-
'Güne başladığımızda ne kadar çalışacağımızı bilmiyoruz' diye dert yanan polisler eve ne kadar geç giderlerse gitsinler ertesi gün mesaide olmak zorundalar. Sivil polislerin derdi ise eylemler. Kimi zaman müdahale anında arada kalıp taş, sopa ve cop yediklerini söylüyorlar
Taş, sopa yiyen aslında bizleriz
Eskİ topraklar anlatırlar; bir dönem ilanlarla aranırmış polis olacak kişiler. Eli kalem tutan, atletik yapılı, biraz da cevval gençler, kısa bir eğitimin ardından polis yapılırmış. Hal böyle olunca meşhur 'Cibali Karakolu' örnekleri, Türkiye'nin bir dönem fotoğrafı olmuş. O günden bugüne çok şey değişti elbette. Filmlere, türkülere konu olan imkansızlıklar içindeki 'karakollar' 'polis merkezleri'ne, 'nezarethaneler' 'bekleme odaları'na dönüşmeye başladı. İşkence iddialarının Avrupa'da yankılandığı dönemden, insan hakları derslerinin verildiği sürece girdi polis birimleri. 161 yıllık Emniyet Teşkilatı, son dönemde 'imaj'ını yenileme çabasını da artırdı. Atatürk'ün 1934 yılında altını çizdiği, 'Polis, asker kadar disiplinli, hukukçu kadar hukuk adamı, bir anne kadar şefkatli olmalıdır' sözünün rehberliğinde değişim rüzgarı esse de, bu durum 192 bin 626 personelin bulunduğu teşkilat içindeki beklentileri, sıkıntıları ve dertleri de örtmüyor elbette.
'Hep, biz suçlanıyoruz'
'Polis, meydan dayağı attı' söylemlerine özellikle toplumsal olaylarda üstlendikleri görevle dikkat çeken Çevik Kuvvet polisleri tepkili. Onlarla sorunlarını konuşurken, B. adlı polis tepkisini şöyle dile getiriyor:
'Hep dayak atan bizmişiz gibi lanse ediliyor. Biz, toplumsal olaylarda taş yiyoruz, sopa yiyoruz. Yediğimiz küfürlerin haddi hesabı yok. Adam karşımıza geçiyor ana-avrat küfrediyor. Fakat kanunlar yüzünden müdahale edemiyoruz. Herhangi bir olay olduğunda ise suçlular haklı oluyor, biz suçlu kalıyoruz, öyle yansıtılıyor. Bize uygulanan şiddete cevap versek bir dert, vermesek bir başka...'
En çok dert yandıkları noktalardan biri de görev yerleri. Çevik Kuvvet'in gerekmediği yerlere bile kendilerinin gönderildiğini savunuyorlar. Bir yanda 'acaba benim söylediklerim duyulur da, hakkımda işlem yapılır mı?' endişesi, diğer tarafta, 'bu sıkıntıyı yaşıyor olmanın dürtüsü'yle bir başka Çevik Kuvvet polisi de içini şu sözlerle döküyor:
'Sanatçıların konserinde de Çevik Kuvvet var, kodamanların düğününde de... Bizim asıl görevimiz nedir bilmiyoruz. Bir gün Gazi Üniversitesi amfisine götürdüler bizi apar topar. Gittiğimizde bir de ne görelim? 8 yaşındaki çocuklar halk oyunları oynuyormuş, onlara nezaret edecekmişiz; üstelik bu bir hazırlıkmış. Bizim, bu tarz işlerle uğraşmamamız lazım.'
Benzer bir örneği de komiserleri anlatıyor. Futbol maçlarında yaşanan sıkıntı şu cümlelerle dökülüyor ağzından:
'Futbol Maçlarının olduğu günler sabah 07.00'de görev yerimizde oluyoruz. Maçın başlamasına 8 saat varken stat çevresine dikiliyoruz. Güneş altında o kadar insanla uğraştıktan sonra maç bitiyor ve herkes evlerine dağılıyor; ama biz yine oradayız. Maç günü benim eve girmem gece saat 01.00'i buluyor. Sabah da kalkıp aynı tempoyla işe gidiyoruz. Statlarda, düğünlerde, genelevlerin önünde bizim ne işimiz var?'
'Mesai belli değil'
Arama izninin bile olmadığı bir dönemde, polislerin şehrin göbeğinde MP5 makineli tüfeklerle görev yapmalarının halkı tedirgin ettiğini ve polisin imajını olumsuz etkilediğini söyleyen polisler, özellikle mesai saatlerinden dertli. 'Güne başladığımızda ne kadar çalışacağımızı bilmiyoruz' diye dert yanıyorlar.
Sivil polislerin derdi ise eylemler. Kimi zaman eylemcilere müdahale anında arada kalıp taş, sopa ve cop yediklerini söylüyorlar.
'Kelle koltukta görev'
Yunuslar olarak bilinen motorlu polis ekiplerinin derdi ise başka. Sürekli motorla dolaştıkları için sıcaktan ve soğuktan çok etkilendiklerini ve sık hastalandıklarını söyleyen yunuslar, bazı motorlarda ABS sistemi bulunmadığını, 12 senelik motosikletler olduğundan kaza endişesi yaşadıklarını vurguluyor.
Trafik polisleri gibi, 'Forsu yüksek arabalar çıkınca kontrol konusunda tereddüt yaşıyoruz; çünkü 'Ben şunun yakınıyım, ben bunun oğluyum' diye sürekli tehditler geliyor' sözleri ise aslında birçok polisin yakındığı nokta.
Doğu ve Güneydoğu'da görevli olanların fedakarlıkları ise apayrı. Kelle koltukta görev yaptıklarını belirten bu bölgelerdeki polislerden bir kısmı, güvenlik nedeniyle ailelerini de getirmediklerinin altını çiziyor. Lojman sıkıntısının olduğu bölgelerde ev bulmak da onlar için bir başka dert olmuş.
'12 yıl terfi bekledim'
Emekli Emniyet Müdürü İmaz Dal'ın anlattıkları ise 'terfi' sıkıntısını gözler önüne seriyor. Görev süresi dolsa da, maddi sıkıntı nedeniyle polisler emekli olmaya yanaşmazken, Dal, görevde iken karşılaştığı sorunu şöyle anlatıyor:
'Biz normalde 3 yılda terfi alıyorduk. Benimki 12 yılı buldu. Her sene terfi listesine adım girdi ve 'Terfi edeceksin' dediler. Kararlar açıklandıktan sonra da sürekli 'Seninki yeni seneye kaldı' diye oyaladılar. Ben de 12 yıl sonra Eskişehir'de mahkemeye başvurdum ve hakimler terfi etmem gerektiğine hükmetti. Emniyet Müdürüm o dönem beni çağırdı ve 'Niye mahkemeye verdin' dedi. Ben de '12 senedir bekledim' dedim. Bu olayın ardından 2 ay içinde benim Kütahya Emniyet Müdür Yardımcılığı'na atama yazım geldi. Ama bir ay geçmeden ikinci bir yazı daha aldım. Bu kez Afyon'a 'Öğretmen Emniyet Müdürü' olarak atandığım belirtiliyordu. Yani bir nevi kızağa çekildim.'
BALIKESİR'DEN Günde 12 saat çalışıyoruz
N.G : Bunca yıllık polis memuruyum görev sürem içinde çeşitli zorluklar yaşadım ama 3 yıldan bu yana çektiklerim beni canımdan bezdirdi. Mesai saatlerimizin düzensizliği beni olduğu kadar arkadaşlarımızı da olumsuz etkiliyor. Gerektiği zaman 12 saat aralıksız görev yapmak zorunda kalıyoruz. Sürekli fazla mesai yüzünden aile yapımız bozuldu.
İzin kullanmak istediğimizde amirlerimiz personel yetersizliğini, olayların yoğunluğunu öne sürüp başvurumuzu geri çeviriyor. Eve geldiğimizde çoğu zaman çoluk uyumuş oluyor. Sabahları yorgun kalkıp yine göreve gitmek zorunda kalıyoruz. Son zamanlarda iyice bunaldım. Buna can dayanır mı, haklılığımızı ispat etmek için ayağımıza mı sıkalım.
R. E: Emniyet teşkilatında biz memurlara amirlerimizin müdürlerimizin bize olan baskıları giderek artması iş verimliliğimizi düşürüyor. Aile hayatımızda bundan etkilenmeye başladı. Sakin bir yapım olmasına rağmen son zamanlarda sinirlilik baş göstermeye başladı. Karakolda bize verilen imkanlar ölçüsünde görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Ama bir türlü kimseye yaranamıyoruz. Herkes altındakini ezmeye çalışıyor. Bu da görevimiz sırasında istenmese de vatandaşa yansıyor. Ondan sonra polis kötü diyorlar. Adam evindekine kızıyor. Hıncını memurdan alıyor.
A.D: Bu mesleğe girdiğime bin pişmanım, neredeyse alkolik olup çıkacağım. Balıkesir'e geleli uzun zaman oldu. Ben ve ekibimde görevli arkadaşlarım görevimizi tam anlamı ile yaptığımıza inanıyoruz. Mesleğe adım atarken görevimize sadık kalacağız diye yemin etmedik mi... Sabahtan akşama, akşamdan sabaha bin türlü insanla karşı karşıyayız suçlusu güçlüsü yaptığımız iş zaten ağır. Vatandaş duyarsız. Aracını uygunsuz yere park eder, uyarsan bir türlü cezasını kessen bir türlü arkandan kulaklarını sürekli çınlatıyorlar. Müdür beyin emri ile sürekli gürültü yapan ehliyetsiz, kasksız gezen motosiklet kullanıcılarının peşine düştük. Neredeyse elimde telsizle yatağa gireceğim.
MUĞLA'DAN Ev kiraları çok yüksek
Muğla Emniyet Müdürü Mehmet Emin Körpe, Muğla il merkezi ve ilçelerinde görev yapan polislerin maddi açıdan durumlarının iyi olmadığını belirtti. Körpe, Muğla İl merkezi ile turistik ilçeleri başta Bodrum, Fethiye, Marmaris gibi turizm bölgelerinde hayat pahalılığından polisin etkilendiğini vurguladı. Körpe, 'Muğla il merkezi ve Turizm yöreleri içinde bulunan ilçelerde görev yapan polislerimiz hayat pahalılığı karşısında sıkıntı çekiyorlar. Muğla ilinde ev kiraları çok yüksek. Yeme- içme gibi zaruri ihtiyaç maddeleri zaten pahalı. Tek maaşı olan bir polis memuru büyük sıkıntı çekiyor. Muğla ilinde lojman sayısı da yetersiz. Bu nedenle tek maaşı olan eşi çalışmayan memurlarımız tayinlerini başka illere yaptırmak için her çareye başvuruyorlar' dedi.
M.Y.: 'On iki yılık polis memuruyum. İki yıldır Muğla'da görev yapıyorum. İki çocuğum var, ikisi de okuyor . Eşim çalışmıyor. 400 YTL ev kirası veriyorum. Buna rağmen ev sobalı. Maaştan geri kalan paramla geçinmek mümkün değil . Sürekli borçlanıyorum.Tayinimi başka bir ile yaptırmak için başvuruda bulundum.'
S.A: '8 yıldır Polis memurluğu görevimi sürdürüyorum. Muğla iline geleli henüz bir yıl oldu. Geldiğim ilde 200 YTL ev kirası veriyordum. Burada ev kirası 500 YTL. Tek başıma çalışıyorum. Eşim çalışmıyor. Bir çocuk babasıyım. Bu şartlarda yaşam mücadelesi veriyorum. Yine ucuz bir ilde görev yapmak istiyorum. Burası çok pahalı bir şehir' dedi.
Tercüman
-
Tunceli'de poşet taşıyan bir kişi polisin "dur" ihtarına uymayarak, kaçtı. Bu şahsın kaçarken fırlattığı poşetin içinde büyük miktarda patlayıcı madde olduğu belirlendi. Patlayıcı, bomba imha ekipleri tarafından etkisiz hale getirildi.
Akşam saatlerinde Hastane Caddesi'nde elinde siyah bir poşet taşıyan ve kimliği henüz belirlenemeyen şüpheli şahısa polis "dur" uyarısında bulundu.
Polisin uyarısı üzerine bu kişi, Demiroluk Deresi'ne doğru kaçmaya başladı. Güvenlik güçleri tarafından takip edilen şahıs koşarken elindeki poşeti bir polis aracına doğru fırlattı.
Polis aracının ön camına çarpan poşet aracın yanına düştü. Emniyet güçleri poşetin etrafında güvenlik önlemleri aldı.
Olay yerine gelen bomba imha ekipleri poşetin içinde bulunan büyük miktardaki patlayıcıyı etkisiz hale getirdi.
Öte yandan, kaçan şahsın yakalanması için şehir merkezinde geniş çaplı operasyon başlatıldığı öğrenildi.
-
Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi'nde bir araya gelen yaklaşık 50 kişilik grup, bölgeye emniyet müdürlüğünce yeni konan mobese kamerasını bahane ederek polisle çatıştı. Polise molotof kokteylleri ile saldıran göstericiler, polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Çıkan olaylarda yaklaşık 10 gösterici gözaltına alındı.
Alınan bilgiye göre, yaklaşık 50 kişilik grup, Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi İsmet Paşa Caddesi üzerinde bir araya geldi. Emniyet müdürlüğünce sokak üzerine yeni konan ve üzerinde mobese kamarasının bulunduğu direği kesen göstericiler, ardından sloganlar eşliğinde yürüyüş yapmak istedi. Polisin 'dağılın' uyarısına aldırış etmeyen göstericiler, polise molotof kokteyli, taşlı ve sopalı saldırıda bulundu. Göstericiler, çevik kuvvet ekiplerinin müdahalesiyle kısa sürede etkisiz hale getirildi. Ekiplere panzer
ve akrep araçları da takviye edilirken, olaylarda göz yaşartıcı biber gazı kullanıldı. Çıkan olaylarda yaklaşık 10 gösterici gözaltına alındı.
-
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Erzurum'da merkeze bağlı Hilalkent
semtindeki Hilalkent Yapı Kooperatifleri A-5 Blok'ta oturan polis memuru Yavuz Serbes, mesaisinin bitiminde evine gitti.
Üniformasını çıkardığı sırada kılıfına sıkışan silahını çeken Serbes, tabancanın ateş alması sonucu kasığından yaralandı.
Meslektaşları tarafından Aziziye Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan
Serbes'in sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.
-
49 ildeki şubelerin yarısı kapatılarak yerine 'Bölgesel Harekât Üsleri' kurulacak
Doğu ve Güneydoğu kırsalında terör örgütü PKK'ya dönük büyük başarı sağlayan, ancak son dönemde şehir içine çekilen polis özel harekatı yeniden yapılandırılıyor. Terörle etkin mücadele amacıyla 24 yıl önce kurulan Emniyet Özel Harekat Dairesi'nin 49 ilde görev yapan şubelerinin en az yarısı kapatılarak yerlerine 'bölgesel harekât üsleri' kurulması planlanıyor. Böylelikle açığa çıkacak özel tim, terörün yoğun olduğu kritik illerde konuşlandırılacak. İzmir, İstanbul, Malatya, Erzincan'da konuşlanan ve 'ordu komutanlıklarına benzeyen bir yapılanmaya gidildiği öğrenildi.
Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal'a sunulan rapora göre, 5 bin polisin görev yaptığı Özel Harekât Daire Başkanlığı'nın konsepti değişiyor. 49 ildeki emniyet müdürlüklerinde oluşturulan Özel Harekât şube müdürlüklerinin büyük bölümü kapatılacak. Doğu ve Güneydoğu'da terör faaliyetlerinin yoğun bulunduğu illerdeki şubeler kapsam dışı tutulacak. Açığa çıkacak özel harekât timleri; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Batman, Bingöl, Van, Kars, Iğdır, Hakkari, Tunceli, Siirt ve Tokat gibi stratejik ve kritik illerde görevlendirilecek.
İzmir, İstanbul, Malatya, Erzincan'da konuşlanan ve 'ordu komutanlıklarına benzeyen bir yapılanmaya gidildiği öğrenildi. Ordu komutanlıklarındaki özel timler için de kritik bölgelerde harekât üsleri kurulacak. Bölgesel harekât üsleri, olay yoğunluğuna göre 5 ile 7 ilden sorumlu olacak. Harekat üsleri, sorumluluk bölgesindeki bir ilde meydana gelebilecek uçak kaçırma, rehine kurtarma ya da hücre evi baskını gibi olaylara anında müdahale edecek. Harekât üslerinde Skorsky helikopter de görev yapacak. Özel timler böylelikle bir olaya en geç yarım saat içinde müdahale imkânına sahip olacak.
Nokta operasyonlar yapılacak
Özel Harekât Dairesi'nin Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki üssünde de hareketlilik devam ediyor. Hazırlanan proje ile üssün güçlendirilmesi planlanıyor. Öncelikle merkezde görev yapan özel harekâtçıların sayısı artırıldı. 460 olan sayı 700'e çıkartıldı. Rakamın bini bulması planlanıyor. Özel harekâtçıların, polis helikopterleri ile merkezden ihtiyaç duyulan bölgelere sevk edilerek nokta operasyonlar gerçekleştireceği öğrenildi. Geçtiğimiz günlerde Antalya'ya zorunlu iniş yaptırılan Lefkoşe-İstanbul uçağına, Ankara'dan havalanan özel harekât timleri bir saat gibi kısa bir sürede müdahale etmiş ve hava korsanlarını etkisiz hale getirmişti.
Öte yandan, 1983'te kurulan ve başarılı operasyonlarıyla kısa sürede terör örgütü üyelerinin korkulu rüyası haline gelen Emniyet Özel Harekât Dairesi'nin tarihinde ilk kez özel operasyon ve rehine kurtarma köpeği yetiştirilmeye başlandı. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na bağlı Köpek Eğitim Merkezi'nde özel harekât için ilk etapta 3 Alman kurdu bu amaçla eğitim programından geçirildi. 8 ay sürecek eğitimden sonra üç özel operasyon köpeği Gölbaşı'ndaki merkez üsse aldı. Operasyon köpeklerinin sayısının önümüzdeki günlerde 10'a çıkarılması planlanıyor. Operasyon köpekleri bölgesel harekât üslerinde görevlendirilerek operasyonlarda teröristleri etkisiz hale getirecek.
-