Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}İngiliz sinemasının en saygın ödülü olan ABFTA'lar dağıtıldı. Ödül gecesine 7 dalda heykeli kucaklayan Slumdog Millionaire damgasını vurdu. Kadın oyuncu ödülü Kate Winslet'in erkek oyuncu ödülü ise Mic*** Roruke'un oldu.
İşte BAFTA'nın galipleri En İyi Film: Slumdog Milyoner En İyi Yönetmen: Danny Boyle (Slumdog Milyoner) En İyi Kadın Oyuncu: Kate Winslet (The Reader) En İyi Erkek Oyuncu: Mic*** Rourke (Güreşçi) En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Penelope Cruz (Barcelona) En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Heath Ledger (Kara Şövalye) En iyi orjinal senaryo: In Bruges
16-02-2009, 14:03
sarıkanarya_41
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi’nde ****en yaşlarında doğan, babası tarafından “cami avlusuna” bırakılan ve yaşlandıkça Brad Pitt’leşen bir mucize bebeğin yaşamını izliyoruz. Görece zengin bir senaryosu olan film, çağımız için fazla mütevekkil bir hikaye anlatıyor.
İsmail Türkmen / Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Tabii “cami avlusu” sözün gelişi. Birinci Dünya Savaşı’nın bitimindeki doğumundan hemen sonra annesi ölen bebek, yüzüne bakmaya bile korkan babası tarafından kasabadaki bir huzurevinin girişine bırakılır. Azrail’i hep burada karşılayan ihtiyarların yaşadığı evin bakıcılığını yapan ve çocukları olmayan siyah çiftten kadın olanı bebeğe sahip çıkar. Beyazlar tarafından insan sayılmamanın intikamını almak refleksiyle midir bilinmez kadının kocası önce buna yanaşmaz ve “Hayatım daha bunun bir insan olup olmadığını bile bilmiyoruz” yollu itiraz eder. Fakat sonuçta kadın kocasını “türlü numaralarla” tavlamayı başarır ve adını Benjamin koydukları bebeğe anne-babalık yaparlar.
Orijinal adıyla The Curious Case of Benjamin Button “kendi halinde” ve iyi bir film. Epeyce zengin alt metinlere sahip olmasına ve neredeyse bir macera filmi kadar insanı bağlamasına rağmen ilginç bir şekilde yoruculuktan uzak. Hafif bir kırgınlıkla ve çok da rahat olmayan bir koşulda izlediğim halde yaklaşık üç saatlik film bittiğinde kendimi gayet dingin hissediyordum. Sanırım böyle olmasında en büyük pay, başlıkta ve girişte de ifade etmeye çalıştığım gibi, filmin günümüz için fazlasıyla ve kaderci denecek derecede mütevekkil, hırs kavramının neredeyse hiç olmadığı bir hikaye anlatıyor olmasının. Belki de Benjamin’in babası dışında hikayedeki herkes başına geleni kabul edip karınca kararınca iyi bir yaşam sürmeye çalışıyor. Nitekim bu anlayış filmde birçok ayrı durumda “Hayatta seni neyin beklediğini bilemezsin” mealinde bir sözle aktarılıyor. Hatta film bu mantığın içine öyle oturtulmuş ki İngilizce’de çok da kullanılmayan ama Türkçe’den alınmış bir sözcük bu bağlamda bir yerde vurgulanarak kullanılıyor: Kısmet. (Bu kelimenin kökeni Türkçe değil ama İngilizce’ye bizim dilimizden geçmiş.)
Filmin savaş konusunda kafası biraz karışık belli ki. Başta gayet şık bir espri eşliğinde bir savaş karşıtlığı görüyoruz ama ilerleyen dakikalarda bu sefer “Söz konusu Amerika ise seve seve savaşırız”a çok yakın çekimler izliyoruz. İkinci Savaş’ta Amerikalılar öyle bir coşkuyla savaşa gidiyorlar ki ataları neredeyse tarihten silinen bir yerli bile bu coşkuya en başta katılanlardan biri oluyor. TUHAFLIĞI SORU İŞARETİ Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Burada belirttiğim ve belirtemediğim iyi ve hoş yanlarına karşılık filmin sorunlu bir alanı da var, hem de tam merkezi bu alan. Filmin isminin ve pazarlamasının göbeğinde yer alan “tuhaflık” – yani ****en yaşlarında doğan ve yaşlandıkça gençleşen adam meselesi – maalesef biraz üstünkörü işlenmiş. Benjamin ****en yaşında doğuyor ama boyu yine bebek boyu, halbuki sesi ilk yıllarda yaşlı sesi. En azından çok yaşlanmış ihtiyarlar gibi “çekmiş” ama bebekten biraz daha büyükçe bir beden yapabilirlerdi, sonuçta fantastik bir öğe bu. Ayrıca mesela Benjamin doğumunun sanırım 16’ncı yılında – yani tersine yaşlandığına göre bizim ölçülerimizle yaklaşık 65 yaşında – ilk genelev deneyiminde zavallı fahişeyi hayatından bezdiriyor. Normalde filmin mantığıyla böyle bir olayın doğumunun 65’inci yılında olması gerekirdi. Sonuç olarak film ana unsurunda biraz çuvallıyor ya da sıkı herhangi bir mantık izlemeden “Biz yaptık oldu” demeye getiriyor. (Ayrıca özellikle Benjamin’in babasını ve diğer bazı karakterleri bir türlü “yaşlandıramamış” olmaları da filmin makyajcıları için pek iyi bir haber değil.)
16-02-2009, 14:03
sarıkanarya_41
Konser merkezi Babylon, müzikseverlere farklı bakış açılarının toplandığı düzenli ve zengin bir program sunmaya devam ediyor.Yeryüzünün farklı seslerini müzikseverlerle buluşturan Babylon Şubat ayında yine yerli yabancı birçok müzisyeni ağırlıyor.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. BABYLON'DA BU AY 3 Şubat Salı 21:30:00 Muammer Ketencoğlu: Bir akordeon ustasıyla Balkan yolculuğu
Balkan Yolculuğu projesi, akordeon ustası Muammer Ketencoğlu önderliğinde çalışmalarını sürdürüyor. Balkan Yolculuğu, Balkan coğrafyasının her köşesinden ezgilerden ve pek çok dilde şarkıdan oluşan özel bir repertuarı sahneye taşıyor; hem köy müziği hem de şehir şarkıları ve düğün müziği geleneğinden örnekler seslendiriyor. 4 Şubat Çarşamba 21:30:00 Kollektifİstanbul: Balkan ve Anadolu kültürleri funk & caz ile buluşuyor.
Kolektif, “Balkanatolia” projesinin ardından Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
sahnelerinde müzikal yolculuğunu sürdürüyor. Balkan ve Anadolu kültürlerinin buluştuğu Doğu Avrupa geleneksel müziklerine dayalı repertuarını funk ve jazz altyapılarıyla yeniden yorumlayan Kolektif, enstrümanlarına hakim ve performanslarında cömert müzisyenleriyle doğaçlama bir şölen sunuyor dinleyenlere. 5 Şubat Perşembe 21:30:00 Havana Salsa: Latin müziğin en ateşli ritimlerini dinlemeye hazır olun.
Evrenin tüm seslerini kulaklarınıza taşıyan Babylon’da yine Latin müziğinin en ateşli ritimlerini dinlemeye hazır olun. 5 Şubat Perşembe gecesi Havana Salsa ile Küba'dan gelen Latin enerjisi sizi bekliyor olacak... 6 Şubat Cuma 19:30:00 Bob Marley Doğum Günü Partisi: Reggae'nin tanrısına Babylon'dan bir saygı duruşu.
Yaşadığı ve yaşamadığı yıllar boyunca büyük kitleleri peşinden sürüklemiş, özgürlüğe, sevgiliye ve hayata olan tutkuyu hayran kaldığımız sözlerle ifade eden efsane Bob Marley şimdi 63 yaşında. Ve biz, onun bizi ve kendini en iyi ifade ettiği şarkıları doğumgününde hep bir ağızdan söyleyip dans edeceğiz. Farklı disiplinlerden gelen sekiz müzisyenin vücuda getirdiği; caz, ska, dub ve rock ritimlerini raggae’nin özünden uzaklaşmadan yorumlayan Sattas, şarkılarıyla Marley’in ruhunu şaad edecek. 7 Şubat Cumartesi 23:00:00 S.O.A.P Kozmo Dirty Soundsystem: House, electro free jazz ve spacey disco ile kozmik bir gece.
Bu sezon disko toplarını ışıldatan S.O.A.P. Kozmo Disco serisi bu kez Paris’li yetenekli ikili Guillermo ve Clovis ya da kısaca Dirty Soundsystem’ı ayaklarınıza getiriyor. Alışılmış DJ set anlayışının çok ötesine geçen ikili, house, electro free jazz, spacey disco, acid house, krautrock, sunshine pop, folk ve rythm'n'blues’dan soundtrack’lere kadar uzanıyor. Kısaca bir danspistinde ne kadar ileri gidilebilir sorusunun cevabı bu gece Babylon’da veriliyor.
10 Şubat Salı 20:00:00 Efe Yaş Üzüm İle Yemekli Fasıl: Selim Sesler: Babylon'da fasıl başkadır.
Her programında farklı ve usta bir ismi konuk eden fasıl gecelerinin konuğu Selim Sesler, gecede klarnetinden çıkan başdöndürücü notalarla sizi klasik bir fasıl eğlencesine götürecek. Tabii konseptin vazgeçilmezleri leziz mezelerin yanında hafif hafif demlenebileceğiniz bir kadeh içkiniz, bazen kederli bazen eğlenceli şarkılar ve ***ifli sohbetler de sizi bekliyor. Babylon’da başka bir tat yakalama şansını kaçırmayın!
11 Şubat Çarşamba 21:30:00 Erol-Ute Büyükburç / Elvis Presley Tribute Night : Türkiye'nin Elvis'inden çok özel bir performans.
Türk Pop Müzik tarihinin en önemli ve kendine özgü figürlerinden biri olan Erol Büyükburç Babylon sahnesinde ilk kez hayranlarıyla buluşuyor. Zamanında basının Türkiye’nin Elvis’i olarak adlandırdığı sanatçı bu özel performansu efsanevi Elvis Presley’e adıyor. Presley konusundaki uzmanlığı ile tanınan eşi Ute Büyükburç’un tasarladığı gecede dev ekrandan yansıyacak Elvis görüntüleri eşliğinde tüm klasikleri peşpeşe söyleyeceksiniz.
12 Şubat Perşembe 21:30:00 Replikas: Avant-rock ve kraut rock'ın en heyecan verici hali.
Avant-rock ile kraut-rock’ın ülkemizdeki öncülerinden Replikas, özellikle canlı performanslarıyla devleşen bir grup. Alternatif camiayı heyecanladıran çalışmalarıyla tanınan ve Avaz ve Film Müzikleri albümlerinde Sonic Youth, Dinosaur JR gibi grupların albümlerine imza atan itibarlı prodüktör Wharton Tiers’le çalışarak yeni arayışları kulaklarımıza ulaştıran Replikas, Türkiye’de gelişen ve değişen müziğin en önemli kalelerinden biri olarak tanımlanıyor. Replikas’ın her dinlediğinizde sizi biraz daha içine çeken müziğine kendinizi gönül rahatlığıyla bırakabilirsiniz.
13 Şubat Cuma 23:00:00 Karina: Geleneksel Brezilya ritimleriyle süslü urban-electronica!
Geleneksel Brezilya ritimlerini günümüz urban electronic tarzı ile başarılı bir şekilde birleştiren ve ülkesinin tatlı ritimlerini kulaklarımıza, güzel karelerini gözlerimize taşıyan Karina Zeviani yine sıcak bir performans için Babylon'da! Hareketli sahnesiyle kalplerinizi hoplatacak ve kendinizi bir anda elektronika, dub ve down-tempo'nun güzel ve yetenekli prensesiyle dans ederken bulabileceğiniz bu farklı performansa iyi hazırlanın! Brezilya'nın doğal güzelliği Karina konseri öncesinde ve sonrasında sizi ısısı yüksek ritimlerin doruklarında eğlenceli bir geziye çıkaracak Sarp Dakni’nin DJ seti için üzerinize hafif birşeyler alın. Rio Karnavalı enerjisinde bir gece sizi bekliyor!
14 Şubat Cumartsi 22:00:00
Oldies But Goldies : Geçmişte kalan günlerin enerjisini yeniden hissedin…
Geçmişte kalan günlerin enerjisini yeniden bedeninizde hissedeceğiniz Oldies But Goldies’le; Depeche Mode, The Cure, Madonna, A-Ha, Chic, Duran Duran, Snap, Cyndi Lauper, ABBA, Donna Summer, James Brown, Nena, Culture Club, U2, Blondie, The Smiths, Wham!, Frankie Goes To Hollywood, Michael Jackson ve The Clash gibi hiç eskimeyen isimler ve unutulmayan şarkıları Murat Beşer ve Mabbas’ın maharetli DJ setleri ve Engin Eraydın’ın etkileyici görselleriyle yeniden hayat buluyor. Babylon programının vazgeçilmezi, tüm zamanların en eğlenceli partisi Oldies But Goldies için hazırlanın!
16 Şubat Pazartesi 20:30:00 Lokal Anestezi – Hayko Cepkin (Talk-Show) : Hep TV'de izlediğiniz talk-show şimdi ayağınıza geliyor.
Televizyonda izlediğin herhangi bir talk-show'u düşün, kameraları at ve mekanın Babylon olduğunu hayal et. Bu hayal, programın yaratıcısı Erim Özşen ve Lokal Anestezi'yle gerçek oluyor. 16 Şubat akşamı Hayko Cepkin canlı performansları ve bilinmeyen sohbetiyle Lokal Anestezi'ye konuk oluyor. Birebir katılabildiğin, soru sorabildiğin, şarkı söyleyebildiğin, eğlenebildiğin ve kendin olabildiğin bir gece. Katıl; seni de konuşalım...
17 Şubat Salı 21:30:00 Doğan Canku: Unutulmaz melodileriyle efsanevi gitarist ilk kez Babylon'da…
Ülkemizin en başarılı gitaristlerinden biri olarak kabul edilen Doğan Canku, kemikleşmiş hayran kitlesi ile ilk kez Babylon sahnesinde buluşuyor. Bugüne kadar 45 ülkede sayısız performans ile Türkiye’yi başarıyla temsil eden sanatçı, uzun yıllar Modern Folk Üçlüsü adlı grubuyla pop müziğe unutulmaz klasikler kazandırdı. 90’lı yılları konser, söyleşi ve albüm çalışmalarıyla geçiren Canku’nun yayınlanmış üç adet kitabı da bulunuyor.
18 Şubat Çarşamba 21:30:00 Chicks on Speed: Electroclash "gitar-tanrı-rock" üçgeninde!
Chicks On Speed, electroclash çizgisini “gitar, tanrı, rock” üçlüsü gibi maço niteliklerden muaf oldukları için tercih eden ve tarzları değişime açık Münihli 3 kadın sanatçıdan oluşuyor. Kavramlarla oynayan grup, müziğin yalnızca notalardan ibaret olmadığını, yaptıkları sıradışı müzikle ortaya koyuyor. Kariyerlerine underground gece kulüplerinde gerçekleştirdikleri performansla başlayan Chicks On Speed, okul için hazırladıkları bir proje sayesinde, elektronik müziğin başarılı isimleri DJ Hell ve DMX Krew’in ilgisini çekti. İlk şarkılarıyla Münih ve Berlin’in ünlü kulüplerinde hit olan grubun ilk albümü ‘Chicks On Speed Will Save Us All’un İngiltere turnesi, prestijli müzik dergisi NME tarafından yılın performansı seçilmişti. “Do it yourself” yani “kendin yap / üret” anlayışıyla kıyafetlerini de kendileri hazırlayarak kitlesel tüketimin dayattığı kuralları eleştiren Chicks On Speed, cesur sözleri, ilginç enstrüman kullanımları ve kabarevari sahne performanslarıyla, izleyicilere eğlenceli ve ilginç bir görsel şov sunuyor. 2004 yılında Red Hot Chilli Peppers Avrupa turnesinin ön grubu olarak sahne alan bu üç çılgın hanımefendi şimdi yepyeni şarkılarıyla Babylon'da!
19 Şubat Perşembe 21:30:00 20 Şubat Cuma 23:00:00
Nouvelle Vague: Bossa Nova hiç bu kadar New Wave olmamıştı.
Punk ve New Wave altyapısına sahip şarkıları, tamamen yeni bir forma sokan Nouvelle Vague, Bossa Nova, caz ve 60’lar pop standartlarını izleyerek dinleyicilerini şaşırtıcı ve sürprizlerle dolu bir zaman yolculuğuna davet ediyor. Bossa Nova çizgisinde 80’ler hitlerini tamamen kendilerine özgü bir şekilde yorumlayan Fransız ikili Marc Collin ve Olivier Libaux, gizemli ve ****i vokalistleriyle birlikte Babylon sahnesini fethetmeye hazırlanıyor. Portekizce Bossa Nova ve İngilizce New Wave anlamına gelen Nouvelle Vague, Marc ve Olivier’nin erken ****enlerden sevdikleri klasikleri orjinalinden tamamen bağımsız cover’lamaları esasına dayalı bir proje. Joy Division’dan XTC’ye, Depeche Mode’dan The Cure’a uzanan ikilinin seçtikleri klasikleri daha önce hiç duymamış olan genç vokalistler seslendiriyor. Nouvelle Vague ve ****i vokalistleri eşliğinde şık ve konforlu bir zaman yolculuğu için Babylon’a davetlisiniz.
21 Şubat Cumartesi 23:00:00 IfIstanbul Rainbow Party : !f Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
geleneksel Gökkuşağı partisini gururla sunar!
!f her yıl çok konuşulan ve sabırsızlıkla beklenen geleneksel Gökkuşağı partisini yine gururla sunuyor! Babylon, Babylon Lounge ve Üst Kat'tan oluşacak üç farklı alanda 7 DJ ve 1 VJ'den oluşan güçlü !f Gökkuşağı ekibi sizi disco, pop, electro, funk ve kitsch alemlerinde doyumsuz bir gezintiye davet ediyor. Pink Room, Milk Room ve L Room arasında tüm gece boyunca mekik dokuyacağınız bu müthiş parti kaçırılmamalı!
23 Şubat Pazartesi 20:30:00 Lokal Anestezi – Ceza (Talk Show): Hep TV'de izlediğiniz talk-show şimdi ayağınıza geliyor.
Televizyonda izlediğin herhangi bir talk-show'u düşün, kameraları at ve mekanın Babylon olduğunu hayal et. Bu hayal, programın yaratıcısı Erim Özşen ve Lokal Anestezi'yle gerçek oluyor. 23 Şubat akşamı Ceza canlı performansları ve bu geceye özel sohbetiyle Lokal Anestezi'ye konuk oluyor. Birebir katılabildiğin, soru sorabildiğin, şarkı söyleyebildiğin, eğlenebildiğin ve kendin olabildiğin bir gece. Katıl; seni de konuşalım...
24 Şubat Salı 20:00:00
Efe Yaş üzüm İle Yemekli Fasıl / Sulukule Roman Orkestrası : Babylon'da fasıl başkadır.
Babylon’da Fasıl gecelerinin yeni konuğu eğlenceli müzikleriyle size fasıl ruhunu yaşatacak Sulukule Roman Orkestrası. Sulukule'nin yok olmasına karsı direnen mahalleli müzisyenlerden oluşan orkestra, yüzyılların sesini bu defa Babylon sahnesinden duyuracak. Dökülen ritimlerinde hüznün değil yaşama sevincinin ve coşkusunun galip çıktığı Sulukule Roman Orkestrası’nın kıpır kıpır performansına hazır olun. Bir fasıl sofrasından beklediğiniz herşeyin emrinizde olacağı gecede yine son derece klasik bir eğlence sizi bekliyor.
25 Şubat Çarşamba 22:30:00 Malcolm Middleton: İskoç alternatif müzik sahnesinin en önemli ismi.
Dünya çapında çok ciddi bir takipçi kitlesi bulunan İskoç alternatif müzik sahnesinin, belki de en önemli ve büyük isimlerinden sayılan Arab Strap'ın beyni ve şarkı yazarı Malcolm Middleton konser serimizin Şubat ayındaki konuğu oluyor. Arab Strap'ın dağılmasının ardından solo kariyerine ağırlık veren Middleton, özellikle 2007 yılında yayınladığı "A Brighter Beat" albümüyle dikkatleri üzerine çekmiş, Arap Strap'in yokluğunda boşluğu belki de beklenenden fazlasıyla doldurmuştu. Gecenin DJ'liğini ise, Stereolab ve Imitation Electric Piano gruplarının kurucu üyelerinden, Simon Johns üstleniyor.
26 Şubat Perşembe 22:30:00 Bora: İskoç alternatif müzik sahnesinin en önemli ismi.
Türkiye’nin en eğlenceli alternatif seslerinden Kangroove’dan oldukça iyi tanıdığımız Bora, Türkçe – İngilizce besteleri ve ***ifli coverlarıyla Babylon’da. Sahnesinin bir bölümünü de sürpriz bir üflemeli performansına ayıracak olan Uzer, müzik çalışmalarına Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
ve Londra ekseninde gidip gelerek devam ediyor. Son olarak Berlin’de Roy Ayers’le özel bir projede yer alarak beş bin kişiye çalan sanatçı enerjisiyle dinleyiciyi kendine hayran bırakıyor. Şimdiye kadar varolduğu müzik işlerinde her daim aynı samimiyeti ve hareketi yakalayabildiğimiz Bora’nın farklı yönlerini keşfetmek için iyi bir fırsat. !
27 Şubat Cuma 23:00:00 !DelaDap: Roman kültürü, güller ve melekler'den fusion ve nu-jazz…
Roman kültürü, güller ve melekler Babylon sahnesinde buluşuyor. Fusion ve nu-jazz'i çigan ateşiyle buluşturan, Prag kökenli müzisyen Stani Vana önderliğindeki !DelaDap, ilkbaharın ilk günlerinde unutulmayacak bir sahne performansı sergileyecek.
2001 yılında ünlü prodüktör Stani Vana, ünü ve kararlılığı ile tüm sınırları aşan çingene kültürünün devamlılığını sağlamayı da gözönüne alarak yeni bir keşif arayışı içine girdi. 2 yıldan fazla süren çalışmalar sonucunda caz'dan pop'a uzanan düzenlemelerle Doğu Avrupa'nın gelenekleri, modern tınılarla buluştu ve ortaya !DelaDap çıktı. Topluluk üyeleri 5 farklı dilde konuşuyor olsalarda tek ortak dilleri olan müzik sayesinde çok iyi anlaşıyorlar.
!DelaDap, sınırları birbirinden uzak farklı coğrafyaları birleştirme amacı doğrultusunda kendisine sembol olarak dayanışma ve etkinlenmenin temsilcisi gülü seçmiş. Stani Vana'nın müzikal sınırsızlığıyla romanların mistik dünyası Babylon sahnesinde içinizi ısıtacak.
28 Şubat Cumartesi 23:00:00 Oldies But Goldies: Geçmişte kalan günlerin enerjisini yeniden hissedin…
Geçmişte kalan günlerin enerjisini yeniden bedeninizde hissedeceğiniz Oldies But Goldies’le; Depeche Mode, The Cure, Madonna, A-Ha, Chic, Duran Duran, Snap, Cyndi Lauper, ABBA, Donna Summer, James Brown, Nena, Culture Club, U2, Blondie, The Smiths, Wham!, Frankie Goes To Hollywood, Michael Jackson ve The Clash gibi hiç eskimeyen isimler ve unutulmayan şarkıları Murat Beşer ve Mabbas’ın maharetli DJ setleri ve Engin Eraydın’ın etkileyici görselleriyle yeniden hayat buluyor. Babylon programının vazgeçilmezi, tüm zamanların en eğlenceli partisi Oldies But Goldies için hazırlanın!
Adres: Şehbender Sokak No:3 Tünel-Asmalımescit-Beyoğlu 34430 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Tel: 0.212.292.73.68 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
(Babylon, 1999’da açıldığından bu yana Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
kent kültüründe öncü bir yere sahip. Babylon mimari, akustik tasarımı ve teknik donanımıyla Türkiye’nin en iyi canlı müzik mekanı. Çok amaçlı bir mekan olan Babylon ajandasını yalnızca konserlerle sınırlamayıp, tiyatro, dans, atölye çalışmaları, belgeseller gibi sanat disiplinlerine de yer ayırıyor.)
22-02-2009, 22:56
sarıkanarya_41
Oscar'da büyük skandal
20 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}ABD'de pazar akşamı yapılacak 81. Oscar Ödülleri törenlerinde açıklanacak "kazananlar" listesinin internete sızdığı iddia edildi.
Avustralya'nın "news.com.au" internet sitesindeki habere göre, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisinin antetini ve Akademi Başkanı Sid Ganis'in imzasını taşıyan listenin bulunduğu belgede, "Bu 81. Geleneksel Akademi Ödüllerinin nihai listesidir" denildiği kaydedildi.
Ancak akademi sözcüsü Leslie Unger, listenin sahte olduğunu, ödüller için verilen oyların sayımının devam ettiğini söyledi.
Listeye göre, aktris Kate Winslet, The Reader filmindeki rolüyle en iyi kadın oyuncu olurken, Mic*** Rourke The Wrestler'daki performansıyla en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü.
Slumdog Millionaire en iyi film, yönetmeni Danny Boyle da en iyi yönetmen ödülünün sahibi oldu.
22-02-2009, 22:56
sarıkanarya_41
Sahneye 'Kar' yağacak
21 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Almanya Freiburg Şehir Tiyatrosunun Nobel Edebiyat ödüllü yazar Orhan Pamuk'un ''Kar'' romanından uyarladığı oyun, İstanbul'da tiyatroseverlerin karşısına çıkacak.
Yönetmenliğini Sandra Strunz'un yaptığı oyun, 23-24 Şubat tarihlerinde Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde sergilenecek.
Oyunda, Frankfurt'ta yaşayan bir yazarın, siyasi içerikli bir konu hakkında araştırma yapmak için Anadolu'ya, Kars'a gelmesinin ardından yoğun kar yağışı nedeniyle bu kentte mahsur kalıp, kendini fikir çatışmalarının ortasında bulması işleniyor.
Almanya'da Türkçe üst yazıyla oynanan ve büyük ilgi gören oyun, ücretsiz olarak iki saat aralıksız sahnelenecek. Oyunun ardından yönetmen, dramaturg ve oyuncuların katılımıyla halka açık bir söyleşi de yapılacak.
22-02-2009, 22:56
sarıkanarya_41
Özpetek İtalya'da kitap oldu
21 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Yönetmen Ferzan Özpetek, filmleriyle ünlenmesinin ardından, elli yaşına bastığı 2009'da kitap konusu oldu. İtalyan gazeteci Laura Delli Colli'nin Türkiye'de doğan ve İtalya'da yaşayan yönetmenle yaptığı "nehir söyleşiden" oluşan kitap, Özpetek'i konu alan ilk monografik çalışma özelliğini taşıyor.
Özpetek'in dünyasının kapılarını okurlara aralamayı amaçlayan kitap, "Ferzan Ozpetek/Ad occhi aperti" (Ferzan Özpetek/Gözler Tamamen Açık) başlığıyla, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'nın büyük yayınevlerinden Mondadori tarafından yayımlandı.
Özpetek, kendisini konu alan kitabın yayımlanması vesilesiyle Corriere della Sera gazetesine verdiği demeçte, eleştirmenlerden çekinmediğini belirterek, "Yedi film yapmamın ardından, saldırgan üslup kullanılmaması koşuluyla, artık rahatım" dedi.
Hamam (Bagno Turco), Cahil Periler (Le Fate Ignoranti), Harem Suare, Karşı Pencere (La Finestra di Fronte), Bir Ömür Yetmez (Saturno Contro), Kutsal Yürek (Cuore Sacro), Mükemmel Bir Gün (Un Giorno Perfetto) adlı filmleriyle "en tanınmış İtalyan yönetmenler" arasında yer alan Özpetek, Aralık 2008'de New York'un Modern Sanatlar Müzesinde filmlerin gösterilmesi sırasında kendisinin "Türkiye'nin İtalyan sinemasına hediyesi" biçiminde takdim edilmiş olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Özpetek, sinema eleştirmenleriyle ilişkisinin nasıl olduğuna dair soruyu şöyle yanıtladı:"İlk filmlerimden Hamam ve Harem Suare'nin eleştirmenlerle izleyicileri buluşturduğu söylenmişti. Sonra bazı şeyler değişti… Ama yedi film yapmamın ardından, saldırgan bir üslup kullanılmaması koşuluyla artık rahatım. Kutsal Yürek, görüş ayrılıklarına yol açtı. İzleyiciden de çok itibar görmedi. Ama benim halen sevdiğim ve aktüel bulduğum filmdir."
Kendi filmlerini izlemek için sinemaya gitmekten hoşlanmadığını belirten Özpetek, "Benim işimin en güzel yanı, yönetmenin kendisini de unutup, izleyiciyle aynı heyecanı paylaşmasıdır. Ama sinema salonlarına gitmekten çekiniyorum. Genelde yazlık açık hava sinemalarını yeğliyorum. Oraları bana, on bir yıldır beni takip eden kişilerle buluşma imkanı sağlıyor" ifadesini kullandı.
"COTRONEO İLE BİR SENARYO YAZIYORUM"
Özpetek, büyük bir olasılıkla Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'nın Lecce kentinde çekmeyi planladığı yeni filmi hakkında da kısa bir bilgi vererek, "Ivan Cotroneo ile bir senaryo yazıyorum. Bana uygun bir şey olup olmayacağını daha sonra keşfedeceğim. Bir filmi kendi filmim gibi hissedebilmem için, öncelikle mekanları ve yüzleri görmem gerekiyor" dedi.
Özpetek, Hamam adlı ilk filmiyle adını duyurmasından önce, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'da sinema alanında yaptığı çalışmaları ise şöyle özetledi:
"Ben on altı yıl yönetmen yardımcılığı yaptım. İlk çalışmamda, Massimo Troisi'ye 'Scusate il ritardo' (Gecikmemi Bağışlayın) adlı filmin çekimi sırasında gönüllü yardımcılık yapmıştım. Ricky Tognazzi, Lamberto Bava, Sergio Citti gibi isimlerle de çalıştım. Herkesten bir şeyler öğrendim, ama bana gerçekten güven aşılayan ilk insan Marco Risi'dir."
Özpetek, Cahil Periler adlı filminin Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'deki DVD'sinin piyasaya "His Secret Life" (Onun Gizli Aşkı) adı altında, eşcinsellere seslenen bir kapak eşliğinde piyasaya sunulması hakkında ne düşündüğüne ilişkin soruya ise şu karşılığı verdi:
"Cahil Periler konusunda en kötü afiş, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'da kullanılmış olandı. 'Tableau de Famille' (Aile Tablosu) adını kullandıkları filmi, süs biberleri ve domateslerle bezenmiş bir çerçeve içerisinde fotoğrafların yapıştırıldığı afişle sunmuşlardı. Öylesine kötü bir çalışma görmemiştim asla."
Özpetek, kendisini konu alan kitabın Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'daki tanınım etkinliklerine yazar Delli Lauri;yle birlikte katılıyor. Toplam 160 sayfalık eser, 30 avrodan piyasaya sunulmuş bulunuyor.
22-02-2009, 22:56
sarıkanarya_41
Hintliler bu filme çok kızgın
20 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Batılı ülkelerde beğenilen ve birçok ödül kazanmasının yanı sıra pazar gecesi sahiplerini bulacak Oscar ödüllerinin de favorisi olan “Slumdog Millionaire” filmi, Hintli seyirci kitlesini sinemaya çekmek bir yana, ülkenin sefaletini gözler önüne serdiği için öfke uyandırıyor.
The Hindu gazetesinde “Küresel bir pazar için oryantalizm” başlıklı yazısında yapımcı K. Hariharan, “Slumdog Millionaire, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
hakkında hayal edilmiş en ucuz ve en gerçeklikten uzak bir film olarak algılanmalıdır” diyor.
Hariharan, yazısında ayrıca, “Küresel mali krizin ağırlığı altında ezilmiş Batılı seyircilerin çoğu için Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'ın en iğrenç yüzü hakkındaki bu peri masalı, bir tür eğlence boşalımı olmalı” ifadesini kullanıyor.
İngiliz Danny Boyle'un Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
ve İngiltere'de birçok ödül kazanan uzun metrajlı filmi, Oscar'ın en iyi film adayları arasında yer alıyor ve Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'de 100 milyon dolarlık hasılata yaklaşmış bulunuyor. Ama 455 milyon insanın günde 1,25 dolar kazanarak hayatta kalmaya çalıştığı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'da basının “sefillik *****grafisi” olarak nitelendirdiği film aynı başarıyı yakalamış gibi görünmüyor...
Bir televizyon programında, “Hindistan'ın sefaletini satmak aslında Batı'da bir açılım yapmanın en iyi yolu değil” denilirken, Bollywood'un süper starlarından Amitabh Bachchan da, “parlayan Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'ın karanlık yüzünü (sefalet, şiddet, mafya, uyuşturucu ya da yolsuzluk) yansıtan bu filmi kınıyor.
Filme esin kaynağı olan Q&A adlı romanın yazarı Vikras Swarup ise, tersine, “Bu, beklenenin aksine varoşlardan çıkabilen bir kahramanın zafer hikayesi” savunmasını yapıyor.
Ancak Mumbai'nin varoşlarından çıkıp “Kim milyoner olmak ister” adlı yarışmayı kazanan genç Hintlinin kaderini anlatan bu modern peri masalı, İngilizce konuşan yoksul kesimleri film salonlarına çekmeyi başaramadı.
Sinema eleştirmeni Kishwar Desai de, “Neden bu kadar kötü bir film Batı'da bu kadar beğeni kazandı?” sorusunu soruyor ve “Slumdog Millionaire”in Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'ın suni bir yönünün yansıttığı yorumunda bulunuyor ve “Ayrıca Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'da sefalet içinde yaşayanlara acımak ve acılarını paylaşmak için bir İngiliz değil, bir Hintli yapımcı gerekirdi” diyor.
22-02-2009, 22:57
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}59. Uluslararası Berlin Film Festivali'nin (Berlinale) büyük ödülleri olan Altın Ayı ve Gümüş Ayı sahiplerini buldu. Festivalin büyük ödülü Altın Ayı, Perulu yönetmen Claudia Llosa'nın La Teta Asustada (Acının sütü) filmi kazandı. Filmde, Peru'da daha önceleri yaşanan terör olaylarının acılarını unutamayan bir genç kadının öyküsü anlatılıyor.
"Gümüş Ayı” ödülü ise, en iyi oyuncu dalında Sotigui Kouyate'ye verildi.
Afrika ülkesi Mali'de doğan Kouyate, 2005 yılında Londra'da düzenlenen terör eylemlerinin etkilerinin anlatıldığı ve yönetmenliğini Fransız yönetmen Raşid Bouchareb'in yaptığı “London River” adlı filmindeki oyunuyla bu ödüle layık görüldü.
Avusturyalı oyuncu Birgit Minichmayr da en iyi kadın oyuncu dalında “Gümüş Ayı” aldı. Minichmayr'a bu ödül, Alman yönetmen Maren Ade'nin “Alle Anderen” (Diğerleri) filmindeki başarılı rolü için verildi. “Alle Anderen” filmi, büyük jüri ödülünü de kazandı.
En iyi film dalında “Gümüş Ayı” ödülü Uruguaylı yönetmen Adrian Biniez'in “Gigante” adlı filmine verildi.
En iyi senaryo dalında “Gümüş Ayı” ödülüne de yönetmenliğini Oren Moverman'ın yaptığı Amerikan “The Messenger” adlı savaş filmi layık görüldü. Ödülü, filmin başrol oyuncusu Bob Foster aldı.
Olağanüstü sanatsal performans dalında da “Gümüş Ayı” ödülüne, İngiliz yönetmen Peter Strickland'ın “Katalin Varga” adlı filmindeki ses dizaynı için Gabor Erdelyi ve Tamas Szekely layık görüldü.
22-02-2009, 22:57
sarıkanarya_41
“Persona “ ile yeniden ..
21 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}"Gerçekler bizimle alay eder ve biz sonuna kadar rolümüzü oynamak zorundayız."
Yavuz Çekirge
Bu hafta Tepebaşı Pera Müzesi,İsveç Konsolosluğu işbirliği ile “Bergman ve Kadınlar “ temalı bir film gösterisi düzenlemiş. Programda ilgimi çeken film “Persona “ oldu. Cumartesi Saat 14:00 de gösterimi proglamlanmış. Hemen koşturup alel acele bir koltuk beğendim. Salonun yarısı dolu. Çoğunlukla gençler.Aslında her ne kadar bu filmde Bergman iki favori aktristle karşımıza çıkıyorsa da işlenen konunun “kadın” cinsiyetinden çok felsefi ve psikolojik bir tasarımı olduğu biliniyor.
Filmleri gösterime sunan Müze ve Konsolosluk ne yazık ki çok önemli bir konuyu ihmal etmişler.Aslında her film üzerinde kısa da olsa bir açık oturum düzenlenebilirdi.Bu hem Bergman ‘ın daha iyi anlaşılmasına hem de gösterileri izlemeye gelenlerin eve götürecekleri değerli bir kültür ziyafeti olurdu.
1966 yapımı film siyah beyaz ve İsveççe.İngilizce altyazı ve bilgisayar marifetiyle Türkçe altyazı da ilave edilmiş.Çift altyazı filmin izlenmesinde ciddi bir aksaklık oluşturuyor kanımca. Yıllar sonra filmi bir kez daha izlerken bu kez daha farklı ipuçları yakaladığımı hissettim.
Sembollerle düşünmeyi çok iyi bilen Bergman filmde C. G. Jung ‘un Arketipler Kuramı “Persona” sıyla paralellikler aradığını sanıyorum.Aslında konu ve konuyu izleyiş tarzıyla Bergman Jung ‘u sanki yeniden keşfetmemize yardımcı oluyor.
Prof. Engin Gençtan C.G. Jung ‘la ilgili şöyle not almış: “ Jung yaşamının son kırk yılının büyük bir bölümünde arketipleri araştırmaya yönelmişti. Tanımını yaptığı arketipler arasında doğum, yeniden dünyaya geliş, ölüm, güçlülük, sihir, kahraman, çocuk, üç kağıtçı, akıllı ihtiyar, toprak ana, dev gibi imgeler; ağaçlar, güneş, ay, rüzgar, ırmak, ateş ve hayvanlar gibi doğal objeler; yüzük ve silah gibi insan yapısı objeler sayılabilir.Jung’a göre arketiplerin sayısı, gerçek yaşam olaylarının ve objelerinin sayısına eşittir. Persona sözcüğü, tiyatro oyuncularının çeşitli rolleri canlandırırken taktıkları maske anlamına gelir.Analitik psikolojide bu sözcük, insanın kendisi olmayan bir karakteri yaşamasıdırBirçok kişi ikili bir yaşam sürdürür; bunlardan biri personanın egemenliğindedir., Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bergman, yedinci sanatın büyük ustalarından.
Personanın kişiliğe sağladığı yararların yanı sıra zararlı olabildiği durumlar da vardır. Bir insan oynadığı role kendini çok kaptırır ve egosu yalnızca bu rolle özdeşleşirse, kişiliğin diğer bölümü bir yana itilir.Buna “şişme” (infiation) denir. Böyle bir insan, rolünü çok başarılı oynaması sonucu kendine aşırı önem verir. Bununla da yetinmez, bu rolü diğer insanlara da yansıtır. Jung, toplumda önemli başarılar kazanmış birçok kişiyi klinikte izleme olanağı bulmuş ve bu insanların nasıl boşluğa ve anlamsızlığa düştüklerini gözlemlemişti. Bu insanlar tedaviye başladıktan sonra, o güne kadar kendilerini aldattıklarını ve gerçekten ilgilenmedikleri şeylerle ilgilenir görünmüş olduklarını fark etmişlerdi. Tedavinin bir amacı da personayı söndürmek ve insanın gelişememiş yönlerinin ortaya çıkmasına yardımcı olmaktır.”
Ingmar Bergman ‘nın yazıp sinema diline uyarladığı metaforik bir öykü. 1966 yılında vizyona giren filmde hemşire Alma rolünde İsveçli Bibi Anderson ,aktrist Elisabeth Vogler rolünde de Norveçli Liv Ullman ‘ı izliyoruz . İki kadının filmin akışı içerisinde kişiliklerinin nasıl birbirine karıştığını kare kare ustanın sessiz anlatımıyla bu iki muhteşem oyuncunun yüzlerinden izliyoruz.
Bergman "Alma" adını mutlaka bilerek seçmiştir.Uzun bir süre adlar konusunu araştırdığından eminim. "Alma " nın hangi dildeki anlamını kullandı acaba ? İspanyolcadan aldıysa , " Ruh " ; Arapça'dan aldıysa ; "Alim " bilgi " ya da ;Eski Mısır kültüründe ölüler ardından dans eden ve şarkılar söyleyen,profesyonel "ağıtcı", "danscı " kızlara verilen ad "Alma ".
"Gerçekler bizimle alay eder ve biz sonuna kadar rolümüzü oynamak zorundayız."
“Persona”da bir psikiyatri kliniğinde hemşire olarak görev yapan Alma, kliniğin en önemli "hastası" ünlü aktrist Elisabeth'ten sorumlu hemşire olarak atanır. İlginç olan Elisabeth'in herhangi bir ruhsal bir problemi olmadığıdır. Histerik ya da depresif değildir. Elisabeth sadece susar ve etrafında olup biteni izler. Varolmak üzerine felsefi sorgulamalar yapan Elisabeth'in tersine, Alma yaşamı fazla ciddiye almamaktan yanadır.
İki ruhu aynı bedene yerleştirmek yani iki insanın aynı anda tek ve ayrı insan olabilmesi sorunsalı. Toplumsal şizofreniyi yaşayan bireyin “persona “ ve “ mandala “ arasında bocalaması. "Mandala " Sanskritçe " çember" anlamında kullanılıyor . Çember ise "ilahi ,evrensel " alanı belirlemek için kullanılan bir sembol.C.G.Jung ''un " Mandala " kavramı insanın mükemmelliğiyle alakalı..Bir bütün olan kişilik "mandala " ,sürekli "Persona " (Toplumsal maske) kullanıldığı için artık gizlenmiştir.Keşfedilmesi gerekmektedir.Her insan kendi " mandala " sını arayıp bulmalıdır .kaçınılmaz bir süreç olarak ortaya çıkmaktadır zaten bu da. İnsan düşlerinde , etrafında gördüğü ipuçlarıyla "mandala " sını keşfetmeye çalışır yaşadığı sürece.
İşte Bergman’ın "persona " sını izlerken bunları düşünüyorum.
Filmde Elisabeth Fogler ‘in susmasına neden olabilecek iki esaslı konuyla Bergman bizi meraktan kurtarmak istiyor. Ya da kişinin toplumla kurduğu ilişkinin ve güvenin sarsılmasını aynen bir çocuğun anne babasına duyduğu güvenin sarsılması sembolizmasıyla bize gösteriyor.
İlk travma Elisabeth Fogler odasında TV izlerken bir de onun gözlerinden muhtemelen CNN ‘de 1963 yılında Saygon’da işlek bir caddede üzerine benzin dökerek kendini yakan Budist rahibin görüntüleri izliyoruz. Quang Duc adlı Budist rahibin kendini yakma eylemi Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
‘nin Viyetnam ‘da yarattığı insanlık tragedyasını protesto etme anlamını taşımaktaydı. 67 yaşında kendini yakan Budist Rahibin görüntüleri izleyenlerin belki de ömür boyu unutmayacakları bir travma yaratıyordu. Bergman bu görüntüleri tesadüfen seçmiş olamaz. Bir anlamda topluma duydıuğu güveni yitiren E. Fogel ‘in gözleriyle ikinci olarak izlediğimiz olay nazi esir kampında kaçmaya çalışan 7-8 yaşlarında bir erkek çocuğun fotoğrafıydı. Kamera fotoğrafa yaklaşıyor ve çocuğun yüzündeki korkuyu okuyoruz , sonra kamera arka planda ellerinde makinalı tüfeklerle duran iki askerin yüz ifadesiyle noktalanıyor.
Bergman filmde “çocuk “ sembolü ile farklı bir kurgu peşindedir. Persona ve şişen Ego. Sorular Elisabeth'in suskunluğunun ardındaki cevaplardır ve Alma çözüme gerçekten de çok yaklaşmıştır.
Neticede varılan sonuç “ingenting “ yani bir anlamda “hiçlik” olarak karşımıza gemektedir. Elisabeth Fogler ‘in toplumla kurduğu ilişki bir sanatcının toplumla kurduğu ilişki ile alegorileşebilmektedir. Kişinin toplumla kurduğu ilişkiler bazında bakıldığında 1966 yılından bu yana insanlığın yaşadığı trajedilerin her yerde arttığını da görüyoruz.
Sadece günlük gazetelerin manşetlerine bakmak bile insanın kanını donduruyor.
Suskunluk daha da ağırlaşıyor. Söylense, dile getirilse de neye yarıyor ?
24-02-2009, 21:23
sarıkanarya_41
Özel tiyatrolara 2 milyon 500 Bin TL
24 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bakanlığının yardımlarından yararlanmak üzere 2008-2009 sanat sezonu için 247 özel tiyatronun 288 proje ile başvuruda bulunduğunu belirtti.
Bakan Günay, özel tiyatrolara 2008-2009 sanat sezonu projeleri için toplam 2 milyon 500 bin TL dağıtıldığını bildirdi.
Bakan Günay, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Milletvekili Tekin Bingöl’ün soru önergesini yanıtladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yardımlarından yararlanmak üzere 2008-2009 sanat sezonu için 15 Ağustos 2008 tarihine kadar 225 özel tiyatronun 262 proje ile başvuru yaptığını belirten Bakan Günay, daha sonra yapılan mevzuat değişikliği ile başvuru süresinin 15 Ekim 2008 tarihine kadar uzatıldığını kaydetti. Bu süre içinde de Bakanlığına iletilen 23 özel tiyatronun 26 projesi ile birlikte toplam 247 özel tiyatronun 288 projesinin değerlendirildiğini kaydeden Bakan Günay, şu bilgileri verdi:
“Bu değerlendirmelerde, Bakanlığımız Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün 2008 mali yılı bütçesinde özel tiyatrolara dağıtılmak üzere bulunan 2 milyon TL ile birlikte Bakanlığımız Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü özel hesabından Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü adına açılan banka hesabına aktarılan 500 bin TL olmak üzere toplam 2 milyon 500 bin TL, 111 özel tiyatronun projesine dağıtılmıştır. Buna ilaveten 2008-2009 sanat sezonu projeleri için özel tiyatrolara toplam 2 milyon 500 bin TL dağıtılmıştır. Bu rakam, 2006-2007 sanat sezonu için dağıtılan 2 milyon TL’ye göre yüzde 25, 2007-2008 sanat sezonu için dağıtılan 12 milyon 500 TL’ye göre yüzde 67’lik bir artışı ifade etmektedir.”
Günay'ın verdiği bilgiye göre, 2006-2007 sanat yılında, profesyonel 36 özel tiyatroya 1 milyon 547 bin lira, amatör 15 özel tiyatroya 123 bin lira, çocuk oyunu oynatan 20 özel tiyatroya 250 bin lira, geleneksel 14 özel tiyatroya da 80 bin lira olmak üzere toplam 2 milyon lira yardım yapıldı. 2007-2008 sanat yılında, özel tiyatrolara verilen 1.5 milyon liralık yardımın, 1 milyon 100 bin lirası profesyonel 38 tiyatroya, 112 bin lirası amatör 14 özel tiyatroya, 184 bin lirası çocuk oyunu oynatan 12 özel tiyatroya, 104 bin lirası da geleneksel 13 tiyatroya dağıtıldı. 2008-2009 sanat yılında ise profesyonel 51 özel tiyatroya 1 milyon 702 bin lira, amatör 30 özel tiyatroya 383 bin lira, çocuk oyunu oynatan 17 özel tiyatroya 313 bin lira, geleneksel 13 özel tiyatroya 102 bin lira olmak üzere toplam 2 milyon 500 bin lira verildi.
24-02-2009, 21:23
sarıkanarya_41
Oscar şaşırtmadı
23 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}81. Oscar Akademi ödülleri, Los Angeles'daki Kodak Theatre'da bu sabaha karşı yapılan törenle sahiplerine dağıtıldı.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Sunuculuğunu Avustralyalı tiyatro ve sinema oyuncusu Hugh Jackman'ın yaptığı törende, geceye 8 ödülle Slumdog Millionaire damgasını vurdu.
Hayatla mücadelesine, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'ın Mumbai kentinin kenar mahallesinde başlayan bir çocuğun, zorluklar içindeki büyüme sürecini, bir aşk hikayesini de içine katarak, katıldığı bir yarışma programı çerçevesinde ele alan
Slumdog Millionaire, en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi uyarlama senaryo, en iyi görüntü yönetmenliği, en iyi ses miksajı, en iyi kurgu, en iyi film müziği ve en iyi orijinal şarkı ödüllerine layık görüldü.
Oscar'a 13 dalda aday gösterilen The Curious Case Of Benjamin Button sadece 3 ödülle yetinmek zorunda kaldı. Brad Pitt'in başrolünü üstlendiği, yaşlı doğan ve gittikçe gençleşen bir Amerikalının hayatını konu alan film, en iyi sanat yönetmenliği, en iyi makyaj ve en iyi görsel efekt dallarında ödül aldı.
En iyi erkek oyuncu ödülünü, "Milk" adlı filmde, eşitlik isteyen ve kendi kaderini paylaşanların haklarını korumak için siyasete atılan eşcinsel rolündeki Sean Penn aldı. Sanatının yanı sıra siyasi fikirleriyle de bilinen 48 yaşındaki Penn, 2004 yılında, Mystic River filmindeki rolüyle de ödül almıştı.
En iyi kadın oyuncu ödülünü ise "The Reader" adlı filmdeki rolüyle Kate Winslet aldı. Dramatik bir konuyu içine romantizm katarak ele alan filmde, Nazi geçmişi olan bir Alman kadınını oynayan 33 yaşındaki Winslet, son 13 yılda 5 kez Oscar'a aday gösterilmiş, ancak evine eli boş gitmek zorunda kalmıştı. İŞTE OSCAR KAZANANLARIN LİSTESİ En iyi yönetmen: Danny Boyle (Slumdog Millionaire) En iyi kadın oyuncu: Kate Winslet (The Reader) En iyi erkek oyuncu: Sean Penn (Milk) En iyi film: Slumdog Millionaire En iyi yardımcı kadın oyuncu: Penelope Cruz (Vicky, Cristina Barcelona) En iyi özgün senaryo: Dustin Lance Black (Milk) En iyi uyarlama senaryo: Simon Beaufoy (Slumdog Millionaire) En iyi animasyon: WALL-E En iyi kısa animasyon: La Maison en Petits Cubes
En iyi sanat yönetmenliği: The Curious Case Of Benjamin Button En iyi kostüm tasarımı: The Duchess En iyi makyaj: Greg Cannom (The Curious Case Of Benjamin Button) En iyi görüntü yönetmenliği: Slumdog Millionaire En iyi kısa metrajlı film: Spielzeugland (Toyland) En iyi yardımcı erkek oyuncu: Heath Ledger (The Dark Knight) En iyi belgesel: Man On Wire En iyi kısa metrajlı belgesel: Smile Pinky En iyi görsel efekt: The Curious Case Of Benjamin Button En iyi ses kurgusu: The Dark Knight En iyi ses miksajı: Slumdog Millionaire En iyi kurgu: Slumdog Millionaire Onur ödülü: Jerry Lewis En iyi film müziği: Slumdog Millionaire En iyi orijinal şarkı: Jai Ho (Slumdog Millionaire) En iyi yabancı film: Departures (Japonya)
26-02-2009, 20:28
sarıkanarya_41
60 yıllık elbise uğur getirdi
26 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Oscar ödülü kazanan İspanyol oyuncu Penelope Cruz'un, gecede göz kamaştıran şıklığının sırrı çözüldü. Oyuncu, antika değer taşıyan 60 yıllık kıyafetini 8 yıl önce bir mağazada bularak aldığını ve o günden bu yana hiç giymediğini belirtti.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
People dergisinin internet sitesinde yer alan habere göre, yönetmenliğini Woody Allen'ın üstlendiği, Türkiye'de “Barselona” ismiyle gösterilen “Vicky, Cristina, Barcelona” yapımla “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında Oscar ödülüne değer bulunan Cruz, gecede boy gösterdiği kıyafetin sırrını ortaya döktü.
“Pierre Balmain” marka kıyafetini 8 yıl önce satın aldığını ancak hiç giymediğini anlatan Penelope Cruz, bu giysinin 60 yıllık antika değer taşıyan bir tuvalet olduğunu belirtti. Tanınmış İspanyol oyuncu, “Bu kıyafeti 8 yıl önce buldum ve onu gerçekten çok özel bir gün için sakladım” sözleriyle Oscar gecesine verdiği önemi de vurguladı.
Bu kıyafetini zarif bir pırlanta bileklikle süsleyen Cruz, 69 karatlık elmaslarla süslü değerli kolyesiyle de dikkatleri üzerinde toplayarak, Oscar törenlerinin en şık oyuncularından biri oldu.
26-02-2009, 20:28
sarıkanarya_41
Cate Blanchett, Robin Hood'da oynayacak
26 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Beyazperdenin yetenekli yıldızlarından Cate Blanchett yeni çekilecek olan Robin Hood filminde oynayacak. Yönetmenliğini Ridley Scott'ın üstleneceği flimde güzel yıldız Mad Marion karakterini canlandıracak.
Hikaye 12. Yüzyılın tarihsel gerçeklerine uygun olarak senaryolaştırılacak ve Russell Crowe Nottigham halkı tarafından yetiştirilmiş terkedilmiş bir çocukluğu olan ve bu sebeple de toplum bilinci ve hassasiyeti kuvvetli bir karakteri canlandıracak. Küçük yaşta terkedilmiş olmanın doğurduğu güven sorunlarından biri olarak Crowe kimseye kolay kolay aşık olamıyordur ancak Blanchett’in canlandıracağı Maid Marion karakteri ile karşılaşır ve onun güçlü ve özgür ruhunu kendi ruh ikizi olarak görür.
Brian Helgeland hikayenin "Gladyatör" versiyonu olarak da nitelendirilen son halini yazdı. Bütçesi 130 milyon dolar olarak belirlenen filmin çekimlerine ise Nisan'da başlanacak.
26-02-2009, 20:29
sarıkanarya_41
Keramet pakette mi
26 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Amerikan sinemasının temel takıntılarından biri aile değerleri. Mafya filmlerinin bile ayrılmaz parçası olan bu tema çoğu zaman mucize değişimlerin altında yatan faktördür. Zoraki Tatil’de de böyle bir mucizeye tanık oluyoruz.
İsmail Türkmen / Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Geçtiğimiz günlerde önce dayı oldum. İlk kez anne olan çok sevdiğim kardeşimi ve güzel Ayşegül’ü görmeye gittiğim gün anneannemin vefat haberini aldım. Cenaze, mevlit derken yaklaşık bir hafta boyunca hiç alışık olmadığım yoğun bir aile dayanışması/kaynaşması ortamını soludum. Bu vesilelerle belki de 20 yıldır görmediğim akrabalarımı ve eski komşularımı gördüm. Nedenini henüz tam olarak çıkarabilmiş değilim ama şimdiye kadar yaptığım aile ziyaretleri arasında galiba beni en fazla mutlu edeni bu seferki oldu. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
’a döndüğümde izlediğim ilk film Four Christmases’ti (Zoraki Tatil). Ziyaretlerimden dolayı girdiğim halet-i ruhiyeye cuk oturdu diyebilirim. Dolayısıyla bazı açılardan da benzeştiğimiz filmin baş karakterleri Brad (Vince Vaughn) ve Kate’yi (Reese Witherspoon) normalde yapacağımdan daha fazla ilgiyle izledim. Ama tabii ki Zoraki Tatil bir Amerikan filmi olduğu için onlar çok kısa bir zamanda mucizevi bir dönüşümden, hatta belki bir başkalaşımdan geçtiler. Kazara ve kısacık da olsa ziyaret ettikleri ailelerinden çok şey öğrendiler, sorumluluktan kaçan, umursamaz ve özgür ruhlarını satıp birer aile babası ve anne oluverdiler.
İç huzuru belki de bir paket program olarak geliyordur. Ama ben yine de babalık unsurunu çıkarıp bu paketi satın almak istiyorum. Anladığım kadarıyla paketten bir varlığı çıkardığınız zaman fiyat düşeceğine artıyor. Şu an itibarıyla bu da benim çelişkim. Ve her şeye rağmen ben çocuksuz bir huzur aramam gerektiğini düşünüyorum. Şimdiye kadar elimdeki varlıklar istediğim iç huzurunu elde etmeye yetmedi. Ama her şeye rağmen umudum var ve film seyretmeye devam ediyorum. İyi haftalar.
26-02-2009, 20:30
sarıkanarya_41
Transformers 2 geliyor !
26 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}İlk bölümü ile hasılat rekorları kıran “Transformers”ın devamı “Yenilenlerin İntikamı”, 26 Haziran'da vizyona girecek. Sinemaseverler, 2007 yılında dünya sinemalarında 708 milyon dolar hasılat elde eden ve film yapım stüdyolarını dev robot yapımları için harekete geçmeye yönelten “Transformers”ın devamını görmek için gün saymaya başladı.
İnsanoğlunun “Autobotlar” ile “Decepticonlar” arasındaki savaşın ortasında kalmasını anlatan filmin yönetmenliğini, ilk filmde olduğu gibi Michael Bay üstlenirken, prodüksiyon amirliğini Steven Spielberg yaptı.
Başrollerinde Shia LaBeouf ve Megan Fox ikilisinin bir kez daha kamera karşısına geçtiği filmde, izleyiciler daha fazla robotla tanışırken, maceranın boyutları dünyanın çeşitli ülkelerine yayılacak.
Filmin senaryosunu bu kez Roberto Orci ve Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Kurtzman, Ehren Kruger ile birlikte yazdı. Senaristlere toplam 8 milyon dolar ödendi.
İkinci “Transformers” yapımı için 200 milyon dolar bütçe ayrıldı. Bu rakamın, ilk film için ayrılan bütçeden 50 milyon dolar fazla olduğu açıklandı. ÇEKİM ALANLARI
Filmin çekimlerine Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'de başlandı. Mısır piramitlerinin yakın çekim sahneleri için Los Angeles'ta hazırlanan maketler kullanıldı.
Yönetmen Michael Bay, Mısır piramitlerinde çekim yapmak için Mısır hükümetinden izin aldı. Çekim sırasında piramitlere zarar verilmeyeceği konusunda yetkililere güvence verildi. Filmin başrol oyuncusu Shia LaBeouf'un da yer aldığı bir grup, Mısır'da Giza piramitleri bölgesi ve Luxor'da 3 gün süreyle çalışma yaptı. Güvenlik nedeniyle bu çekimler gizli tutuldu.
Ardından Ürdün'e geçilerek Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin desteğiyle buradaki Petra, Wadi Rum ve Salt bölgelerinde 4 gün çekim yapıldı.
Ürdün'deki çalışmanın tamamlanmasının ardından Paris'e geçildi ve Eyfel Kulesi ile Zafer Anıtı'nda çekime devam edildi. KARAKTERLER
Filmde, East Coast Üniversitesi'nde astronomi okuyan ve ilk filmde “Megatron”u öldüren genç “Sam Witwicky” rolünde Shia LaBeouf rol aldı.
“Sam”in kız arkadaşı karakterini yine Megan Fox canlandırdı. “Jennifer's Body” adlı filmdeki rolü için epey kilo veren Megan Fox, yeni rolüne dönmeden önce 3 haftada 5 kilo aldı.
“ABD hava subayı ve autobotların müttefiki Yüzbaşı William Lennox” rolünde Josh Duhamel, “Lennox'un timinde Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
hava kuvvetleri savaş kontrolörü olan ve autobotlar ile işbirliği yapan Robett Epps” rolünde Tyrese Gibson kamera karşısına geçti.
Lağvedilen “Sektör 7” birliğinin eski ajanlarından olan ve dünya yüzeyinde “Transformer” aktivitesini gözlemleyen “Reggie Simmons” karakterini John Turturro canlandırırken, film çekimleri sırasında “Turturro”nun Mısır piramitlerine tırmanmasına izin verildi.
“Lennox”un timine katılan “İngiliz özel kuvvetler mensubu Graham” rolünde Matthew Marsden oynadı. Mısır yolculukları sırasında “Sam” ile “Mikaela”ya eşlik eden yeni karakter “Leo Spitz” rolünde Ramon Rodriguez rol aldı. KONUSU: Başka mekanizmalara kolayca dönüşebilme yeteneğine sahip olan robotların gezegeni “Cybertron”da yaşayan, yöneticiliğini “Optimus Prime”ın yaptığı iyi robotlar “Autobotlar” ile yöneticiliğini “Megatron”un yaptığı şeytani ruhlu ve kötü niyetli “Decepticonlar” arasındaki mücadeleyi anlatan “Transformers”ın devam filminin konusu özetle şöyle: “Sam Witwicky (Shia LaBeouf), Transformers'ın kökenleri ve dünya üzerindeki tarihçesi konusunda yeni detaylar keşfeder. Topladığı bilgiyi ele geçirmek isteyen şeytani ruhlu Deceptionlar onun peşindedir. En büyük mücadele, Mısır'daki Giza piramitlerinde gerçekleşecektir. Çünkü aranan tapınak bu bölgededir. Ve macera başlar.”
Filmde “Transformers”ın Mısır'ı piramitlerin inşa edilmesinden önce ziyaret ettiği gösterilecek. Filmde, Mısır'daki hiyeroglif yazılarının, helikopteri ve günümüzdeki diğer son teknolojik araçları çağrıştırdığına değinilecek.
26-02-2009, 20:31
sarıkanarya_41
Sonbahar ve üç Maymun'a dörder ödül
26 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Özcan Alper’in ilk filmi “Sonbahar” ve Nuri Bilge Ceylan’ın ödüllü eseri “Üç Maymun”, 41. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Sinema Ödülleri’ne damgasını vurdu. Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılan törende her iki film de dörder dalda ödül aldı.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Kısa film yönetmeni Senem Tüzen’in sahneden kayıp oyuncusunu aradığı, Nuri Bilge Ceylan’ın yurtdışından bir not gönderdiği, Şener Şen’in dakikalarca alkışlandığı ve 1977’den beri ilk kez Atilla Dorsay’ın sahnede sunucu olarak bulunmadığı gecede “Sonbahar”, yurtdışı ve yurtiçi festivallerden aldığı ödüllere, başta “En İyi Film” olmak üzere SİYAD’tan aldığı dört ödül daha ekledi. Ceylan da geçen yıl Cannes Film Festivali’nden sonra bu kez SİYAD tarafından “En İyi Yönetmen” ödülüne layık görüldü.
SİYAD ödüllerini kazanan isimler ve eserler En İyi Film: Sonbahar (Yönetmen: Özcan Alper)
En İyi Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan (Üç Maymun) En İyi Kadın Oyuncu Performansı: Hatice Aslan (Üç Maymun) En İyi Erkek Oyuncu Performansı: Onur Saylak (Sonbahar) En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Performansı: Tülin Özen (Vicdan) En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Performansı: Ahmet Rıfat Şungar (Üç Maymun) En İyi Senaryo: Özcan Alper (Sonbahar) En İyi Görüntü Yönetimi: Feza Çaldıran (Sonbahar) En İyi Müzik: Demir Demirkan (Devrim Arabaları) En İyi Kurgu: Ayhan Ergürsel, Bora Gökşingöl, Nuri Bilge Ceylan (Üç Maymun) En İyi Sanat Yönetimi: Natali Yeres (Rıza) En İyi Belgesel: Devrimci Gençlik Köprüsü (Yönetmen: Bahriye Kabadayı) En İyi Kısa Film: Unus Mundus (Yönetmen: Senem Tüzen) En İyi Yabancı Film: Kan Dökülecek / There Will Be Blood Umut Veren Sanatçı: İnan Temelkuran
28-02-2009, 23:50
sarıkanarya_41
Babylon canlı, heyecanlı
28 Şubat 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Babylon Mart ayında yine yerli yabancı birçok müzisyeni ağırlıyor.
Konser merkezi Babylon, müzikseverlere farklı bakış açılarının toplandığı düzenli ve zengin bir program sunmaya devam ediyor. Yeryüzünün farklı seslerini müzikseverlerle buluşturan Babylon Mart ayında Cem Yılmaz, Rapçi Fuat, Baba Zula, Ricky Ford/Neyzen Tevfık Project, Shantel, Ayça Şen gibi yine yerli yabancı birçok müzisyeni ağırlıyor.
Geçen ay boyunca Hürriyet.com.tr’yi sıkı takip eden okurlarımız bizden pek çok etkinliğe bilet kazandılar. Siz de konser ve söyleşilere bilet kazanan şanslı okuyucularımızdan olmak istiyorsanız Mart ayı boyunca Hürriyet.com.tr’yi takip etmeye devam edin.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. BABYLON'DA BU AY
Lokal Anestezi - Cem Yılmaz (Talk-Show) 02 Mart 2009 Pazartesi / 20:30
Televizyonda izlediğin herhangi bir talk-show'u düşün, kameraları at ve mekanın Babylon olduğunu hayal et. Bu hayal, programın yaratıcısı Erim Özşen ve Lokal Anestezi'yle gerçek oluyor. 2 Mart akşamı Cem Yılmaz bu geceye özel sohbetiyle Lokal Anestezi'ye konuk oluyor. Birebir katılabildiğin, soru sorabildiğin, eğlenebildiğin ve kendin olabildiğin bir gece. Katıl; seni de konuşalım...
FUAT 03 Mart 2009 Salı / 21:30 Türkçe Rap'in en önemli isimlerinden Fuat'tan yeni albüm ve ilk konser! Her zaman sert, çarpıcı, zaman zaman espritüel ve muhalif şarkı sözleriyle tanınan Fuat, 'Kalbüm' albümünün ilk konseriyle Babylon sahnesinde. Berlin'de başlayan rap kariyerine 2005 yılından bu yana Türkiye'de devam eden Fuat, yeni albümünde popüler kültüre, sosyal sorunlara ve Ortadoğu'daki savaşlara değiniyor. 'Kalbüm' albümünün ilk konserinde Fuat'a Berlin hip hop camiasının yakından tanıdığı DJ Boba Fettt eşlik edecek.
Lunatiko 04 Mart 2009 Çarşamba / 21:30
Lunatiko, Endülüs ve Anadolu topraklarının kültürel etkileşimini Klasik Türk Müziği ile Puro Flamenco ekseninde sentezleyerek izleyicilere özgün bir deneyim sunuyor. Sevilla’lı flamenko dansçısı Manuel Reina ve Flamenco Alaturka dansinin yaraticisi Işıll Reina öncülüğünde kurulan ve orkestra yönetimini Cem Öğet‘in üstlendiği Lunatiko ile Babylon’da kalbinizin ritmini tacón ve planta seslerine teslim edeceğiniz müzik ve dans dolu bir gece sizleri bekliyor.
Baba Zula 05 Mart 2009 Perşembe / 21:30
Müziklerine getirdikleri görsel boyut, özellikle de kullandıkları canlı çizim tekniği ve konuk dansözleriyle ilgi çeken grup yine sevilen parçalarından oluşan ve sürpriz konukların da yer alacağı bir performans ile dinleyenlerinin karşısında olucak. Dünyanın dört bir yanından sıkı bir hayran kitlesine sahip olan Baba Zula geçtiğimiz yaz Venn, Arezzo Wave, Klinkende Munt gibi Avrupanın önemli festivallerinde sahne aldı.
Queen Tribute Night " A Kind of Magic " 3 06 Mart 2009 Cuma / 22:00
“A Kind of Magic” grubu, Queen’in müzikal mirasını takdir etmek ve kutlamak amacıyla tekrar karşımızda. Grup, Queen’in en sevilen parçalarını orjinal konser yorumlarına bağlı kalarak sahnelemektedir. Vokal ve piyanoda Selçuk Sami Cingi, bas gitarda Alper Türek, gitarda Kaan Koçak, davulda Murat Bekin’den oluşan grup en güzel Queen şarkılarının ruhlarına sadık kalarak dinleyiciye sunuyor.
Rock Party Hosted by Mabbas 06 Mart 2009 Cuma / 00:00
Queen Tribute Band konser sonrasında Babylon’u cayır cayır gitarlı, eğlenceli, coşkulu saatler bekliyor. 70’lerden günümüze gitarlı müziğin en sevilen parçalarıyla, The Doors, Led Zeppelin, Jimi Hendrix, Pink Floyd, David Bowie, The Rolling Stones, The Clash, Blondie, *** Pistols, Van Halen, AC/DC, Iron Maiden, Metallica, Whitesnake, Guns’n Roses, Dire Straits, Bruce Springsteen, Pearl Jam, Bon Jovi, Aerosmith, U2, REM, The Cure, Joy Division, The Smiths, Radiohead, Red Hot Chili Peppers, Nirvana, Marilyn Manson, Rage Against The Machine, Faith No More, Morrissey, Happy Mondays, The Stone Roses, Charlatans, The Wedding Present, Nick Cave and The Bad Seeds, Coldplay, Blur, Oasis, The Killers, Interpol, Bloc Party, Kaiser Chiefs, Editors, Franz Ferdinand, Foals, The Gossip ve daha nice zımba gibi gruplarla bol zıplamalı bir geceye hazır mısınız?
Shantel Dj Set 07 Mart 2009 Cumartesi / 23:00
Disko Partizani albümü ile yayınlandığı günden beri en çok satan yabancı albüm listelerinin tepelerinde gezinen Shantel; Goran Bregoviç, Boban Markoviç, The Rootsman, Fanfare Ciocarlia gibi isimleri bir araya getirdiği setleriyle ayaklarınızı yerden kesecek bir performans için Babylon'da. Biletleri günler öncesinden tükenen, her defasında aynı enerjiyi yakalayabileceğiniz ve size sınırsız dans vaadeden Shantel'in performansını kaçırmamak için gecenin biletlerini haftalar öncesinden mutlaka edinin.
Lokal Anestezi - Ozan Doğulu (Talk-Show) 09 Mart 2009 Pazartesi / 20:30
Televizyonda izlediğin herhangi bir talk-show'u düşün, kameraları at ve mekanın Babylon olduğunu hayal et. Bu hayal, programın yaratıcısı Erim Özşen ve Lokal Anestezi'yle gerçek oluyor. 9 Mart akşamı Ozan Doğulu canlı performansları ve bu geceye özel sohbetiyle Lokal Anestezi'ye konuk oluyor. Birebir katılabildiğin, soru sorabildiğin, eğlenebildiğin ve kendin olabildiğin bir gece. Katıl; seni de konuşalım...
Efe Yas Üzum İle Yemekli Fasıl / Sulukule Roman Orkestrası 10 Mart 2009 Salı / 20:00
Babylon’da Fasıl gecelerinin bu seferki konuğu eğlenceli müzikleriyle size fasıl ruhunu yaşatacak Sulukule Roman Orkestrası. Sulukule'nin yok olmasına karsı direnen mahalleli müzisyenlerden oluşan orkestra, yüzyılların sesini bu defa Babylon sahnesinden duyuracak. Dökülen ritimlerinde hüznün değil yaşama sevincinin ve coşkusunun galip çıktığı Sulukule Roman Orkestrası’nın kıpır kıpır performansına hazır olun. Bir fasıl sofrasından beklediğiniz herşeyin emrinizde olacağı gecede yine son derece klasik bir eğlence sizi bekliyor.
Bora Uzer 11 Mart 2009 Çarşamba / 22:30 Bugüne kadar sahnedeki muhteşem performansı ile herkesin dikkatini çeken ve başarısı kulaktan kulağa yayılan Kangroove grubundan tanıdığımız Bora Uzer, B1 adını verdiği ilk solo albümünü Şubat ayının son haftasında Doublemoon etiketiyle yayımlıyor. Albümün tanıtım konseri ise; 26 Şubat Perşembe gecesi Babylon'da gerçekleştirilecek. Albümün çıkış şarkısı 'Aramızda 1 Gerginlik mi Var?' olarak belirlendi. MFÖ'den Özkan Uğur, Avrupa Yakası'nın Tanrıverdi'si Sarp Apak gibi ünlü isimleri bir araya getiren eğlenceli video klibi 'Barış Denge' yönetti. Parçanın videoklibi, 9 Şubat'tan itibaren web üzerinde yalnızca Myspace Türkiye ana sayfalarında, ve tüm TV müzik kanallarında izlenebilir... 8 türkçe, 4 İngilizce şarkıdan oluşan ilk solo Bora Uzer albümü B1'in sürprizlerinden biri de Kenan Doğulu ile düet olan 'Bundan Sonra Böyle' isimli şarkı. Bora Uzer , B1 ile bu yılın ilk önemli çıkışına imza atıyor. Uzun zamandır popüler müzikte hissettiğimiz erkek vokal eksikliğini giderecek yeni bir soluk olan Bora'ya kulak vermeyi ihmal etmeyiniz.
Naim Dilmener vs Sarp Dakni: “Yerli ve Yabancı Eski 45’likler Kokteyli” 12 Mart 2009 Perşembe / 21:30
Naim Dilmener ve Sarp Dakni bu kez aynı DJ kabininden lezzetli bir “Yerli ve Yabancı Eski 45’likler” kokteyli sunuyor. Ajda Pekkan’dan Raffaella Carra’ya, Enrico Macias’tan Erol Büyükburç’a, Altın Mikrofon’dan Eurovision’a (üç kere) “Pop! Pop! Pop!”. Bu Ne Dünya Kardeşim'den Bang Bang’e, eskiden yeniye, dünden bugüne birbirinden güzel Eski 45'likler. Hep bir ağızdan 'Hür doğdum hür yaşarım!’ ve ‘On S'Embrasse Et On Oublie!’ diye haykırmak, eskilere dalıp gitmek için...
TALVIN SINGH, NILADRI, SMADJ 13 Mart 2009 Cuma / 23:00 (TALVIN SINGH DJ SET)
Dünyaca ünlü Talvin Singh’in başını çektiği bu proje, eski doğu müzikleri ve drum’n’bass tutkusunu harmanlayarak Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
ezgileriyle bir araya getirmiştir. Farklı duygular, hareketler ve renklerin buluşmasından oluşan bu müthiş formül oldukça farklı bir performans olarak sunuluyor. Birbirinden oldukça farklı geçmişleri olan Talvin, Niladri ve Smadj tüm müzikal tecrübelerini Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
’lu müzikseverlere sunmak için Babylon sahnesinde buluşacak. Konserden hemen sonra Talvin’in DJ kabinini ele geçirmesiyle muhteşem bir partiye hazır olun!
The Dynamics 14 Mart 2009 Cumartesi / 23:00
2003 sonlarında reggae dünyasına bir bomba gibi düşen The Dynamics, soul müziğin Jamaika geleneksel müziğine çarpıcı yansımasını hayranlarına sunuyor. Topluluk, soul, reggae, dub ve old-school tarzlarının izinden giderek modern prodüksiyon teknikleriyle müzikseverleri coşturmaya devam ediyor. Disco, rock, pop ve soul dünyasının en sevilen hitlerini reggae formatına sokan The Dynamics ile etkileyici ve dinamik bir sahne şovuna ve çok güçlü vokaller dinlemeye hazırlanın!
ULRICH DRECHSLER 17 Mart 2009 Salı / 21:30
Hiphop, drum’n’ bass, caz ve R&B’nin karşı konulamaz karışımı Ulrich Drechsler ile bir araya geliyor. Akustik ve elektronik müziğin başarılı bir şekilde harmanlayan Drechsler’in performansını izlerken yerinizde duramayacaksınız! Ulrich Dreschler sadece bir tenor saksofon ustası olmakla kalmayıp aynı zamanda bir kontrabas klarnet dahisi olarakta tanınıyor. Sanatçı aynı zamanda dünyaca ünlü “Cafe Drechsler” grubunun kurucu üyelerinden biridir.
Pluxus 18 Mart 2009 Çarşamba / 22:30
Bant Sunar: City Star Nights konser serisi İsveçli elektronik müzik topluluğu Pluxus’u ağırlıyor. Pluxus her ne kadar geçtiğimiz sene yayınladıkları “Transient” adlı şarkının Ford Fiesta’nın reklam müziğinde kullanılmasıyla ünlenmiş olsa da, Stockholm’lü üçlünün synthesizer’lar, sample’lar ve bilgisayar kullanarak ortaya koyduğu elektro-pop ziyafetinin geçmişi 1998 senesine kadar dayanıyor. Pluxus’un insanın içine işleyen elektronik melodilerine teslim olmaya hazır olun. Gecenin DJ’liğini ise Lodown dergisinin yayın yönetmeni, Berlinli Sven Fortmann üstleniyor. Berlin’in önemli resident DJ’lerinden Fortmann, breakbeat, electro-house, dance-rock’ın çarpıcı seçkileri arasında gezinen setiyle 18 Mart gecesi kabinin arkasına geçiyor.
Oldies But Goldies İş Çıkışı 19 Mart 2009 Perşembe / 19:30
Artık işten çıktıktan sonra evinizin yolunu tutmak zorunda değilsiniz. Babylon efsane partisi Oldies But Goldies’in saatlerini işten hemen sonra kendini eğlencenin kollarına atmak isteyenler için erkene çekti. Madonna, A-Ha, Chic, Duran Duran, Snap, Cyndi Lauper, ABBA, Donna Summer, James Brown, Nena, Culture Club, U2 ve Blondie gibi hiç eskimeyen isimlerin unutulmayan şarkılarının Murat Beşer ve Mabbas’ın DJ seti ve Engin Eraydın’ın görselleriyle yeniden hayat bulduğu gecede, dileyenler hamburger, pizza ve patates kızartması seçenekleriyle karnını doyurabiliyor. Eğlenceyi ertelemeyin!
Fairuz Derinbulut 20 Mart 2009 Cuma / 23:00
Bir kuşağın dertlerini, acılarını ve her türden sıkıntılarını serzeniş dolu bir çığlığa, itiraz dolu bir feryada çeviren arabesk klasikleriyle dolu bir albüm “Arabesk”in tanıtım konseri Babylon’da gerçekleşiyor. Daha önce Türk arabesk müziğinin önemli seslerinden Bergen, Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, ve İbrahim Tatlıses gibi sanatçıların yorumladığı Ali Tekintüre şarkıları, Türk rock müziğinin sıradışı rock gruplarından biri olan Fairuz Derin Bulut’un genç soundu, diri nefesi ve modern duyguları ile rock-punk-reggae tarzında yeniden hayat buluyor ve iki farklı kültür ve nesile ait sanatçıları biraraya getiriyor.
S.O.A.P KOZMO Presents: Loud-E & Tako 21 Mart 2009 Cumartesi / 23:00
SOAP yine ezberi bozuyor, Avrupa'nın hit ikilisi Loud-E ve Tako'yu Kozmo serisinde ağırlıyor. Önemli müzisyen ve DJ'ler tarafından son zamanların en başarılı underground ikilisi olarak nitelendirilen Amsterdam'lı ikili dünyanın plak başkentinde yaşıyor olmanın avantajını oldukça iyi kullanıyor. Son üç yıldır Avrupa ve New York'taki kalburüstü partileri sallayan Loud-E ve Tako, gerçek birer plak fetişisti olarak tanınıyor. 90'ların başından bu yana tüm vakitlerini değişik şehirlerdeki plak dükkanlarından bilinmeyen ama şaheser niteliğinde işleri toplamaya ayırmanın meyvelerini şimdi toplayan ikiliyi "Plak Avcıları" olarak tanımlamak mümkün. Ayrıca kendi editing çalışmaları ile de dikkat çeken ikili, synthesizer tonlarının ağır bastığı eclectic bir disco, afro/space ve house seçkisine yer verdikleri setlerini "Discoine" olarak adlandırıyor.
RICKY FORD/NEYZEN TEVFIK PROJECT Hiç"in "Azab-ı Mukaddes"i 24 Mart 2009 Salı / 21:30 Ünlü saksofon virtüözü Ricky Ford’un bu özel projesi efsanevi Neyzen Tevfik’e bir saygı duruşu niteliği taşıyor. Tevfik’in 130. doğum gününün kutlanacağı bu gecede Ford, solo saksofonu ile 20. yüzyılın ilk çeyreğini kendine özgü şekilde yorumlayacak
Selen Gülün & Sibel Tüzün Jazz Project 25 Mart 2009 Çarşamba / 21:30
Profesyonel müzik hayatına başladığı 1992 yılından bugüne eğitimi, yeteneği ve etkileyici sahne performansıyla ülkemizin yetiştirdiği en başarılı bayan solistlerden biri olan Sibel Tüzün, yeni jenerasyon Türk caz piyanistlerinin ve kompozitörlerinin başında gelen Selen Gülün’le beraber caz standartları ve müzikal şarkılarına uzanan etkileyici bir repertuar hazırladı. Projenin prömiyerinin yapıldığı 6. Alanya Caz Günleri’nin açılış konserinde dakikalarca ayakta alkışlanan Sibel ve Selen bu projeyi uluslararası caz festivallerine ve seçkin caz klüplerine taşıyorlar.
Ayça Şen 26 Mart 2009 Perşembe / 21:30 Ele avuca sığmayan radyo programlarından, sıra dışı köşe yazılarından, yayımladığı kitabından ve muhtelif televizyon yayınlarından tanıdığımız on parmağında on marifet Ayça Şen, temelleri 2005 yılında mor ve ötesi üyesi Burak Güven ile birlikte atılan Astronot adlı ilk albümünden şarkılarla Babylon sahnesinde.
GURU'S JAZZMATAZZ feat. SOLAR and THE 7 GRAND PLAYERS 27 Mart 2009 Cuma / 23:00 HipHop/Caz türünün yaratıcılarından Guru ilk Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
performansı için nihayet Babylon'da! DJ Premier ile birlikte kurdukları hiphop topluluğu Gang Starr ile büyük başarı yakalayan ve daha sonra solo olarak başladığı Jazzmatazz serisi ile ismini müzik tarihine altın harflerle yazdıran Guru, bu şaşırtıcı ismi "Gifted Unlimited Rhymes Universal" cümlesinin başharflerinden oluşturarak aldı. 1990'ların başında grubuyla Step in the Arena ve Daily Operation gibi bugün birer klasik olarak kabul edilen albümler yayınlayan Guru, 1993'te Donald Byrd, N'Dea Davenport ve Roy Ayers gibi isimleri arkasına alarak Jazzmatazz Vol.1'ı yayınladı. Serinin ikincisi Vol.2:The New Reality'de bu kez Branford Marsalis ve Jamiroquai gibi isimler de vardı. Eleştirmenler tarafından 90'ların en başarılı rap ve hiphop projelerinden biri olarak kabul edilen Jazzmatazz, 2000'lerde de tüm hızıyla devam etti. Guru solo projeleri ve Gang Starr arasında mekik dokurken sadece hiphop değil, pop, elektronica/dance ve acid jazz türlerine de uzandı ve çok sayıda ünlü isim için prodüksiyonlar gerçekleştirdi. Kendi deyimiyle "İçime sinen düzgün ilk albüm." yani Version 7.0: The Street Scriptures 2005 yılında MC Solar'ın prodüktörlüğünde yayınlanır yayınlanmaz hiphop listelerinde doğrudan zirveye yerleşti. Bu kişisel denemeyi diğer Jazzmatazz projeleri izledi. Yine 2005'te 7 Grand adlı yepyeni bir plak şirketi kuran Guru, tüm çalışmalarını Solar ile birlikte bu çatı altında sürdürüyor. Guru'nun tüm dünyayı kendine hayran bırakan dehası bu kez Babylon duvarlarından kulaklarınıza çarparken kendinizi bu olağanüstü müziğin esiri olarak bulacaksınız! Hiphop'ın gerçek "Guru"su sizi burada bekliyor!
Oldies But Goldies 28 Mart 2009 Cumartesi / 22:00
Geçmişte kalan günlerin enerjisini yeniden bedeninizde hissedeceğiniz Oldies But Goldies’le; Depeche Mode, The Cure, Madonna, A-Ha, Chic, Duran Duran, Snap, Cyndi Lauper, ABBA, Donna Summer, James Brown, Nena, Culture Club, U2, Blondie, The Smiths, Wham!, Frankie Goes To Hollywood, Michael Jackson ve The Clash gibi hiç eskimeyen isimler ve unutulmayan şarkıları Murat Beşer ve Mabbas’ın maharetli DJ setleri ve Engin Eraydın’ın etkileyici görselleriyle yeniden hayat buluyor. Babylon programının vazgeçilmezi, tüm zamanların en eğlenceli partisi Oldies But Goldies için hazırlanın!
17-03-2009, 00:29
sarıkanarya_41
Tiyatro sanatçısı Filiz Toprak vefat etti
16 Mart 2009.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Tiyatro sanatçısı Filiz Toprak, 71 yaşında vefat etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'ndan yapılan açıklamaya göre, Filiz Toprak için yarın Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde tören düzenlenecek.
Toprak'ın cenazesi, Şehzadebaşı'ndaki Şehzade Camisi'nde öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrasında Topkapı Merkez Mezarlığı'nda defnedilecek.
Filiz Toprak, 11 Aralık 1938'de Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'da doğdu. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Şehir Tiyatroları'nda 1959'da çalışmaya başlayan Toprak, Nisa Serezli–Tolga Aşkıner Tiyatrosu'nda da görev aldı.
Şehir Tiyatroları'nda çalıştığı dönemde yönetici olarak sendikacılık yapan ve Tİ-SEN'de (Tiyatrocular Sendikası) görev alan Toprak, tiyatro çalışanlarının haklarının korunması çalışmalarında önemli katkılarda bulundu.
TRT'nin “Radyo Tiyatrosu” programlarında seslendirme yapan, “Tosun Paşa”, “Kızlar Yurdu” gibi sinema ve televizyon çalışmalarında rol alan Toprak, “İçeridekiler”, “Venedik Taciri”, “Dayan Bahriyeli”, “Mektep Arkadaşı”, “Fazilet Eczanesi”, “Lütfen Dokunmayın”, “İçimizdeki Aslan”, “Bir Kavuk Devrildi”, “III. Selim”, “Göç”, “Çalıkuşu”, “Kadınlar”, “Yaldızlı Saat”, “Altı Kişi Yazarını Arıyor”, “İsyancılar”, “Topuzlu”, “Bernarda Alba'nın Evi”, “Coriolanus”, “Cimri”, “1793” ve “Diğerlerinin Adı Ali” adlı oyunlarda rol aldı.
17-03-2009, 00:29
sarıkanarya_41
Aydın Doğan Ödülü Genco Erkal'a veriliyor
13 Mart 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Aydın Doğan Ödülü bu yıl “tiyatro” dalında Genco Erkal'a verilecek. Vakıf'tan yapılan açıklamada sanatların en eskisi ve en karmaşığı olan tiyatronun, bin yıllardır varlığını ve etkisini sürdürdüğü belirtilerek, günümüzde çok büyük bir hızla ilerleyen teknolojinin olanaklarından yararlanarak yeni ifade tarzlarına kavuşan bu sanat dalının, Türkiye'de de önemli bir geçmişe sahip olduğu vurgulandı.
Çeşitli dış etkenler nedeniyle zaman zaman zor günler geçiren Türk tiyatrosunun, son bir kaç yıldır gerek sanatçı gerekse seyirci ilgisinin artışıyla hızlı bir değişim sürecine girdiği anlatılan açıklamada, bundan sanatçılar kadar ödenekli tiyatroların, devletin ve yerel yönetimlerin önemli payı bulunduğu kaydedildi.
Açıklamada, bugün artık tiyatroların tüm yurt sathına yayıldığı ve geniş bir seyirci kitlesine hitap eder duruma geldiği belirtilerek, tiyatronun bu zor dönemlerin üstesinden gelmesinde bu sanat dalına gönül vererek zorluklardan yılmadan çabalarını sürdüren, bu sanatın küllerinden yeniden doğmasını sağlayan insanların katkısının çok büyük olduğu ifade edildi.
Her yıl değişik alanlarda “Aydın Doğan Ödülü” vererek sanatçıları ve bilim insanlarını desteklemeyi amaçlayan Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Vakfı Yönetim Kurulu'nun, bu yıl ödül dalı olarak “tiyatro”yu seçtiği bildirilen açıklamada, seçici kurulun Genco Erkal'ı ödüle değer bulduğu belirtildi.
Genco Erkal'a ödülü, 13 Nisanda düzenlenecek törenle verilecek.
GENCO ERKAL KİMDİR Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünü bitiren Genco Erkal, 1959 yılından başlayarak Kent Oyuncuları, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Sanat Tiyatrosu gibi Türkiye'nin önemli özel tiyatro topluluklarında oyuncu ve yönetmen olarak çalıştıktan sonra 1969'da halen sanat yönetmeni olduğu Dostlar Tiyatrosu'nu kurdu.
Erkal, Gorki, Brecht, Sartre, Peter Weiss, Steinbeck, Havel, Tankred Dorst gibi yabancı yazarların yanı sıra, Aziz Nesin, Haldun Taner, Nazım Hikmet, Refik Erduran, Vasıf Öngören, Orhan Asena, Can Yücel gibi Türk yazarlarının oyunlarını yönetti. Roman, öykü, şiir gibi değişik türlerden tiyatroya uyarlamalar yapan, oyunlar çeviren Erkal, son olarak “Sivas'93” adlı oyunu yazdı.
Oynadığı birçok rolle ödül kazanan Genco Erkal, Prokofiev'in “Peter ile Kurt”, Stravinski'nin “Askerin Öyküsü”, Fazıl Say'ın “Nazım” adlı senfonik konserlerini anlatıcı olarak seslendirdi.
Önemli uluslararası film festivallerinde gösterilen ve birçok ödül kazanan “At”, “Faize Hücum”, “Hakkari'de Bir Mevsim”, “Camdan Kalp” filmlerinin baş rolünde oynayan sanatçı, TRT için Haldun Taner'in ünlü müzikli oyunu “Keşanlı Ali Destanı”nı yönetti ve oynadı.
Değişik yıllarda bir çok kez “yılın en iyi erkek oyuncusu”, “en iyi tiyatro yönetmeni” seçilen, yaşam boyu başarı ödülleri kazanan Erkal, 1982 ve 1983 yıllarında “En iyi sinema oyuncusu” olarak Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali'nde iki kez Altın Portakal ödülü aldı.
Erkal, 1993 yılından bu yana Paris'te ve Avignon Festivali'nde Fransızca da oynamaya başladı ve üç Fransız yapımında rol aldı.
17-03-2009, 00:30
sarıkanarya_41
Recep İvedik ve piyasa
12 Mart 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Recep İvedik ikinci sinema macerasında “piyasaya” el atıyor. Büyüklü küçüklü bütün dağların yaratıcısı piyasaların son dönemlerdeki durumuna ve uluslararası bir şirkette hatırı sayılır bir pozisyonda çalışan arkadaşımın anlattıklarına bakınca Recep İvedik’in “piyasaya” birkaç gömlek fazla geldiğini düşünüyorum.
İsmail Türkmen / Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Recep İvedik-2’de Recep (Şahan Gökbakar) yaşlı babaannesinin (Gülsen Özbakan) arzusu/emri doğrultusunda şu üç amacı gerçekleştirme peşine düşer: İş bulmak, evlenmek ve toplumda saygın bir yer edinmek. Evlenme işini halledemez ama babaannesinin verdiği öteki görevleri “layıkıyla” yerine getirir. Dedesinden miras reklam şirketini işleten kuzeni Hakan’ın (Efe Babacan) yanında 200 lira maaş artı sigorta ve yemek haklarıyla ve “patron yarısı” olarak takılmaya başlar. Bir gün asıl patron olan Hakan, Japonya’dan gelen müşterilerle yağlı bir anlaşma yapacakken adamlar vazgeçerler. Hakan’ın hayalleri suya düşmek üzereyken Recep devreye girer ve anlaşmayı zorla imzalatır Japonlara. Şirket serpilir ve sonra Recep iş dünyasında saygın bir adam olur.
Recep İvedik ve iş dünyasında saygın biri olmak. Muhtemelen filmi kahkahalarla izleyen birçok insanın bile “Hadi canım sen de” deyip es geçtiği ve bir senaryo kusuru olarak not ettiği bir şeydir bu. Keşke böyle düşünenler haklı olsaydı ama maalesef yanılıyorlar. Çünkü piyasada işler çoğu zaman “aynen öyle” yürüyor.
Bu “aynen öyle”yi biraz açmam gerekiyor tabii. Bunu söylerken bir ilkeden bahsediyorum: Koz ilkesi. Zaten piyasada yöntem anlamında geçerli olan tek ilke bu. Eğer kozun varsa her şey senden yana. Bu koz bazen aynen Recep İvedik’te olduğu gibi kaba kuvvet olabilir (ki zaten dünya çapında on, belki yüz milyarlarca lira ciro yapan mafya sektörü temelde bu kozun üzerine oturuyor). Kimi zaman tekelleşme, kimi zaman dolandırıcılık, kimi zaman da rüşvet gibi kozlar üzerinden birilerine imzalar attırılıyor. Bütün bunları ve burada saymadıklarımı da düşündüğümüzde, “tartışmasız en iyi mal ya da hizmeti sunduğu için” karşı tarafı imza atmaya mecbur bırakan şirket sayısının açık ara azınlıkta kaldığını görebiliriz.
Pekiyi bu koz ilkesi nereden çıkıyor? Piyasanın en ana ya da baba ilkesinden: Kar maksimizasyonu. Piyasa dininin, müminlerine vazettiği ilk emir bu: Önce ve en çok karını (bu emrin aslı da keşke burada yazabildiğim gibi şapkasız a ile yazılıp söylense ama değil) düşüneceksin, ne kadar kar edersen o kadar makbulsün, hiç durmadan karını katlamaya bakacaksın ve bu ilkeden asla taviz vermeyeceksin. Durum böyle olunca, itibarınız yazdığınız karla ölçülüyorsa ve siz de buna inanan bir müminseniz o zaman elinizdeki bütün kozları kullanarak para yığmaya başlarsınız. Ve de bu yolda kimsenin gözünün yaşına ya da alnının terine bakmazsınız. AL GÜLÜM VER GÜLÜM
Çok olumsuz düşündüğüm söylenebilir belki, ben de öyle olmasını umarım ama eldeki veriler hiç de öyle demiyor. Bu konudaki görüşlerimin oluşması 2001’deki Enron olayına dek uzanıyor. Daha önce bir yazımda yine sözünü etmiştim. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
’nin enerji devi, Fortune dergisince altı yıl üst üste “Amerika’nın en yenilikçi şirketi” seçilen ve gelirleri 100 milyar doları aşan Enron batarken, şirketlerin kokmaması için serpilen tuzlardan biri olan muhasebe ve denetim şirketi Arthur Andersen’in de kokuştuğu ortaya çıkmıştı. E tabii bunun ötesi yok aslında. Geçen yıl yaklaşık 700 milyar dolarlık varlığıyla batan yatırım şirketi Lehman Brothers’ın hikayesinden bir ayrıntıyı da verelim. Bu şirket, battığı yıl çeşitli derecelendirme kuruluşlarınca tam 8 kez “yılın en iyi bankası” seçilmiş (hatırladığım kadarıyla bunlardan biri de iflas bayrağını çekmeden birkaç hafta önce). Pekiyi sizce yüce derecelendiriciler Lehman’ı boşuna mı en iyi seçiyor? Ya da aynı soruyu şöyle soralım: Lehman boşuna mı batıyor (en basitinden, sekiz derecelendirme şirketine para yetirmek kolay olmasa gerek)? Tezgah gayet iyi işliyor: Al gülüm, ver gülüm. Ama tabii burada çember mümkün olduğunca dar tutuluyor.
Son olarak geçen hafta birinci ağızdan dinlediğim bir çarktan bahsetmek istiyorum. Yılda yaklaşık 10 milyar dolarlık satış yapan uluslararası bir şirketin Türkiye ayağında “satın alma müdürü” olarak çalışan bir arkadaşım var. Epeyce uzun bir sürenin ardından bir araya geldiğimizde anlattı. Şirket tam olarak parsellenmiş ve bunu herkes de biliyormuş. Rüşvetin, dalaverenin bini bir para. Tek bir örnek verdi. Şirketin genel müdürü, aynı işi yapan kendi şirketini kurmuş. Profesyonel olarak çalıştığı şirketten epeyce varlık transferi yapıyormuş kendi şirketine. Mesela gözünün tuttuğu bir eleman mı var, hemen tazminatını fazlasıyla vererek şirketten atıp kendi şirketinde yararlanmaya başlıyormuş bu kişiden. Şirketin tek bir patronu da olmadığı ve halka açık olduğu için kimsenin bu çarkı durduramadığını söylüyor arkadaşım. Onun anlattıklarından anladığım kadarıyla eğer kendisi de “yeseymiş” birkaç yılda rahat on binlerce dolar koyarmış bir tarafa. Bütün bu dalaverelerle mücadelede artık pes eden arkadaşım şimdi yönetime ayrılmak istediğini bildirmiş. Kendisine “malını kimseye yedirmeyecek bir patron şirketi” arıyor. Tam bir güler misin ağlar mısın durumu yani.
Bütün bunları düşündüğümüzde sizce Recep İvedik piyasada garip mi kaçıyor yoksa tam tersine piyasaya fazla mı geliyor? Cevabını düşünürken “etik” olalım lütfen.
17-03-2009, 00:30
sarıkanarya_41
İstanbul'a sinema baharı geliyor
11 Mart 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}İstanbul'un kültür sanat yaşamının önde gelen etkinlikerinden biri olan Uluslararası İstanbul Film Festivali 28'nci yaşını kutluyor. Bu yıl 3 ile 18 Nisan tarihleri arasında yapılacak olan festival dünya sinemasının en seçkin örneklerini sunacak yine.
Sinemaseverlerin merakla beklediği çoğu filmin ilk gösterimleri festivalin geleneksel “Dünya Festivallerinden”, “Genç Ustalar”, “Mayınlı Bölge” gibi bölümlerinde yapılacak. “Gümüş Ülke, Altın Sinema: Arjantin” ve “Aşk Olsun” gibi yeni bölümlerle festival programı sinemada yeni yönelimlere dikkat çekecek; “Asiler, Azizler, Âşıklar”, “Anılarına” gibi bölümlerle de klasik sinemanın unutulmaz örneklerine yer verilecek. Her yıl olduğu gibi ünlü konuklar, usta sinemacıların katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları, sinema dersleri ve partilerle iki hafta boyunca Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
’da gerçek bir festival havası esecek. “28. Uluslararası Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali”, 3 Nisan Cuma akşamı Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılacak Açılış Töreni ile başlayacak. Açılış töreninde, festival tarafından her yıl verilen “Sinema Onur Ödülleri” eleştirmen, arşivci, yazar Agâh Özgüç, oyuncu Hale Soygazi ve yönetmen Erdoğan Tokatlı olmak üzere Türk sinemasına yıllar boyu emek vermiş üç değerli sanatçıya takdim edilecek.
Festival biletleri ise 21 Mart Cumartesi günü satışa çıkıyor. Sinemaseverler biletlerini Beyoğlu’nda Emek ve Atlas ile Kadıköy’de Rexx sinemalarında açılacak gişelerden ve Biletix’ten satın alabilecek. Festivalde biletler tam 10 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü için 7 TL olacak. Festivalde hafta içi gündüz seansları ile Türk Sineması bölümünde yer alan filmler için bilet fiyatı tüm seanslarda sadece 3,50 TL olacak. FESTİVAL SİNEMALARI
Uluslararası Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali’nin Beyoğlu’ndaki sinemalarına bu yıl Yeni Rüya Sineması da ekleniyor. Beyoğlu’nun tarihi salonlarından Rüya Sineması, ses düzeninden koltuklarına yenilendikten sonra 640 kişi kapasitesiyle Uluslararası Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali salonları arasında yerini alacak.
Festivalin gösterimleri Beyoğlu’nda Emek, Atlas, Beyoğlu, Yeni Rüya, Pera Müzesi Sineması ile Kadıköy’de Rexx sineması ve hafta sonları Nişantaşı CityLife Cinema (City’s) olmak üzere toplam 7 sinemada gerçekleştirilecek. FESTİVALDE “ALTIN LALE” HEYECANI
Uluslararası Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali’nde Altın Lale heyecanı bu sene ikiye katlanıyor. Festivalin Altın Lale Ödülü, bu yıldan itibaren, Uluslararası Yarışma’nın yanı sıra Ulusal Yarışma kapsamında da verilmeye başlanıyor. Her iki yarışmanın jürilerinin seçeceği en iyi filmlere, Uluslararası Yarışma Altın Lale ödülü ve Ulusal Yarışma Altın Lale Ödülü takdim edilecek. Festivalin Uluslararası Yarışma bölümünde Altın Lale için, sinema çevrelerinde ses getiren, birbirinden etkileyici 12 film yarışacak. Türkiye’yi ise bu yıl “Süt” filmiyle Semih Kaplanoğlu temsil edecek. Uluslararası Yarışma filmleri, Altın Lale ödülü için festivalin ikinci haftasında izleyicilerle uluslararası jürinin huzuruna çıkacak.
Festivalin Ulusal Yarışma bölümünde ise Altın Lale için jüri karşısına çıkacak 14 film yarışacak. Ulusal Yarışmada geçen yıllarda verilen En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerine bu yıl En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Müzik ödülleri de eklendi. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali’nde Ulusal Yarışma Jürisinin seçeceği En İyi Film ve En İyi Yönetmen’e, Kültür ve Turizm Bakanlığı ödül olarak 50 bin TL verecek. Yine Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın vereceği En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu ödülleri ise 10 bin TL. HER GECE BİR GALA Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali, sinemaseverleri festivalin ilk haftasında 21.30 seanslarında Emek Sineması’ndaki Akbank Galaları’nda ağırlayacak. Festivalin en çok ilgi gören bölümü Akbank Galaları kapsamında sinemaseverler, kaçırılmayacak 9 filmi herkesten önce izleme ayrıcalığını yaşayacaklar.
Aksiyon sinemasının usta yönetmeni Kathryn Bigelow’un son filmi “Düşman Hattı / The Hurt Locker”, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
’ta bomba imha eden iki adamın öyküsünü anlatıyor.
Time dergisi filmden, “savaşan ve çalışan insanlar hakkında mükemmele yakın bir sinema yapıtı” olarak bahsediyor.
Merakla beklenen galalardan bir diğeri de Kanadalı ünlü yönetmen Atom Egoyan’ın Cannes’da Altın Palmiye için yarışan filmi “Tapınma / Adoration.”
Fransız sinemasının genç ustalarından François Ozon’un onuncu sinema filmi “Ricky” ise sıradan bir çiftin sıra dışı çocuğu Ricky’nin hikâyesi. Senaryosunu da Ozon’un yazdığı film, korku, gerilim, fantastik, komedi ve bilim kurgu gibi farklı öğeleri buluşturuyor.
Uli Edel’in Almanya tarihinin en tartışmalı dönemlerinden birini konu eden eseri “Bir Terör Filmi: Der Baader Meınhof” hem içeriği hem de tarzıyla ses getirecek. Alman terörist grubu Kızıl Ordu Fraksiyonu RAF’ın şiddet dolu öyküsünü anlatan film şimdiye kadar çekilmiş en pahalı Alman filmi olma özelliğini taşıyor. Stefan Aust'un çok satan kitabından uyarlanan bu nefes kesen filmin başrollerinde Martina Gedeck ve Moritz Bleibtreu yer alıyor.
Paolo Sorrentino’nun İtalyan tarihine iz bırakan politikacılardan, tam yedi kez başbakanlık görevini üstlenen Giulio Andreotti’nin hayatının 40 yılını mercek altına aldığı “Il Dıvo”, politik filmleri sevenler için kaçırılmayacak bir gala filmi. Film, Cannes’da Jüri Özel Ödülü’ne de layık görüldü.
Sinemaseverler bu yıl tam sekiz dalda Oscar adayı olan Gus Van Sant’ın son filmi “Milk”i de Festivalin Akbank Galaları bölümünde izleme fırsatı bulacaklar. Suikast sonucu öldürülen eşcinsel politikacı Harvey Milk’i canlandıran Sean Penn, bu filmdeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını kazandı. Yönetmen Gus Van Sant ise 2007’de Uluslararası Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali Onur Ödülü’nü almak için Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
’a gelmişti. ÖZEL GÖSTERİM: TÜRK KLASİKLERİ YENİDEN
Uluslararası Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali, Türk sinemasının önemli yapıtlarını restore ederek gün ışığına çıkarmaya devam ediyor. Festival kapsamında 10 Nisan Cuma akşamı Emek Sineması’nda gerçekleştirilecek özel gösterimde Ö. Lütfi Akad’ın 1949 tarihli filmi “Vurun Kahpeye” restore edilmiş kopyasıyla izleyici karşısına çıkacak. Halide Edip Adıvar’ın romanından uyarlanan ve başrolünü Sezer Sezin’in oynadığı film, 1950’ler öncesi Türk sinemasının en başarılı Kurtuluş Savaşı filmi olarak anılıyor. Sinemaseverler geçtiğimiz yıl 27. Uluslararası Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali kapsamında yine Erden Kıral’ın 1979 yapımı “Bereketli Topraklar Üzerinde” filmini yenilenmiş kopyasından izleme şansı bulmuştu. FESTİVALDE YENİ BÖLÜMLER
Festivalin bu yılki yeni bölümlerinden “Aşk Olsun” kapsamında izleyicilerle buluşacak tutku dolu 8 film arasında geçen yıl Festivalde gösterilen “Aşk Şarkıları” adlı filmi ile herkesin gönlünü fetheden Christophe Honoré’nin son filmi “Güzel İnsan / La Belle Personne” yer alıyor. Başrolünde yine Louis Garrel’in oynadığı film, lisede geçen bir aşk hikâyesini anlatıyor. Yönetmen Christophe Honoré, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
’nin edebiyatla ilgili bir demecine tepki olarak filmi çekmeye karar vermiş.
Antonio Luigi Grimaldi’nin yönettiği “Sessiz Kaos / Quıet Chaos”, İtalyan sinemasının Oscar’ı sayılan üç David de Donatello ödülünün yanı sıra Chicago Film Festivali’nde En İyi Senaryo ödülünü aldı. Filmin başrolünde 2002 yılında Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali’nin konuğu olan ve festivalin Sinema Onur Ödülü’nü alan ünlü İtalyan yönetmen Nanni Moretti oynuyor.
Almanya’nın en önemli sinemacılarından Doris Dörrie’nin, Yasujiro Ozu’nun Tokyo Hikâyesi’ne saygı duruşu niteliğindeki filmi “Kiraz Çiçekleri / Cherry Blossoms”, bu bölümün en dokunaklı filmlerinden biri arasında yer alıyor. Yaşam, ölüm, sevgi, kaybetmek ve hayallerin peşinden gitmeyi konu eden filmin başrolünde, 2001 yılında Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü kazanan Hannelore Elsner oynuyor.
Festival takipçilerinin yakından tanıdığı Claire Denis’nin son filmi “35 Tek Rom / 35 Shots Of Rum” ve Polonyalı efsanevi yönetmen Andrzej Wajda’nın Berlin’de Alfred Bauer Ödülü'ne layık görülen “kadın merkezli” dramı “Sazlıkta / Tatarak” bölümün “aşk” dolu filmlerinden.
2001 yılında, Manavgat’a bağlı Sirt köyündeki kadınların su sıkıntısına tepki olarak gerçekleştirdikleri “sevişme grevi”nden esinlenen Alman yönetmen Veit Helmer’ın yolların ve zamanın ulaşamadığı, kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ köyünün hikâyesini anlattığı, “Absürdistan” ise bölümün kaçırılmayacak filmleri arasında gösteriliyor.
Tomas Alfredson’un filmi Gir Kanıma / Let The Rıght One In, Tribeca, Kopenhag ve Göteborg’da ödüllere boğuldu. Newsweek, New York Post ve Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Times’ın yanı sıra Roger Ebert’in de 2008 İlk 10 seçkilerinde yer alan Vampir filmlerine farklı bir açıdan bakıyor.
Festivalin bu seneki yeni bölümlerinden biri, adını gümüşün Latince isminden alan Arjantin’in sinemasına ayrıldı. “Gümüş Ülke, Altın Sinema: Arjantin” başlıklı bölüm, festival izleyicilerini son yıllarda büyük çıkış yapan Arjantin sinemasında bir yolculuğa çıkaracak. Sekiz filmin yer aldığı bölümde “Bataklık” ve “Küçük Azize” ile sinemaseverlerin yakından tanıdığı Lucrecia Martel’in son filmi “Başsız Kadın / The Headless Woman” ile Arjantin sinemasının genç yeteneklerinden Pablo Trapero’nun Cannes’da çok ses getiren filmi “Aslan İni / Lıon’s Den” öne çıkan filmler arasında yer alıyor. ASİLER, AZİZLER, AŞIKLAR
Harvard Üniversitesi Tarih Profesörü Cemal Kafadar küratörlüğünde düzenlen “Asiler, Azizler, Âşıklar” festivalin en ilgi çekici bölümlerinden. Festivalin bu bölümü seyirciyi, yaratıcı yorumların en parlak örneklerinden bazılarına imza atan on bir yönetmenin gözüyle, isyan, ermişlik, aşk ve şiirin doğası ile bunların arasındaki ilişkiler üzerinde düşünmemizi sağlayan on iki filme davet ediyor. “Jeanne D’arc’ın Tutkusu / The Passıon Of Joan Of Arc”, “Sebastıane”, “Aşık Garip / Ashuk-Garıbı”, Kenji Mizoguchi’nin Oharu’nun Yaşamı / The Lıfe Of Oharu da bölüm kapsamında gösterilecek filmler arasında yer alıyor. Sinemaseverler, dünya sinemasının en saygın yönetmenlerine adanan yıllara meydan okuyan 9 ustanın en son filmlerini izleme fırsatını da “Yıllara Meydan Okuyanlar” bölümünde bulacaklar. DÜNYA FESTİVALLERİNDEN Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Uluslararası Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali’nin, geleneksel bölümü “Dünya Festivallerinden”, festival izleyicisine tanınmış yönetmenlerin çoğu ödüllü son eserlerinden konuları ve tarzlarıyla ses getiren 20 film sunuyor.
İngiliz yönetmen Shane Meadows’un son filmi “Somers Town”, aynı zamanda filmin başrolünü de üstlenen oyuncu ve yönetmen Julie Delpy’nin dördüncü filmi “Kontes / The Countess”, Belçikalı genç yönetmen Bouli Lanners’in geçtiğimiz yıl Cannes’da üç ödül kazanan uzun metrajlı ikinci filmi” Eldorado”, Video klip dünyasının eski kurdu Carlos Moreno’nun ilk uzun metraj filmi “İt İti Isırır / Dog Eat Dog”, Fransız sinemasının önemli yönetmenlerinden Philippe Lioret’in son filmi Hoş Geldiniz / Welcome izlenecek filmlerden. GENÇ USTALAR
Bu yıl üçüncü kez COLIN’S sponsorluğunda gerçekleştirilecek “Genç Ustalar” bölümünde sinema dünyasına henüz adımını atmış olmasına rağmen geçtiğimiz yıl kendilerinden çok bahsettiren 11 başarılı genç yönetmenin filmi yer alıyor. Finli genç yönetmen Jukka-Pekka Valkeapää, kısa filmleriyle tanınan genç Rumen yönetmen Adrian Sitaru, Meksikalı yönetmen Fernando Cameron, geçen yıl Cannes’da en iyi ilk filmlere verilen Altın Kamera Özel Mansiyon ödülünü alan 24 yaşındaki Valeria Gai Germanika sinemaseverlerle buluşacak yönetmenlerden. BELGESEL KUŞAĞINDAN, UYKU KAÇIRACAK FİLMLERE
NTV’nin sponsorluğunu üstlendiği NTV Belgesel Kuşağı’nda bu yıl politikadan ekonomiye, sinemadan insan haklarına, müzikten spora birbirinden ilginç konulara değinen 17 belgesel yer alıyor. NTV Belgesel Kuşağı, 6-12 Nisan tarihleri arasında Beyoğlu Sineması’nda gösterilecek.
Festivalin gelenekselleşen “Mayınlı Bölge” bölümünde ise, bu yıl yine sınırları zorlayan sıra dışı 10 film yer alıyor. Çok yönlü sanatçı Takeshi Kitano, başrolünde oynayıp kendini yönettiği son filmi “Akileus Ve Kaplumbağa”, Amat Escalante son filmi Piçler/ Los Bastardos ile seyircileri yine huzursuz edecek. Film, son derece çarpıcı başlangıcı ve acımasızca gerçekçi sonuyla Cannes’da büyük tartışma yarattı. Yine uyarıcı, çarpıcı, sarsıcı filmleri uykuya tercih edenlerin dört gözle beklediği “Geceyarısı Çılgınlığı”, izleyicilerin uykusunu kaçıracak 4 filmi, cuma geceleri Beyoğlu, cumartesi geceleri ise Atlas sineması’nda saat 24.00’te beyazperdeye yansıtacak. CANLANDIRMA SİNEMASI: BILL PLYMTON
Uluslararası Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali’nin ilgiyle izlenen bölümlerinden Canlandırma Sineması bu yıl müthiş çizim enerjisi, yapımını tek başına üstlendiği filmleriyle bağımsız animasyon dünyasında bir marka olan dünyaca ünlü sanatçı Bill Plympton’ı ağırlıyor. Bölüm kapsamında sanatçının beş uzun metrajlı canlandırma filmi gösterilecek. Dünyaca ünlü birçok markanın reklâm filmlerinden, New York Times, Vogue, Vanity Fair’deki illüstrasyonlara ve Rolling Stone dergilerindeki karikatürlere kadar beğenilen birçok işe imza atan Bill Plympton ayrıca festivalin konuğu olarak Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
’a da gelecek ve 18 Nisan Cumartesi günü saat 16.00’da Akbank Sanat’ta meraklılarına bir de Sinema Dersi verecek. USTALARA SAYGI: RAYMOND DEPARDON Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film Festivali kapsamında fotoğrafçı, muhabir, sinemacı ve dünyanın en iyi belgeselcilerinden Raymond Depardon’un 2008 yapımı son filmi Modern Hayat / La Vıe Moderne’in de aralarında olduğu izleyicilerle buluşacak. Ünlü Gamma fotoğraf ajansının kurucularından, Magnum ajansı üyesi, Pulitzer ve Louis Delluc ödüllü Depardon, 1960’lardan bu yana, Vietnam’dan Berlin Duvarı’nın yıkılışına, iç savaşlardan devrimlere tanıklık ettiği tüm olayları sinemaya aktarıyor, Fransız toplumunun farklı kesimlerini izliyor.
Festivalin bu yılki “Anılarına” bölümü, geçen yıl kaybettiğimiz Paul Newman, Sydney Pollack ve Yusuf Şahin’e adandı. Bölüm kapsamında gösterilecek filmler ise şöyle:
“Richard Brooks / Kızgın Damdaki Kedi, Sydney Pollack / Atları da Vururlar, Yusuf Şahin / Sessizlik Lütfen? Çekim Var.”
17-03-2009, 00:31
sarıkanarya_41
Siyasete yedinci sanat molası
9 Mart 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Türkiye'de siyasetin kalbinin attığı başkent Ankara kısa süre de olsa yedinci sanat molası alıyor. Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen 20. Ankara Uluslararası Film Festivali, 12 Mart'ta başlıyor. Dünya sinemasının seçkin örneklerinin sunulacağı festival 22 Mart'a kadar sürecek.
Festival Başkanı Can Özgün, açılış töreninin 12 Mart akşamı, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi Salonu'nda yapılacağını, gecede sunuculuğu Janset ve Ruhi Sarı'nın üstleneceğini söyledi.
Gecede, “Festival Özel Ödülleri”nin de sunulacağını belirten Özgün, bu yıl “Kitle İletişim Ödülü”nün ODTÜ GİSAM'a, “Sanat Çınarı” ödülünün “son 40 yılı kapsayan sanatsal serüveni boyunca eğitim müziği, radyo ve televizyonun işlevi ve film müzikleri gibi konularla müziksel amaçlarını yaşama geçirmeye çalışarak müzik alanına yaptığı katkılardan dolayı” Muammer Sun'a verileceğini bildirdi.
Özgün, bu yıl “Aziz Nesin Emek Ödülü”nün “Türkiye sinemasında geleneksel kalıplarının dışında, yenilikçi yapıtlar ortaya koyduğu ve canlandırdığı karakterlere benzersiz bir üslup kazandırdığı gerekçesiyle” Macit Koper'e takdim edileceğini kaydetti.
Can Özgün, 22 Martta yapılacak kapanış töreninde de ulusal uzun, kısa ve belgesel film yarışmalarında ödül alanlara ödüllerinin takdim edileceğini ifade etti. ULUSAL UZUN FİLM YARIŞMASI
Festival kapsamında düzenlenen “Ulusal Uzun Film Yarışması”nda bu yıl, Cemal Şan'ın “Dilber'in Sekiz Günü” ve “Ali'nin Sekiz Günü”, Kazım Öz'ün “Fırtına”, İsmail Necmi'nin “Bunu Gerçekten Yapmalı mıyım?”, Tolga Örnek'in “Devrim Arabaları”, Jacques Deschamps'ın “Dinle Neyden”, Hüseyin Karabey'in “Gitmek”, Raşit Çelikezer'in “Gökten Üç Elma Düştü”, Selim Evci'nin “İki Çizgi” ve Özcan Alper'in “Sonbahar” adlı filmleri olmak üzere 10 yapım yarışacak.
Seçici Kurul Prof. Dr. Oğuz Onaran, sinema yazarı Esin Küçüktepepınar, yönetmenler Handan İpekçi ve Mustafa Altıoklar ile oyuncu Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'dan oluşacak. Ödül kazananlar, 22 Martta açıklanacak.
Ayrıca, festival kapsamında bu yıl Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) “SİYAD En İyi Film” ödülünü, Film Yönetmenleri Derneği (FİLM YÖN) de “FİLM YÖN En İyi Yönetmen Ödülü”nü verecek.
Festivalin yarışma dışı özel gösterim bölümünde ise Özcan Tekdemir'in “Bekçi”, Uygar Asan'ın “Düğüm” ve Sümeya Kökten'in “Yasak Hisler” adlı filmleri Ankaralı sinemaseverlerin beğenisine sunulacak.
“Ulusal Kısa Film Yarışması” bölümünde de kurmaca dalında 18, deneysel dalda 12, canlandırma dalında ise 10 olmak üzere toplam 40 film jüri karşısına çıkacak. Yarışmanın seçici kurulunda, akademisyen Bülent Somay, karikatürist Tan Oral, Sinema Dergisi genel yayın yönetmeni Senem Erdine İşmen, yönetmen Ali Taner Baltacı ve Clermont-Ferrand Kısa Film Festivali uluslararası program direktörü Laurent Guerrier yer alacak.
“Ulusal Kısa Film Gösterimi” bölümünde de yarışmaya başvurmuş, ancak ön elemeyi geçememiş filmlerin bir bölümü ile dünyanın pek çok ülkesinden, son dönemde çekilen önemli kısa filmler izleyiciyle buluşacak.
Öte yandan, “İki Kıta İki Ülke: Asya'dan Amerika'ya–Meksika'dan Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'a” bölümünde, Meksika ve Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
yapımı 13 kısa film; “Kısa Sınır Tanımaz” bölümünde Macaristan, İsviçre, İngiltere, Belçika, Güney Kore, Almanya, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
, Avusturya, Avustralya, Hırvatistan, Ermenistan ve Kanada'dan 23 kısa film; “İspanya: Kısa Filmin Don Kişotları” bölümünde de İspanya'dan 21 film gösterilecek.
ÜNLÜ YÖNETMEN ZANUSSİ KONUK OLACAK
Festivalin “Ulusal Belgesel Film Yarışması” bölümünde, amatör kategoride 14, profesyonel kategoride 11 film jüri üyelerinin değerlendirmesine ve belgesel sinemaseverlerin beğenisine sunulacak. Yarışmanın Seçici Kurul'u, akademisyenler Barış Kılıçbay ve Berrin Balay, görüntü yönetmeni Candan Murat Özcan, sinema yazarı Janet Barış ve yapımcı Sevinç Yeşiltaş'tan oluşacak.
Ayrıca, dünyadaki önemli film festivallerinde gösterilmiş, ödül almış ve seyirciler tarafından beğenilmiş 10 belgesel festival kapsamında meraklısıyla buluşacak. Festivalin “Dünyanın Her Köşesinden” bölümünde ise film festivallerinde gösterilmiş, ödül almış, eleştirmenler ve seyirciler tarafından beğenilen filmler yer alacak.
Dünyanın en renkli göçebe topluluklarından biri olan Romanlar da festival kapsamına alındı. “Gelecek Uzun Sürer” bölümünde, çingenelere dair filmler gösterilecek.
Bunun yanında, “Bir Usta İki Film” bölümünün konuğu, Polonya sinemasının yaşayan en önemli yönetmenlerinden biri kabul edilen Krzysztof Zanussi olacak. Son filmi “Kalp Hırsızı”nın Türkiye prömiyeri için Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
'da bulunacak ünlü yönetmen, 15 Martta hayranlarıyla bir araya gelecek. “Toplu Gösterim” bölümünde ise yönetmen Jan Hrebejk'in filmleri başkentlilerle buluşacak.
Ayrıca, geçmiş yıllarda gösterilmiş ve iz bırakmış en iyi filmler, “20 Yılın En İyilerinden” bölümünde yer alacak. YAN ETKİNLİKLER
Festival kapsamında, festival treni, Haydarpaşa Garı'ndan 12 Martta kalkacak. “Sanat Sokağı' etkinliklerine bu yıl da devam edilecek.
“Türkiye'de Videonun 35 yılı Projesi” adlı etkinlik de festival kapsamında gerçekleştirilecek. Hollanda Medya Sanatları Enstitüsü olan Montevideo'nun arşivi yönetmeni Heiner Holtappels, deneysel sinema üzerine workshop düzenleyecek.
Kızılay Büyülü Fener Sineması ve Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde gösterilecek filmlerde, kısa ve belgesel yapımlar ücretsiz, uzun filmler 2,5, 5 veya 10 TL'ye izlenebilecek.
17-03-2009, 00:31
sarıkanarya_41
Bülbülü Öldürmek'in yazarı öldü
5 Mart 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Yazdığı tiyatro oyunları ve film senaryolarıyla iki Akademi (Oscar), bir Emmy ve bir Pulitzer ödülü kazanan Amerikalı yazar Horton Foote, 92 yaşında öldü.
Ünlü yazarın kızı oyuncu Hallie Foote, New York Times gazetesine yaptığı açıklamada, babasının kısa süren bir rahatsızlığın ardından Connetticut eyaletinin Hartfort kentinde dün öldüğünü kaydetti.
Küçük kasaba hayatının özlemi ile sorun ve mücadelelerini konu alan oyun ve senaryoları olan Foote'un en bilinen senaryoları arasında 1962'de En İyi Uyarlama Senaryo Ödülü aldığı, Türkiye'de "Bülbülü Öldürmek" olarak çevrilen "To Kill a Mockingbird" ile 1983'te En İyi Özgün Senaryo Ödülü kazandığı "Tender Mercies" bulunuyor.
Foote, "Bülbülü Öldürmek" filminin senaryosunu, Harper Lee'nin 1960'ta yazdığı Pulitzer ödüllü çok satan otobiyografik romanından uyarlayarak yazmıştı. Filmin baş rollerinde Gregory Peck, John Megna ve Frank Overtan oynamıştı.
Horton Foote, 1997'de William Faulkner'ın bir hikayesinden yazdığı uyarlama senaryoyla Emmy ödülü, ayrı bir oyunuyla da 1995'te Pulitzer ödülü almıştı.
17-03-2009, 00:32
sarıkanarya_41
Yengeç Oyunu başlıyor
13 Mart 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Hazal, At, Murtaza, Su da Yanar, Bekçi, Balalayka ve Kalbin Zamanı gibi filmlerin yarıtıcı Ali Özgentürk'ün yeni çalışması Yengeç Oyunu nisan ayında seyirciyle buluşuyor. Adı binlerce Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
okurunun katıldığı bir anketle belirlenen filmin oyuncu kadrosunda ise Ayşa İnci, Ayşe Kökçü, Özcan Varaylı'nın yanısıra genç yıldız adayları da yer alıyor.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Film esin kaynağını tarihçi Halil İnalcık’ın Sabancı Üniversitesi’nde öğrencileriyle birlikte yürüttüğü araştırmaların ardından kitaplaştırdığı, 15. ve 16. yüzyıllarda gerçekleşen Osmanlı mahkemelerini konu alan çalışmasından alıyor.
Senaryo yazarlığını da Ali Özgentürk'ün üstlendiği filmin başrollerinde Alacakaranlık, Yanık Koza ve Karagümrük Yanıyor gibi TV dizilerinden, O Şimdi Mahkum ve Semum adlı sinema filmlerinden tanıdığımız Ayça İnci; Türk televizyonlarının en uzun süre yayında kalan dizisi Bizimkiler'in oyuncularından Ayşe Kökçü, Kurşun Yarası, Kurtlar Vadisi ve Hacı adlı TV dizilerinde rol alan Özcan Varaylı’nın yanısıra Eskişehir’li genç ve yetenekli tiyatro oyuncuları rol almaktalar. KÜÇÜK KENTİN BÜYÜK KAHRAMANLARI Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Yönetmen Ali Özgentürk
Yengeç Oyunu, küçük bir kentin ayakta kalmaya çalışan büyük kahramanlarının, özellikle kadınların hikayesini anlatıyor. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
üniversitelerinde tarih asistanlığı yapan Asya (Ayça İnci), yanına beş yaşındaki kızı İpek’i de alarak, kendine yeni bir hayat kurma umuduyla doğduğu şehre gelir. Kısa sürede üniversitede iş bulan Asya, öğrencileriyle birlikte, hepsinin hayatlarını değiştirecek sıra dışı bir projenin içinde bulur kendisini.
Eski Osmanlı mahkemelerinin belgelerini inceledikleri sırada, herkesin ilgisini çeken bir vakayla karşılaşırlar. 1917 yılında, Yengeç Salih isimli bir kabadayı, mahallede yalnız yaşayan ve geceleri geç saatlerde evine gelip giden Nuriye adındaki bir ebeyi, fahişe olduğu gerekçesiyle öldürmüştür. Bu cinayeti, mahallenin namusunu kurtarmak adına işlediğini öne süren Yengeç Salih, davada beraat etmiştir. Bu adaletsizliğe isyan eden öğrenciler, ders kapsamında bu davayı yeniden canlandırıp, kendi aralarında kuracakları bir mahkemede, Yengeç Salih’i bir kez daha yargılamayı önerirler. Öğrencilerinin duyduğu heyecandan etkilenen Asya, bu teklifi kabul eder. Zaman içinde Asya da araştırmaya kendini kaptırır ve öğrencileriyle birlikte bu heyecanı paylaşmaya başlar. Bu süreç Asya’nın kendi acılarını bir nebze de olsa unutmasına yardımcı olacaktır.
Asya ve öğrencileri günümüzde de benzerlerine sıkça rastlanan cinayetin asıl sebebini araştırırlarken, davanın hâlâ hayatta olan taraflarından gelen zorluklarla birlikte, kendi hayatlarında yaşadıkları kişisel sorunları da çözmek için mücadele ederler.
17-03-2009, 00:32
sarıkanarya_41
Devrimci Yusuf'un İrlandalı kardeşi
12 Mart 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Kuzey İrlanda'nın bağımsızlığı için mücadele eden IRA'nın özgürlük savaşçısı önderi ve İngiliz parlamentosu milletvekili Bobby Sands'ın yaşamının son haftalarını konu alan Hunger (Açlık) 20 Mart'ta seyirciyle buluşuyor. Açlık, sezonun en yaratıcı filmi olarak kabul edilen Sonbahar'ın yapımcıları tarafından kendi filmlerinin öncüsü görülüp "kardeş film" olarak ilan edilmişti.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
14. Gezici Film Festivali'nin Kars gösterimleri sırasında büyük ilgi gören Açlık, siyahi İngiliz yönetmen Steve McQueen'in imzasını taşıyor. McQueen'in ilk uzun metrajlı filmi olan Açlık; Cannes’da aldığı “Altın Kamera” nın da aralarında bulunduğu bir çok ödüle değer görüldü.
Filmin öyküsü; Kuzey İrlanda’nın bağımsızlığı için mücadele eden IRA ve INLA üyesi militanların, savunma haklarından yoksun bırakılarak hapsedildikleri işkencehane muadili Maze Cezaevi’nin (Long Cesh) H Blokları’nda geçer. Politik mahkûm statüsü adına direniş kararı alan Bobby Sands ve arkadaşlarının, “battaniye” protestosu ve “yıkanmama” eylemleri, Belfast sokaklarında yankısını bulur.
Ancak İngiliz hükümetinin “Demir Leydi” lakaplı Başbakanı Margaret Thatcher'ın inadı inattır. Sands son çare olarak Mart 1981’de bedenini açlığa yatırır. Hücre hücre eriyen Sands, eyleminin 66. günü olan 5 Mayıs 1981’de son soluğunu verir ve yüz bin kişilik cenaze töreniyle Derry Şehir Mezarlığı’nda defnedilir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bobby Sands'i (yukarıda) filmde Michael Fassbender canlandırıyor.
“Hücremde Bir Gün” adlı kitabı ve 1996 Eylül’ünde ülkemizde gösterime giren “O da Bir Ana” (Some Mother’s Son) filmiyle tanıdığımız Bobby Sands adını tarihe yazdıran bir siyasi figür.
Ülkesinin tarihine adını yazdırmış Sands ile F tipi cezaevlerindeki tecride karşı mücadele edenleri temsil eden Sonbahar'ın sessiz karakteri Yusuf böylece sinemaseverlerin belleğinde de sonsuza kadar "kardeş" olacak.
17-03-2009, 00:32
sarıkanarya_41
Bulutsuzluk Özlemi; Emek Sahnesi'nde
10 Mart 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Türk rock müziğinin önde gelen gruplarından Bulutsuzluk Özlemi 12 Mart'ta Beyoğlu Emek Sineması'nda müzikseverlerle buluşuyor. Grubun “Perşembe Konserleri” konsepti kapsamında düzenlenen konseri saat 21:30'da başlıyor.
Yeni albümlerinde, hayallerinde yaşattıkları ‘Ozpozons Kuş’un kanatlarında yine bir hayal ülkesi olan Zamska’ya gerçekleştirdikleri zorlu yolculuğu anlatan Bulutsuzluk Özlemi işte bu konserinde, sevilen tüm yapıtlarının yanında o mistik yolculuğu da yaşatacak.
23 yıllık bir grup olan Bulutsuzluk Özlemi, konserinde sahnede vokal ve elektro gitarda Nejat Yavaşoğulları, klavye ve piyanoda Sina Koloğlu, bas gitarda Sunay Özgür, elektro gitarda Deniz Demiröz ve davulda Berke Özgümüş ile yer alacak.
Bilet fiyatları 39, 29, 19 TL olarak belirlendi. Biletler Beyoğlu Emek Sineması'nda satılıyor.
17-03-2009, 00:32
sarıkanarya_41
Kadın gözüyle ...
6 Mart 2009 Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Kadın Gözüyle sergisi Derinlikler Sanat Merkezi'nde izlenebilecek.
8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen sergi Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Rotary Kulübü'nün himayesinde gerçekleşiyor.
Demet Kaya Güngörür, Helga Uzlar, Melek Tunç, Mine Nacar Akın, Olga (Oya) Özden, Sara Denahmiyas, Serap Gümüşoğlu, Svetlana Önder ve Şule Ketenci'nin resim ve heykel çalışmaları yer alıyor.
17-03-2009, 00:33
sarıkanarya_41
Senar'dan anlamlı bağış
5 Mart 2009Yaşar ANTER/BODRUM (Muğla), (DHA) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
.hurriyet2008-detailbox-newslink { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:none; color:#000000;}.hurriyet2008-detailbox-newslink:hover { font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size:13px; font-weight:bold; text-decoration:underline; color:#990000;}Türk sanat müziğinin yaşayan efsanesi Müzeyyen Senar'dan anlamlı bağış.
Muğla’nın Bodrum İlçesi'nde yaşayan, Türk Sanat Müziği'nin unutulmaz isimlerinden 90 yaşındaki Müzeyyen Senar ve kızı Feraye, Van’da açılan ve kız öğrencilerin eğitim gördüğü ilköğretim okulunun kütüphanesine 500 kitap bağışladı. Senar, “Sanat yaşamım boyunca özellikle kız çocukların eğitimi için elimden geleni yaptım. Emniyet teşkilatımızın da böyle bir güzel çalışmaya girdiğini duyunca tereddüt etmeden bu özel kampanyaya destek olmak istedim” dedi.
Erçiş'te 280'i yatılı 300 kız öğrencinin eğitim gördüğü 75. Yıl Kız Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda, Kaymakam Ferhat Kurtoğlu, İlçe Emniyet Müdürü Salih Metin Mete ve Başkomiser Tümer Yılmaz tarafından hayata geçirilen Turkuaz Projesi kapsamında ‘Benim Ablam Polis’ kütüphanesi açıldı.
Projeye önemli bir destek Müzeyyen Senar ve 62 yaşındaki kızı Feraye’den geldi. Kaymakam Kurtoğlu'nun kendisini telefonla aramasıyla, Erciş'e hemen 500 kitap gönderdiklerini söyleyen Senar, “Sanat yaşamım boyunca özellikle kız çocukların eğitimi için elimden geleni yaptım, çocuklarımızın en iyi şartlarda eğitim görmesi için destek olmaya çalıştım. Emniyet teşkilatımızın da böyle bir güzel çalışmaya girdiğini duyunca tereddüt etmeden bu güzel kampanyaya destek olmak istedim. Sanatçı dostlarıma da bu konuda bilgi verip Bodrum ve Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
’dan kütüphaneye kitap yağmasını sağlayacağım” dedi. SENAR’IN İLGİSİNDEN GURUR DUYDUK
Sanatçı Müzeyyen Senar’ın gönderdiği kitapların ‘Benim Ablam Polis’ kütüphanesine yerleştirildiğini, daha önce de ‘Polis Abla’, ‘Polis Abi’ ve ‘Polis Amca’ kütüphaneleri açtıklarını belirten Kaymakam Kurtoğlu, “Yeni açtığımız kütüphanemize bu kez de sanatçılarımızın desteği ile kitap yağmaya başladı. İlk kitapların Senar ve kızından gelmesi bizleri gururlandırdı. Senar’ın bağışladığı kitaplar ve kendisi ile ilgili fotoğrafları emniyet teşkilatının ilgili web sitesinde, broşür ve kitapçıklarda sanatçı desteği olarak değerlendireceğiz. Özellikle Senar gibi bizlerin ve halkın gönlünde taht kurmuş bir sanatçımızın destek vermesi bizler için ayrı bir önem taşıyor. Bu vesile ile desteklerini esirgemeyen başta sanatçılarımız olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri temsilcilerine teşekkür ederim” dedi.