'Kriz psikolojik mi?' sorusu kızdırdı! 'Başbakan ile nasıl ters düşürürüz soruları...' 26.12.2008 17:05:39 TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, şu anda en büyük sıkıntının iç piyasadaki daralma olduğunu belirterek, bu daralmanın önünün açılabilmesi için hep beraber iç tüketime yönelmek gerektiğini söyledi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, tütün ve alkollü ürünlerin satış belgelerinin verilmesine ilişkin protokolün imza sürecinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, bütçede kısıtlamaya gidilmesine ilişkin bir sorusu üzerine, ihracat pazarlarında da daralma yaşandığını anımsatarak, iç dinamiklerin ayakta tutulması gerektiğine işaret etti.
İnsanların işe ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, iş ihtiyacının giderilebilmesi için de iş yapılabilmesi, ticaret ve üretimin olması gerektiğini kaydetti. Hisarcıklıoğlu, şu anda kriz ortamında bulunulduğunu ve bütün dünyanın da bu krizden yoğun olarak etkilendiğini belirterek, “Bu çerçevede bugünden yarını öngörmek için muhakkak bu bütçeyi çıkarmamız lazım. Tahmin ediyorum çok kısa sürede bir revizyona muhakkak gidilecek. Çünkü öncelikler değişiyor. Kriz ortamında önceliklere göre hareket etmek lazım” diye konuştu.
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘psikolojik kriz’ ifadesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soruya da Hisarcıklıoğlu, şu yanıtı verdi: “Bu tip ortamda, kriz ortamında TOBB Başkanı’nın Başbakan ile kavga etmesi hiçbir işimize yaramaz, Türkiye’nin işine yaramaz. Bugün hepimiz ortak akıl üreterek, ne yapabiliriz? Bu çabanın içinde olmalıyız. Onun dışında, ‘Acaba sorularımızla sayın Başbakan ile nasıl ters düşürürüz, bir başkasıyla nasıl kavga ettiririz...’ Kavga ortamı yerine bugün hep beraber kol kola girme zamanı, işçisi, işvereni, siyasetçisi ortak akıl üretmek durumundayız.”
27-12-2008, 14:14
sarıkanarya_41
Altının 2009 falı! Fiyatlar 2009'da nasıl seyreder? 26.12.2008 16:52:14 Düşük faiz ortamında ekonominin canlanmasına yönelik atılacak adımlar, enflasyonun artmasına neden olabilir. Bu da altın fiyatlarını yükseltebilir.
Ekonomilerin zora düştüğü zamanlarda en güvenli liman olarak görülen altın, yatırım enstrümanları arasındaki önemini korumaya devam ediyor. Yatırım amaçlı ve özel günlerde hediye olarak tercih edilen altın, 2008 yılında istikrarlı yükselişini sürdürmüş ve tarihi zirve olan 1.032 doları görmüştü.
Tarihi zirvenin nedeni Euro/dolar paritesi ve petrol fiyatlarındaki artış kadar piyasalardaki spekülatif hareketlerdi. 2009 yılında ise altın fiyatlarını spekülatif hareketler değil, arz-talep dengesi belirleyecek. Enflasyonun artması durumunda altın fiyatlarında yükselişler yaşanabilir.
Goldaş Kuyumculuk Finans Müdürü Gökhan Aksu, yaptığı değerlendirmede altın fiyatlarının 2007 yılının Ağustos ayından, 2008 yılının Mart ayına kadar olan dönemde istikrarlı bir çıkış trendi izlediğini belirterek, onsun 650 dolar seviyelerinden tarihi zirve olan 1.032 dolar düzeyine ulaştığını söyledi. 850 DOLARDA YILI TAMAMLAR
Aksu, 2008 yılının kalan aylarında ise altın fiyatlarının, tüm piyasaları etkileyen spekülatif hareketler nedeniyle inişli-çıkışlı bir trend izleyerek yıl içerisinde en düşük 681.75 ons/dolar seviyesini gördüğünü ifade etti. Gökhan Aksu, altın fiyatlarının 2008 yılını 850 ons/dolar seviyelerine yakın kapatacağını tahmin ediyor.
Altın fiyatlarının 2009 yılında rotasını nasıl çizeceği konusunda beklentilerini aktaran Aksu, “2009 yılı, global ekonomik krizin etkilerini net olarak göreceğimiz bir dönem olacaktır. Bu dönemde petrol ve türevleri ile emtiaya olan talebin düşük kalacağı, mevcut pozisyonların korunmasına yönelik bir yatırım stratejisi izleneceği kanısındayım.” diye konuştu. Aksu, bu nedenle altın fiyatlarının geçmiş dönemlerde olduğu gibi aşırı spekülatif değil, piyasa şartlarının getirdiği arz-talep dengelerine göre yön bulacağını söyledi. ENFLASYON ARTARSA...
2009 yılının ilk aylarında 800-900 ons/dolar seviyelerinde bir hareket görmenin mümkün olduğunu belirten Aksu, yatırımcıları ABD ve Avrupa’dan gelecek ekonomik veriler ile tedbirlerin iyi izlenmesi gerektiği konusunda uyardı. Gökhan Aksu, “Özellikle düşük faiz ortamında ekonominin canlanmasına yönelik atılacak adımlar, enflasyonun artmasına neden olabilir. Bu da enflasyona karşı korunmak amacıyla altın alımlarını artıracak ve fiyatların yükselmesine neden olabilecektir” diye konuştu. (ntvmsnbc)
27-12-2008, 14:15
sarıkanarya_41
Ali Koç, Marx'dan alıntı yaptı! 'Değişmeyen tek şey değişim' 28.12.2008 12:44:28 Antalya Belek'te katıldığı toplantıda küresel ekonominin 1950'den bu yana 7 kattan fazla büyüdüğünü, buna karşın yaklaşık 3,5 milyar kişinin yoksulluk sınırını aşamayarak günde 2 Dolar'dan daha az gelirle yaşadığını söyleyen Koç, Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç konuşmasında Karl Marx'dan alıntı yaptı: 'Değişmeyen tek şey değişimdir'. Bu söz Marx'ın kaleme aldığı tarihin önemli ekonomi politikası kitaplarından olan Das Kapital'in girişinde de bulunuyor.
Antalya Belek'teki Rixos Premium Otel'de düzenlenen Sinerjitürk 2008 toplantısında konuşan Koç, dünyada değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu belirterek, küreselleşmenin hızla tüm ülkeleri ve bireyleri kavradığını söyledi. Koç, uzun vadede doğuracağı sonuçlarının tartışıldığı bir devirde, küreselleşmenin inanılmaz bir sürat içinde dünya paradigmalarını değiştirdiğini kaydetti. KÜRESEL EKONOMİ BÜYÜDÜ YOKSULLUK ARTTI
Koç, 1800'lerde 1 milyar olan dünya nüfusunun 1930'da 2 milyara yükselerek sonraki yıllarda da hızla arttığını ve 6.6 milyara ulaştığını kaydetti. Tarihte görülmemiş bu hızlı büyümenin tüketimi körükleyerek dünya dengelerini sarstığını dile getiren Koç, ''Bu dönemde yaşanan müthiş ekonomik kalkınma, ne yazık ki, nüfusun tüm kesimlerine adil bir şekilde dağılımını sağlayamamış, gelişmiş ile gelişmekte olanların arasındaki uçurumu derinleştirmiş, sosyal barış üzerindeki baskıyı arttırmıştır'' dedi.
Küresel ekonominin 1950'den bu yana 7 kattan fazla büyüdüğünü, buna karşın yaklaşık 3,5 milyar kişinin yoksulluk sınırını aşamayarak günde 2 Dolar'dan daha az gelirle yaşadığını ifade eden Koç, şöyle devam etti:
''Ekonomideki büyümeyle beraber, yoksulluk oranının da artması tezatı dünya için tehlike arz etmektedir. Sınırlı olan doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor, doğamız tehlike altında, sık sık su savaşlarından söz edilmeye başlandı. Petrolün öneminin artması ve yerine kullanılabilecek alternatiflerin henüz ekonomik ve sürdürülebilir görülmemesi, sınır ötesi hakimiyet arayışlarını körüklemiştir. Öte yandan, Sovyetler Birliği'nin dağılması ile tek kutup haline gelen dünyamızda terör olgusu tahmin edilemeyecek seviyelere ulaştı. Terör yüzünden bir çok yerde bölgesel savaşlar devam etmektedir. Bununla beraber, 'Teröre karşı Savaş' gerekçesi ile bugüne kadar kabul edilen pek çok savaş zamanı kurallarının, yöntemlerinin ihlal edildiğine, değiştiğine tanıklık ediyoruz. 20. yüzyılda bölgesel politikaların barış gücü olarak kurulan NATO'nun, 21. yüzyılın bu gerçekleri doğrultusunda yeniden konumlandırılması ihtiyacı da, bu eksende ortaya çıkmıştır. Dünyanın nereye gittiğini tam olarak göremediğimiz bu baş döndürücü gelişmeleri, politik gelişmelerle birlikte irdelediğimizde, tüm dengelerin yeniden tesis edildiğini görüyoruz.'' DÜNYA HER GEÇEN GÜN DAHA AZ GÜVENLİ
Değişen dünya düzeninde, yeni işbirliklerinin, bölgesel dengelerin değişmesine ve daha güçlü ulus devlet ihtiyacına neden olduğunu belirten Koç, ''Artan nüfus, adaletsiz bir gelir dağılımı, sınırlı doğal kaynaklar, açlık sınırında yaşamların sosyal barış üzerindeki tehdidi ve terör, güçlü orduların önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir'' diye konuştu.
Dünyanın savunma harcamalarının son on yılda yüzde 45 artarak, 2007 'de 1.4 trilyon dolara ulaştığına dikkati çeken Koç, bu harcamaların 547 milyar dolarını ABD'nin yaptığını kaydetti.
Küresel savunma sanayinin ulaştığı boyut ve ilerisi için yapılan öngörüler incelendiğinde, dünyanın her geçen gün daha az güvenli bir yer olduğu ifade eden Koç, Türkiye'nin de tarih boyunca dünyanın en çalkantılı coğrafyası olmuş bir bölgenin liderliğine soyunduğunu vurguladı. Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın, doğal kaynaklar ve bu doğal kaynakların nakil yolları nedeniyle önemli olduğunu dile getiren Koç, 'enerji koridoru' meselesi ile Türkiye'nin çok kritik açılımlara tanıklık edeceğini söyledi. DÜNYANIN EN MODERN ORDUSU
''NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye'nin, güçlü ordu ve güçlü savunma ihtiyaçlarının daha da belirgin hale geldiği bir dönemdeyiz'' diyen Koç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dünyanın en modern orduları arasında gösteriliyor olmasının da gurur ve şans olduğunu kaydetti.
Türk ordusunun uzun vadeli bakış açısı, disiplin ve istikrar sonucu bu seviyeye geldiğini dile getiren Koç, ''Bu seviyelere gelmek ne kadar zor olduysa buralarda kalmak hatta ilerlemek daha zordur. Teknolojik devrimlerin baş döndürücü hızda yaşandığı bu çağda değişime ayak uydurabilmek her zamankinden daha fazla önem kazanmaktadır'' dedi. TÜRK SAVUNMA SANAYİ
Teknolojik devrimin savaş yöntemlerini, metotlarını, stratejilerini tamamen değiştirdiğini anlatan Koç, küresel savunma sanayindeki büyüme ve sunduğu fırsatlar, ithal eden ülkelerin alternatif tedarik kaynakları arayışı, sektörün ekonomide yarattığı çarpan etkisi değerlendirildiğinde savunma sanayine yatırım yapmanın Türkiye'nin gerçek potansiyeline kavuşmasına, dünyada söz sahibi olmasına büyük katkı sağlayacağını ifade etti. Koç, ''Geçen seneye ait 400 milyon doların üstündeki ihracat performansımız ve 2011 yılında savunma ihracatının 1 milyar dolara ulaştırılması hedefi, Türkiye'nin küresel savunma sanayinde rekabet edebileceğinin işaretlerini veriyor'' dedi.
Güçlü bir milli savunma sanayi yaratabilmesi hedefi doğrultusunda hazırlanan 'savunma sanayinde yerel katkı vizyonu'nun sektör oyuncularını teşvik ettiğini belirten Koç, şöyle devam etti:
''Yerel katkı vizyonu şimdiden meyvelerini vermeye başlamıştır. 1990'ların başında tedarik edici rolünde olan Türk Savunma Sanayi, 2000'lerden itibaren üretici konumuna geçişini başlatmıştır. Sektör performansının en önemli göstergesi olarak kabul edilen, Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranının 2007 yılında, bir önceki yıla göre 5 puan artarak, yüzde 41 olarak gerçekleşmiş olması, doğru istikamette ilerlediğimizin kanıtıdır.''
NATO savunma projelerinde Türk Savunma Sanayi'nin payının 2011 yılı sonuna kadar dört katına çıkarılmasının hedeflendiğini, 2010 yılı sonuna kadar savunma sistem ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranının da yüzde 50'ye çıkartılmasının amaçlandığını belirten Koç, bunların ulusal şirketlerin kabiliyetlerini geliştirmeleri bakımından çok değerli olduğunu söyledi. OTOMOTİV SEKTÖRÜ ÖRNEĞİ
Bunlara karşın savunma sanayinde hedeflenen noktanın çok uzağında olunduğuna işaret eden Koç, dünya çapında rekabet edebilen bir milli savunma sanayi yaratmanın son derece zor ve çetrefilli bir yol olduğunu kaydetti. Bu yolda uzun vadeli planlar, kapsamlı çalışmalar, sabır ve top yekun mücadele gerektiğini dile getiren Koç, otomotiv sektörünün, bu hedef doğrultusunda başarılı bir örnek olduğunu bildirdi
Çok kısıtlı imkanlar, son derece primitif ortamlarda 1950'lerin ortasında montajla başlayan Türk otomotiv sanayinin bugün mevcut Ar-Ge'si ile sıfırdan ileri teknoloji araçlar dizayn ederek dünyanın en rekabetçi üretim ülkeleri arasında yerini aldığını belirten Koç, sektörün, ülke ekonomisinin en önemli itici gücü ve ihracat lideri olduğunu kaydetti.
Dünyanın enerji kaynaklarının ortasında bulunan Türkiye'nin zamanında kartlarını doğru oynamadığı için çok avantajlı konumundan azami faydayı sağlayamadığını savunan Koç, savunma sanayinde aynı hataların yapılmaması gerektiğini söyledi. KOÇ TOPLULUĞU
Koç Topluluğu olarak, ulusal çapta kendini kanıtlamış ve sürekli gelişimini sürdüren Türk savunma sanayi şirketlerinin, küresel pazarda da önemli oyuncular haline geleceklerine inandıklarının altını çizen Ali Koç, bu vizyonun bir parçası olmak için çalıştıklarını vurguladı.
Savunma sanayinin önemli oyuncularından biri olmak istediklerine dikkati çeken Koç, sektörde, Koç Bilgi ve Savunma'nın yanı sıra, Otokar ve RMK Marine-Tersaneleri şirketleriyle yer aldıklarını kaydetti. Simülasyon teknolojileri konusunda uzmanlığıyla tanınan Kaletron firmasının da, Haziran ayından bu yana bünyelerine katıldığını ifade eden Koç, daha yolun başında olduklarını söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, bilgi akışı, zamanlaması ve güvenliği konularında artan ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak, TSK Bilgi Sistemi Projesini geliştirdiklerini belirten Koç, bu projenin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bundan sonra hayata geçireceği tüm yazılım projelerinin ve sistemlerinin de entegre edilebileceği şekilde dizayn edildiğini ifade etti.
Koç, Avustralya Hava Savunma Firkateyni Programından aldıkları, Aktif ve Pasif Sonar Sinyal İşleme Projesi'nin, ABD Deniz Kuvvetleri Deniz Altı Programı'ndan aldıkları Synthetic Aperture Sonar ve Sidescan Sonar Yazılımları Üretim Projesi'nin, akustikte uluslararası pazarlarda devamlılığı temin etmek için, Türkiye ve Koç Topluluğu adına önemli bir başlangıç oluşturacağı söyledi.
Koç, sözlerini şöyle tamamladı:
''Ülkemizin bu coğrafyanın lider ülkesi olabilmesi için zengin bir ekonomiye, rekabetçi bir özel sektöre, güçlü bir orduya, inovasyon ve teknoloji geliştirme becerisine ve yüksek rekabet gücüne ihtiyacı vardır. Bu hedeflerin gerçekleşmesi doğrultusunda gelişmiş bir savunma sanayi en büyük çarpan etkisini yaratacaktır. Türk Savunma Sanayi küresel pazarda rekabet edecek ve iş yapabilecek güç ve dinamizme sahiptir.''
27-12-2008, 14:15
sarıkanarya_41
Ali Koç, Marx'dan alıntı yaptı! 'Değişmeyen tek şey değişim' 28.12.2008 12:44:28 Antalya Belek'te katıldığı toplantıda küresel ekonominin 1950'den bu yana 7 kattan fazla büyüdüğünü, buna karşın yaklaşık 3,5 milyar kişinin yoksulluk sınırını aşamayarak günde 2 Dolar'dan daha az gelirle yaşadığını söyleyen Koç, Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç konuşmasında Karl Marx'dan alıntı yaptı: 'Değişmeyen tek şey değişimdir'. Bu söz Marx'ın kaleme aldığı tarihin önemli ekonomi politikası kitaplarından olan Das Kapital'in girişinde de bulunuyor.
Antalya Belek'teki Rixos Premium Otel'de düzenlenen Sinerjitürk 2008 toplantısında konuşan Koç, dünyada değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu belirterek, küreselleşmenin hızla tüm ülkeleri ve bireyleri kavradığını söyledi. Koç, uzun vadede doğuracağı sonuçlarının tartışıldığı bir devirde, küreselleşmenin inanılmaz bir sürat içinde dünya paradigmalarını değiştirdiğini kaydetti. KÜRESEL EKONOMİ BÜYÜDÜ YOKSULLUK ARTTI
Koç, 1800'lerde 1 milyar olan dünya nüfusunun 1930'da 2 milyara yükselerek sonraki yıllarda da hızla arttığını ve 6.6 milyara ulaştığını kaydetti. Tarihte görülmemiş bu hızlı büyümenin tüketimi körükleyerek dünya dengelerini sarstığını dile getiren Koç, ''Bu dönemde yaşanan müthiş ekonomik kalkınma, ne yazık ki, nüfusun tüm kesimlerine adil bir şekilde dağılımını sağlayamamış, gelişmiş ile gelişmekte olanların arasındaki uçurumu derinleştirmiş, sosyal barış üzerindeki baskıyı arttırmıştır'' dedi.
Küresel ekonominin 1950'den bu yana 7 kattan fazla büyüdüğünü, buna karşın yaklaşık 3,5 milyar kişinin yoksulluk sınırını aşamayarak günde 2 Dolar'dan daha az gelirle yaşadığını ifade eden Koç, şöyle devam etti:
''Ekonomideki büyümeyle beraber, yoksulluk oranının da artması tezatı dünya için tehlike arz etmektedir. Sınırlı olan doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor, doğamız tehlike altında, sık sık su savaşlarından söz edilmeye başlandı. Petrolün öneminin artması ve yerine kullanılabilecek alternatiflerin henüz ekonomik ve sürdürülebilir görülmemesi, sınır ötesi hakimiyet arayışlarını körüklemiştir. Öte yandan, Sovyetler Birliği'nin dağılması ile tek kutup haline gelen dünyamızda terör olgusu tahmin edilemeyecek seviyelere ulaştı. Terör yüzünden bir çok yerde bölgesel savaşlar devam etmektedir. Bununla beraber, 'Teröre karşı Savaş' gerekçesi ile bugüne kadar kabul edilen pek çok savaş zamanı kurallarının, yöntemlerinin ihlal edildiğine, değiştiğine tanıklık ediyoruz. 20. yüzyılda bölgesel politikaların barış gücü olarak kurulan NATO'nun, 21. yüzyılın bu gerçekleri doğrultusunda yeniden konumlandırılması ihtiyacı da, bu eksende ortaya çıkmıştır. Dünyanın nereye gittiğini tam olarak göremediğimiz bu baş döndürücü gelişmeleri, politik gelişmelerle birlikte irdelediğimizde, tüm dengelerin yeniden tesis edildiğini görüyoruz.'' DÜNYA HER GEÇEN GÜN DAHA AZ GÜVENLİ
Değişen dünya düzeninde, yeni işbirliklerinin, bölgesel dengelerin değişmesine ve daha güçlü ulus devlet ihtiyacına neden olduğunu belirten Koç, ''Artan nüfus, adaletsiz bir gelir dağılımı, sınırlı doğal kaynaklar, açlık sınırında yaşamların sosyal barış üzerindeki tehdidi ve terör, güçlü orduların önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir'' diye konuştu.
Dünyanın savunma harcamalarının son on yılda yüzde 45 artarak, 2007 'de 1.4 trilyon dolara ulaştığına dikkati çeken Koç, bu harcamaların 547 milyar dolarını ABD'nin yaptığını kaydetti.
Küresel savunma sanayinin ulaştığı boyut ve ilerisi için yapılan öngörüler incelendiğinde, dünyanın her geçen gün daha az güvenli bir yer olduğu ifade eden Koç, Türkiye'nin de tarih boyunca dünyanın en çalkantılı coğrafyası olmuş bir bölgenin liderliğine soyunduğunu vurguladı. Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın, doğal kaynaklar ve bu doğal kaynakların nakil yolları nedeniyle önemli olduğunu dile getiren Koç, 'enerji koridoru' meselesi ile Türkiye'nin çok kritik açılımlara tanıklık edeceğini söyledi. DÜNYANIN EN MODERN ORDUSU
''NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye'nin, güçlü ordu ve güçlü savunma ihtiyaçlarının daha da belirgin hale geldiği bir dönemdeyiz'' diyen Koç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dünyanın en modern orduları arasında gösteriliyor olmasının da gurur ve şans olduğunu kaydetti.
Türk ordusunun uzun vadeli bakış açısı, disiplin ve istikrar sonucu bu seviyeye geldiğini dile getiren Koç, ''Bu seviyelere gelmek ne kadar zor olduysa buralarda kalmak hatta ilerlemek daha zordur. Teknolojik devrimlerin baş döndürücü hızda yaşandığı bu çağda değişime ayak uydurabilmek her zamankinden daha fazla önem kazanmaktadır'' dedi. TÜRK SAVUNMA SANAYİ
Teknolojik devrimin savaş yöntemlerini, metotlarını, stratejilerini tamamen değiştirdiğini anlatan Koç, küresel savunma sanayindeki büyüme ve sunduğu fırsatlar, ithal eden ülkelerin alternatif tedarik kaynakları arayışı, sektörün ekonomide yarattığı çarpan etkisi değerlendirildiğinde savunma sanayine yatırım yapmanın Türkiye'nin gerçek potansiyeline kavuşmasına, dünyada söz sahibi olmasına büyük katkı sağlayacağını ifade etti. Koç, ''Geçen seneye ait 400 milyon doların üstündeki ihracat performansımız ve 2011 yılında savunma ihracatının 1 milyar dolara ulaştırılması hedefi, Türkiye'nin küresel savunma sanayinde rekabet edebileceğinin işaretlerini veriyor'' dedi.
Güçlü bir milli savunma sanayi yaratabilmesi hedefi doğrultusunda hazırlanan 'savunma sanayinde yerel katkı vizyonu'nun sektör oyuncularını teşvik ettiğini belirten Koç, şöyle devam etti:
''Yerel katkı vizyonu şimdiden meyvelerini vermeye başlamıştır. 1990'ların başında tedarik edici rolünde olan Türk Savunma Sanayi, 2000'lerden itibaren üretici konumuna geçişini başlatmıştır. Sektör performansının en önemli göstergesi olarak kabul edilen, Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranının 2007 yılında, bir önceki yıla göre 5 puan artarak, yüzde 41 olarak gerçekleşmiş olması, doğru istikamette ilerlediğimizin kanıtıdır.''
NATO savunma projelerinde Türk Savunma Sanayi'nin payının 2011 yılı sonuna kadar dört katına çıkarılmasının hedeflendiğini, 2010 yılı sonuna kadar savunma sistem ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranının da yüzde 50'ye çıkartılmasının amaçlandığını belirten Koç, bunların ulusal şirketlerin kabiliyetlerini geliştirmeleri bakımından çok değerli olduğunu söyledi. OTOMOTİV SEKTÖRÜ ÖRNEĞİ
Bunlara karşın savunma sanayinde hedeflenen noktanın çok uzağında olunduğuna işaret eden Koç, dünya çapında rekabet edebilen bir milli savunma sanayi yaratmanın son derece zor ve çetrefilli bir yol olduğunu kaydetti. Bu yolda uzun vadeli planlar, kapsamlı çalışmalar, sabır ve top yekun mücadele gerektiğini dile getiren Koç, otomotiv sektörünün, bu hedef doğrultusunda başarılı bir örnek olduğunu bildirdi
Çok kısıtlı imkanlar, son derece primitif ortamlarda 1950'lerin ortasında montajla başlayan Türk otomotiv sanayinin bugün mevcut Ar-Ge'si ile sıfırdan ileri teknoloji araçlar dizayn ederek dünyanın en rekabetçi üretim ülkeleri arasında yerini aldığını belirten Koç, sektörün, ülke ekonomisinin en önemli itici gücü ve ihracat lideri olduğunu kaydetti.
Dünyanın enerji kaynaklarının ortasında bulunan Türkiye'nin zamanında kartlarını doğru oynamadığı için çok avantajlı konumundan azami faydayı sağlayamadığını savunan Koç, savunma sanayinde aynı hataların yapılmaması gerektiğini söyledi. KOÇ TOPLULUĞU
Koç Topluluğu olarak, ulusal çapta kendini kanıtlamış ve sürekli gelişimini sürdüren Türk savunma sanayi şirketlerinin, küresel pazarda da önemli oyuncular haline geleceklerine inandıklarının altını çizen Ali Koç, bu vizyonun bir parçası olmak için çalıştıklarını vurguladı.
Savunma sanayinin önemli oyuncularından biri olmak istediklerine dikkati çeken Koç, sektörde, Koç Bilgi ve Savunma'nın yanı sıra, Otokar ve RMK Marine-Tersaneleri şirketleriyle yer aldıklarını kaydetti. Simülasyon teknolojileri konusunda uzmanlığıyla tanınan Kaletron firmasının da, Haziran ayından bu yana bünyelerine katıldığını ifade eden Koç, daha yolun başında olduklarını söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, bilgi akışı, zamanlaması ve güvenliği konularında artan ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak, TSK Bilgi Sistemi Projesini geliştirdiklerini belirten Koç, bu projenin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bundan sonra hayata geçireceği tüm yazılım projelerinin ve sistemlerinin de entegre edilebileceği şekilde dizayn edildiğini ifade etti.
Koç, Avustralya Hava Savunma Firkateyni Programından aldıkları, Aktif ve Pasif Sonar Sinyal İşleme Projesi'nin, ABD Deniz Kuvvetleri Deniz Altı Programı'ndan aldıkları Synthetic Aperture Sonar ve Sidescan Sonar Yazılımları Üretim Projesi'nin, akustikte uluslararası pazarlarda devamlılığı temin etmek için, Türkiye ve Koç Topluluğu adına önemli bir başlangıç oluşturacağı söyledi.
Koç, sözlerini şöyle tamamladı:
''Ülkemizin bu coğrafyanın lider ülkesi olabilmesi için zengin bir ekonomiye, rekabetçi bir özel sektöre, güçlü bir orduya, inovasyon ve teknoloji geliştirme becerisine ve yüksek rekabet gücüne ihtiyacı vardır. Bu hedeflerin gerçekleşmesi doğrultusunda gelişmiş bir savunma sanayi en büyük çarpan etkisini yaratacaktır. Türk Savunma Sanayi küresel pazarda rekabet edecek ve iş yapabilecek güç ve dinamizme sahiptir.''
27-12-2008, 14:16
sarıkanarya_41
Bütçe görüşlerinde, kamu personeline Ocak 2009'da yüzde 4, Temmuz 2009'da yüzde 4.5 zam öngören madde kabul edildi
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, AK Parti Hükümetlerinin hesabını iyi yaptığını belirterek, "Hesabına, kitabına dikkat etmeyenler duvara tosluyor. Bunu önceden gördük" dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının maddelerinin görüşmelerine devam edildi.
CHP Kırklareli Milletvekili Tansel Barış, personelin kamuya yükünün fazla olduğundan yakınıldığını ancak kamuda kadrolaşma için yoğun çaba harcandığını ileri sürdü.
Finlandiya'da nüfusun yüzde 10.4'ü, Kanada'da yüzde 8.1'i, ABD'de yüzde 7.5'inin kamuda çalıştığını savunan Barış, Türkiye'de kamuda çalışanların fazla olmadığını söyledi.
MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, 2009 bütçesinin bir önceki bütçeye oranla gelirinin yüzde 21, buna karşın giderinin yüzde 18 arttığını iddia etti.
Bütçede büyüme hedefinin yüzde 4, enflasyon hedefinin yüzde 7 olmasının öngörüldüğünü belirten Akçay, "Bütçe, çıkmadan iflas etmiştir" dedi.
Akçay, bütçeden kamu personeline ayrılan yapın yüzde 21.9'dan yüzde 21.8'e düşürüldüğünü, bu rakamların personel gelirlerinde iyileşme olmayacağı anlamına geldiğini ifade etti.
AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam, AK Parti'nin 6 yıldır uyguladığı politikalar sonucu çalışanların enflasyon karşısında ezdirilmediğini, alım gücünün arttırıldığını söyledi.
-"AYAĞINIZI YORGANINIZA GÖRE UZATIRSANIZ..."-
Maliye Bakanı Unakıtan, madde üzerinde soruları cevaplandırdı. AK Parti hükümetlerinin hesabına ve bütçeye çok dikkat ettiğini vurgulayan Unakıtan, "Hesabına kitabına dikkat etmeyenler duvara tosluyor. Bunu önceden gördük. Gidip batağa batıyorlardı" dedi.
Kamu maliyesinin hesabını iyi yaptıklarını belirten Unakıtan, şunları söyledi:
"Bütçenin disiplinini sağladık. Bütçe açıklarını azalttık. Bütçe açığı konusunda, birçok Avrupa ülkesinin önüne geçtik. Hükümetin en önemli politikaları mali konular oldu. Bunun sonunda enflasyon düştü. Dünyada fırtına kopuyor, OECD ülkelerinde işsiz sayısı 10 milyonu aştı. Halen farkında değilsiniz.
Ayağınızı yorganınıza göre uzatırsanız, kolay kolay sıkıntı görmezsiniz. Faizler, döviz kuru düşüyor. Biz bu hesaplamaları iyi yaptığımız için bugünlere geldik. Ekonomiyi uçurumun kenarından alıp, buraya getirdik. Milletin hayrına işler yapıyoruz."
-"DEVLETİ ADAM GİBİ YÖNETECEKSİNİZ"-
Unakıtan, bütçede dün yapılan değişiklikle giderlerden azaltılan yaklaşık 3 milyar YTL'nin kamu personeline verilmesinin düşünülüp düşünülmediğine ilişkin soruyu da cevaplandırdı.
Unakıtan, "Devlet kapısı iş bulma kapısı değil. Onlar eskide kaldı. Seçim kazanma kapısı haline getirilmişti. Binlerce adam alındı, milletin sırtına yük getirildi. Lüzumlu lüzumsuz adam doldurursanız, bunların maaşlarını vergiden karşılarsınız. Vergilerin toplandığı adamlara yazık değil mi? İşe yaramayan ürünleri aldık, yakılan tütünleri aldık devlete yük getirdik. Devlete ne kadar adam lazım... Şimdi e-devlet projesi uygulanmaya başlandı. 10 adamın yapacağı iş, internet üzerinden yapılıyor, neden fazladan adam alalım. En kolay, en popülist iş; devlete neden adam almıyorsunuz? Devleti adam gibi yöneteceksiniz, işi bileceksiniz" diye konuştu.
2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının 21. maddesi kabul edildi. Bu maddeyle kamu personeline Ocak 2009'dan itibaren geçerli olmak üzere yüzde 4, Temmuz 2009'da ise yüzde 4.5 zam yapılması öngörülüyor.
CHP Muğla Milletvekili Ali Arslan da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ekonomik krizin "psikolojik" olduğuna ve "doktorun hastasına öleceksin" dememesi gerektiğine ilişkin sözlerine değindi. Kendisinin doktor olduğunu anımsatan Arslan, "Bir doktorun yapacağı en kötü şey, kötü durumdaki hastasına
'sen sağlamsın' demesidir. Bu, o hastayı öldürmek anlamına gelir" dedi.
2009 bütçesinin IMF'nin gölgesinde hazırlandığını ve Türkiye gerçekleriyle uyuşmadığını öne süren Arslan, "(Veririm odunu, kömürü, bulguru, makarnayı, alırım oyu) demek yerine KPSS'den 80 alan çocuklara iş versen daha iyi değil mi?" diye sordu.
29-12-2008, 20:26
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Sicil affı nihayet
Sanayi Bakanı Çağlayan, kredi alamayan vatandaşa müjde verdi: Sicil affı hazır .
Geçmişteçek ve senedini, bankalara kredi borcunu ödeyemeyen sanayici, tüccar, esnaf-sanatkarlara beklenen müjde geldi. Çağlayan, borcunu sonradan ödediği halde ismi bankaların kara listesinden silinmeyen vatandaşlar için sicil affı düzenlemesi hazırlandığını söyledi. Çağlayan, "Bu konuda Başbakanımız talimat verdi. Bakanlar Kurulu'na getirilecek olan düzenleme finans kaynakları kısıtlananların önünü açacak" diye konuştu.
***
Yeni sicil affı geliyor
Bakan Çağlayan sicil affına ilişkin yeni düzenlemenin Bakanlar Kurulu'na sunulacağını açıkladı.
Sicil kayıtları nedeniyle finans kaynaklarına ulaşımı kısıtlananların önündeki engeller kalkıyor. TAKVİM'in 'çağrı yetmez, yasa çıksın' haberinin ardından Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, sicil affına ilişkin yeni düzenlemenin tamamlandığını ve Bakanlar Kurulu'na sunulacağını açıkladı. "Bankalar sicil affına ilişkin 2003'teki düzenlemeyi uygulamaktan kaçınıyor" diyen Çağlayan, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla yapılan yeni sicil affı düzenlemesine ilişkin şunları kaydetti: "Yeni düzenlemeyle, sicil kayıtları nedeniyle finans kaynaklarına ulaşımı kısıtlanan, sanayici, tüccar, KOBİ'ler, esnaf-sanatkar ve vatandaşların önündeki engeller kaldırılmış olacak. Sicil affına ilişkin düzenlemeyi tamamladık ve Bakanlar Kurulu'na getiriyoruz."
Kara liste aklanacak Bakan Çağlayan, herhangi bir sebeple çeksenedini, bankaya kredi kartı dahil her türlü borcunu ödeyemeyen; ancak daha sonra borcunu kapatan sanayici, tüccar, esnaf-sanatkar ve vatandaşların kayıtlarının ısrarla kara listeden silinmediğini vurguladı.
29-12-2008, 20:27
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Kart borcu neler yaptırıyor!
Bazı vatandaşlar, faizini bile ödemekte zorlandıkları kredi kartı borçlarını kapatmak için esnaftan kartla alışveriş yapıyormuş gibi nakit avans çekiyor.
Son yıllarda birçok kişinin korkulu rüyası haline gelen kredi kartı borçları ciddi boyutlara ulaşırken, bu borcu ödemekte başvurulan yollar yasal olmayan yeni bir sektör oluşturdu. Bazı vatandaşlar esnaftan kredi kartıyla alışveriş yapıyormuş gibi nakit avans almaya başladı.
'Önlem alınmalı' Örneğin; 3 bin YTL'ye ihtiyacı olan tüketicinin kredi kartından altın alışverişi yapmış gibi 4 bin YTL çekiliyor ve yüzde 25'i kesilerek istediği para veriliyor. Tüketici, bu para ile borcunu kapatıyor, 4 bin YTL'yi 12 eşit taksitle ödüyor. Ayrıca, bazı firmalar bu yöntemleri internetten duyuruyor, bazıları e-mail atarak davet ediyor. Tüketicinin içine düştüğü ortamın sektöre dönüştürüldüğünü söyleyen Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya ise, "Bazı kişiler vatandaşların bu durumundan servet kazanıyor. Bu durum kesinlikle suçtur. Önlem alınmalı" dedi.
29-12-2008, 20:27
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
KONUYLA İLİŞKİLİ DİĞER YAZILAR Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Kahraman marketler
Bakkallar gibi kepenk kapatmak istemeyen yerel marketler, güçbirliği yaparak ayakta kaldı. Para dergisinin haberine göre şimdilik 200 marketin yaptığı güçbirliğinin hedefi 6 milyar dolar ciro...
***
Güçlerini birleştiren yerel marketler krize kafa tutuyor
Bakkallarla aynı kaderi paylaşmak istemeyen 200 yerel market, güç birliği yaptı Hedef, bin 500 olan mağaza sayısını bin 700'e, ciroyu da 6 milyar $'a ulaştırmak.
Ekonomik kriz gerekçesiyle birçok sektörde yatırımlar askıya alınırken, gözü kara yerel market zincirleri 2009 yılı için ciddi büyüme planları yapıyor. Maziye karışan 'kahraman bakkal' dönemini yaşamak istemeyen 200 yerel market, güç birliği yaparak Türkiye Perakendeciler Federasyonu (PERDER) çatısı altında birleşti.
İstihdam kapısı olacak Para dergisinin haberine göre, bu birleşme sonucunda bin 500 markette 31 bin çalışana ve 4.5 milyar dolarlık yıllık toplam ciroya ulaşıldı. Eğer hedefler tutarsa, 2009 sonunda yerel zincirlere ait market sayısı bin 700'e, çalışan sayısı 40 bine, toplam ciro büyüklüğü de 6 milyar dolara ulaşacak. Bu büyüme hedefleriyle yerel marketler gelecek yıl da istihdam için önemli bir kapı olacak.
29-12-2008, 20:27
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
FT, emlak alımında Türkiye'yi önerdi
İngiliz Financial Times gazetesi, küresel ekonomik kriz nedeniyle ev fiyatlarının önemli ölçüde gerilediği bu dönemde parası olanlara emlak yatırımı yapmalarını önerdi. Gazete, bu dönemde güvenilir yatırım yapılabilecek bölgeler içinde ilk 10 yer arasında Londra, Paris ve New York'un yanı sıra Türkiye'ye de 9'uncu sırada yer verdi. Financial Times, "Türkiye ikinci ev piyasası olarak hızlı bir biçimde yükseliyor. Araştırmaya değer yerler arasında Belek, Altınkum ve Bodrum civarındaki yerler de var" diye yazdı.
29-12-2008, 20:28
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
KONUYLA İLİŞKİLİ DİĞER YAZILAR Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Otomotivde şalterler indi
Türkiye otomotiv endüstrisinin kalbi durumundaki Bursa ve Kocaeli'de, otomobil ve yan sanayi fabrikaları ardı ardına üretimi geçici olarak durdurmaya başladı....
Daha birkaç ay öncesine kadar ihracat ve üretim rekorlarından bahseden otomotiv endüstrisinin, hem üretim hem de ticaret kısmında şalterler kapatılıyor. Tofaş ve Renault, 12 Ocak tarihine kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Dünyanın en büyük otomotiv yan sanayi şirketi Bosch da 27 Aralık-2 Ocak tarihleri arasında Bursa'daki fabrikasında üretim yapmayacağını açıkladı. Lastik üreticileri ve diğer yan sanayi kuruluşlarından da benzer açıklamalar geliyor.
Çarklar duruyor Avrupa binek otomobil pazarının yaklaşık yüzde 24 gerilemesinin yanı sıra, Türkiye otomobil pazarının da yüzde 50'den fazla daralması sonucu otomotiv sektörünün de çarkları durmaya başladı. Sessizliğe bürünen fabrikalar, aslında tehlike çanlarının daha yüksek sesle çalması anlamına geliyor. Şimdilik büyük üreticiler işçi çıkarma yoluna gitmedi ama bunun işaretleri de görülmeye başlandı. Sektöre nefes aldıracak, iç pazara yönelik herhangi bir önlem alınmazken, piyasa kendi başının çaresine bakmaya çalışıyor.