekte kavga çıktığına şahit oldum. İnsanlar yemek kalmadı diye yemekhaneye laf atmaya - bağırmaya başladı. Hani şu bedava yemek dağıtılan yer, oradan bahsediyorum. Hani herkesin gönüllü çalıştığı, halkın getirdiği malzemeler ile o sıcakta ateş önünde yemek pişiren arkadaşlar; heh işte onlara bağırıyorlardı "Madem yemek kalmayacak söyleyin lan, ne diye sıra beklettiniz!" diye. Birbirlerini dövüyorlar olmasın diye ağzının orasına çarpamıyorsun da.
Eskiden içkileri toplardık.
Artık olmuyor zira sayı inanılmaz çoğaldı, hem içen grup sayısı hem de alınan alkol miktarı. Bunlar çoğalınca biz de etkisiz kalıyoruz. Halkındır burası dediğimiz yeri halktan da aldık; ortaya karpuz kesip rakı içiyoruz. Bak sahi ya; rakı masası falan kuruluyor.
Bizim bir liderimiz yok.
Bize bir lider lazım.
Mehmet Ali Alabora oynadığı banka reklamları yüzünden,
Zülfü Livaneli geçmişindeki Chp vekilliği yüzünden,
Sırrı Süreyya Önder de Öcalan'a yakınlığı yüzünden istenmiyor.
Bize; bizi bir parti altında falan toplamayacak, teşebbüs etmeyecek, sadece Gezi'yi temsil edecek biri lazım ama bulamadık, çıkaramadık. Her parti rant peşinde koşup böldü de böldü bizi, her kafadan ayrı istekler çıktı. Gir parka, dolaş, en az 50 tane farklı istek var altında farklı partilerin adı olan afişlerde. Oradan bir siktirip gitseler çok daha güzel olacak aslında.
Sıcak bira içiyorlar.
Bunca yıllık alkolik adamım ki aslında değilmişim bak 10 gündür ağzıma sürmedim; lan arkadaş sıcak bira içeceğime bamya suyu içerim ben. Hayatımda hiç bamya suyu içmediğimi ve bamyayı masada dahi görmeye dayanamadığımı da belirteyim. Öyle lanet, öyle iğrenç bir şey sıcak bira. Hele ki o sıcakta. Dertleri o biradan zevk falan almak değil yani. Kafayı bulup ona buna yavşamak. Etraftaki insanlara bak biz içiyoruzu göstermek. İnsan başka türlü sıcak bira içmez çünkü. Güzel güzel konuştu bu sabah bir abi, 6 gibi. Başka bir grupla alkol hakkında konuşurken bizim yanımızdan bir kadın atladı. Bizim Tayyip'den ne farkımız kalırmış yasak dersek, o birasını içip Şerefine Tayyip demeye gelmiş oraya. Hemen arkamda sabaha kadar içip içip, 4 gibi sızıp, 6 gibi uyanınca "Bira var mı?" diye sorup o saatte yeni birasına da başladığını belirteyim bu ablanın. Adam da o kadar naif anlatıyor ki derdini özür dileye dileye. Ama abla sarhoş. Ki dediğim gibi adam taa karşıyla konuşuyordu, lafa atladı bu. Sarhoş ama, laf anlamıyor. Yasaklayamazsınız diyor. Artık en sonunda "Biz yasak demiyoruz, öneri sunuyoruz. Ne kazandık ki kutluyoruz?" dedim ve abla utandı, elinden bira şişesini bırakıp usuuuulca kafasını önüne nah eğdi. Cak cak konuşmaya devam etti yine. Umursamadık artık, ne yapalım. Ne yapalım yani? Sen söyle cidden, biz ne yapacağımızı bilemiyoruz, sen söyle onu yapalım.
Sabah çöp toplayan ekip ilk kez sinirliydi bugün.
Kırık bira şişesini temizlemekten yoruldular. Yerlerden izmarit toplamaktan sıkıldılar. Artık çatlak sesler yükseliyor, görün bunu artık.
Ki işin diğer tarafına geleyim; maddi külfet.
Hadi ben işverenim, işi bırakıp geldim. Millet yıllık izninden kullandı geldi ama oraya, izinler bitiyor. Öğrencilerin finalleri - bütleri başlıyor. Taksim'e ulaşmak kolay değil, ülke gibi şehir İstanbul, insanlar her gün en az 20 lira ulaşım parası veriyor. "Paramız kalmadı akbil doldurmaktan" laflarını duymaya başladım ben çok kişiden. Paralar bitiyor, izinler bitiyor, akbiller bitiyor ama hala bizim ne yaptığımız belli değil, toplan dur.
Ankara kan ağlıyor dün gece, onca arkadaşım gözaltına alındı, oralardan doğru etrafa ulaşıp numaramı vermeye, partiden vekillere falan ulaşıp gözaltından adam almaya çalışıyorum ben ama bizim orası halay çekiyor. Anca halay, bir bok yok başka. Gidip dedim artık, yahu dedim diğer şehirler bizim başlattığımız direnişte kan kusuyor, Ankara perişan, bırakın halayı. "Halay eylemin namusudur, halay durmaz." diyor bana hadsiz. Halay için anayasa falan yazılmış demek.
Dilek balonu denen bir bok var, o moda oldu.
Yak gitsin. İşaret fişeği, yolla gitsin.
Gece beraber kaldığımız çocuklar anlatıyor ki çiçek çocuklardı cidden, muazzam insanlardı hepsi, beni de eklediler, buradan sevgi - saygı sunuyorum onlara. 1993 doğumlu birine saygı sunacağım aklımın ucundan geçmezdi fakat Haliç Üniversitesi Elektrik - Elektronik Mühendisliği okuyan Ozan; eleman cidden hak ediyor. 93'lüyüm dediği an lan dedim acaba 3 gündür uyumadım diye mi sohbet edebiliyorum bununla diye düşündüm. Sabaha kadar inanılmaz güzel sohbetler ettik. Limonata, kola içtik. Emre vardı yine aynı bölümden, keza o da muazzam çocuk.
Ne diyordum, dilek balonu. Ozan anlattı; elemana demişler ki; hocam, rüzgar da yok, atma parkın içinde. Ama dana dinlememiş, parkın içinden dilek balonu göndermiş. O da ağaca takılmış, yakmış ağacın dallarını. Az kalsın ağaç yanıyormuş, parkın Divan Otel çıkışına gidip bakın. E şimdi biz ne yapalım bu tiplere?
Park düşüyor. Park işi sadece laylaya vurdu. Gece 2'den sonra zor yürüyor insanlar alkolden.
Hiç bir şey kazanmadığımız halde kazandık havalarına girdik.
İşin kötüsü kazandık havasından bile sıkıldık artık. O bile bitiyor.
Gezi düşüyor. Gezi bir tane bile olası bir istek belirtmeden dağılmak üzere.
İy şeyler yok mu?
Az da olsa var.
Bir kere dün gece beraber sabahladığımız bir arkadaşım var buradan, çok çok severim kendisini, yine kendisi belli etmek isterse kendini yazar. 6 - 7 kişilik bir grup çok güzel vakit geçirdik sabaha kadar.
Selçuk ve eşi var bir de.
Karşımda çadır kurmaya çalışıyorlardı. Gidip fener tutayım dedim, dedi abi ben çadır kurmasını da bilmiyorum. E dedim ben de bilmiyorum. Başladık uğraşmaya. Sonra yukarıda bahsettiğim Ozan geldi işte, 6 elimizle bir çadırı doğrulttuk. Süper insanlardı.
Taksim Point Hotel var.
Oteli aradım 1 - 2 saat önce, bir görevli adı aldım. Ardından farklı şehirlerde nazımın geçeceği arkadaşları aradım, o şehrin meşhur neyi varsa otelin personeline gönderdim. Kastamonu'dan çekme helva, İzmit'den pişmaniye, Afyon'dan kaymak, vs ... arkadaşlarım o otelin personeline kargo yaptı.
Zira otel bize kapılarını öyle bir açtı ki; otel resmen bizim.
Lavabo sorun orada, özellikle kadınlar için. Fakat adamlar 3 katta 3 lavabo açtılar, lobileri bize bıraktılar, her yere uzatma kabloları ile çoklu fiş çekmişler, şarj ettik telefonları. Tuvaletler sürekli temizlendi. Gece bir ara gittiğimizde kağıt havlu olması gereken yerde tuvalet kağıtları vardı ve "Kağıt Havlumuz Kalmadı - Kusura Bakmayın." diye not yapıştırmışlardı. Lobinin koltuklarında uyuyordu direnişçiler. O oteli sevelim. Tuvalete her geleni otel müşterisi gibi karşılıyorlar, öyle "iyi hadi geç geç." havaları asla yok. Müthişti.
Başka da bir şey yok aslına bakarsak.
Yardımlaşma yine var, azalma yok.
Saygı yine var, taciz yok, hırsızlık yok.
Fakat yukarıda yazdıklarım gerçek. Beni azıcık bilirsiniz, laf saklayan adam değilim ben, ne görüyorsam, ne düşünüyorsam onları yazdım. Konuştuğum insanların çoğu da katılıyor düşündüklerime.
Polis lazım bize.
Rahat bize battı.
Gezi bok oluyor, 2 - 3 gün önceden haber vereyim.
Öyle şeyler yazdım ki; sanılmasın vazgeçtim Gezi'den.
Evet, aklım Ankara'da. Orada var mücadele, burası gibi panayır yok.
Fakat başladığım işi yarım bırakmam artık, Gezi'den dönmem. Sadece bugün miting var diye yokum, kızıyorum partizanlık olunca fakat gece yine oradayım. Yarın gece. Sonraki gece.
Gezi'ye ilk giren değilim, direnişe ilk katılan değilim o parkta fakat söz veriyorum, son çıkanlardan olacağım. Ama acilen bir lider seçip, sadece Gezi için siyasi çizgisi olmayan bir lider seçip; mantıklı, devletin kabul edeceği istekler sunmazsak kaybetmek üzereyiz.
Moral bozmak isteyeceğim en son şey.
Fakat yalan yere ümitlendirmek daha kötü moral bozmaktan.
Acı gerçekler iyidir tatlı yalanlardan.
Biz burayı bok ediyoruz, evden çıkın, gelin, burayı kurtarın bizden.
Biz beceremedik, beceremiyoruz.
Orada bir çok insanla tanıştım beni sadece John olarak bilen.
Onlara söyledim adımı elbet tanışırken, bu yazı da gerçek adımla bitsin madem.
Gezi'den sevgiler.
-
Taksim Meydanı Kızıl Meydan oldu!
S.A.Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesileceği gerekçesiyle başlatılan Gezi Parkı eylemleri 13. gününe girdi. İlk başlarda masum çevre eylemi olarak başlayan gösteriler daha 3. günün sonunda yerini terör eylemlerine bırakırken, 13. günde yani bugün ise Gezi Parkı terör örgütlerinin karargahı haline gelmiş durumda. Ağaçlar kesilmesin diye başlayan eylemden geriye ise meydandaki yakılmış iş makineleri, otobüsler ve terör örgütlerine ait pankartlar kaldı. Polis kayıtlarına göre Gezi Parkı'nda şu anda tam 13 terör örgütü yuvalanmış durumda. Öyle ki, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nı görüntüleyen Rotahaber muhabiri, parkın bazı yerlerinde örgüt elemanlarının engellemesiyle karşılaştı. Fotoğraf çekilmesine izin vermeyen örgüt üyelerinin o alanlarda ne saklandığını ise akşamları savaş alanına dönen sokaklar ortaya koyuyor. Taksim Meydanı'nın hemen girişinde sizi karşılayan 'Kızıl Meydan'a hoş heldiniz' yazılı pankart ise herşeyi özetliyor. İşte bir zamanlar orada 'Gezi parkı' vardı.ROTAHABER AEO.:nono::
-
-
hamit her seyi guzelce anlatmissin agzina yuregine saglik hani çitalar av yakalarlar sirtlanlar ve aslanlar avini ellerinden alirlar ya malesef taksimdeki olaylarbuna benziyor
-
her birey bir amaç için mücadele ediyor orda. bence çok yanlış herkes bir amaç için mücadele vermeli. bdp'liler öcalan posteri ile kürdistan bayrağını açıyorsa bu yanlış. zaten bdp ile anlaşmayı başbakan yaptı. kürtlerde şimdi aralarında bölündüler. meclise girmek istiyorsanız aranızdaki alevileri dışlayın. bitirin barış süreci sağlansın. Arkadaşlar vatan haini olmayan her birey benim için birdir. aleviside sünniside kürdüde katolik olanıda yahudi olanıda bu ülkeyi sevmeli. orda sadece ATATÜRK posteri ile TC bayrağı olmalıydı. ama malesef herkes bir şeyler taşıyor, karmaşa tek kelimeyle karmaşa. yeter artık herkes ne olursa olsun, yeterki vatan haini olmasın. amenna. bir insan seçemediği dini için öldürülmemeli, kınanmamalı. yadırganmamalı. dışlanmamalı.dini tartışmak din hakkında konuşmak yüz kızartıcı bir suç. herkes istediyi şekilde yaşasın. nikap giymek isteyen giysin başımın tacı, başı açık yaşamak isteyen oda kendi kültürünü yaşasın. bu çağda bunları yazmak çok zoruma gidiyor. bana vatan haini değil vatan sever lazım. dünyada azda olsa o kadar iii insanlar varki, kürtlerin hepsi kötü diyemeyiz. alevilerin hepsi kötü diyemeyiz. sünnilerin hepsi kötü diyemeyiz, katoliklerin hepsi kötü diyemeyiz, yahudilerin hepsi kötü diyemeyiz. mutlaka aralarında çok değerli insanlarda vardır. hepimizin amacı bir olmalı ülkemiz bayrağımız ve özgürlüyümüz olmalı. laik olmadanda bunları yapamayız, öncelikle laik olmalıyız. bizi dışardan içerden bölmek isteyenlere izin vermemeliyiz. arkadaşlar geçen gün antakyada bir suriyeli polis elbisesi giymiş halkı kışkırtıyor, diye halk tarafından yakalandı, o şerefsiz suriyeli nerden buldu polis elbisesini ona verene yazıklar olsun allah belasını versin. yeter artık bıktık usandık. nereye kadar devam edecek herkes tedirgin kimse rahat değil. üzerimize çok büyük baskılar yapıldı. artık başımızı dik tutmanın zamanı geldi. bu ne demenin zamanı geldi geçti bile böyle devam ederse, bu işten sadece yabancı ülkeler nasibini alacak. iktidarın yaptığı hatanın telafını halk vermemeli iktidar hata yaptı. hatasını düzeltsin. iktidar herşeyiyle haklı doğruyu bilen değil, başımıza ne geldiyse iktidardan geldi ülke rahattı, maddii sıkıntı dışanda o kadar genel sorun yoktu şimdi ise sorunlarla baş edemiyecek düzeye geldik. Neden ? Amerikaya angece oldu diye. beni ülkem, ülke insanım bayrağım ve TC. kurucusu dışında hiç kimse ilgilendirmez. herkes geçmişe değil geleceye bakmalıdır. kinle dolu bir nesil yetiştirmeye kimsenin hakkı yok. selametle.
-
Taksime gidip Taksimin Son Halini Gören Varmi ?
-
ben demin haberlerde izledim çok kötü her taraf darma dağan, kendini bilmez bir kaç gösterici sağı solu ateşe veriyordu, sonra monotofu polis aracının üzerine attılar. çok yazık çok üzülüyorum.
-
"izmirli hamit" süper yazmışsın. sonuna kadar okudum.
herşeyi tane tane detaylı anlatmışsın. hem edebiyatından dolayı takdir, hemde emeğinden dolayı teşekkür ederim. (kendi adıma tabi.) :)
aslında canım sıkılıyor diye bir kaç gündür haberde seyretmiyordum. özellikle ilk polislere atılan taş ve molotoflu maddelerden sonra. senin yazını okuduğuma sevindim. haberdar olduk sayende...
abi adamın .ıçı (afedersin) sıkışınca imdat polis diye bağırmayı biliyor ama utanmadan polise taş vs atıyor...aklım almıyor. nasıl bir haysiyet,şeref, onur dur bu?
yeğenim doktor. cerrah paşada. oda oranın müdavimlerinden. olaylardan sonra "gitme" dedim kaç kere. "mesele ağaç meselesini aştı devlete zarar veriyorsunuz" dinletemedim. oda hamit gibi yarım bırakmak istemiyor...
her neyse...kısaca ben polis olayları olduğu andan itibaren böyle bir eyleme karşı idim... hala karşıyım. siyasi partiler seçim mitinglerinde toplayamadıkları milleti burada görünce (hamitin dediği gibi) kendileri için geldiler sanıp harekete geçtiler...(bu da çok komiğime gidiyor.) tabi birde olaylı günlerdeki cami olayı var...hiç girmeyeceğim bu konuya.. iyi provake ettiler ama tutmadı diyelim...
neyse...allah vatana millete zeval vermesin...
inşallah bu eylemlerde hayırlar getirir, eylemsizliklerde.
vatan bizim vatanımız, bu topraklarda yaşayan insanlarda.
iyi şeylere sevinir kötü şeylere üzülürüz. allah herşeyin hayırlısını nasip etsin...
ve görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
selametle...
-
Bugün Ki olaylar basına yansımasına rağmen haberlerde gösterilmiyor bu gün 185 otobüsdolusu polis ve halk yola çıktı taksime geliyor aynı şekilde izmirdende destek geliyor.
4 ölü var adliyeye polisler daldı ve 50 avukat ve savcı dövülerek tutuklandı.
erdoğan amerikaya türkiyeyi satmış erdoğan bu büyük desteği amerikadan alıyor
Atatürkçülüğü yok etmek kaldırma ve bayrağımızı indirmek istiyor buna karşılık amerikanın arkasına sığınan erdoğan türkiyeyi tamammen bozacak.
Polise vur emri geldi
-
çok korkuttun bizi yaa... kaç yıldır söylüyoruz herşeyimiz elimizden alınmak üzere diye inşallah, ATATÜRK'çü cumhuriyetçi laik zihniyet kazanır. vahh vahh. insan ülkesini yurdunu evini başkalarına satarmı? demekki tam amerikaya boyun eymiş.