Karadenizlileri şok eden fıkra!
Trabzon Valiliği tarafından bir hafta önce piyasaya çıkarılan ansiklopedideki Temel fıkrası, Karadenizlileri şoke etti. İşte valiliğin kitabındaki 'ahlak dışı' 'Temel fıkrası!
Trabzon Valiliği tarafından bir hafta önce piyasaya çıkarılan, Trabzon'un tarihi, eğitimi, ekonomik ve sosyal durumunu içeren 560 sayfalık ansiklopedideki Temel fıkrası ortalığı karıştırdı.
Kültür Müdürlüğü tarafından hazırlanan ansiklopedinin 220. sayfasındaki "****** Temel fıkrası"ndaki üslup ve anlatım, bölge halkının ahlaki duygularını inciten yapısı nedeniyle Karadenizliler'i şoke etti. Ansiklopedide Karadeniz'in simgesi Temel'in bölge insanı üzerindeki etkileri ve mizahi yönü anlatıldı "Trabzon Bölgesi yaşayan bir fıkra tipi olan 'Temel' tipi ile geleneğe canlı bir katkı sağlar. Bulduğu pratik çözümler, saflığı, temizliği ve bölge insanının toplumsal eleştiri felsefesini yansıtan yapısıyla üzerinde ayrıca durulması gereken bir olgudur" şeklinde bir yorumun yer aldığı ansiklopedide bu yorumun hemen ardından da fıkra yayımlandı.
İŞTE O FIKRA
Temel ile Cemal çok sıkı arkadaş. Bir gün Temel, Cemal'in evinin önünden geçiyormuş. Hanımı da cam siliyormuş.
Temel: Cemal evde mi? demiş.
- Yok, demiş.
- Aç kapıyı ben celiyirum.
- Hes len. Sen beni ......pu mu zannettin!
- Para vereceğimi kim söyledi?
19-09-2006, 15:29
CABBARİ
PKK’nın Ramazan ayı hazırlıkları!
Terör Örgütü PKK Ramazan hazırlığı yapıyor. Tabi fakir fukaraya kumanya dağıtmak ya da Kandil'deki teröristleri sahura kaldırmak için davulcu aramak gibi hazırlıklar değil bunlar...
PKK’nın yeni hazırlıkları!
Manşete bakıp PKK'nın ramazanda fakir fukaraya kumanya dağıtacağını sanmayın. Ya da Kandil'deki teröristleri gece sahura kaldırmak için davulcular bulunduğunu...
PKK gerçekten ramazan hazırlıkları yapıyor ve bu hazırlıklar dini motiflerle süslü! Bu çalışmaları biraz sonra anlatacağız ama önce terör örgütünün dini propaganda malzemesi olarak kullanma kararı aldığı güne dönelim. Bunun için 16 yıl geriye gitmemiz gerekiyor. Yıl 1990. Yer Şam PKK 2. Olağan Kongresi'ni yapıyor.
İstihbarat birimlerince deşifre edilen kongre kararlarının ilk üç maddesi dikkat çekici.
İşte o gün alınan kararlar;
1-) Dinsel mezhepleri PKK çevresinde toplamak,
2-) Aleviliği bir ulusal direniş motifi olarak ele alıp, özgün bir yaklaşımla değerlendirmek.
3-) İmamlar Birliğini kurumlaştırmak; camileri ulusal propaganda merkezleri olarak siyasal amaçla kullanmak.
Terör örgütü PKK o gün bu gündür dini propaganda malzemesi olarak kullanma çabası içinde. Bunda ne kadar başarılı olduğu ortada! Bugüne geldiğimizde ise örgütün aynı yöntemleri farklılaştırarak sürdürdüğünü görüyoruz. Şimdi gelelim kalemi elimize aldıran asıl konuya!
Bundan yaklaşık iki yıl önce Şükrü ve Orhan Güneş adlı iki terörist için İsveç'in Malmö kentinde mevlit okutuldu. Aynı günün akşamında ise iftar yemeği verildi. Organizasyonu yapan örgüt değil; Güneş ailesiydi ama mevlidin büyük ilgi görmesi örgüt yönetimini harekete geçirdi. O günden sonra ölen kimi teröristler için yapılan anma toplantılarında mevlit okutulmaya başlandı. Perde arkasında kalarak örgüt yönetiminin desteklediği bu organizasyonlar, ölen teröristlerin ailelerinden büyük ilgi gördü.
Polisle girdiği çatışmada öldürülen Fatma İden adlı kadın terörist için Almanya'nın Mannheim kentinde bulunan Kürt Kültür Derneği'nde okutulan mevlide rekor katılım oldu. Ve bunu diğer teröristler için okutulan mevlitler izledi.
Bu hafta sonu ramazan başlıyor. Cumartesi gecesi ilk sahura kalkılacak. Ve önümüzdeki otuz gün boyunca inançlı Müslümanlar oruç tutacak.
Örgüte yakın kaynaklardan yapılan istihbarat çalışmalarında PKK'nın ramazan ayında ölen teröristler için düzenlenecek törenlerde ya da anma adı altında yaptığı toplantılarda mevlit okutulması ve ardından iftar yemekleri verilmesi için organizasyonlar yaptığı ortaya çıktı.
PKK'nın mevlit okutmasının ardından iftar yemekleri organize edeceğini duyunca hiç şaşırmadım. Örgütün hedefi siyasallaşma sürecinde tüm Kürt halkına yüzü dönük bir portre çizmekse, İslami hassasiyeti olanları düşünerek hamleler yapması şaşırtıcı değil. Bu 16 yıldır var olan bir durum zaten. Ama örgüt ilk kez dini ritüelleri uluorta, herkese göstererek propaganda malzemesi yapıyor; işte bu çok ilginç!
DTP'nin kurucularından Selim Sadak ile konuşup bu manevranın ne anlama geldiğini sordum. Sadak DTP içinde dini konulara en hakim isim. Bana net bir yanıt verdi; "Aslında mevlit gibi iftar yemekleri de bir gelenektir ve bizim geçmişimizde bu vardır." Ancak dini ritüellerin örgüt tarafından kullanılması onu rahatsız etmiş olacak ki, "Mevlit okutulması, iftar yemekleri düzenlenmesi ailelere bırakılmalıdır ve bunu dışarıdan kimse destekleyip, yönlendirmemelidir" görüşünü paylaşmadan edemedi.
İşte böyle! Bakalım terör örgütünün mevlit okutulan, iftar yemeği düzenlenen ramazan etkinlikleri nasıl tepki bulacak? Bekleyip, hep birlikte göreceğiz.
Tabi yeryüzündeki her terör hareketinin altında yatan gerçek nedenin; emelleri uğruna her yolu mubah gören insanlar olduğunu bir kez daha görerek ve anlayarak
(Bugün)
19-09-2006, 15:30
CABBARİ
Ağca'dan Papaya: Ben bu işi bilirim
Mehmet Ali Ağca, Papa'ya mektup yazdı. "Ben bu işleri bilen birisi olarak diyorum ki! Can güvenliği tehlikede, Papa Türkiye'ye gelmesin." diyen Ağca şaşırtıcı bir 'sır'rı da açıkladı: Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Mehmet Ali Ağca, avukatı Mustafa Demirbağ aracılığıyla Papa'ya hitaben bir mektup yayınladı.
Ağca mektubunda, "ben bu işleri bilen birisi olarak diyorum ki! Can güvenliği tehlikede, Papa Türkiye'ye gelmesin. Zira kendisini karşılayamam. çünkü ben cezaevindeyim" dedi.
Ağca mektubunda bir de sır açıkladı: Kardinal Ratzinger, Vatikan'da bir kaç rahibeyle cinsel ilişkiye girmiş. Vatikan Muhafızları komutanı Alios Ertermann bunu gizlice kaydedip şantaj yapmış. Estermen ile hanımı ve muhafızı 1998'de öldürüldü.
Vatikan ise olayı dünyaya, "Muhafız ikisini öldürüp intihar etti" diye duyurdu. İtalyan istihbaratı Simsi, olayın iç yönünü biliyor, ülkesinin politikasını desteklemesi için Papa'ya şantaj yapıyor."
19-09-2006, 15:31
CABBARİ
Ankara'da Hurdacılar Sitesi yandı
Ankara Yenimahalle'de bulunan Hurdacılar Sitesi'nden büyük çaplı yangın çıktı. Alev alev yanan sitede itfaiye ekiplerinin yangını saatler sonra güçlükle söndürebildi. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Başkent'te Hurdacılar Sitesi'nde gece saatlerinde başlayan yangın, sabaha kadar devam etti. Çok sayıda itfaiye ekibinin müdahale ettiği yangında ölen ya da yaralanan olmadı.
Ankara Yenimahalle'de bulunan Hurdacılar Sitesi'nde gece saat 04:30 sıralarında yangın çıktı. Lastiklerin depolandığı kısımda başlayan yangın, kısa sürede hurdalığın büyük bir kısmını sardı.
Hurdalıkda görevli bekçilerin ihbarı üzerine yangın yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Kısa sürede yangın yerine ulaşan itfaiye ekipleri yangına müdahale etti. İtfaiye erlerinin alevlere müdahalesi sırasında zaman zaman patlamalar yaşandı.
Hidrojen tüplerinin bulunduğu kısma sıçrayan alevler çok sayıda patlamanın yaşanmasına neden olurken itfaiye erleri ve çevredekiler patlamalar sırasında etrafa fırlayan demir parçaları nedeniyle korkulu anlar yaşadı.
Sabahın erken saatlerine kadar süren yangın, saat 07:00 sıralarında kontrol altına alındı. Yangının tamamen söndürülerek soğutma çalışmalarının devam ettiği bildirildi. Yangında ölen yada yaralanan olmazken büyük çapta maddi hasar oluştu. İtfaiye yangının çıkış nedenini araştırıyor. Polis ekipleri yangınla ilgili soruşturma başlattı.
(Cihan)
19-09-2006, 15:32
CABBARİ
Film gibi fuhuş baskını
Antalya’da fuhuş baskını düzenleyen polis ekiplerini karşısında gören 5 hayat kadını ve 2 erkek, polisten kaçmak için 4’üncü kattan 3’üncü kata atladı. Ölümüne atlayış mahallede sakinleri tarafından film gibi izlendi.
Deniz Mahallesi’nde oturan bir vatandaş, 157 nolu İnsan Ticareti Acil Yardım Hattı'nı arayarak Teomanpaşa Caddesi’nde bulunan Madenoğlu Apartmanı'nın 4’üncü katında fuhuş yapıldığını ve kadınların zorla evde tutulduğunu ihbar etti. Bu ihbar üzerine harekete geçen polis ekipleri belirtilen adrese kısa sürede gitti.
Polis araçlarının geldiğini gören evdeki kadınlar Songül Karnas, Didem Gezek ile ülkeleri açıklanmayan yabancı uyruklu Maryna Engelberger, Alona Houroleva ve Latmina Çobancı ile bu kadınları erkeklere para karşılığı pazarladıkları iddia edilen M.E ve M.Ö balkona çıktı.
Polis ekiplerinin kapıya dayanması üzerine evdeki erkek ve kadınlar, 4'üncü kat balkonundan bir alt kat balkonuna atladı. Atlayış sırasında balkon korkuluğuna çarpan Didem Gezek, sol bacağından yaralandı. 5 kadın ve 2 erkek, atladıkları balkonda yakalandı. Yaralı kadın ile sinir krizleri geçiren Songül Karnas Antalya Devlet Hastanesi'nde tedavi ettirildi. Diğer zanlılar ise Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.
Üst kattaki evde başka kadınların olabileceği ihtimali üzerine polis ekipleri kapıyı açmaya çalıştı. Çelik kapıyı kıramayan polisler itfaiyeden yardım istedi. Olay yerine gelen itfaiye aracının merdivenine binerek balkonundan eve giren ekipler, yaptıkları aramada içerde başka kimsenin olmadığını belirledi. Mahallede sakinleri, fuhuş operasyonunu film gibi izledi.
20-09-2006, 12:11
CABBARİ
Tecavüzcü Coşkun, Hannibal'le yarışıyor
Sinema.com sitesi, iki ay önce "Sinema Tarihinin En Kötü Karakteri"ni belirlemek için okuyucuları arasında bir anket düzenlemeye karar verdi. Yaklaşık 20 bin kişinin oy kullandığı ankette Tecavüzcü Coşkun ile Hannibal yarışıyor. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Ankete iki ayda yaklaşık yirmi bin kişi katıldı. Oylamaya göre, Anthony Hopkins tarafından canlandırılan "Kuzuların Sessizliği" filminin kahramanı "Hannibal Lecter" en kötü karakter seçildi. "Hannibal Lecter" ile aynı oranda oy alan bir isim daha vardı: "Tecavüzcü Coşkun (Coşkun Göğen)."
sinema.com sitesinde yer alan bilgilere göre, diğer bazı kötü karakterler aldıkları oylara göre şöyle sıralanıyor:
Nuri Alço (tüm filmleri)
Erol Taş (tüm filmleri)
Darth Wader (Star Wars)
Aliye Rona (tüm filmleri)
Freddy Krueger (Elm Sokağı’nda Kabus)
Ajan Smith (Matrix)
Saruman (Yüzüklerin Efendisi)
20-09-2006, 12:12
CABBARİ
Sibel Kekilli'yi gözyaşına boğan film
43. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Mehmet Ali Alabora ile başrollerini paylaştığı filmi ilk kez izleyen Sibel Kekilli gördükleri karşısında gözyaşlarını tutamadı. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
43. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması'na katılan ''Eve Dönüş'' filmi ilk kez izleyiciyle buluştu. Antalya Kültür Merkezi'ndeki galaya jüri üyeleri, filmin yönetmeni Ömer Uğur ve başrol oyuncularından Sibel Kekilli de katıldı.
Siyasetten oldukça uzak olan ve geçim derdiyle boğuşan işçi Mustafa'nın, kasıtlı bir ihbar üzerine 1980 yılındaki askeri darbede gözaltına alınması, maruz kaldığı işkenceler ve yaşadığı travmanın anlatıldığı filmi, bazı izleyicilerin zaman zaman gözyaşlarıyla izlediği görüldü. Filmin gösteriminin ardından düzenlenen söyleşiye katılan ve gözyaşlarını tutamayan başrol oyuncusu Sibel Kekilli, filmin etkisinden kurtulamadığını, bir süre konuşamayacağını belirterek seyircilerden özür diledi.
Yönetmen Ömer Uğur ise filmin öyküsünü 1980 yılında kendisi ve arkadaşlarının yaşadıklarından esinlenerek 16 yıl önce yazdığını, yurt dışında senaryo ödülü aldığını, ancak o dönemde filmi çekme imkanı bulamadıklarını kaydetti.
Yıllar sonra Limon Yapım'ın sayesinde filmi çektiklerini ve festivalde izleyici önüne çıkardıklarını anlatan Uğur, ''Gönlümdeki filmi çektim. 26 yaşındayken ben de arkadaşlarımla birlikte filmde yaşanan işkencelere maruz kalmıştık. Hepimizin yaşadığı şeylerdi onlar. Filmi iki arkadaşıma adadım. Gönül borcumu ödedim'' dedi. Ana karakter ''Mustafa'' gibi, kendisinin de işkence travması nedeniyle filmi izlerken bile zaman zaman irkildiğini ifade eden Uğur, film çekimleri sırasında Tabipler Birliği ile İnsan Hakları Vakfı'ndan danışmanlık aldıklarını belirtti.
Çok uyumlu bir yapım ve oyuncu ekibiyle çalıştıklarını, işkence sahneleri ve filmin konusuna rağmen çok eğlendiklerini dile getiren Uğur, ''Filmi 35 günde çektik. Tabii ki artı 16 yılı da ekliyorum. Bu ülkede yaşanan askeri darbeyi ve politik şiddeti anlattım. Eve Dönüş, antimilitarist, şiddet ve gayri insani unsurların tümüne karşı çıkan bir film. Festivale ödül için geldik, ödül isteriz tabii ki ama verilmezse de hak eden filme verdiklerini düşünerek saygı duyarım'' diye konuştu.
''Babam ve Oğlum'' filmiyle ilgili çağrışımlar ve filmdeki oyunculukların kendisini tatmin edip, etmediğine ilişkin soruya da Uğur, ''Babam ve Oğlum'u çok severek izledim. Benim filmimde ise artistik yön fazla ortada değil. Bunu fazla kullanmak istemedim. Oyunculuktan memnunum'' yanıtını verdi. Uğur, filmin 3 Kasım'da vizyona çıkacağını söyledi
. -''ÇOK UTANIYORUM''-
Söyleşide gözleri dolan ve soruları yanıtlamakta zorlanan Sibel Kekilli, filmi tamamlanmış haliyle kendisinin de ilk kez izlediğini belirterek, ''Eve Dönüş''ün Türkiye'de rol aldığı ilk film olduğunu hatırlattı. Kekilli, işkence sahneleri çekilirken yönetmene ve diğer oyunculara ''Türkiye'de böyle şeyler oldu mu?'' diye sorduğunu anlatarak, yaşananların ''Gerçek'' olduğunu ve yaşanılan acıları filmi izledikten sonra daha iyi anladığını söyledi.
Kekilli, ''Bunların yaşandığını bilmiyordum. Annem ve babam da Almanya'dayken anlatmamışlardı. Bilmemem çok ayıp gerçekten. Çok utandım. Yurt dışında yaşayan benim gibi tüm gençler, Türkiye'de yaşanan gerçekleri öğrensin'' diye konuştu. Kekilli, ödül kazandığı ve adını dünyaya duyurduğu ''Duvara Karşı''daki oyunculuğun ardından, ''Eve Dönüş''teki oyunculuğunu beğenip beğenmediğine ilişkin soruya da her iki filmin farklı çalışmalar, rollerinin de farklı karakterler olduğunu belirterek, oyunculuğuyla ilgili gerekirse özeleştiriyi yapacağını söyledi.
20-09-2006, 12:14
CABBARİ
Harun Kolçak Papa'ya karşı
Hıristiyanlığı seçen Kolçak, Aziz Malachy Kenahetlerine Göre Papalığın Sonu' kitabında kehanetleri değerlendirdi ve kitabının çıkış aşamasımda çıkan polemik için Papa'ya minnettar kaldı. Kolçak'a göre, kıyamet dünyada değil asıl VATİKAN'da kopacak Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Önümüzdeki hafta; Hıristiyanlık ve İslam dünyasını karşı karşıya getiren açıklamalarıyla gündemde olan Papa 16. Benedict'in ve Vatikan'ın sonunun geldiğini anlatan bir kitap piyasaya çıkıyor. Kitabın ismi ve içeriği kadar, yazan isim de hayli dikkat çekici: Harun Kolçak! Müzisyen Harun Kolçak'ın, arkadaşları Ergun Candan ve Yıldıray Yılmaz ile birlikte yaklaşık bir yılda bitirdiği kitabın adı ise 'Aziz Malachy Kehanetleri'ne göre Papa'lığın Sonu'... Kolçak ve arkadaşları, Sınır Ötesi Yayınları'ndan çıkacak kitapta, 866 yıl önce yaşayan ve Vatikan'ın 'Azizlik' payesi verdiği Aziz Malachy'nin kehanetlerine farklı bir bakış açısı getiriyor.
DİNİMİN KİTAPLA İLGİSİ YOK
Hıristiyanlığı seçtiği bilinen Harun Kolçak, "Kitapta bir dine göre bakış açısı sergilemedim. Benim özelimin kitabımla bir ilgisi yok" diyerek kitabını şöyle anlatıyor: "Bu kitap bir düşünce şeklini ortaya koymuyor. Derin araştırmalara yer veriyor. Yaptığımız araştırmalar, Papa'nın ve Vatikan'ın sonunun geldiğini ortaya koyuyor! Ama bu son, dünyanın sonu olmayacak! Sadece Hıristiyanlığın sonu değişecek. Kitapta bu sonun ardından dünyada ortaya çıkacak ruhani ve fizyolojik değişmeleri anlattık..." Kolçak, yıllar önce İsa'nın öğretisine merak sardığını ve bütün dinleri araştırdığını belirtiyor. Ünlü müzisyen, Hıristiyanlığın özellikle Vatikan yüzünden çok provoke edildiğini, Doğu ve Batı sürtüşmelerine neden olduğuna karar verdiğini ifade ediyor: "İsa'nın Kuran-ı Kerim'de söylendiği gibi ölmediğine inanıyorum. Bu konuya kitapta da belge ve fotoğraflarla geniş yer verdim. Amerikalı ünlü bir araştırmacı bulmuş bu belgeleri. Kefeninde yapılan çalışmalarda kan ve serum izlerine rastlanmış. Ölü bir bedende kan olmayacağına göre; İsa çarmıha gerildiğinde ölmedi. Vatikan bunu saklıyor. Çarmıha gerildiği gün, Yahudiler'in tatil gününe rastlaması yüzünden Yakup tarafından ertesi gün çarmıhta bırakılmadığını öğrendik. Yani İsa, Vatikan'ın ilan ettiği gibi çarmıhtan indirildiğinde ölmemiş! Kol ve bacakları kırıldığı için hareket edememiş ve ölü zannedilmiş. İsa'nın çarmıhtan indirildikten sonra ne olduğunu yazdık. Bizce Batı; yani Vatikan, Malachy'in kehanetlerini yanlış yönlendirdi."
Kıyamet dünyada değil asıl VATİKAN'da kopacak
Vatikan'ın 'Aziz' payesini verdiği ikinci yüzyıl rahibi İrlandalı Aziz Malachy'nin birçok kehanetinin gerçek olduğu iddia ediliyor. Malachy'nin son olarak 111. Papa olan 16. Benedict'in papalığını bildiği ve bunu şifreli olarak açıkladığı söyleniyor. Kehanette 111. Papa için; 'Zeytinin ihtişamı' ifadesi yer alıyor. Zeytin, Papa 16. Benedict'in isminin sembolü olduğu için Vatikan bu kehaneti gerçek kabul ediyor. Kehanetin devamı ise şöyle: "Papa Benedict fazla yaşamayacak ve ardından papa olacak Romalı Petrus, Katolik Kilisesi'nin başına geçecek. Bu, kıyametin geldiğinin ve mesihin yeryüzüne dönüşünün habercisi olacak." Malachy'nin kehanetinde son papanın gelişiyle 7 tepeli şehrin yok olacağı söyleniyor ve Vatikan 7 tepeli şehri İstanbul diye gösteriyor. Son papa kıyamet habercisi olacağı için dünya da yok olacak.
KOLÇAK'A GÖRE FARKLI
Harun Kolçak ve arkadaşlarına göre de kehanetlerde iddia edildiği gibi 112. Papa olması beklenen Romalı Petrus son Papa olacak. Ancak onlara göre dünyada iki 7 tepeli şehir var. Biri İstanbul, diğeri Roma... Kolçak son Papa'nın gelişi, dünyanın sonunu değil; Vatikan ve Papa'lığın sonunu simgelediğini söylüyor: "Kitabı yazarken İncil'de ne demek istendiğini geniş bir şekilde dile getirdim. Kur-an'dan da ayetlere yer verdim. Kitabın çıkış döneminde Papa'nın açıklamaları, üzerinde durduğumuz konuları doğrular nitelikte. Kitabın en güzel tanıtımını Papa yaptı!"
20-09-2006, 12:17
CABBARİ
KAYSERİ’de, 5 aşındaki kuzeni İsmail Yolci ile birlikte bakkaldan sakız almaya giden 3.5 yaşındaki Arda Yolci, karşıya geçerken bir otomobilin altında kalarak can verdi. Cesedin başında gözyaşı döken anne Fatma Yolci ile babaanne Perihan Yolci'nin feryatları yürekleri dağladı.
Kaza, Fevziçakmak Mahallesi Esen Sokak’ta meydana geldi. Babaannesi Perihan Yolci'ye gezmeye gelen Arda, kuzeni İsmail ile birlikte sakız almak için bakkala gitmek üzere evden çıktı. Yolun karşısına geçmek isteyen Arda'ya Hasan Karadoğan yönetimindeki 38 PE 785 plakalı otomobil çarptı. Küçük çocuk olay yerinde can verirken, ani fren sesini duyunca sokağa fırlayan babaanne Perihan Yolci, torununun cansız bedenini görünce yere yığıldı.
Yakınları tarfından sakinleştirilmeye çalışılan Perihan Yolci, “Ben şimdi annesine babasına ne diyeceğim? Arda’ya bakamadım, o öldü diye nasıl haber vereceğim'' diyerek gözyaşı döktü.
Oğlunun kaza haberiyle olay yerine koşan Fatma Yolci ise gözyaşlarına boğuldu. “Oğlum, yavrum, biriciğim, sana kim kıydı. Ben düşersin diye seni kanepede yatırmaya kıyamazdım, sana kimler kıydı'' diye feryad eden ve polislerin tüm uyarısına rağmen cesedin başından ayrılmayıp yağmurun altında yere diz çöken anne Fatma Yolci, “Oğlum yağmurda ıslanır, O’nu niye yağmurun altında bekletiyorsunuz. Emir sorarsa, nasıl kardeşin öldü, o artık yok diyeceğim'' diye feryat etti.
Bir lokantada çalışan baba Barış Yolci ise ölen oğlunun ardından kendini yerden yere atı. Yakınları cesedin yanına gitmesini engellemek için beline sarılırken, Barış Yolci, 'Ölen benim oğlum mu' çığlıkları ile caddeyi inletti. Çevredekiler anne babanın yaşadığı dramı gözyaşları ile izledi.
Arda Yolci'ye çarpan otomobilin sürücüsü Hasan Karadoğan gözaltına alındı.
21-09-2006, 12:06
CABBARİ
Uzmanlardan 'ev alın' uyarısı
TBMM açıldı, konut sektöründe gözler Meclis’e çevrildi. "Mortgage yasası çıkınca fiyatlar yükselecek” diyen uzmanlar ev almayı düşünenleri uyarıyor:
Mortgage Tasarısı’nın ekim ayı içinde Meclis gündemine gelmesi beklenirken gayrimenkul sektöründe 42 ülkede faaliyet gösteren Century 21’in dünya temsilcileri İstanbul’da biraraya gelerek durum değerlendirmesi yaptı. Gayrimenkul sektöründe 47 ülkede faaliyet gösteren Century 21’in dünya temsilcileri İstanbul’da biraraya geldi.
Toplantıda BUGÜN’ün sorularını cevaplayan Century 21 Genel Müdürü Ahmet Rauf Saatçi, Mortgage sisteminin Türkiye’deki gayrimenkul fiyatlarını aşağı çekmeyeceğini aksine artıracağını söyledi. Saatçi, insanlarda Mortgage geldiğinde fiyatlar aşağı düşecek gibi bir izlenim olduğunu kaydederek, “Konut edinmek isteyenler Mortgage bir tarafa bırakıp hemen bütçeleri doğrultusunda evlerini almalı. Ayrıca doğru yerden fiyat araştırması yapmalılar” dedi. Saatçi Mortgage sistemi ile ilgili olarak şunları kaydetti: “Mortgage sistemi dünyanın neresinde başladıysa, fiyatlar artıyor. Türkiye’de de fiyatlar artacak. Bunun yanı sıra şimdiye kadar sistemin bir ülkede devreye girip de takır takır saat gibi işlediği görülmedi. Mutlaka problemler çıkıyor. Türkiye’de de aynı şey yaşanacak. Sistemin yerine oturması için en az 2-3 sene geçmesi gerekiyor.”
CİDDİ POTANSİYEL VAR: Yurtdışından Türkiye’ye satın alma yönündeki taleplerin devam ettiğini aktaran Saatçi, özellikle Mersin’den İzmir’e kadar uzanan sahil şeridine İngiltere, İrlanda, Almanya ve Hollanda’dan talep olduğunu söyledi. İstanbul’un Avrupa’nın değeri artan en önemli şehirlerinden biri olduğunu vurgulayan Saatçi, İstanbul’da ciddi potansiyel bulunduğunu ifade etti. Saatçi, mayısta yaşanan dalgalanmanın sektörü etkilediğini bildirdi.
YENİ FİRMALAR GELECEK: Başarılı olmak ve büyümek için üsttekileri yukarı itip, alttakileri yukarı çekmek gerektiğini ifade eden Saatçi, bunu gerçekleştirmek için hizmet verenin ve müşterinin bakış açısını değiştirmenin önemine değindi. Amerika Century 21 Başkanı ve CEO’su Tom Kunz da gayrimenkul sektörünün Türkiye’de çok hızlı geliştiğini söyledi. Türkiye’ye Mortgage sistemi geldiğinde pazarın daha da gelişeceğini kaydeden Kunz, “Yabancı firmalar Türkiye pazarına girecektir. Pazar daha hareketlenecek” dedi.
Faizler düşerse fiyatlar yükselir
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Kurucu Başkanı ve Krea Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Hakan Kodal, yasanın yürürlüğe girmesinin fiyatlar üzerinde büyük bir etkisinin olmayacağını söyleyerek, “Fiyatlar aşağı yukarı bu seviyelerde kalır. Ancak mortgage yürürlüğe girdiğinde reel faizler düşerse fiyatlar artacaktır” diye konuştu. GYODER Başkanı Haluk Sur ise mortgage sisteminin Türkiye’ye uygulanmaya başlanmasıyla gayrimenkul fiyatlarının artacağını düşünmediğini söyledi. Sur, “Konut stoğu az olduğu için şimdiden bitmemiş konutlara da uzun vadeli kredi verilmeye başlandı. Bunun için de fiyatların artma riskini az buluyorum. Alım gücü arttıkça fiyat artacaktır. Ama çok yükseliş olmaz. Konut fiyatları yükselirse de talep bulamaz” diye konuştu.
Century 21 ekibi Türkiye'de
Gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren Century 21’in, 42 ülkede bulunan ana franchise temsilcileri Türkiye’de toplandı. Kanada, Yeni Zelanda, Japonya, ABD, Meksika, Çin, Tayland, Bulgaristan, Fransa, Belçika, İngiltere, Güney Afrika, Portekiz, Rusya, Karayipler, Kore, Yunanistan ve Romanya’dan gelen şirket temsilcileri, kendi ülkelerindeki ve Türkiye’deki gayrimenkul sektörünü ele aldılar. Century 21’in dünyadaki en başarılı ikinci ofisi olan ve geçen yıl 21 milyon dolar ciro yapan Century 21 Sunbelt Realty’in sahibi Barbara Watt da deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Konuşmaların ardından, Century 21’in 2005- 2006 döneminde en başarılı olan ofislerine ve gayrimenkul danışmanlarına teşekkür plaketi verildi.