-
BOLU'DA DEPREM...
Bolu'da bugün saat 07.32'de deprem meydana geldi.
20 Nisan 2006 Perşembe 10:49
Boğaziçi Ünhiversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nün merkez üssünü Bolu kent merkezi olarak saptadığı deprem, can kaybı ve hasara neden olmadı.
-
MOTORİNE ZAM GELDİ
Motorinin rafineri çıkışında bugünden geçerli yapılan ayarlamanın ardından, pompa satış fiyatları litrede 4-5 YKr zamlandı.
20 Nisan 2006 Perşembe 10:51
ANKARA - Rafineri çıkış fiyatlarına yapılan zammın ardından akaryakıt bayileri, pompa fiyatlarında motorinin fiyatında yüzde 1,9, kamuoyunda eurodizel olarak da bilinen düşük kükürtlü motoronin fiyatında da yüzde 2,2 artırıma gitti.
Ayarlama sonrası Ankara'da motorinin litre fiyatı 2,16 YTL, düşük kükürtlü motorinin fiyatı da PO dışında BP, OPET, Shell'de 2,31 YTL, PO'da 2,30 YTL oldu.
İstanbul'da motorinin litre fiyatı 2,14 YTL, düşük kükürtlü motorinin fiyatı da PO dışında BP, OPET, Shell'de 2,30 YTL, PO'da 2,29 YTL olarak belirlendi.
İzmir'de ise motorinin litre fiyatı 2,13 YTL, düşük kükürtlü motorinin fiyatı da PO dışında BP, OPET, Shell'de 2,29 YTL, PO'da 2,28 YTL oldu.
-
BAKAN AKDAĞ, UÇAKTA HAYAT KURTARDI...
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, oğlu Ramazan Akdağ'ın dün evde düşerek yaralanması ve yoğun bakıma alınması üzerine, gezisini yarıda keserek bugün Türkiye'ye döndü. Bakan Akdağ, Türkiye'ye dönüşünde uçakta şok geçiren Cezayirli bir kişiye acil müdahale yaparak hayatını kurtardı.
20 Nisan 2006 Perşembe 12:09
YUSUF ZİYA ERARSLAN
ANKARA (İHA) - Bakan Akdağ, oğlu Ramazan Akdağ'ın tedavi gördüğü Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne geldi. Girişte gazetecilerin sorularını cevaplandıran Akdağ, komşu ülke sağlık bakanlarının katıldığı 'Bulaşıcı Hastalıklar Kongresi' için Afganistan'a gittiğini belirterek, oğlunun yaralandığını öğrendikten sonra açılışını yapacağı kongreyi terk etmek zorunda kaldığını bildirdi. "Şu anda Sağlık Bakanı ile değil bir babayla konuşuyorsunuz" diyen Bakan Akdağ, kongredeki görevini müsteşar yardımcısına devredip, tarifeli uçakla Türkiye'ye döndüğünü kaydetti.
Oğlu Ramazan Akdağ'ı bizzat görüp durumu değerlendirmek istediğini anlatan Akdağ, "Arkadaşlarımın bana verdiği bilgiye göre, muhtemelen banyo yaptıktan sonra bizim tıpta 'hostural hipotansiyon' dediğimiz aniden ayağa kalkma sonucu gelişen bir tansiyon düşmesi olmuş ve başını çarpmış. Ama bugün durumunun çok iyi olduğunu söylediler. Konuşmaya ve etrafla ilişki kurmaya başlamış. İnşallah ben de şimdi ziyaret edeceğim" şeklinde konuştu.
Bakan Akdağ, Türkiye'ye dönerken, uçakta yaşadığı ilginç bir olayı da anlattı. Türkiye'ye Afganistan'dan direkt uçuş olmadığı için Dubai'ye hareket ettiklerini söyleyen Akdağ, "Dubai'de uçakta bir anons oldu. Biz uyuyorduk. Yanımda Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Afganistan Koordinatörü Prof. Dr. Nihat Tosun vardı. Yapılan anonsta, 'Uçakta doktor var mı?' dediler. Tabii hemen uyandık ve koştuk. İki ön koltukta orta yaşlarda Cezayirli bey ağır şok durumundaydı. Solunumu hemen hemen durmuştu, kalp atışını alamadık. Arkadaşımla beraber müdahale ettik. Uçak, Tebriz'e ani iniş yapmak zorunda kaldı. Yaklaşık yarım saatlik müdahale sonunda Cezayirli kişinin hayatı kurtuldu. Bunu size neden anlatıyorum. Hayat çok enteresan, örneklerle, ilginçliklerle dolu. Benim çocuğum böyle bir kaza geçirmemiş olsaydı ve ben uçağa binmemiş olsaydım belki de o kişi hayatını kaybedecekti. Bütün vatandaşlarıma, hastalara acil şifalar diliyorum" diye konuştu.
Bakan Akdağ, açıklamaları sonunda yoğun bakımda müşahede altında tutulan oğlu Ramazan Akdağ'ı görmek için hastaneden içeri girdi. Bakan Akdağ'a TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl, AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Necdet Ünüvar ve bakanlık bürokratları eşlik etti. Bu arada, Ramazan Akdağ'ı ziyaret etmek üzere Ankara Fen Lisesi'nden bir grup okul arkadaşı da hastaneye geldi.
-
TIR'DA ŞOFÖRÜN AKIL ALMAZ ÖLÜMÜ
Adıyaman’ın Besni ilçesinde bir TIR sürücüsü, dorsedeki çelik boruların şoför kabinine girmesi sonucu hayatını kaybetti.
20 Nisan 2006 Perşembe 13:25
Edinilen bilgiye göre, Mehmet Polat (52), doğal gaz boru hattı döşenmesinde kullanılan çelik boruların yüklendiği, 33 E 3950 plakalı TIR’la Besni-Adıyaman kara yolunun 20. kilometresinde seyir halindeyken aniden fren yaptı. Fren sonucu boruların bağlı bulunduğu halatlar koptu ve borular şoför kabinine girdi. Polat, (52) olay yerinde hayatını kaybetti.
-
FUHUŞTAN HAFTADA 1000 DOLAR KAZANAN KADIN KOMİSER
ANTALYA Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin kentte fuhuş sektörünü çökertmek için gerçekleştirdiği ‘Pembe Hat’ operasyonunda gözaltına alınan 41 kişi arasında biri kadın 2 komiser, polisler ve mahkeme yazıişleri müdürü de bulunuyor.
20 Nisan 2006 Perşembe 15:15
ANTALYA Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin kentte fuhuş sektörünü çökertmek için gerçekleştirdiği ‘Pembe Hat’ operasyonunda gözaltına alınan 41 kişi arasında biri kadın 2 komiser, polisler ve mahkeme yazıişleri müdürü de bulunuyor.
Kadın komiser S.Y.'nin, fuhuşa göz yumma karşılığı haftada 1000 dolar para aldığı ileri sürülürken, gözaltına alınanlar arasında ‘fuhuş baronu’ lakaplı M.K., ‘hanımağa’ lakaplı eşi L.K. ve kardeşi G.K.'nın da yer aldığı belirtildi. ‘Pembe Hat’ operasyonunda gözaltınasalınan 41 kişiden başka, otel ve eğlence merkezlerine yapılan baskınlarda fuhuş yaptıkları iddiasıyla 26 kadın da yakalanmıştı.
Operasyonda, fuhuşa aracılık etmekten sabıkası bulunan kişilerin telefonları dinlenmeye alındı.
Antalya'nın kadın Emniyet Müdürü Naciye Ekmekçibaşı'nın dışında sadece Asayişten Sormulu Emniyet Müdür Yardımcısı Müjdat Özcan, Asayiş Şube Müdürü Ömer Sezer ve Ahlak Büro Amiri İsmail Taşkıran'ın bildiği hazırlıklar sırasında baskın yapılacak noktalar tek tek saptandı.
Ahlak Büroz Amiri İsmail Taşkıran, baskın yapılacak yerlerin adresini, 250 polisin katıldığı operasyondan hemen önce ekiplere iletti. Önceki gece 5'i otel olmak üzere 15 ayrı noktaya eşzamanlı operasyon yapan polis, 25'i yabancı uyruklu 26 hayat kadınını yakaladı.
Operasyonda ‘fuhuş baronu’ lakabıyla bilinen 60 yaşındaki M.K., ‘hanımağa’ lakaplı eşi 50 yaşındaki L.K. ve kardeşi G.K.'nın da yakalandığı belirtildi. Baskın yapılan otellerinin tamamının M.K.'ya ait olduğu dikkati çekerken, eşi ve kardeşinin üzerinden 20 bin Euro, 20 bin YTL, 3 tabanca ile bu tabancalara ait 30 mermi ele geçirildi, fuhuştan elde edilen gelirle alındığı gerekçesiyle Mercedes ve BMW marka 8 lüks otomobile de el konuldu.
Gözaltanı alanan komu görevlilerinden kadın komiser S.Y., fuhuşa göz yummak karşılığı şebekeden haftada 1000 dolar rüşvet almakla suçlanırken, diğer kamu görevlilerinin de fuhuş şebekesine yardımcı oldukları ve menfaat sağladıkları ileri sürüldü.
Fuhuş yapan kadınlara aracılık etmek, göz yummak ve menfaat sağlamak suçlamasıyla sorgulanan 41 kişi bugün adliyeye sevk edilecek. Yakalanan yabancı uyruklu kadınlar ise sınırdışı edilmek üzere Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi'ne teslim edildi.
(milliyet)
-
MEMURA EVDE MESAİ İÇİN YASA TEKLİFİ
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül, kamuda çalışan personele 'esnek çalışma ve evde istihdam edilme' imkanı getiren kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu.
20 Nisan 2006 Perşembe 14:38
ALİ ULURASBA
ANKARA - AK Parti Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül, kamuda çalışan personele 'esnek çalışma ve evde istihdam edilme' imkanı getiren kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu.
Yasa teklifiyle Devlet Memurları Kanunu'nda değişiklik yapılması öngörülürken, kamuda çalışan memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçilerden, görevin özelliği ve işin niteliğine bağlı olarak kurumlarınca uygun görülenler, 'kısmi süreli, iş paylaşımlı ve esnek çalışma süreleriyle evde çalışma' şeklinde istihdam edilmesine imkan sağlıyor. Devlet Memurları Kanunu'nun, 'ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı' hükmünü içeren maddesinde de değişiklik içeren teklifle, kamu görevlilerinin yapmakta oldukları iş ile menfaat ilişkileri olmaksızın ve etik davranış ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla ticaret yapabilmelerine olanak sağlanıyor. Teklifin gerekçesinde ise yoksulluk ve işsizlik sorununun ortadan kaldırılması, 'herkese kısmi süreli iş' imkanı sağlanması için ortam oluşturulması gerektiği ifade edildi. Akgül, bu yöndeki düşüncelerini daha önce bir kitapta toplamıştı.
-
Lisede bıçaklı kavga hastanede bitti, emniyet müdürü kan verdi 20.04.2006
--------------------------------------------------------------------------------
Van’da bir lisede çıkan bıçaklı kavgada 1 öğrenci bıçakla yaralandı.
Lise öğrencisi C.K. ile sınıf arkadaşı Ö.K. arasında henüz bilinmeyen bir nedenden tartışma çıktı. Tartışmanın okul kantininde devam etmesi üzerine C.K, üzerindeki bıçakla Ö.K’yı yaraladı.
Okul Müdürü Mahmut Çıplak, yaralanan öğrenciyi Van Devlet Hastanesine götürdü.
Polisler, karnından bıçaklanan ve ameliyata alınan Ö.K. için telsizden acilen kana ihtiyaç olduğu anonsu yaptılar.
Bu anons üzerine hastaneye gelen Van Emniyet Müdürü Tacettin Kurt, Ö.K. için iki ünite B rh (+) kan verdi.
Kurt, "Telsiz anonsundan geçtiği için ben de gelip kan verdim.
Umarım öğrencimiz iyileşir. Bıçaklama olayıyla ilgili soruşturmayı ekiplerimiz sürdürüyor" dedi.
Emniyet Müdürü Kurt, daha sonra okul müdürü Çıplak’tan bıçaklamaya ilişkin bilgi aldı.
Polisler zanlı C.K’nın suç aletiyle birlikte yakalandığını bildirdiler.
-
KUŞADASI BOMBACISINDAN TÜYLER ÜRPERTEN İTİRAFLAR
Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde geçen yıl bir minibüse bomba koyarak 2'si turist 5 kişinin ölümü ve 8'i turist 13 kişinin yaralanmasına yol açan ve 8 Nisan 2006 tarihinde çıkarıldığı mahkemece tutuklanan militanın, mahkemeye tüyler ürperten itiraflarda bulunduğu ortaya çıktı.
20 Nisan 2006 Perşembe 16:05
ZAFER HACISALİHOĞLU
AYDIN - Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde geçen yıl bir minibüse bomba koyarak 2'si turist 5 kişinin ölümü ve 8'i turist 13 kişinin yaralanmasına yol açan ve 8 Nisan 2006 tarihinde çıkarıldığı mahkemece tutuklanan militanın, mahkemeye tüyler ürperten itiraflarda bulunduğu ortaya çıktı.
Kuşadası'nda 16 Temmuz 2005 tarihinde meydana gelen bombalama olayının faili olarak Elazığ'da yakalandıktan sonra Kuşadası'na getirilen ve mahkemeye çıkarılıp, tutuklanan terör örgütü üyesi 'Enver' kod adlı Mehmet Sıraç Keskin, mahkemedeki ifadesinde gerçekleştirdiği eylemi ayrıntılarıyla anlattı. Halen Aydın E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Keskin ifadesinde, 1996 yılında Türkiye'den Almanya'ya giderek ağabeyinin yanına yerleştiğini ve iltica talebinde bulunduğunu, burada tanıştığı kişiler aracılığıyla örgüte katıldığını söyledi. Almanya ve Hollanda'da terör örgütüne ait kamplar bulunduğunu, 2000 yılına kadar bu kamplarda eğitim gördüğünü ileri süren Keskin, "2000 yılında Irak'ın kuzeyindeki örgüt kamplarına gönderilerek, 'özel kuvvetler' adı altındaki yapılanmaya katıldım. Burada askeri, siyasi eğitim alarak, bomba yapımı, düzenek hazırlama gibi konularda yetiştirildim. Çeşitli gençlik faaliyetleri ile 'küçük yaştaki çocukların, örgütün düşünceleri doğrultusunda eğitilmeleri' yönündeki çalışmalarda yer aldım. Örgütün görevlendirmesiyle 2005 yılında Türkiye'ye geçiş yaptım" dedi.
Kuşadası eylemi sırasında Zeytinburnu'ndaki bomba hazırlama sırasında meydana gelen patlamada ölen "Çayan" kod adlı Ziyaettin Yalvaç'la birlikte hareket ettiklerini anlatan Mehmet Sıraç Keskin, ifadesinde şunları söyledi:
"IRAK'TA EYLEMDEN DOLAYI BENİ TEBRİK ETTİLER"
"İstanbul'a Ziyaettin ile birlikte geldik. Ziyaettin daha sonra Manisa'ya ardından da Kuşadası'na gitti. Kendisiyle internet üzerinden konuşuyorduk. Haziran sonunda haber verdi ve beni Kuşadası'na çağırdı. Önce bir pansiyonda kaldık. Sonra bir otelde geçtik, lokantada iş buldum ve 15 gün kadar çalıştım. Ziyaettin ile bombalama konusunu düşündük, önce çalıştığım Şah Lokantası'nı düşündük. Ancak kamera sistemi ve güvenlik nedeniyle riskli bulduk. Minibüse bomba yerleştirme daha risksiz geldi ve buna karar verdik. Ziyaettin bana 'hedefini kesinleştir, sonra bilgi ver, ona göre malzeme göndereyim' dedi ve İstanbul'a gitti. Hedefimi kesinleştirdim. Eylemden 3-4 gün önce Ziyaettin'e internet üzerinden haber verdim. Eylemden bir gün önce, 'Sinan' kod adlı Erhan Türk bombayı getirdi. Otogarda bombayı teslim aldım. Otelde bombayı hazırladım. Düzenek hazırdı, sadece bir kabloyu taktım. Bu konuda zaten eğitim almıştım. Belirlediğim bir plaka yoktu. Ama Ziyaettin bana, 'Yukarıdan emir geldi. Eylemde bol sayıda turist öldürülsün' dedi. O yüzden, ben de turistlerin plaja giderken yoğunlukla bindiği minibüsü seçtim. Andan Menderes Bulvarı üzerinde minibüse bindim. Minibüsün içinde çok sayıda turist olduğunu görünce eylemi yapmaya karar verdim. Kamufle için bombayı küçük renkli spor bir sırt çantasına koydum. Minibüsün en arkasındaki koltuktan bir öndekine oturdum. 3.5 kg ağırlığındaki bombayı da koltuğun altına koydum. Daha önceden yaptığım keşif doğrultusunda, telefon kulübelerinin bulunduğu Lozan Kavşağı'nda minibüsten indim. Minibüs 35-40 metre uzaklaştıktan sonra telefon kartını takarak, bana verilen, daha önce hiç kullanılmamış telefon numarasını aradım. Uzaktan kumandalı bomba patladı. Minibüsün bir bölümünün havaya uçtuğunu, parçaların dağıldığını, telefon kulübesinin içindeyken gördüm. Telefon kartını denize atarak, otele gittim. Önce işi başardığım için sevindim, ancak daha sonra korku hissettim. Eylemden hemen sonra Ziyaettin'e bilgi verdim. Yukarıya bilgi veren Ziyaettin'di. Olayın ardından kahvehanede, Ziyaettin'in kendisini tanıştırdığı kişiyle bir araya geldim ve bombalama olayını birlikte televizyonlardan seyrettim. Maşallah Togay bana bunun ne patlaması olduğunu sordu, haberim olmadığını söyledim. Gülümsedi, hissettiğime göre olayı benim yaptığımı biliyordu. Kahvehaneye bir adam geldi, 'iş var' dedi. Maşallah Togay ile birlikte bir otele çalışmaya gittik. Ertesi gün de Kuşadası'ndan Denizli'ye, daha sonra Elazığ'a gittim. Elazığ'dan İstanbul'a, 'Veli Yüzer' adına düzenlenen sahte pasaportla da Irak'a geçtim. Irak'ta, eylemden dolayı beni tebrik ettiler".
-
Diyarbakır'a 74 doktor atandı 20.04.2006
--------------------------------------------------------------------------------
Diyarbakır Sağlık İl Müdürü Dr. Namık Kemal Kubat, Sağlık Bakanlığı'nın mecburi hizmet uygulaması kapsamında kente 36 uzmanla 38 pratisyen doktorun atandığını açıkladı.
Mecburi hizmet uygulaması kapsamında merkez ve merkez ilçelere 38'i pratisyen doktor olmak üzere 74 doktor atandığını ifade eden Sağlık Müdürü Kemal Kubat, yeni atanan doktorlarla birlikte sağlık alanında yaşanan doktor sıkıntısının ortadan kalktığını kaydetti. Merkez ve merkez ilçeye atanan çeşitli branşlardaki doktorların görevlerine başladıklarını belirten Kubat, Sağlık Bakanlığı tarafından ataması yapılan doktorların görev yerlerini ve branşlarını ise şöyle açıkladı:
"6 genel cerrahi uzmanından 2'si Ergani Devlet Hastanesi, 4'ü ise Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne atandı. 5 kulak burun boğaz hastalıkları uzmanından 2'si Diyarbakır Devlet Hastanesi, 2'si Ergani Devlet Hastanesi, 1'i Silvan Devlet Hastanesi'ne atandı. Atanan 4 kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ise Bismil, Lice, Silvan ve Ergani ilçelerine atandı. 3 göz hastalıkları uzmanı, Diyarbakır, Silvan ve Ergani Devlet Hastaneleri'ne atandı. 2 kalp damar cerrahisi uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 2 anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı Diyarbakır ve Silvan Devlet Hastaneleri'ne, 2 nöroloji uzmanı Bismil ve Ergani Devlet Hastaneleri'ne, 2 iç hastalıkları uzmanı Ergani ve Silvan ilçelerine, 1 üroloji uzmanı Silvan Devlet Hastanesi'ne, 1 beyin ve sinir cerrahisi uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 1 nükleer tıp uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 1 kardiyoloji uzmanı Ergani Devlet Hastanesi'ne, 1 çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Çermik Devlet Hastanesi'ne, 1 hematoloji uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 1 ortopedi ve travmatoloji uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne, 14 tabip ise merkez başta olmak üzere ilçe ve köylerdeki sağlık ocaklarına atandı.
-
Bakan Akdağ'ın oğlu iyileşiyor 20.04.2006
--------------------------------------------------------------------------------
Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nihat Tosun, Ramazan Akdağ'ın sağlık durumu ile ilgili olarak, “Önceleri daha mantıksız cevaplar veriyordu, ama şimdi sağlıklı cevaplar verebiliyor. Bu da bize hızla iyileştiğini gösteriyor” dedi.
Tosun, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın oğlu Ramazan Akdağ'ın sağlık durumu ile ilgili, hastane önünde bekleyen basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Nihat Tosun, son yaptıkları kontrollerde hastanın daha da kendine geldiğini ve düşmeden önceki olayları hatırladığını gözlemlediklerini bildirdi.
Hastayı bugün de müşahede altında tutacakları kaydeden Tosun, Ramazan Akdağ'ın, yakınları ile görüşebildiğini, ancak yine de yorgun olduğunu söyledi. Tosun, şöyle konuştu:
“Bıraktığımız zaman uyumak istiyor, ama konuştuğunuz zaman konuşabiliyor, sorulara cevap veriyor. Önceleri daha mantıksız cevaplar veriyordu, ama şimdi sağlıklı cevaplar verebiliyor. Bu da bize hızla iyileştiğini gösteriyor. Zaten genç çocuklar bu tür olaylarda tedaviye hızlı cevap verirler. Bu hastamızda da bunu gözlüyoruz.”
Olayın basına farklı yansıdığını, “hastanın kanında toksin bulunduğu, hatta intihara teşebbüs ettiği” iddialarının ortaya atıldığını hatırlan Tosun, şunları söyledi:
“Bizi şüpheye iten olay esas, bildiğiniz gibi ben de yoktum, Afganistan'da Sayın Bakan ile birlikteyim, travmanın çok bariz izleri görülmemesine rağmen bu şuur kapanıklığını açıklamak istedik. Elimizde toksinle ilgili belge de yoktu. Yaptığımız tetkiklerde toksin yüksekliğini gözlemlemedik. Ancak bir başka hastalığı olmasın diye her şeyi de taradık. Ama bunların hepsinde çok net bir bulguya, bir hastalık veya bir toksinle ilgili bulguya rastlayamadık. Sonuçta bu yine daha önce tarif edildiği gibi bir travma sonrası geçirilen rahatsızlık olarak değerlendirildi.”
Bir kez daha tomografi çekeceklerini bildiren Tosun, böylece gözden kaçan veya yeni gelişen bir durumun olup olmadığını saptayabileceklerini belirtti. Sağlık Bakanı Akdağ'ın bir doktor olarak oğlunun durumuyla ilgili değerlendirme yapıp yapmadığının sorulması üzerine de Tosun, Afganistan'dayken kendilerine bilgilerin baştan beri travma diye geldiğini, ancak çok bariz bir travma bulgusu, yani başka bir kanama bulunmadığını, kaşında hafif bir kızarıklık olduğunu söyledi.
Tosun, “O zaman Bakan Bey ısrarla metabolik bir olay olmasın diye araştırın, daha iyi bakın, şu tetkikleri de alın diye tavsiyelerde bulundu” diye konuştu. Tosun, Akdağ'ın Türkiye'ye döndükten sonra oğluna herhangi bir müdahalede bulunup bulunmadığının sorulması üzerine de, Akdağ'ın hekim olarak bakabileceği kadarıyla dosyayı incelediğini belirtti.
Ancak, doktorların kendi alanında da olsa birinci derece yakınlarının durumunu değerlendirirken kendi görüşlerinin ön planda olmasının istenmediğini ifade eden Tosun, bunun duygusal davranışların önüne geçilmesi için yapıldığını söyledi.
Tosun, “Sayın Bakan da gözlemci olarak görüşlerini belirtti” dedi. Tosun, yarın Ramazan Akdağ'ın durumuyla ilgili, tekrar bir değerlendirme yapacaklarını belirterek, şimdiye kadar tedaviye verdiği olumlu yanıtın devam etmesi halinde, yarın taburcu edebileceklerini bildirdi.