Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
(1884-1933) Bağdat'ta doğdu. Fizan Mutasarrıfı Arif Hikmet Bey'in oğludur. Çocukluğu Bağdat'ta geçti. 7 yaşında annesinin ölümü üzerine babasıyla birlikte İstanbul'a geldi. Galatasaray Lisesini bitirdi. Öğretmenlik yaptı. Çeşitli devlet memurluklarında bulundu. Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. Şiirleri, Servet-i Fünûn, Âşiyan, Muhit ve Dergâh gibi ünlü dergilerde yayımlandı. Sembolist ve empresyonist etki ve izler taşıyan şiirler yazdı. 'Akşam şairi' olarak tanındı.
ESERLERİ
Şiirleri: Göl Saatleri, Piyale.
Fıkra ve Sohbet:Bize Göre,Gurabahane-i Laklakan
Gezi:Frankfurt Seyahatnamesi
13-09-2008, 13:49
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
4 Eylül 1901'de Kudüs'te doğdu. 1929'da İstanbul Darülfünunu Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Bir süre edebiyat öğretmenliği yaptıktan ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi üyeliğinde bulunduktan sonra 1942-1946 döneminde milletvekili seçildi. 1949-1951 arasında öğrenci müfettişi olarak Fransa'da bulundu. 1950'de Unesco Merkez Yönetim Kurulu üyeliğine getirildi. Türkiye'ye döndükten sonra, emekli olduğu 1966 yılına kadar İstanbul'da öğretmenlik yaptı.Tecer edebiyata şiirle başladı.
Şiirleri 1921'den sonra Dergâh ve Milli Mecmua gibi dergilerde çıktı. Daha sonra Varlık, Oluş, Yücel ve Ankara Halkevi'nin çıkardığı, kısa bir süre de kendisinin yönettiği Ülkü gibi dergilerde şiirlerini yayınladı.Şiirlerini 1932'de Şiirler adlı kitabında topladı.Bu kitabın yayınından sonra yazdıkları yalnızca dergilerde kaldı.Şiirlerini hece ölçüsüyle yazdı.Daha sonra başladığı oyun yazarlığında da milli değerlere önem vermiştir. İlk ve en önemli oyunu Köşebaşı'nda Batı'ya özenenleri eleştirir. 1961'de sahnelenen son oyunu Satılık Ev yayımlanmamıştır. Çoğunluğu dergilerde olmak üzere Halk edebiyatı ve folklor konularında çeşitli incelemeleri de vardır. 23 Temmuz 1967'de İstanbul'da öldü.
ESERLERİ Şiir: Şiirler, 1932. İnceleme: Köylü Temsilleri, 1940.
Oyun: Yazılan Bozulmaz, 1947; Köşebaşı, 1948; Köroğlu, 1949; Bir Pazar Günü, 1959; Satılık Ev, 1961
13-09-2008, 13:50
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
4 Eylül 1901'de Kudüs'te doğdu. 1929'da İstanbul Darülfünunu Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Bir süre edebiyat öğretmenliği yaptıktan ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi üyeliğinde bulunduktan sonra 1942-1946 döneminde milletvekili seçildi. 1949-1951 arasında öğrenci müfettişi olarak Fransa'da bulundu. 1950'de Unesco Merkez Yönetim Kurulu üyeliğine getirildi. Türkiye'ye döndükten sonra, emekli olduğu 1966 yılına kadar İstanbul'da öğretmenlik yaptı.Tecer edebiyata şiirle başladı.
Şiirleri 1921'den sonra Dergâh ve Milli Mecmua gibi dergilerde çıktı. Daha sonra Varlık, Oluş, Yücel ve Ankara Halkevi'nin çıkardığı, kısa bir süre de kendisinin yönettiği Ülkü gibi dergilerde şiirlerini yayınladı.Şiirlerini 1932'de Şiirler adlı kitabında topladı.Bu kitabın yayınından sonra yazdıkları yalnızca dergilerde kaldı.Şiirlerini hece ölçüsüyle yazdı.Daha sonra başladığı oyun yazarlığında da milli değerlere önem vermiştir. İlk ve en önemli oyunu Köşebaşı'nda Batı'ya özenenleri eleştirir. 1961'de sahnelenen son oyunu Satılık Ev yayımlanmamıştır. Çoğunluğu dergilerde olmak üzere Halk edebiyatı ve folklor konularında çeşitli incelemeleri de vardır. 23 Temmuz 1967'de İstanbul'da öldü.
ESERLERİ Şiir: Şiirler, 1932. İnceleme: Köylü Temsilleri, 1940.
Oyun: Yazılan Bozulmaz, 1947; Köşebaşı, 1948; Köroğlu, 1949; Bir Pazar Günü, 1959; Satılık Ev, 1961
18-09-2008, 13:32
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
1908 yılında Sinop’ta doğdu.Ankara Erkek Lisesi’ni bitirince Hakimiyet-i Milliye gazetesinde çalıştı (1930-1935), Ankara Hukuk Fakültesi’nde iki yıl kadar süren yüksek öğrenimini yarıda bırakarak İstanbul’a geldi. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi, bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi’nde kütüphane müdürlüğü yapıyordu. 1938’de Ankara’ya Döndü, C.H.P. Genel Merkezi’nde Halkevleri kültür ve sanat yayınlarını yönetti (1938-1942), askerlik dönüşü Ankara’da Çocuk Esirgeme Kurumu Yayın Müdürü (1946-1949), Kurum başkanı (1957-60), daha sonra İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi oldu.
“Ankara Lisesi’nden Muhip Atalay” imzalı Bir Kadına şiiri, yayınlanan ilk şiiriydi (Milli Mecmua, 15 Eylül 1926), Yedi Meşaleciler’i 1940 kuşağına bağlayan şairlerimiz içinde Cahit Sıtkı Tarancı ile birlikte şiirde sese, şekil mükemmelliğine önem verişi, Baudelaire sembolizminden hareket edip Türkçe’de yeni bir şiir dili ve yapısı oluşturmağa çalışması ile şiirimizde kendine sağlam bir yer edindi.21 Haziran 1980 tarihinde öldü.
ESERLERİ
Tiyatro türünde üç eser verdi: Gölgeler 1946’da, O Böyle İstemezdi 1948’de, (Çıkmaz adıyla 1977’de) ilk kez oynandı; bunlardan CHP Piyes Yarışması’nda (1946) ikincilik kazanan Gölgeler basılmıştır (1947). Daha sonra Gölgeler ve Çıkmaz, Oyunlar (1978) adı altında yayımlandı.
Bütün şiirlerini Şiirler adlı bir kitapta (1974) topladı. (Şiirler, Orhan Ural’ın şairin kişiliği ve sanatı üzerine bir incelemesiyle birlikte yeniden basıldı, 1982). Tevfik Fikret’in Rübabı Şikeste, Halukun Defteri kitaplarından seçmeleri ve Han-ı Yağma (Yağma Sofrası), Tarih-i Kadim (Eski Tarih) şiirlerini günümüz diline çevirerek Kırık Saz (1975) kitabında topladı. Yazıları ölümünden sonra Yazılar (1994) adıyla kitaplaştırıldı.
18-09-2008, 13:33
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
1 Mart 1933'te İnegöl'de doğdu. Ahmet Necdet, İstanbul'da Çapa Lisesi'ni (1950) ardından İÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nü bitirdi (1954). Çeşitli kentlerde öğretmenlik yaptı. Profesörlüğe kadar yükseldiği akademik yaşamını, emekli olarak noktaladı (1997). Şairliğinin yanı sıra çevirileri ve çeşitli antolojileriyle tanındı. Fransız (Louis Aragon, Guillaume Apollinaire) ve Alman (Paul Celan, Georg Trakl) şairlerinden Gertrude Durusoy ile yaptığı çeviriler 1980'li yıllarda kitaplaştı. Aynı ikilinin, Mırbatır Husanov'un katılımıyla Rus şairi A.Voznesenski'den çevirdiği şiirler Telefon Kulübesi (1997) adıyla yayımlandı. A. Necdet, Charles Baudelaire'den çevirdiği şiirleri ise Kırk Kötülük Çiçeği (1991) adıyla yayımladı. Kraliçe Stratonike adlı bir şiir/oyun yazdı (2002). Deneme, inceleme ve söyleşilerini Bir Bölük Ankâ (2003) adlı kitabında topladı. Şeyh Galip'in Hüsn ü Aşk'ını, Hüsn ü Aşk Güzellik ve Aşk adıyla manzum olarak günümüz Türkçe'sine aktardı (2003). On bir yıllık bir döneme yayılan günlüğünü Şiirli Defter '88/'98 adıyla yayımladı (2005).
Ahmet Necdet'in hazırladığı antolojiler:
Çağdaş Fransız Şiiri, (1959)
Modern Türk Şiiri (1993)
Bugünün Diliyle Divan Şiiri Antolojisi (1995)
Baudelaire'den Günümüze Fransız Şiiri Antolojisi (1997)
Tekke Şiiri Dini ve Tasavvufi Şiirler Antojisi (1997)
Latin Şiiri Antolojisi (Jean-Louis Mattei ile, 1998)
Yahya Kemal'den Günümüze Tematik Türk Şiiri Antolojisi (2000
18-09-2008, 13:33
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
1933 yılında Ankara'da doğdu. Yazmaya ortaokul sıralarında başladı. İlk şiiri, 1949-1950 yılları arasında Gerçek dergisinde yayımlandı. Öğrenimini lisede yarım bırakarak çalışmaya başladı.
Ahmet Oktay, 1950'li yıllarda Mavi Hareketi içinde yer aldı ve aynı adlı dergide yazıları ve şiirleriyle etkin bir rol oynadı. 1961 yılında Yeni İstanbul gazetesinin Ankara bürosunda 'parlamento muhabiri' olarak profesyonel gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazetelerde ve TRT Haber Merkezi’nde muhabirlik, haber müdürlüğü yaptıktan sonra 1982'de TRT’den emekli oldu. Bir süre daha Milliyet gazetesi’nde çalışmaya devam eden Ahmet Oktay, 1993 yılında görevinden ayrılarak kendini tümüyle yazmaya verdi.
Başlangıçta yazdığı şiirlerle Ahmed Arif şiirinden etkilendiği izlenimini verirken, 1960’lardan sonra toplumcu gerçekçi bir yaklaşımla İkinci Yeni’ye doğru yöneldi. Şiirlerinde destansı bir söyleyiş kullandı, zengin sözcük dağarcığı ile kendini hemen belli eden bir tarzla şiirler yazdı.
Şiir kitaplarından özellikle Yol Üstündeki Semender (1987) Behçet Necatigil Şiir Ödülü almasınında ötesinde içerdiği şiir isimleriyle de önem kazanmıştır. Her bir şiirinde intihar etmiş bir şairi şiire dönüştürmüş ve o şairin biçemiyle kendi biçeminin karışımı enfes bir biçem ortaya koymuştur. Türkiye'de birçok şiirsever bu şiir kitabı nedeniyle gizli kalmış Türk ve yabancı şairleri farklı yanlarıyla öğrenebilmiştir.
Ödülleri :
1965 Yeditepe Şiir Armağanı, Her Yüz Bir Öykü Yazar ile 1987 Necatigil Şiir Armağanı, Yol Üstündeki Semender ile 1991 Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Şairi Ödülü, Ağıtlar ve Övgüler ile 2002 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü, Hayalete Övgü ile
Eserleri :
Şiirleri:
* Gölgeleri Kullanmak (1963),
* Her Yüz Bir Öykü Yazar (1964)
* Dr. Kaligari'nin Dönüşü (1966)
* Sürgün (1979), Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi (1981)
* Kara Bir Zamana Alınlık (1983)
* Yol Üstündeki Semender (1987)
* Ağıtlar ve Övgüler (1991)
* Bir Sanrı ıçin Gece Müziği (1993)
* Toplu Şiirler (1995)
* Gözüm Seğirdi Vakitten (1996)
* Söz Acıda Sınandı (1996)
* Az Kaldı Kışa (1996)
* Hayalete Övgü (2001).
İnceleme/Araştırma :
* Bir Yazı'nın Arayışları (1981)
* Yazın, İletişim, İdeoloji (1982)
* Yazılanla Okunan (1983)
* Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları (1986)
* Kültür ve İdeoloji (1987)
* Toplumsal Değişme ve Basın (1987)
* Karanfil ve Pranga (1990)
* Raffaello'nun Direnişi (1990)
* Zamanı Sorgulamak (1991)
* Kabul ve Red (1992)
* Şair ile Kurtarıcı (1992)
* Sanat ve Siyaset (1993)
* Cumhuriyet Dönemi Edebiyat-1923/1950 (1993)
* Türkiye'de Popüler Kültür (1993)
* Medya ve Hedonizm (1995)
* Şiddet, Söz, Yaşam (1995)
* İnsan, Yazar, Kitap (1995)
* İsrafil'in Sûr'u (1997)
* Şeytan, Melek, Soytarı (1998)
* Siyasal İslama İtirazlar (2000)
* Modernist Tahayyüle İtirazlar (2000)
* Şairin Kanı (2001).
* Romanımıza Ne Oldu? (2004)
Anı/Anlatı:
* Gizli Çekmece (1991)
Günlük [değiştir]
* Gece Defteri (1998)
Oyun :
* Kurt Dişi (1971 ve 1973 yıllarında Devlet Tiyatroları'nda sahnelendi).
18-09-2008, 13:34
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Ahmet Özdemir, 1948 yılında Sivas Şarkışla’da doğdu. İlk ve orta öğrenimi burada, lise öğrenimini Askeri Hava Lisesi’nde yaptı. Harp Okulu’na girmeden askeri öğrencilikten ayrıldı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nü bitirdi. Öğrencilik yıllarında, (1969) gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazetelerde müsahhihlikten Genel Yayın Müdürlüğü’ne kadar görevler yaptı. 1989 yılında Basın İlân Kurumu’na geçti. Eylül 2003'de buradaki görevi bitti. Çoğunluğu TRT Radyo ve TV kanallarında olmak üzere bazı programların metnini yazdı. Altmış civarında kitabı yayınlandı. Bir çok Osmanlıca kitabı günümüz alfabesine ve Türkçe’sine çevirdi. Ahmet Özdemir’in oyunları TRT'de temsil edildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin denetçiliğini (üç dönemdir) ve Hoca Ahmet Yesevi Vakfı Genel Sekreterliğini yapıyor. THY “Öykü”, TJK “Araştırma”, Uluslararası Tarsus Karacaoğlan Etkinlekileri “Karacaoğlan Araştırma”, Tarla “Türk Kültürüne Hizmet” gibi ödüller aldı. Bir çok dergi ve internet sitesi ile birlikte, Bizim Gazete'de köşe yazıyor. Evli, iki oğlu, Kaan Ahmet Özdemir, Kerem Özdemir ve Alp Ozan Özdemir adlarında üç torunu var.
KİTAPLARI:
Şiir: Bir Dal Erguvan, Sitem Taşları;
Hikâye: Sevgi Çıkmazı, Bir Yaz Günü Üşütmek;
Biyografi:Ahmet Haşim, Cenap Şahabettin, Tevfik Fikret, Abdülhak Hamid, Sait Faik, Muallim Naci, Hacı Bayram Veli ve Eşrefoğlu Rumî, Rıza Beşer.
Folklor ve Halk Edebiyatı: Folklor Penceresi, Cönklerden Günümüze Halk Şairlerimiz, Eşref Bey Hikâyesi, Halk Hikâyeleri Geleneği, Şarkışlalı Serdarî, Şarkışla ve Çevresi Halk Ozanları, Aşık Cafer, Aşık Hüdaî, Kelkitli Aşık Serdari. Sefil Selimî İrfan Okulu, Türk Bilmecelerinden Seçmeler, Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler, Kerem ile Aslı, Türk Atasözlerinden Seçmeler, Türkçe'de Deyimler, Türk Halk Şiirinden Seçmeler, Ninniler, Tekerlemeler, Maniler, Karagöz ve Hacivat, İlköğretim İçin Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Keloğlan Masalları( Yitikçibaşı Keloğlan, Keloğlan’ın Oyunu Irmaktan Çıkarır Koyunu, Keloğlan Zengin Olmuş, Keloğlan ile Gülyüz), Anadolu Efsaneleri (Şahmaran’ın Kaderi, Nemrut’un Sonu, Turuva’nın Tahta Atı, Kızkulesi’nin Gizi), Türk Destanları (Bozkurt Destanı, Göç Destanı, Ergenekon Destanı, Oğuz Kaan Destanı), Karacaoğlan, Dört Yüzüncü Yılında Karacaoğlan, Dadaloğlu, Gevheri, Dertli, Pir Sultan, Analar Anası Nene Hatun, Mimar Sinan, Çağ Açan Çocuk Padişah Fatih, Kara Fatmalar Ölmez.
Güldesteler: Cumhuriyet Dönemi Türk Şiir Güldestesi, Cumhuriyet Dönemi Türk Hikâyesi, Şiir İkindileri I-II, Pera Palas Gönül Dostları I, II, III, IV, V; (Feyzi Halıcı ile)
Denemeler: Hayatın Kendisi Şiir, Şiirlerle Yaşamak; Cumhuriyetimiz Şiirimiz.
Radyo Tiyatroları: Armudun Sapı, Kuşku, Kuzguncuk Vapuru, Düble Kaynana, İnsanın Alacası, Sevgi Çemberi (Atilla Damar ile arkası yarın ).
18-09-2008, 13:35
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
XV. yüzyılın en usta divan şairi sayılan Ahmet Paşa, II. Murat devrinin büyüklerinden Kazasker Veliyüddin bin İlyas’ın oğludur. Ahmet Paşa’nın ne zaman doğduğu bilinmemektedir. Fuad Köprülü, İslâm Ansiklopedisi’nin Ahmet Paşa maddesinde “Edirne’de yaptırılan cami ve imaret vakfiyesinin Veliyüddin tarafından tanzim edildiği ve şairimizin memuriyet hayatı hakkındaki kayıtlar düşünülürse, bu tarihten (830/1426) biraz evvel ya da biraz sonra doğduğu” fikrini ileri sürmüştür.
Latîfî, tezkiresinde ve Gelibolulu Âlî de Künhü’l-ahbâr adlı eserinde Ahmet Paşa’nın Bursa’da doğduğunu yazmışlarsa da bu bilgi yanlıştır. Daha eski kaynaklardan biri olan Sehî Tezkiresi ile Güldeste sahibi Beliğ, onun Edirne’de doğduğunu söylerler. Âşık Çelebi de tezkiresinde Ahmet Paşa’nın vârisi olan amcasının oğlu Edirneli Nâzır Çelebi ile görüştüğünü, ondan bilgi aldığını ve şairin Edirneli olduğunu yazar. Ayrıca son zamanlara kadar Edirne’de Veliyüddin oğlu adını taşıyan bir mahalle ve mescidin olması, şairin bu şehirde doğduğunu gösteren kuvvetli delillerdir. Latîfî ile Âlî’nin onu Bursalı göstermelerinin nedeni, şairin ömrünün çoğunu Bursa’da geçirmesi ve orada ölmesi olmalıdır.
Ahmet Paşa, II. Murat zamanında Edirne’de okumuştur. Devrin geçerli bilgileri yanında Arapça ve Farsça da öğrenmiştir. Öğrenimini bitirdikten sonra önce Bursa’da Sultan Murad Medresesi’nde (Muradiye Medresesi) müderrislik yaptıktan sonra 855/1451’de Edirne’ye kadı tayin edilmiştir. Fatih’in tahta geçmesinden sonra kazasker olan Ahmet Paşa bir süre sonra Fatih’in musahibi oldu ve vezirliğe yükseldi.
Padişaha ve Osmanlı devletine sadık olan, padişahtan çok fazla iltifat gören Ahmet Paşa bunca meziyetinin ve buna mukabil kendisine gösterilen teveccühünün başkaları tarafından kıskanıldığına şüphe yoktur. Sehî, Latîfî, Şakâik, Hasan Çelebi, Beyânî Tezkireleri ile diğer başka kaynakların ifadesine göre günün birinde Fatih’in hizmetkârlarından birine laf attığı için gazaba gelen Fatih kendisini vazifeden azleder ve hapsettirir. Âşık Çelebi ise Ahmet Paşa’nın birkaç fesatçının iftirasına uğradığını bildirir. Şair burada
Ey muhît-i keremün katresi ummân-ı kerem
Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden tolu bârân-ı kerem
Beytiyle başlayan ve Kerem kasidesi unvanıyla tanınan 35 beyitlik meşhur kasidesini padişaha yollar ve affedilmesini rica eder. Bunun üzerine ölümden kurtulduğu tahmin edilen Ahmet Paşa, yevmiye otuz akçe vazife ile Bursa’ya tayin edildi. Orada Orhan, Muradiye ve Emir Sultan vakıflarının işlerini yürütmekle görevlendirildi. Bundan sonra bir daha İstanbul’a dönememiştir. Büyük edebiyat tarihçilerimizden Ali Nihad Tarlan, Kerem kasidesinin yazılışını başka bir sebebe bağlamakta ve yukarıdaki gibi bir hadisenin vukuuna ihtimal vermemektedir.
Ancak şair Bursa’da vazifelerden memnun kalmayıp Bursa’ya gelen Fatih’e durumunu arz ederek buradan affını isteyince Sultanönü (Eskişehir) sancağına, daha sonra da Tire ve Ankara sancak beyliğine tayin edilmiştir. Bu vazifelerin hiçbirinden memnun kalmayan şair, tekrar padişaha yolladığı bir şiiriyle Ankara’dan ayrılma ricasında bulunur. Bu ricası büyük bir ihtimalle Fatih’in ölümü nedeniyle yerine getirilememiştir.
Fatih’in 1481’de ölümü üzerine tahta geçen II. Bayezid’in zamanında tekrar eski itibarını kazandı. Ankara’dan ayrılma isteği II. Bayezid tarafından yerine getirilen şair Bursa’ya sancak beyi olarak tayin olundu ve ölünceye kadar orada kaldı.
Bursa’da idarî işler yanında edebî toplantılarla hayatını sürdürmüş olan
Ahmet Paşa 902/1497’de vefat edince, Muradiye Camii yanında önceden yaptırdığı medrese civarına gömüldü. Türbe daha sonra inşa edilmiştir
18-09-2008, 13:35
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
1955 yılında ADANA da doğdu.İlk ve orta öğrenimini aynı yerde tamamladı.Lise yıllarında yazdığı ve çeşitli sanat dergilerinde yayınlanan şiirleri ile dikkat çekti.1973 yılında yüksek öğrenimini tamamlamak üzere Almanyanın Berlin şehrine gitti.Berlin Teknik Üniversitesinde Mimarlık eğitimini sürdürürken bir yandan da sanat çalışmalarına devam etti.
1975 yılında Hayat dergisinin düzenlediği aşk konulu şiir yarışmasında ‘Hatırlar mısın?’ isimli şiiriyle ilk birincilik ödülünü kazandı.
1976 yılında mimarlık öğrenimini yarım bırakarak Türkiye ye döndü.İstanbul Üniversitesi edebiyat fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi ve 1980 yılında mezun oldu.1978 yılında profesyonel olarak şarkı sözü yazarlığına da başlayan İlkanın şarkılarını o dönemin en popüler sanatçıları seslendirdi.
ilk şarkıları:Ya Seninle Ya Sensiz,Gözler Kalbin Aynasıdır,Artık Ne Duamsın Ne Bedduam,Ayrılık Kolyesi vs.
Bu güne kadar Türk müzik dünyasının en ünlü bestekar ve yorumcuları ile çalışan İlkanın 1000in üzerinde eseri bulunmaktadır
Bunlardan ilk akla gelenler ;Islak Mendil,Tahta Masa,Kahır Mektubu,Anılar,Bir Pazar Günü, Sabahçı Kahvesi,Hatıram Olsun,Bir Gülü Sevdim,Ya Seninle Ya Sensiz,Günün Birinde,Ben Sana Ölürüm,
Gözler Kalbin Aynasıdır,Çok Tatlısın Güzelsin,Sevdalıyım,Eyvah,Çaykarası,Çocukların Günahı Ne,Ben Ne İnsanlar Gördüm,Bana Sor Yalnızlığı,Eskici,Seninle Aşkımız Eski Bir Roman ,Bir Cennettir Dünya,Kurşuna Gerek Yok Gözlerin Var Ya,Selam Olsun,Bizim Sokaklar,Hatıran Yeter,Elveda,Hiçbir Kadın Beni Böyle Yakmadı ,Ben Aşkı Ölümsüz Bilenlerdenim,Tövbekar,Seveceksin İnadına,Aradığın Aşkı Söyle Buldunmu,Papatya Falı,Bu Şehrin Geceleri,Yine Bugün Sensiz,Bir Evet Yeter,
Seni Sana Emanet Ediyorum,Ya Benimsin Ya Toprağın,Sana Hasret Gideceğim,Senin İçin Burdayım,Liselim,Mastika ve diğerleri…
Ahmet Selçuk İlkan ‘ın bir başka özelliği türk müzik dünyasında ilk melodili şiir akımını başlatmış olmasıdır.Mum Işığında (Ayten) isimli şiir albümü 1982 yılında piyasaya sunulduğunda yepyeni bir akımın ayak seslerini beraberinde getiriyordu. Bu ekolu başlatan İlkan ‘ın ardından onlarca şair ve yorumcu şiir kasetleriyle bu kervana katıldı. 1991 yılında ilk şiir klibini gerçekleştiren İlkan ‘ın bu güne dek yayınlanmış 10 şiir albümü bulunuyor.
18-09-2008, 13:36
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Gazeteci-Şair Ahmet Süreyya DURNA:
Gene de bildiğimden şaşmadım, inadına;
“İnadına” diyorsam,inancımın adına! . İfadesiyle,hâl tercümesinde bulunan Gazeteci-Şair Ahmet Süreyya DURNA; 1954 doğumlu olup,Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesine bağlı Nadir köyünde dünyaya geldi.İlk,Orta,Lise ve İmam Hatip Lisesinden sonra Yüksek Öğrenimini tamamladı.
İki dönem,bir siyasi partinin İskenderun ilçe başkanlığını yaptı.Uzun süre Akdeniz Bölgesi Basın Ajansı olarak çalıştı.Bazı gazetelerde; belgesel araştırmalarının yanında,kültürel makaleleri yayınlandı.Akit gazetesinde ise,dört yıl köşe yazarlığı icra etti.Bir çok Edebiyat dergilerinde şiirleri neşredildi ve bazı eserleri bestelendi.Aynı zamanda,bu dalda bir çok ödüller aldı.
Afşin Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü görevinde de bulunan Ahmet Süreyya DURNA; daha sonra Vakit Gazetesinde Kültür Sanat sayfasında yazdı.
Kendisi,Tekvando milli hakemidir ve şu anda müstear isimle (ulusal basında) hafta içi beş gün yazmaktadır.Sportif faaliyetlerinin dışında, Hat sanatı ve Osmanlı arşivi üzerinde çalışmaları mevcut.
Ayrıca, Evliya Çelebi’ nin Seyahatnamesinde ayak bastığı yerlerin tümünü istisnasız dolaşan Ahmet Süreyya DURNA; iyi bir Ortadoğu gözlemcisidir.