-
Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere
Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre
Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlayabiliyorsan
Acılar ardarda dinmeli
Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli
Sevin ağlayabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.
Özdemir Asaf
-
Kuğu Ezgisi
Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim,
Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı
bekçi gizleri.
Ne zamandır ertelediğim her acı,
Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi,
Bu şiir;
Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim,
Dost kalmak zorunda bana ve
sizlere!
Çünkü saldırgan olandan kopmuştur o,
uykusunu bölen derin arzudan.
Büyüsünü bir içtenlikten alırsa
Kendi saf şiddetini yaşar artık,
Bu şiir;
Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü,
ulaşılamayanın boyun eğen yansısı,
Sevda ile seslenir sizlere!
Nilgün Marmara
-
Yalan
Gözündeki ateş kaşbini yakınca
Sandım ki aşkımız ömür boyunca
Meğer bu bir oyunmuş kolay oynanan
Beni sevdiğin var ya o bile yalan
Yalan yalan yalan yalan yalan....
Ayrılık yok artık böyle demiştin
Bilsen seni nasıl nasıl sevmiştim
Oysa gerçek farklıymış uyandığım an
Anladım ki bu sevgi koca bir yalan
Yalan yalan yalan yalan yalan....
Söz vermiştin bana seninim diye
Başka bir aşk bulmuşsun bile kendine
Söyle mutlu mu şimdi kalbini çalan
Yoksa bu yeni sevgin o da mı yalan
Yalan Yalan YAlan YAlaan
-
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız.
-
Günün şiiri;
Siyah
Siyahtı gözleri, simsiyah
Gece karanlığı gibiydi
Bana geceleri o gözler sevdirdi
Şimdi delicesine sevdiğim
Karanlık geceleri.
Siyahtı saçları, simsiyah
Yağmurlu günlerde ıslanan
Rüzgarlarda savrulan uzun saçları
Bana yağmurları, bana rüzgarları
Bana dokunmayı sevdiren saçları
Siyahtı o gece, simsiyah
Onu ilk gördüğüm gece
O gece düştüm sevda ateşine
Dün gibi hatırlarım
O geceyi, o karanlığı
Siyah giyerdi hep, simsiyah
Ne giyse değişmezdi rengi
Sanki sonsuz bir matemdeydi
Mutlu değildi sanki
Hüzün doluydu hayatı
O benimi sevdi, bensizliğimi
Bilmiyorum neyi sevdi
Vazgeçti bendende, bensizliktende
Bir şeyden vazgeçmedi, siyah
Tabutundaki tülbentinin rengi
-
Canı cehenneme rahat uyuyanın
Kapısını örtenin perdesini çekenin
Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın
Duvarları ancak çarpınca görenin
Canı cehenneme başkasının yangınıyla
Evini ısıtıp yemeğini pişirenin...
Bahçesine dek gelen alevleri
Şehrayin sanan aptalın
Canı cehenneme, camlarında
Parçalanmış cesetler uçarken
Bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın.
Mutfakla yatak odası arasında Çarşılarla gövdesi bencillik hırsı
Yılgınlıkla yenilgisi arasında
Dünyayı tüketenin canı cehenneme.
-
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
-
Bu toprağa senin gözyaşından daha bereketli tek damla inmedi.
Ve bu gökler senin tebessümünden daha güzelini görmedi.
Bugün sırf merhametinden gözleri yaşarıyorsa birilerinin, bir başkasına dualar ediyorsa birileri ve o merhamet ve dualar vesilesiyle yüzü gülüyorsa çocukların, bu toprak hâlâ o damlayla sulanıyor.
Ve dünya o dualar ve o merhametle ayakta duruyor.
-
Dünya Bizimdir
Çin bizim, Hicaz bizimdir, Hindistan bizimdir
Biz Müslüman’ız bütün dünya bizimdir
Adımızı yeryüzüne silinmez izlerle kazıdık
Sinemizde Tevhid emaneti saklıdır
Dünya mabedlerinde Allah’ın ilk evi Kabe
Biz onun hizmetkarı o bizim bekçimizdir
Biz kılıçların gölgesinde yetiştik
Hilalin hançeri bizim alametimizdir
Bir zamanlar bu seli hiç kimse durduramazdı
Batı vadileri ezanımızla çınlardı
Zulümden asla ve asla korkmayız biz ey dünya
Sayende yüzlerce defa zorluklarla sınandık
Ey Endülüs’ün gül bahçeleri hatırlar mısın
Dallarında yuva kurduğumuz o günleri
Ey Dicle dalgası, bizi sen de tanırsın
Mahzun çağlayışların hala öykümüzü anlatır
Uğrunda can verdiğimiz ey kutlu toprağımız
Hala damarında dolaşıyor kanımız
Bu kutlu sevdanın başı o kutlu sevgilidir
İkbal’in namesi uykudan uyandıran bir çağrıdır
Yalnız Allah adına ayarlıdır hayatımız
İşte yeniden yola koyuluyor kervanımız
Muhammed İkbal
-
İnsan! Tepeden-tırnağa, sen arzu, dileksin.
Nefsinde doyumsuz, fakat aşkında meleksin
Zulmün yüzüne hak denilen silleni çeksen,
Sillende mühürlenmiş o gayrettedir Allah.
Bahtiyar Vahabzade