-
Bir umut beslersin
Büyütürsün içinde
Sonra yağmur yağar yitirirsin herşeyi
Kahrolursun hep aglarsın
Haykırırsın amma duyuramazsın
Baharım gelmezse gönlüme açmasın
Çiçekleri daglarımın
Güneşi yemyeşil gözlerinde görmezsen
Doğmasın sabahlarıma
Eski uslübu bulamazsın,
Sular geriye akmaz.
En içli ezgilerin olsa yüreğinde,
Kendine anlatamazsın...
Gün gelir şiirlerine sığmam,
Mısralarında beni anlatamazsın.
Gün solar akşamın mateminden,
Geceleri uyuyamazsın...
Ahmet Günbay Yıldız
-
Sen Bu Şiiri Okurken
....Sen bu şiiri okurken
Ben çoktan bu şehirden gitmiş olacağım
Artık ne özlemlerimi duyacaksın bıçak yarası
Ne de telefonların çalacak gece yarısı
Ve bu zavallı yüreğim olmayacak artık
Kaprislerinin hedef tahtası...
Seni sana
Beni bir akıl hastanesine
Bırakıp gideceğim bu şehirden ....
Ahmet Selçuk İlkan
-
Gelmiyor içinden uzatmak ellerini
Ellerin tutamıyor bir kalbi
Bir kağıt, bir kalem, bir yanmış, bir sönmüş, bir bitmiş sigara
Hayatın bu...
Sökülmüş, atılmış, kırılmış, dökülmüş hep paramparça
Yolun sonu bu
Yalnızlık.
Gidiyorsun demek...
şunu iyi bil kızım
ben elimi sallasam...
ben elimi sallasam,
küçük bir rüzgardan
başka hiçbir şey olmaz.
ben elimi sallasam,
saçlarına takılır.
ben elimi sallasam...
ancak sen giderken
arkandan sallarım.
güle güle demek için.
Güle güle...
YiğitÖzgür
-
Kırdım mı incittin mi birilerini
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler.
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hala sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
"içtenliğin" ya da "dünya görüşünün" kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hala bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
senin ve benim, yani bizim için...
-
Anılar Defterinde Gül Yaprağı
Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düştü sevda ağı
Bir başıma tenhalarda Kahroldum
Sen kimbilir rüzgarlı eteklerinle kimbilir
Hangi iklimdesin
Ben sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle
Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim
Sensiz bu sessizlikle
Cahit Zarifoğlu
-
RİNDLERİN AKŞAMI
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edise bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde,keyfince,
Ya şevk içinde harab ol,ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül.
Yahya Kemal Beyatlı
-
Çiçeklerle hoş geçin,balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için,dalı incitme gönül..
Başın olsada yüksek,gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek,yolu incitme gönül...
Mevla verince azma,geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,külü incitme gönül..
Dokunur gayretine,karışma hikmetine
Sahibi hürmetine,kulu incitme gönül..
Sevmekten geri kalma,yapan ol,yıkan olma
Sevene diken olma,gülü incitme gönül..
Konuşmak bize mahsus,olsada bir güzel süs,
Ya hayır de,ya da sus,dili incitme gönül....
Yunus Emre
-
Oğlum dedikçe, Günüldür ağlar
Genç ölüm yüreği, kor gibi dağlar
Yıllar geçse de, gözlerini bağlar
Yaşınla yüreğim, delersin BABA
Üçyüz altmış beş gün, karalar giydin
Evlat mezarına, çiçekler dizdin
Kuranlar okudun, toprağa girdin
Yaşınla yüreğim, delersin BABA
Ne malda var gözün, ne de parada
Dünya değişilmez, bir tek evlada
Ömrünü verirsin, yoluna amma
Elinle koyarsın, kara toprağa
Teselli olurmu, yazdığım şiir
Evlat acısını, çekenler bilir
Anne göz yaşında, dua gizlidir
Yaşınla yüreğim, delersin BABA
-
Ana başka baba başka yar başka
Ayrı olur üçünün de sancısı
Hele biri var ki o daha başka
En beteri olan evlat acısı
Gözünden gözünü ayıramazsın
Özünden özünü ayıramazsın
O ölürse sen ölürsün yanarsın
Kül eder insanı evlat acısı
Öldürür insanı evlat acısı
Dünya hali ölen ile ölünmez
Hiçbir acı evlat gibi bilinmez
Yüce mevlam göstermesin çekilmez
-
Hậ şa, hikmetinden yoktur sualim,
Söyle, kime arz edeyim bu halim,
Çocuğum olsundu en son hayalim,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.
Nasip oldu bana bir evlat verdin,
Azraili gönderip geri aldın,
Beni evlat acısıyla sınadın,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.
Hayalmiydi gerçek mi bilemedim,
Allahım bu acıyı dilemedim,
Günler geçti kendime gelemedim,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.
Bilirim olur Allahın dediği,
Evde kaldı beşiğiyle ediği,
Bize yük olmazdı onun yediği,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.
Yaşasaydı ona patik örerdim,
Ağlayınca kollarımla sarardım,
Saçlarını ellerimle tarardım,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.
Ne olurdu bir kerecik görseydim,
Kucağıma alıp öpüp sevseydim,
Onun yerine keşke ben ölseydim,
Bir gözüm gördü bir gözüm görmedi.