Göl Yerine Otlak
Hoca gençliğinde, Sivrihisar’dan Akşehir’e ilk gelişinde Akşehir gölünü görünce şaşakalmış. Yanındaki arkadaşına:
- Eğer buraya su doldurmamış olsalardı hayvanlar için ne güzel bir otlak olurdu, değil mi?... demiş.
Printable View
Göl Yerine Otlak
Hoca gençliğinde, Sivrihisar’dan Akşehir’e ilk gelişinde Akşehir gölünü görünce şaşakalmış. Yanındaki arkadaşına:
- Eğer buraya su doldurmamış olsalardı hayvanlar için ne güzel bir otlak olurdu, değil mi?... demiş.
Yabancısıyım
Bir gün bizim Hoca şehrinden pek fazla uzak olmayan bir köyü ziyaret etmiş. Gezerken bir köylü ona:
- “Bugün günlerden hangi gündür” demiş.
Bizim Hoca:
- “Bilmem ki! Ben buranın yabancısıyım.”
Göz Ağrısı
Bir vatandaş Nasreddin Hoca’ya gelir ve göz ağrısından dolayı ona başvurur:
- “Ah, Hoca! Ne yapmalıyım? Bana lütfen bir öğüt ver!”
Hoca da şöyle cevap verir:
- “Benim dişim ağrıyordu, çektirdim kurtuldum sende çektir kurtulursun!”
Ahmak Dediysek
Değirmene buğday götüren Hoca, bir fırsatını bulup orada bulunan diğer çuvallardan birer avuç alıp kendi çuvalına doldururken, değirmenci görür ve Hoca’ya ne yaptığını sorar. Şaşıran Hoca hemen
- “Ben ahmağın biriyim, ne yaptığımı bilmem ki” der. Değirmenci “Ahmaksan neden kendi çuvalından alıp başkasının çuvalına doldurmuyorsun” deyince, Hoca şu cevabı verir
- “Ahmak dediysek, o kadar da değil.”
Bildim Bildim
Bir gün bir adam avucunda tuttuğu yumurtayı işaret ederek:
- “Hoca! Şu avucumdakini bilirsen sana bundan bir kayganalık veririm”, demiş.
Bunu üzerine Hoca:
- “Biraz şeklini tarif edersen, bilirim” demiş.
Adam “dışı beyaz, içi sarıdır” diye açıklayınca Hoca hemen şu cevabı verir:
- “Bildim, bildim. Şalgamı soymuşlar, ortasını oymuşlar, içine havuç koymuşlar
Ya Kokusu
Birisi Hoca’nın yanında otururken kazara seslice yellenmiş. Sonra kabahatini belli etmemek için ayağı ile tahtayı gıcırdatmış. Hoca demiş ki:
- “Haydi sesini onun sesine benzettin diyelim. Ya kokusunu ne yapacaksın?”
Eşeğin Acelesi
Nasreddin Hoca,bir gün eşeğe binmiş yolda giderken, eşek birden koşmaya başlamış. Kontrolünden çıkan eşeği durdurmaya çalışsa da hoca başarılı olamamış. Eşeğin sırtında iken hocanın rüzgar gibi geçtiğini görenler:
- "Hayırdır hocam,bu telaş da neyin nesi, ne tarafa böyle?" diye sormuşlar. Hoca geride bıraktığı topluluğa eşeğin sırtından başını geri çevirerek şöyle cevap vermiş:
- "Merak edilecek bir şey yok. Eşeğin acele bir işi çıktı da,birlikte oraya gidiyoruz.."
Mısır kadısı
Bir gün Hoca, gene eşeğini kaybeder. Eee, bu kaçıncı! Gayri canına 'tak' eder:
- “Biraz da o beni arayıp bulsun!" diye soylenir. Şuradan şuraya adımını atmaz. Aradan aylar, günler geçer. Karakaçan ne döner gelir, ne bir kuru selam gönderir. Günlerden bir gün Hoca eşekler başı Deli Ömer’i görür ve eşeğinde haber sorar. Deli Ömer:
- “Duymadın mı senin eşek Mısır’a kadı oldu!” Bunu duyunca, Hoca başını sallar:
- “Tevekkeli değil; ben bizim çömeze ders verirken, o da kulaklarını dikip dinliyordu! der
Göle Koş
Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mi? diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur. Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır. Eşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar. Anırarak, çifte atarak dört nala koşmaya başlar. Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır:
-Aklın varsa göle koş!
Eşek Nerde?
Nasreddin Hoca İstanbul'a gitmiş. Orada eşeğini kaybetmiş , aramış aramış bulamamış. Bir otele yerleşmiş. Çarşaflar o kadar temizmiş ki yatamamış tutmuş yatağın altına girmiş. Odayı boş gören karı koca odaya yerleşmiş. Adam karısına:
- “Gözlerinde bütün İstanbul'u görüyorum.” demiş. Hoca yatağın altından kafasını çıkarıp:
- “Benim eşeği de görüyor musun?”