-
O YATAĞIN DİĞER UCUNDA
Eski bir dosttun benim için sen
Yalnızlığımı paylaştığım telefonda
Hiç bir zaman bıkmazdım senden
Yerin doldurulamazdı hayatımda
Benim için her şeye katlandın
Hep fazlasını verdin bana
Çekip gitmekte bile haklıydın
Ben hiç layık olamadım sana
Herşeyi paylaştık sen ve ben
Dost da olduk seninle düşman da
Güzel bir anısın artık sen
O yatağın diğer ucunda
-
BAKIŞLARIN
Gecelerce aklımdan çıkmadı
Sanki rüyalarımda bir parçaydı
Sen artık yanımda olmasan da
Bakışların hep aklımda
Yanımda olmandı hayatın anlamı
Kim unutabilir ki yaşadıklarımızı
Gözyaşlarımın tuzu dudağımda
Bakışların şimdi bile aklımda
Sessizliği bozar bir aşk şarkısı
Der ki: "O hiç unutulmamalı"
Yaşamaya çalışırken yokluğunda
Bakışların hala aklımda
-
ESKİ SEVGİLİYE
Şehirlerarası bir yol ve çalan ayrılık şarkıları
Yıllardır bana seni çağrıştırıyor seni hatırlatıyor
Ne yapsam bakışların bir türlü aklımdan çıkmıyor
Sen oluveriyor uzaktan gözüken köy ışıkları
Sonu gelmeyen bir yol gibisin sen benim için
Sevgini de istemiyorum artık iki sene önceki
Unutmalıyız senin de dediğin gibi maziyi
Çıkmalı aklımdan o bir kaç günkü güzel sözlerin
Uzun bir dönem hayatıma hep sen yön verdin
İlk senin tenine dokundum dokunulmuş olsa da
Verdiğin tadı vermedi başkaları hayatıma
Önce bana yüz verdin ama sonra çektin gittin
Artık ne tenine dokunmak istiyorum senin
Ne de dudaklarını hissetmek dudağımda
Artık sadece görmek istiyorum karşımda
Unuttun ama müptelasıyım ben muhabbetinin
-
Bekleyenler İçin
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesine görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir
Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karsısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada
Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.
Bir çocuk dogmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi
Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, Nerdesin?
Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Butun bu bekleyişimi ve olduğumu unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlıyacağım.
Ümit Yaşar Oğuzcan
-
yeniden denemelere gebe
kutsal bir şans gibi
bırakmaktansa
açık
tüm yollarımı
sana çıkan..
birden
bir sonu seçtim
ben
içinde
seni bulundurmayan..
ben
ki yani şimdi o gitti senle,
sessiz bir vedayı
seçtim
karanlığında bir gecenin
hiç mahal vermeden
öksüz bir vuslata...
ben...
senle,
senden gittim...
sayıklamalardayım
saklanmalardayım
sensizlikten..
yorgun bir çığlık yankılanır
eski bir şarkının nakaratı mırıldanılır
kaldırmlarında ölü kentimin
hastalıklı bir sevda
gönlümde debelenir durur
sayıklamalardayım ismini
saklanmalardayım sensizlikten
gel bul beni
oku aklımda geçenleri
konuşmaya vaktim kalmadı
anlatmaya takatim..
gel hadi
yeniden
sev beni..
Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
tekkede manastırda eremezsin
Bir kere gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin Cehennemin üstündesin
direnmekte
sevdam
tüm
barikatlarında
ölümüne direnmekte..
olanca sosyal yapısını
alaşağı etmekte
devrimler bitmekte beynimde
taptaze rejimler
sonra..
sonra
sımsıcak bir gülüş
deli gibi
çekelemekte
delmekte
öksüz kabuğunu yaramın..
mutsuz bir adam
tek kağıtlık
sigarasından
sonsuz bir nefes çekmekte
can çekişmekte
sağda solda
saadetler..
ve hergün biraz daha
hergün bir daha
ölmekte
bu adam
sendeki sensizlikte
-
AŞK HAYATI
sevmek gibi geliyordu her şey,
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı, canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
"bir insanı sevmekle başlıyordu her şey"
ve boşanmak için
en az iki şahit gerekiyordu!
Yılmaz Erdoğan
-
ASK
Simdi sen kalkip gidiyorsun. Git.
Gozlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gozlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugun iyi uyanmistik
Sevgiyeydi ilk acilisi gozlerimizin sirf onaydi
Bir kus konmus parmaklarima uzun uzun otmustu
Bir sevismek gelmis bir daha gitmemisti
Yoktu dunlerde evvelsi gunlerdeki yoksullugumuz
Sanki hic olmamisti
Oysa kalbim iste suracikta carpiyordu
Surda senin gozlerindeki bakimsiz mavi, guzel lafli Istanbullar
Surda da etin cogaliyordu dokundukca laflarin dunyalarin
Oyle duzeltici oyle yerine getiriciydi ki sevmek
Ki Karakoy koprusune yagmur yagarken
Biraksalar gokyuzu kendini ikiye bolecekti
Cunku iki kisiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saclarini islatmaya
Bir dilim ekmegin bir iki zeytinin basinaydi doymamiz
Seni bir kere opsem ikinin hatiri kaliyordu
Iki kere opeyim desem ucun boynu bukuk
Yuzunun bitip vucudunun basladigi yerde
Memelerin vardi memelerin kahramandi sonra
Sonrasi iyilik guzellik.
Cemal SÜREYYA
-
Vefasızmışsın
--------------------------------------------------------------------------------
Ne kadar ağladım geceleri senin için
yinede sana göre ben bir hicim
ne istedin de yapmadim?
senin dayanilmaz kahrina katlandim...
canimi iste, verirdim sana
bir tek seni seviyorum desen bana.
gururumu serefimi cignettirdim seni sevdigimden
sen ise kurtarmadin beni kederimden
dünyam basima yikildi, gercegi ögrenince
bunlarda mi basima gelirmis, birini sevince?
ne yaptimda sana, beni böyle cezalandiriyorsun?
seviyormus gibi yapip aldatiyorsun
felegi suclayamam, kendi kaderimi kendim cizdim
bile bile senin gibi vefasizi sectim
kalbime degilde aklima uysaydim sanki, ne olurdu?
Bari hikayem güzel son bulurdu...
delisiyim;
ölgün gecelerin,
sebepsiz susmaların,
kaynağı sen olan
acıların...
köşebaşına
sanki daha bir inatla
daha bir bardaktan boşalırcasına
ağlarcasına
yağan yağmurun.
öksüz bir çocuğun delisiyim
hiç ağlamayan
ve mesken tutmayan
köprüaltlarını.
düşünmeyen
bir kızın
delisiyim yarınını...
bir bakışı
en halsiz külleri
bile yeniden
alevlendirecek
bir kızın delisiyim..
yüreğim.
ah yüreğim..
nerdesin?
-
nerelerdeysen
çık gel artık
bir lodostur
ki eser
üşütür
kalbimin
en sensiz köşelerini,
bir suçsuz adam
vurulur
düşer olduğu yere
yatar
ve adı yazılır
gazetelere..
belli saatler
sonrası kent yasak
ama sen neredeysen
çık gel
yeter
bir adam bekler
sukutlar da vurulur
yere düşer
temyize kapalı olsun bu dava
vuslatlara beraatler
senden
daha da güzel
birşey olma ihtimalini
baştan
yoksaydım ben
tüm önyargımla seviyorum
seni
ve birtakım sesler
duyuyorum
öksüz bir kentinden kalbimin..:
yanıyorum..
bütün rejimleri devriliyor
beynimin
devrimler çaresiz kalıyor
yasak bir şarkı çalıyor
sen susuyorsun
aydınlatacakken bir kelimen
içimdeki bu iflah olmaz karanlığı
susuyorsun
sallıyorsun hançerini
ve hiç acımadan
açıyorsun en derin yaramı
ne var ki faydasız
ben seni koşulsuz sevdim
önyargısız
bilmiyorsun..
Eğer
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
okadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
ıssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
ıssızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
evet Sevgili,
kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!
CAN YÜCEL
-
ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ
Gözlerin gözlerime degince,
felaketim olurdu aglardim.
beni sevmiyordun bilirdim,
bir sevdigin vardi duyardim.
çöp gibi bir oglan ipince,
hayirsizin biriydi fikrimce.
ne vakit karsimda görsem,
öldürecegimden korkardim,
felaketim olurdu aglardim.
Ne vakit ada'dan geçsem,
limanda hep gemiler olurdu.
agaçlar kus gibi gülerdi,
bir rüzgar aklimi alirdi
sessizce bir cigara yakardin,
parmaklarimin ucunu yakardin,
kirpiklerini egerdin bakardin.
üşürdüm içim ürperirdi,
felaketim olurdu aglardim.
Aksamlar bir roman gibi biterdi.
jezabel kan içinde yatardi.
limandan bir gemi giderdi,
sen kalkip ona giderdin.
sabaha kadar kalirdin.
hayirsizin biriydi fikrimce,
güldü mü cenazeye benzerdi.
hele seni kollarina aldi mi;
felaketim olurdu aglardim.
atilla ilhan