-
Flavonlar
Uzun boylu çiçekli bitkilerden otlara kadar, kimyasal yapılarında benzerlik olan pek çok bitkide bulunan bir etken maddedir. Flavon adı, bu maddeyi içeren bitkilerin pek çoğunun sarı çiçekli olmalarından kaynaklanır (Latince flavus = sarı). Fitoterapi biliminde flavonlar genellikle, hastalıklara karşı önlem olarak, kronik hastalıkların tedavisinde ve hücre bazında enzimlerle ilgili işlevlerin dengelenmesinde kullanılır. Flavonlar, bedende kısa bir süre kaldıktan sonra hızla dışkılandıkları için, özellikle uzun süreli tedavilerde kullanılmaya çok uygundurlar. Böylece etken maddeler organizmada birikmez ve olası zehirleyici etkiler oluşturmazlar. Bir şifalı bitkinin genel etkisinde flavonlar hep aktif rol oynarlar.
Bir flavonun etkisi, genel anlamdaki temel yapısına göre değil, yalnızca kendine özgü olan kimyasal yapısına göre biçimlenir. Flavonların çok değişik etkinliklerinden bazı örnekler: Sedefotu kanın pıhtılaşmasını ve iltihaplanmayı önler, ayrıca kılcal damarların sızıntı yapmamalarını sağlar. Mayıs papatyası ve meyan kökü kramp çözücüdürler. Devedikeni tohumu karaciğeri korur ve temizler.
Flavonların çeşitli Etkileri
*Huş ağacı yaprağı İdrar arttırıcı
*Atkestanesi ve sedefotu Kan damarı duvarlarını güçlendirici
*Alıç Kalbi güçlendirici ve koroner
atardamarları genişletici
*Ihlamur ve mürver çiçeği Terletici
Tanenler
Bitkiler aleminde çok yaygın olan, suda çözünebilen, fenol yapısında katı bileşiklerdir. Tanenlerin başlıca kullanım alanları, ishallerde oluşan iltihaplı bağırsak mukozasının, yutak ve gırtlak mukozasının, ufak tefek yaraların tedavisi ve kanamalardır. Yaralanmalarda kullanıldığında, sıkıştırıcı özellikleri sayesinde, deri üsttabakasını sıkıştırarak, yaranın kısa sürede kapanmasını ve derinin hızla dayanıklılık kazanmasını sağlar. Tanenle karışan yara kabuğu hücre albümini oluşturur ve böylece, yaralı deride ve mukozada yerleşmiş olan bakterilerin beslenme ve yaşam alanları yok edilmiş olur. Tanenin içten kullanımı, örneğin yabanmersini yaprağı veya ceviz yaprağı, genellikle bağırsak iltihabında kullanılır ve hasta bölgelerde yatıştırıcı ve iyileştirici etkiler oluşturur. Ama yüksek tanen dozajları mideyi rahatsız edebilir. Dıştan kullanıldığında, meşe kabuğu ve ceviz yaprağı tanenleri, yutak boşluğu, gırtlak ve dişeti iltihaplarında gargara biçiminde, deri iltihaplarında ve hemoroitlerde ise kompres biçiminde kullanılır.
-
Glikozitler
Enzim veya seyreltik asitler etkisiyle şeker olmayan bir kısım ile, bir veya daha fazla şeker molekülüne ayrılan bileşiklerdir. Tedavi etkisi, şeker olmayan bölümlere aittir. Flavonlar ve acı maddeler de genellikle glikozittir. Etkileri güçlü olan maddeler de glikozitler gurubuna dahildir. Bunların en çok tanınanları, yüksükotunun ve inciçiçeği otunun kalbi güçlendirici (zehirli) glikozitleri, sinameki yaprağının müshil etkili Anthranoid maddesi, bayırturpu, sarmısak, soğan ve hardal tohumunda bulunan hardal glikozitleridir. Ihlamur çiçeğinin terletici etkisi de glikozitlerden kaynaklanmaktadır.
Silisik Asitler
Atkuyruğu ve sinirliot gibi çeşitli bitkiler silisik asidi topraktan alarak bünyelerinde depolarlar. Silisik asit, insan organizması için vazgeçilemez bir yapı taşıdır ve özellikle katılgandoku, deri, kas lifleri, bağdoku, saçlar ve tırnaklar için yaşamsal önem taşır. Silisik asit içerikli bitkiler, yukarıda belirtilen bölgelere hastalık, yaşlılık veya spordan kaynaklanan aşınma belirtileri nedeniyle, yeterince silisik asidin beslenme yoluyla ulaşamaması halinde kullanılabilir. Silisik asit kullanımı, doğuştan katılgandoku zafiyeti olan kişiler için de gereklidir; bu tür kişilerde genellikle varis ve selülit rahatsızlıklarına rastlanır.
Saponinler
Saponinler, glikozit gruplarına aittirler. Suda kaynatıldığında, maddeye adını veren sabun(Latince sapo = sabun) gibi köpük oluştururlar. Sığırkuyruğu çiçeği ve çuhaçiçeği gibi saponin içerikli bitkiler, balgam söktürücü olarak kullanılırlar. Bulunduğu bölgeye tutunarak duran balgam, saponin tarafından akışkan hale getirilir ve öksürükle kolayca dışkılanabilir. Ayrıca, mukozayı hafifçe uyararak, salgıların artmasını da sağlar. Saponin içeren meyan kökü gibi bitkiler, ayrıca idrar arttırıcı, metabolizmayı uyarıcı ve iltihap önleyici özelliklere de sahiptirler. Steroit saponinleri olarak adlandırılan bir başka saponin gurubu da, kimyasal yapıları bakımından, insan bedeninde salgılanan hormonlara benzerler. Bu grupta en önde gelen bitkilerden biri ginseng köküdür. Saponinlerin tedavi amaçlı kullanımlarının bir başka önemli nedeni de, normalde midenin sindiremeyeceği bazı bitkisel maddeleri sindirilebilir kıvama getirebilmeleridir. Ama saponinler yüksek dozajda kullanıldıklarında, mide-bağırsak mukozasını tahriş edebilirler. Bu nedenle, önerilen dozajlara uymak gerekir.
Müsilajlar
Müsilajlar karbonhidrat içeren maddelerdir. Pek çok bitkide bulunurlar, ama genelde miktarları yetersiz olduğu için pek yararlı olamazlar. Müsilaj maddeleri suyla karıştırıldıklarında şişer ve sümüksel bir lapa haline gelirler. İşte bu sümüksel özellikleriyle, tahriş olmuş veya iltihaplanmış mukozanın üzerinde koruyucu bir tabaka oluştururlar. Örneğin, yutak ve gırtlak iltihaplarında, keten tohumu, hasta mukozayı koruma altına alır, yatıştırır ve iyileşebileceği bir ortama kavuşturur.
Şişme özelliği sayesinde keten tohumu, mekanik müshil ilacı olarak kullanılabilir. Keten tohumu unu bol suyla birlikte kullanıldığında, şişerek, bağırsak duvarlarına baskı yapar ve böylece, bağırsak kaslarının harekete geçmesini sağlar. Dışkılama, bu yöntem sayesinde normalleştirilebilir ve hatta uygun saatlere göre programlanabilir.
Vitaminler, Mineraller ve Mikroelementler
Önemli bitkisel maddeleri gözden geçirirken, vitaminlerin, minerallerin ve mikroelementlerin ihmal edilmemesi gerekir. Çünkü onlar, dokular, hücreler, enzimler, hormonlar ve bağışıklık sistemi için yaşamsal öneme sahip yapı taşlarıdır. Ayrıca tüm organlarımızın işlevlerinin ve bedenin sıvı dengesini etkilerler. Bazı bitkiler, yalnızca belirli vitaminleri veya vitamin gruplarını bünyelerinde yüksek ölçüde depolayabilirler. Örneğin, buğday filizinde ve tüm yeşil yapraklarda yüksek derecede E Vitamini konsantrasyonu vardır. Tohumlarda, baklagillerde, ceviz ve fındıkta, tahıl filizlerinde bol miktarda B Vitaminleri grubu bulunur. C Vitamini(askorbik asit), öncelikle turunçgillerden limon ve portakal gibi meyvelerde, dolmalık biber, maydanoz, kuşburnu ve pek çok meyve ve sebzede bulunur. Minerallere ise bitkilerin çoğunda rastlamak mümkündür: Demir ısırganotunda, kalsiyum ve magnezyum rezenede, demir ve magnezyum kuşburnu meyvesinde bol miktarda vardır. Yulafta ise hemen hemen tüm mineraller mevcuttur. Yaşamsal öneme sahip bu maddelerin eksikliklerinden kaynaklanan hastalık belirtilerinde ve bu maddelere yüksek oranda ihtiyaç duyulduğunda, bu bitkilerin çayları belirli bir plan doğrultusunda içilmelidir. Taze bitki özsuları da, vitamin ve mineral kombinasyonları ile üstün iyileştirici güçlere sahiptiler.
-
Bitkilerin Yan Etkileri
Rahatsızlıklara ve hastalıklara karşı şifalı bitki çaylarının kullanımı, en eski ve en çok kullanılan yöntemdir. Çay içimi, sanki tümüyle zararsızmış gibi algılanır genellikle. Ama unutulmamalıdır ki, sentetik ilaçlara kıyasla daha hafif ve yan etkisiz olsalar da, şifalı bitkiler de etkili maddeler içerirler. Özellikle uzun süreli kullanımlarda bu özellik önem kazanır. Bilinçli kullanıldıklarında hiçbir zararlı etki oluşturmayan bazı bitkiler, uzun süreli kullanımlarda, mide, bağırsak, böbrek ve idrar kesesi tahrişlerine yol açabilirler. Her bitkinin tanıtımında ve önerilen reçetelerde, olası yan etkilere değinmek gerekir. Bu kitapta önerilen dozajlara ve kullanım biçimlerine uymaya özen göstermeniz bu bakımdan çok önemlidir! Kronik hastalıkların tedavisinde uyguladığınız bitki çayı kürlerine zaman zaman 1-2 haftalık aralar vermeniz doğru olur. Gebelik döneminde ise, doktor tarafından özellikle önerilmedikçe, müshil, uyarıcı veya idrar arttırıcı bitki karışımlarının çayları kesinlikle içilmemelidir!
Tüm bunlara karşın, hiçbir rizikosu olmayan pek çok bitkinin çayını sürekli olarak içebilirsiniz de.
Alerjik Tepkiler
Gitgide daha çok çocuk ve yetişkin, egzama, saman nezlesi, astım veya çeşitli besin alerjileri gibi, alerjik tepkilerin sıkıntısını çekiyor. Günümüze kadar, 20.000 civarında maddenin alerjik tepki oluşturabileceği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Yani, hemen hemen tüm doğal veya yapay maddeler, kullanıldıktan yıllar sonra bile, bağışıklık sisteminin güç kaybına paralel olarak, alerjik tepkiler oluşturabiliyorlar. Kişide alerjik tepkilere yol açan maddelerin saptanabilmesi ise genelde çok zor bir iştir.
Sağlıklı bir insanın güçlü bağışıklık sistemi, zararlı ve zararsız maddelerin farkını kesinlikle saptayabilir. Alerjik bir kişide ise, zararsız ve hatta sağlığa yararlı maddeler bile zararlı olarak belirlenebilir ve organizma, immunglobilin E türü antikorlar salgılamaya başlar.
Bazı şifalı bitkilerin deriye değmesiyle de alerjik tepkiler oluşabilir, ama bu duruma çok ender rastlanır. Şifalı bitki çaylarının kullanımında da, çok ender olmakla birlikte, bağırsak mukozasında alerjik tepkiler oluşabilir. Bu kişilerdeki belirtiler, mide bulantısı, mide ağrısı ve ishal biçiminde ortaya çıkar. Çay içimine son verildiğinde rahatsızlıklar da sona erer.
Alerjik Tepkilere Karşı Bitki Çayları
*Sindirim sisteminin yatıştırılması gerektiğinde, hatmi kökü çayı için.
Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir bardak soğuk suda yarım saat kadar demlendirilir, süzülür ve ılıklaştırılır(37 derece). Günde 2-3 bardak çay yudumlanarak, rahatsızlıklar sona erene kadar içilir.
*İltihap giderici ve şişlikleri yok edici etki içeren mayıs papatyası ve civanperçemi eşit karışımının çayı doğal bir antihistaminikum olarak bilinir. Akut durumlarda bu çaydan, 1-2 saat arayla 1 bardak içiniz.
Eşit bitki karışımından 1-2 yemek kaşığı dolusu, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür ve yudumlanarak içilir.
*Isırganotu çayı da bazı alerjik tepkileri yatıştırabilir.
Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür ve yudumlanarak içilir. Rahatlık sağlanana kadar, günde 3-5 bardak içilebilir.
Şifalı Bitkilerin Kullanımı
Şifalı bitkilerle tedavi biliminde önemli bir konu da, tedavi edici ilacın hangi yöntemle hazırlanması gerektiğini bilmektir. Yüzyıllar boyunca, iyileştirici özelliklerin etkinliğini açığa çıkarabilmek için, çok çeşitli bitki hazırlama yöntemleri geliştirilmiştir. Doğru bitki seçimi yapıldıktan sonra, en iyi hazırlama yönteminin saptanması gerekir.
Atalarımızın şifalı bitki kullanımında uyguladıkları ilk yöntem, kuşkusuz, taze bitkilerin doğrudan yenmesiydi. Şifalı bitki kullanımının süregeldiği daha sonraki binyıllar boyunca başka uygulama yöntemleri geliştirildi. Ama şimdi bizler, modern farmakoloji biliminin ışığı altında, tedavi için gerekli biyokimyasal maddeleri hangi yöntemlerle en iyi biçimde açığa çıkarabileceğimizi biliyoruz.
Daha önce de değinmiş olduğumuz gibi, bir bitkinin kalitesi, yalnızca içerdiği tüm etken maddelerin sayısı ile orantılı değildir. Sinerjik oluşumlar(bir işlevin yerine getirilmesinde birkaç maddenin işbirliği yapması), iyileştirici bir bütün oluştururlar ve oluşturulan bu bütün, parçalarının sayısından daha üstündür. Bitkilerin kullanıma hazırlanma aşamasında eğer bu bütün bozulur veya yitirilirse, iyileştirici gücün önemli bir bölümü de yitirilmiş olur. Bitkilerin kullanıma büyük bir dikkat ve bilinçle hazırlanmaları çok büyük önem taşımaktadır.
Bitkilerin tanıtıldıkları bölümde hep kullanım biçimlerinden söz edilecek, ama genelde ayrıntılara girilemeyecektir. İşte biz burada bu boşluğu doldurmaya çalışacağız. Bazı bölümlerin tam anlamıyla anlaşılabilmesi için, konuyu tüm ayrıntılarıyla açıklayan ilgili bölümlerin dikkatle okunması gerekiyor!
Okuyucuya kolaylık sağlayabilmek amacıyla, uygulamaları iki ayrı bölümde ele alacağız: İçten kullanımlar ve dıştan kullanımlar.
Bitkilerin İçten Kullanım Biçimleri
Bedensel bütünsellik açısından bakıldığında, şifalı bitkilerin içten kullanılmasının en doğru yöntem olduğunu görürüz; çünkü iyileşme içten dışa doğru gelişir. İyileştirici ilaçların içten kullanımında çeşitli yöntemler uygulanabilir. Ama başarıya ulaşabilmenin başlıca yolunun, bu uygulamalarda kullanılacak yöntemlerin doğruluğundan geçtiği unutulmamalıdır.
İçten kullanım için üç hazırlama yöntemi vardır:
1-Sulu yöntem
2-Alkollü yöntem
3-Taze veya kurutulmuş bitkiler
Suyla hazırlama Yöntemleri
Suyla hazırlamada değişik yöntemler uygulanabilir. Haşlayarak demleme(infuzyon), kaynatarak demleme(dekoksiyon), soğuk suda demleme(mazerasyon). Bazı bitki karışımlarında ise, önemli etken maddelerin yitirilmemesi için, yukarıda adı geçen iki veya üç yöntemin bir arada uygulanması bile gerekebilir.
Haşlayarak demleme(infuzyon)
Çay demlemeyi bilen kişi, bir infuzyonun nasıl yapılacağını da bilir. Şifalı bitki kullanımında uygulanan en basit yöntemdir ve kurutulmuş bitkiler kadar taze bitkiler de kullanılır. Bitki miktarının belirlenmesinde, 1 ölçek kuru bitki, 3 ölçek taze bitkiye eşittir. Aradaki bu fark, taze bitkinin içerdiği su miktarından kaynaklanmaktadır. Yani etki bakımından, 1 tatlı kaşığı dolusu kurutulmuş bitki, 3 tatlı kaşığı dolusu taze bitkiye eşittir.
Bir infuzyon reçetesi:
1-Önceden ısıtılmış bir cam veya porselen çay demliğine, orta boy bir su bardağı dolusu suya karşı, yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitki koyulur.
2-Demlikteki her yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitki için, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar su eklenir ve 10-15 dakika boyunca, demliğin kapağı kapatılarak demlenmeye bırakılır. Süre sonunda, kapağın içinde yoğunlaşan sıvı tekrar demliğe damlatılır ve çay süzülür.
Bu tür bir haşlama demleme yöntemiyle hazırlanan bitki çayları genelde sıcak, ama soğuk ve hatta buz eklenerek de içilebilir. Acı maddeler dışındaki bitki çaylarını, meyan kökü, bal veya kahverengi şekerle tatlandırabilirsiniz. Acı madde içeren bazı bitki çaylarının tatlandırılması ise mümkün değildir ve gereksizdir.
İnfuzyonlar için uygun olan bitki organları, içerdikleri etken maddeleri açığa çıkarmak nispeten kolay olduğu için, yapraklar, çiçekler ve yeşil saplardır. Kabuk, kök, tohum veya reçineyi infuzyonda kullanmak istediğinizde, etken maddelerin kolayca açığa çıkabilmesi için, onları öğüterek toz haline getirmemiz gerekir. Rezene ve anason gibi tohumları infuzyonla demlemek istediğimizde de, onları havanda hafifçe ezmek gerekir. Tüm aromatik bitkiler, uçucu yağlarının yitirilmemesi için, ağzı iyice kapalı demliklerde veya benzeri kaplarda demlendirilmelidir.
Kaynatılarak Demleme (dekoksiyon)
Kullanılan bitki sert veya odunsu ise, etken maddelerin açığa çıkabilmeleri için, dekoksiyonun tercih edilmesi doğru olur. Kökler, odunlar, ağaç kabukları ve bazı tohumların hücre duvarları çok serttir. Etken maddelerin açığa çıkarak suya karışabilmeleri için de yüksek dereceli ısıya ihtiyaç vardır. Bu yüzden bu tür droglar belirli bir süre boyunca kaynatılmalıdır.
Bir dekoksiyon reçetesi:
1-Bir kabın içine, her bardak su için, yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitki veya 3 misli taze bitki koyulur. Kurutulmuş bitkiler ya çok ince kıyılmalı veya toz haline getirilmelidir, taze bitkiler ise ince kıyılır. Kullanılan kap, cam, seramik veya emaye metal olmalıdır. Alüminyum kesinlikle kullanılmaz!
2-Gereken miktarda soğuk su kaba eklenir.
3-Kabın içeriği kaynatılmaya başlanır ve reçetede belirtildiği süre boyunca kaynatılmaya devam edilir. Bu süre genellikle 10-15 dakikadır. Olası uçucu yağların yitirilmemesi için, kabın kapağı kapalı tutulur ve süre sonunda da, kapağın içinde yoğunlaşan sıvı tekrar kaba dökülür.
4-Sıcak çay süzülür ve önerildiği biçimde içilir.
Bir bitki karışımında yaprak ve odunsu bitkiler birlikte olduğunda, yapraklar haşlanarak, odunsu bölümler ise kaynatılarak demlenir ve demlenme sonunda birbirlerine karıştırılarak içilir.
Uçucu yağ içeren odunsu şifalı bitkiler, kaynatma sırasında uçucu yağlarının bir bölümünü yitirebilecekleri için, toz haline getirilerek infuzyon yöntemiyle demlenmesi, en olumlu sonucu verir.
Soğuk Suda Demleme(mazerasyon)
Mazerasyonlar, yani soğuk demlemeler, bitkinin etken maddelerine sıcak suyla zarar vermemek için veya sıcak suda açığa çıkabilecek olan bazı zararlı maddelerin açığa çıkmalarını önlemek amacıyla uygulanır. Su ve bitki miktarları, infuzyondaki gibidir. İnce kıyılmış bitkinin soğuk suda demlenme süresi 6-12 saat arasındadır ve ağzı kapalı bir kapta gerçekleştirilir. Süre sonunda süzülür ve içilir, ama eğer istenirse hafifçe ılıklaştırılabilir de.
Mazerasyonlar soğuk sütle de yapılabilir, ama kişinin süte karşı hiçbir alerjik tepki vermediğinden emin olmak gerekir.
Alkolle Hazırlama Yöntemleri
Etil alkol, bitkisel etken maddelerin suya göre daha kolay açığa çıkabilecekleri bir çözücüdür. Su-alkol karışımı ise, hemen hemen tüm önemli etken maddelerin açığa çıkabilecekleri en ideal çözücü ve konserve edici bileşimdir. Bitkilerin alkolde çözündürülerek kullanıma hazırlanmaları sonucunda elde edilen ürüne tentür adı verilir. Alkol yerine bazen doğal elma sirkesi de kullanılabilir.
Tentür hazırlanması hakkında burada verilen bilgiler, basit ve genel yöntemlere dayanır: Profesyonelce hazırlanan tentürlerde, her bitki için ayrı alkol-su oranı hesaplanır. Kullanılan alkolün derecesi genellikle yüksektir(70 derece civarı). Ama bizim amatörce kullanımlarımız için bu tür inceliklere gerek yoktur. Evde kullanılmak üzere hazırlanacak tentürlerde, 30 derecelik etil alkol, aynı derecedeki votka veya kanyak idealdir. Çünkü 30 derece civarı, tentürü uzun süre konserve edebilecek en düşük dereceli alkol-su karışımıdır.
Tentür yapımı için bir reçete:
1-Bir cam kabın(kavanoz veya şişe) 1/5 bölümü, ince kıyılarak kurutulmuş bitkiyle doldurulur ve üstüne 30-35 derecelik alkol-su karışımı, çalkalanabilecek kadar bir boşluk bırakılarak doldurulur ve kapak iyice kapanır. Taze bitki kullanımında ise, ince kıyılmış bitki miktarı, kuru bitkinin iki katı, yani kabın 2/5 bölümü olmalıdır.
2-Cam kap 2 hafta boyunca sıcak bir ortamda bekletilir ve günde 2-3 kere iyice çalkalanır.
3-Süre sonunda, şişedeki sıvı, dört kat edilmiş tülbentten geçirilerek iyice süzülür. 1-2 gün bekletildikten sonra bir kez daha tülbentten geçirilerek süzülür ve koyu renkli şişelere aktarılarak, şişelerin ağzı sıkıca kapatılır. Elde edilen bu başlangıç tentürü, serin bir ortamda saklandığında, kullanım süresi 2-3 yıl civarındadır.
Tentürün inceltilerek güçlendirilmesi: Bazı bitki tentürlerinin kullanımında başlangıç tentürü tercih edilir. Ama tentürler genellikle inceltilip-güçlendirilerek kullanılır ve bu konudaki tercihler, konu literatüründe (Homöopathie) tespit edilmiştir.
İnceltme-güçlendirme yöntemi: 1 ölçü başlangıç tentürü, 9 ölçü 30-35 derecelik alkol-su karışımı ile koyu renkli küçük bir şişede inceltilir ve iyice çalkalanır. Elde edilen tentür, desimal ölçüye göre, D1’dir ve şişenin üstüne, kullanılan bitkinin adı, tentür yapımının tarihi ve incelti derecesi (D1) bilgilerini içeren bir etiket yapıştırılır. D 1 inceltisinden alınan bir ölçü, aynen yukarıdaki gibi 9 ölçü alkol-su karışımıyla inceltilir, iyice çalkalanır ve D2 olarak etiketlenir. Böylece, kullanımı önerilen incelti derecesine ulaşılır (D4, D6 veya D 20 vs).
Homöopathie biliminde (tentür ile tedavi) 2 yüzyıl boyunca yapılan sürekli araştırmalar ve insan üzerinde yapılan deneylerle, hangi hastalıklara karşı hangi bitkisel, hayvansal veya mineral tentürün hangi incelti derecesinde, hiçbir yan etki yapmadan başarılı olabileceği kesinlikle saptanmıştır. Homöopathi yöntemleriyle yapılacak tedavilerde, konu literatüründe yerini almış olan bu incelti derecelerine ve kullanım dozajlarına mutlaka uyulmalıdır.
Bazı hastalıklara karşı çok yüksek incelti dereceleri (örneğin D30) önerildiğinde, konunun yabancısı olan kişi şaşkınlığa kapılabilir, ama bu tespitler kesinlikle doğrudur, çünkü tentürlerin etkinlikleri genelde inceltildikçe artar!
Tentürler, kullanım miktarları göz önüne alındığında, bitki çaylarından çok daha etkilidirler. Çok değişik kullanım biçimleri vardır. Doğrudan dil üstüne, biraz suya karıştırılarak veya sıcak suya karıştırılarak kullanılırlar. Alkol almak istemeyen veya alkol yasağı altında olan kişiler için sıcak su karışımı idealdir, çünkü alkol sıcak suyun içinde kısa sürede uçar ve geriye yalnızca bitkisel etken maddeler kalır. Tentürler ayrıca, tam veya yarım banyolara eklenerek de kullanılabilirler.
Ayrıca, bitki şarapları da hazırlanabilir. Bu şaraplar çok lezzetli olabilir, ama tentürler gibi uzun ömürlü olmazlar. Şifalı bitkiler bölümünde bu tür reçetelerle tanışacaksınız.
Sirke Tentürleri
Tentürler, alkol yerine sirke ile de hazırlanabilir. Sirke asidi de aynen alkol gibi, bitkinin etken maddelerini açığa çıkarır ve konserve eder. Bu işlem için özellikle elma sirkesi uygundur, çünkü elma sirkesinde zaten sağlığı destekleyici etken maddeler vardır. Kimyasal sirkeler kullanılmamalıdır. Hazırlama yöntemi aynen alkollü tentürlerdeki gibidir. Eğer elma sirkesine aromalı bitkiler eklenirse, mutfakta da kullanılabilecek çok hoş kokulu bir sirke elde edilmiş olur.
Şurup
Tadı kötü olan sıvı ilaçlarda(bitki çayı veya tentür), tatlandırıcı bir katkı kullanmak yararlı olabilir. Böylece, çocuklara verilecek öksürük çayları veya bitki özsuları lezzet bakımından cazip kılınmış olur.
Basit bir şurup şöyle hazırlanabilir: Bir kilo toz şekere yarım litre kaynar su eklenir ve hafif ısıda, şeker eriyip sıvı kaynamaya başlayana kadar sürekli karıştırılır. Kaynamaya başladığında hemen ocaktan çekilir.
Bu basit şurup, tentürlerle çok iyi uyum sağlayabilir. Bir ölçü tentür ve iki ölçü şurup iyice karıştırılır ve koyu renkli bir şişeye aktarılır, kapak iyice kapatılır ve serin bir ortamda saklanır. Taze bitki özsuları veya bitki çayları da şurupla karıştırılarak kullanılabilir. Özellikle, bitki özsuları ile öksürüğe karşı hazırlanan şuruplar başarıyla kullanılabilir.
Kurutulmuş Bitkilerin Doğrudan Kullanımı
Bazen kurutulmuş bitkilerin doğrudan kullanımının da yararlı yönleri vardır. Örneğin, tadı kötü olan bir bitkinin tadı alınmadan kullanılması ve bitkinin tümünün, odunsu bölümleri de dahil olmak üzere kullanılabilmesi. Daha da önemlisi, fazla sıvı almaması gereken (örneğin ağır böbrek hastası) kişilerin de bitki kullanımından yararlanabilmeleridir. Tabi ki elde edilecek yarar bitki çaylarına oranla daha az olacaktır, ama sonuçta küçük oranlarda önemli bir etki yaratabilirler. Kuru bitki kullanımının bir dezavantajı da, bitkilerin tadının alınamamasıdır. Çünkü acı madde bitkilerinin öncelikli etkisi, tat alma duyusunun beyne gönderdiği uyarılarla gerçekleşir. Bu tür bitkiler kapsüllerin içinde alındığında, etki azalacak ve hatta hiç ortaya çıkmayacaktır. Ama kişi yine de bitkileri kuru biçimde kullanmak istiyorsa, bitkileri elden geldiğince inceltmeye, toz haline getirmeye çalışmalıdır. Ancak bu durumda bitkinin tüm hücre duvarları yıkılacak ve böylece etken maddelerin beden tarafından özümlenebilmesi kolaylaşacaktır. Bu kullanım biçimi için gereken boş kapsüller eczanelerden veya ecza depolarından temin edilebilir.
Bitkilerin Dıştan Kullanım Biçimleri
Şifalı bitki bileşimlerinin bedene deri yoluyla da girebileceği gerçeğinden yola çıkılarak, şifalı bitkilerle tedavi biliminde bu amaçla pek çok yöntem geliştirilmiştir. Örneğin, vajinal yıkamalar da, içten kullanım izlenimi vermelerine rağmen, genel anlamda dıştan kullanım kategorisine girmektedir.
Banyolar
Yarım litre bitki çayı katkısıyla hazırlanan bir tam banyo, bitkisel etken maddelerin deri yoluyla alımının en etkili ve keyifli biçimidir. Bir başka seçenek de, oturma banyosu veya el ve ayak banyolarıdır. Çayı içilen her bitki banyo katkısı olarak da kullanılabilir. Tabi ki, şifalı bitkiler fevkalade kokulu banyolar için de kullanılabilir.
Rahatlatıcı banyo katkıları için birkaç örnek: Yatıştırıcı ve aynı zamanda da hoş kokulu bir banyo için, lavanta, oğulotu, mürver çiçeği veya biberiye katkısı kullanılabilir. Dinlendirici ve iyileştirici bir uyku sağlayabilmek için, kediotu kökü, şerbetçiotu veya ıhlamur katkılı bir banyo çok etkili olabilir. Uykusuz çocuklar veya diş çıkaran bebekler için, mayıs papatyası veya ıhlamur katkıları kullanılabilir. Ateşli hastalıklarda veya kan dolaşımının uyarılması gereken durumlarda, zencefil ve civanperçemi gibi uyarıcı ve terletici etki içeren katkılar çok rahatlatıcı olabilir.
Bunlar yalnızca birkaç örnektir. Öteki bitkileri de kişi kendisi bulabilir. Ayrıca eterli uçucu yağlar da, birkaç damla olarak banyo suyuna eklenebilir. Bitkisel katkılı tam banyolar, banyo küvetinde, 37-38 derece sıcaklıktaki suyun içinde 15-20 dakika kalarak yapılır. Süre sonunda kurulanmadan bir bornoza sarılıp, yatakta bir süre dinlenilmelidir. Oturma banyoları, el ve ayak banyoları da 10-15 dakikalık bir sürede yapılır. Banyolar sırasında ve sonrasında üşütülmemeye büyük özen gösterilmelidir.
Önceden hazırlanan bitki çaylarının banyo suyuna eklenmesi yerine, bir tülbendin içine bağlanan bitkiler sıcak banyo suyuna atılabilir ve böylece daha taze bir banyo katkısı elde edilmiş olur.
Vajinal Yıkamalar
Dıştan kullanımın bir başka türü de vajinal yıkama yöntemleridir ve lokal enfeksiyonlara, tahrişlere, mantar rahatsızlıklarına karşı uygulanır. Her yıkama için taze bitki çayı hazırlanmasına gayret edilmelidir. Bitki çayı beden ısısına uygun derecede ılıklaşınca (37 derece), yıkamada kullanılacak olan şırınganın içine çekilir ve vajinanın içine boşaltılır. Sıvının vajinada uzun süre tutulmasına gerek yoktur. Vajinal yıkamayı gerektiren rahatsızlıklarda, belirtinin sona ermesinden 3-4 gün sonrasına kadar yıkama günde 3 kere uygulanmalıdır. Ama 5-6 günlük bir tedavi sonrasında bir rahatlama olmadığında uzman doktora başvurulmalıdır.
Merhemler
Çeşitli merhem yapma yöntemleri vardır ve bu çeşitlilik genelde kafa karıştırıcıdır. Ben burada size basit bir geleneksel yöntemi açıklamaya çalışacağım: Merhemde kullanılacak taze bitki veya bitkiler çok ince kıyılır (iki büyük avuç dolusu). Yarım kilo margarin bir tencerede eritilir ve kızartma yapma kıvamına kadar kızdırılır, bitkiler yağın üstüne eklenir ve karıştırılır. Arada bir karıştırılarak 2-3 dakika pişirildikten sonra tencerenin kapağı kapanır ve demlenmeye bırakılır. Bir gece boyunca serin bir ortamda bekletildikten sonra, ertesi gün yine ocağa koyulur ve hafif ısıda erimeye bırakılır. Bir yandan da, 200g kadar vazelin bir başka kapta eritilmeye başlanır. Bitki yağı iyice ısındığında, üstüne tülbent serilen bir süzgeçten geçirilerek süzülür ve damlamaya bırakılır. Posa sıkılmamalıdır, aksi halde bitkinin özsuyu da yağa karışır ve merhem tabanına çökerek küflenir. Süzülen margarinle öbür tarafta eriyen vazelin birbirine eklenerek karıştırılırken, merheme hoş bir koku kazandırmak için, karışımın içine 15-20 damla bitki esansı (kekikotu, muz, elma veya lavanta) damlatılır ve iyice karıştırılır. Ayrıca, eğer istenirse, merheme iyi bir kıvam kazandırmak için, 20-30g kadar hakiki balmumu da eritilerek, merhem sıvısı sıcakken eklenir ve çok iyi karıştırılır. Vazelin nedeniyle merhem hızla katılaşacağı için, önceden hazırlanmış olan temiz merhem kaplarına aktarılır ve iyice soğuyana ve nemi uçana kadar kapların ağzı kapanmaz. Bu merhem aylar boyunca bozulmadan kullanılmaya hazır halde bekler. Buzdolabına gerek yoktur, ama sıcak ortamda bekletilmemelidir.
Aslında, derinin en iyi biçimde emebileceği merhem dolgu maddesi domuz içyağıdır. Kokusundan ve niteliğinden rahatsız olmayanlar, margarin yerine domuz içyağı kullanabilirler. Hatta, vazelin bile katmadan, merhemleri yalnızca bu hayvansal yağla hazırlayabilirler, ama bu tarz merhemin sürekli buzdolabında saklanması gerekir.
Kompresler
Sıcak bir kompres, iyileşmeyi hızlandırabilmek için, şifalı bitkilerin deriyi etkileyebilmelerini sağlayan çok yararlı bir uygulamadır. Temiz bir bez veya pamuk sıcak bitki çayına batırılıp, hafifçe sıkıldıktan sonra söz konusu bölgeye uygulanır. Kompreslerin etkili olmaları sıcak kalmalarına bağlıdır. Bu nedenle kompresler sık sık tazelenir veya bir naylon parçasıyla örtüldükten sonra, üstüne sıcak bir termofor koyulabilir.
BİTKİLERİN TOPLANMASI
Şifalı bitkilerden en iyi şekilde yararlanabilmek için onları tanımak, doğru zamanda, uygun yerde ve gerektiği biçimde toplamayı bilmek gerekir. Bitkilerin şifalı özelliklerinden yararlanabilmek için en etkin kullanım şekli taze toplanmış olanlarındadır. Taze bitkiler Şubat sonundan başlayarak Kasım sonuna kadar toplanabilir. Eğer yerleri önceden biliniyorsa, kar altından bile toplanabilir.
Kış için toplanmak isteniyorsa, onları en etkin oldukları zamanda toplamaya özen gösterilmelidir.
Çiçeklerde: Çiçeklenme başlangıcında.
Yapraklarda: Çiçeklenmeden önce ve çiçeklenme zamanında.
Köklerde: İlkbahar başlangıcında ve sonbaharda.
Meyvelerde: Olgunluk zamanı seçilmelidir.
Yalnızca sağlıklı, temiz ve haşaratsız bitkiler toplanmalıdır.Güneşli günlerde sabah saatlerinden sonra, bitkiler iyice kurumuş duruma geldikten sonra toplanmalıdırlar. Çiçek ve yapraklar toplanırken, ezilmemeli ve plastik torbalara veya cebe konulmamalıdır. Bu durumda bitkiler terlemeye başlar ve kurutulurken kararırlar.
Toplama yapılmayacak yerler: Kimyasal gübre kullanılmış tarlalar, çayırlar, kirli ve mikroplu suların kıyıları, trenyolları, karayolları ve endüstri alanı dolayları.
KURUTULMA
Bitkiler kurutulmadan önce yıkanmazlar, ama ince ince kıyılırlar. Daha sonra bezlerin veya baskısız kağıtların üstüne serpiştirilir ve gölgeli, havadar ve sıcak yerlerde elden geldiğince çabuk kurumaya bırakılır. Köklerde, kabuklarda ve çok sulu bitki bölümlerinde, zaman zaman kurutma için yapay sıcaklıkta kullanılabilir. Fakat sıcaklığın 35 dereceyi geçmemesi gerekir.
Dikkatle yıkanan kökler, Ökseotu ve benzerlerinin, kurutulmaya bırakılmadan önce kıyılmaları daha iyi olur. Ancak tam anlamı ile kurumuş bitkiler kış aylarına saklanabilirler. Bu görev için cam kaplar veya ağzı kapanabilir karton kutular idealdir. Plastik kaplar ve teneke kutular kullanılmamalıdır. Bitkiler ışktan korunmalıdır (Renkli cam kaplar,yeşil renkliler en uygun olanlarıdır). Hazırlanan stok yalnızca bir kış için olmalıdır. Bitkiler şifa özelliklerini zamanla yitirirler.
ÇAY HAZIRLAMAK
Haşlayarak demleme: Belirtilmiş oranda taze bitki, cam veya metal olmayan başka kaba koyulur. Kaynamaya başlayan su ocaktan alınır ve hazırlanmış olan bitkinin üzerine dökülür. Taze bitkilerin demlenmeleri için fazla beklemeye gerek yoktur (birbuçuk-iki dakika yeterlidir). Çay açık renkli olmalıdır, açık sarı veya açık yeşil. Kurutulmuş bitkilerin demlenmesi ise biraz daha uzun sürer (Üç dakika kadar). Bu şekilde hazırlanmış çay hem daha yararlıdır hemde göze daha hoş görünür.
Belirtilen miktarda kök, gerekli görülen süre boyunca soğuk suda bekletildikten sonra, kısa süre kaynatılır ve üç dakika demlenmeye bırakılır.
Günlük çay miktarı termosa konulur ve gün boyunca tavsiye edilen miktarda yudumlanarak içilir.
Genel olarak, dolu bir çay kaşığı ince kıyılmış bitki, çeyrek litre, yani bir çay fincanı suya yeterlidir. Duruma göre de değişebilir.
Soğuk suda yumuşatma: Bazı bitkiler (örneğin Ebegümeci, Ökseotu ve Eğirkökü) sıcaklığın etkisi ile birkısım özellikleriniı yitirebilecekleri için, kaynatılmamalıdır. Bu bitkilerden elde edilen çaylar soğuk su ile hazırlanır. Belirtilen ölçüde bitki, soğuk suda 8-12 saat bekletilir (genellikle geceleri). Süre dolduktan sonra, içilebilecek derecede ısıtılarak, önceden kaynar su ile çalkalanmış bir termosa doldurulur. Soğuk suda bekletme ve haşlama karışımından elde edilen çay türü ise, şifalı bitkilerden en iyi yararlanma biçimi olarak belirtilebilir. Bitkiler, belirtilmiş su miktarının yarısının içinde gece boyunca bekletilir ve sabahleyin süzülür. Suyu süzülmüş olan bitkiler, belirli su miktarının öbür yarısı ile haşlanır ve yeniden süzüldükten sonra, soğuk ve sıcak çay karıştırılır.
TENTÜR HAZIRLAMAK
Tentürler 38-40 derece mısır veya meyve damıtılmış içkilerinin kullanımı ile elde edilebilir. Bir şişe veya ağzı kapanabilen bir cam kap, ağzına kadare gevşek bir biçimde bitki ile doldurulur ve üstüne bu alkollü içki (kanyak) dökülür. Sıvı içkilerin üstüne çıkmalıdır. Ağzı iyice kapatılan şişe 14 gün veya daha uzun bir süre güneşte veya sıcak bir ortamda (20 dereceye kadar) bekletilir, sık sık çalkalanır ve süre dolup süzüldükten sonra, bitki posalarının suyuda sıkılır. Tentürler içten damla olarak ve çayla karıştırılarak, dıştan da kompres ve friksiyon yapılarak kullanılır.
ÖZSU ÇIKARMAK
Bitkilerin taze özsuları, damla olarak alınmaya veya hasta organları nemlendirmeye uygundur. Bu özsular, evlerde kullanılan meyve sıkma aygıtı ile de elde edilebilir. Bitkilerin özsuyu her gün taze olarak sıkılabilir. Ağzı iyice kapalı küçük şişelerin içinde buzdolabında saklandıklarında da dayanabilirler
BİTKİ LAPASI
Saplar ve yapraklar, bir tahta tabla üstünde, kalın oklava ile yaprak lapası haline gelene kadar ezilir. Elde edilen lapa, bir keten bezin üstüne yayılarak, hasta organın üstüne yatırılır. Sargı bezi ile sarılır ve sıcak tutulur. Bu lapa kompresi sabaha kadar kalabilir.
BİTKİ-BUHAR KOMPRESİ
İçinde su kaynayan bir kabın üstüne yerleştirilen süzgecin içine taze veya kurutulmuş bitkiler konulduktan sonra, süzgecin üstü kapanır. Bir süre sonra, yumuşamış olan bu sıcak bitkiler bir bezin üstüne yerleştirilerek, hasta organın üzerine yatırılır. Hepsi bir yünlü kumaşla örtülür ve başka bezlerle sıkıca sarılır. Hasta kişi üşümemelidir. Örneğin , Atkuyruğu buğu kompresleri çok etkilidir. Buğu kompresleri, iki saat veya sabaha kadar organın üstünde kalabilir.
MERHEM VE YAĞ HAZIRLAMAK
İki avuç bitki ince ince kıyılır. 500 gr kaz yağı veya domuz yağı , iç yağı veya doğal margarin, sanki kızartma yapılacakmış gibi, bir kabın içinde kızdırılır. Bitkiler bu kabın içine atılarak karıştırılır, tava ocaktan çekilir, kapağı kapatılır ve soğuk bir yere bırakılır. Ertesi gün, tavanın içindekiler hafifçe ısıtılır, bir tülbentten süzülür ve hazırlanmış olan merhem kaplarına boşaltılır.
Bitki yağı hazırlanırken, çiçekler veya yapraklar gevşek olarak bir şişeye doldurulur ve bitkilerin iki parmak üstüne çıkacak kadar, soğuk sıkılmış zeytinyağı eklenir. 14 gün güneşte veya ocak, soba yakını gibi sıcak bir yerde bekletilir ve süzülür
BANYO KATKISI
Tam banyo: Gerekli bitkiler geceden soğuk suya konulur. Bir banyo için bir kova dolusu taze bitki (6-8 litre) veya 200 gr kurutulmuş bitki gereklidir. Ertesi gün bu miktar ısıtılır ve süzüldükten sonra banyo suyuna eklenir. Banyo süresi 20 dakikadır. Kalp bölgesi, soyun dışında kalmalıdır. Banyodan sonra kurulanılmaz ve bir bornozun içinde, sıcak yatakta bir saat kadar yatılarak terlenir.
Yarım banyo:Bir yarım banyo için, yarım kova taze bitki veya 100gr kurumuş bitki gereklidir. Yarım banyonun hazırlanışı da aynı tam banyo gibidir. Banyo suyu ancak böbreklerin üstüne kadar çıkmalıdır. Bitki özelliklerine uygun önerilere dikkat edilmesi gerekir. Bu banyo suları, ısıtılarak bir kere daha kullanılabilir.
-
Bazı Hastalıklar ve tedavileri2
A ve B
Adale romatizması
Çoğunlukla, şiddetli soğuk algınlıklarından sonra görülen ve hareket etmenin zorlaşmasına neden olan bir çeşit romatizmadır. Tıp dilinde Myalgia, Fibrozit denir. Korunmak için terli çamaşırları, en kısa zamanda değiştirmek ve üşütmemek gerekir.
Tedavi için gerekli malzeme : Elma, Su
Hazırlanışı : 4 Bardak suya, kabukları soyulmamış 3 elma doğranır. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Yemeklerden sonra birer çay bardağı içilir.
Adenit
Boyundaki lenf damarlarının şişmesi sonucu meydana gelen iltahaplı şişliğe adenit denir.
Tedavi için gerekli malzeme : Soğan, Sarımsak
Hazırlanışı : Öğle ve akşam yemeklerinde yarımşar kuru soğan ile ikişer diş sarımsak yenir.
Ağız yaraları
Ağız yaraları, "basit" ve "derin" veya "sert kenarlı" yaralar olmak üzere iki grupta toplanabilir. Çoğunlukla, üşütme veya hazımsızlıktan kaynaklanır. Yaraların etrafı, kırmızı bir çizgi ile çevrilidir. Başlangıçta, içi su dolu kabarcıklar halindedirler. Sonradan patlayarak etrafa yayılır ve sancılı ağrılara neden olurlar. Çocuklarda; kızamık ve çiçek hastalıkları sırasında da aynı yaralar meydana gelebilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Soğan
Hazırlanışı : Her gün 1 adet orta büyüklükte çiğ soğan yenir.
Ağrı
Genellikle vücudun herhangi bir yerinde hissedilen ağrılar için aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Portakal kabuğu, zeytinyağı
Hazırlanışı : Küçük bir şişeye; 1 su bardağı zeytinyağı konulur. Üzerine dört adet portakalın kabuğu ilave edilir. Güneş gören bir yerde, 15 gün bekletilir. Bu karışımdan, ağrıyan yerlere sürülür.
Ağrılı aybaşı hali
Tıp dilinde dysmenorrhoea/dismenore denilen bu hâl, özellikle aybaşı kanamasının başladığı ilk gün görülür. Bazı kimselerde, ağrılar aybaşı kanamasının başlamasından bir kaç gün önce ortaya çıkar ve kanamanın başlamasıyla kesilir. Bir kısmında da kanama başlamadan, kanama görülen günlerde ve sonraki birkaç gün içinde hissedilir. Bu çeşit ağrılara, çoğunlukla 18-24 yaşları arasındaki kadınlarda rastlanır. Ağrı, göbek altında veya bacakların üst kısmında kasılmalar şeklinde başlar. Kusma görülebilir. Yüz, sararır ve terleme artar.
Tedavi için gerekli malzeme : Kimyon, su
Hazırlanışı : 1 çay bardağı kaynak suya; 1 kahve kaşığı kimyon konur. Ilındıktan sonra içilir. Günde, iki kere tekrarlanır.
Akrep sokması
Akrep; sıcak ve nemli yerlerde yaşayan, kıvrık ve kalkık kuyruğuyla zehirli bir iğnesi olan böcektir. Akrep soktuğunda yapılacak ilk iş; soktuğu yerin altını ve üstünü sıkıca bağlamaktır. Sonra; iğnenin bulunduğu yer, iki parmak arasına alınıp, kan akıncaya kadar sıkılır ve üzerine amonyak sürülür.
Tedavi için gerekli malzeme : 1- Domates. 2- Sirke ve Sarımsak
Hazırlanışı : 1- Olgun bir domates, tam ortasından kesilir ve akrebin soktuğu yere temiz bir bezle bağlanır. 2- Sokulan yer steril bir jiletle kanatılıp, emilir. Sirke ile yıkanır. Sarmısak lapası bağlanır.
Albüminüri
İdrarda, albümin bulunmasına; Tıp dilinde Albüminüri; halk arasında ise, aktutma denir. Bir çok hastalıklarda, özellikle Böbrek hastalıklarında, idrarda albümin görülür. Mümkün olduğu kadar süt içmeli, patates haşlaması ile muhallebiyi sofradan eksik etmemelidir. Baharatlı yiyecekler, biber, turşu ve tuz kesinlikle terk edilmeli; kahve ve fazla miktarda su içilmemelidir.
Tedavi için gerekli malzeme : Tereotu, su
Hazırlanışı : 4 bardak suya; 1 avuç tere otu konur. 15 dakika kaynatılır. İnce ve temiz bir tülbentten süzülür. Her gün, 1 su bardağı içilir.
Alerji
Vücudun, bazı madde veya hava şartlarından etkilenmesi yahut psikolojik etkenler sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Önce, alerjiye neden olan etkenleri bulmak gerekir. Alerjinin belirtileri de; şahsa göre değişir. Kiminde kaşıntı, kiminde kurdeşen, kiminde astım görülür. Hasta, eğer bazı maddelerle temasından dolayı alerji oluyorsa, o maddenin uzaklaştırılması ile mesele kendiliğinden çözümlenmiş olur.
Tedavi için gerekli malzeme : Siyah turp
Hazırlanışı : Büyükçe bir siyah turp iyice yıkanır. Sonra kabukları soyulup, rendelenir ve sıkılır. İnce ve temiz bir tülbentten süzülerek içilir. Alerjik belirtiler kayboluncaya kadar, her gün devam edilir.
Altını ıslatmak
Tıp dilinde Enuresis denir. Altına ve yatağına işeyen çocuklar; genellikle anne ve babasından yeteri kadar sevgi ve ilgi görmeyen çocuklardır. Hastalık, belli bir nedenden kaynaklanmıyorsa; yapılacak iş, çocuğa ihtiyacı olan sevgiyi vermektir; ancak altını ıslatmak, herhangi bir böbrek rahatsızlığı veya şeker hastalığından da kaynaklanabilir. Bu nedenle doktora gitmek gerekir.
Tedavi için gerekli malzeme : Süzme bal
Hazırlanışı : Hergün, en az iki tatlı kaşığı süzme bal yedirilir.
Anne sütünün azlığı
Anne sütünü artırmak için bol bol sulu gıdalar yemek, üzüntülerden sıyrılıp bir süre dinlenmek faydalıdır.
Tedavi için gerekli malzeme : Çakal eriği, su
Hazırlanışı : 4 bardak suya; 30 gram çakal eriği meyvesi konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir.
Anus kaşıntısı
Anus (şerç-makat); yani sindirim kanalının doğrubağırsak denilen son kısmındaki çıkış deliği veya çevresinde (oturak yerinde) görülen kaşıntıların nedeni çeşitlidir. Bunlar arasında; kılkurtları, sümüksü akıntı, basur, çatlak, ishal veya kabızlık, egzama (mayasıl), sinir bozukluğu veya yeteri kadar temizliğe dikkat edilmemesi sayılabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Bal, zeytinyağı
Hazırlanışı : 2 çorba kaşığı süzme bal ile 2 tatlı kaşığı zeytinyağı karıştırılır. Bir pamukla kaşınan yere sürülür. 4 saat sonra, ılık sabunlu su ile yıkanır. Şikayetler geçinceye kadar aynı işleme devam edilir.
Apandisit
Körbağırsağın iltahaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Müzmin apandisitte; kat’iyetle ilaç verilmez. Ameliyat gerekir. Had apandisit; karnın ortasından başlayıp, sağ alt kısma yerleşen bir ağrı ile kendini gösterir. Hazımsızlık ve gazdan şikayet edilir. Kusma görülebilir bazen de miğde bulantısı olur.
Tedavi için gerekli malzeme : 1- Böğürtlen yaprağı, su. 2- Dut kurusu
Hazırlanışı : 1-Çaydanlığa bir avuç böğürtlen yaprağı konur. 15 dakika kaynatıp süzülür. Günde 3 çay bardağı içilir. 2- Dut kurusu çayı ılık olarak içirilir.
Arı sokması
Arı; bal ve balmumu yapan fakat, iğnesiyle sokan bir böcektir. Hassas bünyeli kimseleri soktukları zaman,onların şok geçirmelerine neden olabilirler. Eşek arıları ise; bal arılarına nazaran daha tehlikelidir. Arı sokmasında yapılacak ilk iş; arının iğnesini, ucu yakılmış bir iğne ile çıkarmaktır. Sonra arının soktuğu yerin alt ve üstünden sıkıca boğulur. Üzerine soğuk su dökülür.
Tedavi için gerekli malzeme : 1- Maydanoz. 2- Arpa unu, sirke.
Hazırlanışı : 1- Bir demet taze maydanoz iyice dövülür ve arının soktuğu yere sarılır. 2- Arpa unu, sirke ile karıştırılıp hamur yapılır. Arının soktuğu yere sarılır.
Arpacık
Halk arasında it dirseği de denir. Doktorların Hordoleum dedikleri hastalıktır. Göz kapağındaki herhangi bir kılın dibinde; içi dolu bir şişlik meydana gelir. Acı ve zonklama vardır. Arpacıkla, hiçbir şekilde oynamayın, onu sıkmayın! Beslenmenize önem gösterin, üzüntülerinizi bırakıp biraz daha mutlu olmaya bakın.
Tedavi için gerekli malzeme : Sarımsak
Hazırlanışı : 1 diş sarımsak, iyice dövülür. Arpacığın üstüne sürülür. 20 dakika sonra, ılık su ile yıkanır.
Astım
Hasta, kriz geldiği zaman soluk almakta zorluk çektiğini zanneder, gerçekte nefes vermekte zorluk vardır. Bunun nedeni de, akciğerlerdeki küçük hava borularının daralmasıdır. Buralardan geçen hava, ıslığa benzeyen bir ses çıkarır, ki buna hırıltı denir. Astım, bir kaç grup nedenden kaynaklanır. Bunların başında da bünye gelir. Yani, bazı kimselerde baş ağrısı ne kadar tabi bir şeyse, diğerlerinde de astım o kadar doğaldır. Bazı kimseler, toz, kıl, yumurta, süt, aspirin, çiçek tozu ve benzeri şeylere karşı hassastırlar. Bu hassasiyet, astım krizleri şeklinde kendini gösterir. Tedavi için, hastayı etkileyecek bu unsurların ortadan kaldırılması yapılacak ilk iştir. Aşırı heyecan veya korku da astım krizine yol açabilir. Bu gibi durumlarda hastayı sakinleştirmek yapılacak ilk iştir. Bazı kimselerde de, Had Bronşit sonucu astım krizi görülebilir. Kalp yetmezliği de astım krizine neden olabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Nane, su
Hazırlanışı : Su dolu cezveye; 2 kahve kaşığı nane konur. Kaynatılır. Her sabah, aç karnına bir çay bardağı (şekersiz) içilir.
Astigmatlık
Göz yuvarlağı çaplarının düzensiz olması sonucu ortaya çıkan bir çeşit göz bozukluğudur. Hasta; noktaları bir çizgi halinde görür. Çoğunlukla doğuştandır. Miyopluk veya hipermetroplukla beraber de görülebilir. Bazı astigmatlar, baş ağrılarından da şikayet ederler. Tedavi için doktorun vereceği gözlüğü kullanmak gerekir.
Aşırı aybaşı kanaması
Aybaşı görme arasındaki süre normaldir. Fakat kanama çoktur ve normal süresinden fazla devam eder. Nedenleri çeşitlidir: rahimde ur, rahim çarpıklığı, yorgunluk, sinir bozukluğu, ateşli hastalıklar veya evlilik hayatındaki uyuşmazlıklardan kaynaklanabilir. Aşağıdaki reçeteler aybaşı kanaması olduğu günler kullanılmaz.
Tedavi için gerekli malzeme : Bal, limon
Hazırlanışı : 2 Adet limon uzunlamasına kesilir. Suyu sıkılır üzerine üç kahve kaşığı süzme bal ilave edilir, içilir. Günde üç kere uygulanabilir.
Ateş
Vücut sıcaklığının yükselmesine ateş denir. Vücut sıcaklığı bedenin her yerinde aynı değildir. Örneğin; termometre ağıza konulduğunda görülen ısı, koltuk altına konulduğunda gösterdiği ısıdan 0,5 derece daha düşüktür. Diğer taraftan, vücut ısısı gün boyunca da 0,5 derece oynar. Sabahın erken saatlerinde ısı düşük, akşam saatlerinde yüksektir. Vücut ısısı 36,2 - 37,5 arasında ise normaldir. Ateşle birlikte; üşütme, titreme, baş ağrısı, bunalma, huzursuzluk, vücut kırgınlığı, iştahsızlık, kabızlık, sayıklama, havale veya koyu renkli idrar çıkarmada görülebilir. Ateşin nedeni, genellikle soğuk algınlığı, grip, bademcik iltihabı, boğaz ağrısı, bronşit, sinüzit, kulak iltihabı, bağırsak iltihabı veya böbrek hastalıklarından biri olabilir. Bu nedenle tedaviden önce nedeni tespit etmek gerekir.
Tedavi için gerekli malzeme : 1- Yoğurt, su. 2- Arpa
Hazırlanışı : 1- Hastanın göğsüne ve sırtına yoğurt sürülür. Kuruduktan sonra ılık su ile ıslatılmış bir bezle silinir. Ayrıca ayran içirilir. 2- Bir avuç arpa, bir litre suda kabukları ayrılıncaya kadar kaynatılır. Limon sıkılır, tadlandırılır. Yudum yudum içilir.
Ayak ağrıları
Ayak ağrıları; çoğunlukla yorgunluk, bağ yerlerinin burkulması, fazla kilo almak veya bazı hastalıklardan kaynaklanabilir. Önemli bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda yapılacak masaj ve dinlenme çok faydalı olur.
Ağrıyan yerler iyice ovulur. Ayak ikinci parmağının üçüncü parmakla birleştiği noktanın iyice ovulması da çok faydalıdır.
Ayak burkulması
Yürürken, koşarken veya atlarken ayak kaslarının beklenmedik bir durumla karşılaşması sonucu görülür. Burkulmadan hemen sonra ağrı, şişme ve morarma olabilir.
Diz kapağından, ayak parmaklarına doğru sargı bezi dolanır. Ancak bu işlemi ayak şişmeden önce uygulamak gerekir.
Ayak çıbanı
Ayak derisindeki ter bezleri ve kıl keselerinin mikroplanması sonucu ortaya çıkar. Çıban yerinde, ilk önce sert ve kırmızı bir kabartı belirir. Ağrı vardır. Sonra iltihaplanır. Çıbanı sıkmamak gerekir.
Tedavi için gerekli malzeme : Kekikyağı, ayva
Hazırlanışı : Çıbanın üzeri, kekikyağı ile yağlanır. Sonra, orta büyüklükte bir ayva ortasından kesilerek üzerine konur. Sarılır.
Ayak terlemesi
Ayakların normalden fazla terlemesi genellikle ter bezlerinin aşırı derecede çalışmasından kaynaklanır. Diğer taraftan, kalın çorap giymek, ateşli bir hastalık veya normal vücut sıcaklığının düşmesi de ayak terlemesine neden olabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Adaçayı, su.
Hazırlanışı : Büyükçe bir tencereye su doldurulur. Üzerine bir avuç adaçayı ilave edilip kaynatılır. Ilıdıktan sonra bu su ile ayak banyosu yapılır.
Aybaşı düzensizliği
Aybaşı kanaması normal olarak 2-7 gün sürer. Normal olarak 28 günde bir görülen aybaşı kanaması, bazı hallerde vaktinden önce veya sonra da görülebilir. Nedeni; asabi krizler, hormon dengesizliği veya bünye zayıflığı olabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Çörekotu, bal.
Hazırlanışı : Sabah, öğle ve akşam, tok karnına 2 kahve kaşığı çörek otu ile 3 kahve kaşığı süzme bal karıştırılıp, yenir.
Aybaşı kanaması azlığı
Aybaşı kanının normal miktarı; sağlam kadınlarda 7-77 gram arasında değişir. Çoğunda 27-75 gram arasındadır. Ortalama miktar 50 gram kabul edilir. Aybaşı kanının yukarıda belirtilen miktarlardan az olması, çoğunlukla ruhsal durumla veya kansızlıkla ilgilidir.
Tedavi için gerekli malzeme : İncir yaprağı, su.
Hazırlanışı : 4 su bardağı suya 4 adet taze incir yaprağı konur. 15 dakika kaynatılır. Sonra süzülür. Günde üç kere birer çay bardağı içilir.
Aybaşı kanamasının gecikmesi
Normal olarak zamanı geldiği halde aybaşı kanaması başlamazsa; gebelik, kansızlık, tiroid veya karaciğer hastalıkları akla gelebilir. Ayrıca yorgunluk, sinirlilik veya adetten kesilme de düşünülebilir. Yorgunluk ve sinirlilikten kaynaklanan gecikmelerde aşağıdaki reçeteler kullanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Yumurta, elma kompostosu
Hazırlanışı : Hergün, 1 tane rafadan yumurta yenir. 3 su bardağı elma kompostosu içilir.
Aybaşı kanamasının uzun sürmesi
Normal aybaşı kanaması 2-7 gün devam eder. Bazı kimselerde bu süre uzar. O zaman rahimde ur veya kist olduğundan, yumurtalıkların üşütülmüş olmasından, sinir veya kalp hastalığından şüphe edilir. Tedaviye geçmeden önce esas nedeni bulmak gerekir. Önemli bir durum yoksa aşağıdaki reçetelerden arzu edilen uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Böğürtlen, su
Hazırlanışı : 2 su bardağı kaynak suya, 2 kahve kaşığı böğürtlen konur. 10 dakika bekletilip, süzülür. Sabah bir bardak, akşam bir bardak içilir.
Aybaşı kanaması yokluğu
Genç bir kız buluğ çağına geldiği halde, aybaşı görmeye başlamamışsa, aybaşı yokluğundan söz edilir. Bu durum karaciğer hastalıklarından, kansızlıktan veya tiroit bezi bozukluğundan kaynaklanabilir. Öncelikle nedeni bulmak gerekir. Normal aybaşı gören kadının da; kansızlık, karaciğer rahatsızlıkları, beslenme bozuklukları, veya tiroid bezi hastalıkları sonucu aybaşı kanamaları kesilebilir. Öte yandan aybaşı yokluğu, gebeliğin veya menapozun işareti olabilir. Aybaşı yokluğunun nedeni gebelik değilse aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Kekik, su.
Hazırlanışı : Bir cezve suya bir kahve kaşığı kekik konur. Kaynatılıp süzülür. Ilık ılık içilir. Aynı işlem günde üç kere tekrarlanır.
-
Bademcik İltihabı
Bademciklerin iltihaplanmasına tıp dilinde tonsilit denir. Bademcikler şiş, kırmızı ve yeşilimtrak beyaz renkte cerahatlı görünümdedir. Yutkunma sırasında ağrı yapar. Hastada kırıklık, baş ağrısı ve vücut ağrıları vardır. Hastalık birdenbire üşütme ve ateş ile başlar. Gereği gibi tedavi edilmezse orta kulak iltihabı, böbrek iltihabı, romatizma ve kalp hastalıklarına neden olabilir. Aşağıdaki reçeteler kullanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Tentürdiyot, su.
Hazırlanışı : 1 bardak suya 5 damla tentürdiyot katılır, karıştırılır. Gargara yapılır.
Bağırsak Gazı
Bağırsaklarda hissedilen şişkinlik, bağırsak gazından kaynaklanır. Nedeni, bağırsakları besleyen bezlerin yeteri kadar çalışmaması, yemek yerken fazla hava yutma veya sinir bozukluğudur. Aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Papatya, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya, 1 çorba kaşığı papatya çiçeği konur. Kaynatılır, süzülür. Yemeklerden sonra 2 çorba kaşığı içilir.
Bağırsak İltihabı
Beslenme bozuklukları, soğuk veya sıcak içecekler veya kullanılan bazı ilaçlar, hastalığın nedenleri arasındadır. Tıp dilinde kolit denir. Tedavide rejim ve istirahat esastır. Yenmemesi gerekenler : Lahana, karnıbahar, kabak, domates, yağlı et suları, yağlı et ve balıklar, konserveler, av etleri, pastırma, sucuk, salam, börek, taze ekmek, bütün baharatlar, alkol. Yenilmesinde sakınca olmayanlar : un veya sebze çorbaları, yağsız ızgara etler, yoğurt, patates püresi, pilav, beyaz peynir ve sebze yemekleri.
Tedavi için gerekli malzeme : Pirinç çorbası, yoğurt.
Hazırlanışı : 1 kase pirinç çorbası ile birlikte, bir su bardağı dolusu taze yoğurt yenir.
Bağırsak Kanaması
Önemli bir hastalığın işareti olabilir. Önce kanamanın nedenini tespit ettirmek gerekir. Kısa sürede kesilmeyen kanamalarda mutlaka doktora başvurmak gerekir. Doktora başvuruncaya kadar aşağıdaki reçetelerden biri kullanılabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Havuç.
Hazırlanışı : 1 adet havuç, önce soğuk suyla yıkanır, sonra rendelenir. Suyu içilir.
Bağırsak Solucanları
Bağırsak solucanları, insan vücudunda asalak olarak yaşarlar. Bunlara bağırsak kurtları da denir. Genellikle 5 grupta toplanırlar.
- Yuvarlak kurtlar
- Kıl kurtları
- Kamçı kurtları
- Kancalı kurtlar
- Şerit
Aşağıdaki reçeteler bağırsak solucanlarını düşürmek için kullanılır; ancak hamileler kesinlikle kullanmamalıdır.
Tedavi için gerekli malzeme : Nar, su.
Hazırlanışı : 4 bardak suya, 1 avuç nar kabuğu konur. Kaynatılıp süzülür. Sabah aç karnına 1 bardak içilir. Kurtlar dökülünceye kadar devam edilir.
-
Balgam
Sümüksü, cerahatli veya kanlı görünüşte bir maddedir. Bronşitin işareti olabilir. Aşağıdaki reçeteler balgam söktürücü olarak kullanılabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Tere tohumu.
Hazırlanışı : 1 tatlı kaşığı tere tohumu, havanda dövülür, az su ile içilir.
Basur
Son bağırsakta bulunan siyah kan damarlarının genişleme, şişme ve kanamalarına; halk arasında basur, tıp dilinde hemoroid denir. Başka bir hastalığın da belirtisi olabilir. Kabızlık, hamilelik, şişmanlık, soğuk yerlerde fazla oturma, alkol alışkanlığı ve son bağırsaklardaki bazı hastalıklar, basura neden olur. Basurlar iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. İç basur; makatın içinde meydana gelen basurlara verilen isimdir. Dış basur; makatın dışında, küçük, yuvarlak, eflatuni renkte tümörlerdir. Tedavide ilk şart, kabızlığı gidermektir. Aşağıdaki reçetelerden biri uygulanabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Papatya, su.
Hazırlanışı : 4 su bardağı suya bir avuç papatya konur. Kaynatılır, süzülür. Bu su ile basur memelerinin üzeri yıkanır.
Baş Ağrıları
Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Bunlar; şöyle sıralanabilir.
- Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları.
- Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları
- Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları
- Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları
- Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları
- Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları
- Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları
- Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları
- Saralılarda görülen baş ağrıları
- Çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları
- Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları
- Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları
- Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları
- Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları
Baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır. Aşağıdaki reçeteler; grip, nezle, soğuk algınlığı, yorgunluk veya sinir bozukluğundan kaynaklanan baş ağrılarını dindirmek için uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Sarmısak
Hazırlanışı : 1 baş sarmısak, havanda dövülür. Alna konur.
-
Başdönmeleri
Hasta, kendisinin veya etrafındaki eşyanın boşlukta döndüğünden şikayet eder. Tıp dilinde vertigo denen baş dönmelerinin nedenleri çeşitlidir. Bunlardan başlıcaları şunlardır:
- Kulak ağrısı
- Araç tutmaları
- Ani hava değişimi
- Bazı göz hastalıkları
- İlaç zehirlenmeleri
- Düşük veya yüksek tansiyon
- Damar sertliği ve bazı kalp hastalıkları
- Kansızlık ve kan hastalıkları
- Mikrobik hastalıklar
- Beyin hastalıkları
- Sara ve bazı ruh hastalıkları
Tedaviye başlanmadan önce hastalığın gerçek nedeninin tespit edilmesi gerekir. Baş dönmelerine yapılacak ilk iş; hemen oturmak veya öne eğilmek ve mümkünse hemen yatmaktır. Baş dönmesi sık sık oluyorsa mutlaka bir doktora gitmek gerekir. Basit baş dönmelerinde aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Anason, su.
Hazırlanışı : 1 çay bardağı suya 1 kahve kaşığı anason konur. 10 dakika demlendikten sonra içilir.
Bayılmalar
Geçici olarak uyanıklık halinin kaybolmasına halk arasında bayılma tıp dilinde senkop denir. Bu durumda beyin hücrelerine giden oksijen azalmıştır. Bayılmanın nedeni; yorgunluk, uzun süre ayakta kalmak, ani heyecanlar, tansiyon yüksekliği, gebelik, kansızlık, damar sertliği ve kalp hastalıklarıdır. Bayılmadan önce baygınlık hissi gelir. Sonra yüz kül rengini alır. Arkasından da terleme, çarpıntı, göz kararması ve baş dönmesi görülür. Bu gibi durumlarda yapılacak ilk iş hastayı hemen yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmektir. Sonra yüzüne su serpilir ve amonyak koklatılır. Ayrıca aşağıdaki reçeteleden biri de uygulanabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Tuzlu su, havlu.
Hazırlanışı : Küçük bir havlu, tuzlu suya batırılır ve hastanın alnına konur. Sık sık değiştirilir.
Bel Ağrısı
Esaslı bir hastalıktan kaynaklanmayan bel ağrıları, çoğunlukla yorgunluk sonrası görülür. Dinlenmekle geçer. Uzun süren bel ağrılarında mutlaka doktora görünmek gerekir. Yorgunluktan doğan bel ağrılarında aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Lahana
Hazırlanışı : Bele; dört kat lahana yaprağı konur, üstü sıkıca sarılır. İstirahat edilir.
-
Bel Gevşekliği
Cinsel ilişki sırasında, meninin vaktinden önce boşalmasına verilen isimdir. Halk arasında erken boşalma. Tıp dilinde ise ejakulasyon denir. Nedeni çoğunlukla ruhsaldır. Tedaviye sinirleri dinlendirmek, açık havada dolaşmak, sabah akşam ılık banyo yapmak ve hazmı kolay şeyler yemekle başlanır. Ayrıca aşağıdaki reçetelerden biri de uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Çörekotu, su.
Hazırlanışı : Her sabah, bir kahve kaşığı çörek otu az su ile içilir.
Bel Soğukluğu
Tıp dilinde Gonore denilen bir çeşit zührevi hastalıktır. Cinsi münasebetle bulaşır. İdrar yollarında acıma, yanma, şişlik ve akıntı ile belirir. Akıntı cerahatlıdır. Bu cerehat ellere bulaşacak ve eller de gözlere sürülecek olursa, körlüğe neden olabilir. Kadınlarda da, beyazımtırak cerahatlı akıntı, sık sık idrara gitme, idrar yaparken ağrı ve yanma ile kendini gösterir. Üreme organlarında akıntı görüldüğünde, mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Aksi halde kendisinde bel soğukluğu görülen, bu hastalığı cinsel ilişkide bulunduğu herkese bulaştırır. Aşağıdaki reçetelerden herhangi biri tedavi amacıyla kullanılabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Maydanoz, su
Hazırlanışı : Yarım tencere suya, 1 demet maydanoz konur. Kaynatılır. Buğusunun üzerine oturulur. Aynı işleme iyileşinceye kadar devam edilir.
Boğaz Ağrısı
Havasızlıktan, toz, sigara içmek, burun tıkanıklığı, dişeti iltihabı gibi nedenlerden kaynaklanır. Tedavi için aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Elma, papatya.
Hazırlanışı : 1 tane elma külde pişirilir. Sonra ikiye bölünür. Üzerine 5 tane papatya çiçeğinin tozu ufalanıp, boğazın iki yanına konulur, sarılır.
Boğaz İltihabı
Tıp dilinde Farenjit veya anjin adı verilen bu hastalığın nedenleri; nezle ve grip gibi ateşli hastalıklarla, havadaki zararlı maddeler, sinüzit, alkol veya sigaradır. Yapılacak ilk iş; istirahat etmektir. Mümkün olduğu kadar az konuşmak da yararlıdır. Ayrıca aşağıdaki reçeteler de uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Sirke, Adaçayı, Arpa, Havuç suyu
Hazırlanışı : Bir litre saf sirkeye batırılan tülbent, boğaza sarılır. Yatmadan önce de ayak tabanları sirke ile oğulup, kurulanır. Veya Ilık adacayı ile gargara yapılır. Yada aç karnına, taze sıkılmış havuç suyu içilir.Bir başka tedavi de Arpa çayı içilir.
Boğmaca
Bulaşıcı bir hastalıktır. Tıptaki adı Pertussis'dir. Çoğunlukla 1 ila 4 yaşları arasındaki çocuklarda çok görülür. Ortalama olarak 4-6 hafta devam eder. Hastanın burnu akar, nöbet halinde gelen öksürük görülür. Bazen kusmaya neden olur. Tedavi için kesin yatak istirahati şarttır. Hastaya sık sık fakat az miktarda yumuşak yiyecekler verilmelidir. Aşağıdaki reçetelerden herhangi biri tedavi maksadıyla kullanılabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Yumurta, bal
Hazırlanışı : 1 adet yumurta, katılaşıncaya kadar kaynatılır. Sarısı ile bir çorba kaşığı bal yenir. Günde bir kere uygulanır.
Boyun Tutulması
Soğuk almaktan, boynun çarpık durumda bir süre kalmasından veya nezleden kaynaklanır. Aşağıdaki reçetelerden birini uygulayın. 2 gün içinde geçmezse doktora başvurun.
Tedavi için gerekli malzeme : Çilek
Hazırlanışı : Yarım kilogram çilek, iyice ezildikten sonra, temiz bir tülbente konup, boyuna sarılır. 6 saat sonra sargı açılıp, ılık suyla yıkanır.
Böbrek Ağrısı
Böbrek ağrısının nedenleri çeşitlidir. Bunlar arasında: böbrek taşı, böbreklerden idrar akışının tıkanıklık nedeniyle düzensizliği, böbrek uru, böbreklerden çıkan zehirli atıkları mesaneye taşıyan borularda taş, ur veya kan pıhtısı, böbrek apsesi olabilir. Ağrılar sırasında terleme ve kusma da görülebilir. Aşağıdaki reçeteler tedavi amacıyla kullanılabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Lahana
Hazırlanışı : Böbreklerin üstüne gelecek şekilde haşlanmış veya çiğ lahana yaprağı konup, sarılır.
Böbrek İltihabı
Böbreklerin iç kısımlarının iltihaplanmasıdır. Tıp dilinde piyelonefrit adı verilir. İki çeşiti vardır:
- Akut Böbrek İltihabı : Ani olarak ortaya çıkan, titreme, kaburga altlarında ve yanlarında başlayıp, kasıklara kadar yayılan bir ağrı ile kendini gösterir. Sık sık idrara gitmek ihtiyacı duyulur. İdrar çıkarken de yanma ve ağrı hissedilir. İlk önlem olarak belin iki yanına sıcak su torbası konur. Bol su, limonata ve açık çay içilir.
- Kronik Böbrek İltihabı : Akut böbrek iltihabının gereği gibi tedavi edilmemiş olması, kronik böbrek iltihabının başlıca nedenidir. Hastada iştahsızlık, ateş, halsizlik, baş ağrısı, ağrılı idrar etme ve bel ağrıları görülür. Yapılacak ilk iş, bol bol meyva suları içmek ve aşağıdaki reçetelerden birini uygulamaktır. Ayrıca tuz ve hayvani gıdalar azaltılmalıdır.
Tedavi için gerekli malzeme : Kekik, su
Hazırlanışı : 1 çay bardağı kaynak suya, 2 kahve kaşığı kekik konur. 10 dakika bekletildikten sonra, süzülür ve bir kerede içilir.
Böbrek Kumu
Yeterince su içilmemesi, A vitamini eksikliği, böbrek üstü bezlerinin fazla çalışması ve bazı böbrek hastalıkları, böbreklerde kum birikmesine neden olur. Böbreklerde kum görüldüğü zaman aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Kiraz sapı, su
Hazırlanışı : 4 bardak suya, 5 çorba kaşığı kiraz sapı konur. Kaynatılıp, süzülür. Günde 3 kere birer kahve fincanı içilir.
Böbrek Taşı
İdrarda bulunan oksalat billurlarının meydana getirdiği böbrek taşları, kum tanesi kadar olabildiği gibi pinpon topu büyüklüğünde de olabilir. Ufak taşlar böbrekten kolaylıkla çıkabilr. Büyükler ise böbreklerden mesaneye giderken şiddetli ağrılara neden olur. Göğsün yukarı ve ön kısmında, kaburgaların altında, ani ve kıvrandırıcı ağrı hissedilir. Terleme ve kusma da görülebilir. İdrarın rengi bulanık ve bazen kanlıdır. Böbrek taşlarını düşürmek için aşağıdaki reçetelerden faydalanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Gliserin, su
Hazırlanışı : 1 fincan suya, 1 kahve kaşığı gliserin konur. Karıştırılıp içilir.
Böcek Sokması
Böceğin ısırdığı yerde şiddetli kaşıntı, kızarıklık ve şişlik görülür. Böceğin zehirli olabileceğini düşünerek aşağıda tarif edilen işlem yapılır. Vakit kaybetmeden böceğin soktuğu yerin alt ve üstünden sıkıca bağlanır. Sonra böceğin soktuğu yer iki parmak arasına alınıp, sıkılır ve zehirli kanın akması sağlanır. Daha sonra aşağıdaki reçetelerden biri uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Pırasa
Hazırlanışı : 1 adet pırasa uzunlamasına yarılıp, böceğin soktuğu yere sarılır. 1 saat sonra yıkanır.
Bronşit
Akciğerlere giden havayollarının iç yüzündeki zarın iltihaplanmasıdır. Akut ve kronik olarak iki gruba ayrılır.
- Akut Bronşit : Genellikle grip, kızamık, boğmaca veya tifo gibi hastalıklar sırasında görülür. Sisli ve soğuk havalarda çok rahatsız olurlar. Hastalığın başlangıcında kuru ve ağrılı öksürük, az yapışkan balgam, sonraları sümüksü cerahatli balgam ile hafif ateş ve halsizlik görülür. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
- Kronik Bronşit : Bu çeşit bronşitte; havayollarını yağlayan bezler büyümüş, iç yüzlerinde bulunan tüyler görevini yapamaz olmuştur. Mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Her iki bronşitte de yapılacak ilk iş sigarayı bırakıp istirahat etmektir. Ayrıca aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Okaliptus yaprağı
Hazırlanışı : Kuru okaliptus yaprakları, ince ince kıyılır. Pipoya doldurulup içilir.
Burkulmalar
El ve ayak bilekleri herhangi bir kaza sonucu burkulabilir. Bu gibi durumlarda, bilekte ağrı ve şişme görülür. Yapılacak ilk iş, burkulan yeri rahat bir duruma sokmaktır. Sonra aşağıdaki reçetelerden arzu edilen uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Lahana
Hazırlanışı : Burkulan yere çiğ lahana yaprağı sarılır. 15 dakikada bir değiştirilir.
Burun Ahtapotu
Burunda et büyümesinden kaynaklanan bu hastalığa tıp dilinde Adenoid ve Polip denir. Hastanın burnundan soluması güçleşir. Daha çok ağzından nefes alıp verir. Tedavi amacıyla aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Tereotu, pamuk
Hazırlanışı : 1 avuç tere otu ezilir. Suyuna batırılan pamuk, burun içindeki ete sürülür. Bu işlem günde üç kere tekrarlanır.
Burun Akıntısı
Burun akıntısının nedeni; nezle, saman nezlesi, sinüzit, müzmin nezle, alerjik burun iltihabı veya burna herhangi birşey kaçmış olmasıdır. Ayrıca kızamık başlangıcında da görülür. Burun akıntısını tedavi etmek için aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Limon, su.
Hazırlanışı : 1 su bardağı ılık suya 10 damla limon suyu konup, karıştırılır. Burna azar, azar çekilir. Günde 3 kere tekrar edilir.
Burun Kanaması
Çeşitli nedenlerden kaynaklanan burun kanamalarına tıp dilinde epistaksis denir. Genç erkeklerde genellikle ergenlik dönemlerinde, genç kızlarda ise, çoğunlukla aybaşı kanamaları sırasında görülür. Bir de; yüksek tansiyonun neden olduğu burun kanamaları vardır. Gençlerde görülen ve önemli olmayan burun kanamaları çok kolay durdurulur ve korkulacak bir şey yoktur. Tansiyon yüksekliğinden kaynaklanan ve genellikle orta yaşlarda görülen burun kanamalarını durdurmak ise biraz zordur. Yapılacak ilk iş hastayı hemen oturtmak, başını öne doğru hafifçe eğip, burnunun kanayan deliğini on dakika kadar bastırmak, bu sırada ağızdan nefes almasını ve yutkunmasını söylemektir. Ayrıca aşağıdaki reçetelerden de faydalanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Turşu suyu.
Hazırlanışı : 1 su bardağı turşu suyu az aralarla burna çekilir.
Burun Tıkanıklığı
Saman nezlesi ve sinüzitte görüldüğü gibi, başka bir hastalığın da belirtisi olabilir. Burun tıkanıklığını gidermek için aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Papatya, su
Hazırlanışı : 4 su bardağı suya, 2 çorba kaşığı papatya çiçeği konur. Kaynatılır. Buharı derin derin solunur.
-
Hastalıklar ve Tedavileri
Bazı bitkisel ilaçlar ve tedavisinde kullanılan hastalıklar
AKCİĞER RAHATSIZLIKLARI: Isırgan tohumu, karabiber, mürsafi, bal ve hardal eşit miktarda karıştırılır ve sabah akşam birer çorba kaşığı yenir.
ASTIM: 1 lt. suya 1 tutam Mersin yaprağı veya ısırgan konur ve 10 dk. kaynatılıp demlenir ve süzülür. Günde 8-10 çay bardağı, şekersiz olarak içilir. 1 lt.sıcak suya 5 yemek kaşığı Isırgan otu konur, 5 dk. sonra süzüp günde 8-10 bardak şekersiz içilir.
BÖBREK VE MESANE TAŞI: 1 lt. suya birer tutam Kırkkilit otu, Mısır püskülü ve Kiraz sapı konur, 5 dk. kaynatılır ve süzerek günde 2-4 bardak içilir. Ağrıyı dindirmek içinse; 1 lt. suya birer tutam Keten tohumu ve Meyan kökü ko- nur, 15 dk. kaynatılıp süzülür ve günde 3-4 bardak, aç karnına içilir.
CİLT HASTALIKLARI: 80g. ravent çini, 1kg bal ile karıştırılarak günde 3 öğün aç karnına 1 tatlı kaşığı yenir.
DAMAR TIKANIKLIĞI: 250g.Hayıt tohumu, 6lt suda yarım saat kaynatılır ve günde 3 öğün, aç karna, bir çay bardağı içilir. ( Tansiyon düşürücü etkisi vardır.)
NEFES DARLIĞI: Bir miktar Deniz kadayıfı, toz haline getirilir. Ihlamur içine 1 çay kaşığı oranında katılarak kaynatılıp içilir.
ÖKSÜRÜK: Günde 20g.'dan fazla olmamak kaydıyla, Defne tohumu bal ile karıştırılıp yenir. 100g. toz zencefil ve 100g. toz zerdeçal 1kg bal ile karıştırılarak günde 3 öğün aç karna, 1 tatlı kaşığı yenir.
AĞRI KESİCİ : Hardal tohumu, Kekik yağı, Nane, Papatya
ANTİSEPTİK: Acıelma yağı, Adaçayı, Ardıç tohumu, Defne yaprağı, İğde çiçeği, Karabaş yağı, Karanfil, Kebabiye, Kekik, Muskat, Mürsafi, Nane yağı, Oğulotu, Okaliptüs yağı, Sığla yağı
UYUZ: Kekik Nane
YANIK: Badem yağı, Haşhaş yağı, Keten yağı
YARALAR: Acıelma yağı,Bademyağı, Biberiye, Civanperçemi, Halile, Kudret narı
YATIŞTIRICI: Anason, Defne yaprağı, Fesleğen, Gelincik çiçeği, Ihlamur, Kafur, Kakule,Lavanta, Oğulotu
MİDE RAHATSIZLIKLARI: Acıelma yağı, Ardıç tohumu, Dağçayı, Defne yaprağı,Fesleğen, Havuç tohumu, Kakule, Karanfil, Kekik,Kınakına
BAŞ AĞRISI:Arslanpençesi, Biberiye, Ihlamur, Kekik, Kereviz tohumu, Nane
HASTALIKLAR VE BİTKİLERLE TEDAVİ
AĞIZ YARALARI: Sirke ve susam yağı karışımı ile gargara yapılabilir Birer çorba kaşığı böğürtlen yaprağı, hunnap, mercimek ve sinirli yapraktan oluşan karışımı kaynatıp, ılıkken gargara yapabilirsiniz. Kuru üzüm, anason ve balı aynı ölçüde karıştırıp, yaraların üzerine sürebilirsiniz. Bol kekik çiğneyin.
AKCİĞER RAHATSIZLIKLARI: Isırgan tohumu, karabiber, mürsafi, bal ve hardal eşit miktarda karıştırılır ve sabah akşam birer çorba kaşığı yenir.
ALERJİ: 100gr. ısırgan otu + 100gr. kırkkilit otu karışımını çay gibi demleyip, günde 3 çay bardağı içmek ve bu tedaviye en az 20 gün devam etmek gerekir. Şahtere otu çay gibi demlenip, sabah akşam 1 su bardağı içilebilir. Birer çorba kaşığı Acı yonga ve Ravend çini, demlenip sabah akşam birer bardak içilir. Kaşınan bölgeye Oğulotunu haşlayıp ezerek koyarsanız kaşıntı geçer.
APANDİSİT: Bu hastalığı önleyici en etkili şey, Böğürtlen çayıdır.
ARPACIK: 1 çay bardağı sıcak suya bir tutam papatya konur ve bir müddet sonra süzülerek bununla göze masaj yapılır. Bu tedavi 2 saatte bir, 5-10 dakika tekrarlanır.
ASTIM: 1 lt. suya 1 tutam Mersin yaprağı veya ısırgan konur ve 10 dk. kaynatılıp demlenir ve süzülür. Günde 8-10 çay bardağı, şekersiz olarak içilir. 1 lt.sıcak suya 5 yemek kaşığı Isırgan otu konur, 5 dk. sonra süzüp günde 8-10 bardak şekersiz içilir.
BADEMCİK: Kekik gargarası çok etkilidir. Balık yağı içirilmelidir.
BASUR: Zulumba ve Üzerlik tohumu eşit oranlarda katıştırılıp, sabahları aç karnına 1 çay kaşığı yenir.
BAŞ AĞRISI: Baş ağrısının pekçok sebebi olabilir. Etkili tedavi için bu sebepleri ortadan kaldırmak gerekir. 1 bardak sıcak suya birer tutam lavanta, papatya, nane, biberiye ve kekik konur, 5 dk. sonra süzerek günde 2-4 bardak içilir.
BÖBREK VE MESANE TAŞI: 1 lt. suya birer tutam Kırkkilit otu, Mısır püskülü ve Kiraz sapı konur, 5 dk. kaynatılır ve süzerek günde 2-4 bardak içilir. Ağrıyı dindirmek içinse; 1 lt. suya birer tutam Keten tohumu ve Meyan kökü ko- nur, 15 dk. kaynatılıp süzülür ve günde 3-4 bardak, aç karnına içilir.
CİLT HASTALIKLARI: 80g. ravent çini, 1kg bal ile karıştırılarak günde 3 öğün aç karnına 1 tatlı kaşığı yenir.
DAMAR TIKANIKLIĞI: 250g.Hayıt tohumu, 6lt suda yarım saat kaynatılır ve günde 3 öğün, aç karna, bir çay bardağı içilir. (Tansiyon düşürücü etkisi vardır.)
DUDAK ÇATLAMASI: Balmumu ve gülyağı birlikte eritilerek çatlaklara sürülür. Susam yağı da iyi bir koruyucudur.
ERGENLİK SİVİLCELERİ: Şap ve narkabuğunu sirkeli suda kaynatıp bu su ile sivilceleri silmek yararlıdır.
GASTRİT: Hergün kahvaltıdan önce 1 çay kaşığının dörtte biri oranında Hardal tohumunu, ılık su ile içmek ve bu tedaviyi 20 günlük kür halinde yapmak faydalıdır.
GUATR: Tere tohumu, nöbet şekeri veya bal ile eşit oranlarda karıştırılıp yenir. Deniz süngeri kurtulup toz haline getirilir ve balla karıştırılarak yenir.
KALP KRİZİ: Ökseotu çayı, Melisa çayı ve Adaçayı içmek kap krizini önleyici etkiye sahiptir. Ayrıca Civanperçemi, Atkuyruğu ve kekik oturma banyoları da yararlıdır.
KANSIZLIK: 50g. Kınakına, 1kg siyah kuru üzüm ve 1/2kg Mürdüm eriği ile, 3lt suda bir müddet kaynatılır ve günde 3 öğün içilir.
KAS ERİMESİ: Günde 3-4 bardak Aslanpençesi çayı yudum yudum içilmelidir.
KEMİK ERİMESİ: Günde 3-4 bardak Civanperçemi çayı yudum yudum içilmelidir.
KİREÇLENME: 400g. Ardıç tohumu, 1kg bal ile karıştırılır ve bu karışımdan, günde 3 öğün, aç karnına, 1 tatlı kaşığı yenir.
NEFES DARLIĞI: Bir miktar Deniz kadayıfı, toz haline getirilir. Ihlamur içine 1 çay kaşığı oranında katılarak kaynatılıp içilir.
ÖKSÜRÜK: Günde 20g.'dan fazla olmamak kaydıyla, Defne tohumu bal ile karıştırılıp yenir. 100g. toz zencefil ve 100g. toz zerdeçal 1kg bal ile karıştırılarak günde 3 öğün aç karna, 1 tatlı kaşığı yenir.
PROSTAT: 100g. Eğir kökü, 5lt suda, 2.5lt kalıncaya dek kaynatılır. Günde 3 öğün, yemeklerden yarım saat önce, 1 çay bardağı içilir. Aynı miktarda Kereviz tohumu da aynı şekilde hazırlanarak günde 3 öğün, yemeklerden 15dk. önce, 1 çay bardağı içilir.
ROMATİZMA: Hardal tohumu dövülüp, bal ile karıştırılarak yenir. Ayrıca, ağrılı bölgeye sürülür. Aşağıdaki yağlar belli oranlarda karıştırılıp ağrılı bölgeye tatbik edilir; Pelesenk yağı : 100g. Kekik yağı : 70g. Alabalık yağı : 50g. Karanfil yağı : 25g.
SEDEF HASTALIĞI: 50g. Isırganotu, 50g. Şahtereotu ve 50g. Civanperçemi 1 lt. sıcak suda 15 dakika bekletilip süzülür ve günde 3-4 bardak içilir.
ŞEKER HASTALIĞI: 1 lt. sıcak suya 20g. Mersin yaprağı konup 5-10 dakika demlenir ve gün boyu içilir. 250g. servi kozalağı, 250g. pelinotu ve 100g. melisa 2.5lt. alkole konur. Hava almayan bir kapta 45 gün bekletilir ve günde 3 üğün, aç karna, 1 kahve fincanı suya 8-10 damla damlatılarak içilir.
-
Bazı Hastalıklar ve tedavileri 8
U,Ü,V,Y,Z
Uçuk
Dudakta veya burun kenarında hafifçe şişmiş, kırmızı ve ağrılı bir leke şeklinde beliren bir hastalıktır. Nedeni, tükürükte bulunan bir çeşit virüstür. Daha ziyade ateşli hastalıklar ve soğuk algınlığı sırasında görülür. Tıp dilinde Herpes simplex denir. Dudak veya burun kenarında meydana gelen kırmızı lekeler, bir süre sonra su toplar, küçük kabarcıkar meydana gelir. Birkaç gün sonra da sararırlar ve kabuk bağlarlar. Tedavi amacıyla aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Limon suyu.
Hazırlanışı : Uçukların üzerine günde birkaç kere limon suyu sürülür.
Unutkanlık
Herhangi bir hastalığa bağlı olmayan unutkanlığın tedavisinde aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Günlük, çekirdeksiz kuru üzüm.
Hazırlanışı : Ayda 3 gün arka arkaya, 3 gram günlük ile birlikte 10 tane çekirdeksiz kuru üzüm yenir. Bu işlem her ay aynı şekilde tekrarlanır.
Ur
Vücudun herhangi bir yerinde görülen şişliklere halk arasında ur, tıp dilinde ise tümör denir. İyi huylu, kötü huylu ve iltihabi olmak üzere üç çeşidi vardır. İyi huylu urların tedavisinde, aşağıdaki reçeteler uyulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Semiz otu, su.
Hazırlanışı : Dört bardak suya 1 avuç semiz otu konur. 20 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Semiz otları urun üzerine sarılır.
Üre-Üremi
Karaciğerde meydana gelip, kan vasıtasıyla böbreklere taşınan ve idrarla dışarı atılan zararlı maddelere üre denir. Ürenin, idrarla dışarıya atılmayıp, vücutta kalmasından meydana gelen hastalığa da üremi denir. Nedeni, böbrek hastalıkları ve prostat büyümesidir. Hastada devamlı baş ağrısı, görme bulanıklığı, hıçkırık, gündüzleri uyuma ihtiyacı ve geceleri de uykusuzluk görülür. Vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Ayrıca tedaviye yardımcı omak amacıyla hastanın üşütmemesi, yorulmaması, düzenli beslenmesi, sigara veya alkolü bırakması gerekir. Tedavi amacıyla aşağıdaki reçeteler kullanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Lahana, su.
Hazırlanışı : Dört bardak suya 6 tane lahana yaprağı konur. 20 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir.
Uykusuzluk
Tıp dilinde insomnia denilen uykusuzluğu doğuran nedenler çeşitlidir. Örneğin yorgunluk, mide şişkinliği, hazımsızlık, zayıflatıcı veya uyarıcı ilaçlar, fazla sıcak, rahatsız edici ışık, gürültü sinir bozukluğu, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, ağrılar, kalp veya akciğer hastalıkları, ateş, kaşıntı, günlük olayların etkisi, yatağın uygun olmaması, tedirginlik gibi nedenler uykusuzluğa neden olur. Uykusuzluğu doğuran nedeni bulmak gerekir. Basit uykusuzluklarda yatmadan önce sigara, çay, kahve gibi şeyler içmemek, müzik dinlemek, yatak odasını havalandırmak, bir bardak sıcak süt içmek ve sıcak banyo yapmak çok faydalıdır. Ayrıca aşağıdaki reçeteler de kullanılabilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Kakule, su.
Hazırlanışı : Yatmadan 1 saat önce kabukları çıkarılmış 5 tane kakule yenip üzerine bir bardak su içilir.
Uyurgezerlik
Tıp dilinde Somnambülizm adı verilen bu hastalıkta hastanın şuuru uykuda olduğu halde, duyu organları uyanıktır. Belirtileri hastaya göre değişir. Bazıları uykularında gezer; bazıları ise uykularında konuşur, bağırır, el ve kol işareti yapar. Uyandıkları zaman da uykularında yaptıklarını hatırlamazlar. Daha çok ruhsal bir bozukluğun ifadesidir. Ayrıca başından yaralanmış olanlarda, kanlarındaki şeker oranı düşük veya beyin damarlarında sertleşme olanlarda da uyurgezerlik görülebilir. Bazı kimselerde ise genetiktir. Uykuda gezen hastaların devamlı olarak ailesi tarafından kontrol altında tutulması, başına gelecek herhangi bir kazayı önlemesi açısından faydalıdır. Ayrıca aşağıdaki reçeteler uygulanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Şerbetçiotu, su.
Hazırlanışı : Dört bardak suya 2 tutam şerbetçiotu konur. 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür.
Uyuz
Serkopt denilen gözle zorlukla görülecek kadar küçük olan uyuz böceğinin, üst derinin altına girerek meydana getirdiği kaşındırıcı ve bulaşıcı bir deri hastalığıdır. Özellikle el, bilek, parmak araları, koltuk altları, karın bölgesi ve kaba etlerde şiddetli kaşıntılar ve çizgi şeklinde yaralar görülür. Yapılacak ilk iş hastanın ve ilişkide bulunduğu kimselerin bütün çamaşırlarını, elbiselerini, yatak örtü ve çarşaflarını yıkamaktır. Sonra aşağıdaki reçeteler uygulanır. Her ilaç tatbik edildikten bir saat sonra yıkanır.
Tedavi için gerekli malzeme : Şeftali veya söğüt yaprağı.
Hazırlanışı : Bir avuç şeftali veya söğüt yaprağı iyice dövülüp, uyuz olan yerlere konur. Bu işlem 3 gün arka arkaya uygulanır.
Üşümek
Bazı kimseler, üşümeyi gerektirecek hastalıkları olmadığı halde üşüdüklerinden yakınırlar. Bu şikayetleri, kalorisi yüksek şeyleri yemekle geçer. Ayrıca aşağıdaki reçeteleri uygulamak da faydalıdır.
Tedavi için gerekli malzeme : Sarımsak, ceviz.
Hazırlanışı : Her öğün 2 diş sarımsakla 6 tane ceviz yenir.
Varis
Damarların büyümesi ve şişmesine varis denir. Çoğunlukla bacağın alt kısımlarında görülür. Nedeni ayakta fazla durmak, şişmanlık, kan damarlarındaki kapakların düzensiz çalışması veya jartiyer kullanmaktır. Belirtileri, deri yüzeyindeki damarlar eğri, büğrü olup şişerler. Deri rengini kaybeder. Akşam saatlerinde de ayak bilekleri şişebilir. Banyodan sonra, aybaşı halinde, sıcak havalarda veya uzun süre ayakta kaldıktan sonra, yorgunluk, bacaklarda ağrı, karıncalanma ve dolgunluk hissedilir. Tedavi amacıyla aşağıdaki reçeteler uygulanır ve kabız olmamaya dikkat edilir.
Tedavi için gerekli malzeme : Limon suyu.
Hazırlanışı : Her akşam, bacaklar limon suyu ile aşağıdan yukarı doğru ovulur. Sonra, 1 karış yükseğe konup, dinlendirilir.
Varis Ülseri
Daha çok, bacağın alt kısmında görülen yuvarlak bir yaradır. Nedeni, varisli yerde meydana gelen herhangi bir yaralanmadır. Hastalık bacağın alt kısmında, bileğe yakın bir yerde yuvarlak bir yara olarak ortaya çıkar. Ayak bileği şişer, deri esmerleşir ve bazen de ağrı hissedilir. Doktor tedavisi şarttır. Ayrıca aşağıdaki reçeteler de kullanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Ceviz veya fındık, su.
Hazırlanışı : Altı bardak suya 1 avuç kabukları çıkarılmamış ceviz veya kabuklu fındık konur. Yarım saat kaynatıldıktan sonra süzülüp, ülserli yere pansuman yapılır.
Veba
Bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Veba mikrobunu taşıyan farelerin pireleri tarafından insanlara geçer. Nedeni, pisliktir. Pis ve güneş girmeyen yerler veba için en uygun ortamlardır.
Hastalık, mikrop kapıldıktan sonra gelen 2-8 gün içinde kendini gösterir. Hastada, aniden başlayan baş ve sırt ağrıları, ateş, titreme, kusma, nefes darlığı, halsizlik, deri lekeleri, burun kanaması, kan tükürme, kasık ağrıları ve devamlı dalgınlık görülür. Dili de kahverengi ve kurudur. Yapılacak ilk iş hastayı tecrit etmektir. Çevresindeki sağlıklı kimselerin de koruyucu aşı olması gerekir. Bugün için önemi kalmayan ve eski devirlerde olduğu kadar çok görülmeyen bu hastalığın tedavisi için geç kalmadan sağlık kuruluşlarına haber vermek gerekir.
Verem
Akciğer veremi, tüberküloz, fitizi diye bilinir. Nedeni, koch basili denilen ufak kıvrık içinde küçük noktacıklar görülen çomak şeklindeki verem basilidir. Verem mikrobu insan vücuduna çeşitli yollardan girebilir. Bu yolların başında, solunum yolları gelir. Hastalık, çoğunlukla veremlinin balgamı veya veremli ineklerin sütü ile bulaşır. Sağlık şartlarına uymamak, aşırı yorgunluk, üzüntü, grip, boğmaca, kızamık veya şeker hastalığı vücudun direncini kaybetmesine ve hastalığın ihtimalinin artmasına neden olur.
Verem, üç devrede gelişir. Birinci devrede, hastada genel yorgunluk, iştahsızlık, sırt ağrıları, öksürük, ve 38 dereceye varan ateş görülür.Verem basili bu devrede tüberkül adı verilen iltihaplı bölgeler oluşturur. İkinci devrede hiç bir belirti görülmeyebilir. Fakat basiller bütün vücuda yayılarak deri, eklemler, kemikler, böbrekler, bağırsaklar, karın ve beyin zarına yerleşirler. Bu devrede tedaviye başlanmamışsa, vücudun direnci azalmaya başlar. Üçüncü devrede, varem basilleri kan veya lenf kanalları yoluyla yayılmaya devam eder. Hastada, yorgunluk, balgamlı öksürük, akşamları yükselen hafif ateş, iştahsızlık ve gece terlemeleri görülür. Bu devrede, tedavi edilmezse, diğer akciğer de hastalanabilir. Tedaviye 4 ila 9 ay kadar devam etmek gerekir. Tedavinin ilk şartı temiz ve açık hava, bol gıda ve üzüntüsüz bir hayattır. Aşağıdaki reçeteler tedavi amacıyla kullanılır.
Tedavi için gerekli malzeme : Isırganotu, su.
Hazırlanışı : Dört bardak suya 2 tutam ısırganotu konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere birer kahve fincanı içilir.