-
Ezberlemişim
EZBERLEMİŞİM
Hayatta ne varsa acıdan yana
Su gibi içmişim ezberlemişim
Ne dersler almışım hasretten yana
Kendimden geçmişim ezberlemişim
Ezbere bilirim ayrılıkları
Ezbere bilirim yalnızlıkları
Söyletmeyin bana o şarkıları
Dağlara yazmışım ezberlemişim
Kanımla yazmışım ezberlemişim
Yolcusu olmuşum ne gurbetlerin
Şairi olmuşum ne hasretlerin
Sırtıma vurulan ihanetlerin
Resmini kalbime mühürlemişim
Tepeden tırnağa ezberlemişim. Ahmet Selçuk İlkan
-
Fenerli Sokak
Fenerli Sokak'ta gün altıda batar
Bir başka renge bürünür Fenerli Sokak
Fenerli Sokak'ta bütün adamlar
Konuşurlar benim gibi hep susarak
Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum.
Yağmurlar yağmaya görsün
Meyhanelerde cümbüş
Sen orada kimleri görürsün
Ben gibi sevdaya tutulmuş, düşmüş
Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum.
Kesilir çocuk sesi, kadın sesi
Fenerli Sokak'ta yanınca ışıklar
Benim gönlümde bir sarhoş neşesi
Bana ümitler taşır bu sakin akşamlar
Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum.
Dönemem bir adım geriye
Biraz ötede belki sen varsın
Boşver aldırma sen hiç kimseye
Yolun düşerse beni meyhanede ararsın
Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum
Biraz da seninle dolaşalım bu sokağı
Aşkımı kaldırımlardan, parke taşlarından sor
Tanımaz gözlerim senden daha uzağı
Sensiz olmak senle olmaktan da zor
Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum.
Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum
Gönlüm Ümit pınarı, yüreğim sabır taşı
Bugün olmazsa yarın geleceksin biliyorum
Seneler silemeyecek asla bu aşkı
Seni Fenerli Sokak'tan daha çok seviyorum... Ahmet Selçuk İlkan
-
Gacikmiş Borç
Adana'ya bir gün yolun düşerse
Beni bitpazarında ara
Bil ki anıları bir sandığa koyup
Haraç-mezat satıyorumdur
Sana yazdığım şiirleri
Bir kadeh şaraba değişiyorumdur
Berlin'e yolun düşerse bir gün
Metrolarda beni ara
Kayıp çocuklar gibi ağlıyorumdur
Adını duvarlardan siliyorumdur
İstanbul'a yolun düşerse bir gün
Kadıköy'de beni ara
Ben de seni arıyorumdur
Sevdiğimi söyleyecektim sana
Seni bekliyorumdur Ahmet Selçuk İlkan
-
Gel
GEL
'Gelmezsen yeminli gülmez talihim
Senin ellerinde ölüm tarihim'
Geçmiş zamanları sildim takvimden
Sana ayarladım bütün saatleri
Sana hazırladım bütün yarınları
Gel!
Bütün papatyalı sokakları sereceğim ayaklarına
Bütün gecelere bembeyaz elbiseler giydireceğim
Bir yastık gibi hazır kollarım ipek uykularına
Gel!
Gözlerim tetikte dönüşünü bekliyor
Ellerim sana yaşanmamış mutluluklar örüyor
Bir kuş gibi bırakacağım kalbimi avuçlarına
Gel!
Dudaklarında dudaklarımın tuzu
Bakışlarında yüreğimin buzu
Ayak sesinde mutluluğun dizi çözülsün artık
Gel!
Çoktan tutuşmaya hazır seninle
Bu can bu beden bu yürek yangını kül
Kapıda zil masamda mum vazomda gül
Seni bekliyor
Gel!
İçimde bir telaş bir heyecan bir düğün
Sevinçten ölmezsem eğer döndüğün gün
Seninle yepyeni bir tarih yazacağım
Gel! Ahmet Selçuk İlkan
-
Gidebilirsin
Madem ki içinde o ateş söndü
Bir daha yakmadan gidebilirsin
Aklımda kalmasın bu son bakışlar
Yüzüme bakmadan gidebilirsin
Yıllardır verdiğin kederi görme
Üstüme yıktığın kaderi görme
Ömrümden çaldığın günleri görme
Beni de görmeden gidebilirsin
Sen düşün yaranı kimler saracak
Sen düşün gönlünü kim avutacak
Bir an önce kaybol oldu olacak
Bir veda etmeden gidebilirsin
Demek ben suçluyum bir tek sen haklı
Ben zalim bir düşman sense zavallı
En güzeli alıp beni asmalı
Beni affetmeden gidebilirsin
Zorlama kendini veda etmeye
Zorlama gözünden yaşlar dökmeye
Mecbur da değilsin birşey demeye
Hiç bir şey demeden gidebilirsin.... Ahmet Selçuk İlkan
-
-
Göçebe Ruhlum
Göçebe Ruhlum
Aramıza Toros dağlarını koydun da ne oldu?
Değdi mi inadına bu hasret kaçağım
Yılları bir kör duvar gibi önüme
Yolları prangalar gibi ömrüme
Ve sensizliği nikahlar gibi kalbime
Gidişinin üstünden
Kaç mevsimi gelin ettim
Gel gör ki
Yine de susturamadım hıçkırıklarını umutlarımın
Dönüp dönüp bıraktığın bir beyaz mendile
Sarılışım ondan
Ve ardından serseri yıldızlar gibi
Seni şehir şehir arayışım ondan
Duydum ki
Gözlerini yağmurlu bir gecede Malatya'da bırakmışsın
Ellerini Konya'da Mevlana Türbesinde bulmuşlar
Saçlarını bir deli rüzgar almış
Akdeniz'in tuzlu sularında götürmüş
Ayak izlerin hala Assos'un kumlarında
Ve dudakların hala ağlamaklı
Ankara'nın o en soğuk taş duvarlarında
Bursa'nın yeşilinde güneşin
Erzurum'un karlarında ateşin
İzmir'in imbatlarında en ıslak bakışın kalmış
Görüyorsun işte
Bana yine seni toplamak düşüyor
Beni de sokaklardan sokaklara çarpmak
Oysa yüreğim bu ağustos sıcağında
Sensizlikten buz kesmiş
Yuvasız kuşlar gibi üşüyor
Hani derler ya
'Diyarbakır, Diyarbakır olalı
Böylesine zulüm görmedi
İnan ki göçebe ruhlum inan ki
Bu şairinde
Anasından doğdu doğalı
Böylesine acı çekmedi
Şimdi soruyorum sana
Bir sabah
Gebe bırakıp gitmeseydin umutlarımı
Ben böylesine hayaller doğurur muydum?
İstanbul'un bu en köhne sokaklarından
Ardahan'ın en ıssız dağ köylerine
Böylesine acı
Böylesine zehir
Böylesine asi
Şarkılar haykırır mıydım?
Biliyorum
Yetmedi sana bu sevda
Yetmedi sana bu aşk
Sana gelen tüm trenleri kaçırdım
Sana giden bütün otobüsleri
Acılar istasyonunda biletsizim şimdi
Çıkışım yok, dönüşüm yasak
İstesem de gelemem artık
Uzakların en uzağında
Sonsuzluğun sonundasın
Sen de bekleme beni
Hadi durma
Yeni ülkeler bul kendine,yepyeni adresler
Mesela Katmandu
Mesela Hindistan
Mesela Tibet
Orda da yeni aşıklar bul kendine
Onlarda benim gibi
Önce şair
Sonrada doğduğuna pişman et
Oysa yıllardır
Kutsal bir emanet gibi sakladım aşkını
Ve seni bekledim
Her sabah terkedilmiş istasyonlarda
Hiçbir sevgili
Böylesine kanatmadı gözlerimi
Hiçbir sevgili
Böylesine sökmedi yüreğimi
Rüzğar bile dokunsa ağlarım şimdi
Bak hala parmak izin duruyor avuçlarımda
Ve her gün aynı soru dudaklarımda
Sana böyle yanmaktan
Seni böyle sevmektense
Dağ başlarında taş mı olaydım söyle?
Ah benim göçebe ruhlum
Ah benim kaçağım
Ah benim bağrıma saplanmış esmer bıçağım. Ahmet Selçuk İlkan
-
Gönlüm Kralıki
gönlüm kiralık üç oda bir hol
herkese yeter hemde bol bol
şehrin en güzel yeridir güzelliği eşsiz
yalnız bir şartım var o da onlara haktır
şimdiden söyleyeyim kızlzr
çıkış yasaktır Ahmet Selçuk İlkan
-
Gör
Seninde gözlerin ıslanır bir gün
Hele bir ümidin kırılsın da gör
Ne yaşama arzun ne aşkın kalır
Kurduğun hayaller yıkılsın da gör
Dumansız bir yangın başlar o anda
Amansız bir deprem kopar o anda
Yıkılır kalırsın bir dağ olsan da
Hele bir sevdiğin terketsin de gör
Bu koca dünyayı yakasın gelir
Eski resimleri yırtasın gelir
Bütün aynaları kırasın gelir
Sırtına bir hançer vurulsun da gör Ahmet Selçuk İlkan
-
Görürüm Seni
Kendini yüceltme dev aynasında
Ne kadar cücesin bilirim seni
Bir gün tökezlersin yol ortasında
İşte ben o zaman görürüm seni.
Elma şekeri mi sandın sen aşkı
Ne şiirin şiir ne şarkın şarkı
Hele bir kırılsın feleğin çarkı
İşte ben o zaman görürüm seni.
Ne yürek var sende ne içten bakış
Bütün sermayense bir avuç alkış
Baharın bahar da, ya gelecek kış
İşte ben o zaman görürüm seni.
Elbette atarsın böyle kahkaha
Umutların yumruk yememiş daha
Saatin beş kala 'Ah'a - 'Eyvah'a
İşte ben o zaman görürüm seni
Ah benim zavallım öperim seni. Ahmet Selçuk İlkan
-
Gözlerin Kal Diyor Dudakların Git
Bu nasıl ayrılık, bu nasıl veda
Gözlerin kal diyor, dudakların git.
Bakışın anahtar, sözlerin kilit,
Ellerin aç diyor, dudakların git.
Ayrılık dönüşü olmayan bir nehir
Yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir.
Kaç sevda kül oldu böyle kimbilir,
Gözyaşın kal diyor, dudakların git.
Gidersem bir daha dönmeyeceğim,
Kalırsam kalbime yenileceğim.
Çözemedim seni delireceğim.
Gözlerin kal diyor diyor, dudakların git.
Duvardan insinmi resimlerimiz,
Yabancı olsunmu isimlerimiz.
Ya deli dolu gecelerimiz,
Anılar kal diyor, dudakların git.
Bu romanda biter belki birazdan,
Ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan.
Ağlıyor besteler yine hicazdan,
Şarkılar kal diyor, dudakların git....
Ahmet Selçuk İLKAN Ahmet Selçuk İlkan
-
Gözlerin Kanıma Girdi Girecek
Öyle düşman gibi bakma yüzüme
Gözlerin kanıma girdi girecek
Sitemler yağdırıp gelme üstüme
Sözlerin kanıma girdi girecek
Adımın önünde adın yazılı
Resmimin yanında resmin basılı
Sabrım sabıkalı sevdam azılı
Hasretin kanıma girdi girecek
Hangi mahkum çekmiş böyle işkence
Asmalı mı dersin bu kalbi sence
Ne gündüzüm gündüz ne gecem gece
Sensizlik kanıma girdi girecek
Aldığım her nefes sana yazılı
Korkarım ki sensiz ömrüm sayılı
Yüreğim tutuklu gönlüm cezalı
Hasretin kanıma girdi girecek. Ahmet Selçuk İlkan
-
Gün Yirmidört Saat Şiir
Her sabah şiir uyandırır uykularımdan beni
Şiirle kahvaltı ederim
Şiirle giderim öğlen önceleri işime
İkindileri yine onunla dönerim
Şiir ellerimde benim
Gözlerimde, yüreğimde
Oturur akşamları birlikte içki içerim
Kaldırırız kadehlerimizi
Kah ayrılıklar
Kah mutluluklar üstüne
Ve şiirle birlikte ağlarım, gülerim
Velhasılı
Küçük bir çocuk nasıl severse annesini
Ben de şiiri öyle severim Ahmet Selçuk İlkan
-
Günün Birinde
Bu devran hep böyle sürüp gitmez ki
Sen de solacaksın günün birinde
Aklına gelecek ayrılığımız
Pişman olacaksın günün birinde
Senin de saçına karlar yağacak
Senin de gözüne yaşlar dolacak
Elbette kalbini biri yakacak
Beni anacaksın günün birinde
Ne geri dönecek yolun olacak
Ne de tutunacak dalın kalacak
Korkarım pişmanlık sonun olacak
Yalnız kalacaksın günün birinde Ahmet Selçuk İlkan
-
-
Hatırla Aşkım
Unutulmaz anları vardır hayatın
Islak kirpiklere takılıp kalan
Zamana meydan okuyan Biz de öylesine yaşadık seninle
Öylesine sevdik
Hatırla aşkım..
Kahır dolu rüzgarlar esiyor içimde
Yıkılıp kalıyorum bu sağır akşamlarda
Beni sensizliğe nikahladılar
Yenildim duygularıma
Yenildim gururuma ağlayamadım
Şimdi sanadır bu ağlayışım
Hatırla aşkım..
Gözümde dağlar gibi büyüyor hasretin
Gelip gelip özlemin doluyor içime
Yokluğunda şair kesildi gönlüm
Artık hep hüzzamdan çalıyor şarkılarım
Sen de nasıl sever nasıl söylerdin
Hatırla aşkım..
Oysa nelere katlandı bu gönül
Ne acılarla halay çekti bu yürek
Ne ihanetlere gülüp-geçti bu gözler
Bir yokluğuna alışamadım
Bir de sensiz bu akşamlara
Unutamam demiştin giderken bana
Ben de unutamadım
Bu bizim son yeminimizdi
Hatırla aşkım..
Biliyorum şimdi saçlarını yaban eller okşuyor
Gözlerine başka gözler gülüyor
Gözlerin ki gördüğüm gözlerin en güzeliydi
Varsın adı hasret olsun artık bu sevdanın
Varsın sonu ayrılık olsun bu romanın
Bitmedi bitmeyecek bu şarkım
Nerede olursan ol
Kiminle olursan ol
Hatırla aşkım..
Hatırla
Yanındayken bile özlerdim seni
Şimdi içimde bir başka yangın
Şimdi gözlerimde en ıslak bakışın
Ölmek kaderde var biliyorum
Herşeyin sonu yakın
Ama sen de bil ki
Yağmurlarca sevdim seni
Yağmurlarca sana yandım
Hatırla derya gözlüm
HATIRLA AŞKIM..
Ahmet Selçuk İlkan
-
Hatırlar Mısın?
Seninle zamanların en ölmezini yaşamıştık
En büyük çemberini çizmiştik mutluluğun
En geniş açılarına aşkı taşımıştık beraberce
Hatırlar mısın?
Yağmurlar yağdırmıştık en kurak mevsimlerde
Boy boy umutlar yeşertmiştik içimizde
O ne özlemlerdi gizlediğimiz
Hatırlar mısın?
Bir şarkımız vardı ki en içlisiydi şarkıların
Şiirlerim vardı sana okurdum mısra mısra
Ve sonra göz göze gelirdik uzun uzun
Hatırlar mısın?
Sen bensiz ben sensiz az mı ağladık
Az mı kaçtık gölgesinden ayrılığım?
Tanrıya kaç geceler avuç açtık
Hatırlar mısın?
Ve neden sonra sarardı yaprakları mutluluğun
Ve neden bir bir kuruttuk umutları, özlemleri?
Oysa bir ağaçtık dal dal çiçek açan, meyve veren
Hatırlar mısın?
Öyle ya bir kara tren ayırmaya yetti bizi
Bir mendil bile sallayamadım ardından
Öylece yalnız, öylece sensiz kaldım
Hatırlar mısın?
Şimdi boş vagonlarda arıyorum seni
Anıları yaşıyorum yeni baştan
Elimde değil seni hatırlıyorum
bilmem ki sen de beni
Hatırlar mısın? Ahmet Selçuk İlkan
-
Hayat Pazarı
Ben bu hayat pazarında
Satılacak adam mıydım?
Eskimiş bir mendil gibi
Atılacak adam mıydım?
Ne anladım ben aşkından
Can mı verdin sen canından
Be Allahsız ben sırtından
Vurulacak adam mıydım?
Olana bak şu olana
Nasıl kandım ben bu yalana
Senin gibi bir yılana
Sarılacak adam mıydım?
Aramadım haklı haksız
Sevdim seni hep hesapsız
Be vicdansız be kitapsız
Ben yanacak adam mıydım?
Sorma nasıl gönlüm yanar
Sorma nasıl içim kanar
Ben bu aşka duvar duvar
Yıkılacak adam mıydım?
Bilmem gönlün günah der mi?
Aşka gelip eyvah der mi?
Ben kalbine kör bir mermi
Sıkılacak adam mıydım?
Bal bulurken zehirinde
Gül bulurken dikeninde
Ben pişmanlık denizinde
Boğulacak adam mıydım?
Taşıyorken nehir gibi
Yaşıyorken demir gibi
Ateşlerde kömür gibi
Yakılacak adam mıydım? Ahmet Selçuk İlkan
-
Her Şeyi Bitirdik
Her şeyi bitirdik bir yalan gibi
Bu aşkı yarına götüremedik
Ne günler yaşadık bir roman gibi
Ne yazık sonunu getiremedik
Önce evet dedik bu hayır neden
Biz aşkla başladık bu gurur neden
Ümitler sendendi arzular benden
Ne yazik sonunu getiremedik
Şimdi sen yolcusun meçhul yollara
Şimdi ben yolcuyum başka kollara
Ne desek boş artık geçen yıllara
Ne yazık sonunu getiremedik
Bu aşkı yarına götüremedik
Ahmet Selçuk İLKAN Ahmet Selçuk İlkan
-
İki kere iki dört
Bitmeyen ne var ki dünyada?
Dağ mı?
Deniz mi?
Çöl mü?
Biter!
Şan mı?
Şöhret mi?
Para mı?
Biter!
Öyleyse aşk da biter
Ya uzakta!
Ya kucakta! Ahmet Selçuk İlkan
-
İkimiz Aynı Günde Doğmuşuz
İkimiz aynı günde doğmuşuz
Birimiz kuş tüyü bir yatakta
Birimiz acıların kucağında
Birimiz doğar doğmaz üç doktor kesmiş göbeğini
Birimizin kendi anası
Birimize günlerce zevk mutluluk emzirmişler
Birimize yokluk acı ve sefalet
İkimiz aynı gün okula başlamışız
Birimiz şehrin en pahalı kolejinde
Birimiz bir mahalle mektebinde
Birimizin evinde özel günler, özel öğretmenler
Birimizin evinde yaşanmamış gün görmemiş
En acı dersler...
Ve yıllar sonrasında birimizin elinde yaldızlı diplomalar
Birimiz ortaokuldan terk
Ve hayatı boyunca tek!
İkimiz aynı gün gurbete çıkmışız
Birimiz avrupa'ya tahsile
Birimiz askere
Birimize adam oldu dediler alkış tuttular
Birimizi hep yok saydılar ve de unuttular
Birimiz hep ev değiştirdi, dost değiştirdi, sevgili değiştirdi
Tıpkı gömlek değiştirir gibi
Birimiz ne değişti, ne değiştirdi sevdiklerini
Bir saatli bomba gibi gömdü içine çektiklerini!
Ama birgün
İkimiz de öleceğiz
Elbette senin mezarın mermerden olacak
Benimkisi şüphesiz meçhul kalacak
Ama unutma
Sakın unutma dostum
Senin Tanrı'ya borcun
Benimse hep alacağım olacak... Ahmet Selçuk İlkan
-
İkimiz Yaralı Askeriz Artık
İkimiz yaralı askeriz artık
Ve ikimiz kaybettik bu savaşı
Birimiz yüreğinden vuruldu
Birimiz sırtından
Birimizde geç pişmanlık
Birimizde acı bir gözyaşı
Söyle kim, artık kim yaralarımızı saracak
Boşuna beklemek yarınları boşuna
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
İkimiz yaralı askeriz artık
Kan kaybında aşkımızın bütün umutları
Ve günlerdir komada
Hayatımızın o en bebek
O en çocuk duyguları
İşte son nefeste sevdamız
İşte mutluluğun ölüm fermanı
Bir yol kalmadı artık yarınlara çıkacak
Artık hiçbirşey
Ama hiçbirşey
Eskisi gibi olmayacak
İkimiz yaralı askeriz artık
Ve ikimizin gücü kalmadı artık savaşacak
Bak üstümüzde kapkara bir bulut
Elimizde ne cephane ne umut
En güzeli
Unut beni vefasızım unut
Görüyorsun
Gemimiz su aldı battı batacak
Artık hiçbirşey ama hiçbirşey eskisi gibi olmayacak
İkimiz yaralı askeriz artık
Ve ikimizin bütün yolları kapalı
Ve bütün köprüleri koptu kopacak
Ne bembeyaz ellerin kaldı ellerimi tutacak
Ne masum gözlerin var artık yüzüme bakacak
İşte üstümüzde göçmen kuşları
İşte içimizde hiç susmayan ayrılık çanları
Benimde gücüm yok artık her anı böyle yaşayacak
Ne yapsak boş acelecim boş
Artık hiçbirşey ama hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.
İkimiz yaralı askeriz artık
Ve ikimiz darmadağın yıkık perişan
Birimizin yağmalanmış duyguları
Birimizin kör topal artık bütün yarınları
Ve işte aşkımızın son fotoğrafı
Benim ellerimde teslim bayrağı
Senin boynunda ihanet madalyası
Yıllarca hep böyle asılı kalacak
Artık hiçbirşey
Ama hiçbirşey
Eskisi gibi olmayacak....! Ahmet Selçuk İlkan
-
İnanmadın
Yüreğinin çöllerine,
Nehir oldum inanmadın.
Saçlarının tellerine,
Esir oldum inanmadın.
İnanmadın ne yapayım,
Sensizlikmiş senden payım.
Allah'mısın ki tapayım,
Sevdim seni inanmadın.
Diz çökerken dağlar bana,
Şimdi, şimdi taşlar ağlar bana.
Hayatımda bir tek sana,
Yenik düştüm inanmadın.
Sen kavgamın tek galibi,
Sen gönlümün tek sahibi.
Sana uysal çocuk gibi,
Teslim oldum inanmadın.
İnanmadın ne yapayım,
Sensizlikmiş senden payım.
Tanrı mısın ki tapayım,
Sevdim seni inanmadın.
Yere serdim onurumu,
Hiçe saydım gururumu.
Kucakladım umudumu,
Koştum sana inanmadın.
Yasak koydum şu gönlüme,
Ne geçtiki ah elime.
Bağlanmak mı ne kelime,
Öldüm sana inanmadın.
İnanmadın ne yapayım,
Sensizlikmiş senden payım.
Allah mısın ki tapayım,
Sevdim seni inanmadın.
Koştum sana inanmadın.
Öldüm sana inanmadın. Ahmet Selçuk İlkan
-
İnsan Olmak Kolay Değil
Durup durup bana sorma
Bunu bilmek olay değil
İnsan doğduk insan ama
İnsan olmak kolay değil
Kalpten başka bir yolu yok
Aşktan başka bir dalı yok
Kitabı yok okulu yok
İnsan olmak kolay değil
Yüreğinde sevgi yoksa
Gözlerinde şefkat yoksa
Dünyalar da senin olsa
İnsan olmak kolay değil
Neler gördük bu dünyada
Neler verdik bu uğurda
Sultan olmak kolaydı da
İnsan olmak kolay değil! Ahmet Selçuk İlkan
-
İnsanlar Kendileri Çizer Kaderlerini
Artık gidebilirsin gideceğin yere
Sana kal diyemem
son ümit senden olsun
Senden olsun son pişmanlık
Hayır diyemem
Bil ki
Seni artık sevemem
O bitimsiz anılar gelse de aklıma
Göz göze diz dize oluşumuz
Birlikte yaşadığımız günler
Geceler de gelse aklıma
Sana dönemem
Her masal gibi bitti bugün
O kısacık mutluluğumuz
Belki yalandı
Belki yalan gibi bir şeydi
Seninle mesut oluşumuz
Şimdi ellerini görüyorum boşlukta çaresiz
Gözlerini görüyorum en acı hüzünlerle dolu
Oysa
Ne kadar yalvarsan da
Ne kadar ağlasan da
Artık evet diyemem
İnsanlar kendi çizer kaderlerini
Seni affedemem... Ahmet Selçuk İlkan
-
İpin Ucunda (Kapris Çiçeğim)
İkimizde yağmur bulutu gözler
Ne yazık aşkımız ipin ucunda
Dilinizde yürek yangını sözler
Ne yazık sabrımız ipin ucunda
Ayrılık çanları çaldı çalacak
Bu aşkın saati durdu duracak
Seninle bağımız koptu kopacak
Ne yazık sabrımız ipin ucunda
Ne yapsak olmuyor olmadı işte
Seninle dünyamız uymadı işte
Ayrılık tek çare bence bu işte
Ne yazık sonumuz ipin ucunda
Dağ gibi umutlar hayaller bitti
O çılgın arzular geceler bitti
O tatlı heyecan o hasret bitti
Ne yazık sevdamız ipin ucunda
Ne sen değiş artık ne söylenip dur
Bu tatsız kavgalar bitsin ne olur
Bende bu mutsuzluk sende bu gurur
Ne yazık ayrılık ipin ucunda
İnata, kaprise, naza gerek yok
Acı bir siteme söze gerek yok
İnan ki bu sona çok geç kaldık çok
Ne yazık ömrümüz ipin ucunda
Seninle olmaktı bütün dileğim
Anlamadın beni nazlı bebeğim
Ah benim taş kalplim kapris çiçeğim
Ne yazık aşkımız ipin ucunda
Bu aşkın kalbimde kalsa da izi
Yarına götürmek yok sevgimizi
Ayrılık pusuda bekliyor bizi
Ne yazık sevdamız ipin ucunda... Ahmet Selçuk İlkan
-
İsyanlardayım
Gittiğin yerlerden dönmedin geri
Yollara rest çektim isyanlardayım
Kırıldı sonunda sabrımın teli
Yıllara rest çektim isyanlardayım
Beklenen yarınlar kaybolmuş dünden
Ümitler selamı kesmişler benden
Nasılsa hayır yok gelecek günden
Kadere rest çektim isyanlardayım
Bu benim talihim sözüm yok sana
Payımı aldım ben sevdadan yana
Hasretinden başka ne verdin bana
Sana da rest çektim isyanlardayım Ahmet Selçuk İlkan
-
İşte Beni Öldüren Bu
Günler sensiz geçmiyor mu
İşte beni çıldırtan bu
Yüzün bensiz gülmüyor mu
İşte beni ağlatan bu!
Dört bir yanım taş bir duvar
Ne merhamet ne vefa var
Üstelik de sen yoksun yar
İşte beni delirten bu!
Vursalar da akmaz kanım
Hasret dolu her bir yanım
Bu sensizlik yok mu canım
İşte beni öldüren bu!
Sensiz bomboş koca şehir
Günüm zindan gecem zehir
Kimi görsem akıl verir
İşte beni delirten bu!
Nazarında yokum gibi
Dağılmışım bir kum gibi
Günden güne bir mum gibi
İşte beni eriten bu!
Sen benimdin öyle sandım
Nasıl sevdim nasıl yandım
Sana hasret çölde kaldım
İşte beni çürüten bu
işte beni öldüren bu! ... Ahmet Selçuk İlkan
-
-
Kahve Gözlüm
Yolumuz buraya kadarmış be kahve gözlüm
Artık
Tersine akan bir nehir gibi
Yıkılmış bir şehir gibi
Suya yazılmış bir şiir gibi
Adımı unut
Yalnızlığın boşluğunda
Sensizliğin sonrasında
Bil ki
Beş para etmiyor umut
Etmiyor be kahve gözlüm!
Yalan yanlış
Kırık dökük yaşadık biz bu aşkı
Erken emekli olduk biz bu sevdadan
Biliyorsun
Hep direkten döndü umutlarımız
Hep kendi kalemize attık gollerimizi
Ne acemi bahçıvanmışız meğer ikimiz
Açmadan soldurduk güllerimizi
Açmadan soldurduk be kahve gözlüm!
Bir değirmen taşı gibi ezip gittin umutlarımı
Şimdi yüreğim mutsuzluğun hedef tahtası
Sokaklara sığmıyor bu dev yalnızlığım
Bu cumartesiler;
Çığlık çığlığa şiirlerim seni istiyor bana inat
Gel gör ki;
Son kurşunu yemiş bu sevdaya
Yetmiyor şımarık pişmanlıklar
Yetmiyor be kahve gözlüm!
Bir isyan faslıdır şimdi bu suskunluğum
Hovardaca harcanan mevsimlere
Bu kaçışlara - bu gelgitlere
Ömrümüze kesilmiş biletlere
İsyanımdır - bu acı acı - gülüşüm
Oysa;
Kaç kez sildim seni haritamdan
Kaç kez mil çektim o kahve gözlere
Gel gör ki;
Kendime bile geçmiyor artık sözüm
işte bir kürek mahkumu
İşte bir yürek mahkumu
Kapında yine
Bitmedi bu kara sevda
Bitmiyor be kahve gözlüm! ... Ahmet Selçuk İlkan
-
Kim
KİM?
Bu nasıl bir vazgeçiş?
Bu nasıl bir terkediş?
Taş mıydı sarıldığım yüreğin?
Buz muydu öptüğüm dudakların?
Bu ikinci sen miydi çok geç farkettiğim?
Aynı günde yüzlerce maske
Hangi sendi acaba benim ölürcesine sevdiğim?
Bu gözler değil miydi daha dün?
Yemyeşil bir güneş gibi içimi ısıtan
Bu eller değil miydi
Aramızdaki bütün duvarları yıkan?
Bu telefonlar değil miydi susmayı bilmeyen?
Bu ziller değil miydi seninle çalan?
Bu kapılar değil miydi
Seninle açılıp seninle kapanan?
Bu koltuk değil miydi uzandığın?
Bu yatak değil miydi yattığın uyandığın
Bu masa değil miydi özenle süslediğin
Bu vazo değil miydi çiçekler derlediğin
Ve sen değil miydin
Benim için en deli- en vahşi- en çıldıran
Ve şimdi sen misin gerçekten
Kör bir testere gibi
Beni senden ayıran..
Bu sokaklar değil miydi elele gezdiğimiz
Bu şarkılar değil miydi birlikte ezberlediğimiz
Ya bu kır kahveleri
Ya bu balıkçı tekneleri
Yani biz yaşamadık mı
Seninle o günleri
Biz değil miydik birbirimiz için yanıp tutuşan
Şimdi biz miyiz söyle
Bütün ayrılıkları haklı çıkaran
Söyle
Kimdi bana bunca şiirler yazdıran
Kimdi beni bulutlarda uçuran
Kimdi beni öpüşürken çıldırtan
O hangi sendin
Şimdi hangi sen gittin
Benimle kalan kim?
Benimle ölen kim?
İşte son nefesteyim
Söyle kim
Sen kim
Ben kim
Seni benden alan kim
Aramızda kim var
Kim kim kim? ... Ahmet Selçuk İlkan
-
Kurşun Buketim
Yıllardır içimde bir çocuk ağlar
İşte hep bu yüzden ıslak gözlerim
Sen de çekip gitme dayanamam yar
Gittiğin yollarda başlar hasretim
Öyle taş değilim sandığın kadar
Benim de içimde yıkılır dağlar
Bir gözüm çıldırır bir gözüm ağlar
Gittiğin yollarda başlar cinnetim
Mazimde yılların cam kırıkları
İçimde hasretin hıçkırıkları
Sevmedim sevmedim ayrılıkları
Gittiğin yollarda başlar gurbetim
Dünyada benzersiz bir keder gibi
Alnıma yazılmış bir kader gibi
Dağlarda uykusuz bir asker gibi
Gittiğin yollarda başlar nöbetim
Kül de uçar gider ateş sönünce
Senden ne kalır ki bu aşk bitince
sen de vur sen de yak gitmeden önce
Ah benim yangınım, kurşun buketim... Ahmet Selçuk İlkan
-
Kurşuna Gerek Yok
KURŞUNA GEREK YOK
Hayatıma bir son vermek istersen
Kurşuna gerek yok gözlerin var ya!
Eğer ki kalbimden vurmak istersen
Hançere gerek yok sözlerin var ya! ...
Dağ olsam çökerim bakışlarında
Taş olsam eririm avuçlarında
Sevgilim suçluysam bu aşk yolunda
Zindana gerek yok hasretin var ya! ..
Anladım çare yok unutmam için
Her yerde hatıran izlerin var ya!
Bir gün olsun mutlu uyumam için
Yastığa gerek yok dizlerin var ya! ... Ahmet Selçuk İlkan
-
Küskünüm
Aldana aldana geçti bir ömür
Dünlere küskünüm yarına küskün
Nerede mutluluk nerede huzur
Hayata küskünüm devrana küskün
Yıllar var bitmedi kadere borcum
Delice sevmekmiş en büyük suçum
Sayende tükendi kalmadı gücüm
Aşklara küskünüm sana da küskün
Peşimde bir gölge zehir gözlerin
Aklımdan çıkmıyor yalan sözlerin
Beni öldüemeye yetti hasretin
Dünyaya küskünüm zamana küskün
Herkese küskünüm sana da küskün Ahmet Selçuk İlkan
-
Liseli Bir Kız
Liseli bir kız vardı bizim mahallede
Tül perdeler ardında umutlarınca yaşardı
Öylesine çoktu ki hayalleri,özlemleri
Yıldızları aşardı
Liseli bir kız vardı bizim mahallede
Bulutlar üstündeydi ayak izleri
İlk buluştuğumuz günü hatırlıyorum
Tir tir titremişti dizleri
Liseli bir kız vardı bizim mahallede
Tam karşımıza düşerdi pencereleri
Sevda türküleri yükselen evlerinde
Merak ederdim.Nasıl uyurdu geceleri
Liseli bir kız vardı bizim mahallede
Ne güzeldi elleri,saçları,yanakları
İşaret olsun diye çok gece
Sabahlara dek yanık bırakırdı ışıkları
Liseli bir kız vardı bizim mahallede
Halinden anlardı tüm arkadaşları
Yaz yağmuru gibi yağar yağar kesilirdi
Ela gözlerinin yaşları
Liseli bir kız vardı bizim mahallede
Bir gün ansızın kayboluverdi
Şimdi kim bilir nerede,nasıl
Onu çok sevdiğimi bilmeden kayboluverdi Ahmet Selçuk İlkan
-
Mavi Gece
Bir mavi gecede başlamıştı sevdamız
Ve maviye çalmıştı bütün umutlarım o gece
Unutturmuştun bana karanlığın siyah olduğunu
Ve gözlerinde farkettim ilk kez
Bütün gecelerin mavi olduğunu
Bir mavi geceydi o
Bütün gecelerden güzel
Bir mavi geceydi o
Benim için ömre bedel
Ve sonra...
Bir gidişin vardı ki
Mutluluğuma inat
Bir gidişin vardı ki
Kırıldı içimde kol kanat
Umutlarımın mavisini alıp gittin
Denizlerimin mavisini çalıp gittin
Masmavi dünyama
Simsiyah bir çivi çakıp gittin...
Gittin
Ve sen de her yalan gibi Bittin... Ahmet Selçuk İlkan
-
Nasılsın Bugün?
Bir haber alamadım gittin gideli
Mutlu mu, mutsuz mu, nasılsın bugün?
Hayli zaman oldu görüşmeyeli
Nasılsın birtanem, nasılsın bugün?
Gönül defterini karıştırdın mı?
Kalbini hasrete alıştırdın mı?
Ayrılığı bize yakıştırdın mı?
Nasılsın sevgilim, nasılsın bugün?
Bilmem ki beni hiç anar mısın?
Unuttun mu yoksa, hatırlar mısın?
Söyle; eskisinden bahtiyar mısın?
Nasılsın birtanem, nasılsın bugün?
Seninle doluyken aldığım nefes
Bitirdi bu aşkı sendeki heves
'Çekinme, sor' diyor içimden bir ses
Nasılsın sevgilim, nasılsın bugün? Ahmet Selçuk İlkan
-
Ne Bilirsin
Bana aşktan hiç söz etme
Sen sevmeyi ne bilirsin
Bir aşk için ölesiye
Beklemeyi ne bilirsin
Düşündükçe içim yanar
Ders vermemiş sana yıllar
Taştan farksız kalbin mi var
Özlemeyi ne bilirsin
Ne gezer ki sende vefa
Aşk nerede sen nerede
Merhametsiz gecelerde
Yalnızlığı ne bilirsin
Sana kandım bunca zaman
Senden eyvah senden aman
Alev alev duman duman
Tutuşmayı ne bilirsin
Aldanmaktan yoruldun mu
Acılarla yoğruldun mu
Hiç sırtından vuruldun mu
İsyanları ne bilirsin
Ne bilirsin yağmur olup
Çağlamayı ne bilirsin
Kahkahalar savururken
Ağlamayı ne bilirsin Ahmet Selçuk İlkan
-
Ne Haber
Giderken ne büyük sözler etmiştin
Ben hiç unutmadım senden ne haber?
Ölsem de bu sevda bitmez demiştin
Ben aynı aşığım senden ne haber?
Dönüşü olmayan yolda mı kaldın?
Dağların ardında çölde mi kaldın?
Yoksa yabancı bir kolda mı kaldın?
Ben aynı yerdeyim senden ne haber?
Ağladığın günde mendilin oldum
Karanlık gecende kandilin oldum
Aşığın esirin, sevgilin oldum
Ben aynı sevdalı senden ne haber?
Uykusuz şarkılar dudaklarımda
Sigaram ters dönmüş parmaklarımda
Gözyaşım kurumuş yanaklarımda
Bu gecem de böyle senden ne haber? Ahmet Selçuk İlkan
-
Ne Zaman Sevdimse
Kaç kere yaşadım ben bu romanı
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Hep kendim kuruttum gözyaşlarımı
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Sen de git bırak git beni düşünme
Kader de, hayat de boşver üzülme
Alıştım hasretin her türlüsüne
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Alıştım kaderin her cilvesine
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Yaşamadım gitti gönül tadında
Nelerden vazgeçtim senin uğrunda
Seni de kaybettim yol ortasında
Ne zaman sevdimse karanlık vardı
Ne zaman sevdimse pişmanlık vardı Ahmet Selçuk İlkan
-
Niçin?
İnsanlar sevmeyi unuttu mu ne?
Ve de gülmeyi...
Başımı kaldırsam kan görüyorum
Yoksa kin
Peşimde gölgesi binlerce hasretin
Ne sıcak bir merhaba
Ne de bir tebessüm
Kalmamış izi mutluluğun ve sevincin
Oysa biz hala yaşıyoruz
Bilmem ki niçin? ... Ahmet Selçuk İlkan
-
O Adam
O yüreği sevmekten yaralı
Şiire aşık bir insan
O da herkes gibi
Payını almış dünyadan
Kimi gün ağlamış kimi gün gülmüş
Kimi gün vurulmuş kimi gün düşmüş
Taş olmuş susmuş
Kuş olmuş uçmuş
İncinmiş kırılmış küsmüş
Kimini deliler gibi sevmiş
Yıldızlar gibi yüceltip övmüş
Kiminin yüzüne tükürmüş sövmüş
Bir kere yaşamış Bin kere ölmüş
Şimdi 'bir avuç gözyaşı'
'Bir demet şarkı'
Ve bir de bu 'uykusuz şiirler'
Ardından kalan...
İşte son perde
İşte son sahne
İşte Ahmet Selçuk İlkan
-
O Gece Sen Gidiyordun
O gece sen gidiyordun
Yıldızlar bir bir düşüyordu
Günlerden bir yaz gecesi
Ama kalbim üşüyordu
O gece sen gidiyordun
Bir aşk daha bitiyordu
Buz gibiydi ellerin
Ayakların titriyordu
O gece sen gidiyordun
İçimde dağlar yıkılıyordu
Sanki bütün mermiler
Üzerime sıkılıyordu
O gece sen gidiyordun
Yollar sana küsüyordu
Yüreğimde bir ihtilal
Dudaklarım susuyordu
O gece sen gidiyordun
Oysa gölgen duruyordu
Kimsesizdim pencereme
Binlerce sen vuruyordu
O gece sen gidiyordun
Yeni bir son başlıyordu
Gururum direnişte
Duygularım çıldırıyordu
O gece sen gidiyordun
Bütün denizlerim yanıyordu
Böyle bir ayrılığa
Ölü kuşlar ağlıyordu
O gece sen gidiyordun
Ama kimse bilmiyordu
Olacak şey miydi bu
Dünya hala dönüyordu
Hayat devam ediyordu! Ahmet Selçuk İlkan
-
Of Ulan Off!
Kaşlarında kalem
Dudağında salem
Sosyetik olmuş haspam
Of ulan off!
Ahmed'in de bir Leyla'sı var
Kibar Leyla'sı
Tango Leyla'sı
Haspam aklı sıra
Yıldızlar kadar uzak benden
Varsın uzak olsun
Komşu kızı o
Onun sosyetesi varsa
Agop'un meyhanesi de bizim için
Of ulan off!
Yaşken eğmediler beni
Kibar konuşmasını
Dans etmesini öğretmediler bana
Bir 'selamın aleyküm' demesini bilirim gelince
Bir de 'eyvallah' demesini giderken
Selam verdik 'bonjur' dedi
Göz kırptık 'yes' dedi
Kes dedim kes
Ulan ne anlarım ben bu lisandan
Bir sosyete
Bir kibarlık tutturmuş gidiyor
gidiyor ama nereye
Bıçağın ağzı gibi inceldi sabrım
Dinamit gibiyim
Ha şimdi patlayacağım
Ha birazdan
Ulan ağaçkakan mısın nesin be
Delik deşik ettin tutkularımı
Kafamı bozma kız kafamı bozma
Alırım aşağı façanı
Of ulan Off
Ulan beyefendiler
Ulan sosyetik züppeler
Anam avradım olsun
Topunuzu bir şişe rakıya değişirsem eğer
Hey Agop
Ne oldu bizim çilingir sofrası
Gönder dedik yarım
Leyla partilerde
Biz meyhanelerde kafayı bulalım
Haa eskilerden bir şarkı çal amanı bol olsun
Of ulan off
Kavanoz dipli dünya off
Sen yok musun... Ahmet Selçuk İlkan
-
On ve Son
Bu sana onuncu mektubum
Ve de sonuncu
Artık fark etmiyor benim için
Ne olursa olsun sonucu
Nasılsa göründü artık
İkimize ayrılığın ucu
Derler ki;
Her aşkın gökyüzünde bir meleği varmış
Bir aşk bitince o melek ağlarmış
Ve bir yıldız kendini vurup
Sonsuzluğa kayarmış
Kaldır başını
Bak gökyüzüne
Şimdi bütün melekler yasta
Ve bütün yıldızlar sana 'Gitme' diye yalvarmakta
Sense
Hala içi boş kupkuru bir inatta
Bense
Hala resmini çiziyorum bu son mektupta
Oysa
Aylar var umutlarım komada
Hayallerim bitkisel hayatta
Ve bu zavallı yüreğim
Acele Rh pozitif bir aşk aramakta
Anlayacağın
Seninle tarihi geçmiş bir aşkı yaşadık ikimiz
Eskimiş düşlerim bir eskiciye yakışır artık
İple çektiğim temmuzları da sana bıraktım
İstersen
Göz yaşlarımı bir madalya gibi diz göğsüne giderken
Çünkü
Kapattım aşkın bütün sayfalarını artık...
Son postayı koydu sabrım yalnızlığıma
Ve son resti çekti gözlerim
Dönüşü olmayan yollarına...
Ama yine de sen üzülme
Sözüm var kendime
Bu aşkı sensiz de yaşatacağım
Olurda bir gün
Zamansız kapanırsa gözlerim
Sakın şaşırma
Sana anlatamadığım bu aşkı
Orada meleklere anlatacağım
Ve işte o gün
İki damla yaş düşecek gözlerinden biliyorum
İşte o gün
Seni de sana ağlatacağım.
Dedim ya
Bu sana onuncu mektubum
Ve de sonuncu
Artık fark etmiyor benim için
Ne olursa olsun sonucu
Sen yepyeni aşklara yolcusun artık
Ben en eski yalnızlığıma yolcu...
Ahmet Selçuk İlkan
-
Ozan'a Çağrı
Daha güçlü türküler söyle
Hadi Ozanım
Bahçende açmamış çiçekler çok
Sen iste yeter ki bin yıl yaşarsın
Sanma ki ölüme çare yok Ahmet Selçuk İlkan
-
Öğretmenim
Bana neler öğretmiştin
Unutmadım öğretmenim
Ama gel gör yine adam
Olamadım öğretmenim
Ezberledim hep dersini
Yaşattılar hep tersini
Mutluluğun adresini
Bulamadım öğretmenim
İnsanlığın adı para
Bu hayatın tadı para
Ne gerek var kitaplara
Anlamadım öğretmenim
Hani doğru bükülmezdi
Hani haklı ezilmezdi
Hani dağlar yıkılmazdı
Yıkıldım öğretmenim
Defter başka, kalem başka
Yaşadığım alem başka
Şöyle güzel, gerçek aşka
Düşemedim öğretmenim
Saygı dedim anlayan yok
Vefa dedim tanıyan yok
Dostluğu da bir bilen yok
Göremedim öğretmenim
Her şey yerli yerinde mi
Bütün sırlar derinde mi
Suç bende mi, evrende mi
Bilemedim öğretmenim
Sakın gitmesin ağrına
Bir hevesim yok yarına
Utanacımdan mezarına
Gelemedim öğretmenim
Affet beni öğretmenim Ahmet Selçuk İlkan
-
Ölüm neden soğuksun öyle? ..
Kemal'in gemisinde gitti sarıldığım umutlar
İsyanım şimdi Hamit'in Makber'indedir!
Ağlasam sesimi duyar mı mısralarında Orhan Veli?
Dokunabilir mi gözyaşlarıma inceden?
YA Cahit! Bir teselli verir mi Yaş Otuzbeş'inden?
İşte eteklerimde bir yığın gümüş yaprak
İşte Haşim bakıyorum semaya ağlayarak!
İçimde çaresizliğin binbir ahı
İçimde en korkunç yalnızlıklar
Fikret'im bu gecenin de olur mu sabahı?
Bir el var sonsuzluğa alıyor beni
Bir el var çekiyor beni anılardan
Ya o karanlığı bölen sesler
Uğultular, akisler, gölgeler
Nerdesin? Nerdesin? Tecer!
Bak! Bu resme nasıl imrenmedetim
Sanırım ki gülüyor!
Hani o saadetten bile yoksunum şimdi sen kadar
Ama öyle ya Akif'im
Değil yalnız dostlara, sevgililere, analara
Daha nicelerine kucak açar bu topraklar!
Yummak ne çare elleri göğe doğru
Söyle hangi gerçekte bunca yalan var?
Acımı binlerce şiirin anlatamaz Ümit Yaşar!
Ama gel gör ağlayamıyorum gönlümce
Gel gör şuramda nasıl bir yara kanar
Zira; boş değil bu ağıt bu şarkılar
'Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar... ' Ahmet Selçuk İlkan
-
Para
Dünya pazarını dolaştım durdum
Dikenler gül oldu para deyince
Yıllanmış nefretler bir anda bitti
Ateşler kül oldu para deyince
Ortada ne engel ne dağlar kaldı
Ne aşılmaz yollar ne çöller kaldı
Öfkenin yerini alkışlar aldı
Düşmanlar dost oldu para deyince
Bir eski masalmış şeref itibar
Böyle bir düşman ne işe yarar
Gördüm ki herşeyin bir fiyatı var
Krallar kul oldu para deyince. Ahmet Selçuk İlkan
-
Rolüm İcabı
Bakma öyle mutlu göründüğüme,
Yaşıyorum işte rolüm icabı.
Bir mutlu tebessüm koyup yüzüme;
Taşıyorum işte rolüm icabı.
Attığım kahkaha gözyaşı oldu
Boynuma takılı kaderin kolu
Bende bilmiyorum gittiğim yolu
Yürüyorum işte rolüm icabı.
İçimde ne varsa aşkla bölüştüm,
Umut sırt çevirdi,dertle öpüştüm
Yağmurdan kaçarken karlara düştüm
Yaşıyorum işte rolüm icabı.
Bir bilsem zaman mı insan mı nankör
Şansımın şansı yok,gözleri de kör
Hayat bir oyunsa bende bir aktör
Oynuyorum işte rolüm icabı.
Bin söze bedelmiş bazen bir bakış
Yılların acısı içimde nakış
Gözlerimde bahar yüreğimde kış
Gizliyorum işte rolüm icabı.
Beni benden iyi tanır şarkılar.
Kemanlar,gitarlar,sazlar çalgılar
Bir bilseniz içimde ne acılar var,
Susuyorum işte ROLÜM İCABI.. Ahmet Selçuk İlkan
-
Sabah Yıldızım
Ey benim doğmayan sabah yıldızım
Geceler mi uzak sen mi uzaksın?
Ne zaman bitecek bu yalnızlığım
Umutlar mı uzak sen mi uzaksın?
Bil artık sabrımın sabrı da bitti
Seninle gelen aşk sensiz terketti
Çalmadın kapımı çalmadın gitti
Ellerin mi uzak sen m uzaksın?
Sen misin 'ben miyim' kimmiş yalancı
Nasıl yaşarız biz bize yabancı
Böyle bir ayrılık ne kadar acı
Yolların mı uzak sen mi uzaksın?
Dilime marş ettim eyvahlarımı
Söyle de bileyim günahlarımı
Işıksız bıraktın sabahlarımı
Gözlerin mi uzak sen mi uzaksın? Ahmet Selçuk İlkan
-
Salihlim
Bir dal gibiydin
İnceciktin
Körpeciktin
Gözlerin şarkılar kadar hazin
Ellerin duygularım kadar narin
Bence Salihli'de bir çiçek
Bence Salihli'de tektin
Ne var ki
Parmağında bir yüzük
Ne var ki
Omuzlarında ağır bir yük
tutsaktın
Yasaktın
Unutmaktan başka
Ne yapacaktın
Ah benim Salihlim
Kötü talihlim... Ahmet Selçuk İlkan
-
Sana Borçluyum
Tanrıdır can veren kul ona borçlu
Ben de bu sevdayı sana borçluyum
Bu boynumun borcu bu gönül borcu
Ben bu mutluluğu sana borçluyum
Dağlarda yol olsam seni beklerim
Ömrümü verseler sana eklerim
Seninle gül açtı tüm dileklerim
Ben bu mutluluğu sana borçluyum
Ne böyle sevildim ne böyle sevdim
Aşkın böylesini senden öğrendim
Adına yazılı gönül senedim
Çünkü ben bu aşkı sana borçluyum Ahmet Selçuk İlkan
-
Selam Olsun
Hepsi birer umuttular
Birer birer uyuttular
Bizi burda unuttular
Gidenlere selam olsun
Bu acıyı çekeriz biz
Dağı, taşı deleriz biz
Yanmasını biliriz biz
Yakanlara selam olsun
Selam olsun, selam olsun
Gidenlere selam olsun
Acımadan sırtımızdan
Vuranlara selam olsun
Su boğar, ateş yakar
Zalimlerde bir gün yanar
Dağ gibiydi tüm umutlar
Yıkanlara selam olsun
Ha bir saray, ha bir dağ başı
Sonumuz bir mezar taşı
Gözümüzden kanlı yaşı
Akıtana selam olsun Ahmet Selçuk İlkan
-
Selam Olsun
Hepsi birer umuttular
Birer birer uyuttular
Bizi burda unuttular
Gidenlere selam olsun
Bu acıyı çekeriz biz
Dağı, taşı deleriz biz
Yanmasını biliriz biz
Yakanlara selam olsun
Selam olsun, selam olsun
Gidenlere selam olsun
Acımadan sırtımızdan
Vuranlara selam olsun
Su boğar, ateş yakar
Zalimlerde bir gün yanar
Dağ gibiydi tüm umutlar
Yıkanlara selam olsun
Ha bir saray, ha bir dağ başı
Sonumuz bir mezar taşı
Gözümüzden kanlı yaşı
Akıtana selam olsun Ahmet Selçuk İlkan
-
Sen
Bırak ellerimi
Üç satır yazacağım
Üç satırda sen! ...
Bırak gözlerimi
Dört yana bakacağım
Dört yanda sen! ...
Bırak yüreğimi
Bin kere seveceğim
Bin kerede sen! ... Ahmet Selçuk İlkan
-
Sen Başkasın
Sen başkasın
Gülerken başka
Küserken başka
Susarken başka
Sen başkasın
Konuşurken başka
Öpüşürken başka
Sevişirken başka
Hem de herkesten başka
Ama benim aşkım
Bambaşka! Ahmet Selçuk İlkan
-
Sen Ben ve O
Biliyorum
Sen yine bu akşam o bomboş odanda
Onu düşüneceksin
Onu arayacak titrek ellerin
Onu düşleyecek gözlerin
Deli yağmurlar gibi düşecek özlemin avuçlarına
Gelmeyeceğini bile bile
Biliyorum
Sen yine bu akşam o bomboş odanda
Onu bekleyeceksin
Dudaklarında unutamadığın o isim
Yanıbaşında yırtamadığın o resim
Ve en paslı bıçaklar gibi umutlar yüreğinde
Dönmeyeceğini bile bile
Biliyorum
Sen yine bu akşam o bomboş odanda
Onu arayacaksın
Hasreti mum gibi eritecek seni
Çarpacak yüreğinde dev boyu bir yalnızlık
Ve bir batmış geminin kaptanı gibi bakışların ufukta
Görmeyeceğini bile bile
Biliyorum
Sen yine bu akşam o bomboş odanda
Onu anacaksın
Dilinde hüzünlü bir şarkının son satırı
Bir gün gibi yaşayıp bütün yılları
Özlem nöbetine tutulup ağlayacaksın
Çaresizliğini bile bile
Oysa ben
Yine bu akşam bekar odamda
Seni düşüneceğim
Seninle dolduracağım yalnızlığımı
Sigara dumanlarında gözlerin yakacak gözlerimi
Kırık kadehler gibi dökülüp kalacağım pencerelerden
O zehir şarkılara inat
Yine seni bekleyeceğim
Onu sevdiğini bile bile Ahmet Selçuk İlkan
-
Sen Bu Şiiri Okurken
Sen bu şiiri okurken
Ben çoktan bu şehirden gitmiş olacağım
Artık ne özlemlerimi duyacaksın bıçak yarası
Ne de telefonların çalacak gece yarısı
Ve bu zavallı yüreğim olmayacak artık
Kaprislerinin hedef tahtası...
Seni sana
Beni bir akıl hastanesine
Bırakıp gideceğim bu şehirden
Nasılsa kavuşamadım sana
Nasılsa dudaklarının kıyısına varamadım
Nedense bütün çıkmaz sokaklar adresim oldu
Ve nedense bütün kırmızı ışıkları üzerime yaktın
Ne yaptımsa
Bir türlü sana yaranamadım
Artık adressiz
Işıksız
Ve öylesine ıssızım
Dünlerin kadar eskiyim
Verdiğin acılar kadar paslıyım
İşte çıkıp gidiyorum hayatından
Nasılsa fark etmez senin için
Belki çok şanslı
Belki de en yaşlıyım...
Artık
Pusulam hasreti
Saatim yalnızlığı
Ve takvimler sensizliği gösteriyor bana
Neylersin
Yolcu yolunda gerek
Belki bundan sonra
Belki senden sonra
Adam olur bu “asi yürek”
Ve dersini alır da bu sevdadan
Bir daha
Boyundan büyük denizlere
Asılmaz kürek
Yarın bu saatlerde
Ben yollarda olacağım
Sen kimbilir kaçıncı uykunda
Masal mavisi bir rüyada
Ve elbette o korsan yüreğin
Yine pusuda
Oysa
İlk defa sesimi duymayacaksın
Sitemlerin sahipsiz
Soruların cevapsız kalacak
Belki ilk defa içini kemirecek yokluğum
Tanımadığın bir koku içini saracak
Ve ilk defa kendinle hesaplaşacaksın
Ne oldu?
Ne oluyor?
Ne olacak?
Sonra
Bir gözün kör
Bir kulağın sağır
Bir ayağın kırık
Bir kolun kesik
Düşeceksin yollara
Yani baştan başa yarım
Yani baştan başa eksik
Bütün duvarlar üstüne yıkılacak
Belki ilk defa
“Unutuldum” diyerek için sızlayacak
Ve sen bu şiiri okurken
Ayrılığımız çoktan başlamış olacak
Belki de son tesellin
Sana yazdığım “bu son şiir” olacak
Ve kimbilir
Unutulmuş bir gecenin tam ortasında
Başucundaki bir radyoda
Uykusuz bir şair yüreğini çınlatacak
Ve bir daha fısıldayacak kulaklarına
Sana adanmış bu satırları
“Bütün şehirler uyur
İstanbul uyumaz
Ve birgün
Bütün sevenler unutur seni
Ama bu “şair yürek”
ASLA UNUTMAZ...” Ahmet Selçuk İlkan
-
Sen de Değiştin
Zamana yükleme bütün suçları
Yalnız zaman değil sen de değiştin
Hatırla mazide kalan yılları
Yalnız zaman değil sen de değiştin
Sen ki yüreğimde en kutsal düştün
Sen ki herşeyimdin aşktan da üstün
Ne çabuk bu devrin çarkına düştün
Yalnız zaman değil sen de değiştin
Günlerdir gözümde çatık kaşların
Kar gibi buz gibi son bakışların
Birşeyler gizliyor bu kaçışların
Yalnız zaman değil sen de değiştin Ahmet Selçuk İlkan