KAİNAT: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar
KAMELYA: Pembe,kırmızı,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi.
KAMER: 1. ay; Mecazi parlak ve güzel anlamında
KAMİLE: Tam,eksiksiz. Kemale ermiş. Bilgin,bilgili.
KAMURAN: İstediğine ulaşmış,mutlu.
KARACA: Rengi karaya yakın, esmer; Avrupa ve Asya’nın ılıman bölgelerinde yaşayan kısa ve çatallı boynuzlu bir memeli hayvan
KARANFİL: Kokulu bir çiçek.
KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi
KARMEN: Parlak kırmızı.
KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; İhsan, lütuf
KERİME: Cömert. Ulu,büyük. Kız çocuk.
KEVSER: Cennette bulunduğuna inanılan su.
KIVANÇ: Sevinç
KIVILCIM: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
KIZILTAN: Kızıl renk almış tan
KÖSEM: Sürünün önünden giden,yol gösteren koç. Cildi temiz,pürüzsüz.
KUĞU: Beyaz tüylü bir su kuşu
KUMRU: Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş
KUMSAL: Kumla örtülü deniz kıyısı
KUTAY: Kutlu,uğurlu ay
KUTSAL: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kimse
KUZEY: Bir yön
KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme
KAAN : 1.Hükümdar.2.Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
KADEM : Uğur - Ayak adımı - Yarım arşın
KADİR : Kuvvetli, güç sahibi - Değer, onur, şeref
KADRİ : Değer, kıymetle ilgili
KAĞAN : Kaan, hükümdar
KAHRAMAN : Yiğit, cesur - Bir olayın baş kişisi
KAMER : Ay - Sadık hizmetli
KAMURAN : Arzusuna erişmiş
KANDEMİR : Güçlü soydan gelen
KANER : Yiğit soydan gelen.
KARABEY : Esmer, rengi karaya çalan Bey
KARACAN : Esmer - Küçük ağaçcık
KARAHAN : 1.Tarihte bazı hanlara verilen ad.2. Anadolu’da bir devlet.
KARATAY : Anadolu Selçuklu devlet adamı.
KARAN : Kahraman, yürekli - Karanlık
KARANALP : Esmer, karayağız, yiğit
KARTAL : Çok güçlü, iri yırtıcı kuş
KARTAY : Yaşlı, pir
KAYA : Büyük, sert taş kütlesi
KAYAHAN : Güçlü, sert hükümdar
KAYHAN : Güçlü hükümdar
KEMAL : Olgunluk - En yüksek değer - Erdem
KENAN : Hz.Yakup’un ülkesi. Cennet, Filistin
KEREM : Soyluluk - Cömertlik, bağış
KEREMŞAH : Asil, soylu şah, hükümdar
KERİM : Cömert - Ulu, büyük
KILIÇ : Sivri uçlu,keskin, çelikten silah
KILIÇALP : Kılıç gibi keskin, yiğit
KILIÇHAN : Kılıç gibi keskin, güçlü yiğit
KIRCA : Dolu - Ufak taneli kar - Borayla gelen yağmur
KIRDAR : Ölçülü davranış
KIRHAN : Kırçıl han
KIVANÇ : Övünç, iftihar
KORAL : Sınır muhafızı
KORALP : Yiğit sınır muhafızı
KOLÇAK : Yiğit, mert, koçak
KORAY : Kor renkli ay.
KORCAN : Ateşli, canlı
KORÇAK : Heykel
KOREL : Kor gibi etkili, yakıcı kişi
KORHAN : Kor gibi kızgın hükümdar.
KORKUT : Büyük dolu tanesi - Hayali yaratık
KORTAN : Kor renkli tanyeri - Yalçın kaya - Pelikan
KÖKER : Köklü soydan gelen
KÖKSAL : Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin
KUBAT : Kaba, şişman
KUBİLAY : Ünlü Moğol hükümdarı
KUDRET : Güç, kuvvet - Allah’ın gücü - Zenginlik - Yetenek
KUNTAY : Ay gibi sağlam, güçlü
KUNTER : Sağlam, kuvvetli
KUTAY : Uğurlu ay.
KURTBEY : Kurt gibi atılgan, güçlü
KUTAN : Dua, yalvarma - Saka kuşu
KUTAY : Uğurlu ay
KUTBAY : Uğurlu kişi
KUTER : Kutlu uğurlu kişi.
05-05-2008, 14:00
sarıkanarya_41
LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan
LALE: Çan biçiminde bir çiçek
LALEHAN: Lalelerin sultanı.
LALEZAR: Lale yetiştirilen yer,lale bahçesi.
LAMİA: Parlayan, parlak.
LATİFE: Yumuşak,hoş,güzel,nazik. Güldüren güzel söz,şaka.
LEMA: Parıltı,parlayış.
LEMAN: Parlama,parıltı.
LEMİS: Dokunma,elleme.
LERZAN: Titreyen,titrek
LEYAN: Parlayan,parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.
LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık.
LEYLİFER: Gece ışığı
LİLA: Açık eflatun
LİNET: Sürgün..
LAÇİN : Bir cins şahin - Sarp, yalçın
LAMİ : Sert, çatık kaşlı veya Aslan
LATİF : Allah’ın kulu
LEMA : Herşeye gücü yeten
MAHİRE: Hünerli,becerikli.
MAHPERİ: Güzeller güzeli.
MAİDE: Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet
MANOLYA: Bir süs bitkisi
MARAL: Dişi geyik
MAVİSU: Deniz
MAYIS: Bir bahar ayı
MEBRUKE: Kutlu kadın (”mübarek kelimesinin dişisi”)
MEDİHA: Övülen,beğenilen,sevilen kadın.
MEHİR: Ay parçası
MEHPARE: Ay parçası gibi güzel.
MEHTAP: Ay ışığı,dolunay.
MEHVEŞ: Ay gibi güzel kadın
MELDA: İnce ve taze bedenli
MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi)
MELİHA: Güzel,şirin,sevimli.
MELİKE: Kadın hükümdar,padişah eşi.
MELİS: Bal, bal arısı
MELİSA: Oğul otu
MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel
MENEKŞE: Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek
MERAL: Dişi geyik,ceylan.
MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü
MERİÇ: Bulgaristan’dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi’ne dökülen ırmak
MERİH: Mars gezegeni
MERVE: Mekke’de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
MERYEM: İsa peygamberin annesinin adı
MERZE: Mercan.
MEYYAL: Meyleden,aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik.
MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler.
MİHRİBAN: Dost,sevgili,yarendeş. İyi yürekli,güler yüzlü.
MİHRİCAN: Dost,sevgili. Sonbahar.
MİHRİGÜL: Güler yüzlü,dost,sevecen,güzel.
MİHRİNAZ: Çok nazlı.
MİHRİNUR: Güldüğünde ışıklar saçan.
MİMOZA: Bir süs bitkisi
MİNA: Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi.
MİNE: İnce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası; Şişe, cam, billur sırça
MİRAY: Yılın ilk aylarında doğan
MİRCAN: Güneş gibi aydınlık.
MÜGE: İnci çiçeği
MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış
MÜJGAN: Kirpikler.
MACİT : Şan, şeref sahibi - İyi ahlaklı
MAHİR : Becerikli, hünerli
MAHMUT : Övülmeye değer, hamdolunmuş
MANÇO : Manda yavrusu
MANSUR : Yardım edilmiş - Allah’ın yardımıyla galip gelmiş
MAZHAR : Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer - Onurlanma
MECİT : Çok ulu, yüce
MECNUN : Cin çarpmış - Delice seven
MEHMET : Muhammed isminin Türkçe’de söylenişi
MELİH : Güzel, şirin, sevimli.
MEMDUH : Övülmüş
MENDERES : Bir akarsu yatağının az eğimli ovalarda çizdiği kıvrım
MENGÜ : Ölümsüz, ebedi
MENSUR : Saçılmış, dağılmış - Ölçüsüz, uyaksız söz
MERİÇ : Balkan yarımadasında bir akarsu
MERİH : Bir gezegen
MERT : 1.Yiğit. 2.Sözünün eri, güvenilir kimse.
MESUT : Mutlu, bahtiyar
METE : Büyük Hun imparatoru.
METİN : Metanetli, sağlam - Özü, sözü doğru
MİTHAT : Övme
MİRKELAM : Güzel, nazik konuşan
MİRZA : Hükümdar soyundan gelen
MUHAMMED : Yüce Peygamberimizin ismi - Tekrar tekrar övülmüş - Güzel huylu
MURAT : 1.İstek. 2.Amaç.
MURATHAN : Arzulu hükümdar
MÜJDAT : Müjdeler, sevinçli haberler
NADİDE: Az bulunur,görülmemiş. Çok değerli,eşsiz.
NADİRE: Az bulunan.
NAĞME: Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz
NAHİDE: Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız.
NARİN: İnce, ince yapılı, kibar
NAŞİDE: Şair,şiir okuyan ve yazan.
NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış
NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin.
NAZER: Nazar
NAZGÜL: Gül kadar güzel olan,nazlı.
NAZLI(M): Naz yapan; İşveli(m), edalı(m)
NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında
NECLA: Evlat,çocuk. Soylu.
NEFİSE: Çok güzel,değerli.
NEHAR: Gündüz anlamındadır
NEHİR: Akarsu, ırmak
NEHİRE: Gereğinden fazla.
NERGİS: Bir süs bitkisi
NERMİN: Yumuşak,narin,ince.
NESLİ: Soylu.
NESLİHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.
NESLİŞAH: Şah soyundan
NESRİN: Yaban gülü
NEŞE(M): Gönül açıklığı(m), sevinc(im)
NEŞVE: ***if,neşe.
NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam
NEVAL: Talih,kader,kısmet.
NEVADE: Torun anlamında
NEVBAHAR: İlkbahar, ilkyaz
NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi’nin bulduğu bileşik bir makam
NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece
NEVGÜL: Yeni açmış gül
NEVİD: Yeni, yepyeni
NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık.
NEVRES: Yeni yetişen.
NEYİR: Işıklı, aydınlık, parlak
NİGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim
NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün.
NİHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır
NİL: Çivit. Mısır’da bir nehir
NİLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert.
NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde
NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi
NİRAN: Nurlar,aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem.
NİSA: Kadın,kadınlar.
NİSAN: Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı
NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık
NURAN: Nurlu,ışıklı.
NURAY: Işık saçan.
NURCAN: Aydınlık insan.
NURFER: Işık veren,aydınlatan,ferahlatan.
NURGÜL: Nur+Gül
NURGÜN: Nur+Gün
NURPERİ: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan.
NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili
NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında
NURSELİ: Işık seli (yağmuru) anlamında
NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında
NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında
NUTİYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız
NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler
NÜKHET: Güzel koku
NÜKTE: İnce anlamlı, düşündürücü şaka söz.
NADİ : Haykıran, seslenen - Toplantı
NADİR : Az bulunur
NAFİ : Yararlı - Şifa, hayırlı
NAFİZ : Becerikli,atılganDelen, içeri işleyen - Etkili, sözü geçen
NAHİT : Venüs gezegeni, zühre - Ergen
NAİL : Muradına ermiş
NASUH : Öğüt veren - Temiz
NASUHİ : Bozulmaz biçimde tövbe eden
NAŞİT : Şiir yazan, okuyan
NAZIM : Düzenleyen - Manzume yazan
NAZİF : Temiz - Zarif
NECAT : Kurtulma
NECDET : Kahramanlık, yiğitlik
NEDİM : Tatlı , güzel konuşan
NEDRET : Az bulunan, seyrek
NEHAR : Gündüz
NEJAT : Soy, nesil - Doğa, yaradılış
NESİM : Yumuşak rüzgar - İyi, yumuşak huylu
NEŞAT : Sevinç, neşe
NEŞET : Meydana gelme, yetişme OKSAL: Ok at; Oka ilişkin
05-05-2008, 14:00
sarıkanarya_41
OKŞAN: Sevil,şefkat gör.
OLCA: Ganimet,bolluk.
OLCAY: Mutlu, ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih
OLGAÇ: Bilgi ve görgüde olgunlaşan
OMAY: Gözde,sevilen,beğenilen.
ONGU: Sağlık,mutluluk.
ONGÜL: Ön ayak olmak; İlk gül
ORKİDE: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı
OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel
OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı.Kız Bebek İsimleri : Harf Ö ÖDÜL: Armağan
ÖĞÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa.
ÖĞÜT: Tavsiye.
ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat.
ÖNAY: Yeni çıkmış ay
ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz. Öncü,teşvik eden.
ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan
ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz
ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi
ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç,
ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay
ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında
ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek
ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek
ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi
ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında
ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür
ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler
ÖZNİL: Nil gibi verimli.
ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.
ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su
ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.
ÖZTEN: Güzel tenli
OGÜN : Belirli bir günde doğan
OĞAN : Güçlü, kuvvetli
OĞUL : Erkek evlat - Kovandan çıkan arı topluluğu
OĞULCAN : Can dost.
OĞUR : Uğur - Samimi, içten
OĞUZ : Saf, iyi yaradılışlı - Sağlam, güçlü
OĞUZHAN : Yiğit han - Oğuzların efsane kahramanı
OKAN : Anlama, öğrenme - Oğuz
OKAY : Beğeni, ok gibi delici, ay gibi aydınlık.
OKBAY : Ok gibi delici, saygın ve zengin kimse.
OKCAN : Hareketli, canı tez
OKER : Hızlı, hareketli
OKTAR : Ok atan, okçu
OKTAY : Öfkeli, sinirli
OLCAY : Şanslı, talihli
OLGUN : Bilgili, görgülü, iyi yetişmiş
OMAÇ : Hedef, amaç
OMAY : Seçkin, seçilmiş
ONAT : İyi, güzel - Doğru ve dürüst nitelikli
ONAY : Uygun bulma
ONGAR : Kurtuluş
ONGUN : Tam - Verimli, bayındır - Kutlu, uğurlu - Gelişmiş, gürbüz
ONUR : Kişinin kendin saygısı, özsaygı
ONURAL : Şan, şeref kazan
ONURALP : Onuruyla tanınmış yiğit
ONURHAN : Onurlu hükümdar
ORÇUN : Ardıl, halef, oğul.
ORHAN : Şehrin hakimi
ORHUN : Orta Asya Türklerinde eski yazı türü.
ORKAN : Hükümdar soyundan gelen.
ORKUN : Çoban beyi.
ORKUT : Kutsal şehir.
ORTAÇ : Tepe - Mirasçı - Veliaht
ORTUN : Ortanca kardeş PAMİRA: Orta Asya’da bir yayla
PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi
PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol
PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki
PELİNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında
PERÇEM: Kahkül
PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse
PERRAN: Uçan, uçucu
PERVİN: Ülker yıldızı
PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları
PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak
PINAR: Büyük su kaynağı
PAKEL : Sezgi, anlayış, dikkat
PAKER : Sert, çatık kaşlı veya Aslan
PAKSOY : Allah’ın kulu
PAMİR : Herşeye gücü yeten
PARS : Becerikli,atılgan
PAYDAŞ : Dünya,varlık
PAYİDAR : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
PEKAY : Çok aydınlık, ay gibi ışıklı.
PEKCAN : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
PEKEL : Sağlam, güçlü el.
PEKER : Güçlü yiğit, çok sağlam.
PEKİN : Doğruluğu kesinlikle bilinen.
PERKER : Güçlü ve yiğit kişi.
PERTEV : Dürüst,güvenilir
PEYAM : Mutlu,sevinçli gün
PEYKAN : Beyaz taç,gelin tacı
PEYMAN : Aydınlık gece
POLAT : Din uğruna çalışan RABİA: Dördüncü.
RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.
RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş
RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe
REBİA: Bahar.
RENAN: Çok ses çıkaran, çınlayan
RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel
REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can.
REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen
REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu
RİMA: Dişi ceylan yavrusu
ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk.
RUHAN: Güzel kokulu
RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz
RUHŞEN: Neşeli,canlı.
RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan.
RUKİYE: Büyü,sihir.
RÜÇHAN: Üstünlük
RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut
RAFET : Sert, çatık kaşlı veya Aslan
RAUF : Dünya,varlık
RAMAZAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
RAMİM : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
RAMİM : Çok övülmüş,methedilmiş
RABSİN : Beyaz ay,dolunay
RAUF : Mutlu,sevinçli gün
RECEP : Beyaz taç,gelin tacı
REFİK : Din uğruna çalışan
REHA : Candan,cana yakın
REKİN : Gururlu, ağırbaşlı.
RENAN : Kızıl kan SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam
SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler
SAHRA: Kır,ova,çöl
SALİHA: Yararlı,iyi,elverişli.
SANAL: Sanlı ol, ünlen
SANEM: Çok güzel kadın; Put
SARA: Halis, saf, katkısız
SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk
SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici,yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel
SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma
SAYGIN: Sayılan, sevilen
SAYIL: Her zaman saygı gör
SEBLA: Uzun kirpikli göz
SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen
SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit
SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı
SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş
SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak
SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından
SEHER: Tan ağartısı
SEL: Taşkın su
SELDA: Bir söğüt cinsi
SELEN: Haber, müjde
SELİN: Gür akan su
SELİNTİ: Ufak sel
SELİS: Akıcı söz
SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.
SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan
SELVA: Amerika’da Amazon, Afrika’da Nijer ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad.
SELVİ: İnce uzun ağaç
SEMA: Gökyüzü; Göç
SEMANUR: Nurlu gökyüzü
SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.
SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik
SEMİRAMİS: Babil’in Asma Bahçeleri’ni kurduran Asur kraliçesi
SEMRA: Esmer kadın.
SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi
SENAHAN: Metheden, alkışlayan, öven
SENAR: Yar, aşık, seven insan
SENAY: Ay gibi güzelsin.
SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça’da put; Arapça’da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel
SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç
SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı
SERAY: Ay gibi güzel
SEREN: Gemi direği
SERMA: Kış soğuğu
SERPİL: Gelişmek,büyümek.
SERPİN: Yağmur
SERRA: Rahatlık,kolaylık
SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında
SEVAL: Severek al anlamında
SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek
SEVDEM: Sevginin en son demi
SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan
SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
SEVGÜL: Gül gibi sevilen.
SEVİL: Her zaman sevilen biri ol
SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik
SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku
SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.
SEYLAN: Sel, akma, akış
SEYYAL: Akıcı, akışkan
SEZEN: Hisseden, sezgili
SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği
SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı.
SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ
SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca “si belle”: öylesine güzel anlamında)
SİM: Gümüş gibi parlak ve beyaz
SİMA: Yüz, çehre
SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler
SİMİRNA: İzmir’in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı.
SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim
SİTARE: Yıldız
SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen
SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı
SONYAZ: Sonbahar
SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olma
SABRİ : Sabırla ilgili
SACİT : Secde eden
SADRİ : Göğüsle ilgili
SAİT : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış
SAİM : Oruçlu
SAKIP : Delen, delik açan - Çok parlak
SALİH : Elverişli, yararlı - Dinin emirlerine uyan
SALİM : Sağlam - Kusursuz, eksiksiz
SAMET : Çok yüksek, çok ulu - Hiç kimseye ihtiyacı olmayan
SAMİ : Dinleyen, duyan - Yüksek, yüce
SAMİH : Cömert, eli açık
SAMİM : Bir şeyin merkezi, içi
SANBERK : Gücüyle tanınmış.
SANCAR : Kısa kama - Saplar, batırır
SANER : Ünlü tanınmış.
SARGIN : Candan, içten
SARP : Çetin, sert
SARPER : Zoru başaran kişi.
SAVAŞ : Uğraşma,mücadele,kavga - Silahlı mücadele, harp
SEÇKİN : Niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, elit.
SEDAT : Doğru, haklı
SELCAN : Coşkun, taşkın
SELÇUK : Güzel konuşan - Türk hükümdarı
SELİM : Sağlam, doğru, kusursuz - Temiz, içten
SEMİH : Cömert, eli açık
SEMİN : Çok değerli.
SERCAN : Sevgili, sevilen
SERDAR : Başkumandan, başbuğ
SERGEN : Raf, vitrin - Tepelerdeki düzlük - Yorgun
SERHAN : Kurt, canavar - Şarkıcıların başı
SERHAT : Sınır - İki devlet arasındaki sınır
SERKAN : Soylu kan, başkan
SERKUT : Mutlu, talihli
SERMET : Ebediyet, sonsuzluk
SERTAÇ : Çok sevilen, sayılan
SERTUĞ : Baş tacı edilen.
SERVER : Başkan, reis
SEZAİ : Uygun, yaraşan
SEZER : Duyar, hisseder
SEZGİN : Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı
SITKI : İç temizliğiyle, doğrulukla ilgili
SİMAVİ : Yüzle, çehreyle ilgili
SİNAN : Mızrak, süngü gibi silahların sivri ucu
SÖMER : Katışıksız güçlü
SONER : Son doğan yiğit
SONGUR : Şahin - Ağır, hantal
SOYSAL : Uygar
SÖKMEN : Yiğitlere veilen san
SUAVİ : Değişmeyen - Kanıtlanmış
SUNAR: Sunan, takdim eden
SÜHEYL : Kutlu, uğurlu
SÜLEYMAN : Saflık, temizlik
Şafak: Gündoğumundan önceki aydınlık.
Şahane: Tam anlamıyla güzel.
Şahika: Zirve, doruk.
Şanal: Ünlen, ünün yayılsın.
Şansal: Ünün yayılsın.
Şayeste: Uygun, layık.
Şaylan: Övünen, gururlu, neşeli.
Şaziye: Sevinç, gönül ferahlığı.
Şebnem: Su damlacığı, çiy.
Şefika: Acıyan, esirgeyen.
Şehnaz: Çok nazlı, Türk müziğinde bir makam.
Şehrazat: Özgür.
Şehriban: Şehrin ileri geleni.
Şelale: Çağlayanın büyüğü.
Şenay: Ayın parlaklığı, güzelliği.
Şengül: Güleryüzlü.
Şeniz: Mutlu, sevindiren iz, hatıra.
Şennur: Neşeli, nurlu.
Şenol: Şen, mutlu ol.
Şeref: Büyüklük, ululuk. SÜMER : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış
yan sıvı SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi
SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.
SURPERİ: Peri güzeli.
SUZAN: Yakan,yakıcı.
SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın.
SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli.
SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek RIDVAN : Aslan gibi cesur,savaşçı beyi
RIZA : Yiğit,hükümdar
RUHİ : Tek yiğit,prens
RÜÇHAN : Orta Asya’da Tanrı dağı,bir Türk boyu
RÜSTEM : Kızıl,al renkli Tuğ
RÜŞTÜ : Armağan,hediye POYRAZ : Yüce,ulu
POZAN : Candan,cana yakın PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık OSMAN : Bir tür kuş - Osmanlı’nın kurucusu
ORTUNÇ : Ateş renginde tunç
OYTUN : Beğenilen güzel yer, kutsal.
OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair.
OZGAN : Öne geçen, kazanan
OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair NEYZEN : Ney çalan
NİDA : Bağırma,sesle çağırma, haykırma.
NİHAT : Huy, yaradılış
NOYAN : Baş komutan, bey.
NUH : Üçüncü peygamber
NURKAN : Aydınlık, temiz soydan gelen
NÜZHET : Neşe - Ferahlık, sevinç MÜŞFİK : Şefkatli, merhametli LEMİ : Becerikli,atılgan
LEVENT : Dünya,varlık
LOKMAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
LÜTFİ : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan KUTHAN : Kutlu hükümdar
KUTLAY : Kutlu, uğurlu ay
KUTLU : Uğurlu, kutsal
KÜRŞAT : Göktürk prensi JERFİ : Derinlik
JİYAN : Kızgın, hışımlı JÜLİDE: Dağınık,karmakarışık. İŞÇAN : Çalışkan
İZZET : Değer, kıymet - Kuvvet, kudret - Hürmet, saygı ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans GÜVEN : Kuşku duymadan bağlanma, inanma - Cesaret
GÜVENÇ : Güven - Sevinçli - Dayanak, yardım
GÜZEY : Güneş görmeyen yer, kuzey FİKRET : Düşünce - Akıl, anlayış
FUAT : Kalp, gönül
FURKAN : Doğruyu yanlıştan ayırma FÜRUZAN: Parlayan, parlak
FÜSUN: Büyü. EŞAY: Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan.
EŞLEM: Selametli, güvenilir
EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın.
EVİN: Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü
EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı
EZGİ: Melodi, şarkı, türkü
EZGİN: Sesi düzenli gelen. Paraca durumu bozuk olan. Çok sıkıntı çekmiş DÜŞÜM: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında ÇOLPAN: Çoban yıldızı
ŞAHAN : Padişahlar, hükümdarlar, tahtlar.
ŞAYAN : Yakışır, yaraşır. Uygun
ŞAFAK : Güneş doğmadan önce ufukta beliren aydınlık
ŞAHİN : Büyük, yırtıcı kuş
ŞANSAL : Niteliklerinle ünlen, tanın
ŞANVER : İyi niteliklerin bilinsin, duyulsun
ŞEHZADE : Hükümdar oğlu
ŞENEL : Neşelen, mutlu ol
ŞENER : Mutlu, neşeli
ŞENOL : Her zaman neşeli, mutlu ol
ŞENSOY : Neşeli, mutlu soydan gelen
ŞEREF : İyi ahlak ve fazilet sonucu oluşan manevi yücelik - İyi ün
ŞERİF : Şerefli, kutsal - Soylu, temiz
ŞEVKET : Büyüklük, heybet
ŞÜKRÜ : Şükürle, minnettarlıkla ilgili
TAÇNUR : Mutluluk
TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar
TAİBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan
TALHA : Güzellik
TALİA : Güzel, şirin
TALİHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek
TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü
TANAY : Secde eden
TANSELİ : Şafak vakti gelen sel
TANSU : Göğüsle ilgili
TANYEL : Katıksız, arı - Seçilmiş
TANYELİ : Tan vakti esen rüzgar
TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz
TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden
TENDÜ : Öz, asıl
TENNUR : Yüksek, ulu
TİJEN : Taç, taçlar
TİLBE : Put - Güzel kadın
TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat
TUĞÇE : Küçük tuğ
TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında
TÜLAY : Ayın ince ışığı
TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası
TÜNAY : Gece ve ay
TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız
TÜRKÜ : Yankı, ses
TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız
TAHA : Kuran’da bir sure adı.
TALAY : Gereğinden çok.
TALİP : Arayan, isteyen - Alıcı müşteri
TAMAY : Dolunay
TAMER : Nitelikli, sayılan kişi
TAN : Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, şafak zamanı
TANAY : Şafaktaki ay.
TANBERK : Şafak çizgisi - Parlayan şimşek
TANER : Şafak gibi aydınlık yiğit
TANJU : Çinlilerin Türk hükümdarlarına verdiği ad
TANKUT : Kutlu, uğurlu sabah
TANSEL : Şafak seli, ışık seli
TARCAN : Ayrıcalıklı dost.
TARHAN : Oğuzlarda demirci ustası - Tüccarlar - Han ve komutan ünvanı
TARIK : Sabah yıldızı, Zühre, Venüs
TARKAN : İslam’dan önce Türklerin kullandığı vekil, vezir gibi san
TAŞKIN : Coşmuş, taşmış halde bulunan - Akarsuların taşması
TAYFUN : Okyanuslarda görülen fırtına
TAYFUR : Küçük bir kuş türü
TAYGÜN : Çocuk, torun
TAYKUT : Kutlu, uğurlu çocuk.
TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç.
TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç.
TEKAY : Eşi benzeri görülmemiş
TEKCAN : Değerli, eşsiz
TEKİN : Tek, eşsiz - Uyanık, tetikte
TERCAN : Genç, delikanlı - Kırmızı buğday
TEOMAN : Hun İmparatoru Mete’nin babası
TEVFİK : Uygun düşme, uyma - Başarma - Allah’ın yardımına ulaşma
TEZCAN : Telaşlı, heyecanlı
TİMUÇİN : Moğol İmparatoru Cengiz - Katı, sağlam demir
TİMUR : Demir - Türk-Moğol İmparatoru
TOLAY : 1.Cemaat. 2.Topluluk.
TOLGA : Savaşçıların giydikleri demir başlık
TOPRAK : Yer kabuğunun yüzey bölümü
TOYGAR : Tarlakuşu, turgay
TUFAN : Nuh Peygamber zamanındaki güçlü yağmur
TUGAY : İki alaydan oluşan askeri birlik
TUĞRUL : Ak doğan - Selçuklu’nun kurucusu
TUNA : Çok bol - Yavru - Görkemli, gösterişli - Bir akarsu
TUNCAY : Tunç renkli ay
TUNCER : Tunç gibi kuvvetli
TUNÇ : Bakır, çinko, kalay karışımı
TURAN : Türklerin en eski yurtlarına verilen ad
TURGAY : Boz renkli, tarlalarda bulunan bir tür serçe
TURGUT : Oturulacak yer, konut
TURHAN : Soylu, seçkin UBEYDE : Tanrının kölesi
UĞURGÜL : Uğurlu gül
UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev.
ULYA : En yüce, en ulu, yüksek
UMAY : Devlet kuşu
UMUR : Görgü, deneyim LKÜ : Amaç, ideal
ÜMRAN : 1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.İlerleme, mutluluk, refah
ÜNZİLE : Gönderilmiş
ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet
UÇAR : Sezgi, anlayış, dikkat
UFUK : Herşeye gücü yeten
UĞUR : Becerikli,atılgan
UĞURALP : Dünya,varlık
UĞURCAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
ULAÇ : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
ULAŞ : Çok övülmüş,methedilmiş
ULUÇ : Beyaz ay,dolunay
ULUĞ : Yüce ve saygın kişi.
UMUR : 1.Aldırış etme. 2.Tecrübesi çok olan, deneyimli.
UMUT : Beyaz taç,gelin tacı
URAL : Aydınlık gece
UTKAN : Din uğruna çalışan
UTKU : Yüce,ulu
UYGUR : Şanı şerefi en yüksek olan
UZAY : Kızıl kan ÜLKER : Boğa burcunda yedi yıldızdan biri
ÜLGEN : Yüce, ulu - İyilik tanrısı
ÜMİTCAN : Umutlu, hayırlı dost.
ÜMİT : Umut
Ünal : Adın duyulsun, tanın
ÜNALP : Tanınmış, ünlü yiğit
ÜNKAN : Tanınmış soydan gelen
ÜNER : Tanınmış, ünlü
ÜNAY : Ay gibi güzel ve şöhretli
VAHİBE : Hibe eden, bağışlayan.
VAHİDE : Tek yalnızca bir tane.
VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti
VEDİA : Korunması için bırakılan emanet
VERDA : Gül.
VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları.
YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm
YAREN : Dost, arkadaş
YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki
YAŞAM : Hayat
YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi
YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar
YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş
YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.
YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı
YUDUM : Bir içimlik sıvı
YÜKSEL : Başarı kazan, yücel VAHA : Çöl ortasında sulak ve yeşil yer.
VAROL : Sağlıklı, uzun yaşa
VASFİ : Nitelikle ilgili
VEDAT : Sevgi, dostluk
VEFA : Sözünde durma, dostluğunu sürdürme
VELİT : Yeni doğmuş çocuk
VOLKAN : Yanardağ
VURAL : Vurarak al YAĞIZ : 1.Esmer 2.Doru. 3.Yiğit.
YAĞIN : Yağmur - Yiğit
YAHYA : Zekeriya’nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında
YAKUT : Parlak kırmızı, değerli taş
YAKUP : Erkek keklik - Takip eden, izleyen
YALÇIN : Sarp - Düz, kaygan - Parlak
YALMAN : Kılıç, kama gibi şeylerin ucu - Sarp, dik
YAMAN : 1.Gücü ve becerisi alışılmışın üzerinde olan.2.Korkulan.
YASİN : Kur’an’ın 36.Suresi
YAŞAR : Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konan bir ad
YAVUZ : İyi, güzel - Mert, cesur
YEKTA : Tek, eşsiz
YENER : Üstün gelen, kazanan
YILDIRAY : Parlak, ışık veren ay
YILDIRIM : Buluttan yere elektrik boşalması
YILMAZ : Bıkmayan, azimli
YİĞİT : Güçlü, yürekli, kahraman, alp.
YUSUF : Yakup Peygamberin oğlu
YÜCEL : Yüksel, yüce hale ge
ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü
ZEHRE : Çiçek.
ZELİHA : Züleyha, su perisi
ZENNAN : Kadınlar
ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı
ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı.
ZERİN : Altından ya da altına benzer olan.
ZERRİN : Altından yapılmış.
ZEYNEP : Süs, bezek.
ZİNNUR : Nurlu, ışıklı
ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale
ZUHAL : Satürn gezegeninin adı.
ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su.
ZÜBEYDE : Öz, asıl
ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs.
ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su.
ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf’un karısı
ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın.
ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı
ZAFER : Amaca ulaşma, başarı - Düşmanı yenme
ZAHİT : Parlak yıldız
ZAHİR : Zekeriya’nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında
ZEKAİ : Zeka ile ilgili
ZEKERİYA : Erkek - Bir peygamber
ZEKİ : Çabuk anlayan, kavrayan
ZEYNEL : Zenelabidin’in kısaltılmışı
ZİHNİ : Akılla ilgili
ZİYA : Aydınlık, nur Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.