- 
	
	
	
	
		GÖNÜL SANA NASİHATİM
 
 Gönül sana nasihatim
 Çağrılmazsan varma gönül
 Seni sevmezse bir güzel
 Bağlanıp da durma gönül
 
 Ne gezersin Şam´ı Şark´ı
 Yok mu sende hiç bir korku
 Terkedersin evi barkı
 Beni boşa yorma gönül.
 
 Yorulursun gitme yaya,
 Hükmedersin güne aya,
 Aşk denilen bir deryaya
 Çıkamazsın girme gönül.
 
 Ben kocadım sen genceldin,
 Başa bela nerden geldin
 Kahi indin kah yükseldin
 Şimdi oldun turna gönül.
 
 Bazı zengin bazı züğürt,
 Bazı usta bazı sakird
 Bazı koyun bazı aç kurt
 Her irenkten derme gönül
 
 Veysel gönülden ayrılmaz,
 Kahi bilir kahi bilmez,
 Yalan dünya yarsız olmaz,
 İster saçı sırma gönül.
 
 
- 
	
	
	
	
		HAYAL BANA YAKIN
 
 Hayal bana yakın yar bana uzak
 Sevdası başıma dolanır gitmez
 Aşkına düşeli yar bana uzak
 Yüz bin öğüt versen biri kar etmez
 
 Senin aşkın beni kıldı urusvay
 Düşmüşüm peşinde koşarım hay hay
 Kabul et kapında beni de kul say
 Dost yoluna ölür aşık ar etmez
 
 Ey beni bu derde giriftar eden
 Eski muhabbeti kaldırdın neden
 Gönül ister kavuşmayı ölmeden
 Gül olmasa bülbül ah u zar etmez
 
 Beni yakan yansın aşkın narına
 Gönül düştü bir zalimin toruna
 Bakmaz mısın bu VEYSEL´in zarına
 Ah çeker ağlarım yar elim yetmez.
 
 
- 
	
	
	
	
		HEPİMİZ BU YURDUN EVLATLARIYIZ
 
 Bu nasıl kavgalar çirkin döğüşler
 Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
 Yolumuza engel olur bu işler
 Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
 
 Birleşiriz bir bayrağın altında
 Biz Türklerin ikilik yok aslında
 Yanar tutuşuruz vatan aşkında
 Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
 
 Hedef alıp dövüştüğün kardeşin
 Seni yaralıyor attığın taşın
 Topluma zararlı yersiz savaşın
 Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
 
 Herkes ilim deryasında yüzüyor
 Çıkmış ayın çevresinde geziyor
 Yazık bize yollarımız uzuyor
 Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
 
 Kitaplar yazılmış nasihat dolu
 Birlikte güçlenir gençliğin kolu
 Gençliğe emanet Atatürk yolu
 Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
 
 Söyler Veysel sözlerinden vazgeçmez
 Bulanık çeşmeden kimse su içmez
 Ganadı olmasa kuşlar da uçmaz
 Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
 
 
- 
	
	
	
	
		KARA TOPRAK
 
 Dost dost diye nicesine sarıldım
 Benim sadık yarim kara topraktır.
 beyhude dolandım, boşa yoruldum
 Benim sadık yarim kara topraktır.
 Nice güzellere bağlandım kaldım
 Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
 Her türlü istediğim topraktan aldım
 Benim sadık yarim kara topraktır
 
 Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
 Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
 Kazma ile dövmeyince kıt verdi
 Benim sadık yarim kara topraktır
 
 Adem´den bu deme neslim getirdi
 Bana türlü türlü meyve bitirdi
 Her gün beni tepesinde götürdü
 Benim sadık yarim kara topraktır.
 
 Karnın yardım kazmayınan, belinen
 Yüzün yırttım tırnağınan, elinen
 Yine beni karşıladı gülünen
 Benim sadık yarim kara topraktır
 
 İşkence yaptıkça bana gülerdi
 bunda yalan yoktur herkes de gördü
 Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi
 Benim sadık yarim kara topraktır.
 
 Havaya bakarsam hava alırım
 Toprağa bakarsam dua alırım
 Topraktan ayrılsam nerde kalırım
 Benim sadık yarim kara topraktır.
 
 Bir dileğin varsa iste Allah´tan
 Almak için uzak gitme topraktan
 Cömertlik toprağa verilmiş Hak´tan
 Benim sadık yarim kara topraktır.
 
 Hakikat istersen açık bir nokta
 Allah kula yakın, kul da Allah´a
 Hakkın gizli hazinesi toprakta
 Benim sadık yarim kara topraktır.
 
 Bütün kusurumu toprak gizliyor
 Melhem çalıp yaralarım düzlüyor
 Kolun açmış yollarımı gözlüyor
 Benim sadık yarim kara topraktır.
 
 Her kim ki olursa bu sırra mazhar
 Dünyaya bırakır ölmez bir eser
 Gün gelir Veysel´i bağrına basar
 Benim sadık yarim kara topraktır.
 
 
- 
	
	
	
	
		KIRK YAŞIMDAN SONRA KALBİME İLHAM
 
 Kırk yaşımdan sonra kalbime ilham
 Erişti Mevladan bir ihsan oldu
 Hakk´ı bilenlere hazırdır her an
 İnkar edenlere sır nihan oldu
 
 Varlık noktasını açık gösterdi
 İrade-i cuz´un eline verdi
 Hakk´ı bilen her eşyayı Hak gördü
 Vücudun şehrine o sultan oldu
 
 Sağda solda arşta kürste her yerde
 Hazırdır münkirin gözünde perde
 Diyen bilmez bilen demez bir ferde
 Akıl ermez sırrı bir süphan oldu
 
 Zahir batın her irenkten görünür
 Gani doğar amma gahi dulunur
 Nerde baksan orda hazır bulunur
 Kim demiş hakkında lamekan oldu
 
 Nuru ile bu alemi kapladı
 Azimdir kerimdir gafurdur adı
 Sefil Veysel Hak´tan ister muradı
 Muradlar verecek cömertkan oldu.
 
 
- 
	
	
	
	
		KIZILIRMAK
 
 Daima bulanın, asla durulman,
 Nedir bu sendeki hal, Kızılırmak?
 Çağlayıp akarsın, hiç mi yorulman?
 Seni zapteyleyemez göl, Kızılırmak.
 
 Bahar gelir, bulanırsın, coşarsın,
 Dalga vurur, kenarlara taşarsın.
 Dünya kurulalı böyle yaşarsın,
 Tükenmez ömrün var bol, Kızılırmak.
 
 Toplanır suların yayladan, köyden,
 Kuvvetler alırsın çeşmeden, çaydan.
 Fariğ olup vazgeçmen mi bu huydan?
 Kimseye vermezsin yol, Kızılırmak.
 
 Yel estikçe dağlar karın eritir,
 Güneş olur, çayır çimen yürütür;
 Dünyada bâkisin, hükmün câridir,
 Sana kuvvet verir sel, Kızılırmak.
 
 Zara dağlarından toplaşın gelin,
 Sivas´ın kenarın dolaşın gelin,
 Yıldız ırmağına ulaşın gelin,
 Göksu´yu beraber al, kızılırmak.
 
 Kızıldağ´dan doğru çıkıp gelişin,
 Kayseri´de Karasu´ya karışın,
 Cahdın nedir, yola devam çalışın,
 Delice ırmağın bul, Kızılırmak.
 
 Ulu sular ile akıp gidersin,
 Tavşanlı dağına bakıp gidersin,
 Uğradığın yeri yıkıp gidersin,
 Git Karadeniz´e dol, Kızılırmak.
 
 Veysel´in gözünden çağlayan sular;
 Derdim gizli durur, yüzlerim güler,
 Seni tutsun beni tutan uykular,
 Derin uykulara dal, Kızılırmak.
 
 
- 
	
	
	
	
		MECNUN GİBİ DOLANIYORUM ÇÖLLERDE
 
 Mecnun gibi dolanıyorum çöllerde
 Hayal beni yeldiriyor yel gibi
 Ah çeker ağlarım gurbet ellerde
 Durmaz akar gözüm yaşı sel gibi
 
 Bir güzelin mecnunuyum ezelden
 Veremem telkini gelmiyor elden
 Yandım ateşine can u gönülden
 Görmesem günlerim uzar yıl gibi
 
 Hesapsız haftalar yıllar geçiyor
 Evvel benim idi şimdi kaçıyor
 Varıp düşmanlara derdin açıyor
 Beni görüp saklanıyor el gibi
 
 Zincirsiz kösteksiz bağladı beni
 Tatlı diliyle eğledi beni
 Yurdumdan yuvamdan eyledi beni
 Yarsız dunya malı bana pul gibi
 
 Aşkın beni deryalara daldırdı
 Bazı ağlatır da bazı güldürür
 İster azat eyler ister öldürür
 Sefil Veysel kapısında kul gibi
 
 
- 
	
	
	
	
		MEKTUP..
 
 Yeni mektup aldım gül yüzlü yardan
 Gözetme yolları, gel deyi yazmış.
 Sivrialan köyünden, bizim diyardan
 Dağlar mor menevşe gül deyi yazmış.
 
 Beserek´te lale sümbül yürüdü
 Güldede´yi çayır çimen bürüdü
 Karataş´ta kar kalmadı eridi
 Akar gözüm yaşı sel deyi yazmış.
 
 Eğlenme gurbette yayla zamanı
 Mevla´yı seversen ağlatma beni
 Benek benek mektuptadır nişanı
 Gözyaşım mektupta pul deyi yazmış.
 
 Kokuyor burnuma Sivr(i)alan köyü
 Serindir dağları, soğuktur suyu
 Yar mendil göndermiş yadigar deyi
 Gözünün yaşını sil deyi yazmış.
 
 Veysel bu gurbetlik kar etti cana
 Karıştır göçünü ulu kervana
 Gün geçirip firsat verme zamana
 Sakın uzamasın yol deyi yazmış.
 
 
- 
	
	
	
	
		MEMLEKETE DESTAN OLDUM
 
 Memlekete destan oldum
 Karım beni beğenmedi
 Eşten oldum dosttan oldum
 Yarim beni beğenmedi
 
 Ne söylesem "deli" dedi
 "Meyva vermez çalı" dedi
 "Açma bana kolu" dedi
 Sarım beni beğenmedi
 
 Ben gönlümün valisiyim
 Altı çocuk velisiyim
 Bir güzel delisiyim
 Durum beni beğenmedi
 
 Yine düştüm dilden dile
 Gözyaşlarım sile sile
 Attı beni gurbet ele
 Yarim beni beğenmedi
 
 Geçti güzelliğin çağı
 Gölköy´e kurdum otağı
 Güz geldi döktü yaprağı
 Dalım beni beğenmedi
 
 Veysel yönüm yare döndüm
 Lodos değmiş kara döndüm
 Yeşillenmiş yare döndüm
 Pirim beni beğenmedi
 
 
- 
	
	
	
	
		Bu dünyayı kuran mimar
 Ne boş sağlam temel atmış
 İnsanlığa ibret için
 Kısım kısım kul yaratmış
 
 Kimi yaya kimi atlı
 Kimi uçar çift kanatlı
 Dünya şirin baldan tatlı
 Eyvah balı tuza katmış
 
 Kazması yok küreği yok
 Ustası var çırağı yok
 Gök kubbenin direği yok
 Muallakta bina çatmış
 
 Bu çark böyle döner durmaz
 Ehli aşklar yanar durmaz
 Aşk meyinden kanar durmaz
 Sevgi muhabbet yaratmış
 
 Hep biliriz dünya fani
 Oyalıyor seni beni
 Adem atadan bu yana
 Nice insan gelmiş gitmiş
 
 Bu dünyaya gelen gülmez
 Bir yok var ki giden gelmez
 Bu hikmeti kimse bilmez
 Ona sır demiş kapatmış
 
 Bu nizamı böyle kurmuş
 Kendi çekilmiş oturmuş
 VEYSEL´e türlü dert vermiş
 Durmadan derman aratmış