-
MENOPOZDAN ÇIKARMIŞTI
'İLKLERİN DOKTORU'NDAN YENİ BİR 'İLK' DAHA...
Erken menopoza giren bir kadına dünyada ilk kez uygulanan yöntemle dondurduğu yumurtalık dokusunu naklederek menopozdan çıkaran, kemoterapi nedeniyle üretkenliğini kaybetmiş kanser hastasının aynı teknikle anne olmasını sağlayan ABD'deki Türk doktor Kutluk Oktay, yine ilk kez ikiz olmayan kardeşten
12 Nisan 2006 Çarşamba 13:43
İZMİR - Amerikan Cornell Üniversitesi Kısırlık Tedavisi ve Üreme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Kutluk Oktay, Türkiye'de gerçekleştirmeyi planladığı operasyonla ilgili bilgi verirken daha önce ikizler arasında gerçekleştirilen yumurtalık nakillerinden çocuk sahibi olunduğunu anımsattı.
Oktay, 'Kardeşiyle genetik yapıları çok yakın olduğu için bu hastadan da umutluyum. Tabii dünyada ilk kez yapılacak bir uygulama olması nedeniyle bir belirsizlik durumu söz konusu. Ancak bugüne kadar yaptığımız çalışmalar, başarı şansı olduğunu gösteriyor' dedi. Halen nişanlı olan hastasının prosedürü tamamlayarak, hazır olmasını beklediklerini kaydeden Oktay, hastasının hazır olması durumunda yaz aylarında yapılması beklenen operasyonda, genç kızın menopozlu yumurtalığının çıkarılarak, kardeşinden alınacak sağlıklı yumurtalığın nakledileceğini ya da menopozlu yumurta dokusu içine kardeşin sağlıklı dokusunun aşılanacağını bildirdi.
-
NE GÜZEL ADALET... 7 KİŞİYİ ÖLDÜREN SÜRÜCÜYE CEZA YOK!
Mehmet Ağar'ı bekleyen DYP'lilerin arasına otomobiliyle dalarak 7 kişiyi öldüren sürücü serbest kaldı.
12 Nisan 2006 Çarşamba 14:06
SİNOP’ta DYP lideri Mehmet Ağar’ı 29 ay önce yol kenarında bekleyen grubun içine otomobiliyle dalarak 7 kişinin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle 168 yıl hapis istemiyle yargılanan 33 yaşındaki Reşat Nart Özdamar, cezai ehliyeti olmadığına ilişkin rapor üzerine tahliye edildi.
Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndaki 44 doktorun ‘akıl hastası’, 2’sinin ise muhalefet şerhi koyduğu rapor üzerine Özdamar'ın tedbiren yüksek güvenlikli bir kuruluşta tedavi altına alınmasına karar verildi.
İzmir'deki 9 Eylül Üniversitesi Denizcilik İşletmeciliği Fakültesi mezunu Reşat Nart Özdamar, Sinop Cam Sanayi Fabrikası’nda Üretim ve Planlama Müdürü olarak çalışırken, yanında kadın sekreter, 27 yaşındaki Koray Avcı olduğu halde 6 Aralık 2003 tarihinde işletmeye ait otomobille Samsun yönüne hareket etti. Reşat Nart Özdamar, Sinop-Samsun il sınırındaki Kanlıçay Mevkii'nde DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ı bekleyen kalabalığın arasına 100 kilometreyi aşkın hızla daldı. Kazada DYP eski Milletvekili Kadir Bozkurt, DYP Sinop İl Başkanı Ayhan Ayyıldız, Ayancık DYP İlçe Başkanı Nizamettin Önal, Gerze DYP eski İlçe Başkanı Bilgin Akça, İl Genel Meclisi eski üyesi Onur Birer ile partili Suat Selçuk ve Turhan Akgün öldü. Özdamar ile yanındaki Koray Avcı kazadan hafif yaralı olarak kurtulurken, 6 araç da hasar gördü.
HASTA RAPORU VERİLDİ
Sinop Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu 1'den fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek’ suçundan hakkında 7 kez 24 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan Özdamar, mahkeme kararıyla İstanbul'daki Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. 11 Şubat 2004 tarihinde muayene edilen sanığa ‘Paranoid Bozukluk’ teşhisi konulurken ‘Cezai ehliyeti olmadığına’ dair rapor verildi. Kazada ölenlerin avukatları itiraz edince Reşat Nart Özdamar bu kez İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi. 31 Mart 2004 tarihinde Reşat Nart Özdamar hakkında, “Cezai ehliyetini etkileyecek veya ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede akıl hastalığı tesbit edilmedi’ raporu verildi. Çelişkili iki rapor bu kez üst makam olan Adli Tıp Kurumu 4'üncü İhtisas Kurulu’nca değerlendirildi. 7 Ekim 2005 tarihinde sanık için ‘cezai ehliyeti olmadığı’ raporu verildi.
Son kararı Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu verdi. 23 Şubat 2006 tarihinde düzenlenen raporda 46 uzman doktordan 44’ü sanıkta ‘Paranoid Sendromu’ olarak bilinen akıl hastalığının saptandığını, dolayısıyla cezai ehliyetinin bulunmadığı belirtildi. 2 doktor ise, hazırlanan rapora muhalefet şerhi koydu. Raporda, sanığın suç işlediği sırada algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak derecede hastalığının etkisi altında olduğu, cezai sorumluluğunun kişide şuur ve hareket serbestliğini ortadan kaldıracak mahiyette ve derecede olan ‘Paranoid Sendrom’ denilen akıl hastalığının saptandığı vurgulandı.
Raporun Sinop Ağır Ceza Mahkemesi’ne ulaşmasından sonra Reşat Nart Özdamar, bugün 5’inci ve son kez yargı önüne çıktı. Hakim Hüseyin Ersoy başkanlığındaki duruşmada Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndan gelen rapor okundu. Rapor, kazada ölen DYP eski Milletvekili Kadir Bozkurt’un avukatı Hasan Sert itiraz ederken, “Sanığın cezai ehliyeti olduğuna inanıyoruz' dedi. Reşat Nart Özdamar ise, rapora bir diyeceği olmadığını söyledi.
Mahkeme Başkanı Hüseyin Ersoy, verdiği 10 dakikalık adadan sonra kararı okudu. Mahkeme, 7 kişinin ölümüne neden olmaktan yargılanan Reşat Nart Özdamar’ın rapora göre ceza verilmesine yer olmadığına ve tahliye edilmesine, yüksek güvenlikli kuruluşta tedavi oluncaya kadar da koruma altına alınmasına oy birliğiyle karar verdi. Sanık Reşat Nart Özdamar ise karara hiçbir tepki vermedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Hüseyin Ersoy, kararı okuduktan sonra sanığın yüzüne bakarak, “Hüküm bu' dedikten sonra duruşmadaki güvenlik görevlilerine “Sanığı alabilirsiniz' dedi.
Mahkeme Başkanı Hakim Hüseyin Ersoy, Yeni TCK’ya göre, sanığın tedavi oluncaya kadar hastanede kalacağını, yapılan yazışmalardan sonra da sanığın hangi hastaneye gönderileceği konusunda karar verileceğini söyledi.
-
AVUKATLARLA TARTIŞINCA YIĞILDI
DHKP-C DAVASI BAŞKOMİSERİN HAYATINA MALOLDU
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan DHKP-C üyesi Ercan Kartal Davası öncesinde, davanın avukatları ile adliyede görevli Başkomiser İsmail Hakkı Gökalp arasında çıkan tartışma sonrası Başkomiser Gökalp, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
12 Nisan 2006 Çarşamba 16:11
YUSUF MELİKOĞLU
İSTANBUL (İHA) - İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan DHKP-C üyesi Ercan Kartal Davası öncesinde, davanın avukatları ile adliyede görevli Başkomiser İsmail Hakkı Gökalp arasında çıkan tartışma sonrası Başkomiser Gökalp, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülecek olan DHKP-C davası öncesi TAYAD üyesi olduğu belirlenen Kemal Delen ve polis arasında arbede yaşandı. Arbede sonrası polis tarafından gözaltına alınan Kemal Delen adliye karakoluna götürülürken, DHKP-C duruşması için adliyede bulunan avukatlardan Naciye Demir ve Taylan Sanay ile polis arasında tartışma yaşandı. Avukatlarla tartışmaya giren adliyede görevli Başkomiser İsmail Hakkı Gökalp (54) yaşanan tartışma sonrası kalp krizi geçirdi. Adliye önüne yıkılan Gökalp'e ilk müdaheleyi adli tabip doktoru yaparken, Başkomiser Gökalp daha sonra sivil bir araçla Taksim İlkyardım Hastanesi'ne kaldırıldı. Başkomiser Gökalp hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
-
AKSU'YU KORUMALARI TUTTU
YAŞLI KADIN BAKAN AKSU'NUN ÜZERİNE DEVRİLDİ
Eskişehir'de, Yaşlılar Köşkü'nü ziyaret eden İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun üzerine, hatıra fotoğrafı çekimi sırasında baygınlık geçiren yaşlı bir kadın devrildi.
12 Nisan 2006 Çarşamba 16:13
ESKİŞEHİR (İHA) - Hafif şekilde yaralanan kadının bacaklarına çarpmasıyla kendisi de düşme tehlikesi atlatan Bakan Aksu'yu, yanındakiler ve korumaları tuttu.
Bir dizi programa katılmak üzere helikopterle Eskişehir'e gelen Bakan Aksu, Mihalıççık İlçesi'ndeki Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizlere Yardım Vakfı Selami Vardar Yaşlılar Köşkü'nü de ziyaret etti. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Eskişehir Milletvekilleri Muharrem Tozçöken, Fahri Keskin, Mehmet Ali Arıkan, Vali Kadir Çalışıcı, İl Emniyet Müdürü Savaş Yücel, diğer yetkililer ve yaşlılar birlikte bina önünde hatıra fotoğrafı çektirmek istedi. Fotoğraf çekimi için herkes yerini aldığında, Bakan Aksu'nun arkasında duran ve yürüme güçlüğü çeken Cahide Kavuklu (80), aniden baygınlık geçirdi. Merdiven basamağındaki yaşlı kadın, Abdülkadir Aksu'nun üzerine devrildi. Bakan Aksu, yaşlı kadının bacaklarına çarpmasıyla düşme tehlikesi geçirdi. Aksu ve yere düşen kadının imdadına, orada bulunan yetkililer ve korumalar yetişti. Bakan Abdülkadir Aksu, kısa sürede kendini toparlarken, hafif şekilde yaralanan Cahide Kavuklu ise doktor kontrolünden geçirilmek üzere köşk içine alındı.
-
Okul ödevi hayatına mal oldu 12.04.2006
--------------------------------------------------------------------------------
Samsun’un Bafra ilçesinde bir ilköğretim okulu öğrencisi, İş Teknik Dersi için ödev olarak hazırladığı elektrik devresini kontrol ederken akıma kapılarak öldü
Edinilen bilgiye göre, Bafra 50. Yıl İlköğretim Okulu son sınıf öğrencisi Döndü Akman (14), İş Teknik Dersi için ödev olarak bir elektrik devresi düzenlemesi seçti.
Hazırladığı düzeneği normalde pille çalıştırması gereken Akman, ödevini evde bulunan prize takarak kontrol etmek isterken akıma kapıldı. Yakınları tarafından Kızılırmak Devlet Hastanesi’ne kaldırılmak istenen talihsiz öğrenci, yolda hayatını kaybetti.
Olay Akman’ın öğrenim gördüğü okulda büyük üzüntüye neden olurken, Okul Müdürü Recep Arabacı, başarılı bir öğrenci olan genç kızın ölümünden büyük üzüntü duyduklarını söyledi.
Arkadaşları da İş Teknik Dersi için kendilerine çeşitli ödevler sunulduğunu, Akman’ın elektrik devresiyle ilgili ödevi kendi isteği ile seçtiğini bildirdiler.
Dede Mustafa Akman, söz konusu devre için malzemeleri kendisinin aldığını belirterek, "Böyle olacağını nereden bilebilirdim" derken, anne Nimet Akman olayın şokunu yaşıyor.
Genç kızın cenazesinin Rusya’da çalıştığı bildirilen baba Ramazan Akman’ın dönmesinin ardından toprağa verileceği öğrenildi.
-
Pepe: Belediyeler festivalleri iptal etsin, atık su sistemini yapsın 12.04.2006
--------------------------------------------------------------------------------
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Türkiye'nin her yerinde yeraltı sularına, jeotermal ve termal kaynaklara karşı alabildiğine bilinçli bir tüketme olduğunu belirterek, ''Türkiye'nin sanayileşmiş en büyük illerinden birisinde, bir şirket, o boşalttığı suyun yerine bir taraftan da tehlikeli atık sularını basıyor. Bu konuda ülkesini seven herkesin hassas olması gerekir'' dedi.
İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi Katı Atık Yönetimi Şube Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Atık Maddeleri Değerlendirme Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin (İSTAÇ) işbirliğiyle düzenlenen ''İstanbul Tıbbi Atık Sempozyumu''nun açılışında konuşan Pepe, günde hasta başına 2 kilogram tıbbi atık, yine günde kişi başına 1 kilogramdan daha fazla olmak üzere yılda 35 milyon ton evsel atık üretildiğini belirtti.
Türkiye'deki tıbbi atıkların çok önemli bir kısmının evsel atıklarla birlikte gömüldüğünü kaydeden Pepe, şöyle konuştu:
''Teknolojinin geliştiği günümüzde tıbbi atıkların bertaraf edilmesi mümkün. Artık bunları yakma tesisleri var. Bunlar çok pahalı mı, çok pahalı değil. Peki kaç ilde, hastanede, belediyede var, pek çoğunda var. Ama pek çoğu çalıştırmıyor, kullanmıyor.
Burada temel sorun eğitimdir. Duyarlılık denilen şey Almanya, Fransa gibi dünyanın gelişmiş ülkelerinde var da bizde niye yok veya niye yeterince gelişmemiş? Bu, küresel ölçekteki tehlikelerin ulusal ölçekteki nedenine dair kafamızda birtakım modellerin gelişmediğinin neticesidir.'' Çıkarılan yönetmeliği uygulayacakların birbiri ardı sıra işlememesi durumunda bu konudaki kaygıların birkaç kişinin derdi ve tasası olmaktan öteye geçemeyeceğini ifade eden Pepe, Türkiye'de 16 büyükşehir belediyesinin önemli bir kısmının atık su tesisi bulunmadığını söyledi.
Ülkede 3225 belediye bulunduğunu anlatan Pepe, ''Siyasi endişelerle 2 ağaç gövdesi gördükleri yeri belediye yapmışlar. 1000 nüfusu olmayan yerleri ilçe yapmışlar. Biz de diyoruz ki böyle belediye anlayışı ile Türkiye'nin modernleşmesini ve şehirleşmesini temin etmemiz mümkün değil. 'Nüfusu 2000 altındaki belediyeleri kaldıralım' deyince kıyamet kopuyor'' diye konuştu.
Türkiye'deki organize sanayi bölgelerinin atık su ve katı atık bertaraf tesislerinin bulunmadığını belirten Pepe, bunun çok maliyetli bir iş olmadığını, fabrikaların bu tesisleri kurmak için en fazla 50 bin doları vermekten imtina ettiklerini söyledi.
'İPE UN SERİYORLAR'
Belediyelerin çöpleri hemen anayolun üzerine, büyük bir nehrin kenarına, şehrin ya da turizm alanlarının yanı başına döktüğünü anlatan Pepe, şöyle devam etti:
''Bu belediyenin dozeri var mı, var. O belediye o dozerle birlikte meskun alanın dışında bir yerde diğer kamu kurum ve kuruluşlarının dozerleriyle birlikte çalıştırsa, altına bir metre yüksekliğinde kil serse, üzerine çöpleri dökse, sonra da üzerini örtse, bu çok basit. Bunun için trilyonlara, dış krediye ihtiyaç yok. Bunun için akla ve izana ihtiyaç var. İnsanların geleceğine saygıya ihtiyaç var. Ama belediyeler senede 10 festival yapıyorlar. Bunun için sponsorlar buluyor, Türkiye'nin en pahalı şarkıcılarından bir tanesine 50 bin dolar veriyorlar. Ona para var. Bu festivallerden iki tanesini iptal et, bu işi yap.
Biz bakanlık olarak Türkiye'de bir seferberlik başlattık. Ama çöple, atık su veya katı atıkla ilgili çalışma yapmak yasalara göre bizim işimiz değil, belediyenin işi. Biz 'Yer tahsisinde yeri verelim. Her türlü desteği verelim' diyoruz ama maalesef istediğimiz şekilde bizim bu çalışmamıza ortak olmuyor. İpe un seriyorlar.
Tuzla'da insanlık suçu televizyon ekranlarına, gazete manşetlerine konu olduğunda 'eyvah, eyvah, ne oldu' deyip herkes saçını başını yoluyor. Olaylar Tuzla'daki bir yüzkarası tablodan ibaret olsa, onu birkaç saat içinde alır götürür bertaraf ederiz. Öyle de olacak zaten. Arkadaşlarımız bu konu ile ilgili çalışmalarını sürdürüyor. Ama bu konuda hep birlikte olmamız lazım. Sorumluluğumuzun ortak olduğunu fark etmemiz lazım. O zaman iş kolaylaşır.''
'MEDYAYA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR'
Türkiye'deki çevre sorunların çözümünün dünyanın gelişmiş ülkelerinden daha kolay olduğunu, çünkü Türkiye'nin sanayileşmesini tam olarak tamamlayamadığını belirten Pepe, ''Ama vurdumduymazlığın sürmesi halinde bozulmanın şiddeti artıyor'' dedi.
Pepe, ülkede çevre ile ilgili duyarlılığın artmasında medyaya büyük görevler düştüğünü ifade ederek, Türkiye'de çevre ile ilgili söz söylemenin çok zor olduğunu, bunun için para ve kamuoyu desteği bulamadıklarını söyledi. Çevrenin, daha çok küçük salonlarda entelektüellerin tartıştığı bir konu olduğunu belirten Pepe, bu konunun salonlardan dışarı taşması gerektiğini dile getirdi.
'ÇEVRE İNSANLIĞIN ORTAK GELECEĞİ'
Tehlikeli atıkların Tuzla'da olduğu gibi ya toprağa gömüldüğünü ya da yeraltı sularının yerine boşaltıldığını anlatan Pepe, şöyle konuştu:
''Tuzla'da bu fabrika alanı dışında olduğu için tespit edildi. Bir de fabrikaların geniş alanları vardır, onları alanların içine gömerler.
Bir kısmı yeraltı sularını çok vahşi bir şekilde tüketiyor. Trakya'daki organize sanayi bölgelerindeki yeraltı su seviyesi 15 sene önce neredeydi, bugün nerede? 150 metreden 450 metreye indi. Burada bir alarm var. Sadece Trakya'da değil, Türkiye'nin her yerinde yeraltı sularına, jeotermal, termal kaynaklara karşı alabildiğine bilinçli bir tüketme var. Dünyada hiçbir şey sonsuz değildir. Türkiye'nin sanayileşmiş en büyük illerinden birisinde bir şirket o boşalttığı suyun yerine bir taraftan da tehlikeli atık sularını basıyor.'' Bu konuda belediye başkanlarının, kaymakamların, valilerin, ülkesini seven herkesin hassas olması gerektiğini vurgulayan Bakan Pepe, ''Böyle olsaydı, Tuzla'da bu cenazeyi neden buraya gömüyorsun diye sorarlardı. Ama soran olmadı'' dedi.
Çevrenin bütün insanlığın ortak geleceği olduğuna işaret eden Pepe, Türkiye'nin su havzalarının tehdit altında olduğunu söyledi.
Pepe, İstanbul'un sağlıklı su kaynaklarının sanayinin tehdidi altında olduğunu ifade ederek, İstanbul'da bir sitenin kanalizasyonunun, büyükşehirin içme suyunun kullanıldığı bir göle aktığını bildiğini kaydetti.
--------------------------------------------------------------------------------
Pepe: Çevre Kanunu'ndaki yaptırımlar yetersiz
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Çevre Kanunu'ndaki yaptırımların son derece yetersiz olduğunu belirterek, "Tuzla'daki şirkete 7.5 milyar lira ceza kesebiliyoruz. Yani Boğaz'da mükellef bir yemek ve garsona verilen bahşiş kadar... Ben buna sadaka diyorum" dedi.
Pepe, İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi Katı Atık Yönetimi Şube Müdürlüğü, İSTAÇ AŞ'nin işbirliğiyle düzenlenen "İstanbul Tıbbi Atık Sempozyumu"na katılmak üzere Grand Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi'ne gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Tuzla'da toprağa gömülü olarak bulunan kimyasal atıklarla ilgili olarak verilen bir ceza olup olmadığını sorması üzerine Pepe, "vurdumduymazlığın ağır faturasının böyle birkaç olay kamuoyuna mal olduktan sonra görüldüğünü ve bunun dehşetengiz tablosu karşısında herkesin irkildiğini, utandığını, kızdığını ama birkaç gün sonra bunun geçtiğini" kaydetti.
Pepe, "750 bin ton tehlikeli atığın sadece 30-35 bin tonu, hadi bilemediniz 50 bin tonu bertaraf edilebiliyor. 720 bin ton nereye gidiyor? Nereye gittiğini Tuzla'da gördük... Toprağa gömülüyor" dedi.
Çevre Kanunu'ndaki yaptırımların son derece yetersiz olduğunu belirten Pepe, şöyle konuştu:
"Şu anda Tuzla'daki olayda uygulayabileceğimiz ceza 'çelik çomak parası gibi', 'sadaka gibi', '5-10 kuruş verirseniz kurtulursunuz bu işten gibi'... Tuzla'daki şirkete 7.5 milyar lira ceza kesebiliyoruz. Yani Boğaz'da mükellef bir yemek ve garsona verilen bahşiş kadar... Ben buna 'sadaka' diyorum. Bu işin failleri 5-10 kuruşla kurtulamayacaklarını bilmesi lazım. O noktaya gelmesi gerekir ki bu faillerin kamuoyunda teşhir edilmesi lazım. Bunların çok ciddi para cezalarına çarptırılması lazım. Hatta ve hatta gerekirse bunların hapis ve ticaretten mene kadar gitmesi lazım. Niye? Bölge insanını, bir bölgeyi tamamen tehdit edecek olaylar da olabilir."