-
-
-
-
Zamanın eli değdi bize
Çoktan değişti her şey
Aynı değiliz ikimiz de
Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer
Sevgisizliğine bir kalp verdim
Artık geri ver
Geri veremezsin aldıklarını
Artık geri ver
Geri verilmez hiçbir yanılgı
Yokluğuma emanet et
Sen de benden kalanları
Her şeyi al
Bana beni geri ver
Bir şansım olsun
Başka yer, başka zaman
Sensiz ömrüm olsun
Murathan Mungan.
-
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
herşey naylondandı o kadar
ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı
ama geyikli geceyi bulmadan önce
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
geyikli geceyi hep bilmelisiniz
yeşil ve yabani uzak ormanlarda
güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
hepimizi vakitten kurtaracak
bir yandan toprağı sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dişlilerden
ve büyük şehirlerden
gizleyerek yahut dövüşerek
geyikli geceyi kurtardık
evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
üç güvercin görsek meksika geliyordu aklımıza
caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
bilir bilmez geyikli gece yüzünden
'geyikli gecenin arkası ağaç
ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
çatal boynuzlarında soğuk ay ışığı'
ister istemez aşkları hatırlatır
eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
şimdi de var biliyorum
bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
dağlarda geyikli gecelerin en güzeli...
hiçbir şey umurumda değil diyorum
aşktan ve umuttan başka
bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.
biliyorum gemiler götüremez
neonlar teoriler ışıtamaz yanını yöresini
örneğin manastırda oturur içerdik iki kişi
ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
koltuk altlarımız gitgide tatlı gelirdi
geyikli gecenin karanlığında..
aldatıldığımız önemli değildi yoksa
herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
gümüş semaverleri ve eski şeyleri
salt yadsımak için sevmiyorduk
kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı...
ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam bıçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk
'geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
sultan hançerleri gibi ay ışığında
bir yanında üstüste üstüste kayalar
öbür yanında ben
ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
domino taşları ve soğuk ikindiler
çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
gölgemiz tortop ayak ucumuzda
sevinsek de sonunu biliyoruz
borçları kefilleri bonoları unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
iyice kurulamıyorum saçlarını
bir bardak şarabı kendim için içiyorum
'halbuki geyikli gece ormanda
keskin mavi ve hışırtılı
geyikli geceye geçiyorum'
uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
Turgut Uyar
-
Yalnız İnsan
Yalnız insan merdivendir
Hiçbir yere ulaşmayan
Sürülür yabancı diye
Dayandığı kapılardan
Yalnız insan deli rüzgar
Ne zevk alır ne haz verir
Dokunduğu küldür uçar
Sunduğu tozdur silinir
Yalnız insan yok ki yüzü
Yağmur çarpan bir camekan
Ve gözünden sızan yaşlar
Bir parçadır manzaradan
Yalnız insan kayıp mektup
Adresimi yanlış nedir
Sevgiler der fırlatılır
Kimbilir kim tarafından
-
Mahzun Tarafım
Benim mahzun bir tarafım vardır.
Bakmayın neşeli olduğuma;
Sanki bir başkası içimde;
Pişman dünyaya geldiğine.
Bağ, bahçe ,deniz kenarı,
Güzel manzara faydasız;
Ben hazdan bitiyorum,
O daima neşesiz
Alışamadım yıllardır.
Bu ikinci varlığıma
Bakmayın neşeli olduğuma
Benim mahzun bir tarafım vardır.
Oktay Rıfat Horozcu
-
SEVDA SOKAĞI
Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum
Geceler hiç bitmiyor ben hiç uyumuyorum
Gecenin efkarı iniyor perde perde
Sevdanın hayali vuruyor arada bir içime
Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum
Hani şu perdelerinde mavi kuş resimleri olan
Ali bakkalın hemen yanında 17 numara
O kırgın hayatın tam ortasında
Hani duvarlarında hala yazılar olan o sokakta
Biri gurbetin ,biri ihanetin,
Biri de seni böyle sevmenin hikayesi
Sevdanın camı bana bakıyor ben cama
Ve bak sen şu serencama
Pencere önünde menekşeler ,hatmiler
Bir de gece sefası ,bide haytalığı adamın
Abi bir de sevdanın hayali vuruyor arada içime
İyi oluyor diyorum bu sana iyi oluyor
Arada bir arkadaşlar geliyor laflıyoruz ordan burdan
Anlarsın ya güzel abim
İç cebimde bir umut doğuyor
Bir de nerden bulduysam resmi sevdanın
Resimde sevda inadına gülüyor
Sevdam gayri resmi bilmekteyim
Gel ki benim abim
Birazda üstümüzde macera güzel duruyor
Yani yakışıyor adama yakışıklı bir sevda
Hayat haybeye vurmuyor yüzümüze belasını
Hayat sokağımızda bir kehribar tespih gibi
Dokuyor tanelerini takır takır yüzümüze
Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum
Geceler hiç bitmiyor ben hiç uyumuyorum
Ağzımda fiyakalı bir ıslık
Zulamda ağır yarası sevdanın
Ali bakkalın çırağı metin anlıyor Halinden insanın
Metin nedir senin niyetin
Kap bakalım abine bir taze ekmek biraz zeytin
Bu akşam yine odamda efkar var
Anlarsın ya metin adamın halinden adam anlar
İbrahim Sadri
-
Güneş mi Alıkoydu Mavilerini ?
//Gece miydi tüm maviliği saklayan sabahlara
Güneş mi alıkoydu bağrında…/
Belki bir gün yine kapımı çalarsın postacı misali
Biraz mahcup, biraz yorgun, biraz masum
Bakabilecek misin gözlerime?
Kim bilir...
Belki geceyi tam ortasından böler sesin yırtarcasına
Sessizlik sinmiş odada kasırgalar eser, yerle bir olur her şey
Gizlenirsin kabuğuna
Kim bilir…
Belki düşler dökülür dolu tanesi gibi avurtlarından buz olur
Yürekler titrer avuçlarında kanadı kırık serçe gibi
Aynı rıhtımda döner durur zaman
Kim bilir...
Belki umutlarla çarpışırsın şu köşe başında, kaza bu ya
Tutar paçasından sürükleyip getirirsin eski günlerin hatırına
Kim bilir...
Belki saklamaz dalında çiçekleri hazanda ağaçlar
Gece gizlemez düşleri sır gibi
Sözcükler can bulur düşer sayfalardan
Kitap aralarında çürümez aşklar
Kim bilir...
Belki gökkuşağının tüm renklerine asılır kürekler, çekersin aheste aheste
Sen denizin oğlu, anlarsın martının dilinden
Serer misin önüme denizi dalgasız
Yeşili tutar mısın benimle
Saklar mısın ihaneti derinlere
Ama dur şimdi bekle!
Hüzün dolu kum tanelerini çıkart önce gözlerimden esintinle
Sonra yağ ki toprağıma
Toprağım sevda koksun
Söyle! Yağar mı her mevsimde yağmur?
/Varsa eğer düşlerime ortak
Gizlenir karanlıkta ay ışığı bile
Saklanır yıldızlar göğün bağrında/
Bilen bilir...
Canan Akpınar
-