-
Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.
O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?
Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.
(Mülk 1-4)
-
Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu.
Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
O, bir alevli ateşe girecektir.
Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu hâlde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir). (1)
Dipnot : (1) Ebu Leheb, Hz. Peygamberin amcası olmasına rağmen ona düşmanlık edenlerin en başında geliyordu. Karısı Ümmü Cemil de bu düşmanlığında kocasına katılır, hatta zaman zaman dikenli çalılar taşıyıp Hz. Peygamberin geleceği yollara dökerdi. Sûrede, bunların hem bu düşmanlıkları, hem de bu yüzden uğrayacakları azap dile getirilmektedir
-
De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”
(Felak 1-5 )
-
De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”
(Felak 1-5 )
-
Allah’ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.
(Nasr 1-3)
-
Allah’ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.
(Nasr 1-3)
-
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm karnı üzerine yatmış bir adam görmüştü; hemen müdahale edip: “Bu Allah Teâla Hazretlerinin sevmediği bir yatıştır!” buyurdular.”
Tirmizî, Edeb 21, (2769).
-
Şüphesiz biz sana Kevseri verdik.
O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.
Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir. (1)
Dipnot : (1) Hz. Peygamberin oğlu Kâsım vefat edince, münafıklardan Âs b. Vâil Hz. Peygamber hakkında, “Bırakın şu soyu kesik adamı. Ölünce unutulup gidecek” demişti. Bunun üzerine bu sûre inmiştir.
(Kevser 1-3)
-
Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?
Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları hâline getirdi.
-
Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!
O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.
Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.
Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?
O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.
Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.
(Hümeze 1-9)
-
Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!
O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.
Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.
Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?
O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.
Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.
(Hümeze 1-9)
-
Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,
İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.
Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.
O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.
Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.
Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.
(Zilzâl 1-8)
-
Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,
İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.
Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.
O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.
Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.
Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.
(Zilzâl 1-8)
-
Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.
(Alâk 1-2 )
-
Benim misâlimle sizin misâliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya (mâni olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmemeniz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz”
Buhârî, Rikâk 26, Enbiya 40; Müslim, Fezâil 17, (2284); Tirmizî, Emsâl 7, (2877).
-
“Günlerinizin en üstünü Cuma günüdür. O gün bana çok salât ve selâm getirin. Çünkü sizin salât ve selâmlarınız bana sunulur.”“Ey Allah’ın Elçisi, sen ölüp de senden bir iz kalmadıktan sonra, salât ve selâmlarımız sana nasıl sunulur?” diye sordular. Peygamberimiz buyurdu ki:“Allah, peygamberlerin cesetlerini çürütmeyi toprağa yasaklamıştır.”
(Ebû Davud, Salât: 201.)
-
Ortalığı) bürüdüğü zaman geceye andolsun,
Açılıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun,
Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki,
Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir.
Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.
Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
(Leyl 1-10)
-
(Ortalığı) bürüdüğü zaman geceye andolsun,
Açılıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun,
Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki,
Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir.
Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.
Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
(Leyl 1-10)
-
Ebü Müslim eI-Eğarr (rahimehullah) diyor ki: “Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”
Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375).
-
Vaktini ayet ve hadis okumak, okutmak ve okunmasını sağlamak için harcayanlara selam olsun
-
Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.
Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.
Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.
Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım.
O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.
Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.
(Leyl 11-18)
-
O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar). (1)
Elbette kendisi de hoşnut olacaktır.
Dipnot (1) Rivayete göre, Hz. Ebubekir, Bilâl-i Habeşî’yi efendisinden satın alıp hürriyetine kavuşturunca müşrikler, “Ebubekir, Bilâl’den gördüğü bir iyilik karşılığında onu âzâd etti” demişlerdi. Bu âyetler işte bu olay üzerine inmiştir.
(Leyl 19-21)
-
“Zenginlik mal çokluğuyla değildir. Bilakis zenginlik göz tokluğuyladır.”
Buhari, Rikak 15; Müslim, Zekât 120, (1051); Tirmizi, Zühd 40, (2374).
-
O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar). (1)
Elbette kendisi de hoşnut olacaktır.
Dipnot (1) Rivayete göre, Hz. Ebubekir, Bilâl-i Habeşî’yi efendisinden satın alıp hürriyetine kavuşturunca müşrikler, “Ebubekir, Bilâl’den gördüğü bir iyilik karşılığında onu âzâd etti” demişlerdi. Bu âyetler işte bu olay üzerine inmiştir.
(Leyl 19-21)
-
Ebu Hureyre (r.a.)’tan rivayet edilmiştir:
“Bir adam Resulullah (s.a.s.)’e
“Babam ölüp ardında mal bıraktı ve hiçbir vasiyette de bulunmadı. Yerine sadaka vermem ona kefaret olur mu?” diye sordu.
Resulullah (s.a.s.) “Evet olur” diye cevap verdi.”
[Müslim (5/73) Neseî (2/129) İbn Mâce (2/160)]
-
Gerçekten bu Kur’an (insanlara) en doğru olan yolu gösterir salih ameller işleyen mü’minlere de kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.
(İsra 9)
-
Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:
“Üç yerde lezzet ve haz duymakta ileri gidin:
Namazda
Kur’an okuma esnasında
Allah’ı anarken.”
(Salih b. Beflir el-Mürri)
-
Ey Muhammed!) Şüphesiz biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey insanlar! Allah’a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah’ı tespih edesiniz diye (Peygamber’i gönderdik.)
Sana bîat edenler ancak Allah’a bîat etmiş olurlar.(2) Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir.
Dipnot (2) “Bîat”, el tutuşup söz vermek demektir. Âyette, Hudeybiye’de müslümanların, Hz. Peygamber’e bağlılık göstereceklerine, gerektiğinde onunla birlikte savaşacaklarına dair söz vermeleri kastedilmektedir. Bu olay, İslâm tarihinde “Bey’atu’r-Rıdvan” diye anılır.
(Fetih 8-10)
-
Hiçbir kul, ben kendisine ailesinden, malından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça tam manasıyla iman etmiş olamaz.
(Müslim, İman: 69)
-
Bedevîlerin (savaştan) geri bırakılanları sana, “Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah’tan bizim için af dile” diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: “Allah, sizin bir zarara uğramanızı dilerse, yahut bir yarar elde etmenizi dilerse, O’na karşı kimin bir şeye gücü yeter? Hayır, Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”
(Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, sizin gönüllerinize güzel gösterildi de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak eden bir kavim oldunuz.
Kim Allah’a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık.
(Fetih 11-13)
-
Ebü Müslim eI-Eğarr (rahimehullah) diyor ki: “Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”
Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375).
-
Ebü Müslim eI-Eğarr (rahimehullah) diyor ki: “Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”
Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375).
-
Bismillâh! Allâh’a tevekkül ettim. Allâh’ım! Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından dalâlete sürüklenmekten, kaymaktan ve kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhâtap olmaktan Sana sığınırım.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103/5094; Tirmizî, Deavât, 35)
-
Rahmân (çok merhametli olan Allah), Kur’ân-ı öğretti. İnsanı yarattı ve ona açıklamayı öğretti.” (Rahmân, 1-4)
-
Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü oruç tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ (Keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) fecir oluncaya kadar: “Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) mübtela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu?” buyurur.” (İbn Mâce, H. no: 1388)
-
“O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.” (Şûrâ, 25)
-
Allah’ın emirlerini gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın rızasını her işte önde tut ki, O’nu önünde bulasın. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen O’ndan dile. Ve bil ki; bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar. Ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir.” (Tirmizi, Kıyamet, 59)
-
Bunların oradaki duaları, “Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik dilekleri, “selâm”; dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir.
Eğer Allah, insanlara onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar hâlde bırakırız.
İnsana bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken (her hâlinde bu sıkıntıdan kurtulmak için) bize dua eder. Ama biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. İşte o haddi aşanlara, yapmakta oldukları şeyler, böylece süslenmiş (hoş gösterilmiş)tir.
(Yûnus 10-12)
-
Kişinin cemaatle kıldığı namaz, evinde ve işyerinde kıldığı namazından yirmi beş kat daha sevablıdır. Çünkü, güzelce abdest alır, mescide gider. Bu gidişte gayesi sadece ve sadece namazdır. Her adım atışında bir derece yükseltilir, günahından da bini dökülür. Namazını kılınca, namazgahında kıldığı müddetçe melekler ona mağfiret duasında bulunur ve: “Allah’ım ona mağfiret et, Allah’ım ona rahmet et, Allah’ım onun tevbesini kabul et” derler. Bu kimseye, orada eza vermedikçe, hadeste bulunmadıkça böyle devam eder.”
Ebu Hureyre radıyallahu anh’a: “Hadeste bulunması ne demek?” diye sorulmuştu: “Sesli veya sessiz yel bırakmadıkça!” diye açıkladı. “Sizden biri, namazı beklediği müddetçe namazdadır.”
Buhari, Ezan 30, Salat 87, Büyü 49; Müslim, Mesacid 246, (649); Muvatta, Taharet 33, (1, 33); Ebu Davud, Salat 49, (559); Tirmizi, Salat 423, (603).
-
Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değillerdir.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba uğratır.
(Fetih 17)
-
Sizden kim nefsinden emin, bedeni sıhhatli ve günlük yiyeceği de mevcut ise sanki dünyalar onun olmuştur.
Tirmizi, Zühd 34, (2347); İbnu Mâce, Zühd 9, (4141).
-
“İslâm hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maişeti olup, buna kanaat edene ne mutlu!”
Tirmizi, Zühd 35, (2350
-
İslâm hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maişeti olup, buna kanaat edene ne mutlu!”
Tirmizi, Zühd 35, (2350).
-
Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri hâlde (yalanlayıp) zulmettikleri vakit helâk ettik. Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız.
Sonra, nasıl davranacağınızı görelim diye, onların ardından yeryüzünde sizi onların yerine getirdik.
(Yûnus 13-14)
-
Hayır! Yalnız Allah yardımcınızdır. O, yardımcıların en hayırlısıdır.
(Ali İmran, 150))
-
Allah Rasûlü; “Din nasihattır, samimiyettir” buyurdu.
“Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk.
O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara” diye cevap verdi.
(Müslim, İmân, 95)
-
Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kim Allah ve âhirete inanıyorsa, misafirine câize”sini ikrâm etsin!”
Yanındakiler sordular:
“Ey Allah’ın Resulü! Câizesi de nedir?” Aleyhissalâtu vesselâm açıkladı:
“Bir gecesi ve gündüzüdür. Misâfırlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır. Misafire, ev sâhibini günaha sokuncaya kadar yanında kalması hoş değildir.”
Tekrar sordular:
“Misafir ev sahibini nasıl günaha sokar?” Aleyhissalatu vesselam açıkladı:
“Adamın yanında ikamet eder kalır, halbuki kendisine ikram edecek bir şeyi yoktur.”
Buhari, Edeb 85, 31, Rikak 23; Müslim, Lukata 77, (48); Muvatta, Sıfatu’n-Nebiyy 22, (2, 929); Ebu Davud, Et’ime 5, (3748); Tirmizi, Birr 43, (1968, 1969).
-
Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kim Allah ve âhirete inanıyorsa, misafirine câize”sini ikrâm etsin!”
Yanındakiler sordular:
“Ey Allah’ın Resulü! Câizesi de nedir?” Aleyhissalâtu vesselâm açıkladı:
“Bir gecesi ve gündüzüdür. Misâfırlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır. Misafire, ev sâhibini günaha sokuncaya kadar yanında kalması hoş değildir.”
Tekrar sordular:
“Misafir ev sahibini nasıl günaha sokar?” Aleyhissalatu vesselam açıkladı:
“Adamın yanında ikamet eder kalır, halbuki kendisine ikram edecek bir şeyi yoktur.”
Buhari, Edeb 85, 31, Rikak 23; Müslim, Lukata 77, (48); Muvatta, Sıfatu’n-Nebiyy 22, (2, 929); Ebu Davud, Et’ime 5, (3748); Tirmizi, Birr 43, (1968, 1969).
-
Bismillahirrahmanirrahim
Bir Ayet
1. Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! 2. O ki, toplamış ve onu sayıp durmuştur. 3. (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder. 4. Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır. 5. Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?6. Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir. 7. (Yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkar. 8. O ,onların üzerine kapatılıp kilitlenecektir. 9. (Bu ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar. (HÜMEZE SURESİ)
Bir Hadis
Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde için alnını koymuş bir melek vardır. Allah'a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilse idiniz az güler, çok ağlardınız, yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz, yollara, çöllere dökülür, (belanızı defetmesi için) Allah'a yalvar yakar olurdunuz.
Ebu Zerr (radıyallâhu anh) ilâve etti.
-
Akşamdan (abdestli olarak) temizlik üzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah’tan dünya ve âhiret için hàyır taleb eden hiç kimse yoktur ki Allah dilediğini vermesin.
Ebû Dâvud, Edeb 105, (5042).
-
Ebü Müsa (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) herhangi bir işi için bir adam gönderse şu tembihte bulunurdu: “Sevindirin, nefret ettirmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın.”
Ebü Dâvud, Edep 20, (4835); Müslim, Cihâd 6, (1737).
-
Bismillahirrahmanirrahim
Bir Ayet
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
[ Al-i imran Suresi, 104. Ayet ]
Bir Hadis
Allah Teâlâ sizin yüzlerinize ve mallarınıza değil, kalplerinize ve amellerinize bakar.
[ Hadis-i Şerif, Müslim ]
-
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim, (din) kardeşinin ırz ve namusunu onu gıybet edene karşı savunursa, Allah da kıyamet günü o kimseyi cehennemden korur.”
— Hadis-i Şerif (Tirmizi, Birr, 20)
-
Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.
(Nahl Suresi, 116)
-
O Ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildi.” (Bakara Suresi, 2/185)
-
Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.”
(Buhârî, Savm, 8, Ebû Dâvûd, Savm, 25)
-
Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincirlere vurulur.” (Buhârî, Savm 5; Müslim, Sıyâm, 1-5)
-
Allah, rızası uğrunda bir gün oruç tutan bir kulunu cehennemden yetmiş mevsimlik mesafe uzaklaştırır.” (Buhârî, Cihâd, 36; Müslim, Sıyâm,167-168)
-
Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler.” (Bakara Suresi, 2/185
-
“Bizim orucumuz ile Ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli fark sahur yemeğidir.” Müslim, Sıyâm, 46)