Allah Teâlâ siz kulları için kolaylık murad eder, zorluk değil.” (Bakara Suresi, 2/185)
Printable View
Allah Teâlâ siz kulları için kolaylık murad eder, zorluk değil.” (Bakara Suresi, 2/185)
“Cennet seneden seneye Ramazan için süslenerek şöyle der: Allâh’ım! Bizim için bu ayda kullarından bizde kalacak insanlar kıl!..” (Taberânî)
Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilhâm edene yemin ederim ki; nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyân etmiş, hüsrâna uğramıştır.” (Şems, 7-10)
Hadis
Ey Âdemoğlu! Kendini ibâdetime ver ki gönlünü zenginlikle doldurayım, ihtiyaçlarını gidereyim. Böyle yapmazsan ellerini meşguliyetle doldururum, ihtiyaçlarını da kapamam.
Tirmizî, Kıyamet: 30; İbni Mâce, Zühd: 2.
Ebu Zerr radıyallahu anh demiştir ki: “Eğer kılıncı şuraya koysanız -eliyle ensesini göstermiştir- ben bu esnada, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’dan işitmiş bulunduğum bir hadisi, sizin işimi bitirmezden önce söyleyebileceğime kanaatim gelse onu mutlaka söylerim.”
Buhari, İlim 10.
Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Şimdi ona iyi kulak verin. Sizin Allah’tan başka taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi bunun için toplansalar bile. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, istenen de.
(Hacc, 73)
Kim bir müslümanı saygınlığının kaybolması şerefinin elden gitmesi söz konusu olan bir yerde yardımsız bırakırsa Allah da onu kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yalnız bırakır.
Kim de bir müslümana şerefinin elden gitmesi ve saygınlığının yitirilmesi söz konusu olan bir yerde yardım ederse Allah da ona kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde eder.”
[Ebu Davud Edeb 36 (4884); Ahmed b. Hanbel Müsned 4/39]
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.
(İsrâ, 37)
Merhamet duygusu ancak vicdansız ve zalim kimselerin kalbinden çıkarılmıştır.
(Tirmizi, Birr: 16)
allah razı olsun sizlerden
Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.
(Şûrâ 51-53)
“İki haslet vardır ki bir mü’minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlâk.” [Tirmizî, Bir 41, (1963)]
Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. (CUMA 9)
“Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.”
Müslim, Cum`a 27. Ayrıca bk. Müslim, Cum`a 26; Ebû Dâvûd, Salât 203; Tirmizî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 62, 81
İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.
(Fussilet,34)
Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.”
Müslim, Cum`a 27. Ayrıca bk. Müslim, Cum`a 26; Ebû Dâvûd, Salât 203; Tirmizî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 62, 81
İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.”
(Buhârî, “Îmân”, 39; Müslim, “Müsâkât”, 107)
Allah ki kendinden başka ilah yoktur. Daima diri ve yarattıklarını koruyup gözetendir. Kendisini ne bir uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nun’dur. O’nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. (Mahlûkat) O’nun ilminden, kendisinin dilediğinden başka bir şey kavrayamaz. O’nun kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları korumak kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.”
[Bakara: 255]
” İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.”
(Buhârî, “Îmân”, 39; Müslim, “Müsâkât”, 107)
Yahudiler) “Yahudi olun” ve (Hıristiyanlar da) “Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki: “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”
Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
(Bakara 135-137)
Kim Allah’ın rahmetine müstehak olmak için Rabbiyle karşılaşmayı temenni ediyorsa sâlih amel yapsın, Allah’a ibadette şirk koşmasın.”
(Kehf; 110)
Bismillahirrahmanirrahim
Bir Ayet
O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler. (27/82)
Bir Hadis
Ebû Said el-Hudrî (r.a) rivayet ediyor;
Suru üfieyecek olan İsrafil (as) yüzünü çevirmiş, onu ne zaman üfleyeceği emrini beklerken ben nasıl dünya nimetlerinden lezzet alabilirim
Sahabîler, "Ey Allah´ın Resulü, bize ne yapmamızı emredersiniz " diye sordular.
Resûlullah (sav.) "Hasbünallahi ve ni´mel vekîl (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir)" deyiniz buyurdu.
(Tirmizî, Kıyamet: 9.)
Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Gecede bir saat vardır ki, müslüman bir kimsenin Allah’tan, dünya veya ahirete müteallik bir hayır talebi, o saate rastlarsa, Allah dilediğini ona mutlaka verir. Bu saat her gecede vardır.”
Müslim, Müsafirin 166, (757).
Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
De ki: “Bana ancak, ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık müslüman oluyor musunuz?”
Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”
“Şüphesiz, Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.”
(Enbiyâ 107-110)
“Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın. Çünkü O her şeyi işiten ve bilendir.”
— Kur’an-ı Kerim (Fussilet Suresi 36. Ayet Meali)
De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”
“Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”
O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).”
“Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”
(İhlas 1-4)
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Bu rüzgâr, Allah’ın rahmetindendir. Rahmeti de, azabı da getirir. Onu görünce, sakın ona sövmeyin. Allah’tan rüzgârın hayr (getirmes)ini dileyin, şerr (getirmes)inden Allah’a sığının.”
Ebu Dâvud, Edeb 113, (5097).
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte Ramazan Bayramı namazında hazır bulundum. Bunların hepsi de namazı hutbeden önce kıldırır, sonra da hutbeyi okurlardı.
Bir defasında Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin hutbeden sonra minberden aşağıya indiğini, cemaatin dağılmaması için eliyle “oturun” işareti yaptığını görür gibiydim.
Sonra yanında Bilâl olduğu halde, erkeklerin saflarını yara yara kadınların bulunduğu yere geldi. Resulü Ekrem:
“Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah´a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için Allah´tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir” (Mümtehine Suresi, 12) âyetini okuduktan sonra kadınlara:
“Sizler bu biat üzere sabit misiniz?” diye sordu.
İçlerinden kim olduğu bilinmeyen bir kadın:
“Evet, ey Allah´ın Resulü” dedi.
Diğerleri cevap vermedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Öyle ise sadaka verin” buyurdu.
Bilâl elbisesini yayarak, “Babam, annem size feda olsun! Haydi gelin atın” dedi.
Onlar da halkalarını, yüzüklerini Bilâl´in elbisesi içine atmaya başladılar.”
(Müslim, Salâtü´l-İydeyn: 1)
Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.
(Nisâ, 86 )
Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: “Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek.”
Buhari, Cenaiz 2; Müslim, Selam 4, (2162); Ebu Davud, Edeb 98, (5030); Tirmizi, Edeb 1, (2738); Nesai, Cenaiz 52, (4, 52).
Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakınız. Zîra, sizden öncekileri, suallerinin çokluğu ve peygamberleri üzerindeki ihtilafları helâk etmiştir. Öyle ise sizi birşeyden nehiy mi ettim (niçin, neden? diye sormaya kalkmadan) ondan kaçının. Bir şey emrettiğim zaman da onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın, (soru sormayın).”
Buhârî, İ’tisâm 2; Müslim, Hacc 412, (1337); Tirmizî, İlm 17, (2681); Nesâî, Hacc 1, (5,110
De ki: Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!
(Müminûn, 118)
Allah’ın adıyla Onun adıyla (hareket edildiğinde) yerde ve gökte hiçbir şeyin zararı dokunmaz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Tirmizî, Deavât,13
Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!”
Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”
Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.”
“Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.”
(Kâf 26-29)
“Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de benim gibi susamış” deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti.”
Resülullah’ın yanındakilerden bazıları:
“Ey Allah’ın Resülü! Yani bize hayvanlar (a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?” dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:
“Evet! Her “yaş ciğer” (sahibi) için bir ücret vardır” buyurdu.”
Buhâri, Şirb 9, Vudü 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, (2244); Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23, (2, 929-930); Ebü Dâvud, Cihâd 47, (2550
(Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”
“Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”
(Cin,1-3)
Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!”
Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”
Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.”
“Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.”
“Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de benim gibi susamış” deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti.”
Resülullah’ın yanındakilerden bazıları:
“Ey Allah’ın Resülü! Yani bize hayvanlar (a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?” dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:
“Evet! Her “yaş ciğer” (sahibi) için bir ücret vardır” buyurdu.”
Buhâri, Şirb 9, Vudü 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, (2244); Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23, (2, 929-930); Ebü Dâvud, Cihâd 47, (2550
“Bir erkek hanımına bir defada “Sen üç talakla boşsun!” dese, bu bir talâk sayılır.”
Ebu Davud, Talak 10, (2197).
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
Allah, insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Fatır 1-2)
Ortalığı) bürüdüğü zaman geceye andolsun,
Açılıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun,
Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki,
Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir.
Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.
Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
(Leyl 1-10)
“Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”
Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375
“Allah bir kuluna hayır murad ettimi onun cezasını tacil edip dünyada verir; bir kulu hakkında da kötülük murad ettimi onun günahlarını tutar, Kıyamet günü cezasını verir.”
Tirmizi, Zühd 57, (2398).
Allah’tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.
Şehirlerin anası (olan Mekke’de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur’an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir.
Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur.
(Şura 6-8)
Allah bir kuluna hayır murad ettimi onun cezasını tacil edip dünyada verir; bir kulu hakkında da kötülük murad ettimi onun günahlarını tutar, Kıyamet günü cezasını verir.”
Tirmizi, Zühd 57, (2398).
Allah’tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.
Şehirlerin anası (olan Mekke’de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur’an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir.
Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur.
(Şura 6-8)
Ölüm sana erişinceye kadar Rabbine kulluk et!” (Hicr, 99
“Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.” (Buhârî, Rikak 38)
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Bu rüzgâr, Allah’ın rahmetindendir. Rahmeti de, azabı da getirir. Onu görünce, sakın ona sövmeyin. Allah’tan rüzgârın hayr (getirmes)ini dileyin, şerr (getirmes)inden Allah’a sığının.”
Ebu Dâvud, Edeb 113, (5097).
“Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de benim gibi susamış” deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti.”
Resülullah’ın yanındakilerden bazıları:
“Ey Allah’ın Resülü! Yani bize hayvanlar (a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?” dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:
“Evet! Her “yaş ciğer” (sahibi) için bir ücret vardır” buyurdu.”
Buhâri, Şirb 9, Vudü 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, (2244); Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23, (2, 929-930); Ebü Dâvud, Cihâd 47, (2550
Îman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadîd, 16)
“Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allâh’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim (mârifet ilmi) öğreten âlim ve (Hakk’a lâyıkıyla kul olmak için) tahsil gören talebe bundan müstesnâdır.” (Tirmizî, Zühd, 14)
BİSMİLLAHİRRHMANİRRAHİM
Bir Ayet
45. Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim fendim çok sağlamdır! 46. Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar? 47. Yahut gaybın bilgisi onların nezdinde de, onlar mı (istedikleri gibi) yazıyorlar? 48. Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmişti. 49. Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı. 50. Fakat ardından, Rabbi onu seçti (vahiy verdi) ve onu sâlihlerden kıldı.
(KALEM SURESİ 45-50 AYETLER)
Bir Hadis
Oruçlu mü’minin ferahlayıp sevineceği iki an vardır:
Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.
(Buhârî, Sav m, 9; Müslim, Sıyâm, 163)
Kendisine bir şey verilen kimse, karşılığında vereceği bir şeyi varsa, versin.
Yoksa veren kişiye hayır dua etsin.
Çünkü böyle yapan, bu şekilde teşekkür etmiş olur.
Ve her kim de dua etmeksizin susarsa, yapılan iyiliğe nankörlük etmiş olur.
Tirmizi, Birr:87
Muhakkak ki Allah, ümmetimin kalplerindeki kötü arzu ve meyilleri, söz ve fiil haline çıkarmadıkları müddetçe affeder.
Buhari, İman: 15
Muhakkak ki Allah, ümmetimin kalplerindeki kötü arzu ve meyilleri, söz ve fiil haline çıkarmadıkları müddetçe affeder.
Buhari, İman: 15
Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.
(Nisâ, 86 )
Merhamet duygusu ancak vicdansız ve zalim kimselerin kalbinden çıkarılmıştır.
(Tirmizi, Birr: 16)
Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.
(Nisâ, 86 )
(Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”
“Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”
(Cin,1-3)