-
KANAMALARDA İLKYARDIM
Kanama nedir?
Damar bütünlüğünün bozulması sonucu kanın damar dışına (vücudun içine veya dışına doğru) doğru akmasıdır. Kanamanın ciddiyeti aşağıdaki durumlara bağlıdır:
Kanamanın hızına,
Vücutta kanın aktığı bölgeye,
Kanama miktarına,
Kişinin fiziksel durumu ve yaşına.
Kaç çeşit kanama vardır?
Vücutta kanın aktığı bölgeye göre 3 çeşit kanama vardır :
Dış kanamalar: Kanama yaradan vücut dışına doğru olur.
İç kanamalar: Kanama vücut içine olduğu için gözle görülemez.
Doğal deliklerden olan kanamalar:Kulak, burun, ağız, anüs, üreme organlarından olan kanamalardır.
Kanama arter, ven yada kılcal damar kanaması olabilir. Arter kanamaları kalp atımları ile uyumlu olarak kesik kesik akar ve açık renklidir. Ven kanamaları ise koyu renkli ve sızıntı şeklindedir. Kılcal damar kanaması küçük kabarcıklar şeklindedir.
Kanamanın değerlendirilmesinde, şok belirtilerinin izlenmesi çok önemlidir.
Kanamalarda ilkyardım uygulamaları nelerdir?
Dış kanamalarda ilkyardım:
Hasta/yaralının durumu değerlendirilir (ABC),
Tıbbi yardım istenir (112),
Yara yada kanama değerlendirilir,
Kanayan yer üzerine temiz bir bezle bastırılır,
Kanama durmazsa ikinci bir bez koyarak basıncı arttırılır,
Gerekirse bandaj ile sararak basınç uygulanır,
Kanayan yere en yakın basınç noktasına baskı uygulanır,
Kanayan bölge yukarı kaldırılır,
Çok sayıda yaralının bulunduğu bir ortamda tek ilkyardımcı varsa, yaralı güç koşullarda bir yere taşınacaksa, uzuv kopması varsa ve/veya baskı noktalarına baskı uygulamak yeterli olmuyorsa turnike uygulanır,
Şok pozisyonu verilir,
Sık aralıklarla (2-3dakikada bir) yaşam bulguları değerlendirilir,
Kanayan bölge dışarıda kalacak şekilde hasta/yaralının üstü örtülür,
Yapılan uygulamalar ile ilgili bilgiler (turnike uygulaması gibi) hasta/yaralının üzerine yazılır,
Hızla sevk edilmesi sağlanır.
Atardamar kanamalarında kan basınç ile fışkırır tarzda olur. Bu nedenle, kısa zamanda çok kan kaybedilir. Bu tür kanamalarda asıl yapılması gereken, kanayan yer üzerine veya kanayan yere yakın olan bir üst atardamar bölgesine baskı uygulanmasıdır. Vücutta bu amaç için belirlenmiş baskı noktaları şunlardır:
1-Boyun : Boyun atardamarı (şah damarı) baskı yeri
2-Köprücük kemiği üzeri : Kol atardamarı baskı yeri
3-Koltukaltı : Kol atardamarı baskı yeri
4-Kolun üst bölümü : Kol atardamarı baskı yeri
5-Kasık : Bacak atardamarı baskı yeri
6-Uyluk : Bacak atardamarı baskı yeri
Kanamalarda üçgen bandaj uygulaması nasıl yapılmalıdır?
Üçgen bandaj, vücudun değişik bölümlerinde bandaj ve/veya askı olarak kullanılabilir. Üçgen bezin tepesi tabanına doğru getirilip yerleştirilir, sonra bir yada iki kez daha bunun üzerine katlanarak istenilen genişlikte bir sargı bezi elde edilmiş olur.
Elde üçgen bandaj uygulama:
Parmaklar, üçgenin tepesine gelecek şekilde el üçgen sargının üzerine yerleştirilir. Üçgenin tepesi bileğe doğru katlanır. Elin sırtında, üçgenin uçları karşı karşıya getirilir ve çaprazlanır, bilek seviyesinde düğümlenir.
Ayağa üçgen bandaj uygulama:
Ayak, üçgenin üzerine düz olarak, parmaklar üçgenin tepesine bakacak şekilde yerleştirilir. Üçgen bandajın tepesini ayağın üzerinde çaprazlayacak şekilde öne doğru getirilir. İki ucu ayak bileği etrafında düğümlenir.
Dize üçgen bandaj uygulama:
Üçgenin tabanı dizin 3-4 parmak altında ve ucu dizin üzerine gelecek şekilde yerleştirilir. Dizin arkasından uçları çaprazlanır, dizin üstünde uçları düğümlenir.
Göğüse üçgen bandaj uygulama:
Üçgenin tepesi omuza yerleştirilir ve tabanı göğsü saracak şekilde sırtta düğümlenir. Bu düğüm ile üçgenin tepesi, bir başka bez kullanılarak birbirine yaklaştırılarak bağlanır.
Kalçaya üçgen bandaj uygulama:
Üçgenin tabanı uyluğun alt kısmının etrafında düğümlenir, tepesi ise belin etrafını saran bir kemer yada beze bağlanır.
Hangi durumlarda turnike uygulanmalıdır?
Çok sayıda yaralının bulunduğu bir ortamda tek ilkyardımcı varsa (kanamayı durdurmak ve daha sonra da diğer yaralılarla ilgilenebilmek için),
Yaralı güç koşullarda bir yere taşınacaksa,
Uzuv kopması varsa,
Baskı noktalarına baskı uygulamak yeterli olmuyorsa
Turnike uygulaması kanamanın durdurulamadığı durumlarda başvurulacak en son uygulamadır. Ancak eskisi kadar sık uygulanmamaktadır. Çünkü, uzun süreli turnike uygulanması sonucu doku harabiyeti meydana gelebilir ya da uzvun tamamen kaybına neden olunabilir.
Turnike uygulamasında dikkat edilecek hususlar neler olmalıdır?
Turnike uygulamasında kullanılacak malzemelerin genişliği en az 8-10 cm olmalıdır.
Turnike uygulamasında ip, tel gibi kesici malzemeler kullanılmamalıdır.
Turnikeyi sıkmak için tahta parçası, kalem gibi malzemeler kullanılabilir.
Turnike kanama duruncaya kadar sıkılır, kanama durduktan sonra daha fazla sıkılmaz.
Turnike uygulanan bölgenin üzerine hiçbir şey örtülmez.
Turnike uygulamasının yapıldığı saat bir kağıda yazılmalı ve yaralının üzerine asılmalıdır.
Uzun süreli kanamalardaki turnike uygulamalarında, kanayan bölgeye göre 15-30 dakikada bir turnike gevşetilmelidir.
Turnike, kol ve uyluk gibi tek kemikli bölgelere uygulanır, ancak önkol ve bacağa el ve ayağın beslenmesini bozabileceği için uygulanmaz. Uzuv kopması durumlarında, önkol ve bacağa da turnike uygulanabilir.
El ve ayak kopmalarında turnike nasıl uygulanır?
Kaza ve yaralanmalarda atardamar yaralanmalarına neden olarak ölüme yol açmaktadır.
Kopmuş olan uzvun kanama kontrolü yapılır, tampon yapılır ve kapatılır.
Turnike uzvun koptuğu bölgeye en yakın olan ve deri bütünlüğünün bozulmamış olduğu bölgeye uygulanır.
Turnike uygulandıktan sonra sıkılaştırılarak uzuvdaki kanama kontrol edilir.
Kopmuş uzuv parçası, su geçirmeyen bir plastik torbaya konur.
Daha sonra kopmuş uzuv parçasının konduğu plastik torba ağzı kapatıldıktan sonra, içerisinde 1 ölçek suya 2 ölçek buz konulmuş ikinci bir torbaya yada kovaya konulur. Bu şekilde, kopmuş uzuv parçasının buz ile direkt teması önlenmiş ve soğuk bir ortamda taşınması sağlanmış olur.
Torbanın üzerine kopan uzuv parçasının sahibine ait kimlik bilgileri kaydedilir ve yaralı ile aynı araca konarak en çok 6 saat içerisinde sağlık kuruşuna sevki sağlanır.
İç kanamalarda ilkyardım:
İç kanamalar, şiddetli travma, darbe, kırık, silahla yaralanma nedeniyle oluşabilir. Hasta/yaralıda şok belirtileri vardır. İç kanama şüphesi olanlarda aşağıdaki uygulamalar yapılmalıdır.
Hasta/yaralının bilinci ve ABC si değerlendirilir,
Üzeri örtülerek ayakları 30 cm yukarı kaldırılır,
Tıbbi yardım istenir (112),
Asla yiyecek ve içecek verilmez,
Hareket ettirilmez (özellikle kırık varsa),
Yaşamsal bulguları incelenir,
Sağlık kuruluşuna sevki sağlanır.
Doğal deliklerden çıkan kanamalarda ilkyardım:
Burun kanaması:
Hasta/yaralı sakinleştirilir, endişeleri giderilir,
Oturtulur,
Başı hafifçe öne eğilir,
Burun kanatları 5 dakika süre ile sıkılır,
Uzman bir doktora gitmesi sağlanır.
Kulak kanaması:
Hasta/yaralı sakinleştirilir, endişeleri giderilir,
Kanama hafifse kulak temiz bir bezle temizlenir,
Kanama ciddi ise, kulağı tıkamadan temiz bezlerle kapanır,
Bilinci yerinde ise hareket ettirmeden sırt üstü yatırılır, bilinçsiz ise kanayan kulak üzerine yan yatırılır,
Kulak kanaması, kan kusma, anüs, üreme organlarından gelen kanamalarda hasta/yaralı kanama örnekleri ile uzman bir doktora sevk edilir.
Şok nedir?
Kalp-damar sisteminin yaşamsal organlara uygun oranda kanlanma yapamaması nedeniyle ortaya çıkan ve tansiyon düşüklüğü ile seyreden bir akut dolaşım yetmezliğidir.
Kaç çeşit şok vardır?
Nedenlerine göre 4 çeşit şok vardır:
Kardiyojenik şok
Hipovolemik şok
Toksik şok .
Anaflaktik şok
Şok belirtileri nelerdir?
Kan basıncında düşme
Hızlı ve zayıf nabız
Hızlı ve yüzeyel solunum
Ciltte soğukluk, solukluk ve nemlilik
Endişe, huzursuzluk
Baş dönmesi,
Dudak çevresinde solukluk ya da morarma
Susuzluk hissi
Bilinç seviyesinde azalma
Şokta ilkyardım uygulamaları nelerdir?
Kendinin ve çevrenin güvenliği sağlanır,
Hava yolunun açıklığı sağlanır,
Hasta/yaralının mümkün olduğunca temiz hava soluması sağlanır,
Varsa kanama hemen durdurulur,
Şok pozisyonu verilir,
Hasta/yaralı sıcak tutulur,
Hareket ettirilmez,
Hızlı bir şekilde sağlık kuruluşuna sevki sağlanır (112),
Hasta/yaralının endişe ve korkuları giderilerek psikolojik destek sağlanır.
Şok pozisyonu nasıl verilir?
Hasta/yaralı düz olarak sırt üstü yatırılır,
Hasta/yaralının bacakları 30 cm kadar yukarı kaldırılarak, bacakların altına destek konulur (Çarşaf, battaniye yastık, kıvrılmış giysi vb.),
Üzeri örtülerek ısıtılır,
Yardım gelinceye kadar hasta / yaralının yanında kalınır,
Belli aralıklarla (2-3 dakikada bir) bir yaşam bulguları değerlendirilir.
-
TEMEL YAŞAM DESTEĞİ
Solunum ve kalp durması nedir?
Solunum durması: Solunum hareketlerinin durması nedeniyle vücudun yaşamak için ihtiyacı olan oksijenden yoksun kalmasıdır. Hemen yapay solunuma başlanmaz ise bir süre sonra kalp durması meydana gelir.
Kalp durması: Bilinci kapalı kişide büyük arterlerden nabız alınamaması durumudur. Kalp durmasına 5 dakika içinde müdahale edilmezse dokuların oksijenlenmesi bozulacağı için beyin hasarı oluşur.
Temel Yaşam Desteği nedir?
Hayat kurtarmak amacı ile hava yolu açıklığı sağlandıktan sonra, solunumu ve/veya kalbi durmuş kişiye yapay solunum ile akciğerlerine oksijen gitmesini, dış kalp masajı ile de kalpten kan pompalanmasını sağlamak üzere yapılan ilaçsız müdahalelerdir.
Temel yaşam desteğine başlarken eğer çevrede biri varsa hemen 112 aratılmalıdır. Boğulma ve travmalarda ilkyardımcı yalnız ise 1 siklusdan sonra kendisi yardım çağırmalıdır. Bebek ve çocuklarda, ilkönce iki solunum yapılır, ardından 112 aranır.
Hava yolunu açmak için Baş-Çene pozisyonu nasıl verilir?
Bilinci kapalı bütün hasta/yaralılarda solunum yolu kontrol edilmelidir. Çünkü dil geriye kayabilir yada herhangi bir yabancı madde solunum yolunu tıkayabilir. Ağız içi kontrol edilerek temizlendikten sonra hastaya baş-çene pozisyonu verilir.
Bunun için ;
Bir el alına yerleştirilir,
Diğer elin iki parmağı çeneye yerleştirilir,
Baş geriye doğru itilir.
Böylece dil yerinden oynatılarak hava yolu açıklığı sağlanmış olur.
Yapay solunum nasıl yapılır?
Hasta/yaralının hava yolu açıldıktan sonra, solunum Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile değerlendirilir,
Solunum yoksa tıbbi yardım istenir (112),
Hemen yapay solunuma başlanır. YAPAY SOLUNUMA BAŞLAMADAN ÖNCE SOLUNUMUN OLMADIĞINDAN KESİNLİKLE EMİN OLUNMALIDIR!
Ağızdan ağıza tekniği için hasta/yaralıya Baş-Çene pozisyonu verilir,
Bir elin baş ve işaret parmakları ile burun kanatları hava çıkmayacak şekilde kapatılır,
İlkyardımcı, hasta/yaralının ağzını hava çıkmayacak şekilde kendi ağzı ile kavrar,
Hasta akciğerine 400-600 ml hava gidecek şekilde ağızdan iki kez üflenir,
Şah damarından 5 saniye süre ile nabız kontrolü yapılır. Nabız varsa dakikada 15-20 kez olacak şekilde yapay solunuma devam edilir. 1 yaşın altındaki bebeklerde 20-25 kez olacak şekilde hava verilir (Eğer nabız alınamıyorsa suni solunum ile birlikte kalp masajına da başlanır),
Bu şekilde verilen hava hayati organları koruyacak yeterli oksijene (%16-18) sahiptir,
Bebeklerde ve çene kilitlenmesi gibi durumlarda yetişkinlerde, yapay solunum ağızdan buruna hava verilerek yapılmalıdır,
Yapay solunumun etkili olup olmadığı Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile her 10 üflemede bir kontrol edilmelidir,
Nabız olup olmadığı şah damarından kontrol edilmelidir,
İlkyardımcı kendini korumak için yapay solunum sırasında ince bir tülbent, gazlı bez gibi araçlar kullanabilir.
Dış kalp masajı nasıl yapılır?
Yapay solunum sırasında şah damarından5 saniye süre ile nabız kontrolü yapılır, nabız yoksa dış kalp masajına başlanır. KALP MASAJINA BAŞLAMADAN ÖNCE KALBİN TAMAMEN DURDUĞUNDAN KESİNLİKLE EMİN OLUNMALIDIR!
Temel yaşam desteğine başlarken eğer çevrede biri varsa hemen 112 aratılmalıdır. Boğulma ve travmalarda ilkyardımcı yalnız ise 1 siklusdan sonra kendisi yardım çağırmalıdır. Bebek ve çocuklarda, ilkönce iki solunum yapılır, ardından 112 aranır. (*)
Alttaki kaburgalar elle tespit edilir, eller kaydırılarak göğüs kemiğinin alt ucu belirlenir.
Her iki kaburganın birleştiği noktaya (sternum ucu) iki parmak konur ve üstüne diğer el topuğu yerleştirilerek bası noktası tespit edilir. Bu elin üzerine diğer el yerleştirilir.
Her iki el parmakları birbirine geçirilir ve hastaya temas etmemesine dikkat edilir. Eller sabit tutulmalıdır. Dirsekler ve omuz düz ve hasta/yaralının vücuduna dik tutulacak şekilde tutulmalıdır.
Vücut ağırlığı ile kaburga kemikleri 4-5 cm içe çökecek şekilde (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar ) ritmik olarak sıkıştırma-gevşetme şeklinde bası uygulanır. Erişkinlerde dakikada 100 bası uygulanmalıdır.
Dış kalp masajı 1 yaşın altındaki bebeklerde göğüs kemiği alt ucuna iki parmakla, göğüs kemiği 1-1,5 cm içe çökecek şekilde dakikada 100 bası olarak yapılır. 1-8 yaşına kadar çocuklarda tek elle 2.5-5 cm çökecek şekilde yapılmalıdır (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar).
Yapay solunum ve dış kalp masajı birlikte uygulandığında , yetişkinlerde tek ya da iki ilkyardımcı ya da iki ilkyardımcı ile 15/2 olarak uygulanır. (Bebek ve 1-8 yaş çocuklarda ise 5/1 olarak uygulanır.)
Her siklusta hasta/yaralının solunumu ve şah damarından nabzı 5 saniye süre ile kontrol edilmelidir (1 siklus:15 kalp masajı ve 2 yapay solunum uygulamasının 4 kez tekrarlanmasıdır).
Temel yaşam desteğine bu konuda eğitim almış bir sağlık personeli gelinceye kadar devam edilmelidir.
(*)Temel yaşam desteği yapılırken yaş önemli bir faktördür. Orta yaş ve üzerindeki bir hastada ölüm nedenlerinin başında ventriküler fibrilasyon gelmektedir. Böyle bir durumda olay yerine gelen 112 ekibi defibrilasyon yaparak hastayı kurtarma şansını artırabilir. Bu nedenle süratle 112’yi aramak son derece önemlidir.
Çocuklarda (1-8 yaş) Temel Yaşam Desteği nasıl yapılır?
Çocuğun hava yolu açıldıktan sonra, solunum Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile değerlendirilir,
Solunum yoksa tıbbi yardım istenir (112),
Çocuğa önce Baş-Çene pozisyonu verilir,
Hemen yapay solunuma başlanır. YAPAY SOLUNUMA BAŞLAMADAN ÖNCE SOLUNUMUN OLMADIĞINDAN KESİNLİKLE EMİN OLUNMALIDIR!
Yapay solunum ağızdan ağıza ya da ağızdan ağız ve buruna tekniği ile çocuğun yaşı ve yüzünün büyüklüğüne göre gerçekleştirilir,
Yapay solunuma iki kez hava üflenerek başlanır ve tıbbi yardım istenir (112),
Yapay solunum dakikada 15-20 olacak şekilde yapılır,
Nabız kontrolü yetişkinlerdeki gibidir (şah damarından 5 saniye süreyle kontrol edilir),
NABIZIN ALINAMADIĞINDAN YANİ KALBİN ATMADIĞINDAN KESİN OLARAK EMİN OLUNDUKTAN SONRA KALP MASAJINA BAŞLANMALIDIR!
Kalp masajı tek elle basılarak yapılır,
Bası noktası yetişkinlerde olduğu gibi belirlenir. Büyük çocuklarda tek elin basısı yetersiz görülürse yine yetişkinlerdeki gibi uygulama yapılır,
Çocuklarda dakikada 100 bası uygulanır,
Bası gücü ise göğüs boşluğu 2.5-5 cm çökecek şekilde (yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) ,
Çocuklarda bir ya da iki ilkyardımcı ile 5/1 olacak şekilde uygulama yapılır, ancak çocuğun iriliğine göre bu uygulama gerekirse yetişkinlerde olduğu gibi 5/2 olarak gerçekleştirilir.
Bebeklerde (0-1 yaş) Temel Yaşam Desteği nasıl yapılır?
Bebeğin topuğuna hafifçe vurularak bilinç kontrolü yapılır,
Çocuğun hava yolu açıldıktan sonra, solunum Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile değerlendirilir,
Solunum yolunun açılması için bebeğe Baş-Çene pozisyonu verilir (bebeğin başı hafifçe itilir). Başın fazla gerdirilmesi solunum yollarını tıkayıp olumsuz sonuçlar yaratabileceğinden başa hafif bir eğim vermek son derece önemlidir!
Yapay solunuma başlanırken ilkyardımcı ağzını bebeğin ağzı ve burnunun üstüne yerleştirilmelidir,
Yapay solunuma iki kez hava verilerek başlanır,
Tıbbi yardım istenir (112),
Üflemenin ayarı bebeğin göğsünün kalkış hareketlerine göre olmalıdır, çocuğun akciğerlerinin alacağından daha fazla hava üflenmemelidir,
Solunum sıklığı dakikada 20-25 olmalıdır,
Nabız kontrolü dirsek önyüz iç kısmındaki kol atardamarı hissedilerek yapılır,
NABIZIN ALINAMADIĞINDAN YANİ KALBİN ATMADIĞINDAN KESİN OLARAK EMİN OLUNDUKTAN SONRA KALP MASAJINA BAŞLANMALIDIR!
Bebeğin iki memesi arasında hayali bir çizgi olduğu varsayılarak bu çizginin orta noktasında göğüs kemiği tespit edilir. Buraya iki parmağı bastırmak suretiyle kalp masajına başlanır,
Kalp masajı göğüs kemiği 1-1.5 cm içeri çökecek şekilde yapılır,
Bebeklere de dakikada 100 bası uygulanır,
Bebeklerde de kalp masajı ve yapay solunum sayısı 5/1 olacak şekilde uygulanır.
Hava yolu tıkanıklığı nedir?
Hava yolunun, solunumu gerçekleştirmek için gerekli havanın geçişine engel olacak şekilde tıkanmasıdır. Tıkanma tam tıkanma yada kısmi tıkanma şeklinde olabilir.
Hava yolu tıkanıklığı belirtileri nelerdir?
Tam tıkanma belirtileri:
Nefes alamaz,
Acı çeker, ellerini boynuna götürür,
Konuşamaz,
Rengi morarmıştır,
Bu durumda Heimlich Manevrası (=Karına bası uygulama) yapılır .
Kısmi tıkanma belirtileri:
Öksürür
Nefes alabilir
Konuşabilir
Bu durumda hastaya dokunulmaz, öksürmeye teşvik edilir.
Tam tıkanıklık olan kişilerde Heimlich Manevrası (=Karına bası uygulama) nasıl uygulanır?
Bilinci yerinde olan(=bilinci açık) kişilerde Heimlich manevrası:
Hasta ayakta ya da oturur pozisyonda olabilir,
Arkadan sarılarak gövdesi kavranır,
Bir elin baş parmağı midenin üst kısmına, göğüs kemiği altına gelecek şekilde yumruk yaparak konur. Diğer el ile yumruk yapılan el kavranır,
Kuvvetle arkaya ve yukarı doğru bastırılır,
Bu hareket 5-7 kez yabancı cisim çıkıncaya kadar tekrarlanır,
Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir,
Tıbbi yardım istenir (112).
Bilincini kaybetmiş(=bilinci kapalı) kişilerde Heimlich Manevrası: (*)
Hasta yere yatırılır, yan pozisyonda sırtına 5 kez vurulur,
Tıkanma açılmadığı taktirde hasta düz bir zeminde başı yana çevrilir,
Hastanın bacakları üzerine ata biner şekilde oturulur,
Bir elin topuğunu göbek ile göğüs kemiği arasına yerleştirilir, diğer el üzerine konur,
Göbeğin üzerinden kürek kemiklerine doğru eğik bir baskı uygulanır,
Şah damarından nabız ve solunum değerlendirilir,
İşleme yabancı cisim çıkıncaya kadar devam edilir,
Tıbbi yardım istenir (112),
Bu hareketi 5-7 kez yabancı cisim çıkıncaya kadar ya da yardım gelinceye kadar devam edin,
Bu tür olgularda havayolu tıkanıklığından şüphelenildiğinde, ilkyardımcılar Temel Yaşam Desteği uygulamalarını yapacaklardır. Kurtarıcı nefes verdikten sonra hava gitmiyorsa tıkanıklık olduğu düşünülür, ilkyardımcı ağız içinde yabancı cisim olup olmadığını kontrol etmeli, yabancı cisim görüyorsa çıkarmalıdır. Havayolu tıkanıklığı varsa havayolunu açacak manevraları profesyonel acil yardım ekibi uygular.
(*)Yukarıdaki bilgiler sadece ilkyardım eğitmenleri için verilmiş olup bilinci kapalı olan erişkinlerde havayolunun açılması için gerekli olan girişimler ve hareketler ilkyardımcılara öğretilmeyecektir.
Bebeklerde tam tıkanıklık olan hava yolunun açılması (**):
Bebek ilkyardımcının bir kolu üzerine ters olarak yatırılır,
Başparmak ve diğer parmakların yardımıyla bebeğin çenesi kavranarak boynundan tutulur ve yüzüstü pozisyonda öne doğru eğilir,
Baş gergin ve gövdesinden aşağıda bir pozisyonda tutulur,
5 kez el bileğinin iç kısmı ile bebeğin sırtına kürek kemiklerinin arasına hafifçe vurulur,
Diğer kolun üzerine başı elle kavranarak sırtüstü çevrilir,
Yabancı cismin çıkıp çıkmadığına bakılır,
Çıkmadıysa başı gövdesinden aşağıda olacak sırtüstü şekilde tutulur,
5 kez iki parmakla göğüs kemiğinin alt kısmından karnın üs kısmına baskı uygulanır,
Yabancı cisim çıkana kadar devam edilir,
Tıbbi yardım istenir (112).
(**)Bebek çok küçük ise ve karından baskı uygulanamıyorsa bebekler için yukarıda anlatılan uygulamalar yapılır. Ancak diğer hallerde bebeklerde yapılan uygulamalar, bilinci kapalı erişkinlerde yapılan Heimlich Manevrası uygulamaları ile aynıdır. Yukarıdaki bilgiler sadece ilkyardım eğitmenleri için verilmiş olup bebeklerde havayolunun açılması için gerekli olan girişimler ve hareketler ilkyardımcılara öğretilmeyecektir.
Kısmi tıkanıklık olan kişilerde nasıl ilkyardım uygulanır?
Eğer kişinin hava yolunda yeterli hava giriş çıkışı mevcutsa, kazazede öksürmeye teşvik edilmeli, yakından izlenmeli ve başka bir girişimde bulunulmamalıdır. Kazazedenin henüz ayakta durabildiği bu dönemde onun arka tarafında yer alınmalıdır.
Bu durumda, kazazede öncelikle bulunduğu pozisyonda bırakılmalıdır.
Kazazedenin solunum ve öksürüğü zayıflarsa ya da kaybolursa ve morarma saptanırsa derhal girişimde bulunulmalıdır.
Belirgin bir yabancı cisim, yerinden çıkmış veya gevşemiş takma dişleri varsa bunlar yerinden çıkarılır.
Eğer yabancı cisim görülemiyorsa ve hastanın durumu kötüye gidiyorsa yukarıda tam tıkanmada anlatılan uygulamalara başlanır.
-
HASTA / YARALININ VE OLAY YERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
İlkyardımcının bilmesi gereken ve vücudu oluşturan sistemler nelerdir?
Hareket sistemi: Vücudun hareket etmesini, desteklenmesini sağlar ve koruyucu görev yapar. Hareket sistemi şu yapılardan oluşur:
Kemikler
Eklemler
Kaslar
Dolaşım sistemi: Vücut dokularının oksijen, besin, hormon, bağışıklık elemanı ve benzeri elemanları taşır ve yeniden geriye toplar. Dolaşım sistemi şu yapılardan oluşur:
Kalp
Kan damarları
Kan
Sinir sistemi: Bilinç, anlama, düşünme, algılama, hareketlerinin uyumu, dengesi ve solunum ile dolaşımı sağlar. Sinir sistemi şu yapılardan oluşur:
Beyin
Beyincik
Omurilik
Omurilik soğanı
Solunum sistemi: Vücuda gerekli olan gaz alışverişi görevini yaparak hücre ve dokuların oksijenlenmesini sağlar. Solunum sistemi şu organlardan oluşur:
Solunum yolları
Akciğerler
Boşaltım sistemi: Kanı süzerek gerekli maddelerin vücutta tutulması, zararlı olanların atılması görevlerini yaparak vücutta iç dengeyi korur. Boşaltım sistemi şu organlardan oluşur:
İdrar borusu
İdrar kesesi
İdrar kanalları
Böbrekler
Sindirim sistemi: Ağızdan alınan besinlerin öğütülerek sindirilmesi ve kan dolaşımı vasıtasıyla vücuda dağıtılmasını sağlar. Sindirim sistemi şu organlardan oluşur:
Dil ve dişler
Yemek borusu
Mide
Safra kesesi
Pankreas
Bağırsaklar
Vücutta nabız alınabilen bölgeler nelerdir?
Şah damarı (adem elmasının her iki yanında)
Ön-kol damarı (Bileğin iç yüzü, baş parmağın üst hizası)
Bacak damarı (Ayak sırtının merkezinde)
Kol damarı (Kolun iç yüzü, dirseğin üstü)
Hasta/yaralıların dolaşımını değerlendirirken, çocuk ve yetişkinlerde şah damarından, bebeklerde kol atardamarından nabız alınır.
Hasta/yaralının değerlendirilmesinin amacı nedir?
Hastalık yada yaralanmanın ciddiyetini değerlendirmek
İlkyardım önceliklerini belirlemek
Yapılacak ilkyardım yöntemini belirlemek
Güvenli bir müdahale sağlamak
Hasta/yaralının ilk değerlendirilme aşamaları nelerdir?
Hasta/yaralıya sözlü uyaran yada hafifçe omzuna dokunarak “iyi misiniz?” diye sorularak bilinç durumu değerlendirmesi yapılır. Bilinç durumunun değerlendirilmesi daha sonraki aşamalar için önemlidir. Buna göre hasta/yaralının ilk değerlendirilme aşamaları şunlardır:
A. Havayolu açıklığının değerlendirilmesi:
Özellikle bilinç kaybı olanlarda dil geri kaçarak solunum yolunu tıkayabilir yada kusmuk, yabancı cisimlerle solunum yolu tıkanabilir. Havanın akciğerlere ulaşabilmesi için hava yolunun açık olması gerekir.
Hava yolu açıklığı sağlanırken hasta/yaralı baş, boyun, gövde ekseni düz olacak şekilde yatırılmalıdır.
Bilinç kaybı belirlenmiş ise ağız içi önce göz ile daha sonra işaret parmağı yandan ağız içine sokularak bir çengel gibi kullanılarak diğer yandan çıkartılmak suretiyle kontrol edilmeli, ardından yabancı cisim varsa bir bez aracılığı ile çıkarılmalıdır.
Daha sonra bir el hasta/yaralının alnına konarak, diğer elin 2-3 parmağı ile çene tutularak baş geriye doğru itilip Baş-Çene pozisyonu verilir. Bu işlemler sırasında sert hareketlerden kaçınılmalıdır.
B. Solunumun değerlendirilmesi:
İlkyardımcı, başını hasta/yaralının göğsüne bakacak şekilde yan çevirerek yüzünü hasta/yaralının ağzına yaklaştırır, Bak-Dinle-Hisset yöntemi ile solunum yapıp yapmadığını 10 saniye süre ile değerlendirir.
Solunum hareketini gözler.
Solunum sesini dinler.
Yanağında hasta/yaralının nefesini hissetmeye çalışır.
Solunum yoksa derhal yapay solunuma başlanır.
C. Dolaşımın değerlendirilmesi:
Dolaşımın değerlendirilmesi için ilkyardımcı çocuk ve yetişkinlerde şah damarından, bebeklerde kol atardamarından 3 parmakla 5 saniye süre ile nabız almaya çalışılır. Bu süre içinde nabız alınmıyorsa derhal dış kalp masajına başlanır.
İlk değerlendirme sonucu hasta/yaralının bilinci kapalı fakat solunum ve nabzı varsa derhal koma pozisyonuna getirerek diğer yaralılar değerlendirilir.
Hasta/yaralının ikinci değerlendirmesi nasıl olmalıdır?
İlk muayene ile hasta/yaralının yaşam belirtilerinin varlığı güvence altına alındıktan sonra ilkyardımcı ikinci muayene aşamasına geçerek baştan aşağı muayene yapar. İkinci değerlendirme aşamaları şunlardır :
Görüşerek bilgi edinme:
Kendini tanıtır,
Hasta/yaralının ismini öğrenir ve adıyla hitap eder,
Hoşgörülü ve nazik davranarak güven sağlar,
Hasta/yaralının endişelerini gidererek rahatlatır,
Olayın mahiyeti, koşulları, kişisel özgeçmişleri, sonuç olarak ne yedikleri, kullanılan ilaçlar ve alerjinin varlığı sorularak öğrenilir.
Baştan aşağı kontrol yapılır:
Bilinç düzeyi, anlama, algılama
Solunum sayısı, ritmi, derinliği
Nabız sayısı, ritmi, şiddeti
Vücut veya cilt ısısı, nemi, rengi
Baş: Saç, saçlı deri, baş ve yüzde yaralanma, morluk olup olmadığı, kulak yada burundan sıvı yada kan gelip gelmediği değerlendirilir, ağız içi kontrol edilir.
Boyun: Ağrı, hassasiyet, şişlik, şekil bozukluğu araştırılır. Aksi ispat edilinceye kadar boyun zedelenmesi ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Göğüs kafesi: Saplanmış cisim, açık yara, şekil bozukluğu yada morarma olup olmadığı, hafif baskı ile ağrı oluşup oluşmadığı, kanama olup olmadığı değerlendirilmelidir. Göğüs kafesi genişlemesinin normal olup olmadığı araştırılmalıdır. Göğüs muayenesinde eller arkaya kaydırılarak hasta/yaralının sırtı da kontrol edilmelidir.
Karın boşluğu: Saplanmış cisim, açık yara, şekil bozukluğu, şişlik, morarma, ağrı yada duyarlılık olup olmadığı ve karnın yumuşaklığı değerlendirilmelidir. Eller bel tarafına kaydırılarak muayene edilmeli, ardından kalça kemiklerinde de aynı araştırma yapılarak kırık yada yara olup olmadığı araştırılmalıdır.
Kol ve bacaklar: Kuvvet, his kaybı varlığı, ağrı, şişlik, şekil bozukluğu, işlev kaybı ve kırık olup olmadığı, nabız noktalarından nabız alınıp alınmadığı değerlendirilmelidir.
İkinci değerlendirmeden sonra mevcut duruma göre yapılacak müdahale yöntemi seçilir.
Olay yerini değerlendirmenin amacı nedir?
Olay yerinde tekrar kaza olma riskini ortadan kaldırmak,
Olay yerindeki hasta/yaralı sayısını ve türlerini belirlemek.
Olay yerinin hızlı bir şekilde değerlendirilmesinin ardından yapılacak müdahaleler planlanır.
Olay yerinin değerlendirilmesinde yapılacak işler nelerdir?
Herhangi bir olay yerinin değerlendirilmesinde aşağıdakiler mutlaka yapılmalıdır:
Kazaya uğrayan araç mümkünse yolun dışına ve güvenli bir alana alınmalı, kontağı kapatılmalı, el freni çekilmeli, araç LPG’li ise aracın bagajında bulunan tüpün vanası kapatılmalıdır.
Olay yeri yeterince görünebilir biçimde işaretlenmelidir. Kaza noktasının önüne ve arkasına gelebilecek araç sürücülerini yavaşlatmak ve olası bir kaza tehlikesini önlemek için uyarı işaretleri yerleştirilmelidir. Bunun için üçgen reflektörler kullanılmalıdır.
Olay yerinde hasta/yaralıya yapılacak yardımı güçleştirebilecek veya engelleyebilecek meraklı kişiler olay yerinden uzaklaştırılmalıdır.
Olası patlama ve yangın riskini önlemek için olay yerinde sigara içilmemelidir.
Gaz varlığı söz konusu ise oluşabilecek zehirlenmelerin önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
Ortam havalandırılmalıdır.
Kıvılcım oluşturabilecek ışıklandırma veya çağrı araçlarının kullanılmasına izin verilmemelidir.
Hasta/yaralı yerinden oynatılmamalıdır.
Hasta/yaralı hızla yaşam bulguları yönünden (ABC) değerlendirilmelidir.
Hasta/yaralı kırık ve kanama yönünden değerlendirilmelidir.
Hasta/yaralı sıcak tutulmalıdır.
Hasta/yaralının bilinci kapalı ise ağızdan hiçbir şey verilmemelidir.
Tıbbi yardım istenmelidir (112).
Hasta/yaralının endişeleri giderilmeli, nazik ve hoşgörülü olmalıdır.
Hasta/yaralının paniğe kapılmasını engellemek için yarasını görmesine izin verilmemelidir.
Hasta/yaralı ve olay hakkındaki bilgiler kaydedilmelidir.
Yardım ekibi gelene kadar olay yerinde kalınmalıdır.
-
GENEL İLKYARDIM BİLGİLERİ
İlkyardım nedir?
Herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın, mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır.
Acil tedavi nedir?
Acil tedavi ünitelerinde, hasta/yaralılara doktor ve sağlık personeli tarafından yapılan tıbbi müdahalelerdir.
İlkyardımcı kimdir?
İlkyardım tanımında belirtilen amaç doğrultusunda hasta veya yaralıya tıbbi araç gereç aranmaksızın mevcut araç gereçlerle, ilaçsız uygulamaları yapan eğitim almış kişi ya da kişilerdir.
İlkyardım ve acil tedavi arasındaki fark nedir?
Acil tedavi bu konuda ehliyetli kişilerce gerekli donanımla yapılan müdahale olmasına karşın, ilkyardım bu konuda eğitim almış herkesin olayın olduğu yerde bulabildiği malzemeleri kullanarak yaptığı hayat kurtarıcı müdahaledir.
İlkyardımın öncelikli amaçları nelerdir?
Hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak,
Yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesini sağlamak,
Hasta/yaralının durumunun. kötüleşmesini önlemek,
İyileşmeyi kolaylaştırmak.
İlkyardımın temel uygulamaları nelerdir?
İlkyardım temel uygulamaları Koruma, Bildirme, Kurtarma (KBK) olarak ifade edilir.
Koruma:
Kaza sonuçlarının ağırlaşmasını önlemek için olay yerinin değerlendirilmesini kapsar. En önemli işlem olay yerinde oluşabilecek tehlikeleri belirleyerek güvenli bir çevre oluşturmaktır.
Bildirme:
Olay / kaza mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde telefon veya diğer kişiler aracılığı ile gerekli yardım kuruluşlarına bildirilmelidir. Türkiye'de ilkyardım gerektiren her durumda telefon iletişimleri, 112 acil telefon numarası üzerinden gerçekleştirilir.
Kurtarma (Müdahale):
Olay yerinde hasta / yaralılara müdahale hızlı ancak sakin bir şekilde yapılmalıdır.
112’nin aranması sırasında nelere dikkat edilmelidir?
Sakin olunmalı yada sakin olan bir kişinin araması sağlanmalıdır.
112 merkezi tarafından sorulan sorulara net bir şekilde cevap verilmelidir;
Kesin yer ve adres bilgileri verilirken, olayın olduğu yere yakın bir caddenin yada çok bilinen bir yerin adı verilmelidir,
Kimin, hangi numaradan aradığı bildirilmelidir,
Hasta/yaralı(lar)ın adı ve olayın tanımı yapılmalıdır,
Hasta/yaralı sayısı ve durumu bildirilmelidir,
Eğer herhangi bir ilkyardım uygulaması yapıldıysa nasıl bir yardım verildiği belirtilmelidir,
112 hattında bilgi alan kişi, gerekli olan tüm bilgileri aldığını söyleyinceye kadar telefon kapatılmalıdır.
İlkyardımcının müdahale ile ilgili yapması gerekenler nelerdir?
Hasta / yaralıların durumunu değerlendirmek (ABC) ve öncelikli müdahale edilecekleri belirlemek
Hasta/yaralının korku ve endişelerini gidermek
Hasta/yaralıya müdahalede yardımcı olacak kişileri organize etmek
Hasta/yaralının durumunun ağırlaşmasını önlemek için kendi kişisel olanakları ile gerekli müdahalelerde bulunmak
Kırıklara yerinde müdahale etmek
Hasta/yaralıyı sıcak tutmak
Hasta/yaralının yarasını görmesine izin vermemek
Hasta/yaralıyı hareket ettirmeden müdahale yapmak
Hasta/yaralının en uygun yöntemlerle en yakın sağlık kuruluşuna sevkini sağlamak (112) (Ancak, ağır hasta/yaralı bir kişi hayati tehlikede olmadığı sürece asla yerinden kıpırdatılmamalıdır.)
İlkyardımcının özellikleri nasıl olmalıdır?
Olay yeri genellikle insanların telaşlı ve heyecanlı oldukları ortamlardır. Bu durumda ilkyardımcı sakin ve kararlı bir şekilde olayın sorumluluğunu alarak gerekli müdahaleleri doğru olarak yapmalıdır. Bunun için bir ilkyardımcıda aşağıdaki özelliklerin olması gerekmektedir:
İnsan vücudu ile ilgili temel bilgilere sahip olmak,
Önce kendi can güvenliğini korumak,
Sakin, kendine güvenli ve pratik olmak,
Eldeki olanakları değerlendirebilmek,
Olayı anında ve doğru olarak haber vermek (112’yi aramak),
Çevredeki kişileri organize edebilmek ve onlardan yararlanabilmek,
İyi bir iletişim becerisine sahip olmak.
Hayat kurtarma zinciri nedir?
Hayat kurtarma zinciri 4 halkadan oluşur. Son iki halka ileri yaşam desteğine aittir ve ilkyardımcının görevi değildir.
1.Halka - Sağlık kuruluşuna haber verme
2.Halka - Olay yerinde yapılan Temel Yaşam Desteği
3.Halka - Ambulans ekiplerince yapılan müdahaleler
4.Halka - Hastane acil servisleridir
İlkyardımın ABC si nedir?
Bilinç kontrol edilmeli, bilinç kapalı ise aşağıdakiler hızla değerlendirilmelidir:
A. Hava yolu açıklığının değerlendirilmesi
B. Solunumun değerlendirilmesi ( Bak-Dinle-Hisset)
C. Dolaşımın değerlendirilmesi (Şah damarından 5 saniye nabız alınarak yapılır)
-
Zehirlenmeler
Gıda Zehirlenmeleri
Bütün besinlerde bakteriler bulunur. Ancak, kötü koşularda nakledilen, pişirilen yada saklanan besinlerde bakteriler çok çabuk çoğalır ve zehirlenmelere yol açarlar.
Daha nadir de olsa bazı durumlarda, parazitler, virüsler ve kimyasal maddeler besinlerin bozulmasına ve gıda zehirlenmelerine yol açarlar.
Gıda zehirlenmelerinin işaret ve belirtileri gıdanın ne şekilde bozulduğuna bağlı olarak değişir. Genellikle, bozuk gıdanın tüketilmesini takip eden birkaç saat içinde ishal, bulantı, karın ağrısı, ve bazen kusma görülür.
Bozuk gıdadan doğan zehirlenmelerin etkisi, yenen miktar, bünye, yaş ve yiyen kişinin genel sağlık durumuna göre değişir. Gıda zehirlenmelerinden daha fazla etkilenen riskli grupları şöyle sıralayabiliriz:
Yaşlılar : Yaşlıların bağışıklık sistemleri zehirlenmelere sebep olan organizmalara karşı çabuk ve etkili bir savunma oluşturamaz.
Bebekler ve küçük çocuklar : Bağışıklık sistemleri henüz tam anlamıyla gelişmemiştir.
Kronik rahatsızlığı olanlar : Şeker hastalığı, AIDS ya da kanser tedavisi sebebiyle radyasyon alan hastaların bağışıklık sistemleri zayıflamıştır.
Eğer bozuk gıdadan zehirlendiyseniz aşağıdaki önlemleri alın:
İstirahat edip bol miktarda sıvı alın,
Zehirlenmeye sebep olan bakterilerin vücuttan atılmalarını geciktireceği için ishal giderici ilaçlar kullanmayın.
Hafif ve orta şiddetli gıda zehirlenmeleri genellikle kendiliğinden geçer.
Eğer;
Şiddetli ishal 24 saat içinde kanlı ishale dönüşürse,
Yukarıda riskli gruplardan birisindeyseniz,
Besinlerde zehirleyici nitelikte olan sporların sebep olduğu ağır gıda zehirlenmesinden şüpheleniyorsanız ( bu durum daha ziyade evde yapılan ve konserve şeklinde saklanan besinlerde görülür. Genellikle yendikten 12 ila 36 saat sonra baş ağrısı, görme bozukluğu, halsizlik ve hatta kısmi felç gibi belirtiler görülebilir. Bazı kişilerde ise bulantı, kusma, kabızlık, idrar tutma zorluğu, nefes almada güçlük ve ağız kuruması gibi belirtiler ortaya çıkabilir),
Acil olarak en yakın acil servise başvurularak tıbbi yardım alınmalıdır.
Zehirlenme
Eğer aşağıdaki belirtiler varsa zehirlenmeden şüphelenebilirsiniz:
Zehirli madde içilmesi sonucu ağız çevresi ve dudaklarda yanma ve kızarıklıklar,
Benzin ya da tiner gibi maddelerin içilmesi sonucu nefesin kimyasal maddenin kokusunu taşıması,
Kişide, giysilerinde, çevresindeki mobilyada, halıda, yerde yada çevredeki nesneler üzerinde bir yanık ya da leke görülmesi veya koku alınması,
Kusma, nefes almada zorluk, uyku hali ve diğer anormal durumlar.
Nöbet, alkol koması, felç ve şeker komasının belirtileri de zehirlenme ile benzerlik gösterir. Eğer zehirlenme teşhisini kesin olarak koyamıyorsanız, zehirlendiğini düşünerek hastayı korkutucu ve paniğe sevk edici şekilde davranmayın. Acil tıbbi yardım için doktor çağırın. Doktor gelinceye kadar hastayı mümkün olduğunca rahat ettirmeye çalışın ve şoka girip girmediğini yakından takip edin.
Eğer birinin zehirlendiğinden eminseniz:
1. Zehirlenmeye sebep olan ürünün üzerindeki etikette zehirlenmeye karşı ne yapılacağı yazıyorsa, yazılanları uygulayın.
2. Eğer hasta uyanıksa ona bir bardak su ya da süt içirin. Vücuda alınan sıvı, zehrin vücut tarafından tutulmasını yavaşlatır. Eğer hasta, halsiz, uykulu ve bilinçsiz ise, ya da nöbet geçiriyorsa ağızdan herhangi bir şey verilmemelidir.
3. Zehirli maddenin üzerindeki etikette yazmadığı ve bir uzmanın denetiminde olunmadığı sürece hastayı kusmaya zorlamayın.
4. Hastayı kusturmanız gerekiyorsa Ipecac şurubu kullanınız. Bir başka yöntem de parmağınızla hastanın boğazının arka kısmına dokunmaktır. Başka bir seçeneğiniz yoksa hastaya sıcak su dolu bir bardağın içine 1 çay kaşığı kuru hardal ve 3 çay kaşığı tuz karıştırarak içirin.
5. Kustuktan sonra hastaya bir bardak su ya da süt içirin.
6. Eğer zehirli madde aynı zamanda hastanın elbiselerine, vücuduna ya da gözüne de bulaşmış ise elbisesini çıkarın, vücudunun zehirli madde değen kısmını ya da gözünü bol soğuk veya ılık suyla yıkayın
7. Acil tıbbi yardım isteyin. Eğer zehirli maddeyi tanımlayabiliyorsanız, şişe ya da ambalajını da beraberinizde hastaneye götürün. Eğer hasta kusmuşsa ve siz de zehri başka bir yöntemle tanımlayamadıysanız, hastanın kusmuğundan bir miktar numune alarak hastaneye beraberinizde götürün.
Karbon monoksit zehirlenmesi
Ülkemizde her yıl yüzlerce kişi, ısınma amacıyla yakılan soba veya mangallardan çıkan karbon monoksit gazından zehirlenerek ölmektedir. Kokusuz ve renksiz bir gaz olan karbon monoksitten kaynaklanan zehirlenme hiç farkına varılmadan oluşur. Hafif baş ağrısından, komaya, felce ve ölüme kadar giden ciddi sonuçları vardır.Bu yüzden havalandırması olmayan yerlerde açıkta ateş yakılmaması, soba kullanılırken boru ve baca temizliğine dikkat edilmesi gerekmektedir. En önemli tedbir ise gece yatarken sobayı açık bırakmamaktır. Karbon monoksit zehirlenmesinin belirtileri:
sersemlik,
baş dönmesi,
baş ağrısı,
bulantı - kusma,
bilinç düzeyinde bulanıklık,
solunum sıkıntısı,
görme bozukluğu
şeklinde sıralanabilir.
Bu belirtileri gösteren biri derhal açık havaya çıkartılmalıdır. Gerekirse yapay solunum yaptırılmalı, eğer varsa oksijen verilmelidir.
-
Solunum yolu tıkanması
Nefes Borusuna Yiyecek Kaçması:
Yetişkinlerde yiyeceğin, yeterince çiğnenmeden yutulmak istenmesi sonucunda gırtlakta takılması veya nefes borusunu tıkamasıyla ortaya çıkar. Çoğunlukla et gibi katı yiyecekler yenirken olur. Genellikle et çiğnerken konuşanların başına gelir. Küçük çocuklar da yemek sırasında ağızlarını fazla doldurur ve böyle olaylar yaşayabilirler. Takma dişli olmak ve yemek sırasında alkol içmek de boğaza bir şey takılması riskini artırır.
Nefes borusuna bir şey kaçınca panik yaşanır. Nefes alamayan kazazedenin yüzü korku içindedir. İlk başlarda morarabilir, gözleri adeta yuvasından dışarı uğrar. Nefes almaya çalışır.
Eğer kişi rahatça öksürebiliyorsa, rengi değişmediyse ve konuşabiliyorsa bir boğulma söz konusu değildir. Çünkü konuşabilmesi nefes borusunun tamamen tıkanmadığını, akciğerlere oksijen gittiğini gösterir. Gerçekten boğulmakta olan biri konuşamaz, el işaretleriyle derdini anlatmaya çalışır.
Eğer yiyecek yanlış borudan giderse, öksürme refleksi genellikle sorunu çözer. Ama eğer çözemezse, kazazedeye yardım etmeniz gerekir. Kendinizi böyle bir olaya hazırlayabilmek için bir ilk yardım kursuna giderek Heimlich tekniğini öğrenin. Bu tekniği bir başkasının üzerinde uygulamak için:
1. Boğulmakta olan kişinin arkasında durun ve kollarınızı beline sarın. Kazazedeyi hafifçe öne doğru eğin.
2. Bir elinizi yumruk yapın ve kazazedenin göbeğinin az üstüne yerleştirin.
3. Diğer elinizle yumruğunuzu kavrayın ve karından yukarıya doğru sert ve ani bir şekilde bastırın. Nefes borusunu tıkayan nesne çıkana kadar bunu yapmaya devam edin.
Heimlich tekniğini kendi üzerinizde uygulamak için:
1. Yumruğunuzu göbeğinizin az üstüne yerleştirin.
2. Diğer elinizle yumruğunuzu kavrayın ve karından yukarıya doğru sert ve ani bir şekilde bastırın. Nefes borusunu tıkayan nesne çıkana kadar bu hareketi tekrarlayın. Bir koltuğun arkasından aşağı eğilerek bu nesneyi çıkartmayı da deneyebilirsiniz.
-
İlkyardımın ilkleri
Doğadaki kazalar ve ilk yardım gerektiren durumlarda en başlıca sorun paniğe kapılmamaktır. Ne bir doktorun,ne bir ambulansın, ne de hastane şartlarının bulunmadığını, en yakın yerleşimden belki günlerce uzakta olduğunuzu düşündüğünüzde, yüreğinizi kaplayan umutsuzluk duygusunu soğukkanlılıkla aşmalı ve artık otomatiğe bağladığınız temel ilkyardım prensiplerini harfiyen uygulamalısınız.
1.Ek kazalara meydan vermemek: Sık karşılaşılan bir durum, heyecanla yardıma koşanların ek kazalara uğramaları, yaralanmaları ve bazen hayatlarını kaybetmeleridir. Gecenin bir vakti, yardım için viyadükten atlarken düşenler, arabasını biçimsiz park ettiği için zincirleme kazalara neden olanlar ve iyi niyetle koşuştururken ezilenler...
Başına taş düşen ya da çığ altında kalan bir dağcıya yardıma koşan da aynı felakete uğrayabileceğini unutmamalıdır. Keza suda boğulmakta olan birine doğru yüzen kişi, şayet kendini karaya bağlayan bir ip veya tükendiğinde tutunabileceği bir tahta parçası yoksa boğulabileceğini aklında tutmalıdır. Banyoda baygın yatan yakınınıza koşarken, onu zehirleyen tüp gazdan sizin de etkilenebileceğinizi veya yerdeki birine dokunup kontrol ederken onu çarpan elektrik akımının size de zarar verebileceğini hesaba katmalısınız.
Arama – kurtarma çalışmalarına katılanlar da, yardıma giderken kendi yaşamlarını sürdürebilecek asgari teçhizata sahip olmalı ve merkezle haberleşme bağlantısını koparmamalıdır.
2.Yardım istemek: Bazen bir cep telefonu, bazen telsiz, bazen de üçüncü bir kişi, birazdan anlatacağımız ilk yardım uygulamasını, “yardım gelecek” güvencesiyle daha rahat yapmanıza imkan verir. Unutmayın daha çok insan, daha etkili yardım ve yaralıların daha doğru şekilde taşınması demektir. İlkyardımda kahramanlığın yeri yoktur. Ne kadar mükemmel yaparsanız yapın, çok zorunlu haller dışında temel ilkyardım uygulamasının ilk beş on dakikasında nefes nefese kalır tükenirsiniz.
3.Doğru değerlendirme yapmak: Bir kazazedeyle karşılaştığınızda zamana karşı yarış başlamış demektir. Sizin burada dakikalarca okuduğunuz uygulamayı saniyeler içinde yapmanız gerekir.
Kalp – akciğer canlandırması, kesinlikle kalbi durmuş, nefes almayan bir insana yapılır. Yanlış değerlendirmeyle kalbi çalışan, nefes alan birine bunu yaparsanız, o kişiyi öldürebilirsiniz. Dolayısıyla her türlü girişimden önce kazazedeyi yerinden oynatmadan, deyim yerindeyse 5 duyunuzu da kullanarak (belki tat duyusu hariç) ona ne olduğunu anlamaya çalışmalı ve burada yazılanları bazen aynı anda yapmalısınız.
Kazazedeyle iletişim kurmaya çalışmalı, "Sana ne oldu, adın ne?" gibi sözlü uyarılarda bulunmalısınız. Cevap varsa işiniz büyük ölçüde kolaylaşır. Ondan elini ayağını oynatmasını isteyin. Böylece omuriliğinde bir yaralanma olup olmadığını anlayabilirsiniz. Özellikle bir yerden bir yere taşınıyorsa bunu muhakkak bilmeniz gereklidir.
Sözlü uyarılarınıza cevap ararken bir elinizi kazazedenin alnına koyun. Bu sayede şuuru bulanık, boyun omurlarında kırık olabilecek kazazedenin istemsi hareketlerde bulunmasını ve omuriliğe zarar vermesini engelleyebilirsiniz.
Sözlü uyarılarınıza cevap alamadığınızda (bazen mantıksız sözler söylemesi, sarhoş gibi konuşması, onun beyninde bir problem olduğunu düşündürmelidir), kontrolünüz altında kulak memesine atacağınız bir çimdik , onun ağrılı uyaranlara karşı cevabını ölçmenizi sağlar. Cevap yoksa karşınızda zor bir bilmece var demektir.
Dört duyunuzla değerlendirmeye çalıştığınız kazazedenin alnında duran elinizin işaret ve baş parmağıyla göz kapaklarını açıp kapatarak, varsa fener ışığı yakıp söndürerek ışığa reaksiyonunu araştırabilirsiniz. Sağlıklı bir insanın göz bebekleri, aynen fotoğraf makinesinin diyaframı gibi ışığa küçülerek cevap verir. Beynin tümünde veya bir bölümünde bir problem olduğunda ise bu cevap gerçekleşmez. Morfin (göz bebekleri küçüktür) ve atropin (göz bebekleri büyüktür) kullanılması gibi çok ender durumlarda bu cevap farklı olabilir. Yani bir kazazedede gözler kalbin değil, beynin aynasıdır.
Temel kalp – akciğer canlandırmasına kazazedenin vereceği cevabı izlerken, öncelikle göz bebeklerinde ışığa karşı duyarlılığın başlamasına ve damarlarda nabzın alınıp göğsün genişlemesine dikkat etmelisiniz.
Tüm bunları yaparken, diğer elimizin üç dört parmağı birden, boynun bir yanında kalbin çalışmasının göstergesi olan nabzı almaya çalışacak; gözümüzle kazazedenin göğsünde hareket olup olmadığını araştırırken kulağımızla soluk sesini, belki burnumuzla da nefesinin kokusunu hissetmeye çalışacağız.
Göğüste bir genişleme yok, cilt morarmaya başlamış (normalde soluk alıp verdiğinde insanın cildi pembe beyazdır; cilt renginin değerlendirmesi bazen koyu renkli insanlarda zor olabilir, o zaman da dudak iç yüzlerindeki mukozalara bakarak değerlendirme yapabiliriz), nabız alamıyorsunuz, fakat kazazedenin vücudu sıcak. Göz bebeklerinde ışığa belli belirsiz, minimal bir cevap var. Artık süratle kalp - akciğer canlandırmasına başlayabilirsiniz.
4.Solunum yollarının devamlılığını sağlamak: Bunun için öncelikle ağız ve burunda yabancı bir cisim olup olmadığını kontrol etmek gerekir. Eğer varsa parmaklarımızı kollayarak (şuuru bulanık kazazede parmaklarımızı ısırabilir, bir kalemin sapıyla ağız içinin kontrolünü daha rahat yapabiliriz) temizleyip alnı, boynu destekleyerek, geriye iterek çeneyi yukarı çekmeliyiz.
Tüm bunları yaparken boyunda ciddi bir hasar olup olmadığını, ensede nazikçe gezdireceğimiz parmaklarımızla hissetmeye çalışmalı, daha iyisi, boyun altına ne olursa olsun, giysilerden destek yapmalıyız. Bu destek bazen bir torbaya doldurulacak kum, toprak dahi olabilir.
Kazazedenin vücudundaki bir anormalliği, sağlıklı olan kendi vücudunuzla karşılaştırarak en iyi şekilde saptayabilirsiniz.
-
Boğulmalarda ilk yardım
Böyle bir durumda sudan çıkarılan şahsın, yapay solunumla oksijenasyonu sağlanmaya çalışılmalı ve zaman kaybdilmeden hasteneye kaldırılmalıdır.
Boğulma yüzme bilenlerin bile başına gelebilir. Suda boğulanların yalnızca yüzde 50sinin hiç yüzme bilmediği düşünülürse, yüzme bilenlerin de bazı önlemlere uymaları gerektiği anlaşılır. Ozellikle sualtında yüzenlerde duyu kaybı görülebilir.Boğulmalarda ölüm nedeninin akciğerlere su dolması olduğu varsayıldığından yardım etmek için suyun boşaltılmasına çalışılarak zaman kaybedilir. Oysa boğulmanın ilk evresinde, kazaya uğrayan kişi soluğunu tutacak durumda olmadığından, istenci dışında bir miktar su yutar. Ama kısa bir süre sonra gırtlakta, suyun solunum yollarına ve akciğerlere girmesini engelleyen bir kasılma gerçekleşir. Ancak kişi duyularını yitirdiğinde, gırtlak gevşer, mideye ve akciğerlere yeniden su gider. Boğulan pek çok kişinin (yaklaşık yüzde 10-15) akciğerlerde fazla su olmadan, oksijensiz kalarak ölmesi boğulmanın ilk evresinde gerçekleşir. Dolayısıyla yardıma koşanların, akciğerlerdeki az miktardaki suyu çıkarmaya çalışarak zaman kaybetmeden, yapay solunuma başlaması gerekir. Boğulma sonucunda solunum yetmezliğine yol açan mekanizmalar kazanın tatlı ya da tuzlu suda olmasına göre değişir.
Yapılması Gerekenler;
Boğulmalarda ilkyardımın temel amacı, akciğerlere hava girmesini sağlamaktır; ilkyardıma mümkün olduğunca zaman geçirmeden başlanmalıdır. Kazazede sudan çıkarılır çıkanlmaz, ağzında protez varsa alınmalı ve boğazındaki salgı-lar temizlenmeli, başı iyice arkaya yatırılarak, altçenesi iki elle kavranıp aşağıya ve geriye çekilmeli, bu arada başparmaklar ağzı açık tutmalı, ağızdan ağza yapay solunum uygulanmalı ve göğüs kafesine düzenli aralıklarla bastırarak kapalı kalp masajı yapılmalıdır.
Yapay solunum uygulamak için kazazedenin başı arkaya eğilir, ensesinin altına bir el ya da katlanmış giysiler sokulur. Oteki el ise kazazedenin alnına, işaret ve baş parmaklar bumu kapatacak biçimde yerleştirilir. Yardım eden kişi derin bir soluk aldıktan sonra, dudaklarını kazazedenin dudaklarının üstüne yerleştirir ve soluğunu güçle verir. Kazazede çocuksa soluk verme fazla güçlü olmamalıdır. Soluk verdikten sonra kazazedenin soluk vermesine izin vermek amacıyla ağzı açık tutulur.
Bu işlem iki kez daha yinelendikten sonra göğüs kafesine bastırarak kalp masajına başlanır. Bunun için kazazedenin yanı başına diz çökerek bir el göğüs kemiğinin alt bölümüne, öteki el ise bu elin sırtına yerleştirilir. Göğüs kemiğine omzun ve vücudun ağırlığı gelecek ve 30-40 kg'lik bir güç oluşturacak biçimde güçle bastırıldıktan sonra hızla bırakılır. İki soluk verdikten sonra göğse 15 bası uygulanır.
Ağızdan ağza solunumun mümkün olmadığı durumlarda Halger-Nielsen ya da Silvester yöntemine başvurulabilir.
Halger-Nielsen yöntemi kazazedeyi sırtüstü yatırmanın mümkün olmadığı zamanlarda yararlıdır. Yardım eden kişi avuçlarını kazazedenin kürek kemiklerinin hemen altına koyar; kazazede bu arada olanaklıysa ayakları başından daha alçakta ve kolları yüzünün altında birbirine kavuşmuş olarak yatınlır. Yardım eden kişi kollanyla kazazedenin sırtına bastırarak, havanın dışarı çıkmasını, daha sonra kazazedenin dirseklerini tutarak kendisine ve yukanya doğru çekip göğsün genişlemesini ve akciğerlere hava girmesini sağlar. Daha sonra kollar özenle yere konur, bası manevrası yinelenir. Bu manevra dakikada 12-15 kez yinelenmelidir.
Silvester yönteminde, kazazede sırtüstü yatınlır; omuzlannın altına kalın bir şey konur. Yardım eden kazazedenin başucunda, bacakları başın her iki yanında olacak biçimde oturur.
Kazazedenin kolları bileğin hemen üstünden sıkıca yakalandıktan sonra, son kaburgaların düzeyinde göğsün üstüne doğru dirençle karşılaşana değin bükülür. Bu anda hava akciğerlerden çıkar. Daha sonra kollar başın üstünde dışa yukarıya ve geriye kaldınlarak göğsün genişlemesi ve havanın pasif yolla akciğerlere girmesi sağlanır, kollar yavaşça göğse geri getirilir. Bu manevra dakikada 10-12 kez yinelenir.