-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
Andolsun, dileseydik biz sana vahyettiğimizi tamamen ortadan kaldırırdık; sonra bu konuda bize karşı kendine hiçbir yardımcı da bulamazdın.
Ancak Rabbin'den bir rahmet olarak böyle yapmadık. Çünkü O'nun sana olan lütfu büyüktür.
De ki: "Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler."
Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler
(İsrâ 86-89 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır." (Cemaatte bulunan bâzıları): "Ey Allah'ın Resûlü! Yüksekten atanlar kimlerdir`?" diye sordular. "Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!" cevabını verdi."
Tirmizî, Birr '77, (2019).
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.
Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.
Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.
Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak (kendilerine) "Selâm" (vardır).
(Yâsîn 55-58 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim: Allah'ın rızasını talep ederek bir rnescid inşa ederse, Allah ona cennette bir ev inşa eder."
Bir diğer rivayette: ".. Allah, onun için, cennette bir mislini inşa eder" buyrulmuştur.
Buhâri, Salât 65; Müslim, Mesâcid 25, (533); Tirmizî, Salât 237, (318).
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor: Rahmân'dan başka kulluk edilecek ilâhlar var etmiş miyiz?
Andolsun, biz Mûsâ'yı mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarına göndermiştik de o, "Şüphesiz ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim" demişti.
(Mûsâ) mucizelerimizi kendilerine getirince, bir de bakmışsın, o mucizelere gülüyorlar!
Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye, onları azaba uğrattık.
(Onlar azabı görünce) "Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz" dediler.
Fakat biz onlardan azabı kaldırınca bir de bakmışsın sözlerinden dönüyorlar.
(Zuhruf 45-49 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
İmrân İbnu Husayn radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim, (mahkeme gereği, yapması icabeden) bir yeminde yalan yere yemin ederse bu yemini sebebiyle cehennemdeki yerini hazırlamış olur."
Ebu Dâvud, Eymân 1, (3242).
-
Her dinin kendine has bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır.”
(İbn Mace, Zühd, 17)
-
İbnu Mes’ûd (radıyalllâhu anh) anlatıyor:Resûlullah (aleyhissalâtü vesselâm)’ın yanına girmiştir. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vüçudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı.
“Ey Allah’ın Resûlü dedim, sana bir yaygı te’min etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!”
“Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir.”
[Tirmizî, Zühd 44, (2378)]
-
Allah’ı Rab, İslâm’ı din, Muhammed’i peygamber olarak benimseyip onlardan râzı olan kimse imanın tadını tatmıştır.”
(Müslim, İmân 56)
-
Akrabalık bağı Arş-ı âlâ’ya tutunarak şöyle demiştir: Beni koruyup gözeteni, Allah koruyup gözetsin. Benimle ilgisini kesenden Allah rahmetini kessin.”
(Buhârî, Edeb 13; Müslim, Birr 17)
-
Kim bizim bu dinimizde ondan olmayan bir şey ortaya çıkarırsa, o şey kabul edilmez.”
(Buhârî, Sulh 5; Müslim, Akdiye 17-18. İbnî Mâce, Mukaddime 2)
-
Allah Teâlâ sizin bedenlerinize ve yüzlerinize değil, kalblerinize bakar.”
(Müslim, Birr 33. İbni Mâce, Zühd 9
-
“Allah Teâlâ cömerttir, ihsan sâhibidir; cömertliği ve yüksek ahlâkı sever…”
(Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 60)
-
Bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resûlü iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en ziyaâde kim hak sâhibidir?” diye sordu.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
“Annen!” diye cevap verdi. Adam: “Sonra kim?” dedi,
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
“Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar: “Sonra kim?” dedi
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yine:
“Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Sonra kim?”
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu dördüncüyü:
“Baban!” diye cevapladı.”
[Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1, (2548)]
-
Bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resûlü iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en ziyaâde kim hak sâhibidir?” diye sordu.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
“Annen!” diye cevap verdi. Adam: “Sonra kim?” dedi,
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
“Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar: “Sonra kim?” dedi
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yine:
“Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Sonra kim?”
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu dördüncüyü:
“Baban!” diye cevapladı.”
[Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1, (2548)]
-
Allah’ı Rab, İslâm’ı din, Muhammed’i peygamber olarak benimseyip onlardan râzı olan kimse imanın tadını tatmıştır.”
(Müslim, İmân 56)
-
“Allah’ı Rab, İslâm’ı din, Muhammed’i peygamber olarak benimseyip onlardan râzı olan kimse imanın tadını tatmıştır.”
(Müslim, İmân 56)
-
Müslüman kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter.”
(Müslim, Birr 31. Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Birr 18; İbni Mâce, Zühd 23)
-
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
“Yanıma bir kadın girdi. Beraberinde iki kız çocuğu da vardı. Bir şeyler istedi. Aksi gibi yanımda bir hurmadan başka bir şey yoktu. Onu verdim. Kadın aldı ve ikiye bölerek kızlarına taksim etti. Kendine pay ayırmadı. Çıkıp gittiler.
Arkadan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) girdi. Durumu ona anlattım. Dedi ki: “Kim bu şekilde kızlarla imtihan edilir o da onlara iyi davranırsa, kızlar, onun için, ateşe karşı perde olurlar.” ”
[Buhârî, Zekât 10, Edeb 19; Müslim, Birr 147, (2629); Tirmizî, Birr 13, (1916)]
-
Kul başkalarının hatalarını affettikçe Allah da onun şerefini ziyâdeleştirir…”
(Müslim, Birr 69; Tirmizî, Birr 82)
-
“Birbirini seven iki kişi için nikâh (evlilik) kadar sevgiyi artırıcı bir şey görülmedi.”
(İbn-i Mâce, Nikâh, 1)
-
“Güneşin doğduğu her yeni günde kişiye, her bir mafsalı için bir sadaka vermesi gerekir. İki kişi arasında adâlet yapman bir sadakadır. Kişiye hayvanını yüklerken yardım etmen bir sadakadır. Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın her adım sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman sadakadır.”
[Buhârî, Cihâd 72, 128, Sulh 33; Müslim, Müsâfirîn 84, (720), zekât 56, (1009)]
-
Kul başkalarının hatalarını affettikçe Allah da onun şerefini ziyâdeleştirir…”
(Müslim, Birr 69; Tirmizî, Birr 82)
-
Emrolunduğun gibi dosdoğru olmaya devam et!”
(Hûd, 112)
-
“Onlar görmüyorlar mı ki, biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarak yarattık. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette (Allah varlığını gösteren) deliller vardır.
{ Neml, 27 / 86 }
-
Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned III, 198)
-
Onlar görmüyorlar mı ki, biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarak yarattık. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette (Allah varlığını gösteren) deliller vardır.
{ Neml, 27 / 86 }
-
Muhakkak ki Allah, ümmetimin kalplerindeki kötü arzu ve meyilleri, söz ve fiil haline çıkarmadıkları müddetçe affeder.
Buhari, İman: 15
-
Bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resûlü iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en ziyaâde kim hak sâhibidir?” diye sordu.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
“Annen!” diye cevap verdi. Adam: “Sonra kim?” dedi,
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
“Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar: “Sonra kim?” dedi
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yine:
“Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Sonra kim?”
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu dördüncüyü:
“Baban!” diye cevapladı.”
[Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1, (2548)]
-
Allahü Teâlâ şöyle buyurur:
Kim Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak gelirim.
Kim Bana şirk koşmamak şartıyla dünya dolusu günah ile gelirse,
Ben onu o kadarlık bir mağfiretle karşılarım.
(Müslim, Zikir:22)
-
Resulallah’ tan (SAV) bir şey istenip ona “Hayır!” dediği asla görülmemiştir.
(Müslim, Fezail: 56)
-
Gecenin bir kısmında O’na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O’nu tesbîh et! Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyor, istiyor ve tercih ediyorlar da önlerindeki çetin bir günü (âhireti) ihmal ediyorlar.”
(İnsan, 26-27)
-
Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.”
(İsrâ, 32)
-
“ İnsanda bulunan en şerli şey aşırı cimrlik ve şiddetli korkudur.”
(Ebu Davud, 22)
-
“Mü’min alnının teriyle ölür.”
(Tirmizi, Cenâiz 10)
-
De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.”
{ Neml, 27 / 93 }
-
--------------------------------------------------------------------------------
Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin…”
(Bakara, 168)
Paylaş
Bu Yazıyı Paylaşın Twitter
Facebookta Paylaş
__________________
-
Aman gece kalkmaya gayret edin! Çünkü o sizden önceki sâlih kimselerin âdetidir. Şüphesiz gece ibadete kalkmak, Allah’a yakınlıktır. (Bu ibadet) günahlardan alıkoyar, hatalara keffâret olur ve bedenden dertleri giderir.”
(Tirmizî, Deavât, 101/3549)
-
Allah’ım! Sana teslim oldum, ben sana inandım, sana dayandım. Yüzümü gönlümü sana çevirdim, senin yardımınla düşmanlara karşı mücâdele ettim.
Allah’ım! Beni saptırmandan yine sana, senin büyüklüğüne sığınırım, -ki senden başka ilah yoktur-. Ölmeyecek diri yalnız sensin. Cinler ve insanlar ise, hep ölümlüdürler!”
(Müslim, Zikir 67
-
“Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip sığın
{Furkân, 25 / 58}
-
“Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harb ilân ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.”
(Buhârî, Rikak 38)
-
“Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harb ilân ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.”
(Buhârî, Rikak 38)
-
Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) elindeki iki çakıl (dan birini yakına, diğerini uzağa) atarak:
“Şu ve şu neye delalet ediyor biliyor musunuz?” dedi. Cemaat: “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dediler. Buyurdu ki: “Şu (uzağa düşen) emeldir, bu (yakına düşen) de eceldir. (Kişi emeline ulaşmak için gayret ederken ulaşmadan ölüverir)”.
[Tirmizî, Emsâl 7, (2874)]
-
“Allah, altmış yıl ömür verdiği kişinin mazeret gösterme imkânını ortadan kaldırmıştır.”
(Buhârî, Rikak 5)
-
Düşünecek olanın düşüneceği kadar sizi yaşatmadık mı? Hem size uyarıcı da geldi.”
{Fâtır, 35 / 37}
-
“Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler hiç şüphesiz karınlarına ateş doldurmuş olurlar. Zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.”
(Nisâ, 10)
-
Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helâk oldular.”
Resûl-i Ekrem bu sözü üç defa tekrarladı.
(Müslim, İlim 7)
-
“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!”
(Ahmed b. Hanbel, II, 263, 387)
-
“…Özür dilemeni gerektiren bir sözü söyleme!…”
(İbn-i Mâce, Zühd, 15)
-
Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir…”
(Bakara, 286)
-
Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.”
(Ahzâb, 21)
-
“…Size öyle bir emânet bırakıyorum ki, ona sımsıkı sarıldığınız müddetçe yolunuzu şaşırmazsınız. O emânet, Allah’ın Kitâbı ve Nebîsi’nin Sünnet’idir…”
(Hâkim, I, 171/318)
-
Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa, yaptığı her bir hayır en az on mislinden, yedi yüz misline kadar sevabıyla yazılır. İşlediği her bir günah da sadece misliyle yazılır. Bu hal, ALLAH’a kavuşuncaya kadar böyle devam eder.”
(Buhari, İman 31)
-
Bir iyiliğe öncülük eden kimseye o iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır.”
(Müslim, İmâre 133)
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı'ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir.(14)
Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a ulaştırsın.
Dipnot : (14) Bu âyette, "güneşin zevali", öğle ve ikindi namazlarının, "gecenin karanlığı" da akşam ve yatsı namazlarının vaktine işaret etmektedir. "Fecr" kelimesi ise sabah namazının vaktini belirtmektedir. Tefsir bilginlerinin ifadesine göre sabah namazının şahitli oluşu, gece ve gündüz meleklerinin bu namazın kılınışında hazır bulunmaları demektir.
( İsra 78-79)
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Ümmü Seleme radıyallahu anhâ şöyle diyor:
Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, evden çıkarken gökyüzüne bakarak şöyle dua ederdi:
"Allah´ın adıyla çıkıyorum, Allah´a güveniyorum. Allah'ım! Doğru yoldan sapmaktan, saptırılmaktan, günaha düşmekten, günaha düşürülmekten, haksızlık yapmaktan, haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan, câhilce davrananlarla karşılaşmaktan sana sığınırım."
(Ebû Dâvûd, Edeb 102; Tirmizî, Daavât 34; Nesâî, İstiâze 32)
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.
Geceleyin uyumanız ve gündüzün O'nun lütfundan istemeniz de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır.
(Rum 21-23 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Ubâde İbnu's-Sâmit radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Cennette yüz derece vardır. Her bir derecenin diğer derece ile arası, sema ile arz arası kadar geniştir. Firdevs bunların en yukarıda olanıdır. Cennetin dört nehri buradan çıkar. Bunun üstünde Arş vardır. Allah'tan cennet istediğiniz vakit Firdevs'i isteyin."
Tirmizi, Cennet 4, (2533).
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
(Ey Muhammed!) Andolsun, senden önce de birçok peygamber alaya alınmıştı da onlarla alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıp mahvetmişti.
De ki: "Yeryüzünde gezin dolaşın da (Peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir görün."
De ki: "Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?" "Allah'ındır" de. O, merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka kıyamet gününe toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar.
(En'âm 10-12 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Kays Ibnu Ebi Hazim anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) Cenab-i Hakk'a hamd ve senadan sonra buyurdu ki: "Ey insanlar! Sizler su ayeti okuyor ve fakat yanlis anliyorsunuz: "Ey iman edenler, siz kendinize bakin. Dogru yolda iseniz sapitan kimse size zarar veremez" (Maide, 105). Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in: "Insanlar, zalimi gorup elinden tutmazlarsa, Allah'in, hepsine ulasacak umumi bir bela gondermesi yakindir" dedigini isittik." Keza ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Iclerinde kotulukler islenen bir cemiyet, bu kotulukleri bertaraf edecek gucte oldugu halde, seyirci kalir, mudahale etmezse, Allah'in hepsini saran umumi bir bela gondermesi yakindir" dedigini isittim
.
Ebu Davud, Melahim 17, (4338); Tirmizi, Tefsir, Maide (3059), Fiten 8 (2169); Ibnu Mace, Fiten 20 (4005).
-
Bir iyiliğe öncülük eden kimseye o iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır.”
(Müslim, İmâre 133)
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
Sûr'a üfürüldüğü zaman var ya; işte o gün çetin bir gündür.
Kâfirler için hiç kolay değildir.
( Müddesir 8-10 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim Allah ve âhirete inanıyorsa, misafirine câize"sini ikrâm etsin!"
Yanındakiler sordular:
"Ey Allah'ın Resulü! Câizesi de nedir?" Aleyhissalâtu vesselâm açıkladı:
"Bir gecesi ve gündüzüdür. Misâfırlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır. Misafire, ev sâhibini günaha sokuncaya kadar yanında kalması hoş değildir."
Tekrar sordular:
"Misafgir ev sahibini nasıl günaha sokar?" Aleyhissalatu vesselam açıkladı:
"Adamın yanında ikamet eder kalır, halbuki kendisine ikram edecek bir şeyi yoktur."
Buhari, Edeb 85, 31, Rikak 23; Müslim, Lukata 77, (48); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 22, (2, 929); Ebu Davud, Et'ime 5, (3748); Tirmizi, Birr 43, (1968, 1969).
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O'ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân'dır, Rahîm'dir.(37)
Dipnot (37) "Rahmân" ve Rahîm" kelimelerinin anlamları için Fâtiha sûresinin ikinci âyetinin dipnotuna bakınız.
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.
( Bakara 163-164 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Yine Ebu Sa'îd (radıyallahu anh) hazretleri der ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "Kim: 'Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, Resûl olarak Hz. Muhammed'i seçtim (ve onlardan memnun kaldım)' derse cennet ona vâcip olur".
Ebu Dâvud, Salât 361, (1529).
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
(Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, "Senin, elbette Allah'ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz" derler. Allah senin, elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor. (Fakat) Allah, o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder.
Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah'ın yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!
Bu, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.
Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!
O münafıklara, "Gelin, Allah'ın Resûlü sizin için bağışlama dilesin" denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.
( Münâfikûn1-5 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Edebsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Hayâ ise girdiğn şeyi güzelleştirir."
Tirmizî, Bir 47, (1975);İbnu Mâce, Zühd 17, (4185).
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
(Ey Muhammed!) Şimdi sen onlara sor: "Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı? (3) Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.
Dipnot : (3) Âyet, öldükten sonra yeniden diriltilmeyi inkâr edenlere cevap niteliğindedir. Zor olanı yapabilenin kolay olanı da yapabileceği vurgulanarak, öldükten sonra dirilmenin gerçekleşebileceği ortaya konulmaktadır.
Hayır, sen (onların hâline) şaştın, onlar ise alay ediyorlar.
Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.
Bir mucize gördükleri zaman onu alaya alıyorlar.
( Saffat 11-14 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yere bir çizgi çizdi ve: "Bu insanı temsil eder" buyurdu. Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: "Bu da ecelini temsil eder" buyurdu. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra: "Bu da emeldir" dedi ve ilâve etti: "İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir."
Buhârî, Rikak 4; Tirmizî, Zühd 25, (2335); İbnu Mâce, Zühd 27, (4232).
-
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN KURÂN ÂYETİ
:::::::::::::::::::::::::::::
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم
Babalarına şöyle dediler: "Ey babamız! Yûsuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Hâlbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz."
"Yarın onu bizimle beraber gönder de gezip oynasın. Şüphesiz biz onu koruruz."
Babaları, "Doğrusu onu götürmeniz beni üzer, siz ondan habersiz iken onu kurt yer, diye korkuyorum."
Onlar da, "Andolsun biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse (o takdirde) biz gerçekten hüsrana uğramış oluruz" dediler.
Yûsuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, "Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik.
(Yûsuf'u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.
( Yusuf 11-16 )
:::::::::::::::::::::::::::::
BUGÜNÜN HADİSİ
:::::::::::::::::::::::::::::
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Ebu Şüryeh radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim haksız yere, âmden (bile bile) öldürülürse velisi şu üç şeyden birini tercihte muhayyerdir:
- Ya kısas ister.
- Ya affeder.
- Yahut diyet alır.
Eğer dördüncü bir şey istemeye kalkarsa alinden tutun (mâni olun)!"
Sonra Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, şu âyeti tilavet buyurdu. (Meâlen): "Kim bundan sonra tecâvüz ederse ona elîm bir azab vardır" (Bakara 179)
Ebu Dâvud, Diyat 3, (4496), 4, (4504); Tirmizi, Diyât 13, (1406).